Tevafuklar..

By radikalsiyah

463K 31.9K 3K

Zehra hayatını değiştirecek kararlar verirken de en büyük destekçisiydi Gülsüm. İşte bu Allah için sevmekti... More

Yeni Arkadaş..
Zor Karar
"Ben artık böyleyim."
Yeni Okul
Yangın
Nişan
Bir Duâ
Ani Evlilik
Gazze..
"Kudüs, gözyaşımın şehri..."
İstanbul..
Selamun Aleyküm
Peçe?
"Hem zaten ben de..."
Cevap
Evlilik (?)
"Nikah..."
Hastane(!)
Yolculuk
Genç Müslümanlar
Dava
Duyuru
YGS
Sürpriz Misafir -Son 3-
Duyuru
Mesai -Son 2-
Final
Özel Bölüm -Gülsüm ve Burak-
Selâmun Aleyküm
Duyuru
Önemli Duyuru ^^
*Hediye Bölüm- Defter*
tevafuklar2
Selam

Değişim

21.2K 1.2K 133
By radikalsiyah

“Allah’ım yardım et!”

Bundan fazlasını söyleyemiyordum. Kendimi ilk defa bu kadar aciz hissediyordum. Bütün gece uyuyamadım. Bütün gece düşündüm. Ne düşündüğümü, neden düşündüğümü bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey varsa o da; yıllardır hiçbir şey hakkında bu kadar ciddi düşünmediğimdi.

Sabah ezanı okunduğunda ben hala uyumamıştım. Göz pınarlarımda sonu gelmeyen yaşlarla, ellerimi açıp dua ettim. Hep aynı cümleyi tekrarlıyordum; “Allah’ım yardım et!”

*

O sabah okula beni annem bırakmıştı. Annem kırklı yaşlarında olmasına rağmen, girdiği her ortamda bakışları üzerinde çekmeyi başarabilen alımlı bir kadındı. Güzelliğine önem verir, kendine iyi bakardı. Masajlarını, maskelerini, bakımlarını asla kaçırmazdı. Maaşının yarısını güzelliğine harcardı. Annemle dolaşmaktan, gezmekten çok hoşlanırdım. Annemle gurur duyardım.

Okula girerken Zehra’yla karşılaştık. Güzelce selamını verdi, her zamanki gibi konuşmaya başladı. Bu seferki farklıydı, yani her açıdan. İlk defa biriyle konuşurken bu kadar huzurlu hissediyordum. Ayrıca ilk defa Zehra konu açmaya çalışmıyordu, karşılıklı sohbet ediyorduk.

Konuşa konuşa sınıfa çıktık. Sıramıza oturduğumuzda sınıf büyük bir şok dalgasıyla dolmuştu. Herkes bize bakıyordu.

Sınıftakiler soru sormaya başlayamadan öğretmen geldi.

Ders bittiğinde bizim Gülsüm’le olan arkadaşlığımızda normal karşılanmaya başlamıştı. Zaten lise böyle değil midir, her şey bir anda yaşanıp bitmez mi?

Bizim kızlar yanıma gelip hafta sonu planları yapmaya başladılar. Gülsüm’ü de çağırmak istiyordum ama kızların tepkilerinden korkuyordum. Neyse ki Esra Gülsüm’e dönüp;

“Gülsüm, sen de gelsene? Biraz alışveriş yaparız, sonra bir şeyler yer, bir kafede otururuz. Hatta güzel bir film bulabilirsek sinemaya bile gireriz,” dedi.

Gülsüm; “Çağırdığınız için çok teşekkür ederim ama ben dışarılarda olmayı pek sevmiyorum. Ev kuşuyum anlayacağınız. Anlattıkların beni çekmiyor o yüzden pek. Gelsem de eğlenemem. Ama eğer kabul ederseniz, sizi bir hafta sonu evimde ağırlayabilirim,” dedi.

Esra olumsuz cevap alınca sanki hiç sormamış gibi muhabbet devam etti. 3-4 ders düşünmemize rağmen hafta sonu yapacak değişik bir şey bulamadık. Daha geçen gün o mekanda yemek yemiştik, daha 2 gün önce sinemaya gitmiştik, zaten her gün alışverişe çıkıyorduk yani gezmediğimiz marka yoktu. Biz ne yapsak, ne etsek diye kara kara düşünürken, Gülsüm her zamanki usulluğuyla katıldı konuşmaya.

“Şey, eğer isterseniz teklifim hala geçerli. Sizi evimde ağırlamaktan çok memnun olurum. Abimin çok geniş bir film arşivi var. Onların arasından film seçip izleyebiliriz.”

Bir anda herkese uygun gelmişti bu teklif. Kızlar benim gözüme bakıyordu. Ben ne dersem onu yapacaktık. Onlar için durum farklı olsa da, bu benim için şahane bir fırsattı. Gülsüm’le böylece daha çok konuşabilecektim.

Hiç bozuntuya vermeden sakince, “Ee peki madem. Gülsümlere gidelim bu hafta sonu. Ama sıkılırsam çıkar giderim haberiniz olsun,” dedim.

Gülsüm’ün yüzünde güller açtı.

*

O hafta öylece bitti. Hafta sonu gelmişti. Cumartesi saat 1’de meydanda buluşup oradan beraber geçecektik Gülsümlerin evine.

Evlerini kolayca bulduk. Gülsüm bizi pencerede bekliyordu. Geldiğimizi görür görmez kapıya koştu. Annesi ve kız kardeşi 5-10 dakika bizimle oturup evden çıktı.

Annesi çıktıktan sonra Gülsüm bize hazırladığı tatlılardan, böreklerden ikram etti.

Sırayla herkes kalktı. En sona ben ve Esra kalmıştık.

Esra, “Haydi Zehra kalkalım istersen biz de,” dedi. Niyetim Gülsüm’le tek kalmaktı. O yüzden bahaneler uydurdum.

“Şey Esra babamın bu taraflarda işi varmış. Beni babam alacakmış, sen git istersen.”

Esra dediğime inanıp gitti.

Gülsüm ikimize çay doldurdu. Sonra başladık konuşmaya.

“… Aslında sana baktıkça kendimi görüyorum Zehra. Bundan 2 3 yıl öncesine kadar bende senin gibi biriydim. Hiçbir şey umrumda olmaz, nasıl istersem öyle yaşardım. Ama sonra tanıştığım bir arkadaş sayesinde ne kadar boşlukta olduğumu farketmeye başladım. Ne kadar boşa yaşadığımı. Halbuki ne kadar önemli bir canlı olduğumu. Benim sorumluluklarımı şu büyük dağların bile kaldıramayacağını. Düşünmeye başladım anlayacağın. Ben düzelmek istiyorum dedim, düzeldim. Ne bileyim. Ay çenem açıldı yine, susmadım bir türlü. Daha fazla başını ağrıtmadan çaylarımızı tazeleyeyim bari.”

Gülsüm beni meraklandırıyordu. Şu huzuru, mutluluğu… Nasıl oluyordu da bu kadar güzel yaşayabiliyordu hayatı?

Salona geri döndüğünde konuşmaya başladım.

“Gülsüm, çok değişik bir insansın. Hep mutlusun, inanılmaz huzurlusun. Nasıl bu kadar mutlusun? Çok merak ediyorum. Senin yaşadığın huzuru yaşamak istiyorum. Sana çok imreniyorum.”

Gülsüm şöyle bir gözümün içine baktı ve ardından;

“Güzel arkadaşım, ben mutluyum çünkü nefsime uymuyorum. Hayatı nefsime göre yaşamıyorum. Gücümün yetmeyeceği bir şeyi gücüm yetiyormuş gibi görmüyorum. Ben beni benden çok düşünenin istediği gibi yaşıyorum. Beni benden iyi bilenin söylediğini yapıyorum. Böylece her daim mutluyum, huzurluyum. Sizinki gibi arkadaş gruplarım olmasa da, arkadaşlarımla dışarı çıkıp saatlerce gezip dolaşmasam da yalnız hissetmiyorum. Aksine o kadar uzağım ki yalnızlığa, başka kimseye, hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorum” dedi.

Anlayamıyordum. Gülsüm’ün konuştukları ta içime işlese de anlayamıyordum. Sanki beynim kilitlemişti kendini, gözlerim kapanmıştı. Göremiyordum. Gülsüm halimi anlamış olacak ki, “Dur bir saniye. Hemen geliyorum,” dedi.

Geldiğinde elinde 3-4 tane kitap vardı.

“Al Zehra. Bunları okumanı çok isterim. Bu kitaplar insanın içini açıyor, gerçekten ferahlatıyor.”

Kitapları aldıktan sonra kalktım. Eve gittiğimde kitapları yatağımın üstüne koydum.

*

Aradan bir hafta geçti. Nefsim müsaade vermiyordu kitaplara başlamama. Bir gece oturdum. Kitaplardan birine başladım. Okudukça hisleniyor, hislendikçe hissediyor, hissettikçe ağlıyordum.

Sonraki 1 hafta okula gitmedim. Kızlarla konuşmadım. Facebook’a girmedim. Tweet atmadım. İnstagram’da fotoğraf paylaşmadım. Foursquare’de yer bildirimi yapmadım. Her zaman takip ettiğim dizimi izlemedim. Televizyon açmadım.

Sadece o kitapları okudum.

Sadece okudum.

Okudukça daha farklı görüyordum dünyayı. İnsanları, kendimi, her şeyi. Artık her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum. Artık biliyordum.

Heyecanla salona koştum. Telefonumu elime aldım. Gülsüm’ü aradım.

Daha “alo” demesine fırsat vermeden konuşmaya başladım;

“Gülsüm, ben örtünmeye karar verdim!”

2.bölümün sonu

“Gülsüm, ben örtünmeye karar verdim! Yarın buluşabilir miyiz? Hem bana biraz alışveriş yaparız hem de konuşuruz. Bu verdiğin kitapları okuduktan sonra evde bulduğum Kuranı Kerim mealini de okudum. Şey anlatamıyorum ama içim tıpkı senin o anlattığın huzurla doldu resmen. Neyse, bunları yüz yüze konuşuruz. Yarın müsait misin?”

Gülsüm şaşkınlık içinde yarın buluşmayı kabul etmişti. O gece çok huzurlu uyudum. Sabah ezanı okunurken uyandığımda artık ne yapacağımı biliyordum. Kalktım, abdestimi aldım, huzura çıktım. Yıllardır aradığım huzuru damarlarıma kadar hissediyordum. Ne kadar şükretsem azdı. Ne kadar tövbe dilesem azdı…

*

Ertesi gün buluşacağımız kafeye gittiğimde Gülsüm çoktan gelmiş, hatta kitabını açmış okuyordu. Beni görünce kitabı kapattı.

O gün orada uzun uzun konuştuk. Aklıma takılan bazı şeyleri ona sordum. Konuştuk, konuştuk, konuştuk..

Sonra alışveriş yapmak için kafeden ayrıldık. Bana düz bir ferace ve birkaç tane de örtü aldık. O akşam annemlerle konuşacaktım. Ertesi gün de okula kapalı gidecektim.

Akşam yemek masasında otururken konuyu annemlere açtım. Annem ve babam o kadar büyük tepkiler verdiler ki neye uğradığımı şaşırdım. Halbuki ben onların benim adıma sevineceklerini, beni destekleyeceklerini sanmıştım. Annem kısa sürede bu kadar değişmemi anlayamadığı için bağırıp çağırıyordu. Babam her zamanki netliğiyle, “Başörtüsü gericiliktir. Allah’a inanmak için bir bez parçasına ihtiyaç duymak çok zavallıca bir düşüncedir. Bunu sana kim öğrettiyse ondan uzak durup kendini Atatürk’ün hayatı boyunca önem verdiği ilim ve fenne vermelisin. Böylece gerilemenin değil ilerlemenin yolunu bulabilirsin,” dedi.

O sabah cesaret edip örtünemedim. Okula gittiğimde bu konuyu kızlara açtım. Onların tepkileri de ailemden farklı değildi.

“Gülsüm’le çok takıldın herhalde.”

“Oha Zehra saçmalama!”

“Dalga geçiyorsun falan değil mi?”

Bütün bunlar olurken Gülsüm benimle birlikte sınıftaki baskıyla dayandı. Hep yanımdaydı. Beni hiç yalnız bırakmadı.

O akşam Eren’le buluşacaktım. Ona örtünmek istediğimi, ayrıca ayrılmak istediğimi söyleyecektim.

Eren’le buluşmam en berbatıydı. Örtüneceğimi söylediğim anda dalga geçmeye başladı. O da hemen Gülsüm’ü sebep sunmaya başladı. Zaten Gülsüm hayatıma girdiğinden beri onu eskisi kadar önemsemediğimden, onunla vakit geçirmediğimden bahsetti durdu. Daha ben “ayrılmak istiyorum” diyemeden, “en iyisi bitsin” dedi ve gitti.

Yapayalnızdım. Önümde çok önemli bir tercih vardı şimdi. Ya her şeyden vazgeçip her şeyim olan Allah’a koşacaktım, ya da her şeyin her şeyi olan Allah’tan vazgeçip bulduğum bu huzurdan vazgeçecektim…

Continue Reading

You'll Also Like

10.6K 587 10
"peki kaç yaşındasınız"dedi bana bende "27 yaşındayım ben"dedim oda "Oha çok yaşlısınız"
2.7K 28 20
En büyük isteği iyi bir doktor olmakken bir adamın saplantısı yüzünden o adamla evlenmek zorunda kalan Bahar ve ona saplantılı olan Ozan
2.6K 917 30
özenli, isteğe özel kapaklar yapılır. *alımlar kapalı* #kolaj 1. sırada | 16.04.2024 #edit 2. sırada | 16.04.2024
35.9K 207 19
bu hikaye heterojen homolara yazilmistir