BARTENDER

By Ece_Elif_Ece

13.3K 1.1K 4.1K

Derin bir nefes çekti içine kız. Acı dolu oldu tabii. Pek sağlam bir akciğeri yoktu. Karşısındaki de nefes al... More

GİRİŞ
(2) Huzur (2)
(3) Annem (3)
(4) Kamp (4)
(5) Tarihi duvarıma kazırım. (5)
(6) Konuşuruz. (6)
(7) Sabırsızsın. (7)
(8) Flört (8)
(9) Seans (9)
(10) Soluklanmak için sigara demiştik. (10)
(11) Deneyeceğim. (11)
(12) Kalp Sesi (12)
(13) Yarıçıplak (13)
(14) Bu gece yalnız kalmamız lazım. (14)
(15) Her fırsatta... (15)
(16) Düzelen ve Bozulan Bir Şeyler (16)
(17) Bağlanmak (17)
(18) Nefes Kesici (18)
(19) Korktum! (19)
(20) Güneşin doğmasına on beş kala. (20)
(21) Birazcık Zaman (21)
(22) Kafalar karışık, duygular dağınık. (22)
(23) Bırakmak istemiyorum. (23)
(24) Buna hazırım. (24)
(25) Eğlenceli olacak. (25)
(26) Ben hiç durmam. (26)
(27) Dünkünden de uzun... (27)
(28) İlk Konuşma || Borç || İrade (28)
(29) Fotoğraf (29)
(30) Şüphelenmeyeceğim tek konu... (30)
(31) Özür dilerim. (31)
(32) İyi Bir Sebep (32)
(33) Yanındayım. (33)
(34) Uyanış (34)
(35) Daha fazla kavga, daha çok acı... (35)
(36) Birkaç yıldız göz kırpıyordu. (36)
(37) Sevgilim. (37)
(38) Neden bu kadar güzel? (38)
(39) Çoğul mu bir de? (39)
(40) Kuzgun (40)
(41) Her kafadan ayrı bir ses... (41)
(42) Ama ben senin en yakınınım. (42)
(43) ...aşık mıymışım, mavi gözlerine? (43)
(44) Çok güzelsin. (44)
(45) Bunlar benim değil. (45)
1.YILIMIZ KUTLU OLSUN
(46) Bugün çok hızlıydın. (46)
(47) Manzaraya karşı... (47)
(48) Yeni Ev (48)
(49) Güzel Haberler (49)
(50) Yalnız (50)
(51) Mutlu uyanmıştım. (51)
(52) Yorgun (52)
(53) Mavi Kelebek (53)
(54) Ayrılmak mı istiyorsun? (54)
(55) Parçalanmış (55)
(56) Denemek istiyorum. (56)
(57) Düşündüklerinden Daha Fazlası (57)
(58) Kar Küresi (58)
(59) Doğum Günü Hediyesi (59)
(60) "Ben sonra gelirim." (60)
(61) "O zaman ben de yapamam." (61)
(62) Bir şeyler garip. (62)
(63) Yine Bir Sır (63)
(64) "Çözecek bir şey bırakmadım." (64)
(65) "Daha farklı olacak." (65)
(66) En Büyük Zevk (66)
~Ara Bölüm~
(67) Bisküvi (67)
(68) "Kusuruma bakma." (68)
(69) "Ne okuyorsun?" (69)
(70) "Gardırobumda saklı duruyor." (70)
2. YILIMIZ KUTLU OLSUN
(71) "Belki de sadece kendimizi rahatlatma şeklimizdir." (71)
(72) "Tesadüf mü bu?" (72)
(73) "Farkındayım!" (73)
(74) Korkutucu Bir Durum (74)
(75) Byun - Sheila (75)
(76) "Neyin gerginliği?" (76)
(77) "Günaydın canlarım." (77)
(78) "Tabii ki uyurum." (78)

(1) Psikolog (1)

429 25 143
By Ece_Elif_Ece

24.08.2019 2.30

Ulrika sırt çantasını tek omzuna attı ve barın arka kapısından çıkıp 10 dakika kadar yürüdükten sonra otobüsü bekleyeceği durağa ulaştı. Durakta kimse yoktu. Normaldi çünkü gecenin bir yarısıydı. Ulrika da bu durumdan memnundu. Çantasından sigara paketini çıkarıp bir dalı dudaklarının arasına koydu. Sigarayı yakıp ilk nefesi içine çekti ve gözlerini kapattı. Bok gibiydi. Daha kaliteli bir sigaraya ihtiyacı vardı. Üstelik her zamankinden daha fazla alkol kokuyordu çünkü sarhoşun biri üzerine bir bardak viskiyi boşaltmıştı. Alkol kokusundan ilk defa rahatsız oluyordu. Derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Eve gider gitmez banyo yapacaktı. Yarın izin günüydü, istediği kadar uyuyabilirdi.

Otobüsü beklemeye devam ederken siyah kapüşonlu giyen bir genç yanına oturdu. Ulrika umursamadan sigarasını içine çekmeye devam etti.

"Çakmağınızı kullanabilir miyim?"

Ulrika tek kelime etmeden çakmağını uzatırken yanındaki gencin sesinin ne kadar etkileyici olduğunu düşünüyordu. Genç kendi sigarasını yaktıktan sonra çakmağı teşekkür ederek geri uzattı. Gencin sigarasının kokusu bile kaliteliydi. Ulrika bitirdiği sigarasının izmaritini yere fırlatıp gence döndü.

"Bir sigara alabilir miyim?"

Genç başını sallayıp sigara paketini uzattı. Ulrika bir tane çekip ağzına aldı ama daha sigarayı yakmaya fırsat bulamadan otobüs gelmişti.

"Sonra içerim artık. Teşekkür ederim."

Çantasını alarak kalktı ve hızlıca otobüse bindi. Sigarayı kendi paketine koyup çantaya attı. Bu sırada duraktaki genç de hemen önündeki koltuğa oturdu ve kapüşonunu açtı. Ulrika beyaz ve gür saçları gördüğünde gülümsedi. Saçları canlı görünüyordu. Genç kulaklığını takıp arkasına yaslandıktan sonra Ulrika da gözlerini kapattı. Uyuyakalsa bile şoför onu nerede indireceğini biliyordu. Günaşırı bu şoföre denk geliyordu nasıl olsa.

Ulrika otobüsten inerken otobüs boştu. Beyaz kafalı genç daha önce inmiş olmalıydı. Ulrika evine giden yola girip hızlı adımlarla binaya ulaştı. Altı katlı binanın çatısına çıkan merdivenleri tırmanıp çatı katındaki evinin kapısını açtı. Girip kapıyı kilitledikten sonra üstündekileri bir kenara fırlatıp kendini banyoya attı. Saat gece 3'ü çoktan geçmişti. Ulrika'nın ayakta duracak hali yoktu ama en azından bir duşa ihtiyacı vardı. Banyodan çıktıktan sonra saçlarını havluyla kuruturken etrafa baktı. Evi bok götürüyordu. Sabah toparlamaya karar verip üzerine bir tunik geçirdi ve kendini yatağa bıraktı.

12.57

Ulrika telefonuna gelen mesaj sesiyle yavaşça gözlerini açtı. Tüm vücudu ağrıyordu. Yavaşça doğrulup telefonunu eline aldı. Mesaj bankadandı.

"Ağzınıza sıçayım. Bu yüzden mi uyandım?"

Tekrar uyumak istiyordu ama saat öğleyi bile geçtiğini gösteriyordu. Bu yüzden kalkıp kapıyı ve pencereleri açtı. Hava sıcaktı. İçeri giren temiz hava uyanmasını sağladı. Saçlarını toplayıp su ısıtıcısına su koydu ve kaynaması için beklerken etraftaki kirlileri topladı. Tek odalı bir evde yaşamayı en çok da evi toplarken seviyordu. Su kaynadıktan sonra internetten öğrendiği gibi siyah çayı demlenmesi için bıraktı. Çay demlenirken çamaşırları renklerine göre ayırıp siyahları -kıyafetlerinin çoğu oluyordu- makineye attı. Minik evini süpürdükten sonra bir bardak çay içmek üzere iki kişilik koltuğuna oturdu. Telefonu çaldığında yalnızlığı bölündüğü için göz devirdi. Ama arayan kişiyi özlemişti.

"Günaydın güzellik."

"Günaydın mı? Öğleni geçti Chan Yeol."

"Biliyorum. Ama senin yeni uyandığını da biliyorum."

"Doğru."

"Akşam müsait misin?"

"Evet bugün boş günüm."

"Bizimkilerle bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Gelmek ister misin?"

"Kalabalıktan hoşlanmam."

"Barda çalışırken pek sorun olmuyor. Benim için sorun olmasa ölür müsün?"

"Bana acıtasyon yapma Chan."

"E sen de kabul et! Ne olur yani?!"

"Ne yapacaksınız?"

"Yemek yeriz, karaokeye gideriz. Canlı müzikli mekanlarda falan takılabiliriz."

"Kimler geliyor?"

"Ulrika! Geliyor musun?!"

"Öf tamam be! Gelirim."

"Seni alırım."

"Gerek yok."

"Var tatlım. Araba aldım."

"Hadi ordan! Yeme beni!"

"Yeminle aldım."

"Nerden buldun lan parayı?!"

"Biriktirdiğimi söylemiştim. Ama onu kullanmadım. Amca oğlu kendine yenisini almış. Bana verdi."

"Sadaka mı veriyormuş anasını satayım?"

"Mükemmel bir arabadan bahsediyoruz Ulrika. Gerekseydi dilenci gibi de davranırdım."

"Senin araba aşkını-"

"Şşşş! Sövme yine. Gelirken ararım."

"Tamam. Görüşürüz."

Ulrika telefonu yanına fırlatıp çayını bitirdi. Bir şeyler tıkındıktan sonra sigara ve çakmağını alıp dışarı çıktı. Çatının ortasında duran ahşap, yüksekliği yarım metre kadar olan masaya uzanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Çatıya genelde kimse çıkmadığı için üzerinde sadece tunik olmasını dert etmiyordu. Sigara paketinden bir dal çıkardı. Gece duraktaki adamdan aldığı dal olduğunu fark edince sırıttı ve doğruldu. Markasından belliydi güzel olduğu. Sigarayı ağzına alıp yaktı. Sol koluna yüklenerek uzanır pozisyonda duruyordu ve sigara gözlerini kapatıp zevk almasını sağlamıştı. Sigarayı parmakları arasına alıp dumanı dışarı üfledi ve izledi.

"Sikeyim. Keşke param olsa."

Ulrika sigarayı tadına vara vara bitirdikten sonra eve girdi. Birkaç gün önce aldığı saç boyasını çıkarıp duvara asılı aynayı yere indirdi. Boyayı hazırladıktan sonra uzun saçlarının uçlarını boyamaya başladı. Saçları simsiyahtı ve istediği gibi olursa uçları koyu bir kızıl olacaktı, nerdeyse görülmeyecek bir kızıl... Beceremezse gidip kestirecekti.

Boyayı sürdükten sonra beklerken yıkanan çamaşırları çatıdaki iplere astı. Diğer renkleri makineye attı ve bir müzik açıp duşa girdi.

Saçları kuruduğunda gördüğü hoşuna gitmişti. Belirgin bir kızıllık değildi ama güzel görünüyordu. Boyarken sadece uçlara değil, bazı aralara da sürmüştü boyayı. Telefonu çaldığında saçlarını izlemeyi bırakıp aramayı cevapladı.

"Alo?"

"Yarım saate hazır ol."

"Saat kaç ki?"

"Altıyı geçti Ulrika."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Yarım saat!"

Ulrika, Chan Yeol suratına kapattığında güldü ve kıyafetlerine bakmaya başladı. Hava çok sıcak olduğu için bir kot şort çıkardı. Üzerine de siyah, V yaka bir tişört çıkarıp giyindi. Tişörtün eteklerini şortun içine tıkıştırıp kendine baktı. Fena olmamıştı. Fazla önemi de yoktu. Bir iki saat takılıp geri dönmeyi planlıyordu. Sırf Chan Yeol'u uzun zamandır görmediği için kabul etmişti gitmeyi. Düz saçlarını tarayıp açık bıraktı. Siyah spor ayakkabılarını ayağına geçirdi; telefonu, kulaklığı ve anahtarıyla beraber evden çıktı. Chan Yeol her zaman dediğinden erken gelirdi. Beş dakika sonrasında da gelmişti zaten.

"Oo bu sefer bekletmedin."

"Her zaman erken geliyorsun. Araba güzelmiş."

Ulrika, Chan Yeol'un camına yaslandı ve sırıttı. Araba koyu gri bir jipti. Chan Yeol'se içine yıllardır kullanıyor gibi yakışıyordu.

"Hadi atla, gidelim."

Ulrika başını salladı ve arabanın önünden dolaşıp ön koltuğa oturdu. Kemerini bağlarken Chan Yeol sırıtarak ona bakıyordu.

"Saçların güzel olmuş."

"Emin misin? Ben de sevdim ama emin olamadım."

"Evet, yakışmış. Ama sandığın kadar görünmez değiller."

"Görünmez olduklarını düşündüğümü nerden anladın?"

"Seni tanıyorum. Ayrıca geçen ay bahsetmiştin. Nerdeyse görünmeyecek koyu kızıllar istiyorum saçlarıma, demiştin."

"Güzel olduysa önemi yok."

"Güzel olmasının önemi var anlaşılan, ilk defa."

"Üf Chan Yeol! Pişman ettirme adamı. İner giderim bak."

"Gidemezsin."

Chan Yeol bir anda gaza yüklendi ve yola çıktı. Ulrika her zaman sigara aldığı marketi gördüğünde kaşlarını çattı.

"Lanet olsun!"

"Yine ne var?"

"Sigaramı unuttum!"

"Bugünlük zıkkımlanmayıver."

"Pardon ama arkadaşlarının aşağılayıcı bakışlarını görmemek için sigara dumanıma ihtiyacım var."

"Abartma be! Sadece onlar için biraz farklısın."

"Biliyorum. Alınmıyorum zaten. Onlar kimmiş?"

"İşte bu ya! Sen hiçbir zaman umursamazsın."

Ulrika gülümsedi ve yolu izlemeye başladı.

"Ee? Neler yaptın görüşmeyeli?"

"Barmenlik devam. Arada sahneye de çıkıyorum."

"Vaay! Hiç de çağırmıyorsun ki dinleyelim!"

"E biliyorsun zaten. Sana içkilerle arkadaş olmayı öğretirken yeterince şarkı söylediğimi düşünüyorum."

"Aynı şey mi maymun?!"

"Üf tamam be! Bir dahaki izin gününde gelirsin."

"Hıı beklersin! Bardan bir günlüğüne kurtulabiliyorum, onda da senin çalıştığın bara mı geleceğim?!"

"O zaman bana niye trip atıyorsun?!"

"Sus, atarım!"

"Aman beee!"

Ulrika kıkır kıkır gülerek önüne döndü. Milyonuncu kez düşünüyordu: sadece Chan Yeol'un yanında bu kadar mutlu oluyordu.

Yemek yiyecekleri mekana geldiklerinde arabadan beraber indiler ve içeri girdiler. Canlı müzikli mekanın sahnesi boştu ve arkadan sakin bir müzik çalıyordu. Chan Yeol arkadaşlarını gördüğünde oturdukları masaya yöneldi ve Ulrika da onu takip etti. Ulrika'nın ilk defa gördüğü yüzler vardı.

"Selam."

"Hoş geldin kardeşim."

Chan Yeol, Ulrika'nın tanımadığı çocukla sarılırken Ulrika boş sandalyelerden birine oturdu.

"Ulrika, bu Yixing. Liseden arkadaşım. Yixing, Ulrika da bardan."

Ulrika gülümseyip uzun boylu, gamzeli çocukla tokalaştı. Jong Dae'yi az çok tanıyordu, başıyla selamladı. Diğer çocuk da Yixing kadar yeniydi.

"Ee senin arkadaşın kim?"(CY)

"Bu Baek Hyun. Amerika'da tanıştık."(Yixing)

Chan Yeol ve Ulrika, Baek Hyun ile tanışıp tokalaştı. Jong Dae de önceden tanıyor gibiydi. Hatta fazlasıyla yakın gibiydiler. Chan Yeol zaten tüm cana yakınlığıyla Baek Hyun'la da yıllardır tanışıyor gibi sohbet etmeye başlamıştı. Ulrika ise dakika bir gol bir dışlandım, diye düşünüyordu. Chan Yeol ile takılmayı çok seviyordu ama Chan Yeol dışarı çıkmışken olabildiğince çok arkadaşımla görüşeyim kafasında bir insandı. Bu yüzden genelde yanlarında başkaları da olurdu. Ulrika zamanını genel olarak susarak geçirir, herkes gittikten sonra Chan Yeol ile bir saat daha takılırdı. Chan Yeol ile geçirdiği vakit için değerdi ama yorulmaya da başlamıştı. Chan Yeol'e daha önce bundan birkaç kez bahsetmişti. Her seferinde bir süre baş başa buluşmuşlar ama sonradan aynı döngüye geri dönmüşlerdi. Ulrika, Chan Yeol'un ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyordu. Ulrika'yı biraz olsun sosyalleştirmeye çalışıyordu ama Ulrika'nın böyle bir amacı yoktu.

"Gençler sigarası olan var mı ya?"(Ulrika)

"Benimki arabada kaldı."(Yixing)

"Bu akşam içmeyiver dedim ya!"(CY)

Ulrika Chan Yeol'u umursamadan diğerlerine döndü.

"Kimsede yoksa almaya gideceğim."

"Ben kullanmıyorum."(Jong Dae)

"Bende var."

Baek Hyun ceketinin iç cebinden sigarasını çıkarırken Ulrika etrafına bakındı. Sigara içilen bir mekandı. Baek Hyun paketi ve çakmağı uzattığında Ulrika teşekkür ederek aldı. Pakete baktığında sırıttı. Bu gece duraktaki gençten aldığı sigaranın aynısıydı. Baek Hyun beyaz saçlı olsaydı o olabilirdi.

Bir sigarayı dudaklarının arasına alıp Jong Dae'ye döndü.

"Rahatsız oluyorsan başka yerde içip gelebilirim."

"Sorun değil. Baek Hyun ev arkadaşım."

Jong Dae'nin imalı konuşması Baek Hyun'un çok içtiğini bağırıyor gibiydi. Ulrika sırıtmasını engelleyip sigarayı yaktı ve içine bir nefes çekerken Baek Hyun'a geri uzattı.

"Konuşmanızı böldüm, kusura bakmayın. Devam edin siz."

Ulrika kendince sigarasıyla baş başa kalırken Yixing konuşmaya başladı. Kısa süre sonra garson siparişlerini almıştı.

"Bu gece ben ısmarlıyorum. Lütfen rahat olun."(Baek Hyun)

Ulrika sırıtıp içmeye devam etti.

"Komik olan ne?"(BH)

"Bana mı soruyorsun?"

Ulrika kafasını kaldırıp Baek Hyun'un gözlerine ilk kez baktığında fark etti mavileri. Masmavi gözleri vardı. Bir kilometre öteden görülebilirdi.

"Tek gülen sen olduğuna göre..."

"Ne zaman Chan Yeol'un arkadaşlarıyla bir yere çıksam içlerinde bir tane 'bu gece ben ısmarlıyorum'cu çıkıyor da, ona güldüm."

"Bu, Chan Yeol'un iyi insanlar seçtiğini gösterir."

"Ya da parasıyla hava atmak isteyen insanlar seçtiğini..."

"Rika!"(CY)

"Ne var? Yalan mı? Sadece iki kez kendi yediğimi ödediğimi hatırlıyorum. Birkaç kez de sen ödedin. Onun dışında illaki biri kasıla kasıla 'bu gece bendensiniz' demedi mi? O kasılmanın sebebi ne sanıyorsun?"

"Burda olmaktan memnun değilsen neden burdasın?"(BH)

"Sen ne biliyorsun ki?"

"İnsanları iyi analiz ederim, diyelim."

"Hmm öyle mi? Başka ne görüyorsun?"

"Seni içine çeken bir yalnızlık mesela!"

"Vay! Buna sevindim. Yalnızlığımla çok mutluyum."

"Kendini kandırıyorsun."

"Sen kendini ne sanıyorsun?!"

"Yeter! Eğlenmeye geldik. Uzatmayın."(Yixing)

"Ulrika biraz konuşabilir miyiz?"(CY)

"Konuşalım. Ama yalnız kalmamıza gerek yok. Açık açık burda konuşacağım. Sana kaç kez söyledim, arkadaşlarınla buluşmayı sevmiyorum dedim. Arkadaşlarının aşağılayıcı bakışlarından hoşlanmadığımı ekledim. Her seferinde unutuyor gibi davranıyorsun!"

"Sa-"

"Aşağılayıcı bakışlar mı?! İnsanlara kendin ters davranıp sonra suçu onlara mı atıyorsun? Kaçış yolun güzelmiş."

"Sen niye karışıyorsun? Bugün de oldu dedim mi? Ben sadece buraya gergin geldim zaten, bunu demeye çalışıyorum."

"Biz gidelim, keyfinize bakın. Yixing, sonra görüşürüz."(CY)

"Hayır, senin gelmene gerek yok. Kendim giderim."

"Uza-"

"Bana dünkü çocukmuşum gibi davranma Chan Yeol. Sokakları senden iyi biliyorum. Benim evim oldu onlar. Hadi size afiyet olsun."

Ulrika ayağa kalkıp sigaradan son nefesini çekti ve izmariti Baek Hyun'a gösterdi.

"Zengin sigarası tatmamı sağladığın için teşekkür ederim."

İzmariti kül tablasında söndürüp bıraktı ve telefonunu alıp uzaklaştı. Gergindi. Ulrika toplum içinde her zaman gergindi. Chan Yeol'e saçma davrandığının farkındaydı ama elinden gelmiyordu. İnsanlarla iyi anlaşamıyordu.

"Hey! Ulrika!"

Ulrika durdu ve ellerini cebine koyup döndü. Baek Hyun arkasından geliyordu. Yol yokuş olduğu için kendisinden yukarda kalıyordu.

"Ne var?"

"Neden gidiyorsun?"

"Gergin olduğum yerleri sevmem."

"Hiçbir yeri sevmiyorsun gibi görünüyor."

Ulrika sinirle nefes verdi ve Baek Hyun'un gözlerine baktı.

"Sana beni analiz etme hakkını kim veriyor?"

Baek Hyun hafifçe sırıttıktan sonra derin bir nefes aldı.

"Bak, onu bunu boş ver şimdi. Chan Yeol gerçekten kötü hissetti."

"Biliyorum. Ama kendimi nasıl affettireceğimi de biliyorum."

"Bu gecelik onun için bize katlanman yetecektir bence."

"Sana ne ki bundan? Daha yeni tanıştınız."

"Evet ve benim sorumun başlattığı bir tartışmadan dolayı gidiyorsun."

"Sorumlu olduğunu kabul ediyorsun yani?"

"Tüm hata bende değil. Soruma doğru düzgün ce- her neyse. Geri dönüyor musun, dönmüyor musun?"

"Paran var mı?"

"Ne?"

"Sigara alıp geleceğim. Size anca öyle katlanabilirim. Ama üzerimde para yok."

Baek Hyun cüzdanını çıkarıp para uzattı.

"Senin arkandan geldiğimi bilmiyorlar. Çaktırma."

"Ukala biri dedi diye geldim demek istemiyorum zaten."

"Ama öyle yapıyorsun."

Baek Hyun sırıtırken Ulrika göz devirdi.

"Chan Yeol için."

Ulrika parayı alıp biraz daha aşağı yürüdü ve markete girip Baek Hyun'un sigarasından aldı. Para tam yetmişti. Baek Hyun'un bilerek bu kadar verdiğini şimdi fark ediyordu.

Ulrika mekana girip Chan Yeol'un arkasından yaklaştı ve boynuna sarıldı.

"Özür dilerim maymun. Öyle konuşmak istememiştim."

"İnsanların yanında maymun deme demiştim."

Chan Yeol'un sesi onu çoktan affettiğini gösteriyordu. Ulrika gülümsedi ve kulağını ısırdı.

"Bu kulaklar sende olduğu sürece beni durduramazsın."

Ulrika doğrulup diğerlerine baktı.

"Tadınızı kaçırdığım için özür dilerim. Hiç olmamış gibi davranabilir miyiz?"

"Tabi ki. Otursana."

Baek Hyun sırıtarak bakarken Ulrika göz temasını kesmeden aynı yerine oturdu. Sağında Chan Yeol vardı. Karşısında Yixing oturuyordu. Chan Yeol'un karşısında Baek Hyun, masanın başında da Jong Dae oturuyordu, Chan Yeol'un sağında kalıyordu.

Yemekler geldiğinde Ulrika sevinmişti. Gün boyu adam gibi bir şey yemediği için çok açtı. Beraber yemeye başladılar.

"Sen bu sigarayı nerden aldın?"(CY)

"Aşağıda market vardı."

Chan Yeol kulağına eğildi.

"Sen normalde bunu içmiyorsun ki. Parayı nerden buldun sen?"

"Vardı üzerimde. Ayrıca canım istedi bunu aldım."

"Eee? Chan Yeol sen ne iş yapıyorsun?"(BH)

"Barmenim."

"Barmenim demekle geçiştiremezsin. Şehrin en ünlü barmeni."(Jong Dae)

"Abartma."(CY)

"Yo hiç de abartmıyor. Neden her sorana senin öğrencin olduğumu söylüyorum sanıyorsun? Tabi inanmıyorlar ama konu bu değil."(Ulrika)

"Sadece barmenlik yaptığına hayatta inanmam."(Yixing)

"Sahneye de çıkıyor."(Jong Dae)

"Nerde? Gelsek ya bir gün?"(Baek Hyun)

"Yarın akşam çıkacağım. Jong Dae yeri biliyor."(CY)

"Sen gelecek misin?"

Ulrika, Jong Dae'nin soruyu kendisine yönelttiğini fark ettiğinde şaşırmıştı. Önce gelmesini istemediği için öğrenmeye çalıştığını düşünmüştü ama gayet samimi görünüyordu. Gülümsedi.

"Çok isterdim ama gelemem. Yarın gece çalışıyorum."

"İzin alabilirsin. Adam her fırsatta sana ek iş vermiyor mu?"

"Ek iş veriyor, izin değil."

"O heriften nefret ediyorum. Adam, elinde olsa çalışanları kölesi yapacak."

"Sen nerden tanıyorsun?"(Baek Hyun)

"Eskiden orda çalışıyordum."

"Sonra aldın daha büyük yerden teklifi, gittin tabi."

"Sen olsan ne yapardın?"

"Bir dakika düşünmez, giderdim tabi ki. Ama o teklif bana gelmez işte."

"Neden gelmesin? Sen de kendini geliştirebilirsin."(Yixing)

Ulrika şaşkındı. Az önce bok gibi davranıp çekip gitmişti ama hepsi ona gayet samimi davranıyordu. Ulrika abartmıyordu, şu zamana kadar Chan Yeol'un çok arkadaşı aşağılamıştı onu.

"Belki..."

Yemeğinden bir lokma alıp ağzına attı. Bu sırada konu değişmişti ve diğerleri kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Ulrika yemeğini yedikten sonra bir sigara daha yaktı. Bu sırada birileri sahneye çıkıp şarkı söylemeye başladı. Aynı anda Baek Hyun kahkaha attı. Yixing gözleri kapalı gülüyordu. Chan Yeol'un ağzı kulaklarındaydı. Jong Dae ise 'ah işte yine herkesi ben güldürdüm' bakışı atıyordu. Ulrika, Baek Hyun ile göz göze geldi. Baek Hyun gülümsedi. Ulrika önüne döndü ve sigarasından bir nefes daha çekti.

Yemekten sonra da aynı mekanda oturup uzun uzun sohbet ettiler. Gece yarısı yaklaşırken çıkıp Han Nehri'nin yanında yürümeye başladılar. Ulrika muhabbete fazla dahil olmuyordu ama uzun zamandır ilk defa bir grupla eğleniyordu. Chan Yeol ve Yixing'in birbirini fazlasıyla özlediğini fark etmişti. Liseden beri yüz yüze görüşmedikleri belli oluyordu. Yixing ve Baek Hyun Amerika'da tanışmışlardı. Baek Hyun bir yıl önce geri dönmüştü. Jong Dae ile Yixing sayesinde tanışmıştı. Jong Dae de zaten Chan Yeol'un üniversiteden arkadaşıydı. Eh, küçük bir ülkede yaşıyorlardı.

"Geç oldu. Dağılalım artık."(Baek Hyun)

"Gece yeni başlıyor ya!"(Chan Yeol)

"Yarın erken saatte randevum var."(Baek Hyun)

"Benim de işe gitmem gerekiyor."(Jong Dae)

"Bugünlük burda bırakalım bence de."(Yixing)

Chan Yeol, Ulrika'ya döndü. Ulrika gülümseyip başını salladı. Bu biraz daha kalacakları anlamına geliyordu.

"Senin ne randevun var ya sabahın köründe?"(Chan Yeol)

Baek Hyun güldü ve cevapladı.

"Psikoloğum ben."

"Ne?"(Ulrika)

"Bildiğin, psikoloğum işte."

"Anlaşıldı şimdi."

"Ne anlaşıldı?"

"Analiz merakın."

Ulrika, Baek Hyun ile meydan okurcasına bakışırken Chan Yeol araya girdi. Bir tartışma daha istemiyordu.

"Herkese iyi geceler. Yarın akşam görüşürüz."

Chan Yeol, Ulrika'yı kolundan tutup yürümeye başladı. Bir süre yürüdükten sonra bir banka oturdular.

"Sanırım haklısın. Gerçekten rahatsız oluyorsun. Bundan sonra yalnız buluşuruz."

"Chan Yeo-"

"Bir şey demene gerek yok. Bu konuyu benimle birçok kez konuştun. Bu kadar rahatsız olduğunu düşünmemiştim sadece. Daha dikkatli olacağım. Hayır dediğinde ısrar da etmeyeceğim."

"Ben de özür dilerim. Çok çabuk sert çıkışıyorum."

"Bu senin doğan. Ben alınmıyorum."

"Arkadaşların alındığı için üzülüyorsun ama."

"Yani, evet."

Ulrika, Chan Yeol'e sarılıp gözlerini kapattı. Bazen insanların onları sevgili sanabileceği kadar yakın davrandıklarının farkındaydı. Ama Chan Yeol onun sığınağıydı. Her zaman yanında olmuştu. Birkaç densiz onları sevgili sanacak diye yakınlığından taviz vermezdi. Asla.

"Ne yapmak istersin?"

"Eve bıraksana beni. Yoruldum bugün."

"Nasıl ya? Bu kadar mı?"

"Gerçekten yorgunum."

"Peki madem. Gidelim."

Arabaya yürüyüp bindiler ve yola çıktılar.

"Bir daha ne zaman görüşürüz?"(CY)

"Bilmiyorum. Her hafta aynı gün izinliyim işte. Denk geldiğinde görüşürüz."

"Gündüz gitmiyoruz ki? Gündüz görüşürüz."

"Eve gece 3'te varıyorum. Ayrıca elemanımız yok. Haftanın çoğu gününde temizliğe yardıma çağırılıyorum."

"Ne?! Hala mı?"

"Evet."

"Ama para vermiyor, değil mi?"

"Para kazanamıyor ki. Barın müşterileri azaldı bayağı."

"Yine de seni fazla çalıştırıyorsa paranı vermesi gerekiyor."

"Biliyorum ama vermiyor işte. Gelmiyorum deyince de kovmakla tehdit ediyor."

"Sana başka bir yer ayarlamanın vakti gelmiş."

"Ben de istiyorum da o kadar kolay değil işte."

"Bakarız orasına."

Ulrika'nın evine vardıklarında sarılıp ayrıldılar. Ulrika evine girip fazla vakit kaybetmeden uyudu ve kabussuz, güzel bir gece geçirdi.

__________________

~16.04.2020~

Continue Reading

You'll Also Like

489K 56.6K 39
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
218K 19.8K 27
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
295K 21K 19
+82... -gercekten g noktan el bileklerin mi? -hassiktir texting / semetae [düzenlendi] ୨୧ #1-taekook {200823} #1-jungkook {230823} {311223} #1-jeongg...
185K 18.2K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...