Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

29.BÖLÜM: "İki Sarı"

5.2K 743 425
By redndyellow

Mutlaka yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın. Biliyorum sadece 4-5 kişi var Tutku'nun bazı yaptıklarını onaylamayan ama o Tutku, o onay beklemiyor, eğer sizi yazsaydım böyle yazmazdım.

Ama sizi yazmıyorum, dolayısıyla beğenmediğiniz bir hareketini değiştirmem için yazarsanız, yine aynı şekilde yazdığımı göreceksiniz. Herkesin %100 sevdiği birini yazmam mümkün değil. Çünkü herkesin kendince doğruları vardır. Ben bildiğim yolda ilerliyorum. Ve Tutku hala Alp'i affetmedi, evet.

Siz de seviyorsanız okuyun, sevmiyorsanız Wattpad'deki binlerce kitaptan birine gidin. Çünkü platformun amaçlarından biri bu, sevdiğini okumak, sevmediğini bırakmak.

Hala #Tunç çifti için duranlar... Keyifli okumalar! Ve unutmadan, İTHAF SEZONU bu kitap için de açıldı! O yüzden yorum yapmayı unutmayın...


3.GÖZ

Elvinle Tutku koltukta korku filmini gözünü kırpmadan izleyen ikiliydi. Reva, elinde yeni abur cubur paketiyle yanlarına çöktüğünde, aniden beliren yaratıkla yüzüne tiksinme ifadesi yerleştirdi. Ama o da korkmayan ikiliye dahildi. Üçü o kadar heyecanlı izliyorlardı ki, diğerlerinin hali içler acısıydı.

Sinema odasının koca daire şeklindeki koltuğunu kaplamıştı kızlar ve hepsi duvarı kaplayan perdede aniden beliren yaratıkla hafif irkilirken, Aden bağırdı.

-Ayyy doğurucam şimdiii!" Aslında neden onay verdiğini bile bilmiyordu. Korkak olmadıklarını ispatlamakla alakası olduğunu hatırlıyordu konunun ama beş dakika önce yastığı gözüne çekerek zaten o ispat çöp olmuştu bile.

-Kızlar işedim galiba, o neydi öyle be?!" Asu da Aden'e sarılmış korkuyla ekrana tek gözü kapalı bakarken, Eva da Elvin'in göğsüne yasladı başını. Tutku, kaşlarını çatarak işaret parmağını dudaklarına götürdü.

-Şşşşş! Bi susun be! Car car..." bunu derken bacaklarını dizlerinden bükmüş, bir bileğini o büktüğü dizin üzerine yaslamıştı kahvede oturan dayılar gibi. "Arghh!" Halasından poposuna yediği şaplakla kaşları daha da çatılırken -bu hareket ona sarıyı hatırlatmıştı- gözlerini kısarak ona baktı kadın.

-Bana sus demek sana mı düştü, koca popo seni." Filmin zaten içine sıçtıkları için, çünkü güzelim final sahnesi ziyan oluyordu, yerinden dizleri üstünde kalkıp halasına doğru gitti ve kucağına şak diye oturdu Tutku tüm ağırlığını vererek. "Amaaan! Kalksana kız..."

-Al sana koca popo. Al." Kucağından güç bela dizlerine oturan Tutku'yu attığında elini göğsüne koyup hayretle söylendi Asu.

-Ayol bu zır deli! Allah seni alacak adama..."

-BÖÖÖÖÖÖÖÖ!" Ne ara yanından komando sürünüşü yaptığını anlamadığı Tuna, karanlıktan şak diye çıkınca çığlığı basıp elindeki mısır kasesini düşürdü Asu. Ama neyse ki Adenle o kadar iştahlılardı ki, korku izleyince iştahımız kaçar, diyerek filmden önce bitirmişlerdi hepsini.

-Allah senin tependen baksın!" Sırıtan Tuna, geniş yuvarlak koltuğa ellerini yaslarken kafasına bir tokat yedi Asu tarafından.

-Zaten öyle değil mi?" Bu kızgın tokada aldırmak bir yana başını çevirip kadının elini dişleriyle kavramıştı.

-Aaa tam deli bunlar tam..." bunu diyerek kadın, Tutku'ya da laf atmış ve yerinden kalkmıştı ki, Tuna onu belinden kucaklayıp havaya kaldırdı. Halasının yanağına doğru başını öne uzatıp sulu bir öpücük kondururken sırıtarak söylendi.

-Kime çektik acaba lan..." Ailedeki herkes ama herkes Asu'nun Devranlara delilik kattığı düşüncesini paylaşıyordu. Onlara kalırsa başta bir tek o deliydi ama beyazlara atılan siyah külot gibi hepsini delirtmişti. Yeğeni onu indirdiğinde, kaşlarını çatarak eliyle koluna patlattı Asu.

-Ay keşke benim yarım kadar olsanız!" Havada olan eli daha indirmeden biri tarafından tutuldu. Tutku'nun dikkatini saniyesinde çeken ve odaya girdiği an sanki enerjisini hissetmiş gibi başını kaldırmasını sağlayan genç tarafından...

-Buna katılıyorum. Çünkü hiçbir kadın sizin gibi olamaz." Asu'nun bakımlı elinin üzerine kibarca bir öpücük kondurdu sarı, Deniz Asu Devran ise boştaki eliyle saçını geriye doğru savurup içtenlikle gülümsedi.

-Ah bebeğim, teşekkür ederim. Ama sarışınlar pek tipim değil." Alple Tuna'yı dumur ederken, koltuğun yanındaki geniş oynar masadan kolasını aldı ve havaya kaldırıp diğer elini rastgele sallayarak ikisinin arasından geçti, kapıya ilerledi. "Hadi ciaooo!!" Rüzgar, bu esnada kapının önüne gelince kaşlarını kaldırıp indirdi flörtöz bir tavırla. "Hola, yakışıklı.."

Boy avantajından dolayı yanağından makas alabilen halasına gülmüştü Rüzgar da, onun tam tersi yöne yürüyüp, odaya girerken. Gözleri, kaşlarını çatmış ara ara ekrana çaktırmadan bakan ama yaratığı görünce hızla önüne dönen sarışını buldu. Tutku, onun aşık bakışlarına rastlayınca, Alp salağı da tuhaf bir şekilde kendisiyle göz teması kurmayınca dayanamayıp carladı.

-Off iyi! İzlemeyen çıks..." Adenle Bade neredeyse birbirinin üzerine çıkarak kapıdan çıktığında, filmden ödü kopan ikinci grup da yavaşça kalkıp gitti koltuktan. Rüzgar Evayla beraber odadan çıktığında, Tuna da Ece'yi kucaklamış götürmüştü.

Sonunda sadece Elvin, Reva, Tutku ve Kavin kalırken, filmin son dakikalarını gözlerini kırpmadan izlerlerken, Alp de çaktırmadan Tutku'ya bakıp odadan yavaşça çıktı. Kapıyı kapattığı aralıkta bir an göz göze gelir gibi olduklarında, Alp kızın şortuna bakıp sırıtmıştı.

Kırmızı şortuna.

•••

Akşam yemeği oldukça keyifli geçmişti, öyle ki sarıyla Tutku bile birbirilerine eski günlerdeki gibi ara ara sataşmış, olan olaylara gülmüş, sohbetlere keyifle katılmıştı. O kadar kocaman bir sofraydı ki, iki masa birleştirmek durumunda kalmışlardı. Ve o kadar çok doymuşlardı ki, hiçbiri koltukta dik oturamıyor sırtını yaslamış öylece yayılıyorlardı.

Eğer Rüzgar ya da Alp kadar dayanıklı olabilseler tabakları kaldırmak için Nesrin Hanım ve kızlarına yardım edebilirlerdi ama değillerdi.

-Bu hafta Devrimler geliyor." Dedi Acar, Elvin'in saçıyla uğraşırken. "Deniz de geliyordu değil mi? Çocuklarla birlikte gelsinler." Misafiri oldukça seven biriydi Acar, evde yeterince kalabalık olmaları yetmiyormuş gibi dostlarını da sürekli toplamak büyük hobisiydi. Özellikle onlarla mangal yapmak...

-Aynen. Asular da temelli taşınıyorlar şu konuştuğunuz villaya önümüzdeki hafta." Kız kardeşi kafasını salladı. Elbette her gün yalıya gelecekti ama ailesini aniden deliliğine maruz bırakmamak için bir süre özel düzenini kurmak en iyisiydi. "Temizliğe girişmek lazım." Savaş son cümlesini, Tuna ve Aras'a bakarak söylediğinde ikisi de yanaklarını şişirerek oflamıştı.

-Ya bu yaza benim düğünüm var, biraz antrenman falan yapmalıyım takım elbise tam oturmalı! Aras iti gitsin!" Tuna'nın kendisine attığı topla, İnciyle uğraşmayı bırakıp hızla yerinde doğruldu Aras Kılıç.

-Şerefsize bak lan, battıysak beraber battık." Yine Elvin'e karşı, girdikleri bir iddiada yenilmişlerdi. İki kişi yaptıkları suffle kadınınkinin yanında çikolatalı kekten farksız durmuştu.

-Off anne bari aylık temizlikten muaf tutulalım ya..." Alp, onun bu boşa çıkan çabasına çaktırmadan gülerken, Rüzgarla birlikte boş yoğurtlu ıspanak tabağını kirli tabakların üstüne koyup laf attı.

-Oo Tuna muaf falan, hayırdır afilli laflar öğrenmişsin." Buna alınmak bir yana sırıtarak o tarafa döndü genç.

-Yok lan lisede biliyodum..." Onların bu salak atışmasına göz deviren Elvin, hafifçe yerinden doğruldu ve aralarında dik duran ilk insan oldu. Fiziki olarak.

-Aylık temizlik, zorunludur. İddiayı kaybettiniz diye size acıyacak değilim." Evet Nesrin Hanım ve iki kızı, ek olarak değişen iki çalışan, yalıda çalışıyorlardı. Gün içinde zaten toz alma, süpürme, çamaşır gibi işleri de yemek yetiştirmişlerse ek olarak yapıyorlardı. Ama dip köşe temizlik diye adlandırılan o halıların en ince detayına kadar temizlenmesi, her köşesinin silinip süpürülmesi, aile bireylerinin katılımı zorunlu olayıydı. O gün çocukların hepsi kendi odasını, salonu, spor/oyun odasını, bahçeyi, kütüphaneyi aralarında bölüşüp iyice temizlerdi. Bu temizlik bir günü alırdı. Adetti. Tuna da bu adeti ekemeyeceğini fark edince oflayarak başını Ece'nin başına yasladı. "Tutku, önümüzdeki hafta bizim şirketin daveti var biliyorsun. Aden'in gittiği butik sana da kıyafet yollamış, gel birlikte bakalım beğenmezsen halan bir şeyler uydurur sana."

Evet halası eğer inat ederse ona pembe bir elbise bile giydirebilecek kadar manyaktı belki ama zevklere çok saygı duyardı. Eğer ona Tutku için bir elbise seç dersen, sana siyah ve çok da dikkat çekmeyen ama bakıldığında da kafa çevrilemeyen bir elbise seçerdi.

Yine de butiğe bir şans vererek ayağa kalktı kız ve Elvin'i takip etti. İkisi birlikte yalıdan villaya geçiş yapan koridora girdiklerinde, mutfaktan çıkan Alple bir anlık göz göze gelmişlerdi.

-Okul nasıl gidiyor? Yetişebildin değil mi?" Elvin'in sorduğu klasik anne sorusuna karşı, onu merdivenlerde takip ederken başını salladı ama bunu görmeyeceği için açıklamak durumunda kaldı.

-Evet evet. Şuan iyi anne. Bu hafta vizeler var." Annesiyle babasının yatak odasına ne zaman girse kendini küçücük hissediyordu. Kolay değil, yirmi yılı geçmiş sürede burada ikisi hep birlikte olmuşlardı ve bunu hatırlamak Tutku'ya kendini minicik hissettiriyordu. Oysa bu yaşına rağmen kendi yaşadıkları da hiç azımsanabilir şeyler değildi.

-Bak bakalım." Gamboçtan çıkardığı elbiseyi kıza uzattığında, kan kırmızı saten elbiseyle birkaç saniye bakıştı Tutku.

(Bu elbiseyi yollayan idknowhoareyou adlı okuruma çok teşekkür ederim. Ben çok sevdim! Alp de sevecektir eminim çünkü kırmızı ;)

Elbette bu kırmızının delisi olan sarı gelmişti aklına. Dalgınlığını bir kenara atıp eliyle askıyı kavramıştı ki, boştaki elini onun elinin üzerine koydu Elvin. Koyu kahveleri Tutku'nun tenine bir toplu iğne ucu gibi ince ince batıyordu.

-Sessiz kalıyor olmam, üzüldüğünü görmediğimden değil." Kızının gözleri elbiseden kendisine çevrilir çevrilmez kaçmıştı odanın başka yerlerine, ama ona bir adım atarak kendisine odaklanmasını sağladı kadın. "Senin bazı şeylerle başa çıkabilmen için beklediğimden ama beklediğim sürenin neredeyse sonuna geldim." Elbisenin Tutku'nun ellerinde durduğuna emin olunca askıyı bıraktı ve kızı iki omuzundan kavradı. "Tutku'm... Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun. Değil mi?"

Bu evde sır konusunda Rüzgar kadar güvendiği tek kişi annesiydi ama durum bu değildi. Eğer Bade ve Rüzgar kendileri öğrenmemiş olsa onlara da pek anlatmazdı, Rüzgar'a hala hiçbir şey anlatmamıştı, çünkü işin aslı ailesinden birine söylemeye utanıyordu. Hepsi Alp'i tanıyor, seviyorlardı kafalarındaki kimlikle. Ama şimdi karşısındaki kadın, şu hayatta en çok sevdiği insan, annesi, onunla neler yaşadığını öğrenirse bir zamanlar kucağında tuttuğu o sarışın bebeği yine de sever miydi?

-Biliyorum anne, ama çok karmaşık şeyler yaşıyorum. Ve nasıl anlatırım bilmiyorum açıkçası." Elvin, bilge bir tebessümle kıvırdı dudaklarını, koyu kahveleri o kadar işliyordu ki, onun, içinde geçen her duyguyu hissettiğini düşündü Tutku. Bu yüzden ruhunu dalgalandıran her bir duyguyu süpürmeye çalıştı.

-Yarın sadece ikimiz bir şeyler yapalım. Belki o zaman bir yolunu bulursun ya da bulmazsın en azından zaman geçiririz. Olur mu?" Çok hoş bir teklifti, istemsizce kendini gülümserken buldu Tutku. Elbette ailesindeki her bir üyeyi çok seviyordu ama annesiyle baş başa zaman geçirmeyi çok özlediğini inkar edemezdi.

Çünkü Elvin Duru Devran, Adenle saatlerce alışveriş ve bakım yapabildiği gibi, Tutkuyla değişik klüplere gidip, kızı atış poligonuna da götürebilen bir anneydi. Tüm evlatlarını neyin mutlu edeceğini bilir ve bunları onlarla yaparken mutluluk duyardı.

-Olur anne." Kadın onun yanağına bir öpücük kondurup sıkı sıkı sarıldığında, elindeki elbisenin izin verdiği ölçüde doladı kollarını ona kız.

-Güzel meleğim benim..." saçlarının arasına öpücük konduran annesiyle gözleri yavaşça kapandı. Hayatta kendisini annesi kadar sevecek kimse olmadığını düşündü, kollarında bu kadar güvende hissedeceği başka hiç kimsenin olmadığını...

•••

Üzerindeki kırmızı elbiseyle misafirlerin ardından çöpü çıkarmaya çıkması gerçekten tam da Tutku'ya uyan bir hareketti. Ayağına, duşa giren ve bugün onlarda kalacak olan ablası görmeden çıkarmaması rica edildiği için çıkarıp tekrar giymeye üşendiği saten elbiseye oldukça zıt bir beyaz ayakkabı giymişti. Evin birkaç metre ilerisindeki parkın hemen yanındaki dev çöp kovasının demir yerine ayağıyla bastı ve otomatik açılan kapağın altına attı iri poşeti.

Resmen poşet kendisi kadardı ve dıştan gören biri için oldukça komikti. Alp için de öyle.

-Hi!" Ağzından korkuyla hıçkırık sesi gibi bir ses çıktığında, önünde diz çökmüş Alp'i görmeyi beklemiyordu elbette. "Ne işin var senin burada? Gitmedin mi?" Cevap alamadığı gibi, bir de tam dibinde duran ama hala ayağa kalkmayan adamdan uzaklaşmak istedi. Ancak bu isteği yapması için çöp kutusuna yapışması lazımdı, bu yüzden yerinde dururken çemkirdi. "Ne diye duruyorsun yerde, kalksana!"

Kalkmak yerine yüzünü iyice yaklaştırdı, kızın kadınlığına neredeyse burnunu değdirecekti.

-Tutku Hanım..." gözlerini kızın elbisesinde diktiği özel yerden çekip, yukarı doğru kaldırdı. "Size, sizi tatmin etme teklifi sunuyorum. Bu teklif bir diz çökme gerektiriyor." Kıvanç Alp Aksoy, anca söyleyeceği cümle yüzünden onun önünde diz çökerdi. Evlilik için çökecek hali yoktu ya! "Tamamen sizin için önerdiğim bir oral seks kartı." Çömeldiği yerden kalkıp, kıza üstten bakmaya başladı. Tutku ise, sadece alaylı bir şekilde gülmüştü.

-İyi kalbine zeval gelmesin! Sen de olmasan..." Onun bu ciddi cümlesinin altındaki kinaye, Alp'i daha da heyecanlandırdı. Bu halleri, acayip hoşuna gidiyordu. Kendinden emin ve taviz vermez duruşu... Elbette sinir bozucuydu, öyle biri olmasaydı tam şu anda tavşanlar gibi sevişiyor olurlardı, ama yalan söyleyemezdi. Onu bu kadar istemesinin nedenlerinden biri de onun her zaman koruduğu bu dik duruştu.

Bu kırmızı elbiseyi onun üstünde gördüğü anda da, tepkisiz dursa ve ailedeki herkes kıza iltifatlar ederken umrunda değilmiş gibi davransa da, tüm kan başka yerlerine hücum etmişti. Ve onu deli gibi istemişti.

-Ben ciddiyim. Bunu kendim için istemiyorum. Sen mastürbasyon yapacak bir kız değilsin, eh, Anıl piçiyle sevişeceğine ihtimal de vermiyorum. Dolayısıyla biraz dolmuş olmalısın." Kıza yüzünü eğerek fısıldadı. "Seni boşaltabilirim."

Gören de su şişesi boşaltıyor sanardı! Gerçekten hangi ara yan yana video oyunu oynadıkları zamanlardan şu zamana gelmişlerdi anlamamıştı Tutku. Tıpkı bu cümlelerin neden ensesindeki tüyleri havaya diktiğini anlamadığı gibi.

-İğrençsin." Eliyle onun göğsüne vurarak ittirmeye çalıştı ama Alp santim oynamamıştı yerinden. Yüzündeki gıcık gülümsemeyi yok edip aniden ciddileşti.

-Gözlerini kapatsana." Tek kaşını kaldırarak, ona şüpheci bir bakış attı genç kız. Nedense sarının liseli oğlanlar gibi gözünü kapattırıp öpeceği düşüncesi gelmişti aklına. Bunu, Kıvanç adeta zihnini okuyarak anlayınca gözlerini devirdi. "Saçmalama da kapa gözlerini. Öpmeyeceğim, seni burada soyup oral de yapmayacağıma göre..." bu açık sözlülüğü kızın nedense ona güvenmesini sağlıyordu bazı zamanlarda. Öte yandan ondan aldığı beklenmedik darbeleri de unutmuş değildi.

Gözlerini yavaşça kapatırken esen rüzgar sırtından bir ürperti geçmesine neden oldu. Rüzgar yine eserken, Alp ona doğru bir adım atarak rüzgarın önünü kesmişti bu defa. Ayakkabılarının burunları birbirine değiyordu.

-Ne yapıyorsun?" Yaklaştığını hissediyordu ama yüzüne değil. Yavaşça kaşları çatılırken, genç adamın işaret parmağının tersini yüzünde hissetti.

-Senden bir şey istiyorum." Fısıltısı boynuna çarpıyordu. Burnu saçlarının arasındaydı, yüzündeki parmağı harici hiçbir uzvu kıza değmiyordu. "Bir gün benden nefret etsen bile, bu kırmızı elbiseyle gel kapıma."

-Sen n..." cümlesini başlamadan yok eden işaret parmağı, tam da dudağının üstüne kapanmıştı.

-Ssh..." gözlerini hem açmak istiyordu hem de onu çok yakınında görmek istemediği için kapalı tutmak... "Bana gel. Üstünde bu kıyafetle."

-Senden şuankinden bile daha fazla nefret edeceğime eminsen, geleceğimi neden düşünüyorsun?" Şuanda da ondan bir parça nefret ettiğini söylemişti. Sorusunun sarıyı afallattığını hissetti. Haklıydı da, kirpiklerini kırpıştırarak geri çekilirken işaret parmağını indirip onun yüzüne baktı Kıvanç. Yüzleri arasında çok az bir mesafe vardı.

-Bilmiyorum." Dedi tüm dürüstlüğüyle. Sesinde tedirginlikten eser olmayan bir şekilde ekledi. "Hissediyorum, kelebek." Kızın boynunda olan kolyeyi hatırladığı anda söylemişti bu hitabı. Tutku'nun gözleri yavaşça açılırken, yüzündeki tuhaf ifadeyi usta bir şekilde sildi ve geri çekildi, boğazını temizledi. "Ben..Sana bir şey verecektim."

Motoruna doğru yürüyüp üstündeki çantayla yanına gelirken öylece durdu Tutku. Daha deminki an da neyin nesiydi? Alp'i afallatmıştı ama şimdi afallama sırası kendisindeydi. Ona bir gün gideceğini nasıl hissetmiş olabilirdi ki?

-Senden ona bakmanı istiyorum." Çantayı eline aldığında içinde bir canlı olduğunu o zaman fark etti Tutku. Yavaşça yüz hizzasına kaldırıp kutu şeklindeki çantanın kafes kısmına bakarken, içindeki kediyle göz göze geldi. Dikkatli bir şekilde çöp kutusunun yanında arabanın kaputunun üstüne koydu. Kafesin kapısının küçük kilidini açarak kediyi özgür bırakırken, sabırsızca içinden çıkan yavru kediyi avuçladı minik elleriyle.

-Nereden çıktın sen?" Dedi Alp'in duymayı beklemediği kadar şefkatli bir ses tonuyla.

Ulan kedi olmak vardı, diye söylendi iç sesi.

-Söyliyim mi?" Sorusuna espriyle karşılık veren Alp'e dik dik bakmakla yetindi, burada bile laf atmayı beceriyordu. Kedinin çenesinin altını parmaklarıyla kaşır gibi okşarken, ufak patilerini onun zarif bileklerine sardı kedi.

-Sahi, kedin olduğunu bilmiyordum. Bir yere mi gidiyorsun, ona ne zamana kadar bakacağım?" Ses tonunda şikayet değil merak vardı bu yüzden istemsizce gülümserken, eliyle ensesini ovaladı sarı.

-Nefes aldığın sürece." Tutku, kendisine şaşırmış bir şekilde döndüğünde onun boşluğunu fırsat bilen kedi arabadan aşağı atlayacaktı ama bunun için fazla ufaktı. Kıvanç, ona tek eliyle engel olup iri avucunu sırtına yasladığında şımarık bir şekilde sürtündü ona kedi. "Sahibi sensin. Senin için sahiplendim."

Tüyleri o kadar hoş bir sarıydı ki, koca çekik gözlerinin rengi, tıpkı Alp'inki gibi apaçık bir kahverengi tonundaydı. Resmen Alp'in kedi versiyonuydu ve bu Tutku'nun dikkatinden kaçmadı.

-Bana kediyi emanet ediyorsun yani? Hem de sonsuza kadar?" Kafasını sallayan gence uzun uzun baktı anlamak istercesine. "Benim için neden kedi sahiplendin ki?" Aldın demek istemiyordu çünkü hayvanlar alınmazdı, mal değillerdi. Sahiplenilirdi.

-Eva için sahiplenmiştik Rüzgarla ikimiz biliyorsun...Aklıma geldi, senin için de sahipleneyim dedim."

İyi de bu neden sorusunun cevabı değildi ki.

Eva için yaptı diye herkese yapabilirdi. Aden'e, Petek'e, Kavin'e, Reva'ya.. Herkese. Neden onun için yapmıştı? Bunu sormak istedi Tutku ama cevabını almayacağını çok iyi biliyordu, çünkü Alp bir şekilde sorulardan sıyrılıyordu hep ve bu çok sinir bozucuydu.

-Anladım." Dedi sadece mırıldanma gibi bir sesle kediye dönerken. Onun yumuşacık tüylerini Alple beraber okşadığında, yüzünde gezen gözleri hissediyordu. "Ben içeri girsem iyi olur. Hava da soğudu." Aslında çok da üşümemişti ama burada daha fazla kalmayı anlamlı bulmuyordu. Madem aklında dönenleri soramıyordu, kediyi de almıştı, daha ne konuşacaklardı ki?

-Ee.." bu havayı değiştirmek ister gibi keyifli bir ton katmıştı sesine delikanlı, kız kediyi nazikçe özel çantasına geri soktuğu sırada. "Ne koyacaksın adını?" Dudağının bir kenarı kıvrılırken, ona kaçamak bir bakış attı Tutku.

-Sarı." Alp'i şaşırtmıştı işte. Açık kahvelerde bariz bir şaşkınlık görünce tebessümü genişledi ve kedinin özel çantasını dikkatle kucakladı.

-Sarı demek? Vay..." kalçasını arabanın kaputuna yasladı genç. "Etkilendim bebeğim." Gidecekti ama sanki aklına bir şey gelmiş gibi yeniden vücudunu ona döndürdü kız.

-Bilerek kendine benzeyen bir kediyi bana getirdin değil mi?" Cevap vermesine gerek bile yoktu, gözlerindeki vahşi parıltılar her şeyi açıkça ortaya koyuyordu. Ama yine de inkar edeceğini belli eden bir kaş kaldırma hareketi yaptı genç, Tutku'nun bu ince mesajı anlayan halleri her erkeği alt ederdi. Bazen kendisini bile..

-Alakası yok. Allah yaratmış, ben sahiplendim. Ne ilgisi var.." Kafasını "yemedim" dercesine sağa sola sallarken kendini tutamayarak güldü Tutku. "Ne diye gülüyosun cadı?" Omuz silkti gamzeleri kendini belli ederken.

-Hiiç...Teşekkür ederim." İç cebindeki paketten bir sigara çıkartan Alp, pantolonun cebindeki çakmakla ucunu tutuşturdu ve güçlü bir nefes çekti. Bunların hepsini yaparken kısık gözleri Tutku'dan ayrılmamıştı ve karmaşık duygularla kaplıydı.

Özlem, şehvet, hayranlık, belirsizlik...

Hepsi mevcuttu. Şu kırmızının karanlık içindeki göz alıcılığı kızda öyle hoş duruyordu ki, bu elbiseyi üzerinden hiç çıkarmadan bile onunla sevişebilirdi. Çünkü sanki onun teni için yaratılmış gibiydi.

-Rica ederim, kelebek. Artık hayatında iki sarı var." Tutku ona buruk bir gülümsemeyle son kez bakıp bu söylediğine sessiz kaldı, "İyi geceler." Diye mırıldanarak arkasını döndüğünde yavaş adımlarla yürüdü evine doğru. Demir kapının önüne geldiğinde omzunun üstünden soluna bakmıştı, Alp hala sokak lambasının birkaç metre uzağında sigarasıyla öylece kendisine bakıyordu.

Tutku'nun hayatındaki sarı sayısı sahiden ikiye çıkmıştı. Bir sarının nankörlüğü sadece masallarda anlatılan bir rivayetti ama Alp'in nankörlüğünü tatmıştı. Ve daha şimdiden biriyle olan ilişkisinin diğerinden kat kat daha iyi olacağı da ne yazık ki buradan bile belliydi.

•••🦋

Ramazan gelince, açlığım baş ağrısına vurarak beni etkilediğinden çook uzun bir bölüm yazamadım farkındayım. Ama böyle oldu.

Yine de umarım sevmişsinizdir.

Kendinize çok çok dikkat edin, aşkla kalın. Bana panoma ne zaman isterseniz iyi dilekleriniz için yazabilirsiniz, nefret ediyorsanız takipten çıkıp başkalarına yönelin çünkü baş ağrısından çatlayan bir kafayla hiç çekemem. Platformun amacını, yazanların tek işinin burası olmadığını ya da buranın benim için meslek hiçbir yönden gram kâr amacı olmadığını unutmayın. Ve unutmamanız gereken bir şey daha, en önemlisi,




Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

150K 12.4K 25
Hollywood'un en ünlü ailesi ile tanışmaya hazır mısınız? Elizabeth Brown, her şeye sahip: Güzellik, zekâ ve mükemmel bir kariyer... Hollywood'un yüks...
35.1K 1.1K 19
Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan Küçük Prens isimli başyapıttan güzel sözler
258K 11.3K 112
Umutların aşka bağlandığı bir hikaye... "Mum ışığıyla yakılmış hayallerim küller halinde savrulan umutlarım vardı benim." ♥♥♥ Hayata kaldığın yerden...
1.6M 49.4K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...