Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

Autorstwa redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... Więcej

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"

5K 636 352
Autorstwa redndyellow

Yorumlar bırakmayı, 🌟 yıldızlamayı unutmayın. Keyifli okumalar! 😘😘😘

3.GÖZ
Bardaki eğlence tam gaz devam ediyordu, herkes bu geceden oldukça keyif almıştı ve büyük ihtimalle yarın başlarının çatlayacak olmasına aldırmadan deli gibi içmeye, yanındakilerle bu anın tadını çıkarmaya odaklılardı.

Oysa gelme amaçları olan doğum günü partisinin sahibi Alp, hiç mutlu değildi. Elindeki bardağı dudaklarına götürdü ama içinin boş olduğunu fark edince, tezgahta barmene doğru ittirip parmağıyla gösterdi doldurması için.

-Alp..." bileğine dokunan parmakların sahibine baktı, Gabriella masmavi gözlerini ona dikmişti. Açık kahveleri umursamaz bir şekilde yeniden önüne döndü. Ne sanıyordu ki? Tutku'nun geri geleceğini falan mı?

O, gitmişti.

-İyi görünmüyorsun." Diğer elini Alp'in boynuna koyarak ona iyice yakınlaştı, gerçekten ilgileniyordu ama sarının kafası bu ilgiyi çekecek durumda değildi. Bu yüzden kızın bileğini sağ eliyle indirip, sol elindeki viskisini bitirdi ve yüksek tabureden kalktı.

-Bulaşma Ella." Kaşlarını çatan kız onun kolunu daha sert bir şekilde tutup, kendisine bakmasını salladı. Çok değil bundan sadece 5-6 ay önce, Alple denk geldiklerinde genç adam şimdiki gibi asla değildi. Ona baktığında iki şey görürdü: soğukkanlılık ve güç. Ama şimdi öyle görünmüyordu. Önceden açık kahvelerde hep bariz olan duygusuzluk, yerini tuhaf bir kırgınlığa(?) bırakmıştı. Yalan yok, onun duygusuz halini daha çok sevdiğini o an fark etti Gabriella.

Dövmeli parmaklarını genç adamın göğsüne yaslayarak, tam önünde durdu.

-Alp." Söyleyişindeki sertlik, sarının onun yüzüne bakmasını sağlamıştı. "Sorun ne? Dans ettiğin kızla mı ilgili?" Gözlerini kaçırdı delikanlı, nasıl fark ettiğini sormayacaktı elbette çünkü Gabriella'nın kusursuz bir gözlem yeteneği vardı, insanların hareketlerini çok iyi değerlendirirdi. "Ona aşık mı oldun yoksa?" Cümlesindeki azarla karışık tiksintiyi fark etti Alp. Bir adım geri çekilerek, onun elinin düşmesini sağladı ve mavilere dik dik baktı.

-Ne alakası var? Saçmalama. Aşık olacak kadar gerizekalı biri miyim ben?" Sinirlendiği o kadar belli oluyordu ki, rahatlayarak gülümsedi Ella. Ama sonrasında gözlerini kısıp işaret parmağını kaldırdı.

-Sen..Onunla yattın mı?" Sarı, gözlerini devirse de, cevabı yüz ifadesinden almıştı kız. Alaylı bir nefes sesiyle güldü ondan kopardığı cevaba. "Zevkinin uzun bacaklı sarışınlar olduğunu sanıyordum. Gerçekten aşık olmadığına emin m..." elini dayanamayarak bar tezgahına bir kez vurduğunda, çevresindeki birkaç arkadaşı kendisine bakmıştı. Bu yüzden sorun yok dercesine bakarak, kıza eğildi.

-Zırvalaman bittiyse gidiyorum." Aralarındaki şey önceden güçlüydü, bunu hissetmişti Gabriella, Alp'in de hissettiğine emindi. Oysa şimdi kendisini süzmüyor, gülümsemiyor ya da gözlerindeki soğukluğa rağmen yakın sohbette bulunmuyordu. Sanki duygularına yenik düşen, zavallı, asabi bir adama dönüşmüştü.

-Kıvanç Alp Aksoy." Yeniden kolunu tutan kızıl, bu sefer gerçekten sinirlenmiş görünüyordu. Alp'in koluna tırnaklarını geçirmişti çünkü. Yüzünü ona doğru kaldırdı, mavi gözlerindeki ciddiyet, Alp'te hayran olduğu o umursamazlığın, açık kahvelere geri gelmesini sağlamıştı. "Umarım Axel'in kim olduğunu unutmamışsındır."

-Unutmadım." Kolunu ondan kurtarırken, tırnakların çizmesine aldırmadı. "Hatırlatmana da gerek yok, gelmene de aynı şekilde."

-Mutlu yıllar." Hiç sanmıyorum, dese de içinden başını salladı gelişi güzel.

-Sağ ol, Ella." Yanlarına gelen Selin, önce burnunu kırıştırarak kıza, sonrasında da pek mutlu görünmeyen arkadaşına bakmaya başlamıştı. Sarı, ne olduğunu ısrarla soran bakışlar atınca doğrudan konuya girmek için kızıla dik dik baktı. Fazlalık olduğunu anlaması için...

-Hoşçakal." Sadece Alp'e söylemişti, Selinle birbirilerinden pek haz etmezlerdi, son kez sarıyı süzüp öylece gitti. Onun arkasından göz deviren genç kızın, oflayarak dikkat çektini çekti Alp ve demin kalktığı tabureye yeniden çöktü.

-N'oldu?" Selin'in bir şey söylemek istediğini ama onun ağır bir içki içtiğini görünce kararsız kaldığını yeşil gözlerinden okuyabiliyordu. İnsan okumakta zaten çok iyi olması bir yana, bu kişinin saman alevi öfkesine sahip bir Selin olması, işini kolaylaştırmıştı. "Selin, söylesene!" Sabırsızca çemkirmesine karşın tek seferde söyledi sarışın.

-Tutku yok." Kaşları hafifçe çatılırken, içki bardağını bıraktı ve sakince konuştu.

-Evet, çıkıp gitti." Söyledikten sonra çenesinde bir kasın seğirdiğini fark etti Selin. Eh, Alp'i çoğu kez delirtmiş, bu seğirmeyi görmüş biri olarak diyebilirdi ki Tutku'nun gitmesi hoşuna gitmemişti. "Bunu mu kastettin?" Başını sağa sola salladı kız.

-Hayır. Acar amca aramış ama tuhaf geliyormuş sesi, sonra arama sonlanmış. Mesaj çekse de, Tunalar aradı şimdi nerede diye, ama haber alamadılar." Tabureyi düşürecek şekilde ayaklandı sarı. Ağır tabure, yere gürültüyle düştüğünde etrafına bakındı ama Devranlar ortalıkta görünmüyordu. "Dışarıdalar şimdi." Göğsü öyle hızlı inip kalkıyordu ki, Selin korkudan zannederek ona bir adım atıp göğsüne dokundu ama sarının ateş değmiş gibi geri çekilmesi bir olmuştu.

-Onları oyala. Ben onu bulacağım." Seyrek kaşları çatıldı kızın, çekik yeşilleri arkadaşına söylediği şeyin nasıl yaşanacağını soruyordu adeta ama Alp sesini yükseltti. "HADİ!" Arkasını dönüp gidecekti, büyük ihtimalle arka kapıdan çıkmak için, ama Özgür'e çarptı. Selin'e bağırdığı için kaşları çatılmıştı arkadaşının.

-Alp, kendine gel. Nereye?!" Cevap vermeden geçmek için sağa adım attı ama inatçı herif yine çekilmeyince dişlerini birbirine bastırarak, zehir tükürürmüş gibi bir öfkeyle konuştu.

-Özgür beni değil, onları oyalayın!" Çarparak arkadaşının yanından gittiğinde, Selin endişeyle boynunu sıvazlıyordu. Onun arkasından bakan Özgür'e doğru tereddütlü bir adım attı.

-Sence nerede olduğunu gerçekten biliyor mu? Birinin kaçırdığını mı düşünüyor?" Öyle ya, Selin zeki kızdı, Alp neden böyle bir durumda korkmak yerine sinirlensindi? Eğer Tutku'nun yanındaki kişiyi bilmiyor olsa?

Özgürle sıkıntılı bir şekilde iç çektiler.

-Korkarım öyle, ama dediğini yapalım. Gel hadi." Kızın elinden tutup kendilerine bakan gözlere aldırmadan yürüdüler Alp'in aksine ön kapıya doğru.

Telefonu hala çalsa da açmayan kız ise, gözlerini yavaşça aralamaya başlıyordu. Telefonunun titreşimini duyuyordu sanki ve bu ses az olsa da duyduğu tek şey olduğu için gürültü gibi gelmişti. Boynunda, en son enjektör batırılmış noktayı ovuşturarak doğrulmaya çalıştığında, istemsizce inledi.

-Tutku." Başı saniyesinde ismini söyleyen adama kaydığı zaman, koyu kahveler kocaman açılmıştı. Demirdi. Üzerindeki uyuşukluğu atması bir saniye bile sürmedi. Uzandığı koltuktan hızla kalkıp, bağırdı.

-N'APIYORSUN SEN APTAL HERİF! NİYE BAYILTTIN BENİ?!" Tam ona adım atacaktı ki kendisine engel olan şeye doğru indirdi başını, ayak bileğinde zincir vardı. İnanamazmış gibi alaycı bir nefer verdi. "Bir de beni zincirle mi bağladın?!" Öyle bir bağırıyordu ki, komşularının duyması zor olmayacaktı! Bu yüzden yanına gidip, ağzını kapattı Demir. Ama başını silkerek, ondan kurtulmuştu Tutku.

-Kes sesini! Hayatını kurtarıyorum gerizekalı." Bulundukları yer oldukça güzel bir daireydi, bir tarafı baştan aşağı cam olan salon, boğazı çok güzel bir yerden görüyordu. Ama o kadar gergindi ki, bu manzaranın tadını çıkaramazdı kız.

-Doğru! Beni her kurtaran, önce iğneyle bayıltır zaten. Çabuk aç şu zinciri." Demir, gözlerini devirerek yanından gittiğinde gitmemesi için bağıracaktı ki, adam duvara montelenmiş aynanın altındaki dolaptan bir şey çıkarıp yanına geldi. Elindeki, anahtardı. Büyük ihtimalle bileğindeki zinciri bağlayan kilidin anahtarı.

-Açacağım Tutku. Kapa şu lanet çeneni, otur dinle ve sonra da defol git." Madem bırakacaktı o zaman sorun çıkararak burada daha fazla zaman geçirmek aptallıktı. Hem yalan söylüyorsa bile, biraz sessiz kalıp kaçmak için açık arasa iyi olurdu. Bu yüzden gri L şeklindeki koltuğa oturdu ve Demir'e dik dik bakmaya başladı. Sonunda, dercesine rahat bir nefes veren adam tam da ortadaki sehpaya oturmuştu, aralarında o kadar az bir mesafe vardı ki, dizleri neredeyse birbirine değecekti.

Onun bu yakınlığından tuhaf bir rahatsızlık duyan Tutku, bacaklarını kendine çekti. Elbette duyardı, boynuna iğne saplanarak buraya getirilmişti! "Tehlike altındasın."

Cümle havada asılı kaldı. Kızın sindirmesi için biraz beklemişti ama Tutku kendini tutamayarak kahkaha attığında, bunu beklemediğini söyleyebilirdi.

-Yani?!" Dedi nefes almak için gülüşüne ara verdiğinde, Demir tam delirdi mi diye düşünecekti ki ekledi. "Bundan daha tehlikeli bir durum altında mıyım? Zaten ailemin düşmanları var ve dikkatli biriyim. Sen ne tehlikesinden bahsediyorsun?!" Evet, elbette bu cümleyi şirketlerinin düşmanı olan adamların tehlikesi sanmıştı.

Eliyle ensesini sıvazlarken, uydurduğu yalana Tutku'nun inanması ümidiyle başladı konuşmaya.

-Hayır, öyle değil. Benim bir düşmanım var ve o..." grileri tüm ciddiyetiyle koyu kahvelere bakıyordu, bu yüzden saniye saniye kırmızı dudaklardaki tebessüm kayboldu. "çok güçlü. Senin benimle ilişkin olduğundan şüphelendiği için, takıldığın kişilere dikkat etmen amacıyla sana uyarı gönderecek." Uyarı kelimesi, kaşlarının çatılmasına neden olmuştu.

-Nasıl bir uyarı?" Salak değildi, bazı adamların neler yapabilecek kapasitede olduğunun elbette farkındaydı. Üstelik başta amcası olmak üzere ailedeki herkes onu eğitmişti, tehlikelerin boyutlarını biliyordu.

-Bilmiyorum. Bilmen gereken şey peşinde birinin olduğu ve yalnız durmaman gerektiği." Elini aniden kızın dizine koydu. "En azından sadece bir süre, ben halledene kadar." O kadar samimi görünüyordu ki, gözlerini şüpheyle kıssa da aradığı yalana rastlayamadı Tutku.

Kıza söylediği yalan, ilişkileri olduğundan şüphelenenin patronu yerine, düşmanı olduğunu söylemesiydi. Ve senin peşinde olan herif, yani Gabriel'ın, Azrail gibi biri olduğunu saklaması da yalan sayılabilirdi belki...

Demir, bunu yaparak hem Tutku'yu, Alp'i korumuştu. Bu uyarının olmasında Alp'in de payı vardı, çünkü Tutku Devranla ikisinin ilişkisi Patron'un dikkatini çekmişti, ama Alp'in adını geçirmemişti. Hala ortağını korumaya çalışması aptalca görünecekse bile yapacaktı.

Tutku'dan istediği süre de bu yüzdendi, Alple konuşup Patron'un Gabriel ile kendisine verdiği gizli görevi söyleyecekti. Bu Patron'a ihanet olacaksa bile...

Dumanı andıran gri gözlerdeki ifadeye sebepsizce güvendi Tutku, dizindeki ele çevirdi başını ve yavaşça onun bileğini tuttu.

-Tamam, dikkat edeceğim." İçinin rahatladığını belli eden bir şekilde derin bir nefes alan Demir'in, kaçırdığı gri gözlerini yakalamak için ona doğru eğildi biraz. "Peki sen? Senin şuan başın belada değil, değil mi?" Bunu sormuştu çünkü eğer onun niyeti iyiyse, uyarmak için uğraştıysa, kendisi de ona iyi niyetli yaklaşmalıydı Tutku'ya kalırsa.

Yine de onun bu iç okşayan ilgisi üstüne elini hızla çekti Demir. Ve onun bakışlarından tamamen kaçmak adına, kızın ince bileğine bağlı olan zincirin kilidini açtı. Kimsenin onu merak etmesine gerek yoktu.

-Ben başımın çaresine bakarım Tutku." Kaşlarını çatan kız, sormayı neredeyse unutacağı soruyla aniden ayaklandı. Şimdi Demir diz çökmüştü ve o iri bedeni Tutku'nun aşağısında kalınca görüntü biraz komik durmuştu.

-Neden bunu doğru düzgün söylemek yerine beni bayılttın?" Aslında şuana kadar sormaması garipti zaten. Açtığı kilidi köşeye atan delikanlı dizi üzerinde doğruldu ve aralarındaki boy farkını yeniden açmış oldu.

-Seni kaçırmak planımda yoktu. Dinlemeyecektin beni. Ailen de çevredeyse bağırışına gelmesinler istedim." Bu içini rahatlamak bir yana Tutku'nun cinlerini daha da tepesine çıkardı.

-Ha cebinde bayıltıcı iğneyle gezen bir manyaksın yani!" Demir, bir şey demeden omuz silkip arkasını dönünce, onun arka bacağına kuvvetli bir tekme attı kız elbisenin eteğinin kalkmasına umursamadan.

Adam inleyerek küfrederken, ekranı yanıp sönen telefonunu küçük çantasıyla beraber yerden kaptı ve saçını düzelterek, doğrulan, kendisine ölümcül bakışlar atan adama gıcık gıcık bir şekilde tıpkı onun gibi omuz silkerek salondan gitti.

Aslında kızı bayıltma ve evine getirme nedeni, nefesi hemen ensesinde olan Gabriel neler olduğunu öğrenip, kıza uyarıyı haber verdiğini bilmesin diyeydi. Çünkü o piç kurusunun her yerde gözü kulağı vardı. Ama Tutku Hanım'a bunu, peşinde ultra psikopat biri olduğunu öğrenirse daha da korkar diye söylememişti.

Dış kapının sesini duyduğunda kendi kendine güldü Demir.

-Alp'in hatunundan ne bekliyosan..."

Bu cümlede ismi geçen delikanlı ise, geldiği villanın önündeki altı itin kendisine bakışlarına aldırmadan demir kapıyı eliyle ittirdi. Öyle kuuvetli bir ittirmeydi ki, kapı menteşelerinden sallanmış, demir hızla duvara çarparak ses çıkarmıştı.

Villanın dış kapısını zile gerek duymadan yumrukladı ve Patron'un hizmetlisi Jane'in, kendisini gördüğü an korkuyla geri çekilmesi sayesinde rahatça içeri girdi.

Artık ezbere adım sayısını bildiği merdivenleri çıkıp, işlemelerle dolu ahşap kapıyı tıklatmadan açtığında, görmeyi beklediği insan karşısındaydı. Patron, önündeki çeki imzalayarak solundaki Gabriel'a uzattı ve içeri giren sarı öküze gülümsedi. Çok anlamlı bir gülümsemeydi.

-Bu en sevdiğim avukat değilse ne! Söylesene Gabe..." Gabriel, Alp'e pek bayılmazdı ama ona çok saygı duyardı. Hayatta asla onun gibi olamayacağını bilirdi, Patron ona sağ kolum dese de biliyordu ki Alp daha çok sevilecek bir tipti.

-NEREDE?!" Alp'in kükremesi canını sıkmış olacak ki yüzündeki tebessüm silindi Patron'un. Bu çocuk kiminle konuştuğunun farkında mıydı? "TUTKU NEREDE?!" Avuçlarını, içleri sızlayacak biçimde masaya geçirdiğinde, kalemlikteki kalemler zıplamış bazıları fırlayarak yere düşmüştü.

-Tutku Devran'da..." konuşan Gabriel'ı anında yakasından kavrayarak, Patron'un tam önüne, siyah dosyasının üzerine yapıştırdı. Aslında adam, karşılık veremeyecek biri değildi ama biri mavi biri yeşil gözleri Patron'un gözleriyle denk geldiğinde onun bakışlarıyla "Bir şey yapma." Dediğini anlayarak sessiz kaldı.

Patron, Gabe'den aldığı bakışlarıyla sakince sarıya baktı. Ağır ağır koltuğundan kalktı ve elini, öfkeyle soluyan gencin, Gabriel'ın başını masaya yaslayan elinin üzerine koydu. Alp'in buz gibi olan parmaklarına kıyasla, kendi eli sıcacıktı. Avuçlarında cehennem varmış gibi sıcak, şeytan tırnak aralarında gizlenmiş gibi günahkar bir eldi.

-Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun." Alp'in bileğini yavaşça çekti ve sarı, bu hamleye uymak zorunda kaldı. Çünkü Patron, zıtlaşılacak biri değildi. "Tutku yüzünden Demirle kavga etmeni istemiyorum. O kız ikinizi de bacakları arasında iyi mi tutuyor?"

Bir şey dememek, kendi önemli değildi de, Tutku'yu öldürtmemek için dilini ısırdı Alp ama sonra tıslayarak söylendi.

-Düzgün. Konuş. O bir orospu değil." Bunu söylediğinde, Patron alaylı bir gülüşle karşılık verdi ona. Gabriel, sonunda delikanlının elinden kurtulduğu zaman yerinde doğrulunca çıkması için bir baş hareketi yaptı ve ikisinin yapayalnız kalmalarını sağladı.

-Her kadın öyledir, Alp. Anlayacaksın. Şu ara aşkının peşinden gittiğini görüyorum." Sarı dudaklarını araladığı an, elini kaldırdı. "O ufak kızla ne yaşadığın umrumda değil. Aşk ya da değil. Benim odamı bastın, adamımı daha ne olduğunu bilmeden, yargısız infaz ederek, masama yasladın. Soruyorum sana..." Yüzünü iyice yaklaştırıp, Alp'in omzuna dokundu. Sarının bala kayan kahvelerinde kendini görüyordu. "Axel'i unuttun mu?"

Duyduğu isimle afalladı, gözleri kaydı ve istemsizce birkaç kez kapatıp açtı Alp. Adamın ısrarcı bakışlarını üzerinde hissettiği için başınu sağa sola salladı bir cevap vermiş olmak adına.

-O halde Demirle aranı düzelt." İsmini duymak bile Alp'in midesini bulandırırken, gülümseyerek ekledi adam. "Ve bırakalım Tutku Devran, sadece aldığı uyarıyla kalsın. Olur mu, avukat?" Son kelimeyi öyle bir iğrenmeyle söylemişti ki, sarı Tutku ismini duyduktan sonra iyice yumruklarını sıktı.

-Ne. Uyarısı?" Sessizliği bölen telefon sesi, cebinden geliyordu. Patron, bakışlarını onun cebine kaydırınca, hızlı bir şekilde çıkardı telefonu ve Selin'den olduğunu görünce aramayı yanıtladı.

-Alo? Alp! Tutku gayet iyiymiş, eve gidiyormuş şimdi. Aramalarımı..." dahasını dinlemeden aramayı sonlandırdığında, tam arkasını dönmüştü ki Patron konuştu.

-Bir daha odamı bastığında, buradan yürüyüp gidecek ayakların olmayacağını bil." Kirli bir dürtüyle dudaklarını kıvırdı. "Seni ne kadar sevdiğimi unutma." Bir şey söylemeden odayı terk ettiğinde koridora çıktığı an bir nefes aldı.

Tutku.

Tutku, iyi.

Tahmin ettiği gibi kendi sikik kavgası yüzünden, Demir piçiyle bozuk araları, kızı etkilemişti. Telefonunu çıkarıp Tutku'yu aradığında, her şeye öfkesi öyle bir seviyedeydi ki, kazandığı nefreti hiç fark etmemişti.

Aşağılanmış hisseden Gabriel'ın nefretini...

•••
Alp'in aramasından sonra yaklaşık yarım saatir evlerine yakın olan parkta oturan Tutku, doğum günü için elbise giymenin bu havalar için ideal olmadığına karar kıldı. Üzerinde kot ceketi vardı ama resmen götü donuyordu.

Banktan kalkıp ısınmak için birkaç adım atacağı sırada kolunu aniden tutan elin sahibine tekmesini geçirdi ama bu kişi hamleden kolay sıyrılmıştı.

-Alp?!" Ödü kopmuştu resmen, zaten Demir'in söylediği şey kafasında dönüp duruyordu, bir de parkta Alp'i beklediği her saniye, kendisine düz ovada avlanacak keklik hissiyatı vermişti. Bu yüzden genç adam arayıp direkt "Nerdesin?" Dediğinde parkı söylemişti, evine en yakın yeri yani...

-Neredeydin?!" O kadar öfkeli ve sabırsız bir şekilde sormuştu ki, Tutku daha ağzını açmadan yine kükredi. "LAN NEREDEYDİN?!" Ellerinin yumruk olduğunu fark eden kız, bir şeylerin ters gittiğine emin oldu, bu kızgınlık sadece haber alamadığı için olamazdı değil mi? "Tutku! Çok basit bir soru..." aniden aklına gelen isimle çatılı kaşları düz bir hal aldı. "Demirle mi?"

Malum Gabriel oradaysa, uyarıyı veren...

Bunu nasıl tek seferde bildiğine hayret etti Tutku. Ama Alp'e o tehlikeyi söylese mi söylemese mi karar veremedi. Zaten gözlerinden cevabını alan adam, bir sağa bir sola yürümeye başlamıştı.

Sakinleşmek için harcadığı otuz saniyenin sonunda Tutku'yu kollarından kavradı.

-Ondan uzak duracaksın." Öyle bir söylemişti ki emrivaki değil direkt emirdi, sanki çocuk vardı karşısında. Onun ellerinden güç bela kurtulan kız, göğsünden ittirdi Alp'i.

-Yakın değilim zaten gerizekalı! Konuştum sadece, bitti gitti!" Detay verme fikrini artık tamamen rafa kaldırmıştı çünkü bu boğaya değil detay, tek kelime sarf edesi gelmiyordu.

Boğa tam uydu, dedi içinden, zaten kırmızıya da şeyi var...

-Konuşmayacaksın Tutku!" Bunu söyleyip, birkaç adım attığında, onu takip etti kız. Parkın ucuna doğru yürüyen adamın peşinden giderken taşa takılınca, topuklu ayakkabılarını bir çırpıda çıkardı ve koşarak yetişemediği adamın kafasına fırlattı.

Bu hareketle anında başı kendisine dönen sarıya, diğer ayakkabıyı da atmıştı.

-Ya sen kimsin de benim hayatıma karışıyorsun?" Sarı, ayakkabıyı kendisine çarpmadan havada tuttuğu için iyice sinirlendi ve yanına giderek ufak çantasıyla omzuna bir tane patlattı. "KİMSİN?! NE HAKLA BANA NE YAPACAĞIMI SÖYLERSİN?!"

Ağırlığı sanki bir kiloluk un taşırmış denli hafifçesine onu belinden kavrayan Alp, havaya kaldırdı ve ilk kez öpüştükleri ağaca sertçe yasladı. Bu sarsılma Tutku'nun saçlarından bir kısmının dudağına yapışmasına neden olmuştu.

-Kimim ben öyle mi?" Sesi o kadar sakin çıkmıştı ki, daha demin kızan dev bu muydu diye düşündü kız. Çünkü ya gerçekten buydu, sakinlemişti ya da kendisi halüsinasyon görmüştü. Dudağına yapışan saçı çekti Alp yavaşça, ama bu harekete karşı Tutku sadece başını iyice dikip ona öfkeyle bakmaya devam etti. "Ben seni, kendi dahil her şeyden korumaya çalışan adamım." Saçı çektiği elinin tersiyle kızın saçları üzerinde gezindi. "Ve bu adam diyor ki, o şerefsizle görüşme. Zararlı çıkarsın." Kızın dudaklarına kaydı yakıcı bakışları. "Canını yakar." Bu bakışa karşın, kısa bir an içindeki o öfkeli canavar dinginleşir gibi olsa da, saçına dokunan eli bileğinden kavradı ve indirdi kız. Elektrik çarptığını ikisi de hissetmişti.

-O benim canımı yakamaz. Çünkü hayatımda değil." Cümle Alp'in içine hem su serpmiş hem de içini cayır cayır yakmıştı. Çünkü Demir yakmamıştı ama kendisi yakmıştı o canı. Tutku'nun bu imayı yaptığını anladı. "Ve merak etme, dizilerdeki salak kızlar gibi senin inadına onunla görüşecek değilim. İkinizin de cehenneme kadar yolu var. Kendi hayatınızla ilgilenin." Yere eğilip düşen ayakkabısını aldı ve sonra Alp'in elindekini almak için uzandı gencin eline. "Benimkinden defolun. Ve benim korumaya ihtiyacım yok." Vermemek için kısa bir an sıkı sıkı tutsa da, hızla çekerek aldı ayakkabıyı kız ve son cümlesini de söyledi. "Ben bebek değilim."

Tam gitmek için bir adım atmıştı ki, ince beline kolunu sardı Alp. Alkollü nefesi, Tutku'nun boynunu yalayıp geçerken iyice eğilmişti.

-Sen benim bebeğimsin." Sarhoş aklıyla kafa buluyordu herhalde, çünkü cümlesinin sonunda gülmüştü dengesiz! Eline tırnaklarını geçirse de, aldırmadan devam etti sarı. "Hayatına devam edebilirsin. Ama söylediğin şeyler vardı ya? Gabriella, ben, diğer saçmalıklar?" Tutku, ne diyeceğini merak ettiği için başını çevirme gibi bir hata yaptı. Şimdi burun burunalardı, harika!

Biri de arkadan sihir efekti verse tam dizideki iki başrolün öpüşme sahnesine layık olurdu. Ama bu sahnede öpüşme falan yoktu. Cazgır bir kız ve sarı oğlan vardı.

-Ee?!" Devam etmesi için çemkirmek zorunda kalmıştı çünkü Alp dudaklarına bakmayı kesmemişti. Sonunda gözlerine baktığında, derin bir nefes aldı iç çeker gibi, tek seferde söyledi.

-Zerre sikimde değil." Evet, ne cevap bekliyordu? "Onları yapamam, neden sorma çünkü sensiz olmaz, ama yaptığım her şeyi anlatacağım." Falan mı? Ah keşke arada bedeninden çıkıp, kendisine sağ kroşe çakma hakkı olsaydı.

Bazen içinde ablasının bunca yıldır konuşmalarına maruz kaldığı için bir romantik asalağın oluştuğunu fark ediyordu. Şimdi de ettiği gibi..

-Sana da sikine de... Gerizekalı, bırak." Elinin kıskacından sonunda kurtulduğunda, Alp'in kahkahasıyla daha da sinirlendi. "Bak ben ciddiyim." Alp başını salladı. "Sakın bir daha arama." Tekrar baş salladı. "Karşıma da çıkma." Dikelip, asker selamı verdi. "Ben de kime ne diyorum? Kafa bin beş yüz... Ayyaş Cedric."

Yanından çıplak ayak çekip giderken, Alp'in kahkahasıyla gökyüzüne bakıp sabır çekti. Yarın üzerinde gazeteyle burada uyanacaksa bile umrunda olmayacaktı şu salak! Kendisi ciddi ciddi veda etmişti, ama herif gülüyor, kendini koruyucu ilan ediyordu.

Hakan muhafız sanki, embesil neyi neyden koruyacaksa...

-Ayyaş Cedric olmuyo ama! Koruyucu meleğim diyeceksin!" Bağırışı üzerine, duyan var mı diye etrafa bakınıp, gözlerini belerterek ona döndü Tutku. Sus gibisinden işaret ettiğinde, Alp daha kısık sesle ekledi. "Koruyucu şeytan da olur..." kaşlarını kaldırıp indirmişti.

-Senden anca şeytan olur zaten!" Kız artık gözden kaybolduğunda yine yüzünde salak bir gülümseme vardı. Tutku'nun etkisi buydu işte. Onu hem öfkeden delirtiyor, hem sakinleştiriyor, hem olmadık yerde azdırıyor hem de güldürüyordu.

Ardında bıraktığı duygu karmaşası çok yoğun olsa da, veda edilecek gibi değildi be...

Hayır! Susun. Ona aşık falan değildi.

Sadece... Tutku'yu korumak istiyordu. O bir koruyucu melekti! Ve koruyucu melekse eğer, kızın istediğine karşıt olsa da hayatında olmak zorundaydı değil mi?

Olacaktı. Tutku, onu istediği kadar kapı dışarı etmeye çalışabilirdi. Hiçbir veda Kıvanç Alp Aksoy'u durduramazdı. Çünkü o, Tutku'nun yapıcı ve yıkıcı varlığına çoktan alışmıştı bir kere.

Banka oturup, bir sigara yaktı ve kollarını bankın sırtına iki yana yaslayarak iyice yayıldı, dumanı verirken gökyüzüne bakarak sırıttı.

-Piç kurusu Axel, senin sikik varlığın için içiyorum."

Bu cümleyi çok sonra anlayacaktınız.

Ama burada kalsındı. Çünkü bu bölüm koruyucu meleğin, vedalara siktiri çektiği zafer sigarası sahnesiyle sonlanıyordu.

•••

Bölüm Sonu. 😘😘😘

*Tutku&Alp?

Bilmiyorum ama ben "Ayyaş Cedric" i aşırı sevdim. Yani Alp'in bu hali daha çekilebilir ahaksxmsmxmdd.

*Sizce Tutku'nun hayatına kendini dahil etme çalışması nasıl gidecek?

*Demir onu uyarınca, uyarmasına izin verirse, nasıl bir yol izleyecek?

*Gabriel, Alp'ten intikamını nasıl alacak?

*Patron'un/Gabriella'nın bahsettiği Axel kim? Gelecek bölümlerde görecek miyiz, yoksa geçmişte mi kaldı?

Umarım sevdiniz. Mutlaka yorum bırakmayı, bol yıldızlamayı unutmayın!

*Gelecek bölüm Songül ve Gamze olacak bölümde. Aile de aynı şekilde. Bu hikayede fazla iki kişi odaklı gitsem de bu faktörleri hiçbir zaman ihmal etmek istemiyorum! :)

Her neyse çok konuştum. Kitaplarım hakkında,

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran


Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Gittiğiniz her yere sevginizi götürün. Nefretinizi değil. Nefretiniz olan insanı hayatınızdan atın gitsin. Emin olun o kişi çoook mutlu olur. Bana ne zaman isterseniz güzel dilekler, sohbet etmek için yazın. Unutmadaaaan, bolca çokça,



Sevin,sevilin.❤️❤️❤️

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

366K 5.6K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
35.1K 1.1K 19
Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan Küçük Prens isimli başyapıttan güzel sözler
13.8K 738 15
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve gözleri dudaklarıma kaydı. Gittikçe yaklaşırken hızla yanağıma bir öpücük bıraktı. "Ya-" Lafım yüzüme gelmek üzereyken y...
1.6M 49.3K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...