Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

40. BÖLÜM: "Kabus"

3.7K 640 355
By redndyellow


Bu bölüm,

@Damlaenyayla 💖

@ozdiyorki❣️

@Merilindes 🖤

@enslove44❤️

@bilgnnn💓

@sadeeceren 💗

adlı okurlarıma ithaf edilmiştir. Desteğiniz için çoooook teşekkür ederiiim! Ve bu bölüme kadar gelip hala ufacık yıldıza basamayan insanlara kıyasla yıldızlayıp, üstelik yorum yapmanız apayrı güzel! Keyifli okumalar ballar!


3.GÖZ
Alp, annesinin bahçeyi doldurduğu çiçeklerine bakarken, huzur dolu olduğunu asla inkar edemezdi. Kafası karmakarışık olabilirdi, canı sıkkındı ve moralinin dibini sıyırıyordu ama içindeki deniz sakindi. Altında neler saklı olursa olsun, çarşaf gibi dümdüz, sessizdi. Eva, yanına geldiğinde, hamakta uzatığı bacaklarını indirip kız için yer açtı ve uzatılan bardağı aldı.

-Ağabeyciğim nasılsın?" Sorduğu soruyu kaşlarını kıvırarak sorması endişesinin en büyük göstergesiydi bu yüzden Alp, kaşları havalanırken gözlerini kısarak baktı ona.

-Yani senin şu evhamlı tipini görene kadar iyiydim çiçeğim." Elindeki buz gibi limonatadan koca bir yudum alırken, Çiçek ona doğru çekinerek yanaşıp biraz kısık bir sesle sordu.

-Ama canın sıkkın gibi, sen böyle olmazdın normalde. Aslında sana bir şey soracağım ama...Kızarsın diye çok çekiniyorum." Alp'in bakışlarını üzerinde hissedince hızla yeşillerini elindeki bardağa çevirdi ama genç adam bacakları biribirine değecek kadar yanaşıp, gölgesiyle üzerinde bir baskı oluşturdu kızın.

-Dökül, cadı." Eva, derin bir iç çekip yavaşça ona doğru kafasını kaldırdı ve tek nefeste sormaya karar verdi. Çünkü ağabeyinin yüzüne biraz daha bakarsa her an vazgeçebilirdi.

-Ağabey sen aşık mı oldun?" Sarı, ani bir tepki vermek yerine yüzüne dümdüz ifadesiyle bakınca panikle ekledi Çiçek. "Ya ne biliyim, öyle dalgın, üzgün, düşünceli olunca... İnsan düşünmüyor değil." Yüzünde yavaşça umutlu bir tebessüm oluştu. "Öyle bir şey mi var? Özel biri yani..."

Özel biri dediği an Kıvanç'ın kafasındaki bütün kargaşadan tek bir isim sıyrıldı.

Tek bir ismin gözleri, saçları, sesi ve gülüşüyle sıyrılması huzurunu saniyesinde kaçırırken, yerinde dikleşti ve kaşlarını çattı.

-Ne alaka bücür? Özel biri falan yok. Aşk durumları da hiç benlik değil. Sil onu kafandan." Eva, keyifsiz ve hırçın bir şekilde seslice nefesini verirken kendini tutamadı. Çünkü üstüne gitmek istiyordu her ne kadar Alp'in tepkisinden biraz çekinse de...

-Ama neden? Sen harika bir insansın, sevgi dolusun, zekisin, eğlencelisin, anlayışlısın, yeteneklisin, kusursuz bir avukatsın, yakışıklının ötesindesin. Yani tamam biraz ürkütücü, gizemli, sinirli ve bazen Arda'ya tam bir gıcık olduğunu düşündürtüyorsun ama... Ne bileyim, senin gibi biri nasıl aşık olamaz ki?" Ukala bir tebessümle dudak büktü Kıvanç.

-E bütün bu anlattığın şeyler varsa.." tek kaşını kaldırarak parmağını salladı eve doğru. "kiii o ite gıcık neymiş göstereceğim, neden birine aşık olayım cadı?" Ellerini iki yana açarak kendini sergiledi. "Fıstık gibi herifim yalnızken işte." Eva, istemsizce gözlerini devirdi, gerçekten tüm saydığı o özellikleri barındırsa da nasıl bugüne kadar hiç birine aşık olmaz hayret ediyordu.

-Ya ama ne bileyim, hiç mi biriyle el ele tutuşurken, gözlerine bakarken mutlu olmuyorsun?" Tutkuyla el ele tutuşup gezmemişlerdi hiç ama ikincisi olmuştu. Orgazmların çoğundan hemen sonra. Onunlayken mutluluğa en yakın anlarındaydı ama bunun orgazmın etkisinden olduğunu düşünerek göz ardı etmişti. O yüzden oflasa da Eva devam etti. "Of asıl sana of, ya hiç mi birini çok özlemedin? Yanında olmak için delirecekmiş gibi hissetmedin? Onunla olduğunda aşırı rahat ve kendinmiş gibi davranmadın?" Alp, boş elini yumruk haline getirip acıtmayacak şekilde kızın başına vurdu hafifçe.

-Tövbe de kızım, ağzından yel alsın." Limonatasından birkaç uzun yudum alıp dudaklarını yaladı. "Bekarlık sultanlıktır, ben almayayım, alana da mani olmayayım." Bunu derken Rüzgar'ın bahçeye girdiğini görünce zamanlamaya içinden güldü.

-Annem haklı o zaman, sen bu gidişle evlenmezsin de..." Söylediği cümleyle istemsizce açık kahve gözleri yanlarına gelen Rüzgar'dan Çiçek'e çevrildi. Eğer bilseydi... Ağabeyinin evli olduğunu bilseydi, tepkisi ne olurdu Allah bilir. Aldırmamaya çalışarak dudak kıvırdı.

-Bir kural da getiriyorum, ben evlenene kadar ne sen ne Arda evlenemezsiniz." Sarışının kaşları havalanınca, saçlarını karıştırdı. "Hiç bakma öyle! Büyüğünüz varken size mi düştü küçük sarı?" Eva saçıyla uğraşırken kızın hemen arkasında olan Rüzgar'a göz kırptı ama cadı bunu görmemişti.

-O zaman desene sonsuza kadar bekar kalacağım kesi..." Saçını tek eliyle düzelttiği sırada başını kaldırırken Rüzgarla göz göze geldi ve anında ayağa kalktı. "Canıım.." aklına Alp'in orada olduğu da gelince başını istemsizce ağabeyine çevirdi ama Alp kaşlarını kaldırarak ayaklandı.

-Sıçtınız keyfimin içine zaten geçin..." yanından geçip gidecekken koluna vurdu Rüzgar'ın. "Konuşalım bi' ara Rüz." Eva, istemsizce gözlerini ikisi arasında gezdirirken Rüzgar son zamanlardaki keyifsiz halinin aksine içten bir şekilde gülümseyip baş salladı.

-Konuşalım." Kıvanç yanlarından uzaklaştığı an, elindeki limonatayı hamağın hemen yanındaki kütük şeklindeki ufak masaya koydu ve hızla Rüzgar'a sarıldı Çiçek. Belini saran ellerin sahibine kendini iyice yaslarken kokusunu içine çekti.

-Yüzün gülüyor..." dedi mırıltıyla, sarılmaları sonlansa bile belindeki eller gitmezken. "Tutkuyla aranız düzeldi mi?" Genç adam, keyifle başını aşağı yukarı sallarken, Eva'nın da yüzündeki tebessüm genişlemişti.

Alp, salona geçen cam kapıyı açarken, bir an başını çevirip ikisine baktı. Bu onu duraksatmıştı, aslında baktığı tabloda hayatın yan yana getirdiği bambaşka acılar vardı.

Rüzgar, hastalığı yüzünden hayatla olan mücadele etmesi yetmezmiş gibi çevresinde -kendisi de dahil- herkesin yükünü üstleniyordu. Buna rağmen mükemmel bir insandı ve kendisine harika bir dost olmuş, sırdaşlık konusunda çağ atlamıştı.

Eva, zamanında yaşadığı o acılara, üvey babasının tacizlerine, hayatta tek kimsesi olan annesinin sevgisizliğine, o tek kişinin ölümüne, Dimitri denen adi psikopatın işkencelerine rağmen hayata karşı hep iyimser biri olarak kalabilmişti. Sevgi dolu, güvenilir ve sessiz sakin biri... Tam da herkesin isteyeceği türden. Çevresindeki her insana verdiği o tebessüm, istemsizce oluşan bir şeydi.

Ve şimdi ikisi o kadar şeyi atlatmış yan yana hamakta oturup birbirilerine derin derin bakarken o kadar güzel görünüyordu ki Alp'in ister istemez dudakları iki yana gerildi. El ele göz göze oturmuş bir şeylerden konuşmaya başlamışlardı ve Eva hiçbir zaman olamayacağı kadar mutlu görünürken, başını sol omzuna doğru yatırmış yüzünde koca sırıtmayla Rüzgar'ı dinliyordu.

-Oooo aşk dizileri izleyen kızlara dönmüşüz?!!" Aniden yanında biten Arda yüzünden bir anlık irkilirken gözlerini onlardan alıp kardeşine çevirdi ve dik dik bakmaya başladı.

-Dua et bugün burada ilk gecem de çok enerjim yok, yarın kahvaltıda alıcam façanı." Arda yüzünü buruşturup "vivivi" gibi bir hareket yaparken ona aldırmadan ilerledi ve önüne çıkan annesinin yanağına bir öpücük kondurup odasına gitmek üzere merdivenlere yöneldi.

Ne olursa olsun, insanın bir ailesinin hep orada, kendisi için olacağını bilmesi kadar güzeli yoktu. Üstelik bu Alp'e o anda en iyi gelebilecek tek şeydi.

•••

    Sabahın taze ışıkları yalının üzerine vurmaya başlarken, açılan demir kapıdan içeri giren jeep, yerdeki çakıl taşlarını eze eze yavaşça ilerledi. Sonunda yolun ortasında dururken, içinden çıkan Elvin, Reva da inince, arabayı park etmesi için Recep'e bırakırken, mutfağın sürgülü cam kapısından çıkıp kahvaltı masasına tabakları koyan adamla göz göze geldi.

Acar saniyeler içinde kadının yanına gelip onu kolları arasına alırken, Reva hala biraz uykulu olmanın getirdiği sessizlikle kahvaltı masasına doğru sürüklenir gibi ilerleyerek, babasından bir öpücük kopardıktan sonra onları baş başa bırakmıştı.

-Meleğim, gelmişsin..." kadının yanaklarına, ufak sivri burnuna ve dudaklarına art arda öpücükler kondururken, Elvin gülmeden edemedi. Eve gelmekten çok onun tarafından karşılanmak o kadar güzeldi ki! "Çok özledim seni, yatak buz gibi oluyor sensiz..." aslında havalar sıcaklamaya başlamıştı bile ama Acar'ın yaptığı imayı anlayacak kadar tanıyordu onu. Bu yüzden ellerini onun boynuna yerleştirip başını iyice dikleştirdi.

-Öyle mi? Nasıl ısıtabiliriz o yatağı bir düşünelim..." eliyle adamın boynunu ağır ağır okşarken fısıldadı. "Bugün boş musun mesela?" Acar bir an "ben ne iş yapıyordum ya?" moduna girecekken kendini toparladı, CEO olduğunu hatırlattı ve boğazını temizledi.

-Bi..Bir toplantı var." Elvin "mhm.." diye mırıldanıp onun boynunu okşamaya devam ederken gözlerini elalardan bir an bile çekmedi. "Yani bir imza atmam gerekiyor." Kadın, onda yarattığı bu etkiden memnun bir şekilde kendini ona yasladı.

-Senin şu yetkilerin..." iç çekerek ellerini, boynundan kaydırarak adamın omuzlarına getirdi. "Keşke azalsalar, özlüyorum seni.." Elalar saniyesinde dudaklarına doğru kayarken, başını da yavaşça eğdi Acar.

-Aslında senin içi..." Tam nefesi kadının dudaklarına çarpıyordu ki, normalde ASLA ama ASLA bu saatte, kahvaltı kurulmadan önce kalkmayan Tuna, altında sadece gri eşofmanıyla, ikisine doğru, kollarını dirseklerinden kırarak bükmüş, sporcular gibi onlara koşarken bağırdı.

-OOOOOO ANNNNEEM SULTANIIIIIM NERDESİN YA?!?" Elvin'in yanına geldiği anda kadını adamın kolundan çekip aldı ve art arda öpücükler kondurdu Elvin'e. "Oh ballı bu ballı! Yemin ediyorum dün sen yoktun diye yemekten sonra baktım 900 gram vermişim. Oğlun bir günde süzüldü." Kadın istemsizce kahkaha atarak, kollarını elleriyle kavradı ve sanki doğruluğunu kontrol etmek ister gibi yokladı Tuna'nın pazılarını. "Ya öyle özledim ki, yok! Ben rahat edemem. Bu gece sizinle uyuyim!"

-Yok anasının..." Acar son anda Elvin'in bakışıyla kendini frenlerken, aniden yüzüne bir tebessüm koydu. "Biricik oğlu. Ne gerek var yani herkes huzurlu huzurlu yatağında yatsın." Tuna her kelimesinde kaşlarını kaldırıp indirirken cümle bitince Elvin'e sıkı sıkı sarıldı ve kadının yanağını art arda öpmeye devam etti.

-Olmaaaz. Ben annemi bırakmam! Hem n'olur bir gece senin yerinde yatsam, ölür müsün baba?" Acar, kaşlarını çatarak "senin yerine" kısmını anlamaya çalışırken, Tuna sırıttı keyifle. Sarılmayı sonlandırmış yine de Elvin'i kolunun altına almıştı. "Ne yani bizimle yatacak halin yok ya! O ne öyle aranızda çocuk gibi? Yatak zaten 2 kişilik, kanepede uyuyuver peder.." sanki gidip su iç dermiş gibi rahatça konuşurken, Acar şaşkın elalarıyla inceledi oğlunu.

Ve aniden ona doğru bir adım attığı an Tuna hızla geri geri uzaklaşırken, baş parmak ve serçe parmak hariç diğer parmaklarını içe doğru büküp kulağına götürdü.

-ARA BENİ ÇITIRRRRR!" Elvin'e söylediği cümleden sonra kaybolurken, kadın ona gülümseyerek bakıyordu ki, gözleri kendisine bakmakta olan ikiliye kaydı. Kahvaltı sofrasını hazırlayan Tutku ve Rüzgar'a.

Pişmanlık akan bakışlarını bu kadar uzaktan bile fark etmişti ama başını Acar'a çevirip gülümseyerek göz ardı etti onları. Sorun, Elvin'e hayatlarında olan her şeyi anlatmamaları değildi. Elvin hiçbir zaman çocuğu olduğu için onların hayatına dadanan ve karışan bir anne olmak istememişti zaten. Ne Alp meselesini sorgulamıştı Tutku'da ne Amerika'dan dönüşünü...

Ama oraya, artık eskisi gibi dövüşülen yer olmaktan çıkan bir tehlikenin kucağına, giderek ikisi de kendilerini büyük tehlikeye atmışlardı. Özellikle Rüzgar.

Böyle bir şeyi, eğer orası sadece illegal dövüşlerin olduğu bir yer olsaydı bile, nasıl yapardı? Ya bilmeden iç kanama geçirseydi? Ya ölseydi...

-Sen ellerini yıkayıp geç sofraya, ben de kalanları getireyim." Elvin, başını sallayıp ona yalandan bir tebessüm yollayarak ayrılırken, Acar sıkıntılı biçimde iç çekti. Masanın yanına geldiği anda Tutku endişeli bir sesle konuşmadan edemedi.

-Baba... Annem iyi mi şimdi?" Adamın kaşları hafifçe çatılırken, elalarını önce, dudaklarını kemiren kızında sonra da onun tam dibinde duran Rüzgar'da gezdirdi. Dün gece annelerinin gelmeyeceğini, canının çok sıkkın olduğunu öğrendiklerinde yüzlerindeki üzgün ifadeyi hala hatırlıyordu Acar.

Elalarda gerçekten bariz bir soğukluk seziyordu ikisi de, o yüzden duyacaklarına kendilerini hazırlamaya çalıştılar.

-Değil. Canı sıkılmış. Hem de annelik konusunda." Tek kaşını kaldırarak onlara tüm ciddiyetiyle bakmaya devam ederken, aniden boğazını temizleyip elini havada salladı. "Önemi yok nasıl olsa gidiyoruz?" Rüzgar bile istemsizce yerinde kıpırdanırken, Tutku panikle sordu.

-Ne? Nereye?" Onun bu paniği, Rüzgar'ın soğukkanlı olsa da hafif gergin görüntüsü, suçlu olanların o olduğunu gösteriyordu açıkça. Ama Acar onların üstlerine gitmek istemedi. Çünkü onlarla uğraşmayı sevse de, hata yaptıklarında çok üzerlerinde durmayı, onları daha da bunaltmayı sevmezdi.

-Birkaç günlük uzaklaşalım istiyorum. Sürpriz. Bugün bir toplantım var sonrasında gideriz herhalde." Normalde Tutku böyle bir şeye pek ses çıkarmazdı ama Elvin onunla küs bir şekilde yolculuk yapacağı için huzursuz sesiyle konuştu.

-Ne zaman dönersiniz? Sizi çok özleriz..." Acar, bir an kaşlarını çatacak gibi olurken, Tutku'nun yüzünde bir saliselik kırılganlığa rastlayınca, şaşırmadan edemedi. Normalde onlara biraz umursamaz davranıp Elvin'in intikamını almak gibi çocukça bir davranışa bürünecek gibi olsa da o kırılganlık... Kayıtsız kalamayacağı şeydi.

Üstelik kızının annesinden birebir olarak uzun kirpiklerini ve gamzelerini alması da hiç yardımcı olmuyordu. Aniden içini saran şefkat duygusuyla ona doğru adım atıp ellerini kızın yanaklarına yerleştirdi.

-Merak etmeyin üç dört günü geçmez, hiç endişelenme sen asi kertenkele." Tutku, istemsizce gülümserken, ona sıkı sıkı sarılınca kızın saçını okşadı ve göz göze geldiği Rüzgar'a da elini uzatarak üçlü bir sarılma başlatmış oldu. Ne kadar Elvin'i üzdükleri için kızgın olsa da, onların Elvin'den bir parça olması paradoksundan çıkamıyordu. "Ha söylemeyi unuttum. Tabii ekürim Savaş'ı ve onun sarışın manyağını da yanıma alacağım için başınızda büyük olmayacağı gerçeği beni tedirgin etmiyor değil." Tutku, içine girdiği duygusal halden saniyeler içinde çıkıp hırçın bir baş kaldırıyla söylendi.

-Baba sadece hatırlatmak için söylüyorum, ablam evli ve hamile, Tuna ağabeyim bu yaz evleniyor. Rüzgar ağabeyim onlarla yaşıt ve benim yaşımdakiler de zaten ayrı eve çıkıyorlar." O her cümleyi bitirirken, Acar gözlerini yukarı çevirip, dudaklarını hızlı hızlı açıp kapatıyordu "bıdı bıdı bıdı bıdı" der gibi.

-Siz yine de ufaksınız, Allah korusun aç maç kalırsınız, merdivenden uçar yere yapışırsınız, çatıdan düşersiniz ev büyük kimsenin kimseden haberi olmaz." Tutku göz devirince kızın burnuna minik bir fiske vurup devam etti. "Ben de etraflıca düşündüm ve başınıza büyük getiriyorum. Hah! Çekil kenara kankam geldi." Kızla Rüzgar'ı ittirip bahçeye giren Sarplara doğru ilerlerken, Tutku istemsizce arkalarına baktı ve demir kapının arkasında duran motoru da görünce hızla kaşlarını çattı.

Alple aynı evde kalacaklardı.

-Şaka?" Rüzgar'ın istemsizce ağzından çıkan kelime üzerine ona dehşetle baktı Tutku.

-KABUS!"

•••

Bölüm Sonu 😘😘😘

*Şu ara aşırı derecede sıkıntılıydım. O yüzden bölüm kısa ve bir tık sıkıcı gelmiş olabilir. Ama gelecek güncelleme duble ve sıkıcı olmayacak. Söz!

*Dediğim gibi finali 60 gibi düşünüyorum ama daha erken de olabilir. 55-60 diyelim çünkü olaylar için sabırsızım aslında, heyecanlı kısma geçelim istiyorum bir an önce.

*Yıldızlamayı ve yorumlamayı lütfen unutmayın artık.

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran



Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Unutmadan, bolca çokça,






Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

3.1K 159 8
Bnha kızları/erkekleri nasıl bir sevgili olurdu? Umarım beğenirsiniz. 𝙉𝙤𝙩: 𝘚𝘢𝘤̧𝘮𝘢 𝘷𝘣. 𝘖𝘭𝘢𝘣𝘪𝘭𝘪𝘳.𝘉𝘶𝘯𝘭𝘢𝘳 𝘪𝘤̧𝘪𝘯 𝘰̈𝘻𝘶̈𝘳...
22.1M 900K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
Düş By IkiArkadas

Historical Fiction

104K 6.6K 28
"Seni seviyorum, seni seviyorum. Beni duyuyor musun? Alice Princeton, seni seviyorum." Üzerine eğilen Robert kısık sesi ile dudaklarına sokulara...
1.3M 63K 30
• Tamamlandı • • Günaha Davet - II • Hüma, çevresindeki arkadaşları bir bir evlenirken kendisi doğru düzgün bir sevgili bile bulamamaktan yakınmaktad...