ODA ARKADAŞIM

By lalgonul

57.4K 6.6K 10.5K

✨Wattpad RomanceTR okuma listesinde. Biraz kendi hayatımı kattım. Biraz yaşayamadıklarımı biraz da yaşamak i... More

GİRİŞ
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
SON | 1
SON
VEDA
ÖZEL BÖLÜM

BÖLÜM 25

828 89 94
By lalgonul

Oda Arkadaşım

Bölüm 25

~




Saatlerdir bakışlarını gökyüzüne dikmiş bakıyordu. Masmavi gökyüzü ilk defa huzur veremiyordu kalbine. Bakışlarını gökyüzünden çekip denize çevirdi. Masmavi deniz... Rengini gökyüzünden alan, sonsuz huzurun kaynağı. Deniz ve gökyüzü asla kavuşamayan iki aşık. Deniz öyle çok sevmiş ki gökyüzünü zamanla onun rengiyle kaplanmış her yeri. Gökyüzü öyle çok sevmiş ki denizi hiç düşünmeden canından can koparıp göndermiş renginden denize.

İlgar'a göre aşk tam da böyle bir şeydi. Fedakarlık olmadan aşk olmazdı. Kimse mükemmel değildi ki. İnsanlar birbirini tamamlayabilince anlamı oluyordu evliliklerin. Onların sorunu ne anlaşmaydı ne de Menesse'nin engelli olması. İlgar'a göre onların en büyük sorunu güvendi. Ne yaptıysa bir türlü Menesse'nin güvenini kazanamamıştı. Güven olmadan da hiçbir ilişki yürüyemezdi.

Yüzünü ellerinin arasına alıp derin bir nefes aldı. Menesse'nin ona kırgın olmasına dayanamıyordu. Telefonunu çıkarıp konuşmak istediğini sahilde beklediğini yazdı ve gönderdi. Çok zaman geçmemişti ki yanında bir ağırlık hissetmesiyle kapattığı gözlerini açıp bakışlarını yanına oturan kadına çevirdi.

"İyi misin Menesse?" Nasılsın diye sormaya korkuyordu. Evet demesi için özellikle bu soru kalıbını kullanmıştı İlgar.

"Nasıl olduğumu gayet iyi biliyorsun bence İlgar. Konuşmak istiyorum demişsin dinliyorum."

"Menesse, çok düşündüm sen haklıydın o evden çıkmamalıydık. Sen defalarca yaşadın ama benim için ilkti ne yapmam gerektiğini bilemedim. Üstelik mevzu sendin. Konu sen olunca ayağına takılan taş bile olsa yok etmek istiyorum. Yağmur sana değmesin, rüzgar seni üşütmesin istiyorum. Özür dilerim Menesse seni kırmamak için çabalarken daha çok yaraladım."

"Ben de senden özür dilerim o gün biraz sert konuşmuş olabilirim." Söylemek istediği çok şey vardı aslında Menesse'nin yüreğinde ama yine susuyordu. İstediklerini değil zorunda olduklarını söylüyordu.

"Konuşarak sorunlarımızı halledebiliyormuşuz bak illa ki boşanmaya gerek yokmuş." Dudakları alayla kıvrılsada cümlesi en çok onun kalbini yakmıştı.

Boşanacaklardı...

Kısa bir zaman sonra gözlerinde huzur bulduğu kadın yanında olmayacaktı. Doya doya yaşayamadan hasret kalacaktı sevdalısına.

"İlgar yapma..." Boğazındaki düğüm öyle yakıyordu ki içini iki kelimeyi bile zorla telaffuz etti Menesse.

"Tamam Menesse merak etme ısrar etmeyeceğim bazı şeyler zorla olmaz."

"Yarın sözden sonra her şey bitecek zaman ne kadar hızlı geçiyor değil mi?" Dakikalar süren sessizliği bozan Menesse olmuştu.

"Zaman kavramı çok görecelidir. Elektrik faturası hemen gelir. Ama özlediğin birisinin gelmesi üç gün olsa bile yıllar gibi gelir."

"İlgar benimle evlendiğine pişman mısın?" Menesse gözlerini İlgar'ın gözlerine sabitleyip sordu sorusunu.

"Neden böyle bir şey sormak istedin? Vicdanını rahatlatmak için mi? Ben evet diyeceğim sen de kendi kendine diyeceksin ki 'Haklıyım işte şimdiden pişman oldu.' Ama üzgünüm Menesse vicdanını rahatlatamayacağım bugün yine olsa yine o masaya otururum." dedi İlgar. İşaret parmağını Menesse'ye doğru sallayıp.

"Haksızlık yapıyorsun İlgar böyle bir şey düşünerek sormadım. Eskiden beni anlardın, bana hak verirdin."

"Çünkü zamanla kalbindeki duvarları yıkarım sandım bize bir şans verirsin sandım. Ben seni yine anlıyorum korkularına hak veriyorum. Ama bize bir şans Menesse, tek bir şans bile vermedin. İşte benim bütün kızgınlığım buna."

"...."

"Sus Menesse yine sus en iyi yaptığın şe....."

"Sus ne olur devam etme kalbim acıyor." Parmağını İlgar'ın dudağına bastırıp yalvaran bakışlarla konuştu Menesse.

Başını İlgar'ın göğsüne yaslayıp gözlerini kapattı. İlgar bir an tereddüt etse de sıkıca sarıldı Menesse'ye. Çok kızgındı ama yüreğindeki yaranın tek ilacı da Menesse'ydi. Kokusunu içine çekti, öyle sıkı sarmıştı ki tüm dünya gelse onları ayıramazdı.

••••••

Fırat çağırdığı taksiye binip İlgar'lara gitmek için yola çıktı. Yarın erken gidecekleri için herkesin orada kalmasını istemişti İlgar. Fırat kapıyı bir kez çalmıştı ki Zehra hanım açtı kapıyı. Güneş salonda otururken birden içeriye Fırat girince yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi her şeye rağmen gelmişti işte.

"Fırat hoşgeldin." dedi Güneş sesindeki mutluluğu gizlemeye çalışarak.

"İlgar herkesin burda olmasını istedi yarın yola erken çıkacakmışız." dedi Fırat ama aslında kısaca senin için gelmedim demek istiyordu.

"Fırat iyi gözükmüyorsun."

"İyi gözükmüyor muyum? Küçücük umudum bana iyi bakamadı demek ki hani bizi başbaşa bırakmıştın ya."

"Neden beni bir kez olsun aramadın? Eğer bir kez olsun arasaydın..."

"Özür dilerim Güneş ben sevdiğim kadın tarafından yarı yolda bırakıldım. Burada hiçbir şey çekmiyor telefon çekmiyor mutluluk çekmiyor, huzur çekmiyor."

"Ben seni yarı yolda bırakmadım. Ben aslında günlerdir düşünüyorum, Menesse'yle konuşuyoruz. Benim psikolojim iyi değil Fırat ben ailemi özledim ben aile olmayı özledim. Sanırım tüm yaptığım hataların nedeni bu gerçekten çok özür dilerim."

"Ben de günlerdir düşünüyorum Güneş hata kimde diye biz belki de hatayı en başta yaptık. Yıkık bir temelin üstüne evlilik inşa etmeye çalıştık."

"Devam etme Fırat. Biliyorum canını yaktım, biliyorum ama pişmanım. Yapma ne olursun bu evlilik için ne zorluklar atlattığımızı biliyorsun. Hatalıyım kabul ediyorum işte tamam kız bana küs bağır çağır ama evliliğimizin bir hata olduğunu söyleme."

Karşısında gördüğü adam Fırat değildi. Gözlerinin yanıldığına emindi. Onun tanıdığı Fırat evlilikleri için böyle konuşmazdı. Bütün bunlar kabustan ibaret olmalıydı. Gözlerini kapatıp açtı ama karşısındaki görüntü değişmedi. Fırat tüm kalp kırıklığıyla hala karşısında duruyordu.

"Canımı çok acıttın Güneş. En güvendiği yerden kırıldı kalbim. Eğer istersen memlekette hiçbir şey yokmuş gibi davranırım ama İstanbul'a dönünce her şeyi konuşacağız artık ne gerekiyorsa."

"Tamam şimdi sinirlisin susalım sonra konuşuruz." Ne yapacaktı bilmiyordu ama bildiği tek şey ne olursa olsun yaptığı hatayı telafi edip Fırat'ı tekrar kazanacaktı.

Kerim bey odasında karısının fotoğraflarına bakıp ağlıyordu. Eşinin son isteğini yerine getirmek için elinden geleni yapmıştı ama eskiden oğlunda açtığı bir yara yüzünden yine her şeyi mahvetmişti. Telafisi mümkün olmayan hatalar yapmıştı. Oğluna attığı tokadı hatırlayınca tokat attığı elini yumruk yapıp duvara vurmaya başladı vurdukça acısı artıyor ama içindeki öfke az da olsa diniyordu.

İlgar ve Menesse salona geçtiklerinde Fırat'la Güneş'in de orada olduğunu gördüler tam oturmuşlardı ki yukarıdan çığlık sesleri geldi. Hepsi bir anda koşarak Kerim beyin odasına geçtiler. İlgar babasının çıldırmış gibi duvarı yumrukladığını görünce koşarak zorda olsa babasını tutup koltuğa oturttu.

"Baba ne oldu sana?" Paramparça olmuş elini tutup endişeyle baktı babasına İlgar.

"Bırak beni oğlum elimi kıracağım nasıl kıydım sana? Nasıl attım o tokadı? Her şey benim yüzümden telafisi mümkün olmayan hatalar yaptım."

"Tamam babam geçti ben unuttum bak artık kalbim de acımıyor. Gerçekten acımıyor baba eski defterleri çöpe attım ben ne olur sen de unut artık kendini suçlamayı bırak." Babasına sıkıca sarılıp gözyaşlarını serbest bıraktı İlgar.

Kerim beyin eline pansuman yaptıktan sonra herkes odasına çekilip düşüncelerin izin verdiği müddetçe uyumaya çalıştı. Sabah sanki hepsi anlaşmış gibi tek kelime etmeden erken saatte kahvaltılarını yapıp yola çıkmak için valizlerini almaya odalarına çıktılar. Menesse valizi alıp tam odadan çıkacaktı ki İlgar girdi içeri.

"Gidiyorsun Menesse." Gözlerini Menesse'nin harelerine sabitleyip konuştu İlgar.

"Her şeyi alamadım annemler anlamasın diye sözden sonra kargoyla falan hallederiz." Menesse gözlerini İlgar'dan kaçırıp konuyu değiştirmeye çalıştı.

Çünkü biraz daha konuşursa vücudu ona ihanet edecekti. İlgar'a sıkıca sarılıp 'bir şey yap gitmeme izin verme.' diyecekti. Gözyaşları çoktan ihanet etmişti zaten. Neden böyle bakıyordu ki İlgar? Bilmiyor muydu bir bakışıyla Menesse'nin kahrolduğunu? Zaten her şey çok zordu neden konuşarak daha da zorlaştırıyordu ki? Gitmeliydi bir an önce bu odadan da bu şehirden de gitmeliydi.

Masal bitmişti...

"Yemişim eşyasını! Eşyaları yollarım arkandan. Peki ya gülüşlerin? Bana yaptığın ilk makarna, şu balkonda söylediğin sözler. Anılarımız diyorum Menesse anılarımızla nasıl baş edeceğim? Yoruldum ben Menesse seni sevmenin tadına varamamaktan yoruldum. Canım yanıyor kalbime basa basa gidiyorsun."

Akan gözyaşlarıyla dinliyordu Menesse İlgar'ı. O da isterdi İlgar'ın elini tutmayı tüm acılara birlikte göğüs germeyi ama yapamıyordu yaşayacaklarını düşündükçe adım atmaya korkuyordu. Önünde tehlikeli bir ameliyat vardı. İlgar'a sıkıca sarıldı bir ömür hasret kalacağı kokuyu doya doya içine çekti. O an keşke bir kavonaza kokuları saklamak mümkün olsaydı diye düşündü. Bugün bu odada geçirdiği son gündü. Bugün masalının bittiği gündü. Artık gerçek dünyaya dönme, uyanma vakti gelmişti. Uzanıp İlgar'ın dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Arkasını dönüp hiçbir şey söylemeden kapıya doğru ilerledi.

İlgar önce şaşkınlıkla baktı gidiyordu Menesse. Mutluluğa dair her şeyi alıp hasreti bırakıp gidiyordu. Menesse'nin elini tutup hızla kendine doğru çevirdi. Alınları birbirine değiyor, kalplerinin sesi odada yankılanıyordu. Konuşsalar birbine değecek kadar yakındı dudakları ama bu mesafe bile İlgar'a fazla geldi o an, tutkuyla birleştirdi dudaklarını. Zaman ikisi için de durmuştu. Gözlerini kapatıp İlgar'a teslim etti kendini Menesse. İlgar usulca geri çekilerek Menesse'nin gözlerinin içine baktı.

"Bu defa kiminle öpüştüm Menesse?" Yüzünde tebessüm olsa da kalbindeki acı gözlerinden okunuyordu.

"Benimle öpüştün o günde benimle öpüşmüştün. Seninle yaşadığım hiçbir şey için pişman değilim. Geçirdiğim bu bir yıl hayatımın en güzel yılıydı ve sen tanıdığım en mükemmel insansın. Üzgünüm hem de çok üzgünüm böyle ayrıldığımız için kalbinin katili olduğum için çok üzgünüm. Sen teşekkürü sevmiyorsun Rabbim sana mutluluğu versin İlgar hakkım varsa helal olsun sen de hakkını helal et."

Kalbine saplanan bıçaklara aldırmadan veda konuşmasını yaptı Menesse artık ikisi de farkındaydı yolun sonuna gelmişlerdi.

"Rabbim bana mutluluğu verdi Menesse ama sen onu paramparça ettin. Her neyse zaten artık ne söylesem anlamsız. Hakkım varsa helal olsun ama aşkım için aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

İkiside sustu. Ne kadar süre öylece birbirlerinin gözlerinin içine baktıklarını bilmiyorlardı. İlgar sessizliği bozan kişi oldu.

"Menesse bir şiir okur musun? Güzel bir ilişkimiz olmadı bari güzel bir vedamız olsun."

"Vedanın güzeli olmaz İlgar." dedi Menesse, gözünden akan yaşlar yüreğine dökülürken.

"O zaman ben okuyayım hiç olmadı ilerde güzel şiir okurdu diye hatırlarsın beni belki. Ya da bir yerde duyunca şiiri bu bizim şiirimiz dersin. Nedenini soran olursa ben sevmeyi değil gitmeyi çok iyi bilirim o yüzden diye cevap verirsin."

Ellerini Menesse'nin ellerine kenetleyip alnına derin bir öpücük kondurdu. Yüreğinden geçenlerin tercümanı olan şiiri okumaya başladı.

"İşte gidiyorsun
Merdivenlerde bir ölüm sessizliği
Kül rengi yağmurlar sokaklarda
Üzerinde en çok sevdiğim ceketin
En acısı unut gitsin der gibi devrilmiş kirpiklerin ve ilk defa
Bu kadar aceleci
Ellerin, ayakların, gözlerin
Söylenecek ne varsa bitti -doğrudur-
Artık bu saatler
Kanadı kesik bir sevdanın
Kalemi kırık bir aşkın
Ve sayfaları yanık bir romanın sonudur.

İşte gidiyorsun
Ellerinle açtığın bütün kapıları kapayarak
Hayat verdiğin odalardan gölgeni de alarak
Ve sürgüne verip bütün düşlerimi
Dağ gibi bir adamı yıkarak
Anlıyorum, anlıyorum bu suskunluk
Bir aşkın açılmamış son mektubudur
Geride bıraktığın saksıda bir gelin çiçeği
Masada kırık bir kolye
Ve yüreğimde parmak izlerin
Ve de cevapsız yüzlerce sorudur.

İşte gidiyorsun
Dikerek gözlerime o mağrur bakışını
Yıllardır düşlediğin zaferi kutlayarak
Ve bir masum veda gibi sokulup yanlarıma
Ellerinle yüreğimi parçalayarak
Tarihte bugün
Aylardan Eylül
Günlerden hüzün
Saatlerden ondur
Sen...
Sen kazanmayı
Ben kaybetmeyi seçtim
Anlıyorum...
Anlıyorum
Bu ikimiz için artık sondur....

İşte gidiyorsun
Ve biliyorsun birazdan sol yanıma düşerim
Yaramın olduğu yana, vurduğun yere yani
Nede olsa ayrılık acıdır, zordur
İşte karşında ağır yaralı bir adam
Bir avuç gözyaşı
Ve ihanet makamında bir şarkı
Suç mahalinde senden kalan son delil
Git hadi git vazgeçilmezim
Unutma ki dünyada bütün mezarlıklar senin gibi vazgeçilmezlerle doludur
Git, hadi git vefasızım.
Hadi git... Git... Git....
Git....







•••
Şiir: Ahmet Selçuk İlkan

Yorumlarınızı Bekliyorum 😍

En beğendiğiniz cümleyi yazar mısınız?♥️

Continue Reading

You'll Also Like

6.1K 807 22
arkadaşı zoruyla bir tane uygulama yükler seungmin, ve cevap vermeyeceğini bile bile gözüne çarpan adama yazar. peki adam binlerce kişi arasından kü...
40.5K 2K 45
Siyaha aşıktı kadın, bu yüzden tüm renkleri siyaha boyadı... •Yazdıklarımın hepsi şahsıma aittir. İzinsiz herhangi bir yerde paylaşılırsa hakkında ya...
29.6K 1.5K 9
Komedi tarzı bir hikayedir. İstanbul'lu götü pullu. İşte tam beni anlatan iki kelime. İstanbul'luydum, parasız, pulsuz, yalancı, üç kağıtçı, romanti...
941 175 20
Jeon jungkook'un en büyük şansı kim taehyung. bir çatı meselesi. "şu pembe saçlı çocuk bizim evin çatısında ne arıyor?" jeongguk !ntahr etmek için ç...