YILDIRIM ÇETESİ

By Ugurumm21

544 60 27

Zaman geçtikçe eskirdi bazı şeyler Payiz için. Bir yanı 'eskidikçe değerlendiğini', diğer yanı 'eskidikçe ger... More

1.Kısım
2.Kısım
3.Kısım
4.Kısım
5.Kısım
6.Kısım
7.Kısım
8.Kısım
9.Kısım
10. Kısım
11.Kısım
12.Kısım
13.Kısım
14.Kısım
15.Kısım
16.Kısım
18.Kısım
19.Kısım
20.Kısım
21.Kısım

17.Kısım

5 1 0
By Ugurumm21

Hava kararmak üzereydi. Dışarıda rüzgar estikçe Tufan, önünde yanan ateşe odun atıyordu. Kaldıkları harabe ev, dört tarafı duvarlarla çevrili, iki tane kapısı, bahçesinde iki dut ağacı olan bir yerdi. Yerde kurumuş dutlar vardı. Ev iki ortak arasında mahkemelik olduğu için kullanılmayınca, Tufan ve adamları oraya ambargo uygulamıştı. Ot satıp, insanları zehirlemek için bu harabe evde bekliyorlardı. Ve geçimlerini de böyle sağlıyorlardı.
Elindeki demirle ateşin dibini karıştırıp, közlerin arasından bir yer açtıktan sonra, elindeki patatesleri ardısıra yerleştirdi ve üstünü de yanan közlerle kapattı. Sağ elinin baş parmağı ile işaret parmağı arasındaki yumuşak yerde büyük harflerle 'KİN' yazıyordu. Sol elinin aynı noktasında ise üç nokta dövmesi vardı ve birinin üstüne çarpı işareti yapmıştı. Yanındaki konuşmayı sevmeyen iki kişiden zayıf olanı,
-Neden kin dövmesi var orada Tufan, diye sordu.
Yüzüne baktı onun, gülümsedi ve ateşe bakıp,
-Yanmak için, diye cevap verdi.
Diğer dövmeyi de soracaktı ki sessiz kalmayı tercih etti zayıf adamı ama öbürü lafa karıştı,
-Diğerinin anlamı ne peki?
-Üstünde çarpı olan, Adnan. Diğer ikisi de Mesut ve Payiz.
-Peki neden Adnan'ın üstünde çarpı var?
-Onun işi tamam, adamım yaptım onu, derken Tufan gereksiz bir kahkaha attı.
-Onlardan neden bu kadar nefret ediyorsun, amacın mahalleyi almak mı, diye sordu zayıf olan tekrar.
Kolunu sıvayıp, 'Ayşe' yazan dövmeyi göstererek,
-Bunun için, diye cevap verdi Tufan.
Ayşe'ye beslediği hisler, onu bu kadar kötü olmaya itiyordu. Konuşmasına devam etti;
-Mesut'un, Ayşe'ye olan hislerini biliyorum. Ayşe'nin, Payiz'e olan hislerini de.
-Peki Adnan bunun neresinde?
-Aslında Adnan'ı planıma dahil ederken, ona sadece, Payiz ve Mesut ortadan kalktıktan sonra Yıldırımların başına geçmeyi teklif ettim. Ama o, beni şaşırtarak amacının Yıldırımların başına geçmek olmadığını söyledi. O da Ayşe'ye karşı boş değilmiş. Zaten teklifimi de bu yüzden kabul etti.
-Ayşe'ye sahip olmak için plan yaptığını bilmiyor o halde?
-Bilse planın sonunda öleceğini tahmin eder herhalde değil mi, derken Tufan alaycı bir gülümseme kaplamıştı yüzünü.
O sırada Osman'ın duvardan atladığını gördü. Yanındaki poşete elini uzatıp, iki tane daha patates attı ateşe.
-Gel Osman, patates yer misin?
-Yemeyeceğim boşuna atma ateşe.
-Olsun, ben yerim.
-Afiyet olsun sana, Ayşe'nin neden ortadan kaybolduğunu araştırdım.
Aniden kafasını kaldırıp Osman'ın gözlerinin içine baktı Tufan.
-Neden?
-Ayşe evden hiç çıkmamış.
-O zaman neden böyle bir şey söylediler ki?
-Bilmiyorum ama bana sorarsan Adnan'a yem attılar ve o da bu yemi yuttu. Çünkü bugün Beyran Tepe'de gördüm onları. Mesut, Adnan'a öfke dolu bakıyordu. Ve benim bildiğim Payiz, yanına asla üçüncü birini almaz! Devran da yanlarındaydı.
-Neden almasın ki, diye sordu Tufan.
-Payiz, Yıldırım Çetesi'nde sadece iki kişiye çok güvenir...
Lafa karıştı Tufan;
-Mesut ve Adnan.
-Evet ama bugün arabayı kullanan Devran'dı ve Mesut'un, Adnan'a öfkeli gözlerle bakması kafamda bazı şeylerin oturmasını sağladı.
-Öyle olsa neden buraya gelmediler ki? Senin söylediğine göre Adnan'ı takip etmişlerdir.
-İşte kafamda oturmayan tek konu da bu.
Zayıf olan adamı söze karıştı;
-Bence senin anlattığın kadar akıllı değil onlar Osman.
-İnşallah öyledir. aksi takdirde buraya geleceklerdir, önlem almalıyız Tufan.
-Buraya geleceklerini düşünmüyorum, diye cevap verdi Tufan. Bunu söylerken çok ciddi bir tavır takınmıştı ama içine de kurt düşmüştü. Cebinden tabakasını çıkardı ve içinden hazır, sarılı olan otu alıp yaktı. Bir nefes çektikten sonra ateşin yanındaki düz taşın üstüne, yanan yer boşluğa gelecek şekilde bıraktı.
Adamlarına dönüp,
-Size söylediğim saatte orada olun, ne yapacağınızı biliyorsunuz. Biz Osman ile bahçeye çıkacağız, diyerek otu taşın üstünden aldı ve bir yudum içtikten sonra yürümeye başladı bahçeye doğru. Sonra Osman'a uzattı. Yerdeki kurumuş dutlardan biraz toplayıp, yemeye başladı. Osman'a dönüp,
-Payiz, Adnan'ın ihanetini öğrenirse onu yanında tutar mı yoksa hemen keser mi cezasını?
-Hemen keser bence. Benim sizin mahallede olduğumu bildiğinde tek başına çıkıp gelmişti. Düşünememişti kalabalık olduğumuzu. Ya da düşünmüştü ancak yine de bunu tek başına halledeceğini sanacak kadar salaktı. Yıldırımlar gelmeseydi o an her şeyi bitirmiştik belkide.
-Evet tek başına gelmişti.
-Payiz; kızları oyununa dahil etmez. Aklında bir şüphe olsa çoktan buraya gelmişti, derken Osman'ın sesi çok rahat olduğunu anlatıyordu. O kadar rahat bir tavır vardı ki, Tufan da rahatlamıştı. Oysaki bu şekilde rahatlamalarının sebebi bu düşünceler değil, içtikleri ottu.
-Bütün bunları düşünmeye gerek yok artık! Her şey birazdan çözülecek. Adnan'ı arabayla ben yolladım onları bize getirmeleri için.
-Buraya mı, diye sordu Osman hayretler içerisinde.
-Hayır gerizekalı! Adamları nereye yolladım sanıyorsun?
-Senden korkulur Tufan, diyen Osman'ın içi ürperiyordu. Ama Ne o, ne de egosu okşanan Tufan, asıl içini ürpertecek kötü sonun farkında değillerdi..

* * *

Tekrar gelmişti arabanın yanına Payiz. Mesut ayakta, arabaya dayanmış elindeki sigarayı yudumluyordu. Onun da Payiz gibi, sık yaptığı bir şey değildi bu. Ama son günlerde sigaraya olan tutkuları farklı bir boyut almıştı. Adnan bu değişikliklerin farkındaydı ama her şeyin bir kaç saat içinde hallolacağını düşünmek rahatlatıyordu onu. Çünkü ona göre Payiz ve Mesut'un sonu gelmiş, tükenmişlerdi. 'Belki ölebilirler bile' diye aklından geçirirken,
-Evet Adnan sen geç bakalım şimdi direksiyona, yolu sen biliyorsun, dedi Payiz. Adnan'ın yan koltuğuna oturdu. Mesut ile Devran ise arkaya geçtiler. Araba hareketlendi. Hiç kimse tek kelime etmiyordu. Mesut belindeki silahı çıkarıp, mermiyi şarjöre sürdü. Emniyeti kapatıp tekrar beline soktu silahı. Devran olan biteni anlamamıştı. Nereye gittiklerini bile bilmiyordu ama tek soru sormuyordu. Sonunda sessizliği bozan Adnan oldu,
-Ne yapacağız oraya gidince Payiz ağabey?
-Sence ne yapalım Adnan?
-Bana sorarsanız Devran direksiyona gelsin, arabayı hazır tutması için. Üçümüz girip bitirelim, derken sesi titriyordu Adnan'ın. Bunu derken ya Devran'ı arabada bırakıp, bir kişiyi eksilecekti ya da kendisi arabada kalıp, yaşamayı garantileyecekti. İki türlüsü de onun işine geliyordu.
-Az ilerde boş bir tarla var, orada dur da hem silahlarımızı ayarlayalım hem de Devran direksiyona geçsin, dedi Payiz.
Başıyla onayladı onu Adnan. Mesut olan biteni anlamaya çalışıyordu ama Payiz'in bir planının olduğuna emindi. Sağa çekti arabayı Adnan. Dört kapı birden açıldı ve herkes indi arabadan. Payiz belindeki silahı istedi Adnan'dan. Verip vermemekte tereddüt etmesine rağmen, belinden çıkarıp Payiz'e uzattı silahı. Adnan'ın elindeki silahı alıp beline soktu Payiz. Hayretler içerisinde bakıyordu Adnan, şaşkınlığını gizleyemedi.
-Yanlış silahı soktun beline ağabey!
-Yok doğru silahı soktum bence!
-Nasıl yani?
-Gel bakalım Adnan, şimdi hesap vakti.
-Ne oldu Payiz, ne hesabı, derken Adnan'ın sesi titriyordu.
Mesut, Adnan'ın yakasından tutarak itti onu ve,
-Şimdi ilk ihanete ne zaman başladın, annemi nasıl öldürdünüz hepsini anlatacaksın. Eğer tek kelime atlarsan kafana kurşun sıkarım, diyerek onu tehdit etti.
-Ben hiçbir şey yapmadım, benim bir alakam yok.
-O yüzden mi son günlerde annem ile sık görüşüyordun? Planını en başından kurmuştun değil mi? Anlat!
Şaşırmıştı Adnan. Artık anlatmaktan başka çaresi kalmamıştı.
-Bana başka çare bırakmadınız, diyebildi ancak.
-Nasıl yani, diye soran Payiz'di.
-Ayşe'yi ilk gördüğüm günden beridir seviyorum. Bu sana ihanet olacak biliyorum ama aşkın, hiç yapamam dediğin şeyleri yaptırma gibi bir gücü var..
-Ayşe'yi mi? Onunla ne alakası var bunun, dedi Mesut.
-Ve biz neden çare bırakmadık, diye ekledi Payiz.
-Mesut'un ona olan hislerinin ancak Mesut ölünce geçeceğini biliyordum. Sen ise hiç hesapta yokken ortak oldun buna. Ayşe seni seçmişti Payiz ve ölüm emrini Ayşe seni severek vermişti zaten çoktan.
-Anlat dinliyoruz, dedi Mesut silahını çıkartarak.
-Her şeyin başladığı o gün Tufan kapıma geldi ve bana Yıldırımların başına geçmeyi teklif etti. Beni öyle güzel kandırdı ki! Ot içmeye başladım. Ot içiyorduk her gün ve içtikçe, o planımızı nakış gibi işliyordu. Bize uygulamaktan başka bir yol bırakmıyordu. Bana Yıldırımların başına geçmeyi isteyip istemediğimi sordu. Ben ise 'Yıldırım Çetesi'nin başına geçmeyi istemiyorum, tek istediğim Ayşe' deyince, o bunu çok iyi kullandı.
-Bizim eve kurşun sıkan kimdi, diye sordu Payiz.
-Ben sıktım..
-Sana iyilikten başka ne yaptım ben? Seni bulduğumda kendini öldürmek üzereydin. Bıraksaydım belki de Duman da, Canan hanım da yaşayacaktı bugün, derken Payiz çok sinirli görünüyordu.
Adnan'ı, Beyran Tepe'den eve gelirken jiletle bileklerini kesmeden hemen önce bulmuştu Payiz. Yıldırımların hemen hemen hepsiyle böyle tanışma hikayeleri vardı. Onları bir girdabın içinden çıkarıp biraraya toplamıştı. Bu yüzden hepsinin minnet duyguları farklıydı ona karşı ama bunu bir kere bile yüzlerine vurmamış, birinin hikayesini diğerine anlatmamıştı. Bu yüzden Mesut bunları duyunca şaşkınlıkla baktı Payiz'e.
-Keşke bıraksaydın da orada kesseydim bileklerimi, diyebildi ancak Adnan.
-Devam et anlatmaya, diye uyardı onu Mesut.
-Canan Teyze bir gün yolda durdurup, Mesut'u sordu bana ve benim için her şey orada başladı. Plânımıza buradan devam edecektik.
-Teyze deme anneme! Ne zamandan beri teyzelerini öldürüyor yeğenler, diye bağırdı Mesut.
-Ademden beri, dedi Payiz boğuk bir sesle. Böyleydi, insan en sevdiklerini öldürmüştü hep tarih boyunca ve öyle de devam edecekti çaresiz.
-O akşam Tufan eve birini yolladı ve şu an kaldıkları yere gelmemi istedi. Oraya gidince bu gece saat tam ikide Payiz gile kurşun sıkmam gerektiğini söyledi. Ama ona göre birini vurmam gerekiyordu. Dışardan kimseyi göremiyordum, ben de Duman'ı vurdum. Silah sesinden sonra Canan Teyze'nin cam kenarından ayrılmayacağını biliyordum. Bütün evlerde pencerelere çıkan insanlar vardı. Hepsi içeriye girene kadar bekledim. Tam da tahmin ettiğim gibi, cam kenarından ayrılmıyordu Canan Teyze.
-Bak hâla teyze diyor!
-Dur Mesut son deyişleri zaten, diyerek Mesut'u sakinleştirdi Payiz ve,
-Devam et anlatmaya Adnan, diye ekledi.
-Sonra ona görünüp kapıyı açmasını işaret ettim..
-Canan Teyze'yi sen mi öldürdün, diye sorarak araya girdi Payiz.
-Hayır ben işaret edince hemen kapıyı açmak için kapıya yöneldi, o sırada Osman binadan içeriye girdi. Zaten benim eve doğru koşup, evimizin camını kırmam gerekiyordu. Böylece kendimi aklamam gerekiyordu.
-Osman mı? O da mı işin içinde, diye sordu tekrar Payiz.
-En başından beri, diye yanıtladı onu Adnan.
-Kendi annene nasıl kıydın da taş attın, kafasını kırdın, çakal!
-Aşk, diyebildi sadece Adnan..

Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

787K 38.4K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
117K 4.2K 30
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...
1.1M 81.2K 58
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
393K 31.9K 48
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...