Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

14.BÖLÜM: "Yalan"

5.4K 649 213
By redndyellow


Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler
14.Bölüm: "Yalan"


3.GÖZ

Bade, Alple aralarında süren bakışmadan gittikçe rahatsız olmaya başlamıştı. Yeşillerini özellikle kaçırmıyordu, bildiğini anlayıp anlamaması umrunda değildi. Ama o açık kahveleri bu kadar uzun süre diktiğine göre zaten anlamış olmalıydı. Derin bir nefes alarak, bir sürahi suyla bahçeye çıkacakken, kolundan tuttu delikanlı.

-Konuşalım." Tek kaşını kaldırarak yeşillerini cesurca ona dikti Bade. Bir nevi ona suçlu hissettirmeye çalışıyordu, karşısındakine psikolojik baskı uyguluyordu çekinmeyerek. Tamam, belki inatçılıkta bir numara olan annesi ısrar etti diye Aras'a dua ettirmiş, kurşun döktürmüş, ailede "cinciye götürüldü" spekülasyonlarıyla yaftalanmıştı ama Bade gayet de iyi bir psikologdu.

-Ne hakkında?" Alp derin bir nefes alırken, kadının kolunu bıraktı. Gerçekten hakkını vermeliydi bu dişli kadına, ama o da kendi ağzıyla söyleyecek değildi.

-Ne olduğunu biliyorsun Bade teyze. İkimiz de yetişkin insanlarız." Kurduğu cümleden Badeyle kendisini kastetmiş de olabilirdi, Tutkuyla kendisini de... Kelime seçimleri çok dikkatliydi.

Onunla bu psikolojik savaşa bir son verdi kadın ve çarparak sürahiyi tezgaha koyu. Bir miktar su dökülmüştü çarpmanın şiddetiyle.

-Bak, oyun oynamayı bırakalım." Sesinin, aniden içeri girebilecek birinde sorun olduğu izlenimi bırakacağını fark edince, fısıltı tonuna indi. "Sizi gördüm. Yaptığının sonuçlarının farkında mısın?" Yeşiller bir an bile kırpılmadan kendisine dikiliyken, hafif bir tebessümle karşılık verdi Alp.

-Yaptığım?" Kendi ses tonunu kadınınkinin seviyesine getirirken, etrafı kolaçan etti ne olur ne olmaz. "Yaptığımız. Bade teyze, bu iki kişilik bir durum. Ve biz çocuk değiliz." Ona hayretle baktı sarışın, gerginlikten kuruyan dudaklarını diliyle ısladı.

-Ben de onu diyorum. Çocuk değilsiniz, bir şey yaşıyorsanız ne diye söylemiyorsunuz?" Hızını alamayıp devam ederken, gözlerini kaçırdığı tek cümleyi mümkünmüş gibi daha da kısık sesle söyledi. "Üstelik o..." başını deminki anı hatırlatmak ister gibi sağa doğru salladı. "aşamaya kadar geldiyseniz..." bir süre sessizlik oldu aralarında.

Kadının. Gözleri. Yavaşça. Büyüdü.

-Siz...Sevgili değilsiniz." Dedi yaptığı tespitin devamında ağzı açık kalırken. İnanamıyordu, sevgili değillerdi, ama ilişkileri vardı, terlik sesleri duyduklarında Alp son kez fısıldadı.

-Kimseye söyleme, lütfen." Kendini zar zor toparlayan kadın, içeri giren Tutku'ya bakamıyordu. Bu yüzden sürahiyi alıp ikiliye özellikle bakmadan söylendi.

-Kalan dondurmaları da alın gelin." Arkasını dönmeyip hızla mutfaktan çıkarken Tutku yengesindeki tuhaflığı tabii ki fark etmişti. Ama Alp'e gözlerini kısarak baktığında usta bir oyunculukla kendisine gülümseyen genç, dondurma tabaklarıyla kapıya giderken, başıyla işaret etti gitmeleri için.

Onu takip eden genç kızın, hiçbir şeyden haberi yoktu. Bade'nin ikisi için duyduğu endişe başta olmak üzere...

Kadının kafasında bir sürü soru vardı, öyle ki saçlarını okşayan Savaş'ın sessiz biri olmasına şükrediyordu içinden. Düşüncelerinin arasında normalmiş gibi davranması çok zordu. Bir süre Asu'nun esprilerine, Arvenle anne kız atışmalarına gülümsese de, gözü yine Tutku'ya kaydı. Dondurmasını kaşıklarken, Tuna'ya bacağıyla sataşan kızı izledi.

Ne kadar duruydu, olduğu gibiydi. Ama gözüne o kadar küçük görünüyordu ki...

Üstelik bu kızın içini ailedeki herkes kadar iyi biliyordu. O böyle bir ilişkiyi nasıl istemişti? Allah yukarıda, sadece cesaretiyle bile etkileyemeyeceği insan yoktu. Ama şimdi, ailelerine en yakınlarından birinin oğluyla... Sevgili bile olmadan...

Kendi kendine güldü. Böyle bir şey de cesaret isterdi ve yine kim bunu yapabilir dese, aklına bu kızdan başka isim gelmiyordu. Hikayeyi o ve Acar kadar kimse bilmezdi ama Elvin de böyle değil miydi? Önünü ardını düşünmeden, ateşe atlayabilecek bir kadındı. Tutku'nun da öyle olduğunu şimdi görüyordu.

Bu ateşin onu yakmamasını istedi.

Ama kısa süren bir bakışmada Alple Tutku'yu yakalarken, bunun mümkün olmayacağını da biliyordu.

•••

Tutku, gecenin üçünde odasına girdiğinde sırtını kütleterek gerindi. Misafirler gideli yarım saat olsa da ağabeyleriyle bir gün içi sohbeti etmeden uyuduğu pek olmazdı. Yarım saatte maç kritiği yapıp işin sonunda Beyaz tvye bağlayarak sonlandırmışlardı geceyi.

Ablasının evdeki varlığını özlediğini o sohbetlerde iyice fark ediyordu.

Saçlarındaki lastik tokayı çekiştirerek çıkarırken, esnemeden edemedi. Aynadaki aksine bakıyordu da, gecenin karanlığıyla birleşince korku filmlerindeki yaratıklara benzerliği artıyordu.

-Uykunuz mu geldi Tutku Hanım?" Yerinde istemsizce sıçrarken, halasının bulaştırdığı alışkanlık yüzünden parmağıyla damağını ittirdi.

-Ödümü kopardın, ne işin var burada?" Sesli başlayıp fısıltıyla bitirdiği cümle üzerine, uzandığı yataktan çevik bir hareketle kalktı Alp. İki adımda kızın yanına gelirken, ellerini beline sardı ve vücudunu kendisine yasladı.

-Yanında olmak istedim." Yüzü gittikçe yaklaşırken, onun dudaklarının üstüne elini koydu Tutku. Kendini sıkı kollar arasında mümkün olduğunca geri çekerken, anlamsızca bakan gence açıkladı durumu.

-Regl oldum." Evet, şaha kalkan libidosu bu cümleyle oturup, ağlayabilirdi. Elini onun dudağından çeken kız, vücudunu da onun kıskacından kurtardı. Çünkü bu temaslar onu hassas döneminde çarpı yüz etkiliyordu. "Yani... Gidebilirsin."

-Hayır, hala seninle kalmak istiyorum." Onun ısrarcı olduğunu hem gözlerinden hem de yeniden beline sarılan uzun parmaklarından anlarken, aklına gelen ihtimali açıkça söyledi.

-Anal yapmayacağımı biliyorsun?" Alp'in edepsizliğini bile aşan bir cümleydi. Normalde olsa kahkaha atardı ama Tutku ciddi olunca gülemedi.

-Çüş kızım." Dedi tepkisine engel olamayarak. "Böyle bir şey istemeyecektim." Başını aşağı yukarı salladı Tutku, madem ilişkileri bu yöndeydi kartları açık oynuyordu fena mı? "Birlikte uyuyabiliriz." Bunu beklemiyordu işte, kaşları havalandı.

-Sen ve ben? İkimiz? Uyuyacağız?" Yatakta yaptıkları tek aktivite bu değildi, ama şimdi tek bu olacağı açıkça ortadaydı. Ve hala istiyor muydu?

-İstersen Tuna'yı da çağır." Diyerek yaptığı şakayla ortamı ısıtmaya çalıştı ama Tutku'nun yüzündeki kararsızlık bu çabasına engel oluyordu. "Geri dönmeye üşendim. Olmaz mı?"

Evdeki herkes uyumuştu, tüm ışıklar sönüktü ve Alp'in erken kalktığı düşünülürse bir sorun olmayacaktı. Bu yüzden başını salladı kabullenerek, yine de onunla aynı yatakta olma fikri karnında tuhaf bir hisse neden olmuştu.

-Altıma giyebileceğim bir şey var mı, yoksa baksırla mı uyuyayım?" Onun iç çamaşırıyla uyuması iyi bir fikir olmadığından dolabına yürüdü genç kız. Ağabeylerinden aşırdığı ve oldukça rahat olan bir sporcu şortu çıkararak genç adamın üzerine attı.

-Al, olur herhalde." Alp, tişörtünü boynundan çekerek çıkarırken, onun vücuduna bakmamak için odasının diğer detaylarını inceledi Tutku.

Geçen gün kahve damlattığı masayı silse iyi olacaktı, lekenin durumu ciddi duruyordu...

Dayanamayıp kahvelerini ona çevirdi, şortun belindeki ipini rastgele bağlayan genç adamın karın kaslarını ve göğsündeki belli belirsiz izleri inceledi. Kusurlarına rağmen, teni onu kendine resmen çekiyordu. Parmaklarını onun üzerinde gezdirme fikri, çok cezbediciydi.

Yatağına ilerlerken, Alple aynı anda kaldırdı ince örtüyü ve ikisi de rahatça uzandı. Kızın bedenini kendi bedenine çekerken, derin bir nefes aldı genç adam.

-Bunlar..." parmaklarını izlerin üzerinde gezdiren kız, her bir izin üstüne yavaşça dokunurken, fısıltıyla konuşuyordu. "Neden oldu? Dövüşten kalan bir şey mi?" Sonunda sormuştu.

Başını ona doğru kaldırdığında, Alp'in, parmağını tuttuğu bölgeye odaklandığını fark etti. Elini çekeceği sırada, bileğini tuttu sarı.

-Sayılır bebeğim, şuan anlatılacak bir şey değil." Ondan daha ciddi bir terslemeyi de duyabileceğini düşünürken, hatta kendi vereceği misillemeyi bile kararlaştırmışken, bu dürüstlük onu şaşırtmıştı.

-Anladım..." bileğini bırakmadığı gibi baş parmağını kızın avucuna kaydırarak okşadı delikanlı. Neden sonra Tutku'nun çenesine dokunarak uykulu gözlerin, kendisine çevrilmesine neden oldu.

-Sorular sormaya başladıysak..." yüzüne düşen birkaç tutamı ittirirken, onun gözlerine baktı genç kız. Ona bunu hiç söylememişti ama gördüğü en güzel kahve olabilirdi. Açık renkteydi ve bazı zamanlarda bala çalıyordu. "En sevdiğin rengi söyle?"

-Dalga mı geçiyorsun?" Öyle olmadığını kalkan kaşlardan anlayınca gözlerini kısarak düşündü biraz. "Siyah. Genelde öyle giyiniyorum. Ama mavi de var. Senin?"

-Kırmızı." Kendisinin aksine hiç kararsız kalmamıştı renkler arasında, bunu söylerken kızın omzuna sardığı eliyle kolunu okşuyordu usul usul. Bu teması her hücresiyle hissediyordu Tutku.

-Hım..." uykusuzlukla regl iyi bir birleşim değildi, kendisi de bir şeyler düşünmek istiyordu ama genç adamın sıcaklığı buna engel olan ilk şeydi. "Klasik olacak ama...Çocukken hayalinde olan... meslek?"

-Asker." Kaşları kalkan kıza başını salladı. "Öyle." Cevabı onun yüzünün düşünceli bir hale bürünmesine neden olmuştu, büyük ihtimalle içinden "neden olmadığını" sorguluyordu ama cevabını alamayacağını düşünüyordu sarıya kalırsa. Haklıydı, vereceği cevap dürüst olmayacaktı. "Sen?"

-Egonu şişirmiş olacağım ama avukat." Bunu bilmiyordu işte, bu yüzden şaşkınlığını gizleyememişti. Nedenini soracakken, kızın yüzünü ekşitmesi üzerine saçına dokundu Tutku'nun.

-Ağrın mı var?" Bir şey söylemeden kafa salladı sadece, bazen ağrıları öyle dayanılmaz hal alıyordu ki, iğne yaptırdığı bile oluyordu kızın. Ama bunu ona söylemedi, ağrısının boyutunu görmezden gelerek dişini sıktı. "Arkanı dön." Bir şey söylemeden sırtını genç adama döndü. "Dizlerini karnına çek güzelim."

Canının yandığını biliyordu, yoksa Tutku yüzünü buruşturmazdı, acıya dayanıklı bir kızdı. Uzun parmaklarıyla saçlarını özenle ensesinden çekerek önüne doğru uzattı, üzerindeki atletten açıkta kalan sırtına dokundu yavaşça.

Doğrulup iki eliyle yapabilirdi ama kız cüsseli olmadığından tek eli de aynı işlevi görüyordu. Yumuşak, beyaz tenini yavaş yavaş yoğururken, bedenini ona yaklaştırarak kulağına eğildi. Sol dirseğini yastığa koymuş, başını da yumruğuna yaslayarak, cenin pozisyonu alan cadıya iyice yanaşmıştı.

-Çok ağrın varsa hastaneye gidebiliriz." Eva'yı da birkaç kez ağrı kesici yapmaları için gecenin üçünde götürmüştü, yapmadığı şey değildi. Ama başını hayır anlamında salladı Tutku.

-Gerek...yok." Sesi bile zorlama çıkıyordu sanki... Ona iyice yaslanırken, sağ elini belinden karnına doğru kaydırdı ve dairesel hareketlerle okşamaya başladı delikanlı.

-Uyumaya çalış ufaklık." Gözlerini yuman genç kız, zor da olsa yenildiği uykunun kucağına birkaç dakikada düşerken, nefesleri düzenli bir hal alana kadar karnını okşamaya devam etti Alp.

Sonunda uyuyakaldığını fark ettiğinde onu olması gereken yere, göğsüne, doğru çevirdi ve kendine çekerek yatırdı.

Yüzündeki ıslaklığı gördü, gerçekten ağrısı fazlaydı ki gözünden yaş akmıştı. Parmağını belli belirsiz tuzlu izde gezdirirken gözleri kapandı.

Birbirilerine sarılmış öylece uyuyan ikilinin bir ziyaretçisi vardı.

Durmadan dolaşan, uyuyamayan, öğrendiği andan beri içi içini yiyen kurt yüzünden dayanamayıp konuşmaya gelen Bade kapının kilitli olduğunu fark etmişti.

Kızla ne olursa olsun konuşmalıydı, bunu içinde tutamazdı çünkü işin sonunda şiddetle başlayan arzular kül olursa Tutku'nun üzüleceğini hissediyordu. Eğer bu gerçeği göremiyorsa bile, neler hissettiğini en azından kendisine anlatmalıydı.

Sadece kendisinin ve Elvin'in bildiği bir numara sayesinde kapıyı açtığında gördüğü manzarayla duraksadı.

Alp'in üstü çıplak olsa da Tutku giyinikti ve birbirilerine sıkıca sarılmış uyuyorlardı.

Bu görüntü hem garipti. Hem de tuhaf bir derecede... Güzel?

Yüzünde aptal bir gülümseme var olurken, ister istemez onları uyandırmaya kıyamadı. Başka zaman da konuşabilirlerdi, ama o anda en huzurlu ikili olabilirdi onlar.

Sessizce odadan çıkarken başını sağa sola salladı sesli gülerek.

Belki de bu ilişki, sadece o tür bir ilişki değildi artık...

•••

Pop ve sözleri son derece anlamsız göndermeli müzikler son ses açıldığında beyninde çarpı yüz hasar bırakıyordu sanki. Müzik gerçekten bu muydu diye, bağırarak eğlendiğini ellerindeki kameralara gösteren ve şarkıya eşlik eden erkeklere kızlara sormak lazımdı.

Tutku, geldiği barda kendine bir içki alırken, bu işkence altında etrafı inceledi dikkatlice. Yanındaki yüksek tabureye aniden oturan bilmem kaçıncı sarhoş adamı kovuşturmak için başını çevirmişti ki, duraksadı.

Kirli sakallıydı, kısık, tüm havayı kaplayan yoğun sisi andıracak kadar koyu gri gözleri vardı. Sol gözünün üstünde derin bir kesik izi dikkat çekiyordu, hafif dalgalı, yanları kazılı saçları düzgünce taransa da alnına bir tutam düşmüştü. Sağ kaşının üstündeki piercing kalkan kaşla beraber havalandı.

Onu tanıyordu Tutku.

Alp'in evinde dövüştüğü ayı herifti bu.

-Senin gibi bir kızı burada beklemezdim." Tutku'yu bariz bir şekilde tepeden tırnağa süzerek alt dudağını ısırdı. "Yanında koruyucu bir it yok mu?"

-İhtiyacım var mı?" Sır verecekmiş gibi adama yaklaştırdı yüzünü. Müzik sesi yüzünden bağırır gibi konuşuyorlardı ama sesini biraz alçalttı bunu söylerken. "Seni son pataklamamı çabuk unutmuşsun." Keyifle gülerken, önüne gelen viski bardağını iri elinde çevirdi. Sarı sıvı, bardağın içinde döndü biraz.

-Demir ben. Senin Alp'inki olduğunu bilmiyordum, yabancı sandım." Dedi bardağı tutan elinin işaret parmağını kıza çevirirken, Rüzgar'ın hala gelmediği dikkatini çektiğinde onun söylediği cümleyi geçiştirdi Tutku.

-Ben kimsenin bir şeyi değilim." Kalçasını kaydırarak ona biraz daha yaklaşırken, içkiyi tek dikişte içti adam. Bardağı bar tezgahına sertçe vururken, içini göstererek yeniden doldurulmasını emretti bir nevi yüzüne bile bakmadığı barmene.

-Onunla sevgili değilsiniz yani?" Bu soruyu neden sorduğunu anlamak için kaşlarını çatarak ona döndü kız, ama yüzünden bir duygu okumak imkansızdı. Üstelik bu yakınlıkları onun gereksiz bir şekilde sinirine dokunmuş, vücudunu germişti.

-Seni ilgilendirmez ama..." içkisinden bir yudum alarak, cüzdanı andıran çantasını açtı. "Hayır." İçinden bir miktar parayı çıkarıp, kristal bardağın altına sıkıştırarak oradan uzaklaştı.

Barın kapısına çıktığında onun arkasından gelmemesini umuyordu ve iki dakika geçmesine rağmen ortalıkta gözükmeyince rahatladı. Telefonunun sesini duyunca Rüzgar olmasını umarak baktı ekrana.

Acaba şu insan kaçakçılığı yapan şerefsizlerin birlikte hakkından geleceklerini söylerken, yalan söylemişti ve kardeşini bunun dışında mı tutmaya çalışıyordu? Hayır. Bu imkansızdı. Rüzgar, yalan söylemezdi.

-Tutku, nerdesin?" Songül'ün sesini zar zor duydu çünkü anlaşılan o da kendisi gibi yüksek ses müziğin olduğu bir mekandaydı.

-Hiç, n'oldu?" Bir süre cevap alamayınca kapattı mı diye baktı ama hayır, kapatmamıştı. Müzik sesi gittikçe azalırken onun tenhaya geçtiğini anladı.

-Biz Javelin diye bir bardayız, gelmen lazım." O barı biliyordu hatta bu sokağa da yürüme mesafesi kadar yakındı, kaşları çatıldı kızın çünkü Songülle yıllara dayanan arkadaşlığının tecrübesi fısıldıyordu ki, bir sorun vardı.

-Tamamdır. Beş dakikaya oradayım." Daha fazla bir şey demeden telefonu kapatırken, Rüzgar'ın ona ulaşması için kısa bir mesaj çekip yürümeye başladı. Gerçekten de bir sokak inerek, dakikalar içinde denizin hemen yanındaki lüks bara gelmişti.

Güvenlik görevlileri iki yana, onun geçmesi için çekilirken, gülümseyerek onlara bir baş selamı verip girdi Tutku. Şüphesiz birkaç dakikaya amcasına haber uçardı, çünkü bilindik gece kulüplerinin hepsi bir yerde Savaş Devran'a bağlanıyordu.

Üç dört profesyonel dansçının masa üzerinde dans ettiği mekana giriş yaptığında, yüksek basamaktaki locayı inceledi. Geniş merdiveni tırabzana tutunarak dikkatle çıkarken, kendisine çarpan birkaç sarhoş bedene aldırmadı.

Yüksek ses müzik şimdiden onda baş ağrısı yapmıştı, anlaşılan bugün pek de eğlence havasında değildi. Neyse ki reglisi bitmişti de bir de onunla uğraşmıyordu.

Songülle Gamze'yi bölümden iki tanıdık arkadaşıyla bordo koltuklarda görünce yanlarına yürüdü, ama ikisinin de yüzünde çok endişeli bir ifade vardı. Başlarına bir şey mi gelmişti?

İster istemez içine kötü bir his doğarken, yüzlerini bu hale sokan sebebi öğrenmek için hızlandı.

-Kızlar..." aniden önlerinde beliren kızla Gamze "hi!" Diye bir ses çıkarsa da, Songül onun kolunu sıkarak çaktırmasına engel olmak istedi. "Hayırdır..Kötü bir şey mi oldu? Biri mi sarktı?" İkisi de başını sağa sola sallarken, sesini alçaltmaya çalıştı Tutku. Çünkü dört beş kişi dönüp ona bakmıştı.

Bir atmaca gibi ikisini de dikkatle izlerken, Gamze dayanamayıp arkasına göz atınca istediği cevap oradaymış gibi hızla arkasını döndü kız.

Oradaydı zaten.

Alp.

Dünya güzeli bir sarışınla.

Yiyişiyordu.

Kan beynine sıçradı, tüm uzuvlarında tuhaf bir titreme hissetmeye başladı. Sırtını yalayan sinsi ürperti, soğuk soğuk terlemesine, aniden üşümesine yol açmıştı. Yutkunurken, gözleri bu gerçekliği bir saniye olsun kaçırmak istemedi.

Her saniyesini izlemek istiyordu.

Kıza doladığı kolunu, saçları arasına soktuğu elini... Her ince detayı.

Kendisiyle öpüşürken de bu kadar iğrenç mi görünüyordu acaba? Çünkü kusası gelmişti. Öğüre öğüre kusmak istiyordu.

-Tutku..." Gül kolunu tutarken, elini ondan kurtardı ve başını asla başka tarafa çevirmedi. Gözünü bile kırpmıyordu, bu korkutucuydu.

Selin, endişeli bir ifadeyle olanları izlerken, yere çakılmış gibi duran kızın enerjisini adeta hissedip onu buldu yeşilleriyle.

-Hi...Özgür." Yanında duran, bu durumu hiç onaylamayan Özgür'ü koluyla dürterken, genç onun bakışlarını takip ederek, olanları, Selin gibi iğrenerek izleyen Tutku'yu gördü.

-Siktir..." Sonunda kolundaki kızı öpmeyi bırakan Alp, masadaki viski bardağını tek seferde dikti başına.

Kızın açık pembe ruju dudaklarına bulaşmıştı, sarhoş ve umursamaz duruyordu. Kolunun altına aldığı kızı bırakmadan, bardağı masanın üzerine fırlatır gibi gürültüyle attı.

Yanındaki iki üç kişi bu ateşli öpücüğe ıslık çalmıştı, ama iki arkadaşı da ona onaylamaz, ebeveynvari(?) bakışlar atıyordu. Onlara "ne var?" Gibisinden başını salladı.

Ve iki çift yeşil tam arkasında duraksayınca, döndü.

Tutkuydu.

Onun yüzünde ne bulmayı beklediğini bilmiyordu genç kız.

Pişmanlık?

Şaşkınlık?

Üzüntü? Bekliyor muydu, yoksa istiyor muydu?

Hoş, yalvarsa bile bir şey değişecek miydi? Olanı değiştirebilecek miydi?

Yine de köpek gibi özür dilemesini istemeden edemedi. Bir şeyi farklı kılmayacak olsa bile...

Kolunun altındaki kızı bırakıp, zor ayakta duran haliyle Tutku'ya gülümsedi. Barmen mi arkadaşı mı olduğunu sarhoşluktan anlamadığı genç adam yanlarına gelip içkisini doldurduğunda, bu defa onu kolunun altına alarak baktı karşısındaki kıza.

-Bebeğim sorun ne? Öldürecek gibi bakıyorsun..." kaşlarını kaldırıp içkisini yudumlarken hiçbir tepki vermeden baktı ona Tutku. Herkes bir şey bekliyordu.

Songül, bardağı kafasında parçalamasını, Selin sağlam bir yumruğu, Gamze tüm olanlara artık dayanamayıp ağlamasını...

Ama o sadece donakalmış ve onun yanına kadar yürümüştü. Karşısındaki insan, ayakta bile düzgün duramıyordu. Kafası uçmuş gibiydi, açık teni, alkolün ve dansın etkisinden olsa gerek kızarmış, yumuşacık olduğunu bildiği koyu sarı saçları dağılmıştı. İçkiyle ıslanan dudaklarından ruj izi hala silinmemişti.

Tutku ona inanamadı. Böyle bir insan olmasına, bunu kaç kere yaptığı ihtimalini düşününce cevap bulamamasına...

Alp, kolundaki adamı oflayarak rahat bırakıp kendisine bir adım atınca elini kaldırdı.

-Sakın. Sakın bana dokunma." Teslim olur gibi, ellerini geri çekti genç. İki yanına indirdiği uzun parmaklarını siyah pantalonunun ceplerine sokup kızı izlemeye başladı. Selin'in yüreği ağzındaydı Tutkuyla arkadaşlığı daha yeni başlamıştı ama o bile "yemin ederim sana söyleyecektim" diye kendini açıklama ihtiyacı hissediyordu.

Alp? O neden yıllardır tanıdığı, ihanet ettiği insana böyleydi?

Saygısız ve iğrençti... Belki ilişkileri bağlılık gerektirmiyordu ama yine de Tutku'nun içinde kopan fırtınayı bulunduğu yerden bile hissediyordu Selin.

-Tamam. Dokunmam. Ama sakin ol." Omuzlarını kaldırıp indirdi, gülümserken. Tutku, ona, ruj bulaşmış dudaklarına bakmaya dayanamıyordu, bu yüzden gözlerini kaçırdı. Hem uzun zamandır kırpmadığı gözlerini kırpmak iyi olurdu, Allah korusun yanlışlıkla yaş falan akardı! Bu şerefsize çoktu bile. "Bir şey olduğu yok. Yatakta basmadın." Selin'in yeşilleri maksimum seviyede açılırken, Özgür "iyice sıçtı" dercesine başını tüm içtenliğiyle sağa sola salladı.

-Haklısın. Artık böyle bir ihtimal yok." Kendisine bir adım geldiği anda, bu yakınlıktan bile midesi bulanıyormuş gibi yüzünü buruşturarak geriledi Tutku. "Aramızdaki her neyse, bitti. Anlaşmayı bozdun." Sesinde en ufak bir titreme yoktu.

Neden olsundu ki? Çabalamıştı olmaması için.

Tamamen duygudan yoksun, bir sözleşmeden bahsedermiş gibiydi. Duyan iş konuşuyorlar sanardı ama öyle değildi. Tutku, aptal gibi hissediyordu.

Ağlamak istiyordu ama sinirden. Hani bazen sinirden dolduğunuz ama konuşamadığınız, sadece ağlamak istediğiniz olurdu ya? O anlardan birindeydi. Siniri Alp'e değildi, kendineydi.

Neden ona güvenmişti ki? Elinde olsa kendisini tekme tokat döverdi.

-Buna gerek yok Tutku, ama ısrarcıysan..." alt dudağını kıvırırken, sol kaşını kaldırıp kafasını eğdi. "Sen bilirsin. Senin kararın. İstediğini yap." Boş bardağını eline alıp, kızın yanından geçti.

Öylece gitmişti.

O gittiği anda sanki artık, omuzlarını dik tutmak zorunda değilmiş gibi indirdi Tutku. Derin bir nefes vermişti beraberinde.

Göğsünde bir ağırlık vardı, gerçekten sert bir içkinin lazım olduğunu hissettiren, ama onun bile yumuşatmayacağını bildiği bir ağırlık...

-Tutku..." Selin üzgün -en azından Alp'in olmayan üzgünlüğünden yüz kat daha üzgün- bir şekilde üzerine hamle yaptığında kaşları çatılı kız güçlükle konuştu.

-Ben... bir şeyler içsem iyi olacak." Kendisine hüzünle bakan yeşillere yalandan, acı bir tebessüm yolladı, demin içten içe yediği dudaklarıyla. "İyiyim." Değildi.

Arkasını dönüp kararlı adımlarla Alp'in gittiği yönün tersinde servis veren ikinci barmene yürürken, derin derin nefeslendi.

Şimdi onunla yaşadığı tüm şeylerin Alp için ne olduğunu açıkça görüyordu.

Yalan. Koca bir yalan.

Ve bu, canını tahmin edemeyeceği kadar çok yakmıştı.

•••

*Yeni bölüm sabah 09.30'da yüklenecektir.* (3 bölümü cumartesi gününe yaydım. Bu bölüm 00.00'da, 15. Bölüm 09.30'da, 16. Bölüm 13.30'da.)

*Alp'in neden böyle bir salaklık yaptığı hakkında tahminleri olanları alayım şöyle şu tarafa... Dengesizliği yüzünden diyenler +1 lesin. Başka bir bit yeniği var diyen de :) atsın....

*Yıldızlamayı🌟, yorumlarınızı bırakmayı LÜTFEN unutmayın. ÖZELLİKLE YORUM. Okuması çok zevkli :)

*Ateşin Gölgesinde kitabını kütüphanelerinize ekleyin mutlaka. Gelecek günlerde ansızın bir bölüm gelebilir..

*Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

Unutmadaaan, bolca çokça,






Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

22.1M 891K 115
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
13.2K 4.1K 37
KEŞFEDİLMEMİŞ HAYATLARIN ÖZLEMİNE Tolstoy şöyle diyor: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya birisi bir yolculuğa çıkar ya da şehre yabancı b...
2.7M 121K 70
Sabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin si...
5.2M 210K 50
Uzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreği...