Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
57.BÖLÜM: "Yanındayız."
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"

7.2K 616 137
By redndyellow


3.GÖZ

Tutku, gözlerine giren güneş ışığı yüzünden yavaşça yüzünü buruşturdu. Kaşlarını çatarak arkasını döndüğünde gece boyunca beline sarılan kolların sahibini, sürekli kendisini uyandırıp yoran adamı bulamamıştı. Gözü komidinin üstündeki dijital saate kaydı. Henüz dokuzu gösteriyordu ve kız aile kahvaltıları yüzünden sabahı kaçırmaya pek alışık değildi. Bu yüzden gerinmeye çalıştı vücudundaki ağrıya rağmen ve derin bir nefes aldı.

Bugün bir spora gitmesi iyi olacaktı çünkü kasları çok ağrıyordu ve biliyordu ki çivi çiviyi nasıl söküyorsa, iyi bir antrenman da ağrısını o ölçüde yok edecekti.

Yataktan kalkarken, çıplak vücuduna geçirecek rahat bir şeyler arama ihtiyacıyla Alp'in dolabına yürüdü. Çekmecelerden birinden aldığı siyah baksırı beline çekip birkaç kez kıvırarak katlarken ipini iyice sıktı, raftan rastgele seçtiği asker yeşili tişörtü de üstüne geçirerek bileğindeki siyah lastik tokayla saçını yarım topuz şeklinde topladı.

Yüzünü yıkadıktan sonra havluyla kurulanırken, aynadaki aksine baktı ve boynundaki kızarıklara kahvaltıdan sonra bir çare bulmayı düşündü. Alp kendisini vampir gibi emip durduğu için, teni çok hassas olmamasına rağmen kızarmıştı.

Merdivenleri yavaşça indi ama çıt çıkmıyordu, salon geldiği zamanki gibiydi ve bir an Özgürle Selin'in gelip gelmediğini merak etse de sütyenini giymeye çok üşenmişti.

Fazla büyük olmayan ama oldukça sade mutfağa girdiğinde, kupasındaki kahveyi içerken telefonunda bir şeylere bakan Alp'i gördü.

-Günaydın." Kızın ayak seslerini duymuştu ama okuduğu şey önemli bir konuda olduğu için başını kaldırmadan cevapladı Tutku'yu.

-Günaydın. Kahve alır mısın?" Onun içtiği zift gibi kahveye yüzünü buruşturarak baktı kız.

-Ne filtre kahvesi sabah sabah film mi çekiyoruz, çay yok mu çay..." Alp, anca o zaman telefonunu kapatıp güldü onun bu haline.

Anlaşılan Tutku Devran hiç de sabah insanı değildi.

Yarım şekilde topuz yapılmış dalgalı-kıvırcık arası saçları biraz dağılmıştı. Tişört kalçalarını geçiyordu, ona çok yakışmıştı. Çay kavanozunu kıza uzatıp, kahvesini yudumlarken kalçasını tezgaha yasladı. Onun yaptıklarını izlemeye başladı.

İşine odaklanmış kafasını hiç gence çevirmemişti. Onun ritim tutan ayak parmaklarını, pürüzsüz bacaklarını ve bu rotayı takip ederek tüm vücudunu süzdü Alp.

Çayı üstüne koyduktan sonra buzdolabını kurcalayan kız iyice eğilmiş, bulabileceği tatlı bir yiyecek ihtiyacıyla dolaptakileri kurcalamaya başlamıştı. Gördüğü nutella kutusunu avucuna alırken, kalçasındaki şaplakla bunu beklemediği için yerinde sıçradı. Bu hareketi ablası ve halası da kendisine sık sık yapardı, fakat hiç hoşlanmazdı Tutku.

Doğrulup, kapağı kapattığında Alp kendisine gülümsüyordu. Ama onun kaşları bu yüzden çatıktı.

-Ne arıyorsun bakalım?" Kızın geçmesine izin vermeyip, ellerini kalçalarına götürdü. "Böyle gezinmemelisin. Selinle Özgür her an gelebilirler." Nutella kapağını açtığında, genç hemen arkasında duran tezgahtaki temiz kaşığı uzattı ona. Teşekkür etme gereği duymadı, çünkü poposu acımıştı.

-Sonuç olarak gelmediler. Hem Selin de böyle geziyor zaten!" Kaşığı daldırıp çikolatayla doldururken, kalçalarını sıkan eller rahat durmuyordu.

Anlaşılan birileri sabaha enerjik başlamıştı.

-Ama onun seninki kadar seksi kalçaları yok." Bu cümle kaşlarını iyice çatmasına neden oldu kızın, onun kollarından kurtulup tezgaha oturdu ve nutellayla doldurdu ağzını. Çikolata ona büyük bir keyif verirken, yutar yutmaz söylendi.

-Arkadaşlarının takıldığı insanların kalçalarını mı kesiyorsun?" Tek kaşını kaldırarak kendisine sorulan soru, genci gülümsetti. Tezgahın yanına gelip ellerini kızın dizlerine koydu.

-Kıskandın mı?" Artık iki kaşını da kaldırmış olan kızın inanamaz bakışıyla keyifli bir kahkaha attı. "Bebeğim, bakmama gerek yok, tahmin etmek zor değil. Seninki gibisini her saniye görmüyorum, olsa fark ederdim demek istedim." Cümleleri de elleri gibi gittikçe edepsiz bir hal alıyordu, çünkü yeniden poposunun avuçlandığını hissetmişti. Ona aldırmadan çikolatayı yemeye devam etti ve bu Alp'in dikkatinden kaçmamıştı. "Çikolatamı çok fazla yiyorsun, seni cezalandırmam gerekiyor."

Ona da ikram etmek ister gibi, kaşığını uzattı kız. Ama genç adam kaşıktan yemek yerine farklı bir yol seçti. Kızın kalçalarından tutarak kendine doğru çekti ve dudaklarını buluşturdu. Elini ensesine çıkarırken, dilini dolgun dudaklarında gezdirdi. Çikolatanın Tutkuyla karışan tadını almak daha güzeldi.

Geri çekildiğinde kızın gözlerine baktı.

-Payıma düşeni aldım ben." Onun söylediği şeye alayla güldü Tutku.

-Ceza dediğin bu muydu? Bunu söylemeye cesaret etmişken, daha yaratıcı bir şeyler beklerdim." Cümle apaçık bir meydan okumaydı ve bu Alp'in de yüzünde bir gülümsemeye yol açtı. İşte şimdi ikisinin de suratını birbirini daha çok kışkırtan tebessümler yerini almıştı.

Dudakları arasında milimetrelik bir boşluk kalırken mırıldandı genç.

-Uyarmadığımı söyleme." Bu tehdite zerre aldırmadığını göstererek, onu kendisine çekti Tutku ensesine yasladığı parmaklarıyla. Öpüşmeleri ihtiraslı bir hal alıp, birbirilerine dokunuşlarının daha da istekli olmasına yol açarken, zaman/mekan kavramlarını yine yitirmişlerdi ama güçlü öksürme sesiyle yavaşça ayrıldı dudakları.

Başlarını ikisi de aynı yöne çevirirken, ona sarılmayı bırakmadı Alp, çünkü kolları arasındaki kız sütyensizdi ve büyük göğüsleri, arkadaşı bile olsa, Özgür'ün görmezden gelemeyeceği kadar sivrilmişti.

-Bölüyor muyuz gençler?" Diye kaşlarını kaldırıp indirdi Selin. Haylaz çocuğunu basmış, umursamaz ve kaygısız bir veli gibi davranmıştı, elini beline koyarken.

-Evet." Tutku'nun verdiği cevap, Alp'in ve Özgür'ün bakışlarını kız üzerinde topladı. Selin, bu cevaba içten bir kahkaha attı ve ocaktaki çaydanlığa yürüdü.

-Çay içen tek kişi artık ben değilim anlaşılan." Elindeki deri zarf çantayı masanın üzerine fırlatıp, kıza göz kırptı. "Seni sevmeye başlıyorum."

Tutku, bir şey söylemek için ağzını açmışken onu kucağına aldı Alp. Kızı odaya çıkarması iyi olacaktı çünkü Selinle Tutku bir değildi ve kavgaya girmek için vücudunu ondan ayıracak olan kızın göğüslerini, kimsenin görmesini istemediğine karar vermişti.

-Pancake var atıştırabilirsiniz." Dedi mutfaktan çıkmadan önce ve Selin'in alkışladığını duyan Tutku göz devirdi. Alp, çoktan onu salona kadar taşımıştı.

-Ben varken pancake olduğunu söylemedin, şimdi zorla götürürken mi söylüyorsun?" Merdivenleri onun ağırlığından zerre etkilenmeden hızlı hızlı çıkarken, kıza açıklama ihtiyacı hissetti.

-Zorla götürmüyorum Tutku, sütyenini giydiğinde tekrar inebiliriz." Odaya çıkarma nedenini o anda anladı, çünkü kendisi başka bir şey sanmıştı. Yarım kalan bir öpüşmeyi devam ettireceklerini... Gözüne gelen görüntüleri yok etti, iyice arsızlaşmıştı.

-Göğüslerimi Özgür'ün görmesini mi sorun ettin?" Kızın kalçasını tek eliyle tutup kapıyı açtı ve odaya girince zemine indirdi Tutku'yu.

-Evet hoşuma gittiler ve sivrilen uçları onun görmesini istemedim. Açıklama yeterli mi?" Sesindeki ciddiyet olmasa bu iki cümleye gülerdi kız ama Alp gerçekten düşüncesinde ciddi ve kararlı göründüğü için baş salladı.

-Tamamen giyiniyorum ben o zaman. Kahvaltıdan sonra çıkarım hem." Alp'in tişörtünü çıkarıp yerdeki sütyeninin askılarını takarken, kopçasını takmaya yardım etti genç.

-Her zaman arayabileceğini biliyorsun?" Belindeki eller karnını okşarken, yerdeki büstiyerini eğilerek aldı. Kalçasında hissettiği eli görmezden gelerek yanıtladı onu.

-Evet biliyorum." Büstiyerin yan tarafta olan fermuarını da taktığında, başını omzu üzerinden Alp'e çevirdi. "Sadece ben mi arayacağım?"

-Hayır. Ama ben seks yapmak için hep müsaitim, o yüzden senin müsait olduğun zamanı söylemen daha mantıklı." Onun bu çapkınlık ve alay karışık cevabına göz devirdi Tutku. Ağabeylerini kaç kere sevgilileriyle öpüşürken bastığını düşünürse, Alp'in de onlardan pek farkı yoktu anlaşılan. "Ee, ne zaman aramayı düşünüyorsunuz Tutku Devran?" Ters çevrilmiş pantolonunu elini paçalarına sokarak düzeltirken, gözlerini kısıp düşünüyormuş gibi yaptı.

-Bilmiyorum, bakacağız artık." Belinde gezinen el, onu iyice kendisine çekiyordu. Pantolona bacağını geçirirken, oyuncu bir şekilde iç çekti Alp.

-Sabırsızlıkla bekliyorum küçük hanım." Tek kaşını kaldıran kız pantolonunu kalçalarına geçirip, kafasını ona çevirdi, yüzündeki gülümseme bu cümleyi onu sinirlendirmek için kurduğunu kanıtlıyordu.

-Bekleyin Alp Bey, bekleyin." İsmiyle hitap etmesi hoşuna gitmişti kızın, dün birkaç kez daha söylemişti ve "ağabey" lafının devamında gelmemesi hem tuhaf hem de güzeldi. Çünkü ağabey demesi, şuan içinde bulundukları durum düşünülürse iğrenç olurdu. Diğerlerinin yanında numara yapmak zorunda kalacakları orası ayrı...

Tam çantasını toparlayıp, etrafa son kez bakarak kapıya gitmişti ki Tutku, bileğinden onu çeken adam dudaklarına yeniden yapıştı. Dudaklarında şehvetin dışında, kafa karışıklığı ve bu karışıklıktan kurtulmanın ihtiyacını hissetti genç kız. Ona kısa bir karşılık verip geri çekilerek gözlerine baktı Alp'in. Gerçekten de bu anın bitmesini istemiyor gibi görünüyordu. Ama er ya da geç bitecekti, her şeyin bir sonu vardı. Güzelliklerin de, acıların da.

-Sen giyin, aşağıdayım ben." Başını aşağı yukarı salladı delikanlı başka bir şey söylemeden, kız kapıdan çıkarken cebinde titreyen telefonu onu kendi hayatına çağırırken, cebinden çıkan bilekliğe -Tutku'nun bilekliğine- baktı birkaç saniye. Gelen aramayı isteksizce yanıtlarken bileklikle oynamaya başlamıştı.

Tutku ise mutfak kapısına geldiği anda ikilinin fısıldaşmasıyla durmuştu olduğu yerde. Kapı dinlemek onluk bir eylem sayılmazdı, sadece birkaç kez -çok masum eylemlerdi- yapmıştı bunu ama yine de dinlemeye başladı.

-Yine o çocukla takılıyor! Uyarmayacak mısın Özgür? Gözünün halini görmedin mi?" Konunun Alple ilgili olduğunu hissetti, nitekim Özgür'ün cevabı da bunu kanıtlamıştı.

-Abarma Selin, büyük bir şey değildi. Ayrıca Alp yetişkin biri, ona karışmamamız hakkında söylediklerini biliyorsun." Gerçekten de büyütülecek bir şey değildi, görmüştü kendisi de ama nedense Selin'in konuşmalarından basit bir göz morarması dışında şeyler olduğunu da sezmişti. Ağabeyi Rüzgar'ı dövüşlerinden dolayı çok kez fena hallerde gördüğü için o morarmayı önemsememiş gibi davransa da, sebebini merak etti. O çocuk dedikleri kimdi?

-Tutku da buna katılıyor mu acaba? Karışmama fikrine yani?" Özgür, Selin'e parmağını kaldırırken ciddi bir şekilde uyardı kızı.

-Sakın, ona bunun bahsini açma. İlişkilerini bilmiyoruz." Ağzına fermuar çekmiş gibi yapan kız, o anda sussa da bu işin peşini bırakmayacaktı! Alp'i sokakta mı bulmuşlardı? Sarışın diye onu aptal sanıyorlardı ama değildi!

Mutfağa giren kızla ilk göz göze gelen kendisiydi ve düşünceli ifadesi Tutku'yu görünce hemen bozulmuş, beraberinde sorun olmadığını gösteren sahte tebessümü getirmişti.

-Tutku, alsana." Özgür kendisine nutella sürülmüş pancakei uzatırken, yanına giderek elinden aldı. Kendisine çay da koyan adam bardağı uzatırken, gülümseyip Selin'in yanındaki sandalyeye oturmuştu.

-Teşekkürler." Sessizce tatlı lokmaları midesine yollarken, kafası karmakarışıktı. Birkaç dakika sonra mutfağa giren Alp, çayını yudumlayan Tutku'nun durgun halini fark etse de, arkadaşlarında gezinen suçlayıcı bakışları cevapsız kaldı.

-Çıkalım mı?" Tutku, o zaman fark etmişti geldiğini. Başını aşağı yukarı sallarken, önce Özgür'e sonra Selin'e baktı. İyi bir başlangıç yapmasalar da, fena durmuyorlardı. Hatta düşüncelere dalmasaydı, onların atışmalarına gülümserdi bile.

-Görüşürüz." Yerinden kalkan kıza kupasını kaldırdı Selin, Özgürse pancake olmayan elini salladı havada.

İkili, gergin bir şekilde yolda giderken, çiseleyen yağmur iyice sinirlerini bozdu Tutku'nun. Bu havalardan hiç hoşlanmazdı.

-Bir sorun mu var?" Alp'in sorusuyla, başını adama çevirdi. Koyu kahve gözlere, kısa bir an yoldan ayırdığı gözlerini çevirdi, yine tüm çıplaklığıyla bakıyordu kız kendisine ama onun arkasındaki hisleri anlayacak yürek mi kendisinde yoktu, yoksa orada zannettiğinin aksine bakışlarında bir his mi yoktu anlamıyordu Alp.

-Hayır. Sende?" Cümle anlamlıydı, bu yüzden kaşları çatılmıştı delikanlının. Keyfi oldukça kaçıktı, belli ki bu da onun gözünden kaçmamıştı.

-Hayır." Demek saklamak istiyordu, belki de rahat bırakmak en iyisiydi. Kollarını göğsünde kavuşturup, camdan akan damlaları izlemeye başladı Tutku.

-Güzel." Aralarında başka bir konuşma geçmedi yol boyunca. Yağmur tanelerinin rahatsız edici sesi, yoğun trafik ve klasik İstanbul'u dinlediler.

Yalının bir sokak öncesinde, parkın yanında arabayı durdurdu Alp kızın isteği üzerine. Tutku, yine sessizce inecekti arabadan ama kapıyı kilitledi genç. Vücudunu ona doğru çevirirken, çenesine hafifçe dokundu.

-Görüşürüz fıstık." Kafasını yavaşça eğip, dudaklarını kızın dudaklarının kenarına değdirdi bir tüy kondurur gibi.

Gözlerinde esrarengiz duygular ve durumlar vardı. Onu anlamak ister gibi, avucunu yanağına yaslayıp başparmağıyla okşadı uaul usul Tutku.

-Görüşürüz." Bakışmaları uzayıp giderken, bunu ilk kesen taraf kız olmuştu. Yavaşça kemerini çözdü, robotik hareketlerle kapıyı açıp indi. Arkasına hiç bakmadan yürürken, Alp arabayı çalıştırıp sokaktan dönmeden son kez arkasına baktı. İçine sinmeyen bir şeyler vardı ama görmezden geldi.

•••

Asansörün katları çıkması dakikalar sürmüş gibi geliyordu. Merakına engel olamayıp kapısına dayanmış olacaktı ama umrunda değildi. Alp'e üç kez ulaşmaya çalışsa da hiçbir cevap alamamıştı ve bir haftadır da ses seda çıkmıyordu. Açık açık soramasa da Eva'yı yoklamıştı ama kız da ağabeyini pek sorgulamamış olacak ki, şehir dışında arkadaşlarıyla bir geziye gittiğini söylemişti.

Öyle olsa Tutku'ya haber vermez miydi? En azından mesajını yanıtlardı çünkü ne zaman olursa yazabileceğini söylemişti.

Kapı önüne geldiği anda fark ettiği detayla adımları olduğu yerde kalakaldı.

Evin kapısı çok hafif aralıktı.

İçeride biri vardı. Gizli girmişti ki, kapıyı kapatmamıştı. Abartıyor muydu? Belki Özgür ya da Selin açık unutmuş olabilir miydi?

Kaşlarını çatarak yavaşça içeri doğru yürüdü. Kalbi hızlı çarpsa da, korkudan değildi, sadece Alp'e bir şey olma ihtimali onu biraz endişelendirmişti. Bugüne kadar çok kan görmüşse de, onu yerde yatarken ölü bulma fikri kendini hazırlayabileceği bir durum değildi.

Eşikten adımı atıp, kapıyı arkasından olabilecek en sessiz biçimde örttü. Salona doğru yönelen adımları temkinliydi, gözleri hızlı hızlı hareket ediyordu.

Arkasından aniden boğazına sarılan el ve başına tutulan silahla duraksadı.

-Sessiz ol. Yoksa kafanda bir delik açılır." Gerçekten de kafatasına saplamaya çalışırcasına batırıyordu silahı ona ve ellerini havaya kaldırdı Tutku.

-Tamam. Tamam. Sessiz olacağım." Nefes verir gibi gelen gülme sesi, beraberinde gevşeyen bir kolu ve hamle yapma boşluğunu getirirken, dirseğini onun karnına geçirdi kız.

Kendini öne doğru iterek, tekmesini adamın elindeki silaha savurdu ve silah salonun bir köşesine doğru fırladı. Üzerine atlayan iri cüsseden attığı takla sayesinde kurtuldu ve eline geçirdiği bibloyu adamın kafasına doğru fırlattı.

Bu cüsseli herifin dikkatini dağıtırken, bacağına kuvvetli bir tekme savurdu ve koltuk kenarına basarak havada kendini çevirirken, ayakkabısının uçunu biblo yiyen başın arkasına kuvvetlice geçirdi.

Yediği tekmeyle yere düşen öfkeli adam ayağa hızla kalkıp onu bacağından çekerken, yumruğunu onun taştan mı oyulduğunu anlamadığı yüzüne savurdu Tutku. Eli acımıştı ama adam etkilenmiş görünmüyordu.

Yüzüne sert bir tokat yerken dudağından fışkıran kan parkeye damladı. Sonunda karşılık almıştı ve bu onu daha çok hırslandırdı.

Yerinden kalkacakken yediği bir yumrukla geriye savruldu ve saçları parkenin üstüne yayıldı. Ayağını, kalçalarını zeminden kaldırdığı anda, adamın aletine geçirdi ve yerinden sıçrayarak çevik bir hareketle kalktı.

Dış kapıdan giren genç, duyduğu seslerle salona girerken yerden kalkan Tutkuyla göz göze geldi. Kaşlarını çatıp, kıza doğru hamle yapan Demir'in üstüne atladı ve bağırdı.

-SAKIN!" Onun geldiğini yeni fark etmişti Demir. Bu sürtüğe haddini bildirmeye takmıştı kafayı, o kadar gözü dönmüştü ki, Alp'i yakasına yapışana kadar görmemişti bile.

Saniye saniye sakinleşen adam, kıza doğru nefretle bakarken, Tutku'nun sabit bakışlarını takip etti ve Alp'e döndü yeniden.

Bu hatunu tanıyordu Alp demek ki...

-Yukarıdayım." Delikanlının yakasında duran ellerinden kurtuldu, yerdeki silahını beline geçirdi ve merdivenleri hızla birkaç adımda çıktı.

Kızın kanayan dudağına doğru elini uzattığı anda, bir adım geriledi Tutku.

Alp'in yüzünde bağırırken gördüğü karanlık ifade, o adam ve tüm bu olanlar...

O silah... Neyin nesiydi?

-Sen...iyi misin?" Dudağındaki kanı elinin tersiyle sildi ve dilini dudaklarında gezdirdi kız. Yerdeki çantasını omzuna taktı, umursamazca salladı elini havada temas etmesini istemiyordu. Dudağına dokunmasını, hiç istemiyordu. Buraya gelmek hataydı, onu merak etmek de öyle...

-Bir daha aramayacağım. Gelmem de gereksizdi." Kapıya doğru kararlı adımlarla giderken, Alp ensesini sıvazlayarak derin bir nefes aldı ve onun arkasından çıktı.

Asansöre binen kız yaşananların heyecanıyla düşünemese de, kapılar kapanmadan kendisine koşan ama içeri girmeye yetişemeyecek olan gence son kez bakıp arkasını döndü.

Gördüğü o karanlık yüzü unutamayacaktı.

Bu tokadı, dövüşü değil. O yüzü.

Çünkü her şey, bununla başlamıştı aslında.

•••

Bölüm Sonu! Neler düşünüyorsunuz?

•Tutku&Alp nasıl bir ikili oldular gözünüzde?

•Bu hikayeyi aşırı heyecanlı yazıyorum. Umarım sevmişsinizdir. Yorum yazmayı ve çok sevdiyseniz yıldızlamayı lütfen unutmayın. Özellikle YORUM. ❤️

Alıntılar, bilgilendirmeler daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

Kendinize çok çok iyi bakın. Aşkla kalın. Bana mutlaka her zaman yazın. Unutmadaaaan,





Sevin,sevilin.❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 97K 75
Ada: Son bir defa gör beni Ada: Son bir defa duy Ada: Son bir defa sarıl bana Ada: Son bir defa ellerimi tut Ada: İmkansız biliyorum Ada: Ama son bi...
46.9K 2.3K 46
Elleri bornozun kuşağına giderken bütün uzuvları titriyordu. Hala gözleri kapalıydı. Kuşağı çözdü bir omuz hareketiyle bornoz bedeninden kayarak ayak...
4M 113K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
2.7M 121K 70
Sabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin si...