BÖLÜM 6

2K 301 552
                                    

ODA ARKADAŞIM

BÖLÜM 6

~

Güneş usul usul doğarken, Menesse uykusuz bir şekilde uğurladığı ayın peşindeydi. Sanki dünyanın aydınlanmasını istemiyordu. Belki de ilk defa yaşadığı şeyler canını bu kadar çok yakıyordu. İlk defa günü bu kadar umutsuzluk içinde karşılıyordu. Çalan telefonun sesiyle irkildi. İlgar arıyordu, sanki karşısındaymış gibi gözlerinden akan yaşları hızla silip cevapladı telefonu Menesse.

"Günaydın Menesse ben yine açmazsın sanmıştım." Telefondan bile belli oluyordu İlgar'ın şaşkınlığı.

"Kapatayım ister misin?" dedi Menesse tebessümü çoktan gelip konmuştu dudaklarına.

"Hayır, hayır. Menesse müsaitsen seninle konuşmak istiyorum." Kabul etmeyeceğini bile bile soruyordu İlgar. Vazgeçmeyecekti, babasına verdiği sözü tutuna kadar savaşacaktı.

"Peki tamam."

Telefonu kulağından uzaklaştırıp ekrandaki isme baktı İlgar. Doğruydu, Menesse ile konuşuyordu, hayal görmüyordu. "Tamam mı? İlk kez bir şeye itiraz etmiyorsun Menesse." dedi İlgar hayretini gizleyemeden.

"Ben inatçı değilim İlgar. Sadece siz çok fazla şey istiyordunuz. Bak mâkul şeyler isteyince kabul edebiliyorum."

"Neyse sen vazgeçmeden kapatayım. Saat dokuzda almaya gelirim."

Telefon kapanınca istemsizce gülmeye başladı Menesse. Elindeki telefona bakıp bakıp sırıtıyordu. Ablasının kendisini izlediğinin farkında bile değildi.

"İnanamıyorum Menesse günler sonra seni ilk defa bu kadar mutlu görüyorum."

Menesse yaramazlık yaparken yakalanan çocuklar gibiydi âdeta. Telaştan elindeki telefonu düşürdü. "Hayır mutluluk değil, yani İlgar komik bir şey söyledi de ona gülüyordum."

"Demek İlgar'la konuşuyordun? Hem de sabahın bu kadar erken saatinde. Bence anneme söyleyelim de boşuna bu kadar telaş etmesin. Sen çoktan kendini kaptırmışsın bu çocuğa."

"Ne diyorsun sen abla ya gülmekte mi yasak? Konuşması gereken şeyler varmış görüşmek istedi ben de kabul ettim. Tamam mı? Rahatsız ediyorsa bundan sonra gülmem." Yere düşen telefonunu alıp sinirle sehpanın üzerine fırlattı Menesse. Ablası ona hayretler içerisinde bakarken tekrar yatağına oturdu. Bakışlarını duvardan bir an olsun ayırmıyordu.

"Menesse özür dilerim. Sen beni yanlış anladın. Ben sadece espri yapmak istedim. Gerçekten özür dilerim."

Dakikalar önce gülümseyen Menesse bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Ablası onu çok iyi tanıyordu. Belli ki yine zihninden geçenler Menesse'nin duygularını mahvetmişti. Dün akşam anne babasının kavgasından sonra Menesse hiçbir şey söylemeden yatağa girmişti. Yağmur bu suskunluğun bir yerde patlayacağını tahmin etmişti.

"Yoruldum abla çok yoruldum. Birilerinin hayatını mahvetmekten yoruldum. Susmaktan yoruldum. İnsan hiç susmaktan yorulur mu? Ben susmaktan yoruldum. Artık içimde yarım kalanlar canımı çok yakıyor. Ne yapacağım ben ne yapacağım?"

Ablası sıkıca sarıldı Menesse'ye. İlk defa bu kadar yıkık görmüştü kardeşini. Şimdi ablası da ağlıyordu. Ne olursa olsun Menesse hep gülümserdi. Yol çıkmaz sokak da olsa o hep bir çıkış yolu bulurdu. Hayat ondan bütün pembe hayallerini almış olmasına rağmen Menesse hep bir yolunu bulur yüreğini mavilere boyardı. Yoksa kardeşi onlardan bir şeyler mi gizliyordu? Aslında yüreğine siyahlar hakimken onlara azınlık olan maviyi mi anlatıyordu?

ODA ARKADAŞIM Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon