BÖLÜM 30

869 82 90
                                    

ODA ARKADAŞIM

BÖLÜM 30
~




Bir mekanda kötü anıları olunca insanoğlu sanıyor ki tarih hep tekerrür edecek. Güneş annesini kaybettiği günden beri korkuyordu hastanelerden. Annesine şifa olmayan mekan kimsenin derdine derman olamazdı ona göre. Fırat ameliyathaneye girdiği andan beri bu korku kalbine bir bıçak gibi saplanmıştı. Ama korktuğu olmamıştı baharlar gelip konmuştu ömrüne. Fırat çok iyiydi gün geçtikçe daha da iyi olacaktı. Fırat'ı odaya almışlardı ama hâlâ uyuyordu. Güneş başında uyunmasını beklerken birden odalarının kapısı açıldı.

"Hoşgeldiniz Aysel hanım buyrun lütfen." deyip oturması için sandalyeyi uzattı Güneş.

"Kızım aslında ben teşekkür için gelmiştim yanınıza ama sizi odada bulamadım hemşire ameliyata girdiğini söyleyince az evvel tekrar sordum çıktı der demez hem teşekkür edeyim hem de geçmiş olsun diyeyim dedim." Cümlesi uzun olsa da derdini anlatabildiği için tebessüm ediyordum Aysel hanım.

"Allah razı olsun. Kızınız nasıl oldu peki?" Geçen gün kan verdiği kızın annesiydi bu kadın görür görmez tanımıştı Güneş.

"Önce Allah'ın sonra senin sayende yaşıyor. Yaşıyor ama.... Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak kabullenemiyor ayaklarını kaybettiğini. Nasıl kabullenebilir ki gencecik kız. Ne yapacağım bilmiyorum." Cebinden çıkardığı peçeteyle gözyaşlarını sildi Aysel hanım, perişan halde gözüküyordu.

"Çok zor bir durum ama merak etmeyin Allah sabrını verir, Allah yardım eder."

"Etmez kızım Allah bana yardım etmez. Bu benim cezam. Kolumu kaybettiğimde zannettim ki cezam bitti günahımın bedelini ödedim ama demek ki daha çekeceğim çok şey varmış." Bakışları uzaklara dalıp gitti Aysel hanımın. Bu onun kaderi değildi bu onun yaptıkları kötülüklerin bedeliydi.

"Demeyin öyle Aysel hanım Allah sevdiği kuluna dert verir."

"Allah bazen derdi sevdiği için verir bazen de ceza için. Eğer 'Hak ettin mi Aysel hanım?' diye sorarsan daha da fazlasını hakettim."

"Hatan neydi peki Aysel hanım? Yani yaşadıklarının ceza olduğunu iddia ediyorsun ama bunlar çok ağır şeyler. Kolunu kaybetmişsin, gencecik kızın artık yürüyemeyecek ne yaptın da bu kadar büyük bir cezan oldu?"

İlk gördüğü insana yaralarını sorup hayatını sorgulamazdı Güneş. Fakat Aysel hanımın bakışlarında konuşmalarında bambaşka şeyler hissediyordu. Sorun diyordu sanki Aysel hanım günahlarım içimde alev oldu yakıyor beni anlatayım da belki acıyıp bir avuç su dökerseniz.

••••••

Menesse tüm gözlerin üzerinde olduğuna emindi. İlgar'a baktı onu çok kırmıştı, çok üzmüştü tüm hatalarının telafisi olabilir miydi? Bakışlarını İlgar'dan çekip Demir'e çevirdi, "Yapma!" dudaklarını oynatıp kafasını hayır anlamında salladı Demir. Dostunun pişman olacağı şeyler yapmasından korkuyordu. Menesse derin bir nefes aldı yarın pişman olmamak için bugün cesur olmak zorundaydı.

"Hakime hanım biraz uzun konuşabilir miyim?"

"Uzun konuş ama sonucunda mutlu olacağımız şeyler konuş." dedi Hakime hanım tebessüm ederek. Mahkeme başladığından beri bu çiftte bambaşka şeyler hissetmişti. Boşanmak istediklerini söyleselerde gözleri birbirine değdiğinde hala aşkla bakıyorlardı. Tecrübeleri onu yanıltmıyorsa gönül rızasıyla boşanmadıklarına emindi hakime hanım.

ODA ARKADAŞIM Where stories live. Discover now