ODA ARKADAŞIM

By lalgonul

57.3K 6.6K 10.5K

✨Wattpad RomanceTR okuma listesinde. Biraz kendi hayatımı kattım. Biraz yaşayamadıklarımı biraz da yaşamak i... More

GİRİŞ
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
SON | 1
SON
VEDA
ÖZEL BÖLÜM

BÖLÜM 23

805 90 68
By lalgonul

Oda Arkadaşım

Bölüm 23

~


Menesse'nin söyleyeceği tek bir söz İlgar'ı geri döndürebilir, duyduklarını unutturabilirdi ama Menesse sustu. Suskunluğunun bedelinin ağır olduğunu bile bile sustu. Hayatın ona verdiği armağanı kaybedeceğini bile bile sustu. Şimdi İlgar hiç bakmadığı gibi bakıyordu Menesse'ye güvendiği ne varsa yıkılmıştı.

"Ne acı Menesse, demek söyleyecek tek bir sözün bile yok. Peki öyleyse bitirelim." Kapıyı açıp çıkmak için bir adım atmıştı ki tekrar Menesse'ye doğru döndü İlgar.

"Ben hadddimi aştım, kendimi sana zorla sevdirmeye çalıştım oysa sen bana güvenmiyorsun bile. Can Yücel'in de şiirinde dediği gibi: 'Bir insana zorla sevdiremezsin kendini. Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa. Tek bir söz söyleyebilirsin: Sen Bilirsin!'"

Kalan son umudu da yerle bir olmuştu. Konuşup her şeyi düzeltmek niyetiyle girdiği odadan duyguları paramparça olmuş bir şekilde çıkıyordu İlgar. Kendini çalışma odasına attı. Yalnız kalmaya, kafasını toplamaya ihtiyacı vardı. Yüreğimin belalısı diye sevdiği kadın inandığı her şeyi yerle bir etmişti. Kalbini emanet ettiği kadın ona güvenmiyordu.

Odanın kapısının kapanmasının ardından kendini koltuğu attı Menesse. İçinde zorla tuttuğu hıçkırıkları firar etti. "Gizli Dünyam İlgar " adını verdiği defteri eline alıp yazmaya başladı. Sustuklarını oraya yazıyordu.

Telefonu ısrarla çalıyordu ama şu an kimseyle konuşacak durumda değildi. Hatta elinden gelse bir ömür susabilirdi. Çünkü en çok konuşması gereken yerde susmuştu. Kalbinin sahibini göz göre göre kaybetmişti şimdi hangi cümle onu geri getirmeye yeterdi? Ya da hangi güneş içindeki bu karanlığı aydınlatabilirdi? Ayrılığı isteyen kendisiydi ama kalp anlamıyordu işte kalp ayrılığa bahane kabul etmiyordu.

••••••

İlgar çalışma odasında volta atarak sakinleşmeye çalışıyordu. Öfkesi de büyüktü yaşadığı hayal kırıklığı da. Sakinleşmeye çalıştıkça aklına Menesse'nin söyledikleri geliyordu. Evlilikleri oyun olabilirdi ama ya bakışları? Ellerini tuttuğunda ki heyecanı? Hafızasını kaybettiği zaman söyledikleri? Hepsi mi yalandı?

"Yeter artık!" diye bağırıp öfkeyle masasının üzerindekileri yere fırlattı İlgar. "Kabul et bitti, bitti, bitti..." deyip ağlamaya başladı. Kerim bey çalışma odasından gelen gürültüyü duyunca telaşla içeri girdi. Gördüğü manzara karşısında şok olmuş bir şekilde oğluna baktı. Etraf darmadağındı İlgar koltukta yüzünü ellerinin arasına almış ağlıyordu. Üzerindeki şaşkınlığı atar atmaz oğlunun yanına koştu Kerim bey.

"Ne oldu oğlum ne bu halin?"

İlgar babasını görünce ayağa kalkıp öfkeyle bağırmaya başladı. "Görüyor musun etrafı baba? Nasıl da darmadağın kalbim de aklım da aynı böyle işte. Üstelik senin yüzünden, hepsi senin yüzünden. Allah kahretsin! Kalbim acıyor ben bu acıyla nasıl yaşamaya devam edeceğim?"

Kerim beyin şaşkın bakışları arasında kapıyı çarpıp çıktı İlgar. Kerim bey neler olduğunu öğrenmek için Menesse'nin odasına gitti kapıyı defalarca çaldı fakat içeriden ses gelmiyordu.

"Menesse kızım!" diye seslendi Kerim bey ama hala içeriden ses gelmiyordu. Endişelenmeye başlamıştı. Zehra hanımı çağırıp yedek anahtarı getirmesini istedi. Zehra hanımın gelmesini beklerken Menesse kapıyı açtı.

"Kızım iyi misin ne oldu?"

"Bir şey yok Kerim baba endişe etme." Söylediklerinin aksini kanıtlamak istercesine yaşlar akıyordu Menesse'nin gözlerinden.

"Ne demek bir şey yok? İlgar darmadağın bir şekilde evi terk etti sen perişan haldesin neler oluyor Menesse?"

"Ben sustum İlgar da gitti Kerim baba. Şimdi müsadenle yalnız kalmak istiyorum."

Zehra hanım elinde yedek anahtarla geldi. Kapıyı açmak için yeltenmişti ki Kerim beyin sözleriyle durdu. "Gerek kalmadı açtı kapıyı ama hiç iyi gözükmüyor arada bir kontrol et."

••••••

İlgar annesinin mezarı başında oturmuş başına gelenleri düşünüyordu. Bir yılda neler olmuştu, hayatı nasıl da değişmişti böyle. Önce zorunlu evlilik yapmıştı sonra evliliğini anlaşma üzerine kurmuş oyundan başlayan bir evliliğin ardından Menesse'ye aşık olmuş ama karşılığını bulamamıştı.

"Bu hikayede suçlu kim anne? Babam mı? Ama babam beni bu evliliğe zorlamasa hayatımın aşkını bulamayacaktım. Peki Menesse mi suçlu? Hayır anne aşk da benim acı da kimseyi suçlamaya gerek yok."

Derin bir nefes alıp gözyaşlarını sildi İlgar. Toparlanmaya ihtiyacı vardı. Bir an önce babası ile konuşup durumu açıklaması gerekiyordu. Böylesi çok daha acıydı yaralı bir kalbi taşımak çok daha acıydı en iyisi bir an önce kalbini öldürmekti. Duasını edip annesinin mezar taşını öpüp eve gitmek için arabasına bindi.

••••••

Güneş ve Fırat kontrol için hastaneye gelmişlerdi. Sıralarının gelmesiyle doktorun yanına geçtiler. Doktor muayene ettikten sonra konuşmaya başladı.

"Fırat bey çok üzgünüm ama değişen bir şey yok Ankara'daki doktorunuz da ben de elimizden geleni yaptık ama gözünüz tedaviye cevap vermiyor. Eğer siz de onay verirseniz tedaviyi sonlandıralım derim."

"Hayır, hayır sonuna kadar gitmek istiyorum. Başka doktora giderim gerekirse yurtdışına çıkarım ama asla pes etmem. Son kalan umudumu da öldürmek istemiyorum."

"Fırat bey zaten bu hastane Türkiye'nin en iyi hastanesi üstelik dünyanın neresine giderseniz gidin benim uyguladığım tedaviden başkasını uygulayamazlar."

"O halde devam edelim, sonuna kadar devam edelim."

"Peki Fırat bey siz nasıl isterseniz."

Muayenehaneden çıkıp otobüsle eve gittiler fakat yol boyunca Güneş'ten ses çıkmamıştı. Salona geçtiklerinde sessizliği bozan Fırat oldu. Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetmişti.

"Güneş neden konuşmuyorsun?"

"Senin için konuşup konuşmamamın bir önemi var mı?" diye bağırdı Güneş saatlerdir içinde tuttuklarını dökme vakti gelmişti.

Fırat, Güneş'e şaşkınlıkla baktı. Sanki iki gün önce annesini konuştuğu anlayışlı Güneş yoktu karşısında. Sesinden öfkesi o kadar anlaşılıyordu ki bu öfkenin sonunun hiç iyi olmadığını tahmin edebiliyordu .

"Neden böyle konuşuyorsun Güneş?" Elinden geldiğince sakin olmaya çalışarak konuştu Fırat.

"Neden mi? Bir de soruyor musun? Biz bu yola birlikte çıktık Fırat. Önceden bütün kararları birlikte alırdık ama bugün fikrimi bile sormadın."

"Bunları şimdi konuşmayalım Güneş'im çok yorgun ve üzgünüm." Fırat sakin kalmaya çalıştıkça Güneş daha fazla sinirleniyordu.

"Demek artık seninle konuşmak için randevu almak gerekiyor!?"

"Yeter artık Güneş üstüme gelme. Sabrım taşarsa kalbini kırarım diye korkuyorum. Yapma, yapma!" Yalvarır ses tonuyla konuşsa da az önceki sakinliğinden eser kalmamıştı Fırat'ın.

"Konuş Fırat çünkü zaten kalbim yeterince kırıldı."

"Madem bu kadar çok konuşmamı istiyorsun konuşayım o zaman. Ben salak değilim Güneş. Ben her şeyin farkındayım. Evet biz bu tedavi yoluna birlikte çıktık ama birlikte ilerleyemedik sen beni yarı yolda bıraktın Güneş. Bedenen yanımdasın belki ama umutların tükenmiş bunu hissedebiliyorum. Eğer bugün orda sana fikrini sorsaydım ne diyeceğini biliyordum o yüzden sormadım ben o kadar güçlü değilim. Güneş'im dediğim kadının da ağzından vazgeç kelimesini duysaydım kaldıramazdım."

"Özür dilerim Fırat ama yoruldum artık Hatay, Ankara , İstanbul... daha nerelere gideceğiz? Ben seni yaşayamamaktan yoruldum, ben hayallerimizi ertelemekten yoruldum. Ben ailemi bırakıp sana geldim ama seni yaşayamıyorum. Olmuyor işte Fırat kabul et artık küçücük bir ihtimal için hayatımız elimizden kayıp gidiyor."

"Seni anlıyorum Güneş. Yoruldun. Yapamıyorsun annem bile taşıyamamış beni sana nasıl kizabilirim ki. Ama küçük bile olsa bir umudum varken tedavimi sonlandıramam. Bu sözlerden sonra seni de peşimden sürükleyemem. Böyle olacağını bilseydim sana bu denli acı vereceğimi bilseydim..."

Tamamlayamadı cümlesini Fırat, sustu. Oysa ne umutlarla kurmuştu bu evliliği hiçbir zaman sahip olamadığı aileye sahip olacaktı. Güneş Fırat'ın söylediklerini hayretler içinde dinliyordu tamamlayamadığı cümlesinin altındaki anlamlar çok acıydı.

"Beni nasıl o kadınla bir tutarsın? Ben asla seni terk etmeyi düşünmedim. Ama senin ilk aklına gelen şey benden vazgeçmek oldu öyle mi? Peki Fırat sana 'Küçücük' umudunla hayatında başarılar diliyorum." Ardında paramparça olmuş bir adam bıraktığını fark etmeden kapıdan çıkıp gitti Güneş.

•••••

İlgar eve gelir gelmez babasının odasına çıktı. Kerim bey odada bir başına oturuyordu. İlgar yaralıydı, zamanında babası izin vermemişti yaralarını birlikte sarmaya ama İlgar bu fırsatı babasına verecekti. İçeri girer girmez hiçbir şey söylemeden sıkıca sarıldı babasına. Tek varlığıydı babası hatalı da olsa tek varlığıydı. Yıllar sonra kavuşmuştu başucundaki babasına. Ama şimdi de Menesse gidiyordu. Karşılıklı koltuklara geçtiler.

"Ben lanetli miyim baba?" Öyle bir bakıyordu ki babasının gözlerine ben ölüyorum baba ne olur kurtar beni der gibiydi bakışları.

"O nasıl söz oğlum?"

"Doğduğum gün annemi kaybettim baba o da yetmedi annemle birlikte seni de kaybettim. Babam yanımdayken babasız büyüdüm. Tam her şey yoluna girdi bir ailem oldu derken şimdi de Menesse gidiyor. Baba Menesse beni terk ediyor. Bugün bana boşanmak istediğini söyledi."

Kerim bey oğluyla gelinin sorunları olduğunun farkındaydı ama bu kadar ciddi bir problem olduğunu bilmiyordu. "Boşanmak ne demek oğlum siz birbirinizi seviyorsunuz. Daha bir yıl oldu evleneli neden?"

İlgar babasına asıl nedeni söyleyemezdi böyle söz vermişlerdi. Ne olursa olsun sözünden dönemezdi. "Doğum günü olayı ve birkaç problem daha sonunda da yapmıyorum dedi işte. Sebeplerin ne önemi var ki baba sonuç aynı acı Menesse gidiyor..."

"Ben konuşacağım Menesse'yle o gün sinirin banaydı...."

"Hayır baba sakın! Olanlar benimle Menesse arasında üçüncü bir kişi istemiyorum."

"Ama oğlum..."

"Hayır dedim baba lütfen. Şimdilik Mehmet babaya da bir şey söyleme onlarla Menesse konuşacak."

"Peki oğlum." dedi Kerim bey çaresiz bir şekilde kafasını eğip.

"Baba nasıl dayandın annemin yokluğuna?" Kerim bey soruyu duyunca başını öne eğdi. O ayrılığı yaşamamıştı ki o hayata küsmüştü. Şimdi oğluna ne söyleyebilirdi? Başaramadığı bir konuda nasıl öğüt verebilirdi?

"Ben sana bu konuda öğüt verecek son kişiyim oğlum çünkü ben doğru olanı yapmadım ki sana doğruyu anlatayım."

İlgar babasının yanından ayrılıp odalarının önüne gelip durdu. Derin bir nefes almaya çalıştı ama pek mümkün değildi. Sanki kalbine bir bıçak saplanmıştı ve her nefes aldığında daha da derine batıyordu. Kapıyı açıp içeri girdi. Menesse koltukta oturuyordu.

"Ben babamla konuştum istediğin zaman memlekete dönebilirsin." dedi İlgar sesi buz gibiydi.

"Ben henüz konuşmadım bizimkilerle."

"Bir an önce konuşursan iyi olur Menesse."

"Neden? Benimle birlikte geçirecek bir güne bile tahammülün kalmadı mı?" Ayağa kalkıp İlgar'ın karşısında durdu Menesse. Hakkı olmadığını bile bile sitem ediyordu. Alışık değildi İlgar'ın ona böyle bakmasına. Alışık değildi İlgar'ın ona böyle soğuk davranmasına.

"Hayır, kalbim yaralıyken çok acıyor bir an önce ölsün istiyorum."

"Kalbinin katili olduğunu bilmek çok acı İlgar." Gözlerini kapatıp acıyla yutkundu Menesse.

"Bu senin tercihin Menesse kalbimin katili olmak yerine kalbimin sahibi olabilirdin."

"Özür dilerim."

"Ne için Menesse, bu özür ne için? Özür dilemen gereken kişi ben değilim kalbin, bu aşka bir şans vermediğin için dön ve kalbinden özür dile."

Sustu Menesse çünkü hangi kelime karşısında can çekişen sevdalısına iyi gelebilirdi ki? Ortamda büyük bir sessizlik oldu. İlgar gözlerini Menesse'nin gözlerine sabitlemiş düşünüyordu. Bu kadar güzel bakan gözler nasıl oluyordu da çekip gidebiliyordu? Peki ya dudakları içini eriten kalbini yakan dudaklardan nasıl böyle sözler dökülebiliyordu? Zaman durmuştu sanki fark etmeden o kadar çok yaklaşmışlardı ki burunları birbirine değiyordu. İlgar baş parmağıyla okşadı içini eriten dudakları. Aralarındaki mesafeyi sıfırlamak üzereyken aniden geri çekildi.

"Hayır Menesse o kadar da değil. Ben, benim için atmayan bir kalbin sahibiyle öpüşmem. Ben aşkımı hiçe sayan bir kadınla öpüşmem. Bir an önce babanla konuş arafta kalmaktan çok yoruldum."






•••
Evetttt bir bölüm sonunda daha birlikteyiz umarım beğenirsiniz. Beğenirseniz yıldıza dokunup yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz Gönüldaşlar 💛🌺

Sevdiğiniz cümleyi yazar mısınız?💐

Continue Reading

You'll Also Like

328 66 7
𝐎𝐤𝐮𝐫𝐬𝐚𝐧ı𝐳 𝐜̧𝐨𝐤 𝐬𝐞𝐯𝐢𝐧𝐢𝐫𝐢𝐦, 𝐭𝐞𝐬̧𝐞𝐤𝐤𝐮̈𝐫𝐥𝐞𝐫
6.1K 804 22
arkadaşı zoruyla bir tane uygulama yükler seungmin, ve cevap vermeyeceğini bile bile gözüne çarpan adama yazar. peki adam binlerce kişi arasından kü...
107K 854 4
Girdiği sokağın kırık lambasının aydınlattığı kadarıyla yoluna kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Lâcivert rengine boyanan gökyüzü, içi gibi ağırl...
4M 114K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.