ODA ARKADAŞIM

Por lalgonul

57.3K 6.6K 10.5K

✨Wattpad RomanceTR okuma listesinde. Biraz kendi hayatımı kattım. Biraz yaşayamadıklarımı biraz da yaşamak i... Más

GİRİŞ
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
SON | 1
SON
VEDA
ÖZEL BÖLÜM

BÖLÜM 15

1.2K 167 199
Por lalgonul

ODA ARKADAŞIM

BÖLÜM 15

~

Memleket ikisine de çok iyi gelmişti. Sanki bambaşka bir ikili olarak dönüyorlardı İstanbul'a. Taksinin camını açıp kafasını dışarıya doğru uzattı Menesse gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Tuhaf bir şehirdi İstanbul insanı kendine bağlayan bir havası vardı. Kısa bir zamandır burada kalsa da özlemişti İstanbul'u Menesse.

"İstanbul'u mu özledin?" diye sordu yanında oturan İlgar.

Menesse camı kapatıp bakışlarını İlgar'a çevirdi. "Özlemişim vallahi, özellikle de kokusunu özledim."

"Tamamen döndükten sonra ne yapacaksın peki yine özlemeyecek misin İstanbul'u?" Dili böyle söylese de kalbi bu sorunun amacını çok iyi biliyordu. Gitme demek istiyordu İlgar. Sen İstanbul'a ben sana hasret kalırım, gitme.

"Yok o zaman özlem sırası İstanbul'a gelmez." dedi Menesse çok açık bir şekilde seni özlemekten kimseye sıra gelmez demişti az önce. Zihninden geçenleri neden hemen söyler olmuştu? Neydi onu böyle yapan?

"Merak etme özlem kelimesini sana yasaklayacağım. Bundan sonra hayatında sadece güzel kelimeler olacak. Mesele vuslat mesela bahar, güneş, gökkuşağı." Arabanın evin önünde durmasıyla kapıyı açtı İlgar tam inecekken durup arkasını döndü gözlerini Menesse'nin gözleriyle birleştirip yüzüne huzur veren tebessümünü kondurup son sözünü söyledi.

"Mesela aşk."

Dakikalardır arabada öylece oturuyordu Menesse. İlgar gülümseyerek kapısını açıp haydi in artık Menesse demese inmeyi akıl edebilecek gibi değildi. Alışkın değildi onun kalbi böyle heyecanlara ürkek kuş gibi çırpınıyordu İlgar'ın her cümlesinde.

"Hoşgeldiniz yavrularım çok özlemişim sizi. Menesse kızım iyi misin?" Elini usulca Menesse'nin omzuna koyup konuştu Kerim Bey.

"Hoşbulduk Kerim baba iyiyim sadece yol yorgunluğu sanırım."

"Hadi o zaman odana çık dinlen kızım." dedi Kerim Bey Menesse itiraz etmeden odasına çıkıp kendini yatağa attı. Tavana bakıp sırıtırken telefonu çaldı Güneş arıyordu.

"Yetiştiniz mi canım?" diye sordu Güneş telefonu açar açmaz.

"Evet bir tanem az önce geldik."

"Menessse babamlar nasıl? Her şey yolunda değil mi?" görüşmeseler de amcasından ailesinin durumu hakkında her zaman bilgi alıyordu Güneş.

"Merak etme herkes çok iyi. Hem babam bir an bile yalnız bırakmıyor amcamı."

"Benim hakkımda konuştun mu hiç?" sorunun cevabını bilse de bir umut soruyordu Güneş. Belki bir gün babası pişman olacaktı kucak açacaktı kendisine bunu dilemekten asla vazgeçmeyeckti Güneş.

"Konuştum ama…" deyip sustu Menesse nasıl söylerdi ki Cahit Beyin sözlerini?

"Babamın öfkesi hâlâ aynı." diyerek tamamladı Güneş cümleyi.

"Çok üzgünüm Güneş keşke elimden bir şey gelse."

"Babam işte kimseyi dinlemez ki. Sıkma canını."

"Beni boşver asıl sen iyi ol."

"İyiyim ben Menesse ama korkuyorum bu olaylar beni çok yıpratıyor bir gün yorulup Fırat'ı yarı yolda bırakmaktan korkuyorum." şu sıralar zihni çok karışıktı kendini hiç olmadığı kadar yorgun hissediyordu Güneş. Ailesinin yokluğu, hastaneler, şehir şehir gezmek tüm bunlar ona çok ağır gelmişti.

"Bunlar sana beyninin bir oyunu. Korkma, sen Fırat'a aşıksın ve aşık bir kadın sevdiği adamı asla yarı yolda bırakmaz."

"Haklısın. Ha bak neredeyse söylemeyi unutuyordum Menesse ben liseye başlayacağım." dedi Güneş sesindeki az önceki kasvetin yerini sevinç almıştı.

"Sen ciddi misin çok mutlu oldum Güneş başaracağına eminim."

"Sağ ol kardeşim. Neyse sen dinlen sonra görüşürüz." deyip telefonu kapattı Güneş.

Güneş hâlâ aldığı hediyenin mutluluğunu yaşıyordu. O hep polis olmak istemişti ama liseyi kazandığı yıl annesinin kanser olduğunu öğrenince liseye yazılamamıştı bile çünkü annesine ondan başka bakacak kimse yoktu. Babası çalıştığı için küçücük yaşına rağmen annesine hastanede tek başına bakıyordu Güneş. Hiçbir zaman şikayet etmedi sonsuza kadar bakmaya hazırdı ama annesi onu yalnızlığın ortasında bir başına bırakıp gitti. Daha annesinin ölümünü atlatamadan babası gözlerini kaybetmişti. Bütün hayallerini unutup kendini ailesine adadı Güneş.

Ta ki Fırat'la karşılaşana kadar. Hayallerine kıydığı gibi kıyamamıştı ona. Şimdi o kıyamadığı kişi ona vazgeçtiği hayallerini gerçekleştirme şansı veriyordu. Okuyup çok istediği gibi polis olacaktı. İnsanın hayallerinin önündeki en büyük engel kendi kurallarıdır. İnsan yeter ki her şeyin çok güzel olacağına inansın ve içindeki gücün farkına varsın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Güneş geceliğini giyip yatakta kulaklıkla bir şeyler dinleyen Fırat'ın yanına geçti.

"Ne dinliyorsun?"

"Kitap." dedi Fırat kulağındaki bir kulaklığı çıkarıp.

"Hımm hangi kıtap?"

"Sol ayağım."

"Hayatım bu kaçıncı dinleyişin?"

"Onuncu." dedi Fırat gülümseyerek. Güneş'in sorma amacının esasen çok başka olduğunu biliyordu.

"Niyetin ezberlemek falan mı?"

"Evet ama kitabı değil, umudu ve mücadeleyi."

"Sen umudun kendisisin zaten Fırat. İyi ki tanımışım seni iyi ki tutmuşum o gün elini."

Fırat kulaklığını ve tableti sehpaya indirip yüzünü Güneş'e doğru döndü.
"Elimi tuttuğun günden beri hep bu korkuyla yaşadım biliyor musun? Ya bir gün pişman olursa ya mutlu edemezsem korkusuyla."

"Asla ne olursa olsun seninle evlendiğim için pişman olmam yüreği güzel adamım."

Yaklaşıp alev alan kalpler eşliğinde birleşti dudakları. Fırat Güneş'i usulca yatağa yatırdığında "Bana emaanet edilen bu kalbi sonsuza kadar seveceğim." diye fısıldadı kulağına.

••••••

İlgar odaya girdiğinde az önceki neşesinden eser yoktu suratı asık bir şekilde öylece bakıyordu. Menesse endişeyle ayağa kalkıp. "Ne oldu?" diye sordu.

"Şirkette durumlar çok kötü Menesse az önce telefon görüşmesi yaptım on kişi daha işten ayrılmış. Adamlar da haklı iki aydır doğru dürüst maaş veremiyoruz. Yakında tüm gazetelerde manşet oluruz Atahanlı'ların hazin sonu diye." eliyle ensesine vurup gözlerini kapattı İlgar. Her şey yolunda giderken nasıl oldu da böyle birden bire tepetaklak olmuştu hâlâ anlayamıyordu.

"Hemen kötü düşünme İlgar. Ben eminim ki sen bu işin üstesinden de gelirsin." güç vermek istercesine İlgar'ın koluna dokunup tebessüm etti Menesse.

"Sağ ol Menesse. Ben bile kendime güvenmezken sen bana güveniyorsun, çok sağ ol ama bu defa kaçınılmaz sona yaklaştık. Haberlerde de çıkınca çöküşümüz tam anlamıyla biteriz."

"İlgar onlar seni yazmadan sen onlara gitsen olmaz mı?" diye sordu Menesse.

"Nasıl yani?"

"Ne bileyim evliliği bahane edip röportaj versen araya plan ve projelerini de sıkıştırsın olmaz mı?"

"Süper fikir işe yarayabilir." dedi İlgar dakikalar sonra ilk kez gülmüştü yüzü.

"Hadi uyu şimdi yarın her şey çok daha güzel olacak inan." dedi Menesse.

••••••

Güneş ve Fırat koridorda beklerken isimlerinin okunmasıyla doktorun yanına geçtiler. Doktor Fırat'ı muayene ettikten sonra kendisine umutla bakan hastasına sıkıntıyla bakıp konuştu.

"Fırat Bey inanın meslek hayatım boyunca sizin kadar umudu yüksek birini tanımdım. Gerçekten sizi yürekten tebrik ederim. İnancınızı hiç kaybetmediniz. Küçücük bir umut için Hatay'dan buralara geldiniz. Ama maalsef ki olmuyor elimden gelen her şeyi yaptım ama olmuyor tedaviye bir türlü cevap vermiyorsunuz. Üzgünüm Fırat Bey inanın çok üzgünüm." dedi doktor sesinden anlaşılıyordu üzüntüsü.

Fırat doktorun sözleriyle bütün hayallerinin üstüne yıkıldığını hissetti. Bir daha gökyüzünü, yavaş yavaş unuttuğu gökkuşağındaki renkleri göremeyecek miydi yani? Karanlık dünyasını aydınlatan Güneş'ini bir kez olsun göremeden mi kapanacaktı işe yaramaz gözleri?

"Hayır, hayır, hayır ben hissediyorum açılacak gözlerim. Henüz bitmedi, bitemez. Başka bir yolu vardır doktor bey onu deneriz." gözlerinden akan iki damla yaş çoktan yanağına ulaşmıştı.

"Bakın Fırat bey ben elimden gelen her şeyi yaptım daha fazla yapabileceğim bir şey yok. Ama isterseniz İstanbul'daki doktora da gözükebilirsiniz. Fakat şimdiden söyleyeyim kendinizi bu duruma alıştırın çünkü gözlerinizin açılma ihtimali çok düşük."

"Bu durumu on yaşından beri yaşıyorum ben doktor bey ama tek bir gün bile alışmayı düşünmedim. Milyonda bir ihtimal bile olsa savaşacağım pes etmeyeceğim." eliyle yaşlarını hızla silip konuştu Fırat. Vazgeçmeyecekti son gününde de olsa Güneş'ini bir kez görmeden ölmeyecekti.

"Peki Fırat Bey siz bilirsiniz."

"İstanbul'u gidelim mi Güneş'im? Umudumu orada aramaya devam edelim mi?"

"Gidelim hayatım ama kendini çok fazla kaptırma unutma ki İstanbul'daki doktor da kesin çözüm değil gözlerin açılma...."

"Hayır lütfen bana kötü bir şey söyleme doktor her şeyi söylesin ama sen söyleme yapamam bunu kaldıramam." diyerek kesti Güneş'in sözünü Fırat.

Yüzünü ellerinin arasına alıp hıçkırarak ağlamaya başladı. O da insandı her ne kadar belli ettirmemeye çalışsada o da insandı bu kadar umutsuzluk kalbini yormuştu. Güneş Fırat'a sıkıca sarılıp "Tamam hayatım ben yanındayım." diye fısıldadı. 

••••••

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra birkaç telefon görüşmesi yapıp bugün için bir röportaj ayarlayabilmişti İlgar. Danışmanı eşiyle olursa daha etkili olacağını söylediği için ropörtajı Menesse ile birlikte evlerinde vermeye karar verdiler. Her şey hazır olunca muhabir ilk sorusuyla başladı.

"Öncelikle bize evinizi açtığınız için çok teşekkür ederiz. Aslında gayet güzel bir eviniz var neden yeni bir ev bakıyorsunuz?"

Muhabirin sorusuyla onları izleyen Kerim Bey ve yanında oturan Menesse şok olmuş bir şekilde İlgaar'a baktı. "Siz bunu nereden duydunuz?" dedi İlgar hayretle bakarken.

"İlgar Bey bizim işimiz bu." dedi muhabir gülümseyerek.

"Daha büyük bir ev bakıyordum. Ama henüz bir şey bulamadım."

"Şu sıralar şirketin maddi sıkıntı yaşadığı konuşuluyor doğru mu?"

"Her işte zor zamanlar olur biz de sıkıntılı bir süreç geçirdik ama şu an bir sıkıntı yok. Hatta ileriye dair çok güzel projelerimiz var." deyip uzun uzun plan ve projelerini anlattı İlgar.

"Evliliğinizle ilgili çok haber çıktı aniden evlenmenizin sebebinin verilen bir söz olduğu söyleniyor doğru mudur?"

İlgar sıkıntıyla saçlarını karıştırdı yanında oturan Menesse'nin elini sıkıca tutup cevapladı muhabiri. "Tabii ki yalan ben karımı çok seviyorum. Çok güzel giden bir evliliğimiz var."

"Biraz da Menesse Hanıma soralım."

"Tabii sorun cevaplayayım." dedi Menesse gülümseyerek.

"İlgar Bey hep işiyle anıldı. Ciddi tavrını hep korudu evde de böyle midir?"

"Yok aslında İlgar çocuk ruhludur. Etrafına hep ışık saçar."

"İlişkinizde siz mi daha fedakarsınız İlgar Bey mi?"

"İlgar." dedi Menesse bir an bile düşünmeden. Elinin üstünde duran eli sıkıp konuşmasına devam etti. "O hep önce karşısındakini düşünür. Benim yaralarımı bir kez bile of demeden sardı. Onun gibi birini tanıdığım için çok şanslıyım."

"Peki çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?" Muhabirin sorusuyla Menesse şaşkın şaşkın baktı sanki dili tutulmuştu. Yardım istercesine İlgar'a döndü. Şu an domates gibi kızardığına emindi.

"Neden olmasın ama her şeyin bir vakti var henüz erken. Menesse de ben de hazır değiliz."

"Hayatınızda bir ömür mutluluklar dileriz. Çok teşekkür ederiz."

"Biz teşekkür ederiz." dedi İlgar ve Menesse.

Misafirler gittikten sonra odalarına geçtiler. İlgar önce Menesse'ye yardım edip üzerini değiştirdi ardından kendi üzerini değiştrmek için banyoya geçti. Menesse İlgar'ın ev değiştirme planını düşünüyordu. Gün geçtikçe İlgar bu evliliğe alışıyordu. Bakışları, cümleleri, hareketleri değişmişti. İlgar böyle davrandıkça Menesse'nin de aklı karışıyordu. Bu evliliğin bir oyun olduğunu İlgar'a hatırlatması gerekiyordu. İlgar banyodan çıkıp balkona geçince Menesse koltuktan kalkıp yanına geldi.

"Biraz konuşbilir miyiz?"

"Tabii ki bir sorun mu var Menesse?"

"Muhabirin söylediği ev alma planı doğru muydu?" diye sordu Menesse.

"Evet öyle bir planım vardı ama şu durumda pek mümkün değil. Sana söylemediğim için kırıldıysan sürpriz yapacaktım o yüzden söylemedim."

"Hayır hayır sorun o değil. Yani böyle bir şeye gerek yok ki İlgar. Biliyorsun ki bu evlilik bir ömür sürmeyecek."

İlgar Menesse'ye hayretle baktı. Oysa o bu evliliğin bir oyun olduğunu unutmuştu. Menesse'nin de kendisine alıştığını sanıyordu. O içinde aşk beslerken Menesse ayrılığı mı hesaplıyordu?

"Gün mü sayıyorsun Menesse?" diye sordu İlgar. Sesindeki hüznü ve kalbindeki acıyı gülümseyerek kapatmaya çalışarak.

"Evet İlgar sen de biliyorsun ki bu evlilik bir oyun ileriye dair planlar yapmanı gerektirecek bir evlilik değil." dedi Menesse acımasız olduğunun farkındaydı ama başka bir çaresi yoktu birinin gerçekleri unutmaması gerekiyordu.

"Bu kadar kuralcı olmak zorunda mısın Menesse? Her şeyi bu kadar detaylı düşünmek zorunda mısın? Biraz da akışına bıraksan hayatı olmaz mı?"

"Bırakamam."

İlgar yavaş adımlarla Menesse'ye yaklaşıp elini Menesse'nin kalbinin üstüne koydu. "Biraz kalbinin sesini dinlesen Menesse bak o artık özgür olmak istiyor. Zincirlerinden kurtulmak istiyor. Menesse kalbin artık yaşamak istiyor."

Menesse'nin yanağından süzülen yaşları baş parmağıyla silip "Yakışmıyor Menesse bu güzel gözlere ağlamak yakışmıyor." diye fısıldadı kulağına.

Sonra büyük bir suskunluk kapladı balkonu sadece birbiri için çarpan iki kalbin sesi yankılanıyordu. Birbirine kenetlenen gözler usul usul yaklaşırken odada yankılanan telefon sesi tüm büyüyü bozdu. Menesse hemen uzaklaşıp odaya girip açtı telefonu arayan Güneş'ti İstanbul'a taşınacaklarını haber veriyordu.

••••••

Sabah hazırlandıktan sonra kahvaltıya inmek için odadan çıkmışlardı ki Kerim Beyle karşılaştılar. "Çalışma odasına gel İlgar. Seninle konuşmak istediğim bir mesele var." dedi Kerim Bey sesi iyi bir şey konuşmayacaklarının kanıtı gibiydi. Menssse ikisini yalnız bırakıp aşağı indi.

Çalışma odasına geçtiklerinde Kerim Bey oturmadan konuşmaya başladı. "Sen ne yapıyorsun oğlum? Aklın nerde senin?"

"Ne yapıyorum baba Allah aşkına yine ne yapmışım?"

"Yeni ev aramak ne demek? Ben bu evden çıkmam haberin olsun. Ben bu kadar hatıranın üstüne kilit vurup çıkamam." Sesinin yüksek çıkmasına aldırmadan konuşuyordu Kerim bey. Tüm konuşmalar aşağıdan net bir şekilde duyuluyordu.

"Ne hatırası baba Allah aşkına ne hatırası? Benim bu evde daha çok kötü anılarım var. Gülüşlerime değil gözyaşlarıma şahit bu duvarlar. Yan odada babam olduğu halde yıldız olduğuna inandığım anneme derdimi anlatıp saatlerce cevap bekleyişime şahit. Babam beni birazcık sevsin diye gözünün içine baktığıma ama babamın beni görmediğine şahit bu ev." dedi İlgar Kerim Beyin cevap vermesine fırsat vermeden odadan çıkıp aşağı indi.

Mutfağın kapısının önünde duran Menesse'ye bakıp acıyla gülümsedi. 'Ben sevilmemeye alışkınım, ben terk edilmeye alışkınım' diye fısıldadı içinden. Arkasından kendisine seslenen babasına aldırmadan evden çıkıp gitti İlgar.

Mezara geldiğinde duasını edip tebessüm ederek elindeki karanfili annesinin baş ucuna bıraktı. Eliyle toprağını okşarken çöküp oturdu ayak ucuna.

"Annem ben geldim, kadersiz oğlun geldi. Yoruldum anne, sevilmemekten yoruldum. Cennetten gönderdiğin melek var ya evet Menesse benimle ayrılmak için gün sayıyormuş. Hâlâ oyundan bir evlilik bu diyor. Beni görmüyor anne, aşkımı görmüyor. Ben bu kadar kötü bir insan mıyım anne? Neden kimse beni sevmiyor? Anne sana çok ihtiyacım var…"

Başını mezar taşına yaslayıp hıçkırıklarını özgür bıraktı İlgar. Keşke bilseydi annesinin dizlerinin nerede olduğunu. Bilseydi de bir kez olsun başını koyabilseydi annesinin dizine. Emindi aralarında toprak bile olsa iyi gelirdi annesinin dizi ona.









•••
Bu bölümdeki en sevdiğiniz cümleyi yazar mısınız?
🍃

Seguir leyendo

También te gustarán

5.6K 475 6
"Geçmiş bu kadar önemli mi?" diye sordum. Ona Demir'i sevmediğimi söyleyerek yalan söylemek istemedim. Ama ona zamanında Demir'i çok sevdiğimi de söy...
3.5M 130K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
1.6M 87.7K 55
Öğrenciliği ve garsonluğu eş güdümlü olarak yürütmeye çalışan Nazlı, kendi halinde tek başına yaşayıp giden bir kızdır. En yakın arkadaşı Engin ve uz...
1.6M 106K 50
Kitap olduğu için tanıtım amaçlı ilk 5 bölüm dışında hikaye yayımdan kaldırıldı. En büyük hobisi, uygun çiftleri birleştirip evlendirmek olan bir an...