Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

redndyellow tarafından

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... Daha Fazla

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"

5K 613 254
redndyellow tarafından


Özletmişti :')

Bölüm sonunu okuyun. Keyifli okumalar.

3.GÖZ

Koridora koşar adım giren kız, yanlışlıkla bir hemşireye çarpsa da aldırmadan yoluna devam ederken kadından özür dilemek Recep'e kalmıştı.

Tutku'yu çok iyi anlıyordu ve kendisi bile Rüzgar'ı bu kadar merak ediyorken, onun merakını, üzüntüsünü, öfkesini tahmin bile edemiyor, çok doğal karşılıyordu.

Genç adamın odasına hiçbir kapı çalma merasimi yapmadan girdiğinde hızını alamayıp parlak zeminde biraz kaydı ve önündeki tekerlekli yemek masasına düşmemek için zar zor tutundu.

Bütün bakışlar odaya giren kıza dönmüştü.

En çok görmek istediği kahveler de dahil.

-Yavaş ol Tutku'm..." ağabeyinin sesini duyduğu anda gözleri doldu. Şaka değildi,

gerçekten de makineye bağlı olmadan nefes alıyor, yatakta kendisine gülümsüyordu. "Masayı kıracaksın."

Herkes ona gülümseyerek bakarken, hıçkırıklarla Rüzgar'a koştu Tutku.

Ameliyatlı yerine baskı uygulamadan ona sarılırken, gözlerinden akan yaşlar onun geniş omzuna damlıyordu. Serum takılı elini kızın sırtına yasladı genç.

-Geçti. Ağlama." Geçmişti, mutluluktan ağlıyordu zaten. Şuan bütün dünyalar ona verilmiş gibiydi, öyle mutlu olmuştu ki, odadaki herkese kendisinden beklenmeyecek şekilde sıkıca sarılıp sulu sulu öpmek istiyordu.

Geri çekilip ağabeyinin yüzünü elleri arasına alırken, burnunu çekerek sırıttı.

-Ya..yaşıyorsun." Hemen yanındaki Tuna, kardeşinin omzunu sıvazlarken, onun da ağlamaktan kızaran gözlerinin şimdi mutluluktan dolduğunu gördü Tutku. Kolay mı? Üçüzüydü bu kıl herif! Canının en kıymetli parçasıydı.

-Tuna benden kurtulacağını düşünüyordu." Diyerek takıldı Rüzgar ona, bu odadaki kimsenin kendisi için ağladığı fikrini düşünmek istemiyordu.

Onları üzmeyi hiç istemezdi. Ama hepsinin yüzündeki gülümsemeyi görmek, paha biçilmezdi.

-Senden kurtulmak isteyen kim?" Tuna'nın cümlesi şaka amaçlı kurulmuş gibi dursa da, duygu yoğunluğunu hepsi hissediyordu. "Hala en yakışıklı olan benim ayrıca." Herkes bu lafın üstüne gülünce yalandan ters ters baktı odadakilere. "Ne? Yalan mı?"

Kahveler, odada gezindi ve delikanlı, Tutku'nun hiç duymak istemediği soruyu sordu.

-Alp nerede?" Sesinde hiçbir şekilde kin ve öfke hissetmemek kızı şaşırtmıştı. Aksine onu görmek istiyor gibiydi.

Ağabeyine gizleyemediği şaşkınlığıyla bakarken, kıza yamuk bir gülüş sunarak göz kırptı Rüzgar.

-Sabah uğradı, aslında Tutku'nun yanına gidecekti ama..." Petek'in mavileri kıza kayarken, kendini suçlu hissetmeden edemedi Tutku. Eğer oğlunun bıçaklandığını bilse kadını üzmüş olacaktı.

Recep, gözlerini kısarak genç kızı inceledi. Evet, Alp'in odaya girdiğine bizzat şahitti. Ama çıktığına değil...

-Ayaküstü konuştuk. Ama ufak bir işi vardı." Kadın gülümseyerek başını salladığında, kahvelerini kaçırdı ama Recep'e yakalanmıştı. Resmen göz önünde yalan söylemişti. Ama ne diyecekti ki?

Ağabeyimi sırtından bıçakladığı için ben de onu gerçek anlamda bıçakladım mı?

Herkesin merak ettiği ama o anda Rüzgar'ın iyi olmasını önemsedikleri için zihninin arka planlarına attığı soruyu, kızgın bir ses tonuyla soran kişi, elbette kuzeniydi.

-Hangi orospu çocuğu vurdu seni?" Aras'ın öfkeden köpüren halini anlıyordu Rüzgar, ama yapan kişi düşünülsün ya da düşünülmesin onun söylemine engel oldu. Gözlerini kaçıran Tutku'nun elini tutarken söylendi kuzenine. Kollarının altına ailenin bütün kızlarını sığdırmıştı neredeyse.

-Annesine yükleme kimsenin yükünü." Petek, her şeyden habersiz Evayla ikisine gülümserken gülümsedi Rüzgar da ona. "Belki melek gibi bir kadındır." Eva, genç adamın saçlarını eliyle düzeltirken, odaya giren hemşire herkese gülümseyerek masanın üzerindeki dosyaya göz attı.

Rüzgar'ı bu sorudan kurtarmıştı böylece, kimse üzerinde durmadı, soran Aras bile, çünkü bu konuyu konuşacak zamanları olacaktı.

-Rüzgar Bey biraz dinlenirse çok iyi olur." Dedi tiz sesiyle, bunu söylerken özellikle Acar'a bakması kimsenin dikkatinden kaçmamıştı. İnsanın adı çıkmayagörsündü!

-Kolbastı oynatmıyoruz ki, dinleniyor işte!" Şeklinde isyan etti Tuna. Savaş, eliyle herkese "dışarı" gibisinden işaret ederken, Tuna omuz silkip Eva'yı bedeniyle ittirdi ve başını Rüzgar'ın boynuna, elini de ensesine koydu. Kafa tokuşturulacak zaman mıydı?! "Aslanım benim. Lordum, nasıl da asil asil iyileşiyo..."

İşin özünde öyle korkmuştu ki... Tuna, Rüzgar'a bir şey olsa delireceğini biliyordu. Terapisinden, ilaçlardan çok daha iyi geliyordu ona Rüzgar. Çünkü kendisinden bile gizlediği şeyleri ortaya çıkaran insan, üçüzüydü.

-Çekil kız." Arkasındaki Eva'yı kalçasıyla hafifçe ittirse de, Rüzgar'ın iri eline sıkı sıkı tutunmuştu kız. Elinin üzerini usul usul okşayan başparmak, onun bütün gözyaşlarını daha da kıymetli kılıyordu. O ölse ne yapardı, bilmiyordu. Bunu düşünmek zorunda kalmadığı için Allah'a şükretti.

-Yine de biraz dinlenmesi lazım. Bir ya da iki kişi refakatçi olarak kalabilir. Şuan için durumunuz iyi görünüyor Rüzgar Bey. Geçmiş olsun." Hemşireye hepsi bir ağızdan "teşekkürler" derken, Tuna doğrularak nefes verip elini beline koydu.

-Tamamdır o zaman, ben kalıyorum. E ben kalıyorsam Ece de kalıyor. Oldu mu?" Sanki plan herkese uymuş gibi alt dudağını kıvırıp başını sallarken, Acar ona doğru bir adım attı.

-Ya da... Bilirsin...sadece fikir belirtmek için söylüyorum oğlum. Benimle annenin kalması daha doğru olur sanki?" Odadakiler gülümseyerek, Tuna'ya bakarken cıkladı genç adam.

-Bana saçma geldi daddy, sen çıkabilirsin. Hem yaşlandın artık dede oluyorsun, hastane koridorları senlik değil." Acar, onun ensesine bir tane patlatırken, Rüzgar güldü göğsündeki ağrıyı hissetmemenin kaygısızlığıyla.

-Herkes eve dönsün. Gerçekten. İyi bir uyku çekin, nasıl olsa buradayım." Kaşlarını kaldırıp, herkese tek tek dikkatle baktı. Perişan ama mutlu görünüyorlardı. "Bir yere kaçmıyorum." Tutku, başını sağa sola sallarken bu fikre ilk karşı çıkan kişi olmuştu.

-Hayır. Ben hiçbir yere gitmiyorum. Kapıda bile olsa bekleyeceğim ağabey." Herkes ona eşlik eden mırıltılar çıkarınca derin bir nefes aldı Rüzgar. Onların bu keçi inadını kırmak her geçen gün daha da zorlaşıyordu. Bu yüzden bir anlaşma yapma kararı aldı.

-Şöyle yapalım. İkili ikili kalın. Bu gece Tutkuyla Eva kalsın." Çünkü annesiyle babasının gözleri dehşet görünüyordu bir uykuya ihtiyacı en çok olan onlardı. "Sabah onlar gider, annemle babam gelir. Aranızda böyle ayarlayın. Diğer türlü hiçbirinizin kalmasını istemiyorum. Bu konuda ciddiyim." Cümlesinin sonunda yüzünü sabit tutması bunun kanıtıydı. Savaş, dudağının bir kenarını kıvırarak yatağının başına geldi.

-Öyle olsun amcam." Dedi gencin saçlarını okşayarak sonra kulağına doğru eğildi bir elini omzuna koyarken. Tutku'nun da duyabileceği bir şekilde söylendi. "İkinizle sonra konuşacağız."

Tutku istemsizce kuruyan boğazını yutkunarak yumuşattı ama Rüzgar, ifadesini büyük bir sakinlikle korudu. Kimse duymamıştı ve çoğu gözlerini kısmıştı anlayamadığı için, ama genç adam gülerek sesli cevap verdi.

-Olur amca, kefeni yırttık nasılsa." Tam Tunalık bir espri yaptığında o gergin havayı da savuşturmuştu böylece. Ama Savaş'ın yeşillerinden hiçbir şey kaçmazdı.

Zavallı Tutku da onun bakışlarının hapsinden kaçamıyordu. Üstelik o yeşiller ona Alp'in nerede olduğunun sorulmasından sonra daha da odaklanmıştı.

Herkes odadan sırasıyla Rüzgar'ı öpüp çıkarken, Evayla koridorda yürüyen Tutku'ya seslendi Bade.

-Tutku! Yengem baksana bi!" Eva, ikisine kahve almak için kafeteryaya giderken, genç kız da yengesinin yanına gitti hızlı adımlarla. Kahverengi gözlerindeki korkuyu görmüştü sarışın, ama kendi korkusuyla ölçüşemezdi tabii. "Yapmadın değil mi bi delilik?" Yanlarından hemşire geçince, sesini alçalttı. "Tutku...Yengem, gözünü seveyim aldırmadım de." İstemsizce içinde beliren suçluluk duygusu onu kıskacına alırken, alt dudağını ısırdı kız.

-Yenge...Bebek falan yok ben yalan söyledim." Yeşillerdeki şaşkınlığın iyi anlamda bir şaşkınlık olmasını umdu, çünkü kadın tam ağzını açtığı an annesi seslenmişti.

-BADE! Gelmiyor musun?" Kafasını Elvin'e doğru çevirip sallarken, onun elini tuttu Tutku. Kahveleriyle öyle özür diliyordu ki, sesli söylemesine gerek yoktu bile.

-Yenge...Çok özür dilerim. Lütfen amcamdan gizle. Bir de... Bir şey biliyor mu öğrensen." Bade şoktan kurtulsa birkaç kelime edebilirdi belki ama sadece başını sallayıp gitmekle yetindi. Elvinle birlikte ikisi koridorda gözden kaybolurken, endişeli kahvelerle, birkaç saniye sonra odadan çıkan adamın yeşilleri buluştu.

Başını eğerek Savaş ona "görüşürüz" derken, Tutku da başını eğdi saygıyla.

Böyle soğuk durmaya çalışıyordu ama asla ağabeyi kadar becerikli olamamıştı. Çünkü bu ailede Savaş'ın gözünün içine baka baka yalan söyleyebilecek kimse yoktu, Rüzgar hariç. O da prensibi gereği yalan söylemezdi. Hiç söylememek, yalan değildi ya?

Eva'nın yokluğunu fırsat bilip ağabeyinin yanına döndüğünde, kapıyı arkasından kapattı ve yatakta uzanan gencin yanına yürüdü yavaş yavaş. Kafasını camdan ona doğru çeviren ağabeyinin dudağının bir ucu kıvrılmıştı.

-Tutku'm. Gel." Kolunu ona doğru uzatırken, genç kız gözlerinin dolmaması için ekstra bir çaba sarfetti. Kalçasını yatağın kenarına çok da ağırlığını vermeden yasladığında fısıltıyla sordu birinin duymasından korkarak.

-Ağabey...Sen neden Alp'i sordun?" Onun kahverengi saçlarında uzun parmaklarını usul usul gezdiren delikanlı, gözlerini kardeşinin gözlerinden ayırmadan ebeveynvari bir sesle konuştu.

-Tutku... Bebeğim, bana kötü bir şey yapmadığını söyle." Bir kaçamak bakışından bile anlamıştı bunu, ondan gerçeği gizleyemezdi işte. Sesi titrerken, yaptığı şeyin pişmanlığını hala duymayan yüreği kaskatı kesilmişti.

-Yaptım."

Onu yargılamayacak tek insana yaptığı şeyi anlatmayı kafasına koyarken, kötü diye nitelendiremediği eylemi yaptığı insansa İstanbul'un en ihtişamlı otellerinden birinde yerde kanlar içinde yatıyordu, telefonundan Özgür'ü aramıştı ve o gelene kadar dişini sıkıp eline doladığı çarşafı kanamasına bastırmaya başladı.

Kapı aniden açıldığında buraya kimin erişimi olacağını düşünmesine gerek yoktu! Elbette Tutku, kapıdaki Receple gittiyse bu it içeri rahatça girmiş olmalıydı.

-ALP!" Onun kanayan yarasını görünce elindeki kaskı yere atıp yanına koştu Demir. Ciddi bir şey gibi görünmese de dövmeli parmaklarını uzattı karnına doğru.

-Çek lan elini." Alp delirmiş gibi acısını umursamadan yerinden kalkmaya çalıştığında, kanı daha fazla akmaya başladı. Demir ona yardımcı olmaya çalışıyordu ama genç adam ondan yardım alacağına burada ölmeyi tercih ederdi!

-Öylesine bir kız yüzünden mi?" Alaylı sesin sahibine kaşlarını çatarak bakarken, grilerdeki soğukluk onun sinirlerini iyice bozdu. "Onunla yatmış olmam mı sorun?" Bir de soruyordu üstelik! Cebinden çıkardığı telefonda Özgür'e yeniden çağrı bırakırken, dişleri arasından tısladı.

-O öylesine bir kız değil. Tutku'dan uzak dur." Demir "vay be" dercesine ıslık çaldığında çenesini sıkmıştı. Eğer gücü olsa ayaklanıp bu herifle ölesiye dövüşürdü ama karnına saplanan bıçak ona kan kaybettirmişti.

-Bu halde bile onun hakkında tehditler savuruyorsun. Ama o inlerken senin adını sayıklamamıştı." Söylediği şeyden aldığı buram buram zevki bizzat duymak, Alp'in acısını iki katına çıkarırken, dişlerini tüm gücüyle sıktı. Adamın eli yine karnına uzanınca ittirdi elinin tersiyle.

Parmağını ona doğru kaldırıp sallarken, kahverengi gözlerindeki nefret o kadar barizdi ki Demir kaşlarını çatmadan edemedi.

O fıstığı bu kadar çok mu önemsiyordu gerçekten?

-Eğer ona bir daha yaklaşırsan, ona dokunursan..." inlememek için dişlerini sıkıp, doğrularak yatağa yaslanmaya çalıştı. "Seni öldürürüm. Duydun mu?" Gri gözlerdeki alınganlığı gördü, bu şaşırtıcıydı çünkü orada fazla duygu barınmazdı.

-Biz her şeye birlikte girdik Alp. Senin için üç ay komada kaldım ben." Bunları yüzüne vurmak için söylemiyordu, beraber katettikleri onca yolu hatırlatmak için dile döküyordu. Sesindeki hayal kırıklığına rağmen, ona nefretle bakmaya devam etti sarı. "Bir orospu için, Tutku mu her ne sikimse, dönüp gitmek bu kadar kolay mı lan?!" Bağırarak sarfettiği cümle üzerine Alp doğrulmaya çalıştı ama beceremedi. Yumruğunu bir şey yapamamanın siniriyle zemine geçirdi.

-LAN LAFINI BİL, ONUN ADINI AĞZINA BİLE ALMAAA!" Boynundaki damarlar öyle belirginleşmişti ki, Demir onun bu halini görünce alay edercesine güldü. Aşk insanı ne zavallı hale sokuyor, diye düşündü içinden.

-Tahmin edeyim. Seni o mu bıçakladı? Sen bir kız tarafından bıçaklandın? Böyle bir lüksün yok. Alp... Kendini öyle yakıyorsun ki..." ona son kez uyarısını yaptığını hissediyordu sarı, ama geri adımı öleceğini bilse yine atamazdı.

Bu herifin Tutku'ya dokunduğunu bilerek onunla yan yana duramazdı artık. İkisini bir yatakta hayal etmek, Tutku'nun kokusunu içine çektiğini, sıcaklığında kaybolduğunu düşünmek bile karnındaki bıçak darbesinden daha çok yakıyordu canını.

Kadınları kısıtlayan heriflere hep kıl olurdu, ama ilk defa bir kadını, Tutku'yu, hiç hakkı olmadığı halde kısıtlamak istiyordu. Onu kendi yanından ayırmamak, Demirle yaşadığı her şeyi unutturana kadar yanında tutmak... Böyle çılgınca fikirler aklına nasıl girmişti bilmiyordu. Ama girmişti işte. Ondan sıkılana kadar onu yanında tutmayı istemek nasıl bir bencillik farkında olsa da, umursamıyordu. Tutku... O bıçağı ona saplayabilmişti, çünkü buna izin veren manyak kendisiydi.

-Demir... Eğer beni öldüreceksen şimdi tam sırası. Çünkü sana yemin ederim ki..." kanlı elini onun göğsüne yasladı. "Eğer buradan sağ çıkarsam, bir düşman kazanacaksın." Göğsündeki ele ve sonra Alp'in yüzüne baktı Demir, yerinden yavaşça kalktı, kaskını yerden aldı.

-Öyle olsun, Aksoy. Eyvallah." Dedi ağır bir kabullenişle. Buraya gelme amacı, buraya geldiğini, ortak oldukları için ortak kullandıkları telefonun sinyalinden öğrendiği Alple, arayı düzeltmekti ama becerememişti. Bunun artık imkansız olduğunu açık kahve gözlerde görüyordu. "Bu arada.." aklına bir şey gelmiş gibi kapıda arkasını dönen adama gözlerini kısarak baktı sarı. "Tutku'dan uzak durmayı düşünüyordum zaten. Ama şimdi vazgeçtim. Bundan sonra, fırsatını bulduğum her anda ellerimin onun üzerinde olacağına emin olabilirsin." Kapıdan göz kırpıp gülümseyerek çıktığı esnada, onu ittirerek içeri girdi Özgür.

-O mu yaptı?" Sinirden kuduran Alp başını sağa sola salladığında, onun yarasıyla ilgilenirken, elindeki çantayla odaya koşturan Selin kapıdan çıkan Demirle dip dibe geldi.

-Sen." Dedi işaret parmağını onun göğsüne batırarak. Uzun boyunun yanına topuklu da eklenince Demirle neredeyse burun buruna gelmişti. "Alp'ten uzak dur." Griler kendisine alaycı bir tavırla üstten üstten bakarken ekledi. "Tutku'dan da."

-Öyle mi? Tutku'dan durmuyorum desem?" Selin, onun bu ukala haline karşın oyunu kuralına göre oynayarak güldü.

-Neyse ki ben Tutku'nun senin gibi leş biriyle sadece zevk için bile birlikte olmayacağına inanıyorum." Cümlesindeki eminliğinin yanında bir de kaşını kaldırırken, onun yüzüne iyice eğildi Demir.

Özgür, kıza seslenince bir an başını kapıya doğru çevirir gibi yapmıştı.

-Özgür'den ayrılırsan, aksini sana ispatlarım sarışın. Hatta iki kız her zaman bir kızdan daha zevkli." Tutku ve onunla üçlü yapmaktan bahsediyordu. Yüzü yediği tokatla sağa dönerken, tükürdü Selin onun suratına.

-SİKTİR GİT." Kapıyı kapatmadan önce de dönüp, bağırdı. "Uzak dur."

Yüzündeki ıslaklığı sildi Demir eliyle orada daha fazla kalmadan uzaklaşırken, Selin de Alp'in yarasını inceliyordu. Özgür'ün bakışlarını yüzünde hissediyordu ama şimdi Demirle konuşmasını anlatmanın sırası değildi. Dikiş için yanında medikal malzemeler vardı ama bıçak oldukça derine inmişti.

-Hastaneye gitsek iyi olur Özgür. Hatta stajımı yaptığım yere gidelim. Yakın buraya." Bahsettiği hastane Rüzgar'ın ameliyat olduğu hastaneydi ama onların hangisinden bahsettiğini ismini söylemediklerinden anlamadığı için yardımlarıyla ayağa kalktı ve Özgür'ün ağırlığını üzerine alması sayesinde kendini güvendiği ellere teslim etti sarı.

Evet bu kimsenin bilmediği, öğrenenlerin de oldukça şaşırdığı bir bilgiydi -görünüşündeki asilikten olsa gerek- ama Selin, tıp okuyordu.

Arabayla hızla gittikleri hastanenin aciline girdiklerinde ve sarışın, babasıyla yakın arkadaş olan biricik hocasına özel durumu açıklarken, sedyeyle götürülen hastanın yarı aralık gözleri kahvelerle buluştuğunda mırıldandı.

-Tut...ku..." bu inlemeyi imkansız gibi gelse de duymuştu kız. Başını hemen arkasına çevirirken, yanındaki Songül'ün de şaşkınlıkla kalakaldığını hissetti.

Hemşire sedyeyi ilerletirken, yorgun koyu kahverengi gözleri delikanlıyı takip etti.

Alp, yapabilse gülümserdi.

Çünkü gördüğü son görüntüde Tutku vardı ve bu sefer boynunda kelebek kolyesi takılıydı.

O kelebeğin kırık kanatları için ikinci bir şansı hak etmeliydi.

Ama bunu özür dilemeden ve gerçekleri ona anlatmadan nasıl yapardı, orasını bilmiyordu işte.

•••

Bölüm Sonu. 😘😘😘

*Neler düşünüyorsunuz?

*Tutku, Alp'e ikinci bir şansı verecek mi?

*Demirle Alp, kılıçları çekti.. Neler olacak?

*Rüzgar'a devam ederken kaçamak bir bölüm atayım dedim. Yoksa hikayeye düzenli bölümler Rüzgar bitince gelecek. Ama özlemişim. Bu hikayenin ritmini yani.

*Gelecek bölüm davete gidiyor bizimkiler. O davette bir sürpriz konuk var :)

ATEŞİN GÖLGESİNDE kitabıma bu satırları okuyan herkes davetli. Mutlaka kütüphanelerinize ekleyin.

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

Kendinize çok çok iyi bakın. Aşkla kalın, unutmadaaan, bolca çokça




Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

5.4M 289K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
1.3M 72.4K 91
#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını alma...
372K 5.7K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
258K 11.3K 112
Umutların aşka bağlandığı bir hikaye... "Mum ışığıyla yakılmış hayallerim küller halinde savrulan umutlarım vardı benim." ♥♥♥ Hayata kaldığın yerden...