Berceste

By ladysmyrna

18.8K 655 1.7K

Tek partlık HiLeon/MirAn/HilBor More

Hoşçakal Sevgili...
Evlenmeden Olmaz!!!
Sensin Üçüz!!!
Kaç Selim Tut Leon
Sevilmeyenler Ülkesi
Beyhude
Beyhude -Sızı-
Beyhude -Yaşam Kırıntısı-
Beyhude-Mutluluğa ilk adım-
Beni Hatırla
Beyhude -Mucize-
Beni Hatırla - Son Nefes -
Tesadüf mü Kader mi?
Tesadüf mü Kader mi ? - Akışına Bırak-
Bir Deli Aşık
Bir Deli Aşık -Kıskançlık -
Sevdiğini Saklayamamak
Bir Garip Pansuman Hikayesi
Bölüm Değil ! - Meyus -
Venedik'te Aşk Başkadır
DUYURU
ZOMBİLER VAR DOSTLARIM

Uyu Bebeğim

693 30 47
By ladysmyrna

Okurken medyadaki şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. Ben onunla yazdım... Keyifli okumalar...Düzeltmeye fırsatım olmadı. Yazım hatam varsa affola...

Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten

(Namık Kemal / Hürriyet Kasidesi)

Bir kuşun son çırpınışları misaliydi artık Türk milleti. Ya çırpınarak hürriyetin sıcak kucağına atlatacak ya da gökten düşüp çakallara yem olacaktı. O kuş aç. Ama iki kuru ekmeğe değil ha ! Hürriyete aç , özgürlüğe aç , kana susamış dört bir yandan saldıran düşmanın hezimetine aç , zafere aç...

Sevda... Ah o sevda... Savaş mı dinler? Düşman mı dinler? Kondu mu konuverir yüreğine insanın. Eceli de olur biriciği de. Hilal ve Leon'un biriciğiydi.

Hilal ve Leon...

Sevseler dünya onlara düşman , sevmeseler onlar birbirine...

******

Kaç gün önce yakalandı , kaç gündür bu soğuk kapkaranlık zindandaydı bilmiyordu Leon. Varsın zindan karanlık olsundu onun ışığı dışarda onu kurtarmaya çalışıyordu. Günlerce kendini böyle avutmuş , Filipos 'un yaptığı işkencelere böyle katlanmıştı. Yanından kaç işkence gören Türk askeri şehit olarak çıkmıştı. Lakin o inatla direniyordu. Işığı Hilaldi ve yakında o da sönecekti...

Sesini Hilal'e benzettiği kızın çığlıklarını işitti. Beynim bana oyun oynuyor diye düşünüp yarı açık olan gözlerini güvenle kapattı. Ta ki soğuk su kurumuş yaralarına nüfus edene kadar. Karşısında General Filipos tüm zalimliği ile dikiliyordu. Dayısının bu zalimliği ile yakın zamanda tanışmıştı. Hırsları gözünü kör etmiş , ne yapacağını şaşırmıştı. Öyle ki kendi yiğenine bile işkence etmekten geri durmuyordu.

"Leon , bak bakalım burada kim var imiş?" Kısık gözleri ile etrafı seçmeye çalışıyordu Leon. Dayısının dediklerini anlayamamış sadece önünden çekilmesini beklemişti. Filipos arkasında... Hilal. Hilal vardı. Ağzı kapalı , sandalyeye bağlanmış oturuyordu. Leon kabus olmasını diler gibi gözlerini sürekli kapatıp açıyordu. Hilal ise Leon'un yaralarını sarabilmek için iplerden kurtulmaya çalışıyordu. Yüzü gözü tanınmayacak hale gelmişti. Vücudunun her yerinde ezikler , morluklar vardı. Bunlar sadece Hilal 'in seçebildikleriydi. Ya göremedileri. Bunları düşündükçe daha çok kıpırdanmaya , boğuk boğuk çığlıklar atmaya başladı. Filipos Hilalden yana kafasını çevirip ona doğru ilerlemeye başladı. Önüne geldiğinde alayla Hilal'i süzdü.

"Ne kadar yazık. Boş bir ümit uğruna harap olacak bir genç kız daha. " Bu sırada Hilal'in yüzüne dokunmayı da ihmal etmemişti. Leon'a doğru döndü Filipos "Sen ne dersin bu konuda Leon? Küçük hanımın burada oluş sebebi sensin." Leon Hilal'in ağlamaktan kıpkırmızı olmuş suratına bakıyordu sadece. "Eee konuşmayacak mısın hala? Küçük sevgiline de mi işkence etmeliyim konuşman için ?" Leon bir hışımla Filipos 'a döndü.

"Sakın , sakın ona dokunma!" Günlerdir işkence görmesine rağmen inlemek dışında sesi çıkmayan Leon zindanı inletecek kadar bağırmıştı.

"Kim engel olacak bana Leon? Kim var burada? Sen mi ? Zincirlere bağlanmış burada otururken mi engel olacaksın bana ? Yoksa ..." Askerlerden birine demir sopayı işaret etti. Askere , Leon'a vurmasını emretti. Ardıardına karnına darbe yiyen Leon acıyla inlemeye başladı "Yoksa böyle inlerken mi ?"Hilal Leon'un karnına inen darbeden sonra daha güçlü bağırıyordu.

"Dur! Anlaşılan küçük hanımın bize söylemek istedikleri var. Ağzını çözün!" Askerlerden biri Hilal'in ağzını hiç de nazik olmayacak şekilde açtı. Hilal derin bir nefes alıp karşısında baygın gözlerle bakan sevgilisine 'ben iyiyim ' dercesine baktı.

"Evet diyeceğim var. Allah belanı versin general." Filipos'un sinirleri bozulmuştu. Bela okumasından değil zaten böyle şeylere inamazdı. Lakin bu kız nereden buluyordu bu cesareti? Hiddetle Hilal'e doğru bir tokat savurdu.

"Dokunma dedim sana ! " Sadece yerinde bağırmak ile yetindi Leon. Sonucu ikisi de biliyordu...

"Ne yaparsanız yapın ikimizden de laf alamayacksınız! " Hilal hiç çekinmeden söylemişti bunu. Leon'un iradesine kendininkinden daha çok güveniyordu. Filipos zindandan kendini sinirle dışarı attı. Askerlerden hızla onu takip ettiler.

Leon ? " sesi titrek değildi ama bir fısıltı gibi duyulmuştu. Leon bayılmakla ölmek arasındaki o ince çizgideydi ve o ses onu dünyaya döndürmüştü.Nereden geldiğini bilmediği bir kuvvetle kafasını kaldırdı Leon.

"Hilal?" sesi soru sorar gibi çıkmıştı. Oysa soru sormak değil ona ne kadar muhtaç olduğunu hayırmak istiyordu.

"Berbat görünüyorsun Leon. Saçlarına limon sürmeyi mi unuttun?" Hilal'in kahkahası zindanın soğuk duvarlarına çarpmış Leon'un kulaklarında ninni etkisi yapmıştı. O an küçüklüğü aklına gelmişti.

"Hilal bana ninni söyler misin?" Leon konuşabilmesine hayret ediyordu. Dayanaklı biri olduğunu biliyordu ama bu kadarına kendisi bile şaşırıyordu. Hilal gelirse dayanmaz , her şeyi anlatır sanıyordu ama daha bir kuvvet daha bir inanç gelmişti ruhuna. Hilal ona hep iyi geliyordu. Annesi gibi... Sahi annesini ne kadar çok özlemişti. Son bir kez ona sarılabilmeyi her şeyden çok isterdi. bu yolun geri dönüşü olmadığının farkındaydı. Ağladığını kurumuş yaralarının yaralarını sızlatmasından anladı.Güçlükle konuşmaya başladı. "Annem ben küçükken ağlayınca hep ninni söylerdi."

Hilal yutkundu. Leon'u böyle bir işe sürüklememeliydi. İlk defa pişmandı Hilal. Üçünün de aldıkları son nefesleriydi. Birbirlerinin isteklerini yerine getireceklerdi. Sandalyesi ile zorluklarla Leon'un yanına geldi. "Koy bakalım başını dizime. Küçük çocuk seni!" Leon Hilal'in lafını ikiletmedi. Hilal'in sevgisine hiç olmadığı kadar çok muhtaçtı.

"Sen ninniye başlamadan uyuyakalacağım hadi ama Hilal." Hilal Leon'un kafasının olduğu bacağına kendine doğru çekti. "Endaksi, ne zaman istersen o zaman başla."

" Uyu bebeğim

Yaradan alsın saklasın seni ellerden

Uyu bebeğim

Melekler korur seni kara gecelerden
Uyu bebeğim
Annen bir gün gelecek yadellerden
Uyu bebeğim uykuna gelsin"

Hilal'in sessinin titremesi ile kafasını kaldırdı ona doğru Leon. Ağladığını görünce kalbine bıçak saplandığını hissetti. Hilal'i ilk defa ağlarken görmüyordu ama ilk defa gözlerinde çaresizliği gördü. Tek bir umut kırıntısı yoktu bakışlarında. Çaresizlik ve umutsuzluk vardı... Tekrar annesi geldi aklına. O da ninni söylerken hep ağlardı. Bir kez olsun savaştan ya da aşkından konuşmayacaktı Leon. İçini dökecekti.

"Annem de ninni söylerken ağlardı. Kafamı kaldırıp bakmazdım. Bana ağlamadığını biliyordum. Arada sırada bana Dimitri deyip sarılırdı. Ona da itiraz etmezdim. Sevilmek ve sevildiğini hissetmek... Ben sevilmişim ama bunu hissetmedim. Hep abimin gölgesinde yaşadım. Babam sadece onu sevdi sandım. Yıllarca nefret ettim ondan. Kimse beni ben olduğum için sevmedi. Kimse neyi severim diye sormadı. Annem Dimitri'nin yerine koyup sevdi , babam bir asker olarak yetiştirmek için sevdi. Sen dışında Hilal... Sen dışında kimse beni Leon olduğum için sevmedi. Sevmek için sebep aradılar. Sevmek için sebebe gerek var mı Hilal?" Hilal ile konuşamadığı ne varsa konuşacaktı bugün. Son günü gibi yaşayacaktı.

"Cevabını bildiğiniz soruyu niçin soruyorsunuz Te- Leon ?" gözyaşları ile dolu yüzleri ufak tebessümler ile kaplandı.

"Baba olabilseydim, asla sevgimi esirgemeyeceğim diye söz verdim kendime." Leon kendini daha iyi hissediyordu. Hilal de bir o kadar kötüydü. Pişmanlığı Leon'un her kelimesi ile daha da perçinleniyordu. En kuytulara gizlenmiş sesi ile konuşmaya başladı Hilal.

"Başıma ne gelirse gelsin hep iyikim olarak kalacaksın. Yaralarını sarmak isterken yenilerini hatta daha beterlerini açtım. Sen benim sığınağım oldun ama ben senin olamadım Leon. Son nefeslerini veriyorsun o da benim yüzümden. Annene son bir kez sarılmak istiyorsun ama sarılamıyorsun o da benim yüzümden. Baba olmak is-" susturdu kendini Hilal bir yalan daha söylemeyecekti Hilal. " Her şey için özür dilerim Leon. Affeder misin Leon? Son bir kez daha..."

"Ben mutluyum Hilal. İnan bana. Sen tahmin edemeyeceğinden daha çok şey kattın bana. Özür dilenecek bir şey yapmadın sen. "

"Affettiğini söyle Leon. Lütfen..." Leon affettiğini söyleycekti de Hilal'in söyleyemedikleri ne olacaktı? Leon tekrar kaldırdı kafasını.Gözleri dolu dolu baktı sevdiğine.

"Özrünüz kabul edildi küçük hanım." Tekrar koydu kafasını dizlerine konuşmaya devam etti. Siz bu adamı sevdiğiniz gün tüm kusurlarınız affedildi." Hilal bağıra çağıra ağlamak 'Bu yalancıyı sevme ! ' demek istiyordu. Hoş Leon onu yine affederdi. Hilal için önce vatanı sonra Leondu. Leon 'u sevmenin bedelini ilk defa bu kadar fazla ödüyordu. Karnına dokunmak , onu hissetmek istiyordu. Ne bağlı elleri ne de vicdanı buna elvermiyordu. Leon onun farkında olmasa bile o Leon'u hissetsin istiyordu. İlk ve son kez. Babasını hissetsin istiyordu. Bunu bebeğine çok görmeyecekti.

"Karnıma koyar mısın başını? Canım yanıyor ama bastıramıyorum elimle." Leon nedenini sormadı. Buraya getirelene kadar illa bir şeyler olmuştu ama öğrenmek istemiyordu. Filipos'un attığı tokatla bile nasıl yerle bir olmuştu. Bedeninde ki acılar değil ruhunda ki acılar yıkar insanı. Hilal onun için bir beden değil içine işleyen bir ruhtu. Onun acı çekmesi demek Leon'un yerle vir olması demekti. Yavaşça başını karnına doğru ilerletti. Sanki acısına merhem bulmuş gibi rahatladı. Derince bir uykuya daldı.

*

***

"Söyle!" Filipos elindeki demir sopayı iyice kavramış Hilal'i korkutmak ister gibiydi.

"Asla! Duydun mu beni asla!" İlk darbeyi hızla karnına geçirdi Filipos. Zannettiği gibi iki büklüm olmamıştı Hilal. Hırsını alamayıp tekrar geçirdi. Bacaklarını karnına doğru çekti Hilal. İçinden "Ne olur Allahım. Ne olur ona bir şey olmasın". Filipos bacaklarını karnına çektiğini görünce aynı hızla demiri bacaklarına geçirdi. Hilal dişlerini dudaklarına geçirmiş. Leon'un yanlış bir şey yapmasını engellemek istiyordu. Hele ona bir şey olursa nasıl durduracaktı Leon'u.

Leon zincirleri umursamadan çırpınıyor , karnına inen darbeleri hissetmiyordu. Ama karşısında can çekişen Hilal 'i gördükçe kalbine bıçaklar saplanıyordu.

Karşılıklı can çekişiyor ama kendilerini düşünmek bir yana dursun birbirlerinin yaralarına kahrolup bağırıyorlardı.

Filipos son darbesini Hilal'in karnına indirip geri çekildi. Hilal artık üçünün de buradan sağ çıkamayacağını anlamıştı. Leon 'un bağışlarını duyuyor ama gözlerini açacak cesareti bulamıyordu. Bacak arasından süzülen sıcaklığın gerçek olmaması için yalvarıyordu. Zindan da ölüm sessizliği vardı. Ne Hilal ne de Leon ağlamıyordu. Sadece Leon'un ufak ufak seslenişlerini duyuyordu Hilal. Hala anlamamıştı Leon.

Hilal ona kavuşamadan onu kaybetmişti. İlk tekmesini hissedemeden , ilk ağlayışını , ilk gülüşünü ,ilk anne diyişini , ilk emekleyişini , ilk yürüyüşünü göremeden kayıp gidişini hissediyordu. Buraya gelmeden önce kurduğu hayalleri vücudundan akan kan damlaları ile tek tek yanıyordu. Hilal'in dur demeye cesareti var ama gücü yoktu.

Yavaşça gözlerini araladı. Yere doğru eğdi kafasını. Kavuşamadığı bebeğine beton zemindeki kanlar ile veda ediyordu. Daha o bebeğini kucağına alamamışken o beton zemin onu çoktan kucaklamıştı. Feryat figan ağlaması gerekiyordu ama tuttu kendini. Bebeği bacaklarının arasından kayıp giderken sadece hissetti gidişini...

***

Ardıardına üç top sesi yankılandı. Leon ve Hilal birbirine baktı. İkisi de uzun zamandır hiç gülmedikleri kadar güldü. Filipos askerlere vur dedikçe , her darbeyi vurdukça onlar daha yüksek sesle gülüyordu. İlk gülmesini bastıran Hilal oldu.

"O top sesleri Türk milletinin yeniden dirilişinin sesleriydi kumandan. Birazdan tekrar duyulacak. İyi dinleyin! Esir ettiğiniz Türklerin zincirlerini nasıl kırdığının sesini iyi dinleyin! Siz bizi burada esir ederken Türklerin her biri birer birer özgürlüğüne kavuştu!Büyük Taaruz kazanlıdı general!"Filipos olduğu yere çöktü. Askerlere çıkmasını emretti. Hilal ve Leon göz göze geldi tekrar. Leon'a baktıkça daha çok sızladı yarası.

Leon 'un gözleri kurtuluş ümidi ile dolmuştu. Dayısı onları çoktan öldürür o top seslerini duyamaz sanıyordu. İkisi de dayanmıştı. Lakin Hilal de bir gariplik vardı. "Hilal kurtulduk! Niçin kederle bakıyorsun hala?" Hilal burukça gülümsedi. Leon kurtulmuştu ama Hilal... Tahminince beş dakika sonra kan kaybından ölecekti. öncelikle Filipos'un öldüğünü görmeliydi sonra Leon'a tüm doğruları anlatacaktı.

"Onurun ile ölmek istersen çok az zamanın kaldı." Filipos çöktüğü yerden kalktı. Tek kelime etmeden Hilal 'in arkasına geçip ellerini çözdü. Hilal şaşkınca ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorken ellerine silahı koydu Filipos. Ardından önünde diz çöktü. Hilal'in eline silahı sıkıca tutturup kendi başına doğrulttu.

"Vur!" bu katile elbette acımayacaktı.

"Sana merhamet etmeyeceğim." silahı Filipos'un avcuna tekrar koydu. Sandalyeden kendini aşağı attı. Ayağa kalkacak gücü yoktu. Sürünerek Leon'a ilerledi. Arkasına döndü. Beton zeminde iz bırakan kan damlalarına baktı. Bebeğimin ilk adımları diye geçirdi içinden. Leon'a dönünce onun da kan damlalarına baktığını gördü.

"Hi-hilal. O-o kanlar nereden geliyor?" Hilal kendini Leon 'un boynuna attı. Hıçkıra hıçkıra ağladı.

"Beni hala affedebilecek misin Leon? Bebeğimizin katili bu kadını affedebilecek misin?" Leon sustu. Hayır da diyemedi evet de. Hilal geri çekildi. Leon'a baktı. Leon ise hala kan izlerine bakıyordu.

"Susma Leon. Susma bir şey söyle." son gücü ile doğrulmuş yüzündeki yaraları öpüyordu.

Filipos onları izliyordu. Son söndürdüğü yaşamlara bakıyordu. Hırsları onu binlerce bebeğin katili yapmıştı. Onlardan biri de beton zeminde kurumuş damlalar halinde duruyordu. Tetiğe sıkıca bastı. Dünyada ki bir katil daha vicdanı ile olan savaşı kaybetmişti.

Leon kurşun sesi ile kendine geldi. Yerden kanlar içinde yatan dayısına baktı. İçi cız etti demek isterdi ama etmemişti. Sonra bebeğinin kan damlalarını takip etti. En son gözleri Hilal'i buldu. Kızgındı ona kırgın değildi. Hilal Leondan ayrıldı. Sürünerek Filipos'un yanına gitti. Zincirlerin anahtarını aldı ve yine sürünerek Leon'un yanına geldi. Leon'un omuzlarından tutunup ayağa kalktı. Titreyen elleri ile iki tarafında kilitlerini açtı.

Artık görevi tamamlanmıştı. Dizlerinin üstüne çöktü. Çökük kalmaya bile mecali yoktu. Leon'un dizlerine doğru kendini bıraktı. Leon Hilal'in karnına doğru kapandı. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Ağır bedeller ödemeyi kabul etmişti ama bu en ağırıydı. Leon giden taraf değil tüm acılara rağmen nefes alan taraf olacaktı. Hilal'in nefeslerinin teklediğini duydu.

"Hilal , beni bırakma ne olur? Hadi sevgilim. Dayan. Ne olursun bırakma beni." Hilal burukça güldü. "Öyle bakma Hilal. Her şey bitmiş gibi bakma bana.Yetiştireceğim seni." Hilal'i kucağına aldı. Dizlerinin üstünde , kucağında Hilal ilerledi. Kaç kez Hilal'i düşürmüş , kaç kez kendi Hilal'in üstüne düşmüştü... Vazgeçmeden ilerliyordu. Hilal'in gözleri kapanana kadar asla da vazgeçmeyecekti. Hilalden 'dur' diye bir fısıltı duydu. Dizlerinin üstünde durdu. Boş koridorda Hilal'in sesinin yankılanmasını işitti

"Seni seviyorum Leon."

"Hişt veda etme bana sakın.İkimizde yaşıyoruz bak."

"Leon, çok büyük bir ahmağım ben. Sen affettin mi beni?" Leon hızla kafasını salladı evet dercesine. "Kafanı sallama. Affettiğini söyle. "

"Affettim Hilal. Rahatladıysan seni hastaneye yetiştiricem. "

"Burada kalalım. Bebeğimize hiç ninni söylemedik beraber. Söyleyelim mi sevgilim?" Leon son gayreti ile kendi bir duvara yasladı. Hilal'in başını alıp omzuna koydu. İkisin de elini Hilal'in karnında birleştirdi. Ardından başladılar söylemeye

"Uyu bebeğim
Yaradan alsın saklasın seni ellerden
Uyu bebeğim
Melekler korur seni kara gecelerden
Uyu bebeğim
Annen bir gün gelecek yadellerden
Uyu bebeğim uykuna gelsin"

Defalarca söylediler aynı ninniyi. İlk uyuyan Hilal oldu. Leon uyandırmadı onu aksine ninni söylemeye devam etti. Ta ki kendi de uyuyana kadar.

*****

Bölüm yazmayacaktım ama Trigonometri çalışırken gelen bu fikre kayıtsız kalamadım. 😂😂

Hayalim de oldukça farklı bir sahneydi elimden geldiğince yazıya dökmeye çalıştım. Umarım başarılı olabilmişimdir.

Leon'un acısını iyi işleyemedim gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz ?

En içten , hissederek yazdığım bölüm bu oldu. Hilal ve Leon'un acısını hissettim. Hatta ağlamaktan helak oldum diyebilirim. Çoğunuz duygulanmayabilir bile ama yazarken çok fazla etkileniyor insan...

Yorumlarınızı belirtirseniz çok mutlu olurum.

Sağlıcakla ve HiLeon kalın...

Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
30.4K 1.3K 44
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...
98.8K 4K 32
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
21.8K 1.3K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...