Hogwarts Aşıkları (Dramione R...

By Aylak17

267K 12.3K 19.1K

Wattpad'de ki bütün Dramione'leri okudun ama başka bulamadın mı? Maalesef bende bulamadım. Bende kendi hikay... More

1.Bölüm -6.Sınıf-
2.Bölüm -Tren-
3.Bölüm -Kompartımanlar-
4.Bölüm-Hogwarts-
5.Bölüm-Kıskanç-
6.Bölüm-''Benden Uzak Dur!''
7.Bölüm-Amortentia-
8.Bölüm-Banyo-
9.Bölüm-Beklenmedik Öpücük-
10.Bölüm-Arkadaşlık Anlaşması-
11.Bölüm-Cadılar Bayramı Balosu-
12.Bölüm-''Seni Senelerdir Seviyor.''
13.Bölüm-''Ben Başka Birinden Hoşlanıyorum.''
14.Bölüm-''Beni Bırakma.''
15.Bölüm-İtiraf-
16.Bölüm-Sohbet,Muhabbet,Kız Dedikodusu
17.Bölüm-İksir-
18.Bölüm-''Kısacası O Çok Güzeldi.''
19.Bölüm- Zindanlar
20.Bölüm-Ağır Yaralı-
21.Bölüm-''Her Şeyi Yanlış Anlamıştı.''
22.Bölüm-Doğruluk Mu? Cesaret Mi?-
23.Bölüm-Dostluk Balosu-
24.Bölüm-Noel Hediyeleri-
25.Bölüm-Parşömendeki Not-
Yazar Hakkında Bilgiler
26.Bölüm-"Ağladım, Sarıldık, Uyuduk, Kitap Okuduk."-
27.Bölüm-"Aradığımız Maskeli Kızı Bulduk."
28.Bölüm-Yaz Tatili-
29.Bölüm-Weasley Büyücü Şakaları-
30.Bölüm- Kıskanç Doğum Günü Çocuğu-
31.Bölüm-7.Sınıf-
32.Bölüm-Sirius'un Planı-
Bölüm Değil, Üzgünüm.
33.Bölüm-İhtiyaç Odası-
34.Bölüm-Hogwarts Ordusu-
35.Bölüm-Yasak Öpücük-
36.Bölüm- "Acil Durum Kaba Çocuk."
37.Bölüm-Dişi Aslan-
Bölüm Değil, Üzgünüm 2.
38.Bölüm-Grimmauld Meydanı-
39.Bölüm-Regulus'un Ölümü-
40.Bölüm-Sihir Bakanlığı-
41.Bölüm-Gryffindor Kılıcı-
42.Bölüm-Kovuk'taki Toplantı-
43. Bölüm-Gringotts Büyücü Bankası-
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN RAFİNE TUZ!
44.Bölüm-Helena Ravenclaw-
45.Bölüm-Savaş Arefesi-
46.Bölüm-Son Savaş-
47.Bölüm-...bulmuş olabilirim-
48.Bölüm-Crabbe'i Bulduk-
49.Bölüm-"O zaten burada."-
50.Bölüm-En Güzel Gün-
52.Bölüm-Granger'lar-
53.Bölüm-Godric's Hollow-
54.Bölüm-20 Yıl Sonra-
55.Bölüm-Yeni Nesil-
56.Bölüm-Quidditch Seçmeleri-
57.Bölüm-Kitapçı-
58.Bölüm-Kalplerdeki Filizler-
59.Bölüm-Malfoy Malikanesi-
60.Bölüm-Soğuk Gece-
61.Bölüm-Gerçek Aşk-
62.Bölüm-Binalar Arası Düello-
63.Bölüm-Olaylı Quidditch Maçı-
64.Bölüm-Sahildeki Kulübe-
65.Bölüm-En Güzel Yaz-
66.Bölüm-Mutlu Bir Son (Final)-
-Epilog-

51.Bölüm-Yemin-

2.3K 123 332
By Aylak17

Ron'un Ağızından

Gözlerimi açtığımda odamda olduğumu fark ettim. Bütün bedenim ağrıyordu. Özelliklede başım. Sağ tarafımda bir kıpırdanma hissettiğimde o tarafa döndüm. Pansy sandalyenin üzerinde uyuya kalmıştı ve bir eliyle benim elimi tutuyordu. Yavaş hareketlerle ona döndüm onu izlemeye başladım. Siyah saçlarını dağınık bir şekilde başının üzerinde toplamıştı. Gözlerinin altında morluklar oluşmuştu ve gözle görülür bir şekilde zayıflamıştı. Ama hala çok güzeldi ve hala benim aşık olduğum kadındı. "Ahh." Başıma saplanan ani acıyla inlediğimde bir anda uyanıp etrafına bakmaya başladı. Bakışlarımız buluşunca ise yüzüne şaşkın bir ifade yerleşti. 

"Günaydın aşkım." dediğimde şaşkın ifadesi yerini muhteşem bir gülümsemeye bıraktı. "YÜCE MERLİN! UYANDIN!" deyip boynuma atladığında gülmeye başladım ve bende ona sarıldım. Benden hızla ayrılıp gözümün içine bakarak konuşmaya başladı. "Hatırlıyor musun? Yani hafızan nasıl?" dediğinde bir an ne dediğini anlamadım. Sonra her şey yerine oturdu. Savaş, Goyle'un ölümü, park, Pansy ve iksir. "Hatırlıyorum." dediğimde şüpheyle bana bakıyordu. "Okulda beni kimden kıskanıyordun?" "Beni test mi ediyorsun?" diye sorduğumda yatağın kenarına oturdu. "Evet öyle yapıyorum. Şimdi soruma cevap ver." dediğinde ofladım. "Blaise Zabini." "Peki bana evlenme teklifini nerede ettin?" "Okulda, koridorun ortasında ve herkesin önünde." "Son soru. Baloda hangi renk elbise giydim?" Aklıma o günün gelmesiyle gülümsedim. 

"Üzerinde ışık saçan küçük taşlarını bulunduğu açık gri bir elbise giyiyordun. Saçların dağınık bir şekilde topluydu. Seni öyle gördüğümde aklımdan geçen şeyleri bile hatırlıyorum. 'Ne Kleopatra ne Afrodit ne de başka bir kadın şu anda karşımda parıldayan partnerimden güzel değil.' " dediğimde yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Uzanıp yatağın üzerindeki elini tuttum. "Seni nasıl unutabilirim Pansy? Nasıl içimden atabilir?" dediğimde elleriyle yüzümü kavradı ve beni öpmeye başladı. Bende onun yüzünü kavrayıp öpüşüne karşılık verdim. Onu çok ama çok fazla özlemiştim. 

Nefes nefese ayrıldığımızda ikimizde gülümsüyorduk. "Ben uyuyalı ne kadar oldu?" "Bir hafta. Hepimiz seni çok özledik." dediğinde gülümsedim. "Bende sizi özledim." dedim ve elimi yüzünde gezdirdim. "Hiç bir şey yemedin mi? Çok zayıflamışsın." dediğimde güldü. "Düşündüm ki uyanınca birlikte yeriz. Nasıl fikir?" dediğinde gülmeden duramadım. "Güzel fikir." dedim ve yataktan kalkıp onu da kaldırdım. "Hadi diğerlerini uyandıralım ve güzel bir kahvaltı yapalım." dediğimde gülümsedi ve beni başıyla onayladı. Ardından cebindeki asasını çıkartıp bana doğrulttu. Üzerimdeki pijamalar günlük kıyafetlerime dönüştüğünde gülümsedim. "Teşekkürler." dediğimde gülümsemekle yetindi ve tuttuğu elimden çekerek ikimizi de odadan çıkarttı. 

Mutfağa girdiğimizde herkesin çoktan uyandığını gördük. Herkes şaşkınca bana bakıyordu. Ardından hepsi sandalyelerinden kalkıp üzerime koşmaya başladılar. Hepsi sırayla sarılıp öpüyor ve saçlarımı karıştırıyordu. Pansy "Onu boğuyorsunuz." dediğinde beni serbest bıraktılar. Herm "Hafızan nasıl?" diye sorduğunda gülümsedim. "Gayet iyi Bayan Aslan." dediğimde herkes gülmeye başladı. Annemin ağladığını görünce yavaşça yanına gittim. "Ben iyiyim anne, hafızam geri geldi. Artık ağlama." dediğimde ağzından bir hıçkırık kaçtı. "Mutluluktan Ronald." dediğinde gülümseyip ona sıkıca sarıldım. Benden ayrıldığında gözlerindeki yaşları kurulayıp gülümsedi. "Hadi yerine geç de sana kahvaltını vereyim." "Bende bunu söylemeni bekliyordum." dediğimde küçük bir kahkaha attı. 

Herm'in yanında oturan Pansy'nin yanına geçtiğimde odadaki bakışların hala üzerimde olduğunu fark ettim. Hatta tabağımı doldurduğum sırada da bana bakıyorlardı. "Siz böyle bakarken yiyemiyorum ama." dediğimde gülmeye başladılar. "Sen her koşulda yemek yiyebilirsin dostum." diyen Harry'ye ölümcül bakışlar atarken Pansy beni kendine çevirdi. "Sen onları boş ver sevgilim." dediğinde aklıma gelen fikirle muzipçe gülümsedim. "Sen artık bana ne zaman kocacığım diyeceksin?" diye sorduğumda bir anda öksürmeye başladı. Ginny, Hermione, Fred ve George ise yerlere yatarak gülmeye başlamışlardı. 

Pansy nihayet öksürmeyi kestiğinde kıpkırmızı kalmıştı. "Bu da nereden çıktı?" dediğinde ofladım. "Uykuya yatmadan önce söylemiştim hatırlarsan. Daha fazla beklemenin bir anlamı yok, değil mi?" diye sorduğumda biraz daha kızardı. Annem "Ronald haklı." dediğinde annemden gelen destekle gülümsüyordum. Annem Pansy'nin yanına geldiğinde Pansy ona bakmak zorunda kaldı. "Pansycim, Ronald kaybolduğunda ne kadar acı çektiğini gördüm. Onu tek başına aramaya çıktığında oğlum için her zorluğa karşı dik duracağını anladım. Aynı şekilde Ron'da senin için iki ölüm yiyenin karşısında durdu. Ron ile buraya geldiğinde ise hiç üzgün değildin. Hafızası konusunda bir an bile umudunu kaybetmedin. Ona bıkmadan usanmadan her konuda yardımcı oldun. Yani siz evli çiftlerin bile olamayacağı şekilde birbirinize bağlısınız. Evlenmenize bizim soğuk baktığımızı düşünmüyorsun umarım. Çünkü senin gibi güzel ve en önemlisi iyi bir insanın ailemizde olması çok gurur verici olur." 

Hepimiz şaşkınca anneme bakarken Pansy uzanıp ona sarıldı. "Sen çok iyi bir annesin Molly. Ve sizin gibi bir aileye sahip olacağım için çok mutluyum." dediğinde bu sefer dönüp bana sarıldı. Bende ona sarıldığımda diğerleri bizi alkışlamaya başlamıştı. Ginny neşeyle ellerini çırpıp "Yaşasın, düğünümüz var!" dediğinde Pansy asasını ona doğrulttu ve yüzüne bir yastık yemesini sağladı. "Herm haklıymış, cidden iyi hissettiriyor." dediğinde bu sefer biz gülüyorduk. Diğerlerine dönüp "Artık yemek yiyebilir miyiz?" dediğimde hepsi oflamıştı. Onları umursamadım ve kahvaltıma devam ettim. Bugün güzel bir gündü.

*****

Hafızama kavuşalı iki hafta olmuştu. Bu iki haftayı ise Pansy ile gezerek ve evlilik hazırlıklarıyla geçirmiştik. İkimizde Kovuk'u ne kadar sevsek de kendi evimizde kalmak istiyorduk. O yüzden, Pansy'ye ailesinden kalan güzel bir evde oturmaya karar vermiştik. Sadece biraz bakıma ihtiyacı vardı. O yüzden çocuklarla birlikte gece gündüz tadilat işleriyle uğraştık ve nihayet bugün bitirdik. Onlar yanımızdan ayrılalı üç saat olmuştu. Pansy ve ben ise gitmek istemediğimiz için evin bahçesinde uzanmış yıldızları izliyorduk. 

Ona doğru dönüp dirseğimin üzerinde doğruldum ve güzel nişanlımı izlemeye başladım. Bana dönüp gülümsediğinde içim ısınmıştı. "Neden beni izliyorsun Ron? Yıldızları izlesene." dediğinde gülümsedim. "Zaten yıldızımı izliyorum." dediğimde yanakları kızarmıştı. "Godric! Utanınca çok tatlı oluyorsun!" dediğimde biraz daha kızarmıştı. Omuzuma vurduğunda ise kahkahamı durduramadım. Onu kendime çekip sarıldığımda O da bana sarıldı. "Ron?" "Evet?" "Korkuyor musun? Yani evlilikten." dediğinde biraz uzaklaşıp yüzüne baktım. "Korkmuyorum." dediğimde bir şey söylemeyip gökyüzünü izlemeye geri döndü. Bir terslik olduğunu anlamıştım.

"Sen korkuyor musun?" dediğimde derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum." dediğinde içimi bir endişe kapladı. "Seni fazla mı sıktım? Yada evlenmek konusunda çok mu ısrar ettim?" "Hayır, hayır." deyip elimi tuttuğunda biraz rahatlamıştım. "O zaman sorun ne?" diye sorduğumda ofladı. "Evlilik fikri beni hep korkutmuştur. Ailem..." Duraksadığında neden korktuğunu anlamıştım. Ama anlatmasına izin verdim. "...onların evliliği berbattı. Hep kavga ederlerdi ve ben hep arada kalırdım. Annem beni hep istemediğim şeylere zorlardı. Babam ise hep bir ölüm yiyen olmamı isterdi ve beni sürekli eğitmeye çalışırdı. Biz onlar gibi değiliz biliyorum ama ya bizde onlar gibi anlaşamazsak. Yani demek istediğim seni seviyorum ve evlenmek istiyorum ama ya evlilik ilişkimizi bozarsa." dediğinde gülümseyerek onu izliyordum. 

"Biz ailen gibi olmayacağız. Neden biliyor musun?" diye sorduğumda meraklı gözleriyle beni izliyordu. "Çünkü biz birbirimize aşığız. Onlar ise birbirleriyle safkan oldukları için evlenen iki insandı. Ben ise seni kanın için değil, kalbinin güzelliği için sevdim." dediğimde parıldayan gözleriyle bana bakıyordu. Uzanıp boynuma atladığında dengemi koruyamadığım için çimenlere devrilmiştik. Üzerimden kalktığında ikimizde gülüyorduk. "Bu bana trende çarpışmamızı hatırlattı." dediğinde güldüm. "Bu sefer sen benim üzerime düştün." dediğimde O da güldü. "Bana söylediklerini dün gibi hatırlıyorum. 'Bu kadar dengesiz olduğunu bilmiyordum Weasley. Bir daha bana yaklaşma yoksa yüzünün ortasına güzel bir lanet yersin.'" dediğimde kahkaha atmaya başladı. "Her şeyi bu kadar net nasıl hatırlıyorsun?" dediğinde güldüm. "Dediğin gibi lanet yedim. Ama kalbime." dediğimde gülümseyerek bana bakıyordu. Uzanıp onu öptüğümde O da bana karşılık verdi. "Seni seviyorum." "Seni seviyorum." 

*****

Pansy'nin Ağızından

Kalbim yerinden çıkacakmışçasına hızlı atıyordu. Herkes etrafımda dönüp duruyor ve bir şeyler söylüyorlardı ama ben hiç birini anlamıyordum. "Pansy?" Adımın söylendiğini duyunca hızla sağıma döndüm. Hermione duvağımı başımın arkasına atıp yüzüme baktı. "Tatlım iyi misin? Çok gergin görünüyorsun." "Çünkü çok gerginim." dediğimde gülümseyip elimi tuttu. "Sakin ol, her şey çok güzel olacak. Biz senin yanındayız." "Ya düşersem, ya gelinliğim yırtılırsa. Ne bileyim ya başıma lanet bir kaza gelirse." dediğimde gülmeye başladı. "Paranoyaklaşma Pansy. Böyle yaparak kendini geriyorsun. Bugün senin en mutlu günün olacak. Ve ben başına bir şey gelmesine izin vermeyeceğim. Tamam mı?" dediğinde biraz rahatlamıştım. Uzanıp ona sıkıca sarıldım. "Teşekkürler Herm." "Her zaman tatlım." 

Biz birbirimizle konuşurken yanımıza Bay Weasley'nin gelmesiyle konuşmamız yarım kaldı. "Hazır mısın Pansy?" "Hazırım Bay Weasley." dediğimde gülümsedi. "Arthur demen konusunda anlaştığımızı sanıyordum." dediğinde gülümsedim. Ben ayağa kalkıp Arthur'un koluna girerken Herm çoktan yanımızdan ayrılmıştı. Arthur duvağımı kapatmama yardım etti ve kolunu bana uzattı. "İşte başlıyoruz." dediğinde derin bir nefes alıp koluna girdim. Merdivenleri inerken ona dönüp konuşmaya başladım. "Teşekkürler." dediğimde merakla bana bakıyordu. "Ne için?" "Beni mihraba götürdüğüm için." dediğimde içtenlikle gülümsedi. "Sende artık benim kızımsın ve bu yaptığım çok doğal. Teşekküre gerek yok." dediğinde sadece gülümsedim.

Evden çıktığımızda tepenin üzerindeki kalabalığı görmemle kalp atışlarım artmıştı.Arthur güven verici bir şekilde elimi sıktığında ona minnettardım. Tepeye ulaşıp konukların arasından geçerken herkesin gülümseyerek bana el salladığını görmek çok güzeldi. Ginny, Luna, Draco, Neville, Fred, George, Tonks, Remus, Sirius, Profesör McGonagall, Profesör Snape, Profesör Slughorn, Profesör Sprout ve daha bir çok kişi. Hatta hayalet öğretmenimiz Profesör Binns bile buradaydı. Ama gün ışığında saydamlaştığı için fazla görünmüyordu. Ve sonunda mihraba ulaştık.

Ron muhteşem görünüyordu. Koyu lacivert bir damatlık giymişti. Turuncu saçlarıysa takımla büyük bir uyum içerisindeydi. Okyanus gözleriyle bugün ayrı bir parlıyordu. Arthur elimi alıp Ron'un eline bıraktığında ona döndüm. "Hep birbirinizin yanında olun." dediğinde Ron bakışlarını benden ayırıp babasına döndü. "Bende bunu istiyorum." dediğinde gülümsedim ve beni yanına çekmesine izin verdim. Önümüzdeki bakan boğazını temizleyip konuşmaya başladığında herkes susmuştu. 

"Bugün burada birbirini seven iki insanın hayatlarını birleştirmek için toplandık. Birbirlerini her zaman seveceklerine, hastalıkta ve sağlıkta birbirlerinin yanında olacaklarına söz verecekler." dedi ve bana döndü. "İlk önce Bayan Parkinson." dediğinde Ron ile birbirimize döndük ve boğazımı temizleyip konuşmaya başladım. "Sen tanıdığım en sakar insansın. Ama iyi ki de öylesin. Yoksa üzerime düşmez ve asla tanışamazdık. Senin o muhteşem kalbini asla fark edemezdim. O kalbin iyilikle, merhametle, sadakatle, cesaretle o kadar doluyken bana da  o kalbinde yer verdiğin için ne kadar mutluyum anlatamam. Kalbindeki yerimin karşılığını asla vereme. Sadece sana kalbimin en büyük köşesini ve ruhumu verebilirim sevgilim. Seni çok seviyorum ve kalan hayatımda da seveceğime yemin ediyorum." Yeminim bittiğinde bana öyle bir bakıyordu kalbindeki aşkı fiziksel olarak hissedebildim. Bütün hücrelerim ısınmıştı. 

Bakan "Sıra Bay Weasley'de." dediğinde Ron tuttuğu elimi sıkıp konuşmaya başladı. "Üzerine düştüğüm gün ilk defa bir sakarlığım işime yaramıştı. Bugüne kadar gördüğüm en güzel kız ile tanışmıştım. Kalbimde daha önce hissetmediğim şeyler hissettiren, beni bambaşka bir ben yapan bir kız. O zamana kadar bir çok kişiden aşkın aptalca bir şey olduğunu duymuştum. İnsanı kör yapan bir duygu demişlerdi. Ben o gün kör oldum Pansy, tek görebildiğim sensin. Tek görmek istediğim. Ve yemin ederim sevgilim ben artık sadece seni göreceğim." dediğinde sözleriyle kalbimdeki aşk daha da çoğalmıştı. Bakan yanımızdaki Hermione ve Harry'ye dönüp "Yeminlerine şahitlik ediyor musunuz?" diye sorduğunda ikisi de aynı anda "Evet." demişti. Bakan ikimize de gülümseyip "Tebrikler Bay ve Bayan Weasley." dediğinde ikimizde gülümsedik. Ardından aynı anda uzanıp birbirimizi öpmeye başladık. Biz öpüşürken herkes büyük bir sevinçle bizi alkışlıyordu. Birbirimizden ayrıldığımızda Ron hala daha elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bu güzel. Zaten bırakmasını istemiyordum. 

*****

Luna'nın Ağızından 

Ron ve Pansy'nin düğününden ayrıldıktan sonra Neville'i zorla da olsa eve gitmemeye ikna etmiştim. El ele tutuşup cisimlendikten sonra Neville şaşkınca etrafına bakıyordu. "Neredeyiz Luna?" dediğinde onu cevaplamadım ve elinden çekiştirmeye başladım. Mezarlığa girip iki mezarın önünde durduğumuzda şaşkınca bana bakıyordu. Bana meraklı gözlerle bakıp "Neden buraya geldik?" diye sorduğunda ona döndüm. "Ailenle tanışmak istedim sadece. Ve büyükannen uzun zamandır onları ziyaret etmediğinizi söyledi. Bende kısa bir ziyaretin sana iyi geleceğini düşündüm." dediğimde gülümseyerek bana bakıyordu. "Çok iyi düşünmüşsün sevgilim." dediğinde gülümsedim ve cebimdeki asamı çıkarttım. "Hadi burayı biraz renklendirelim." dediğimde benim gibi asasını çıkarttı ve ilk önce cansız bitkileri temizlemeye başladık. Ardından mezar taşlarını eski hallerine geri döndürdük ve son olarak rengarenk çiçekler ile süsledik. Ben son dokunuşları yaparken Neville'in sözleriyle donup kalmamı sağlamıştı. "Bizde hemen evlenelim."

Ben şaşkınca ona bakarken O uzanıp elimi iki elinin içine alıp gülümsedi. "Bana bir kere daha ne kadar şanslı bir adam olduğumu hatırlattın Luna. Eminim şu anda anne ve babamda beni onaylıyorlardır. Artık tek bir günümü, tek bir saniyemi sensiz geçirmek istemiyorum. Bizde hemen evlenelim." dediğinde sesindeki çocuksu tını gülümsememi sağladı. Ve bende artık onsuz kalmak istemediğimi fark ettim. "Tamam." dediğimde öyle bir gülümsedi ki içim ısındı. Ardından bir anda beni kucaklayıp etrafında çevirmeye başladı. Sonra kucağından indirip öpmeye başladı. Birbirimizden ayrıldığımızda ise ikimizde gülümsüyorduk. "Benim eve gidip babama haber vermem lazım." dediğimde güldü. "Benimde büyükanneme haber vermem lazım. Gerçi O seninle tanıştığından beri hazırlık yapıyor. Şaşıracağını sanmıyorum." dediğinde gülmeden duramadım. "Hadi o zaman" dediğinde el ele tutuşup ilerlemeye başladık. Son anda arkama dönüp "İyi geceler Bay ve Bayan Longbottom." dedim ve cisimlendik. 

*****

Mezarlıktaki evlilik kararımızın üzerinden üç hafta geçmişti ve sonunda her şey hazırdı. Tek şey hariç, gelinliğim. Bugün evleniyordum ama ortada bir gelinlik yoktu. Pansy, Ginny, Hermione ve ben ciddi bir arayışa girmiş ama istediğim gibi bir gelinlik bulamamıştık. Onlar düğüne hazırlanmak için evlerine giderken ben son çare olarak dolabımdaki beyaz elbiselerimi inceliyordum. Kapımın çalınmasıyla bir an irkilsem de kendime gelip "Gir." diyebildim. Babam gülümseyerek içeriye girdiğinde bende ona gülümsedim. "Kızlar üzgün olduğunu söyledi tatlım." dediğinde ofladım. "Bugün evleniyorum ama bir gelinliğim yok. Acaba düğünü iptal mi etsek?" dediğimde gülmeye başladı. Elindeki büyük kutuyu yatağın üzerine koyduğunda merakla bir kutuya bir babama bakıyordum. "Bu nedir?" "Sorunun çözümü." dediğinde iyice meraklanmıştım. Yatağa ilerleyip kutunun kapağını kaldırdığımda gözlerime inanamadım. 

İçinde çok güzel bir gelinlik vardı. Gelinliği kutudan çıkarttığımda daha da güzel olduğunu gördüm. Çok narindi ve üzerinde muhteşem dantel işlemeler vardı. "Bu gelinlik annenindi." Babamın sözleriyle donup kaldım. Elimde tuttuğum bu gelinlik gözümde parlamaya başladı. Ben konuşamazken babam cümlesine devam etti. "Annen sen doğduğunda çok mutlu olmuştu. Gelinliği sakladığında bir erkek çocuğumuzun olabileceğini söylemiştim. O ise seninki gibi mükemmel gözleriyle bana bakıp 'Hayır.' demişti. 'Bizim bir yıldız gibi parıldayan güzel bir kızımız olacak.' Ve her zamanki gibi haklıydı. Gelinliğini senin için saklamıştı. Sana bıraktığı bir mirasıydı." dediğinde gözümdeki yaşı elimin tersiyle sildim ve gelinliği yatağa bırakıp babama sıkı sıkı sarıldım.

 Ben ağlarken O benim saçlarımı okşuyordu. "Seni çok seviyordu tatlı Luna'm." "Bende onu seviyorum." Birbirimizden ayrıldığımızda babamın da ağladığını gördüm. "Gelinlik problemi çözüldüğüne göre düğünü iptal etmemize gerek yok." dediğinde gülmeye başladım. "Evet yok." dedim ve yanağından öpüp kapıyı gösterdim. "Artık hazırlanmam gerekiyor." dediğimde gülümseyip "Seni kapıda bekliyor olacağım." dedi ve anlımdan öpüp odamdan çıktı. Ben ise yatağımın üzerindeki hediyeme bakıyordum. Muhteşem bir gelinlik istemiştim ve annem sayesinde istediğim o muhteşem gelinliğe kavuşmuştum. Gelinliği hızla üzerime geçirdiğimde gülümsedim. Annemin kokusunu duymayalı uzun zaman oluyordu. Daha iyisini düşünemezdim.

Neville'in Ağızından

Gölün kenarındaki mihrabın önünde beklerken kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum. Herkes yerini almıştı, sadece Luna ve Bay Lovegood kalmıştı. Harry yanıma gelip "Sakin ol. Titrediğin beşinci sıradan görülüyor." dediğinde hafiften gülümsedim. "Tamam, sakinim." dediğimde O da gülümsedi. "Neville?" "Evet?" "Neden öndeki dört sıra boş? Birilerini mi bekliyorsunuz?" dediğimde burukça gülümsedim. "Hayır, kimseyi beklemiyoruz. Luna özellikle boş olmalarını istedi. Orada Dumbledore, Colin, Lavender, Cedric, Dean, annen ve baban, benim anne ve babam, Luna'nın  annesi ve diğer kayıplar var." dediğimde boş sıralara bakıp gülümsedi. "Luna gerçekten çok düşünceli bir insan." dediğinde gülümsedim. 

Biz konuşurken ani bir sessizlik oluştu. Vakit gelmişti. Seamus sadıcımdı ve beni dürtüp duruyordu. "Hazır mısın dostum?" Karşıdan gelen Luna'yı görünce ağzım açık kalmıştı. Seamus "Ben cevabımı aldım." dediği sırada Luna ve Bay Lovegood çoktan yanımıza gelmişti. Bay Lovegood Luna'nın elini elime bıraktığında ikimize de bakıp gülümsedi. "Biraz klişe olacak ama Neville, kızımı üzersen karşında beni bulursun." dediğinde gülümseyip "O zaman hiç karşınıza çıkmayacağım." dedim ve Luna'yı elinden tutup yanıma mihraba çıkardım. Bakan ikimize de bakıp gülümsedi ve konuşmaya başladı. "Bugün burada birbirini seven iki insanın hayatlarını birleştirmek için toplandık. Birbirlerini her zaman seveceklerine, hastalıkta ve sağlıkta birbirlerinin yanında olacaklarına söz verecekler." dedi ve Luna'ya döndü. "İlk siz Bayan Lovegood." dediğinde Luna bana dönüp konuşmaya başladı. 

"Okula başladığımdan beri her zaman yanımdaydın. İnsanlar beni tuhaf ve çatlak bulurken sen benim özel olduğumu düşünen tek insandın. Her zor anımda yanımda olan, eşyalarım kaybolduğunda bulmama yardım eden, benimle pudingini paylaşan ve beni bütün kalbiyle seven tek insansın. Seni o kadar çok seviyorum ki bunun bir tarifi yok. İnsanlar dünyayı bir sevgi miktarı olarak gösterirken dünya sana olan sevgimin yanında bir hiç kalıyor. Ve sana yemin ederim Neville, bu sevgim hiç eksilmeyecek. Aksine kat ve kat artacak." Cümlesini bitirdiğinde dilim tutulmuştu. Ben hayranlıkla karşımdaki sevgilimi izlerken başkan konuşmaya devam etti. "Sıra sizde Bay Longbottom." Adamı anlayabiliyordum ama dediklerini yerine getiremiyordum. Seamus "Sıra sizde Bay Longbottom." dediğinde kendime geldim ve konuşmama başladım. 

"Genelde insanlar birbirlerine benzer derler ama bu senin için geçerli değil. Sen farklının da dışında özelsin Luna. Herkes kendini bir kalıbın içine sokup yaşarken sen tam aksine o kalıpları yıkıyorsun. İnsanlara yardım etmeyi, onarı dinlemeyi, dertlerine çözüm bulmayı seviyorsun. Herkes kendi işine bakarken sen diğer herkesi düşünüyorsun. O kadar büyük ve sevgi dolu bir kalbin var ki. Ve o kalbin içinde bir yerim olduğunu bilmek gerçekten mutluluk verici. Bazı insanların idolleri vardır. Bazıları bir yazarı idolü olarak görür, bazıları ise bir profesörü. Benim idolümse sensin. Senin gibi yardımsever, senin gibi hoşgörülü olmaya çalışıyorum. Ve sana yemin ederim sevgilim bir gün seninle birlikte istediğimiz her şeyi başaracağız. Ama bugün tek bir isteğim var. O da seninle bir ömür geçirmek."

Cümlemi tamamladığımda ıslak gözleriyle bana baktığını fark ettim ve cebimdeki mendili ona uzattım. Gülerek mendili alıp göz yaşlarını silerken bakan Ginny ve Seamus'a dönüp konuşmaya başlamıştı. "Yeminlerine şahitlik ediyor musunuz?" İkisi birlikte "Evet." dediğinde bakan "Tebrikler Bay ve Bayan Longbottom." dedi. Biz birbirimize gülümseyerek bakarken uzanıp Luna'yı öptüm. Herkes bizi alkışlarken bir şeyden emindim. Şu anda dünyanın en şanslı adamıydım. 

*Merhaba sevgili okurlarım. 

25 günlük bir aradan sonra sonunda bölüm yazabildim. Lütfen kızmayın çünkü çok yorucu on bir sınavdan çıktım.

Sonunda iki shipimin yuvasını kurdum. Diğer ikisi de yakın zamanda gelecek. İlk önce toplu düğün yapmak istemiştim ama sonra vazgeçtim. Öyle çok baştan sağma olurdu. 

Bu arada bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı çok ama çok fazla özledim. Lütfen beni yoruma boğun. :) :) :)

Ve son olarak üzülerek söylüyorum ki kitabın bitmesine iki yada üç bölüm kaldı. 

Size bir şey sormak istiyorum. Kitabın burada bitmesini mi istersiniz yoksa çocukları da yazayım mı? Şunu unutmayın ki buraya kadar Rowling'in kurgusu üzerinden geldim. Yani bundan sonra yazacaklarımın tamamı benim kurgum olacak. Bunu göz önünde bulundurarak cevaplarsanız çok sevinirim. 

Hepinizi çok seviyorum. Bir sonraki bölümde görüşürüz.

Keyifli okumalar.* 



              


Continue Reading

You'll Also Like

17.7K 1.6K 18
5 yıl önce kendime bir söz verdim. Artık hayatıma kalbimle değil beynimle yön verecektim. Ta ki onu yeniden görene kadar, onu görünce beynim yine işl...
138K 4.3K 27
Harry Potter karakterleri ile HAYAL ET kitabı Keşfedilmeyecek ama hep burda olacak.. Hazır mısınız? HAZIRSANIZ SİZDE İÇERİYE DAVETLİSİNİZ.. -Vega Co...
86.4K 5.5K 49
Efsaneye göre, eski zamanlarda, antik Yunan'da insanların iki başı, dört eli, dört kolu vardı. Eski Yunan'ın ulu tanrısı Zeus, Olimpos Dağı'ndan düny...
145K 13.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...