Yağız'dan...
İki saattir babamın konuşmasının bitmesini bekliyorum. Cidden iki saat oldu. "Öyle işte oğlum. Demem şu ki annen çok çektirdi çok. Sevmeden büyü yani. Bekarlık sultanlıktır." dedi babam rahat bir tavırla. Eh annem evde değil. Rahatlığı normal.
"Anlıyorum baba." dedim sakince.
"Annem yemek bırakmış mı?" dedi Baran kedi bakışı atarak. Hani şu çizmeli kedideki kedinin bakışından. "Git bak Baran." dedi Yağmur ve telefonuna geri döndü. Sevgilisiyle mi konuşuyor, ne yapıyor? Sevgili demişken...
"Sizde salatalık turşusu var mı? -Eks aşkın "
Mesajı yollayıp rahatça arkama yaslandım. Bu kızı sinir etmeyi seviyorum. Ah sırf bunun için gıcık etme yöntemlerini araştırıyorum.
"En büyük turşu sensin. Dahasına ne gerek var? -Kör kütük sevdiğin kız."
Kör kütük mü? Ay Hira. Hiç gülesim yoktu. Kütük olabilirim ama kör değilim.
"Cazibeme kapıldın değil mi? Canın turşu gibi ben çekiyor. -Kör olmayan kütük."
Babam yavaşça sırtıma vurdu.
"Halanlardan anneni alıp geleyim bari." dedi gülerek.
"Lodos abiye söyle beni arasın baba." dedim yavaşça. Başıyla onay verip salondan çıktı. "Kiminle konuşuyorsun cadı?"
"Sanane." dedi Yağmur gıcık bir sesle. Ya sabır. "Sen?"
"Sanane." dedim onu taklit ederek. Kendi silahıyla vurmayı seviyorum. Çok havalı değil mi?
"Turşu sevmem canım ya .s -Sevgilin(!)"
Turşu sevmem mi? Bir insan evladı nasıl turşu sevmez? Korelilerin bile kimchisi var be.
"İnsan mısın sevgilim? Senin benimle zorun ne sevgilim ha? -Bay Hödük"
Gülerek mesajı yolladım ve elindeki tabağı yalayan Baran'a baktım. Evet bir tabak yememiştin oğlum. Onu da yap.
"Lan sevgilin sana bakmıyor mu?" dedim gülerek. Baran tabağı eğip bulaşık ağzını koluyla sildi. Pis.
"Sevgilim kim? Tanışıyor muyuz?" dedi yavaşça. Allahım biri cadılığıyla diğeri salaklığıyla beni sınıyor. Sen büyüksün ya rabbim.
"Bir şey duymadın. Yemeye devam." dedim ve koltuğa yattım.
Uykum var ama yok. Hasta gibiyim ama değilim. Canım sıkılıyor ama sıkılmıyor. Bu ne biçim ruh hali ya? Hep İsmail YK dinlemekten bunlar. Telefonun titremesiyle hızla doğruldum ve mesaja baktım.
"Bu şarkı kalbimin tek hödüğüne. -Bayan Derici "
Kahkaha atarak geri yattım. Bu kız deli.
Peki ben?
Bende deli değil miyim sanki?
☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮
Yağmur'dan...
Esen'in aşk itirafı haberini aldıktan sonra yemek yedik. Tabi ki Baran rekora koştu. Odama çekilip yatağıma yayıldım.
"Sensiz geçen bir gece daha.Yanımda olsan ya. -Sevgilin "
Bu ne ya? Romantizm bu mu? Buysa istemiyorum romantizm falan.
Romantizm 17. yüzyıl Avrupasında klasizme karşı çıkan edebi akımdan başka tanıma ihtiyaç duymuyor bence. Evet. Kesinlikle böyle.
"Romantik olmaya çalışma Bora.Daha çok...yılışık oluyorsun. -Yağmur"
Mesajı yollayıp müzik setinden son ses müzik açtım.
"Kızlar romantizm sever -,- -Sevgilin"
Bak sen. Hangi kızlar Bora bey?
"Diğerleriyle bir miyim yani? -Yağmur"
Sinirle mesajı yollayıp ritim tutmaya başladım. Kızlar vıdı vıdı. Sanane normal kızlardan sevgili bozuntusu!
"Bir olmak istemeseydin imzanı 'sevgilin' yapardın. -Sevgilin(şekil a)"
Birde trip yedik iyi mi? Ne yazsam... Böyle iddialı ama özür diler gibi olmalı.
"Bir seçkin kızı olarak sıradan olamam canısı.İşine geliyorsa. -Yağmur "
Perfect oldu. Mesajı yollayıp dans etmeye başladım.
Bir...iki...üç...dört...
"Dans etmeyi keser misin? -Sevgilin"
Oha.Burada mı? Nerede? Kitaplardaki klişenin alasını yaşıyorum lan.
"Neredesin egoist herif? -Yağmur"
Mesajı atar atmaz balkondan ses geldi. O süpermen kaslarınla tırmandın mı şimdi? Yok artık!
Balkonu açınca karşıdaki ağaca rahatça oturmuş bana bakan Bora'yı gördüm. Çekici. "Ciddi misin?" dedim bıkkın bir sesle.
"Kitap ve diziler bu durumlar için harika ilham veriyor." dedi Bora ve göz kırptı. O gözünü...
"Çok komik. İn şuradan." dedim inatla. Bora omuz silkti. "Geri çekil." dedi ve dediğini yapınca balkona atladı. Vay arkadaş. Adam adeta bir örümcek adam. "Hadi birlikte dans edelim." dedi Bora ve belimi yakaladığı gibi içeri sürükledi. Hızlı çocuk. Sevdim.
Şansıma en dramatik şarkılardan biri çıkmış.
"Gel." dedi Bora ve dans pozisyonu aldık. Kokusu çok güzel. Parfüm ve ter birbirine karışmış sanki. Garip. "Uğraşacak başka bir şey bulamadın mı?" dedim homurdanarak.
"Tüm uğraşım sensin bebek." dedi Bora ve dansa devam etti.
Bunu sevdim.
Uğraşı... hoşuma gitti.
☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮
Lodos'tan...
Ceren'i evinden alıp sahile gittik. Deniz ferahlatıyordu. Bazen sadece bunu istiyorum. Deniz ve Ceren. İkisi yeter gibi geliyor.
"Baran'da buldu ya birini artık rahat rahat uyuyabilir herkes." dedim gülerek.
"Umut çok tatlı bir kız. Çok uyumlular cidden." dedi Ceren ve elimi sıktı.
Ah eller. Bir filmde eller için şöyle der. Eli senin eline tamamen uyuyorsa kaderindir, aşkındır. Bırakma o eli. Belki kendi yorumumu da katmış olabilirim tabi.
"Bizden daha uyumlu kimse olamaz." dedim gülerek.
"Baran ve Umut'u görene kadar bende öyle düşünüyordum." dedi Ceren kıkırdayarak. Bak ya. Git şu gülüşü öp!
"Ceren." dedim yavaşça. Merakla mavi gözleri benim mavilerimi buldu. "Evlen benimle sevgilim. Ailem ol."
Bunu yaklaşık üç yıldır, yani onu tanıdığımdan beri, düşünüyorum. Evlenmek için neyi bekliyoruz ki?
"Lodos....ah." dedi Ceren şaşkınca. Hey bunun sinyallerini vermiştim zaten neden şaşırıyor ki? "Evet sevgilim." dedi Ceren ve içime su serpildi.
Hem de zemzem suyu...
"Seni seviyorum." dedim yavaşça.
"Seni seviyorum." dedi aynı şekilde ve sevgiyle sarıldık.
Hep sarılsak ya?
☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮
Baran'dan...
Bu plan için çok uğraştım. Aşırı emek verdim. Az kaldı oğlum dayan. Elimdeki kutuyla yukarı çıktım. Dün herkes kendi halinde takılırken ben bu planı yaptım. Kötüyüm ben.
Umut her zamanki gibi kapıya dayanmış beni bekliyordu. Poşeti ona uzattım. "Bu ne?" dedi sakince.İçeri girip kapıyı kapattım.
"Kelepçe. Senin için." dedim ve kutuyu mutfağa bıraktım. Umut şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Kolunu yakalayıp içeri soktum. Kalorifere tek kolunu kelepçeledim.
"Ne yapıyorsun Seçkin? Ayran mı içtin?" dedi Umut sakin olmaya çalışarak. Onu umursamadan mutfağa gittim ve kutudaki orta boy karamelli pastayı çıkardım. Bir çatal alıp içeri gittim. "Ciddi olamazsın." dedi Umut çırpınarak.
"Çok ciddiyim. Çırpınma güzelim." dedim ve asla ulaşamayacağı, tam karşısındaki koltuğa oturdum. "Oh. Karamelli. Çikolata da var. Mis gibi taze." dedim ve pastayı yemeye başladım. Umut bana ulaşmaya çalışsa da hiç başarılı olamadı.
You are loser my girl.
"İşkence böyle yapılır Arıkovan. O dondurmanın acısını unutmadım hala." dedim pis pis gülerek. Umut neredeyse ağlayacak düzeye geldi.
Acıdım mı? Biraz.
Af var mı? Bir lokma olabilir.
Pastadan bir çatal alıp Umut'un ağzına uzattım. Nazikçe aldı.
"Kötüsün." dedi yavaşça.
"Dün sen kötüydün." dedim omuz silkerek.
"Özür dilerim." dedi Umut. Pastayı sehpaya bırakıp yanına oturdum.
"Gel gel." dedim ve yavaşça bana sarıldı. Ben bir kıza sarılıyorum. Vay canına!
"Ben özür dilerim." dedim ve ondan ayrılmadan kelepçeyi çözdüm.
Bugün Umut ile sıradan arkadaş olmadığımızı anladım. Daha farklı bir şey var sanki.
Daha özel birşey...
"Yiyelim mi?" dedim gülerek ve birlikte pasta yedik. Pastamı paylaştım. İlginç şeyler yapıyorum.
☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮
Esen'den...
Tamam sanırım buna alışabilirim. Ah tabi ki alışırım. Her sabah Enis'i göreceğim daha ne?
"Bu gece nöbetim var." dedi Enis. Restoranda nöbet oluyor mu ya?
"Uykusuz kalacaksın." dedim üzgünce.
"Sorun o değil. Sorun mesajlaşamamız." dedi Enis dudak bükerek. O bükülmüş dudağını...
"İyi yanından bak. Ertesi gün izinlisin. Tüm gün." dedim gülerek. Yine de Enis neşelenmedi.
"Sevdalım. Hep aklımda olmaman için ne yapmam gerek?" dedi Enis yavaşça.
Gururumu okşadı.
"Elimde değil sanırım." dedim gülerek. O da yavaşça gülüşümü öptü. "Bunu hep istedim." dedi sonra göz kırparak. Daha çok güldüm.
"Bende istiyorum." dedim. Bir gün bende gülüşünü öpeceğim.Rüya gibi.
"Kuzi." dedi Yağız yanındaki zavallı kızı çekiştirerek. "Günaydın." dedi Hira.
"Günaydın." dedik Enis ile aynı onda.
"Hayır Bora. Yemeğe çıkmak istemiyorum. İstersen Baran gelir." dedi Yağmur telefona bağırarak.
"Evet. Mum ışığında yemek yeriz enişteyle." dedi Baran suyunu içerek. Vay. Yemek yemiyor.
"Çok garip bir ailen var." dedi Enis kulağıma eğilip. Tek tek üçüzlere baktım. Mükemmeller.
"Evet. Çünkü onlar seçkin." dedim gülerek.
Because they are different.
Biraz daha yürüyünce Enis saçımı öperek bizden ayrıldı. Sevgilisi olan tayfa olarak okula gittik. Ve o an anladım ki...
Birini sevmek müthiş bir duygu.
☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮
Rüya'dan...
Ah çok utanç verici. Şu annem! Hayır babannem! Hamilelik testi almışlar ve yapmamı söylüyorlar.
Allahım lütfen şu yerin içine kafamı sokayım ve bir daha çıkarmayayım. Lütfen.
"Tamam anne ya." dedim sıkılgan bir sesle. Testi alıp yukarı çıktım. Cerende kapıya kadar bana eşlik etti. "Yap gitsin boşver." dedi gülerek. Bu kız giderek güzelleşiyor.
"Tamam." dedim ve tuvalete girdim. Yönergeyi uygulayıp dışarı çıktım. "Kaç dakika sürüyor bu?"
"Bilmem. Beş dakika bekleyelim." dedi Ceren ve banyodaki lavaboya testi koyup beklemeye başladık. "Demek evleniyorsun. Biz ne oluyoruz şimdi?" dedim gülerek. Ceren de güldü.
"Bilmiyorum ki. Lodos bugün yüzük alacak." dedi Ceren.
"Şanslı seni. En azından kocanın peşinde hayran kızlar ordusu olmayacak." dedim somurtarak. Alp. Ah nerede ki şimdi?
"İnsanlar çok ilginç Rüya." dedi Ceren ve anında onay verdim. "Bir haberim var." dedi Ceren şaşkınca.
"Neymiş?" dedim.
"Minik seçkin yolda. Teste bak." dedi Ceren ve ışık hızıyla teste baktım.
Çift çizgi...
Çift!!