Hogwarts Aşıkları (Dramione R...

By Aylak17

267K 12.3K 19.1K

Wattpad'de ki bütün Dramione'leri okudun ama başka bulamadın mı? Maalesef bende bulamadım. Bende kendi hikay... More

1.Bölüm -6.Sınıf-
2.Bölüm -Tren-
3.Bölüm -Kompartımanlar-
4.Bölüm-Hogwarts-
5.Bölüm-Kıskanç-
6.Bölüm-''Benden Uzak Dur!''
7.Bölüm-Amortentia-
8.Bölüm-Banyo-
9.Bölüm-Beklenmedik Öpücük-
10.Bölüm-Arkadaşlık Anlaşması-
11.Bölüm-Cadılar Bayramı Balosu-
12.Bölüm-''Seni Senelerdir Seviyor.''
13.Bölüm-''Ben Başka Birinden Hoşlanıyorum.''
14.Bölüm-''Beni Bırakma.''
15.Bölüm-İtiraf-
16.Bölüm-Sohbet,Muhabbet,Kız Dedikodusu
17.Bölüm-İksir-
18.Bölüm-''Kısacası O Çok Güzeldi.''
19.Bölüm- Zindanlar
20.Bölüm-Ağır Yaralı-
21.Bölüm-''Her Şeyi Yanlış Anlamıştı.''
22.Bölüm-Doğruluk Mu? Cesaret Mi?-
23.Bölüm-Dostluk Balosu-
24.Bölüm-Noel Hediyeleri-
25.Bölüm-Parşömendeki Not-
Yazar Hakkında Bilgiler
26.Bölüm-"Ağladım, Sarıldık, Uyuduk, Kitap Okuduk."-
27.Bölüm-"Aradığımız Maskeli Kızı Bulduk."
28.Bölüm-Yaz Tatili-
29.Bölüm-Weasley Büyücü Şakaları-
30.Bölüm- Kıskanç Doğum Günü Çocuğu-
31.Bölüm-7.Sınıf-
32.Bölüm-Sirius'un Planı-
Bölüm Değil, Üzgünüm.
33.Bölüm-İhtiyaç Odası-
35.Bölüm-Yasak Öpücük-
36.Bölüm- "Acil Durum Kaba Çocuk."
37.Bölüm-Dişi Aslan-
Bölüm Değil, Üzgünüm 2.
38.Bölüm-Grimmauld Meydanı-
39.Bölüm-Regulus'un Ölümü-
40.Bölüm-Sihir Bakanlığı-
41.Bölüm-Gryffindor Kılıcı-
42.Bölüm-Kovuk'taki Toplantı-
43. Bölüm-Gringotts Büyücü Bankası-
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN RAFİNE TUZ!
44.Bölüm-Helena Ravenclaw-
45.Bölüm-Savaş Arefesi-
46.Bölüm-Son Savaş-
47.Bölüm-...bulmuş olabilirim-
48.Bölüm-Crabbe'i Bulduk-
49.Bölüm-"O zaten burada."-
50.Bölüm-En Güzel Gün-
51.Bölüm-Yemin-
52.Bölüm-Granger'lar-
53.Bölüm-Godric's Hollow-
54.Bölüm-20 Yıl Sonra-
55.Bölüm-Yeni Nesil-
56.Bölüm-Quidditch Seçmeleri-
57.Bölüm-Kitapçı-
58.Bölüm-Kalplerdeki Filizler-
59.Bölüm-Malfoy Malikanesi-
60.Bölüm-Soğuk Gece-
61.Bölüm-Gerçek Aşk-
62.Bölüm-Binalar Arası Düello-
63.Bölüm-Olaylı Quidditch Maçı-
64.Bölüm-Sahildeki Kulübe-
65.Bölüm-En Güzel Yaz-
66.Bölüm-Mutlu Bir Son (Final)-
-Epilog-

34.Bölüm-Hogwarts Ordusu-

3.6K 152 127
By Aylak17

Harry'nin Ağızından

İlk çalışmamızın üzerinden tam iki hafta geçmişti ve bugün senenin ilk Hogsmead gezisi vardı. Herkesle konuşacağımız gün. Bu beni biraz geriyordu. Ya hiç kimse gruba katılmazsa? Ya bazıları Voldemort'a çalışıyorsa? Her adayı iyice gözlemlemiştik ama yine de tam emin olamıyordum. Bu kötü düşünceleri uzaklaştırmak için kafamı hızla iki yana salladım ve ortak salondan çıkıp büyük salona ilerledim. Yüksek kapılardan içeriye girip beni bekleyen arkadaşlarımın yanına ilerledim. "Günaydın çocuklar." Yanına oturduğum Hermione bana dönüp gülümsedi. "Günaydın Harry." Ben tabağımı doldurmaya başlarken Ginny kolumdan tutup beni kendine çevirdi. "Harry? Sen iyi misin?" "Evet." deyip geçiştirdiğimde kaşları çatıldı. Oflayıp ona döndüm. "Biraz gerginim." diye itiraf ettiğimde kolunu boynuma dolayıp  gülümsedi. "Endişelenecek bir şey yok Harry. Her şey güzel olacak." "Ya kimse gruba katılmazsa Ginny? Ya aralarından biri Voldemort'a çalışıyorsa?" diye aklımdaki soruları onlara sorduğumda bir sessizlik oldu. Sessizliği bozansa Ron'du. 

"Bu dediklerinin hepsi olabilir dostum. Zaten hepimiz bu riskleri göze alarak bu grubu kurmaya karar verdik. Ki bence endişelenecek hiç bir şey yok. Çünkü hepimiz herkesi çok iyi araştırdık." dediğinde onu başımla onayladım." Şimdi endişelerin bittiyse kahvaltımıza geri dönelim." dediğinde hepimiz gülmeye başladık. Ron'un dediğini yapıp kahvaltıma devam ederken aklıma gelen düşünceyle Herm'e döndüm. "Herm, öğrencilere nasıl haber verdin?" diye sorunca bana döndü. "Daha  haber vermedim." dediğinde üçümüzün ağızından da bir şaşkınlık nidası çıktı. "Herm, yarım saat sonra gezi var. Bu kadar kısa sürede o kadar insana nasıl haber vereceğiz?" dediğimde güldü ve çantasını karıştırmaya başladı. Masaya küçük bir parşömen, mürekkep ve tüy kalem çıkartıp bize döndü. Ron "Bundan ne çıkarmamız gerekiyor?" diye sorunca gözlerini devirip "Sabırlı ol Ronald." dedi. Tüy kalemi mürekkebe batırıp parşömene bir şeyler yazdı. Parşömenle işi bitince havaya kaldırıp üzerinde yazanları bize gösterdi. 

'Hogsmead gezisinde, saat 13:00'de Domuz Kafası'na gel. Önemli.

Not:Parşömende yazanları senden başkası göremez.'  

Ron gözlerini parşömenden ayırıp Hermione'ye çevirdi. "Bunu otuz iki kişiye nasıl göndereceksin. Baykuşla mı?" Herm "Senin bir büyücü olduğunu sanıyordum Ronald." dedi ve asasını cebinden çıkartıp parşömene doğrulttu. Parşömen bir 'pop' sesiyle yok olunca şaşkınca Herm'e bakıyorduk. "Şimdi seçtiğimiz her öğrencinin önünde bu parşömen belirecek ve sadece o, parşömendekileri okuyabilecek." dediğinde hepimiz gülümsüyorduk. Gryffindor masasındaki Seamus'a dönüp bakınca büyünün işe yaradığını gördüm. Elindeki parşömeni inceleyip bir sağına bir soluna bakıyordu. İlgi çekmemek için önüme döndüm. "Sen bir dâhisin Herm." dediğimde kızarıp gülümsedi. "Hadi artık Hogsmead'e gidelim." dediğinde  hepimiz masadan kalkıp kapıya ilerledik ve büyük salondan çıktık. Herm ve Ron, Draco ve Pansy ile buluşmak için yanımızdan ayrıldılar. 

Fazla kalabalık olmayan koridorları geçip şatodan çıktığımızda Ginny'nin elini tutup Hogsmead'e ilerlemeye başladım. Güzel sevgilim bana dönüp gülümsedi. "Hala endişeli misin?" "Artık değilim." dediğimde gülümsemesi genişledi. Ardından yüzünü buruşturup titrediğinde durup kollarından tuttum ve kendime çevirdim. "Üşüdün mü?" "Biraz." dediğinde gülümseyip boynumdaki atkımı çıkartıp onun boynuna doladım. Üşürsem diye yanıma aldığım eldivenlerimi de cebimden çıkartıp parmakları buz tutmuş sevgilimin eline geçirdim. "Şimdi nasıl?" dediğimde gülümsedi. "Daha iyi. Teşekkürler sevgilim." dediğinde gülümseyip kolumu beline doladım ve birlikte Hogsmead'e ilerlemeye başladık. 

Köye vardığımızda kızıl saçlı sevgilime döndüm. "Buluşma saatine daha var. Kaymak birası içmek ister misin?" "Olur." dedi ve birlikte Üç Süpürge'ye girip boş bir masaya geçtik. Garson yanımıza gelip "Ne alırdınız?" diye sorunca ona döndüm. "İki kaymak birası lütfen." Garson beni başıyla onaylayıp yanımızdan ayrıldı ve iki dakika sonra biralarımızla geri döndü. "Afiyet olsun." "Teşekkürler." Ginny masadaki birasından bir yudum alıp gülümsedi ve bana döndü. "Sana bir şey söylemek  istiyorum." dediğinde onu başımla onayladım ve biramdan bir yudum aldım. "Toplantıda Dean'e sataşmak yok." dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı. "Sana yaklaşmadığı ve bana bulaşmadığı sürece benim için sorun yok." dediğimde gülümsedi. "Sende Cho ile kavga etme." dediğimde gülümsemesi soldu. "Söz veremem." "Ginny!" "Sana yalan söyleyemem Harry. Senin yanına yaklaşırsa yarasa umacı büyümün tadına bakar." dediğinde elini tutup gülümsedim. "Öyle bir şey yaparsan Herm seni lanetler." dediğimde o da gülümsedi. 

Biramı kafama dikip bitirdim ve ayağa kalktım. "Hadi artık gidelim." Ginny'de birasını kafaya dikip ayağa kaktı. Bana dönünce kahkaha atmaya başladı. "Ne? Ne var?" Baş parmağını üst dudağımda gezdirip parmağını bana gösterdi. "Bıyık bırakmak için fazla gençsin." dediğinde bende güldüm. Masaya bir kaç galleon bırakıp Ginny'nin elini tuttum ve Üç Süpürgeden çıkıp Domuz Kafası'na ilerledim. Dükkana girince ilerleyip alt kata indik. Bizimkiler oturmuş konuşuyorlardı. "Selam gençler." dediğimde hepsi biz döndü. "Hoş geldiniz." Ginny ilerleyip Herm'in yanına oturdu. "Daha kimse gelmemiş." dediğinde Herm ona döndü. "Bire on var. Birazdan gelirler." Ve Herm yine doğru bilmişti. On dakika içinde çağırdığımız herkes gelmişti. Hepsi sandalyelerine oturmuş merakla bizi izliyordu. 

İlk soru Blaise Zabini'den geldi. "Bizi niye buraya topladınız?" Sorusunu Draco yanıtladı. "Size bir şey sormak istiyoruz." Seamus "Ne soracaksınız?" diye sorduğunda Herm ayağa kalktı. "Öncelikle hepinize buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Pek çoğunuzun bildiği gibi savaş yaklaşıyor. Bizde aramızda bir karar aldık. Güvendiğimiz arkadaşlarımızı bir araya toplayıp büyü çalışacağız. Ki vakti geldiğinde kendimizi savunabilelim." Herm sözünü bitirip yerine oturduğunda büyük bir sessizlik oldu. Adının David olduğunu hatırladığım Ravenclaw'lu bir çocuk ayağa kalkıp sessizliği bozdu. "Bu gruba Slytherin öğrencilerinin alınması doğru mu? Bir çoğunun ailesi Kim Olduğunu Bilirsin için çalışıyor." Herm tam ayağa kalkıyordu ki Hannah Abbout ondan önce davrandı. "Kimseyi ailesinin yaptıklarıyla yargılayamazsın David. Şu anda hiçbir Slytherin öğrencisi çekip gitmediğine veya buradakileri lanetlemediklerine göre oldukça iyi insanlar." Hepimiz Hannah'nın sözleriyle gülümserken David bize döndü. 

"Kendileri söylemese bile zihinlerine girilebilir." dediğinde diğer öğrencilerden endişe mırıltıları yükselmeye başladı. Bu sefer ben ayağa kalktım. "Hepiniz sakin olun. Bunun için bir çözüm yolu var. Zihnebend." Parvati "Hiç birimiz zihnebend bilmezken zihnebendi kimden öğreneceğiz?" dediğinde gülümsedim. "Ben, Hermione ve Draco zihnebend biliyoruz ve bunu öğretebiliriz." Dean "Draco mu? Malfoy'a ne zamandan beri adıyla hitap ediyorsun Harry?" dediğinde öfkeyle ona döndüm. Ginny oturduğu yerden uzanıp  elimi tutunca bu sefer ona döndüm ve ağızımı oynatarak 'sakinim' dedim. Ardından Dean'e geri döndüm. "Draco benim arkadaşım. Pansy'de öyle. Buraya gelen herkes artık bizim arkadaşımız. Artık bina ayrımı ve kan ayrımı gibi şeyleri unutun. Önümüzde bir savaş varken böyle aptalca şeyler hiç birimiz için iyi olmaz." dedim ve diğerlerine döndüm. "Ne dersiniz, gruba katılıyor musunuz?" Hepsinden 'evet' sesi yükselince gülümsedim. Diğerleri de benim gibi gülümsüyordu. 

Cho "Benim bir sorum var." deyince herke susup ona döndü. Ginny ise tuttuğu elimi sıkmaya başlamıştı. "Toplantılar nerede ve ne zaman yapılacak?" Herm ona dönüp gülümsedi. "İki günde bir İhtiyaç Odasında toplanacağız. Yasak saatten sonra." dedi ve diğerlerine döndü. "Şu anda bizim dışımızda otuz iki kişisiniz. Sizi sekişerli gruplara ayıracağız ve her grubu bizden iki kişi çalıştıracak. Grupları şimdi oluşturacağız. İlk toplantımız bu akşam olacak." dedi ve ayağa kalktı. 

"İlk grup Luna ve Neville'in. Adlarını söylediklerim onların grubundan olacak." dedi ve diğerlerine döndü. "Joe, Chris, Rosaline, Elizabeth, Emily, Eric, Clarise ve Peter." Herm grubu açıkladığında Luna oflamıştı ama benim dışımda kimse duymadı. Herm ise devam etti. 

"İkinci grup Pansy ve Ron'un. Dean, Seamus, Tom, Zayn, Emma, John, Sam ve Nataniel." Merlin'e şükür Dean bizim grupta değildi. Derin bir nefes alıp verdiğimde Ginny kıkırdadı. Herm ise bizi fark etmemiş devam ediyordu. 

"Üçüncü grup Ginny ve Harry'nin. Alice, Katie, Edward, Zack, Cho, Micheal ve Patil kardeşler." Herm 'Cho'  dediğinde Ginny elimi morartırcasına sıkmaya başlamıştı. Kafasıyla Herm'i gösterip "Bir şey yap Harry." demişti. Ona biraz daha yaklaşıp kolumu beline doladım. "Üzgünüm Ginny. Şu anda karşı çıkarsam Herm beni öldürür." dediğimde ofladı. Bana biraz yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Çalışmalar sırasında yanımdan ayrılırsan sana Crucio lanetiyle işkence ederim." dediğinde güldüm. Sonra sevgilimim öfkeli yüzüyle karşılaşınca susmak zorunda kaldım. Beni korkutansa oldukça ciddi görünüyordu. Ona gülümseyip Herm'i dinlemeye devam ettim.

Dördüncü ve son grup Draco ve benim grubum. Bruce, Julia, Blaise, Hannah, Bella, Peter, Ian ve David. Herkes kendi grubuyla çalışacak. Haftada bir toplu düellolar olacak. Şimdilik bu kadar. Hepinize katıldığınız için teşekkür ederiz. Akşamki ilk toplantıya katılmayı unutmayın. Artık gezinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz." dediğinde herkes başıyla onaylayıp sandalyesinden kalktı ve dükkandan çıktılar. Ginny anında soluğu Herm'in yanında aldı. "Nasıl böyle bir şey yaparsın Hermione? O aptal kızı grubumda istemiyorum." "Böyle yapma Ginny. Cho sadece Harry'den hoşlanıyor diye ona böyle davranma. Hem Cho diğer kızlar gibi sırnaşık değil. Sizi rahatsız edeceğini düşünmüyorum." dediğinde Ginny oflayıp bana döndü. Yanında olmamı istiyordu ama Herm haklıydı. Cho'nun benden hoşlanmak dışında bize bir zararı yoktu. "Üzgünüm Gin, Herm haklı." dediğimde ofladı. "Öyle olsun." dedi ve Herm'e döndü. "Şimdilik." Ardından koluma girip beni dükkandan çıkarttı. 

Sert esen rüzgarda hışımla yürüyüp şatoya varmaya çalışıyor ve beni arkasından sürüklüyordu. Bir anda hapşurunca onu durdurdum. Ceketinin önünü kapatıp atkısını sıkılaştırdım ve soğuktan kızarmış burnuna bir öpücük kondurdum. "Beni sakın bırakma." dediğinde ona döndüm. O ise tekrar etti. "Beni sakın bırakma." "Asla. Asla seni bırakmam Ginny. Bunu düşünme bile." dedim ve ona sarıldım. O da bana sarılıp ince kollarını belime doladı. Geri çekildiğimde güldüm. "Ve birde daha sıkı giyin. Sen hasta olursan kim benim elimi tutacak." dediğimde gülümsedi. "Sırf bunun için hasta olmam." dedi ve parmaklarını parmaklarıma geçirip elimi sıktı ve birlikte görkemli şatoya ilerlemeye devam ettik. 

Blaise'in Ağızından

Domuz Kafası'ndaki toplantıdan çıkalı çok olmuştu ve ben hala gülümsüyordum. Üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Herkes Slytherin'li ve safkan aileye mensup olduğum için beni Karanlık tarafın bir yandaşı olarak görüyordu. Ama artık bu değişecekti. Hem benim gibi İyi tarafta olmak isteyen Slytherin'liler de vardı. Bu bana cesaret veriyordu. Güzel bir kahkaha düşüncelerimi böldüğünde sesin geldiği yöne döndüm. Hannah. Yakın arkadaşı Emily ile kol kola girmiş bu tarafa doğru geliyorlardı. Toplantıda David denen çocuğa karşı Slytherin'leri koruması aklıma gelince gülümsedim. Uzun bir süredir onu izliyordum. Tabii ki sapıklık olarak değil. Davranışlarını inceliyordum. O çok iyiydi. Kimsenin binasını umursamadan herkese yardım ediyordu. Yeri geldiğinde sertti. Haksızlığa asla gelemiyordu. Çok düşünceliydi. Kimseyi kırmıyordu. Kısacası o mükemmeldi

Anlık bir cesaretle onlara doğru ilerleyip yanlarına gittim. Tam Hannah'nın karşısında duruyordum. Beni görünce güzel gülümsemesi yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Birazda kızarmıştı ve bu onu daha da tatlı yapıyordu. "Merhaba." dediğimde gülümseyip "Merhaba." dedi. Emily'de muzipçe sırıtıp "Merhaba." dedi ve Hannah'a  döndü. "Benim Emma ile bir işim vardı. Şatoda görüşürüz Hannah." "Emily dur, bek..." derken Emily hızla yanımızdan uzaklaşmıştı bile. Tekrar bana döndüğünde gülümsedim. "Benimle biraz yürümek ister misin Hannah?" dediğimde gözler şaşkınlıkla irileşti. "Be-ben mi?" diye kekelediğinde gülüp "Evet sen." dedim. Beni başıyla onayladı ve birlikte yan yana yürümeye başladık. 

Kalabalıktan biraz uzaklaştığımızda ona döndüm. "Toplantıda yaptığın çok hoştu. Yani Slytherin'leri savunman." dediğimde bana döndü. "Doğru olanı yaptım. Yapılması gereken buydu." dedi ve yere oturup ağaca yaslandı. Bende yanına oturup ağaca yaslandım ve ona döndüm. O da konuşmaya devam etti. "Ben Slytherin binasına büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Sırf binanızdan bir kaç kişi kötü diye diğerleri de kötüymüş gibi yargılanıyor. Bu çok yanlış Blaise." dediğinde gülümsedim. O bizi anlıyordu. Hepimizin kötü olmadığını biliyordu. 

Uzanıp yerdeki elini tuttum. Bu hareketimle  gözleri irileşmiş, yanakları kızarmıştı. "Sen benim gördüğüm en iyi kalpli insansın Hannah." dediğimde biraz daha kızarıp başını eğdi. Bu hareketiyle sarı buklelerinden biri yüzüne düşmüştü. Elimi yüzüne koyup baş parmağımla yanağını okşadım ve çenesini tutup başını kaldırdım. Şimdi tam gözlerimin içine bakıyordu. Sarı buklesini kulağının arkasına yerleştirip gülümsedim. "Ve gördüğüm en güzel kızsın." dediğimde gülümsedi. Yüce Salazar. O kadar güzel gülümsüyordu ki kalbim teklemişti. Ve işte o zaman anladım. Ben Pansy'yi hiç sevmemiştim. Şu anda sevmenin nasıl bir şey olduğunu kalbimin en derinlerinde hissediyordum. 

Hannah elimdeki elini çekip hızla ayağa kalktı ve üzerindeki toprağı silkeledi. "Şey, ııı. Ben artık gitsem iyi olur. Akşam görüşürüz Blaise." Bende ayağa kalkıp üzerimi temizledim. "Akşam görüşürüz Hannah." Bana gülümseyip el salladı ve şatoya doğru ilerlemeye başladı. Arkasından onu izlerken gülümsedim. Utanınca daha da tatlı olmuştu. Ardından aklıma gelen düşünceyle sırıttım. Bir süre sonra utanmayacaktı. 

Hermione'nin Ağızından

Akşam yemeğinden sonra Draco ve ben odamıza çekilmiş yeşil koltukta oturuyorduk. Daha doğrusu ben Draco'nun göğsüne yatmış yarım saat sonraki toplantıyı düşünüyordum. Düşündükçe de geriliyordum. O kadar insana büyü öğretmek cidden çok zor olacaktı. Draco gerildiğimi anlamış olacak ki saçlarımı okşamaya başladı. Bu hareketi beni sakinleştiriyordu. "İyi misin Hermione?" "Biraz gerginim." dediğimde bana sıkıca sarıldı. "Bunun üstesinden geleceğine eminim Hermione. Sirius'da biliyordu. Bu yüzden görevi sana verdi." dediğinde hızla göğsünden kalktım. O ise şaşkınca bana bakıyordu. "Sirius! Sirius'a haber vermeyi unuttum. Bana her şeyi yaz demişti." dedim ve koltuktan kalkıp odadaki çekmeceleri karıştırmaya başladım. Kısa bir arayıştan sonra masanın üzerine bir parşömen, mürekkep ve tüy kalem koyup koltuğa geri oturdum ve yazmaya başladım. 

'Sevgili Patiayak;

Seninle görüşmeyeli uzun zaman oldu ve seni özledim. Umarım iyi ve güvendesindir. Asıl konuya gelirsek bize verdiğin görevi uygulamaya başladık. Okula geldiğimizden beri birçok kişiyi inceledik ve güvendiğimiz otuz iki arkadaşımızı toplayıp bir toplantı yaptık. Hepsi de grubumuza katılmayı kabul etti. Bu akşam ilk çalışma günümüz. Umarım iyi geçer. Dürüst olmak gerekirse çok gerginim Patiayak. Ya işler yolunda gitmezse? Umarım beni anlıyorsundur. Bu arada senin tarafta işler nasıl? Yoldaşlık için yeni üyeler arayacağını söylemiştin. Birkaç tane bulduğuna eminim. Umarım mektubuma hızlı bir yanıt verebilirsin.

                                                                                                                                                    Sevgilerimle Hermione.' 

Mektubu katlayıp zarfın içine koydum ve Draco'ya döndüm. "Baykuşhaneye gidiyorum. Benimle gelir misin?" dediğimde gülümseyip koltuktan kalktı ve beni de kaldırıp elini belime doladı. "Hadi gidelim." Ona gülümsedim ve birlikte salondan çıktık. Issız Hogwarts koridorlarını hızla geçip baykuşhaneye vardık. Hedwig duvardaki küçük oyuğa tünemiş uyuyordu. Diğer baykuşları uyandırmamak için sessizce ona yaklaştım. "Hedwig. Senin için bir mektubum var. Hedwig!" Hedwig yerinde biraz kıpırdanıp gözlerini açtı ve sarı gözlerini bana çevirdi. "Uyandırdığım için üzgünüm dostum. Bu mektubu benim için Sirius'a götürür müsün?" Hedwig ötüp ayağını uzatınca gülümsedim ve mektubu ayağına bağladım. "Teşekkürler Hedwig. Geldiğinde sana en sevdiğin krakerlerden vereceğim." dediğimde neşeyle ötüp kafasını elime sürttü ve karanlık geceye uçarak ufukta kayboldu. Bende Draco'nun yanına geri döndüm. "Toplantı vakti geldi. Hadi gidelim." dediğimde beni başıyla onayladı ve elimi tutarak ilerlemeye başladı. 

Birkaç merdiven çıkıp bir iki köşeyi döndükten sonra onunda İhtiyaç odasının önündeydik. 'Arkadaşlarımla çalışabileceğim bir yere ihtiyacım var.'  Üç tekrardan sonra kapı önümüze belirmişti. Odaya girdiğimizde herkesin geldiğini gördük. Herkes dönmüş bize bakıyordu. Daha doğrusu birleşmiş ellerimize. Elimi çekmeye çalıştığımda Draco tutuşunu sıkılaştırdı. Ona döndüğümde gülümsediğini gördüm. Kulağıma eğilip fısıldadı. "Artık gizlenmemize gerek yok sevgilim." Geri çekilmeden önce yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Tekrar salona döndüğümde herkes bizi sırıtarak izliyordu. Ginny "Evet! Sonunda!" diye bağırıp alkışlamaya başlayınca yanaklarımın kızardığını hissettim. Pansy, Luna ve diğerleri de ona katılınca artık kıpkırmızıydım. Alkışlar kesilince derin bir nefes alıp verdim ve boğazımı temizleyip konuşmaya başladım. 

"İlk çalışma günümüze hoş geldiniz. Şimdi herkes kendi grubuyla saldırı büyülerine çalışacak. Büyüleri tam olarak öğrenmemiz bir ayımızı alır. Ardından da savunma büyülerini öğreneceksiniz. Herkes büyülerde ilerleme kaydettiğinde de gruplar arası düellolar yapacağız. Şimdi herkes kendi grubuyla çalışmaya başlayabilir." dediğimde hepsi beni başıyla onaylayıp grup liderlerinin yanına gitti. Bende bizim gruba dönüp gülümsedim. Blaise Zabini ikimizin önünde durup muzipçe sırıtınca merakla ona bakmaya başladım. "Tebrik ederim Draco. Sonunda Granger'ı tavlamayı başarmışsın." dediğinde Draco'da ona gülümsedi. "Zor oldu ama başardım. Kızlar üzerindeki cazibemi bilirsin." dediğinde dirseğimi karnına geçirdim. Bu hareketim Blaise'i kahkahalara boğmuştu. Blaise dönüp gülümsedim. "Tebrik için teşekkürler Blaise. Sen ve Hannah'yı da yan yana görmek isteriz." dediğimde utançla bakışlarını kaçırınca gülme sırası bana geçmişti. O da Draco'ya bir dirsek atıp "Ağzını kapalı tutmalıydın Draco." dedi. Onların bu haline biraz güldükten sonra eski ciddiyetime geri döndüm. "Artık çalışma vakti çocuklar. Sonra tartışırsınız." dediğimde Blaise Draco'ya kötü bir bakış atıp Hannah'nın yanına gitti. 

Bende küçük grubumuza dönüp konuşmaya başladım. "Hepinize merhaba. Bugün bildiklerinizin dışında, daha farklı büyüler öğreneceksiniz. Bu büyüleri ilk ben kullanacağım. Draco'da kendini savunacak. Ardından ikişerli gruplara ayrılarak kendi aranızda pratik yapacaksınız." dedim ve Draco'ya döndüm. "Kalkanını sağlam tut." "Bunu unutmayacaksın, değil mi?" dediğinde gülüp "Asla." dedim ve saldırı pozisyonumu aldım. Draco'da asasını cüppesinden çıkartıp pozisyonunu aldığında büyümü fırlattım. "Distrain!" "Absorbe Protegus!" Büyüm kalkana çarpıp yok olduğunda diğerlerine döndüm. "Bu büyü kişiyi bayıltır ve uyanınca  başında bir acı oluşmasını sağlar." Hepsi anladıklarını belirtircesine başlarını sallayınca Draco'ya dönüp bir büyü daha attım. "İmmobulus!" Draco bu sefer büyümden kaçamamıştı. Draco hareketsizleşip yere düştüğünde herkes bana bakıyor. "Bu büyü hedefi donuklaştırır ve hareketsiz kılar." dedim ve Draco'nun yanına gidip asamı ona doğrulttum. "Çözül." Gözlerini kırpıştırıp derin bir nefes aldı ve ayağa kalkıp üzerini silkeledi. 

"Bundan zevk aldın, değil mi?" dediğinde muzipçe sırıtıp "Belki biraz." dedim. Asamı ona çevirdiğimde o da asasını bana doğrulttu. "Everte Statum!" "Carpe Portus!" Tam yanıma ışınlandığında gülümsedim ve diğerlerine döndüm. "Bu büyü hedefe havada taklalar attırır." Draco tekrar karşıma geçtiğinde hızlı davrandım. "Levicorpus!" Büyüm ona çarpınca gülmeye başladım ve diğerlerine döndüm. "Bu büyüde hedefi görünmez bir iple havaya asar." Draco baş aşağı sallanıp çırpınırken diğerleri de benim gülüşüme katıldı. Draco "Artık beni indirebilirsin sevgilim." dediğinde dikkatim dağıldı ve büyüm bozuldu. Draco yere gürültülü bir şekilde düştüğünde hızla yanına gittim. "İyi misin Draco? Canın acıdı mı?" "Sadece karizmam çizildi." dediğinde güldüm. "Zamanla toparlarsın." dedim ve birlikte yerden kalktık. Diğerlerine dönüp "Sıra sizde. Kendinize bir eş seçip çalışmaya başlayabilirsiniz." dediğimde hepsi başıyla onaylayıp kendilerine bir eş seçtiler ve çalışmaya başladılar. 

Bende bunu fırsat bilip diğer grupları izlemeye başladım. Pansy ve Ron durumu iyi idare ediyorlardı. Tek sorun Ron'un Dean'e öldürücü bakışlar atmasıydı. Luna ve Neville daha rahatlardı. Duyduğuma göre Neville Luna'ya Sevgi Çiçeği hediye edip onun kalbini kazanmıştı. Hatta bazı kızların ona hayran hayran baktıklarını bile görmüştüm. Harry ve Ginny'nin durumu ise baya sıkıntılıydı. Ginny Harry'nin elini tutmuş hiç bırakmadan sağa sola sürüklüyor ve mümkün oldukça Cho'dan uzak tutuyordu. Harry için üzülmüştüm. Yüzündeki ifadeyi gören esir alındığını sanırdı. Onların bu haline gülüp kendi grubuma geri döndüm. 

Draco Hufflepuff'dan Bella'ya asasını nasıl sallaması gerektiğini gösteriyordu. Kız ikinci denemesinde başardığında gülümseyip arkadaşına sarılmıştı. Bende ilerleyip yere düşmüş Blaise'i yerden kaldırdım. "Görüyorum da Hannah seni fazla hırpalıyor." dediğimde yamuk bir gülüşle "Resmen canıma okuyor." dedi. Bu sefer ben gülüyordum. Onları yalnız bırakıp diğerlerine yardım ettim. Birkaç saatlik çalışmanın ardından herkes büyülerde azda olsa ilerleme kaydetmişti. Draco'nun yanına geçip diğerlerine döndüm. 

"Hepiniz çok iyi iş çıkardınız. Şimdi eşleştiğiniz kişiler ile düello yapacaksınız. İlk Bella ve Julia." dediğimde ikisi de pozisyonlarını alıp düelloya başladılar. Bella kazanmıştı. İkinci düello Bruce ve Peter'ındı. Bruce kazanmıştı. Üçüncü düello Ian ve David'indi. Ian kazanmıştı. Herkes onu alkışlarken Draco gözlerini devirmişti. Dördüncü ve son düello Hannah ve Blaise'indi. Hannah attığı ikinci büyüyle Blaise'i alaşağı etmişti. Ve Blaise bilerek değil gerçekten yenilmişti. Hannah onun yanına gidip elini uzattı ve onu yerden kaldırdı. Blaise çapkınca gülümseyip teşekkür edince Hannah kızarıp geri çekilmişti.

Draco onlara dönüp konuşmaya başladı. "Hepiniz çok iyiydiniz çocuklar. İki gün sonra size tekrar haber vereceğiz." "Nasıl haber vereceksiniz?" "Sizi çağırdığımız şekilde David." dediğimde kaşlarından biri havaya kalktı. "Notun sizden geldiğini nereden bileceğiz. Ya biri bizi kandırırsa." dediğinde haklı olduğunu biliyordum. "O zaman bizde gruba bir isim veririz ve sadece gruptakiler bu ismi bilir." Draco'nun bu önerisini herkes beğenmişti ama kimse bir isim bulamıyordu. "Harry'nin Ordusu." "Çok kişisel." "Ravenclaw Ordusu." "Saçmalama." "Zümrüdüanka Ordusu." "Zaten var." Aklıma gelen isimle gülümseyip diğerlerine döndüm. "Hogwarts Ordusu." Herkes gülümseyip beğendiğini belirten sözler söyleyince gülümsemem genişledi. "O zaman anlaştık. Size gönderilen parşömende Hogwarts Ordusu yazacak ve sadece siz görebileceksiniz. Şimdi herkes yatakhanesine dönebilir. İyi geceler. " Herkes birbirine iyi geceler dileyip İhtiyaç Odası'nı terkettiğinde sadece bizimkiler kalmıştı.  

"İlk ders gününüz nasıldı? " diye sorduğumda beni Ron cevapladı. "Bir daha profesörlerimi üzmeyeceğim." dediğinde hepimiz gülmeye başladık. Harry'nin elini ovuşturduğunu görünce yanına gidip fısıldadım. "Görünüşe göre Ginny seni esir almış." dediğimde kaşları çatıldı. "Senin yüzünden. Neden Cho'yu bizim gruba verdin ki?" "Herkes bir şeyler öğrenir Harry. Ginny'de sevmediği biriyle anlaşmayı öğrenmeli. Aynısı Draco içinde geçerli. Ian'ı sevmiyor ama anlaşmak zorunda. Luna içinde Emily ve senin için Dean ve Neville için Michael ve benim için David. O çocuğu pek sevmiyorum ama anlaşmalıyım. Sevmediğimiz insanlarla zor bir durumda kalabilir ve bunu aşmak için birbirimizle çalışmak zorunda kalabiliriz." dediğimde bir süre öylece kaldı.  Sonra yüzünü bir gülümseme kapladı. "Gerçekten çok zekisin Hermione. Sen olmasan ne yapardık bilemiyorum." dediğinde gülümsedim. Ginny "Siz ne konuşuyorsunuz gizli gizli?" dediğinde aynı anda "Hiç." demiştik.

Draco'nun yanına gidip koluna girdim ve diğerlerine döndüm. "Sizi bilmem ama ben çok yoruldum. Biz odamıza gidiyoruz. Yarın görüşürüz." dedim ve Draco'yu İhtiyaç Odası'ndan çıkarttım. Koridorları el ele geçip portrenin önüne gelince "Prens ve Prenses." dedim ve birlikte içeriye geçip kırmızı koltukğa oturduk.

"Çok yoruldum." dediğimde güldü. "Beni büyülerinle dondurup baş aşağı sallandırdın ama sen yoruldun, öyle mi?" dediğinde güldüm ve göğsüne yattım. "Bence beni affedersin." "Biraz zor. Önce istediklerimi yapman lazım." dediğinde göğüsünden biraz kalkıp yüzüne baktım. "Neymiş istediğin?" dediğimde muzipçe sırıttı. "İstediklerim." diye vurgulayınca ofladım. "Artık söyleyecek misin?" "Öp beni." dediğinde karşı çıkmadım ve uzanıp onu öpmeye başladım. Anında karşılık vermişti. Ellerini saçlarıma geçirip beni kendine yaklaştırdı. Bende ellerimle onun saçlarını karıştırdım ve geri çekildim. İkimizde nefes nefese kalmıştık. "İ-istediğin oldu mu?" dediğimde muzipçe sırıtıp başıyla onayladı. "Bir isteğim daha var." "Şimdi ne istiyorsun?" "Burada benimle uyu." "Ne?" "Seninle uyumayı özledim. Senin kokunla uyumayı. Burda benimle uyu." Biraz kararsız kalmıştım. Ama yüzündenki masumluğu görünce geri çevirmek imkansızdı. Asamla karşı koltuktaki battaniyeyi yanımıza çağırıp ikimizin üzerine örttüm ve ona sarıldım. Onun sıcaklığı ile uykuya dalarken son duyduğum ses Draco'nun "Teşekkürler sevgilim." diyen sesiydi.

*Distrain: Kişiyi bayıltır ve uyanınca başında büyük bir acı oluşur, yaklaşık 10 dakika sürer.

*Everte Statum: Düşmana havada taklalar attıran büyü.

*İmmobulus: Hedefi donuklaştırır ve hareketsiz kılar.

*Levicorpus: Düşmanı görünmez bir iple havaya asar.

*Merhaba gençler, nasılsınız?

Ben baya yorgunum.

Bu bölümü yazarken çok zorlandım.

İnternet konusunda büyük sıkıntılarım olmasına rağmen sonunda bölüm atmayı başardım.

Umarım bu çabalarımın karşılığı bana yorum olarak geri döner. :D :D :D

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.

Diğer bölümlerde görüşürüz.*

                     

Continue Reading

You'll Also Like

107K 4.4K 30
Marinette, 10. Sınıf öğrencisiydi. Normal biriydi, arkadaşları ve sevdiği bir çocuk vardı. Yani en azından 1. hayatı böyleydi. 2. Olarak LadyBug'dı...
139K 5.7K 33
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
158K 4.6K 32
Yazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hati...
146K 13.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...