41.Bölüm-Gryffindor Kılıcı-

2.5K 133 238
                                    

Pansy'nin Ağızından

Dumbledore bir hafta önce bize Ginny'nin kaçırıldığını söylediğinde hepimiz şok geçirmiştik. Ve aramızda en çok etkilenen tabii ki Ron olmuştu. Kardeşi  kaçırılmıştı ve onun elinden bir şey gelmiyordu. Kendini bizden soyutluyor, sürekli Hermione ile patronus aracılığı ile mesajlaşıyor ve herhangi bir haber almak için kendini hırpalıyordu. Bizde onun yanında olmaya çalışıyorduk ama kendini bizden uzaklaştırıyordu. Şu anda ise İhtiyaç Odası'nda çalışma yapıyorduk ve o yine ruh gibiydi. Luna bugünkü çalışmaların sona erdiğini söyleyince onlarla vedalaştım ve sınıftan hızla çıkan Ron'un peşinden koşmaya başladım. "Ron!" Beni duymayınca daha yüksek sesle seslendim. "Ron!" Adımlarını hızlandırdığını fark ettiğimde kaşlarım çatıldı. "RONALD WEASLEY!" Koridorun ortasında aniden durduğunda hızlanıp önüne geçtim. 

"Benden mi kaçıyordun?" "Hayır." "Neden beni  beklemedin o zaman?" "Bilmiyorum." Tek kelimelik cevaplarından sıkılmaya başlamıştım. Sağ elini kavrayıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Şatonun çıkışına geldiğimizde durmadım ve Karagöl'e ilerledim. Durduğumda ise Ron şaşkınca bana bakıyordu. "Neden beni buraya sürükledin?" "Bence nedeni gayet ortada. Bir haftadır ruh gibisin. Ne diğerleriyle nede benimle konuşuyorsun." "Kız kardeşimi adi bir ölüm yiyen kaçırdı ve nerede olduğu yada... yaşayıp yaşamadığı belli değil! Ve benim elimden hiç bir şey gelmiyor!" dediğinde uzanıp elimi yanağına yerleştirdim. "Çok üzgünüm Ron. Ginny benimde kız kardeşim. Ama böyle yapma, kendini bize , bana kapatma. Bu zor günlerinde yanında olmak istiyorum ama sana ulaşamıyorum." Cümlemi bitirdiğimde yüzündeki sert ifade yumuşamıştı. 

Elini yanağındaki elimin üzerine koydu ve burukça gülümsedi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Elini yanağındaki elimin üzerine koydu ve burukça gülümsedi. "Seni üzmek istememiştim sevgilim..." "Nişanlın." diye düzelttiğimde gür bir kahkaha attı. Bir haftadır gülmüyordu ve ben onun gülüşünü özlemiştim. "Evet nişanlım." dediğinde bende güldüm. "Ben sadece Ginny'yi kurtarmanın bir  yolunu düşünüyordum. Nerede olduğunu düşünüyordum. Yaşayıp yaşam..." "Yaşıyor." diye sözünü kestiğimde "Bende buna inanmak istiyorum." dedi. "Buna inan. Bana inan. Ve artık kendini benden uzaklaştırma. O benim de kız kardeşim ve bende onu çok özlüyorum. Ama bunu konuşmak, dertleşmek için nişanlımı yanımda ararken o beni kendinden uzaklaştırıyor." "Özür dilerim." deyip başını eğdiğinde gülümseyip ona sarıldım. "Özür dilemene gerek yok. Benim yanımda ol yeter." dediğimde bana sıkıca sarıldı. 

"Pansy?" dediğinde ondan ayrılıp yüzüne baktım. "Evet Ron?" "Şey, İhtiyaç Odası'na gidelim mi? Yani şey, orada bana kitap okur musun? Bana en sevdiğin kitabı okuyacaktın." dediğinde gülümsedim. "Kafamı dağıtmak için." diye eklediğinde yüzümdeki gülümseme genişlemişti. "Peki. Okurum." dediğimde o da gülümsedi ve elimi tutup bu sefer o beni sürüklemeye başladı. Karagöl'ü ve geçip şatoya girdiğimizde hızını kesmedi ve hızla yedinci kata çıktı. Sonunda büyük duvarın önüne geldiğimizde gözlerini sıkıca kapattı ve bir dakika sonra kapı önümüzde belirdi. Boştaki eliyle kapıyı ittirdi ve ikimizi de içeriye sokup kapıyı arkamızdan kapattı. Odada iki geniş koltuk ve gürül gürül yanan bir şömine vardı. Hevesle gidip bir koltuğa oturduğunda gülümsedim. Onu bayağıdır böyle hevesli görmemiştim ve bu hoşuma gitti. Bende diğer koltuğa oturdum ve en sevdiğim kitabı düşledim. 

Hogwarts Aşıkları (Dramione Ransy Hinny Nuna)Where stories live. Discover now