Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

20.BÖLÜM: "Teklif"

6.3K 639 290
By redndyellow


Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler
20.Bölüm: "Teklif"

•Yıldızlamayı, MUTLAKA yorumlar yapmayı, bölüm sonunu okumayı unutmayın. Rüzgar bitmedi ama az kaldı bitmesine, ben de dayanamayıp bölüm yazdım.
Keyifli okumalar. 😘😘•

*billie eilish - idontwannabeyouanymore

3.GÖZ

Alex, mavi gözlerini de ikisi arasında gezdirirken bakışlarında soğukluk hakimdi.

Onları görmüştü.

Şaşkınlığını gizlemeyi oldukça iyi beceriyordu ama çok zor olmuştu bu. Tutku, birkaç saniye öpücüğün ve yakalanmanın getirdiği şokla elini dudaklarına götürürken yavaş adımlarla onlara yürüdü.

-Siz..." cümlenin devamını getirmek istedi ama ne diyeceğini bilemiyordu. Tek bildiği, ailenin bundan haberinin olmadığıydı çünkü Allah biliyor ya, ortaya çıksa mutlaka duymuş olurdu. Mavileriyle etrafı kolaçan edip kapıda herkesi karşılayan adam haricinde -o da buradan oldukça uzaktı- kimsenin olmadığına kanaat getirince, kaşlarını çatarak devam etti. "İkiniz? Sevgili misiniz?" Alp, bir cevap vermeden önce ellerini ceplerine sokarken, Tutku hızla başını sağa sola salladı.

-Asla. Değiliz, olmayacağız da." Alex, mavilerini Alp'e çevirdi ve ondan bir an bile ayırmadı.

Bu genç adam hakkında neyi ne kadar biliyordu? Düşündü. O kadar azdı ki tanışmışlıkları, sohbetleri çok uzun olmamıştı hiç. Ama böyle bir durumda, Kavin'in kuzeni Tutkuyla içinde olduğu durumu görmek Alex'in hoşuna gitmemişti.

Çünkü bir şeyler döndüğünü hissediyordu ve nedense bu ortaya çıkarsa her şey tersine dönecek gibi gelmişti.

-Tutku, Alple biraz konuşmak istiyorum." Kıza mavilerini çevirmemişti bile ama Tutku tedirgin bir şekilde ikisi arasında gezdirdi gözlerini. Alp son derece rahat görünüyordu, kesik izi olan sağ kaşını kaldırmış, dudakları tebessüme yakın bir hal almıştı. Ellerini ceplerine sokmuş, açık kahve gözlerini kırpmadan karşısındaki adama bakıyordu.

-Evet Tutku, biz biraz yalnız kalabiliriz." Alp'in cümlesi üzerine ona kaşlarını çatmadan edemedi kız. Hem gelip kendisini zorla öpüyor hem de ailesinden birine o mu açıklama yapıyordu?! Onu gerçekten parçalama isteği gün geçtikçe artmaya başlamıştı!

-Neden?! Hep birlikte konuşalım!" Alex, mavilerini sonunda kıza çevirdiğinde, Tutku sesinin o kadar da yüksek çıkmamış olmasını ummuştu. Çünkü oldukça ciddi görünüyordu.

Zaten onun yaydığı tehlikeli havanın etkisi altına girmeyecek insan yoktu -Kavin bu havaya bayılıyor ve zerre korkmuyordu- kendisi de ister istemez iyice gerilmişti.

-Rica ediyorum." Aslında bir rica değildi, Alple istediği an yalnız konuşabilirdi ama bunu o anda yapmak istiyordu. Tutku'nun kalbini kırmamak için de böyle söylemişti. Alp'e bir bakış atıp arkasını döndü. "Gel bakalım."

Kendisinden yaşça büyük olduğundan, dudakları arasından bir nefes verip göz devirse de ona öldürecek gibi bakan kıza döndü gitmeden evvel.

-Merak etme, ben hallederim." Bunu söylerken, kısa bir an yine dudaklarına bakmış olması Tutku'yu daha da sinirlendi. Her an saçlarından alev atacakmış gibiydi, şuan bile öpüşmeyi mi düşünüyordu bu adam gerçekten?! Üstelik kendisi bu kadar gerilmişken!

Resmen ikinci kez yakalanmışlardı.

Allah'ın hakkı üç derlerdi -bu durumu kastetmedikleri kesindi- ama üçüncüde geri dönüşleri olmazdı.

-Etmiyorum. Defol git." Alp, dudağının bir kenarını kıvırıp, onu baştan aşağı süzerek arkasını dönerken Tutku da derin bir nefes çekti ciğerlerine.

Yukarı uzanan, kırmızı halı serili geniş merdivenleri çıkıyorlardı birlikte ve kendisi o anda terleyen avuçlarını elbisesine sürmeden edemedi.

Kafası allak bullak olmuştu. Alexle ikisinin ne konuşacağını merak ediyordu, belki onlar yukarıda bir odaya geçtikten sonra kapıya gidip dinlemek iyi olurdu. Ama yakalanmaması lazımdı. Nedense içinden bir ses Alp'in bu olayı gerçekten de halledeceğine inanmıştı ama endişelenmeden duramıyordu.

Öte yandan tüm sinirlerine kısa devre yaptıran o öpücük... Tutku, kendinden gerçekten nefret etmişti. Çünkü bir an, ufacık, salisenin onda biri bir an, o öpücüğe karşılık vermek isteyen yanı vardı.

Ona lanetler okuyordu, çünkü benliğinin %99.9' u "Bir sebebi olduğunu düşünsen bile, görünürde seni aldattı! Ve gerçek her neyse söylemiyor." Derken, o %0.1'lik kısım "Bunu çok özledin biliyorsun. Öpüş onunla!" Demişti. Gerçekten tiksiniyordu küçük kısımdan.

O böyle biri değildi. İhaneti unutamazdı, aralarındaki şey ne kadar güçlü ve büyük olursa olsun, kendisini aşan bir büyüklük değildi. Olmamalıydı.

Omzuna dokunan parmaklarla irkilerek, başını sağına çevirdiğinde görmeyi beklemediği birini daha görmüştü.

Alaz.

Alaz. Kahrolası. Erdenay.

Ne yani? Bir tür şaka mıydı? Bu davetin sürprizleri ne zaman bitecekti? Çünkü kendisi şimdiden tonlarca ağırlık taşımış gibi yorulmuştu.

Giydiği ultra rahatsız, parmak bükücü adını verdiği, yüksek topukluların da bunda etkisi olabilirdi tabii.

-Tutku.." Alaz, daha arkasını dönmeden önce tanıdığı ve emin olmak için omzuna dokunduğu kızı saçlarından başlayarak süzerken, bir elini giydiği takımın cebine sokmuştu.

Simsiyah bir takım elbise ve aynı şekilde simsiyah bir gömlek giymişti, aksesuar olarak her zerresini kaplayan dövmeleri, piercingleri ve küpesi tüm dikkatleri çekmeye yeterdi bile.

Oldukça iyi görünüyordu ama Tutku bundan etkilenmek bir yana yüzünü buruşturdu. Ece'ye yaşattığı her anın ihtimali için, bu heriften tüm hücreleriyle tiksinmekteydi. Eğer Eceyle Tuna onu burada görürse...

-Ne işin var burada?" Kızın göğüslerini ve bel oyuntusunu incelemeyi bıraktı Alaz. İçinde ona karşı bastıramadığı dokunma dürtüsü, aklını meşgul ediyordu.

Hatta içinde tedaviyle bile yok edemediği bir ses, onun göğüslerini Eceyle ve yanında getirdiği kızla -Sara, Acar'ı vuran kız/Canfeza'dan hatırlarsınız- kıyaslamadan edememişti.

-Davet edildim." Bunu söylerken dudağının bir kenarını kıvırdı ama karşısındaki dolgun dudakların sahibi pek memnun görünmüyordu. Eğer Tutku Devranla bir gece geçirebilse onu sisteminden tamamen atabileceğine inanıyordu ama bu isteği göz ardı etmek, kendini tutmak zorundaydı, o kadar terapiyi eski saplantılı haline dönmek için görmemişti.

-Ağabeyimle Ece'den uzak dur." İşaret parmağını kendisine doğru sallayarak söylediği cümle üzerine, gülmeden edemedi Alaz. Bu kızın gözlerinde çakan şimşekler, anca güçsüz erkekleri korkuturdu. O tür erkekler, güçlü kadınlardan hoşlanmazdı çünkü, hükmedebileceği basit insanları seçerdi.

Ama kendisi için tam tersiydi, Tutku onu ateşliyordu.

Ona gülümseyerek bakarken, kızın kahvelerinin arkasında bir noktaya öfkeyle odaklandığını gördü. Neler döndüğünü fark etmesi uzun sürmedi çünkü Tutku topuklarını yere çaka çaka oraya doğru yürümeye başlamıştı.

Alaz, ne olduğunu anladığında çıkacak olayı tahmin ederek gözlerini devirdi. Kız, Sara'yı görmüştü.

Demin Alp ve Alex'in çıktığı merdivenlerin tam karşısında, yukarı uzanan bir büyük merdiven daha vardı ve kız onların yarısını indiği anda Tutkuyla göz göze gelme hatasını yapmıştı.

Arkasını dönerek hızla basamakları çıkmaya başladığında, Tutku ayağındaki ayakkabılara içinden küfrede küfrede seslendi kıza.

-DUR!" Alaz, bir an ikisinin kozlarını paylaşmasını düşünür gibi oldu ama Sara çok iyi bir kızdı. Onu ne olursa olsun, yaptığı tüm şeylere rağmen affeden, çok seven ve değer veren bir kız... İyileşme sürecinde hep yanındaydı ve siktir... Acar Devran'ı onun için vurabilecek kadar da gözü karaydı.

Adamın bilinci kapandığında ve kolları arasında kanlar içinde yattığında, kızın nasıl titrediğini hala hatırlıyordu. Sara, birine zarar verebilecek son insandı ama söz konusu Alaz olunca kendini, değerlerini kaybetmişti.

Rastgele önüne çıkan ilk kapıdan girdiğinde, Tutku yolda bir garsona çarpmaya aldırmadan onun peşinden gitti. Alaz da hemen birkaç adım gerisindeydi.

-Tutku!" Seslenişine aldırmadan odaya giren kız kapıyı çarparak kapatmak istediğinde elini koyarak buna engel oldu mavi gözlerin sahibi. Onlar bu odaya girdiği esnada onları gören Alp de kaşlarını çatarken, bundan beş dakika önce Alexle konuşmak için üst kattaki resim ve bir dünya gereksiz pahalı mobilya dolu odalardan birine girmişti.

Alex, ne yazık ki salak kavramından oldukça uzaktı. Alp'i buz mavisi gözleriyle dikkatlice ve suçlarcasına incelerken, buna hakkı olduğunu biliyordu. Çünkü Tutku'yu çok iyi tanıdığına inanmıştı, eğer Alple ilişkisi varsa bunu söyleyecek kadar cesur kızdı. Ve bu bir "sevgililik" dahi olsa, kulağına gelirdi.

Kızın evde erkek arkadaşıyla öpüşürken Acar'a yakalandığı olay bile neredeyse tüm ailede duyulmuştu. Ve Tutku medeniyetten bazı zamanlarda uzak kalan babası, amcası ve ağabeyi Tuna'yı durduracak kadar güçlüydü. Oysa şimdi neden bir ilişkiyi gizli tutsundu?

Aralarındaki şeyi görmemek imkansızdı. Alp, o an zorla öpüyor gibi dursa da, Tutku'nun onu ittirmek için göğsüne yasladığı ellerinin yumruk olması ve gömleğini çekiştirmesi bambaşka fikirler doğuruyordu.

İlişkileri her neyse duygusal değil, fizikseldi.

Ve Alex buna oldukça karşıydı. Çünkü Tutku, tanıdığı en sağlam kızlarda ilk üçe girerdi ve böyle bir ilişkiyi hak etmiyordu. O sadece seks yapılacak sığ biri olarak görülmemeliydi, sevilmeli hatta sadece yüceliğine yakışır bir şekilde sevilmeliydi.

-Aranızda dönen şeyi anladım. Ama sana çok basit bir şey söyleyeceğim." Sarı, tek kaşını kaldırıp gözlerini kısarak baktı karşısındaki adama. "Tutku'dan uzak dur." Söylediği şey bir yabancıdan duyabileceği en komik fıkraymış gibi alayla güldü Kıvanç. Ama Alex'in yüzünde şaka yaptığına dair bir iz yoktu, bu yüzden birkaç saniye içinde ciddileştiğinde, ona doğru bir adım attı.

-Öyle mi? Sen kimsin?" Gerçekten kız, onun bunu sorduğunu duysa kulaklarına inanamazdı. Alex'i çok seviyordu ve araları iyi olsa bile Alple ikisinin kavgasında arada kalacak kadar kararsız olurdu, eğer başka koşullarda odada olsaydı. Çünkü sadece Kavin yüzünden değil, Alex, Alex olduğu için yakınlardı. "Onu benden nasıl uzak tutacaksın?"

Bu ifadeyi çok iyi bilirdi buz mavilerin sahibi. Bu kararlılığı, hırsı, pes etmeyişi, öfkeyi, şehveti...

Hiç çekinmeden konuştu o yüzden.

-Ona aşıksın." Bu sefer Alp, gülememişti ama. Sadece dehşetle gözlerini açmış, karşısındaki adamın ise deli olduğunu düşünmeye başlamıştı. Çünkü böyle bir cümleyi sadece öpüştüklerini görerek -daha doğrusu kızı öptüğünü- söylemesi tamamen saçmalıktı.

-Saçmalıyorsun." Dedi geri çekilerek. Hatta arkasını dönmüş birkaç adımda kapıya gitmişti. Sanki o cümlenin ihtimali bile onu korkutmaya yetmiş gibi...

-Hayır. Ama eğer saçmalıyorsam ve aşık değilsen..." cümlenin devamını merak ettiği için ona döndü Alp, ama istemsizce kuruyan boğazı yüzünden yutkunmuştu. Başını salladı devam etmesi için, aynı zamanda "Ki değilim." Demekti bu, Alex rahatça odadaki koyu kahverengi deri koltuğun kenarına oturdu. "Ondan uzak durmak zorundasın. Çünkü Tutku, senin zorla öpüp, herkesten gizli tutabileceğin bir kız değil."

Aslında söylemek istediği bir diğer şey "Dilediğince zevk alıp bir köşeye atacağın bir kız değil." Cümlesiydi aynı zamanda ama bu cümleyi Tutku'ya yakıştıramamıştı. Siktir. Gerçekten bir şeyleri bilmemek, bilmekten daha iyiydi. Çünkü kendini aşırı köşeye sıkışmış hissediyordu.

Evet, ikisi de olgundu, istediklerini yapmakta özgürdü. Ama bu durumu sindirememişti Alex. Kendi üstüne vazife değildi elbette, özgür irade denen şeye zamanında en çok muhtaç olan kendisiyken üstelik, ama Tutku'nun çok daha fazlasını hak ettiği düşüncesini silip atamıyordu.

Belki de en iyisi bu durumu görmezden gelmek ve kızı hiç utandırmamaktı. Çünkü ikisinin arasında ne olduğunu tam olarak bilmiyordu -Allah şahidi olsun istemiyordu da- bu yüzden işleri ikisinin yoluna koyması için aradan çekilmeliydi. Tam kararını vermişti ki, Alp öfkeyle ona doğru bir adım atıp parmağını kaldırdı.

-Tutkuyla aramda olanlar bizi ilgilendirir, Alex. Beni ondan uzak tutamazsın." Mavilere bu cümlenin doğruluğunu ispatlarcasına açık kahvelerini dikerek söylemişti bunu. Arkasını dönüp odadan kapıyı çarparak çıktığında da o sahneyi görmüştü işte.

Tutku, sinirle bir odaya yürürken arkasından itin biri de ona seslenmiş ve odaya girmişti. Damarlarında pompalanan kandan eser yoktu, sadece saf, zehir gibi yakan bir öfke vardı. Ve biri daha Tutku'yu kendisinden sözlü ya da fiziki uzak tutmaya çalışırsa bu öfke onu yakabilirdi.

Uzun koridoru hızla geçerek kapıya gitti ve tam da bir yüzleşmenin ortasına düşmüş oldu. Tutku, başını ona çevirse de karşısındaki kızın kolunu sıkı sıkı tutmuş, arkasındaki adam da ona oldukça yakın durmuştu.

Odaya girmesi dikkatleri dağıtırken, onun elinden kurtularak kapıya doğru yürüdü Sara.

-Kaçıyor musun? Babamı vurup, öylece kurtulacağını mı sandın?" Acar'ın yazın vurulduğunu biliyordu Alp, hatta bu olayın üstü ailece öyle hızlı kapatılmıştı ki iç yüzünü öğrenmeye fırsatı olmamıştı ama Tutku'nun yüzüne bakılırsa, o unutmamayı seçiyordu.

-Be-ben... Ben çok özür dilerim. Yapmam gerekiyordu. O..O... Alaz'ı vuracaktı." Gözleri anında dolan kızın masumiyetine gram inanmıyordu Tutku, yüzünü nefretle buruştururken, ona doğru bir adım atmak istedi ama bileğini kavrayan dövmeli parmaklar buna engel oldu.

-Sara. Aşağı in, birazdan geliyorum." Sara, onu burada yalnız bırakmak istemiyordu çünkü Tutku zaten ondan iğrenirken odaya giren sarışın erkek güzelinin de aşık olduğu adamdan hiç haz etmediği bakışlarından belliydi. Bu yüzden kararsız bir şekilde yerinde dururken, Alaz tek kaşını kaldırdı. "Lütfen."

Asla bir rica değildi, sadece verilen emiri hatırlatmak ve onu harekete geçirmek için söylenmiş bir kelimeydi. Sara, hızlı adımlarla odayı terk ettiğinde Alp bakışlarını bir an bile ondan ayırmadı.

Açık kahve göz bebekleri, Tutku'nun bileğine sarılan eli ve onun mavileri arasında mekik dokuyordu. Sakin adımlarla onun yanına yaklaştığı zaman, Alaz da delikanlıyı iyice incelemeye başlamıştı. Ve bu boşluktan fırsat bulan Tutku, hemen bileğini kurtardı. Aralarındaki gergin havayı solumak, kendi ciğerlerine bile ağır gelmişti.

Alp, Alaz'ın ismini biliyordu.

Hafızasını fazla yoklamasına gerek yoktu çünkü Eceyle yaşanan olayları elbette öğrenmişti, o zamanlar bu durumla ilgilenemiyor oluşu, bilmesine engel değildi. Tutku, ikisinin arasında kaldığında, ikisi de gözlerini bir saniyeliğine kıza çevirmiş sonra tekrar birbirilerine bakmışlardı.

Kahveler ve maviler... Bir süre çatıştı. Tutku tepesinden geçen elektrikli kızgın hayali şişleri gördüğüne yemin edebilirdi.

İkilinin arasından yavaşça çekilirken -yoksa iki cüsse arasında ezilecekti- Alp karşısındaki herife bir adım daha atarak onunla burun buruna geldi. Açık kahveler, mavilere nefretle tutunmuştu.

-Sen Ece'nin şu iğrenç eski eşisin demek." Alaz, piercingli kaşını kaldırarak, yamuk bir gülüşle baktı karşısındaki sarıya. Neredeyse öldürecek kadar nefretle bakıyordu kendisine. "Seni sağ bırakmalarına şaşırmıştım. Öldürmek bana kısmet olacakmış." Mavi gözler cümle sonunda aniden buz keserken, karşısındaki pisliğe kafayı gömdü Alp. Tutku, panikle bir ses çıkarıp istemsizce Alp'e yönelirken, kanayan dudağını eliyle kontrol edip sırıttı Alaz da.

-Ben de davet sıkıcı olacak diyordum." Kıvanç'a doğru atılarak sağlam bir yumruk geçirdiğinde, sarı bu darbeden çok da hasar almadan tekmesiyle alt etti onu.

Şerefsiz, hiç de fena dövüşmüyordu ama asla kendisi kadar iyi olamazdı!

-İkimiz de yanıldık o halde." Onu tahminen zamanında çalışma masası olarak kullanılmış tarihi bir ahşap masanın üzerine fırlatırken, Alaz vücudunu çevirerek masadan çabucak kalktı ve üzerine doğru gelen Alp'ten eğilerek kurtuldu.

-KESİN ŞUNU!" Tutku'nun bağırışı ve eline geçirdiği iki aksesuarı onlara fırlatışıyla ikisi de birbiriyle burun buruna geldiği an duraksarken, Alaz açlık duygusu uyanan vahşi mavileriyle sarıya bakmayı bırakmadı. Bu duygu... Özlemişti.

Dövüşmeyeli uzun zaman oluyordu, daha çok sakinleşmek adına kavgadan dövüşten kaçınmıştı ama şimdi ne kadar özlediğini fark ediyordu.

Şu karşısındaki sarının nabzını o anda parmakları arasında durdurabilse, yerdeki şu postun üzerine bütün kanını akıtsa ne güzel olurdu. Gerçi o postun üzerinde Tutkuyla yapabileceği şeyler de düşüncelerine dahil olabilirdi ama o anda bu kavga onu o kadar ateşlemişti ki kıza hiç bakmasa daha iyi olurdu.

Alp, gözlerini Tutku'ya çevirdi ve çevirdiği için mutlu da oldu. Çünkü, bileğini kavrayan parmakların sahibi, onu kendine doğru çekmiş, Alaz'dan uzaklaştırmak istemişti.

-Gel benimle." Aksini yapmak ne mümkündü ki! Kıvanç, yüzünde zaferini gösteren bir tebessümle Alaz'a bakıp kıza zorluk çıkarmadan onunla yürürken, kapıya giden Tutku çıkmadan önce son kez mavilere baktı. "Bugün olmasa da o kızla eninde sonunda hesaplaşacağım. Sen engel olsan bile." Dudağının bir kenarını kıvırdı genç, onu baştan aşağı süzmüştü yanındaki delikanlıyı sinir edecek şekilde.

-Denemeni görmek isterim Devran." Sarı daha ona çok dik dik bakardı ama bileğinden çeken kızı bekletmek istemedi. Tutku kapıdan çıktıkları anda bir adım atmıştı ki onun bileğini bırakarak yürümeye başladı cadı.

-Tutku!" Evet Alaz'a siniri ona olandan kat kat büyüktü ama yine de o öpücüğü unutmamıştı kız. Topuklu ayakkabıyla ne kadar hızlı gidilebilirse o kadar hızlı yürürken, arkasından koşturan genç az kalsın ona çarpıyordu, çünkü nedensizce durmuştu.

-Alex!" Dedi aniden aklına gelen adamla, tam da merdivenlerin başına gelmişlerdi bu esnada. "Alex ağabey, sana ne dedi?!" Onun koyu kahvelerinde öfkenin yerini alan endişeye karşın omuz silkti Alp.

-Senden uzak durmamı." Bu kadar mıydı yani? Diğerlerine aralarındakini söylemeleri hakkında bir şey dememiş miydi? Ya da yorum yapmamış mıydı? İlişkilerinin ne tür olduğunu anlamamış mıydı? Tüm bu soruları onun gözlerinde gördü delikanlı. "Anlatmayacak kimseye. Gerilme."

Bunu söylediği an onun göğsüne iki elini koyarak ittirmeye çalıştı kız. Öfkesi yeniden saklandığı yerden çıkmıştı.

-Beni zorla öpmesen, bu sorun olmazdı." O öpücükten pişman olmadığını gösteren bir şekilde dudağının köşesi kıvrılınca, elini kaldırdı Tutku, parmağını salladı emrivaki konuşurken. "Dediği doğru. Benden uzak duracaksın!"

Merdivenleri inmeye başladığında söylediği cümleyle sarı bir an duraksamıştı.

"Ondan uzak durmak mı? Siktir oradan."

Ama kendine geldiğinde, arkasından bakan Alaz'ı fark etmeyecek kadar öfkelenmişti kendisi de. Sanki buna hakkı varmış gibi!

Merdivenleri inen kızı anca kapıda yakalarken, kolunu ondan kurtarıp, kapıdan çıkarak otoparkın olduğu tarafa doğru yürüdü Tutku. Bir an önce buradan gitmek istiyordu ve çantasını almak ya da ablasına kısa mesaj atmak bile aklına gelmemişti o anda.

-Dursana!" Alp, sonunda onun önüne geçip kollarından sıkıca tuttuğunda kurtulmak için biraz debelendi Tutku. Ellerini onun göğsüne vursa da bir işe yaramamıştı, genç adam hapsetmiş gibi bırakmıyordu çünkü. Saçları savrularak yüzünün önüne düştüğünde ve nefes nefese kaldığında durmak zorunda kaldı. "Karşılık vermek istediğini biliyorum." Ne olduğunu anlamadan kendini bir anlık havada -ayaklarının yerle teması kesilmişti- hemen sonrasında da sırtını bir arabaya yaslı buldu Tutku. Alp, elini kaçmaması için iki yandan arabaya yaslayıp, saniye saniye yüzüne eğilmişti. "Beni öpmeyi sen de istedin."

Onun yüzüne bakmayıp sadece ittirmek için uğraştı Tutku, ama bu çaba gereksizdi. Lanet olası dar elbise ve topuklular yüzünden rahatça hareket edip tekmeyi de geçiremiyordu, anca aletine çakabilirdi o da çok öngörülebilirdi, Alp bunu engellerdi. Mecburen yüzünü ona doğru kaldırıp, alayla bir kaşını kıvırdı.

-Kendini böyle mi avutuyorsun? Çekil şuradan." Kolunu indirmesi için eliyle vurup geçmeye çalışmıştı ama Kıvanç onaylamaz mırıltılar çıkararak iyice yaslandı ona. Artık aralarında neredeyse hiç boşluk kalmamıştı. Tutku, onun vücudunu yeniden hissetmenin getirdiği tehlikeli ve yakıcı etkiyi hemen önlemek adına öfkeyle çevirdi kahvelerini ona. Çünkü bu herifin dengesiz hallerinden etkilenmekten çok sıkılmıştı. "Alp. İstediğin şey sadece seks mi? Bunun için mi bütün bunlar?!"

İsmini söylemesi aşırı hoşuna gitse de, devamında söyledikleri sarının kaşlarını çatmasına neden oldu. İster istemez kolları bir anlığına gevşedi. Açıksözlülük, onu gafil avlamıştı. Birkaç saniye sadece bakışma yüzünden sessizlikle geçerken, ellerini araba tavanının üzerinde kaydırarak iyice kızın yüzüne eğildi delikanlı.

-Bunun sadece seks olmadığının sen de farkındasın." Söylediği cümleler onu sinirlendirmişti, bunu açık kahve gözlerindeki büyüyen siyah halkalarından bile anlıyordu Tutku. Ellerinden birinin tersiyle, kızın çenesine nazikçe dokundu. "Hala istediğinin de farkında olduğun gibi..." Yalan söylemenin hiçbir anlamı yoktu, olsa bile söylemeyi tercih etmezdi kız. Bu yüzden çenesini daha çok dikti havaya ve gözlerini kırpmadan ona bakmaya başladı.

Bir elini Alp'in gömleğine koyduğunda, birkaç parmak ucu düğmelerden açıkta kalan çıplak tenine değmişti.

-Haklısın. Ama ben başka neyin farkındayım biliyor musun?" Gözlerini kısarken, yüzündeki ifadeden söyleyeceği şeyin yükünü daha o anda aldı omuzlarına genç. "Senin geçerli bir sebebin olmadan, aramızdaki her ne olursa olsun, karşılık bulamayacağının. O yüzden ya bana tüm gerçekleri tam şuanda anlat, o kızı neden öptüğün ve neden anlaşmayı bozduğun da dahil ya da bir daha yanıma yaklaşma."

Kıvanç Alp, sadece yutkundu.

Onun gözlerinde görüyordu Tutku, rahatsız eden, bir türlü ortaya dökemediği karanlık bir gerçek vardı. Öyle karanlıktı ki, Alp'in yüzünde daha demin var olan çapkın ve istekli ifade kaybolup gitmişti.

-Ben de öyle düşünmüştüm." Kolları arasından çıkıp tekrar davetin kapısına doğru giden kızın sadece arkasından bakakalırken, yumruğunu arabanın üzerine tüm gücüyle geçirdi.

Bu çıkmaz, onun sonu olacaktı.

•••

Elindeki sigarayı, ufak görünüşüne göre oldukça ağır çakmakla tutuştururken, turuncu alevi belirginleştiren derin bir nefes çekti içine. Çakmağı bar tezgahının üzerine rastgele atıp, dumanı dudakları arasından acelesi yokmuş gibi saldığında, sipariş ettiği içkisi de önüne konmuştu.

Gri gözleri, barmenin içki bardağı altına koyduğu siyah peçetenin işlemelerini incelediği sırada, onu arayıp buraya çağıran kız, kendi boş bardağını çarparak bıraktı tezgaha.

-Bir tane daha, Volkan ağabey." Barmen, Tutku'nun dediğini hemen yapmak için yanlarından uzaklaşırken, Demir başını ona çevirmeden hafifçe gülümsedi sigarasından ikinci nefesi çekmeden önce. "Burada sigara içemezsin." Nefesi yarıda kaldığında, elinden çekilen sigara kız tarafından masada söndürüldü saniyeler içinde.

Oturduğu yüksek tabureden hızla kalkarak, kızın dibine girdi delikanlı.

Dudakları arasından bütün dumanı kızın yüzüne üflerken, öksürmemek için bir süre nefes almadı ve dumandan gözlerinin dolmaması adına gözlerini kıstı Tutku. Aslında onun yüzüne şöyle sağlam bir yumruk iyi giderdi bu hareketin üstüne ama bunun için çağırmamıştı onu buraya.

-Ne için aradın güzelim? Sigara keyfimi bölmek için mi?" İçkisinden büyük bir yudum alarak, ağzında gezdirirken, Tutku önüne koyulan bira için teşekkür edip başını ona çevirdi. Hala yerine oturmuyor, kendisine oldukça yakın duruyordu.

Burnunu birkaç kez çekti kız. Barut kokuyordu. İlginç.

-Hayır. Senden, bana Alp hakkındaki gerçekleri anlatmanı istiyorum." Demir, puslu grilerini içkisinden alıp büyük bir ilgiyle Tutku'ya çevirdi. Söylediği şey sanki onu hem eğlendirmiş, hem de şaşırtmış gibiydi. Alt dudağını ısırırken, içki bardağını dudaklarına götürdü ve kızı birkaç kez baştan aşağı süzdü delikanlı.

Kalan sıvıyı tek seferde boğazından aşağı yollayıp, işaret parmağını dudaklarına siper etti.

İlgisini çeken bir şey gördü o anda barda. Bir şey değil aslında, biri.

-O zaman bir teklifim var." Dedi tuhaf bir yüzük takılı işaret parmağını belli belirsiz havada sallarken. Kristal bardağı barın üzerine sertçe bırakıp, elini ahşaptan çekmedi ve kendisiyle tezgah arasında kalan Tutku'nun kulağına iyice eğilirken, eğlenir bir ses tonuyla mırıldandı. "Bana, şimdi, burada, bir kucak dansı yap ve sana Alp'in tüm karanlık sırlarını dökeyim."

Fısıltı, boynunu huylandırmıştı. Kaşlarını çatarak, kafasını geriye çeken Tutku onun şaka yapıp yapmadığını anlamak için yüzüne baktı ama hayır. Gri gözler, önce tamamen vücuduna odaklıydı ve en son kahvelerinde durduğunda da oldukça ciddi görünüyordu.

-Ne dersin? Var mısın Tutku?"

Alp'in tüm sırlarını öğrenmek için, bu teklife gerçekten var mıydı?

•••

Bölüm Sonu. 😘😘😘

*Neler düşünüyorsunuz?

*Sizce Demir doğruyu mu söylüyor? Alp'in sırlarını biliyor mu?

*Daha önemlisi, Tutku kabul edecek mi? Ya da etmezse, nasıl öğrenecek, tahmini olan?

*Alex, öğrendiği sırrı ne kadar saklayabilecek?

*Alazla Tutku'nun yolları kesişecek gibi daha...

*Umarım sevmişsinizdir. Rüzgar'ın finaline sayılı bölüm kaldı ben de yavaştan ısınayım dedim. Bu hikayeyi aşırı özlemişim!

•Ateşin Gölgesinde'yi,

•Reva'nın Kuzeyle hikayesini anlatan Pusula'yı (Temmuz'da başlayacak)

•ve Acarla Elvin'in bambaşka bir evrende yeniden tanışmasını konu alan Başka Bir Dünyada'yı kütüphanelerinize eklemeyi unutmayın!

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran


Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Bana, panoma ne zaman isterseniz mutlaka mutlaka yazın. Unutmadaaaan, bolca çokça,




Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

161K 791 8
703K 29.2K 46
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
12.9K 1.4K 18
Seni nasıl sevdiğimi kimse bilemez.. Öyle bak ki bana ben bile kendime aşık olayım..
35.1K 1.1K 19
Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan Küçük Prens isimli başyapıttan güzel sözler