Hogwarts Aşıkları (Dramione R...

By Aylak17

267K 12.3K 19.1K

Wattpad'de ki bütün Dramione'leri okudun ama başka bulamadın mı? Maalesef bende bulamadım. Bende kendi hikay... More

1.Bölüm -6.Sınıf-
2.Bölüm -Tren-
3.Bölüm -Kompartımanlar-
4.Bölüm-Hogwarts-
5.Bölüm-Kıskanç-
6.Bölüm-''Benden Uzak Dur!''
7.Bölüm-Amortentia-
8.Bölüm-Banyo-
9.Bölüm-Beklenmedik Öpücük-
10.Bölüm-Arkadaşlık Anlaşması-
11.Bölüm-Cadılar Bayramı Balosu-
12.Bölüm-''Seni Senelerdir Seviyor.''
13.Bölüm-''Ben Başka Birinden Hoşlanıyorum.''
14.Bölüm-''Beni Bırakma.''
15.Bölüm-İtiraf-
16.Bölüm-Sohbet,Muhabbet,Kız Dedikodusu
17.Bölüm-İksir-
18.Bölüm-''Kısacası O Çok Güzeldi.''
19.Bölüm- Zindanlar
20.Bölüm-Ağır Yaralı-
21.Bölüm-''Her Şeyi Yanlış Anlamıştı.''
22.Bölüm-Doğruluk Mu? Cesaret Mi?-
23.Bölüm-Dostluk Balosu-
24.Bölüm-Noel Hediyeleri-
25.Bölüm-Parşömendeki Not-
Yazar Hakkında Bilgiler
26.Bölüm-"Ağladım, Sarıldık, Uyuduk, Kitap Okuduk."-
27.Bölüm-"Aradığımız Maskeli Kızı Bulduk."
28.Bölüm-Yaz Tatili-
30.Bölüm- Kıskanç Doğum Günü Çocuğu-
31.Bölüm-7.Sınıf-
32.Bölüm-Sirius'un Planı-
Bölüm Değil, Üzgünüm.
33.Bölüm-İhtiyaç Odası-
34.Bölüm-Hogwarts Ordusu-
35.Bölüm-Yasak Öpücük-
36.Bölüm- "Acil Durum Kaba Çocuk."
37.Bölüm-Dişi Aslan-
Bölüm Değil, Üzgünüm 2.
38.Bölüm-Grimmauld Meydanı-
39.Bölüm-Regulus'un Ölümü-
40.Bölüm-Sihir Bakanlığı-
41.Bölüm-Gryffindor Kılıcı-
42.Bölüm-Kovuk'taki Toplantı-
43. Bölüm-Gringotts Büyücü Bankası-
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN RAFİNE TUZ!
44.Bölüm-Helena Ravenclaw-
45.Bölüm-Savaş Arefesi-
46.Bölüm-Son Savaş-
47.Bölüm-...bulmuş olabilirim-
48.Bölüm-Crabbe'i Bulduk-
49.Bölüm-"O zaten burada."-
50.Bölüm-En Güzel Gün-
51.Bölüm-Yemin-
52.Bölüm-Granger'lar-
53.Bölüm-Godric's Hollow-
54.Bölüm-20 Yıl Sonra-
55.Bölüm-Yeni Nesil-
56.Bölüm-Quidditch Seçmeleri-
57.Bölüm-Kitapçı-
58.Bölüm-Kalplerdeki Filizler-
59.Bölüm-Malfoy Malikanesi-
60.Bölüm-Soğuk Gece-
61.Bölüm-Gerçek Aşk-
62.Bölüm-Binalar Arası Düello-
63.Bölüm-Olaylı Quidditch Maçı-
64.Bölüm-Sahildeki Kulübe-
65.Bölüm-En Güzel Yaz-
66.Bölüm-Mutlu Bir Son (Final)-
-Epilog-

29.Bölüm-Weasley Büyücü Şakaları-

4K 187 377
By Aylak17

Draco'nun Ağızından

Uyanmamın nedeni camdan süzülen güneş ışığı değildi. Kıllı bir şey yüzümü yalıyordu. Hızla yatakta doğrulduğumda turuncu bir top kucağıma düştü. Gözlerimi ovuşturup esnedim ve kucağımdaki şeye daha dikkatli baktım. Bu Hermione'nin kedisiydi. Kucağımda mırlayıp başını koluma sürtmeye başladı. "Crookshanks! Crookshanks neredesin?" Hermione'nin sesini duyunca gülümseyip seslendim. "Benim yanımda!" Hermione'nin adım sesleri kapımın önünde durdu. "Müsait misin? İçeriye gelebilir miyim?" Yataktan kalkıp üzerime bir t-shirt geçirdim. "Gelebilirsin." Kapı açılıp Hermione içeriye girdiğinde gülümsedim. "Günaydın." O da gülümseyip "Günaydın." dedi ve yatağa ilerleyip kediyi kucağına aldı. "Yaramaz Crookshanks! Seni uyandırdı mı?" dediğinde güldüm. "Sabah öpücüğümü kedinden aldım." dediğimde o da güldü. "Seni sevmiş. Benim dışımda kimseyle anlaşamaz." "Kedinden onay aldığıma sevindim." dediğimde gülümsedi. "Kahvaltı hazır. Üzerini değiştirip mutfağa gel." "Şey, ben banyo yapacaktım." "Tamam, banyo koridorun sonunda. Dolapta temiz havluda var. Keyfine bak." deyip odadan çıktığında bende kıyafetlerimi hazırlayıp banyoya ilerledim. 

Banyonun içi bembeyazdı. Kenardaki duşa kabini görünce ilerleyip kapısını açtım. Metal bir musluk ve iki yanında da üzerinde mavi ve kırmızı renkler olan iki kolu vardı. Kırmızı kolu çevirip elimi hızla akan suya uzattım. Uzatır uzatmaz elimi geri çektim. Elime kaynar su büyüsü atılmıştı sanki. Onu kapatıp mavi olan kolu çevirdim. Bu sefer kendimi kış aylarında Karagöl'e girmiş gibi hissettim. Muggle'lar nasıl ayarlıyor bunları? O kolu da kapatıp banyodan çıktım ve merdivenleri inip mutfağa girdim. Hermione radyodan bir şarkı açmıştı ve hem şarkıya eşlik edip hem de dans ederek tezgahtaki salatalıkları doğruyordu. Eline bir salatalık alıp şarkıya eşlik etmeye başladı. Dans ederek arkasına döndü ve beni görünce donup kaldı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum ama sırıtmama engel olamadım. "D-Draco sen ba-banyoda değil miydin?" "Çok güzel şarkı söylüyorsun." dediğimde kızardı.

"Teşekkürler ama sorumu cevaplamadın." "Şey, evet. Musluğun yanındaki kolları kullanamadım. Ya çok sıcak oluyor ya çok soğuk. Yardım istemeye gelmiştim ama dansını bölmek istemedim." dediğimde daha da kızardı. Bense kızaran sevgilime bakıp sırıtıyordum. "Ben şimdi hallederim, gel benimle." dedi ve yanımdan geçip üst kata çıktı. Bende arkasından gittim ve birlikte banyoya girdik. Duşa kabine ilerledi ve bir yandan anlatırken bir yandan suyu ayarladı. "Sıcak suyu açtıktan sonra soğuk suyu da açıp istediğin ısıya göre ayarlayacaksın." dediğinde duşa ilerleyip suyu kontrol ettim. Su tam da istediğim ısıdaydı. "Sağ ol Hermione." "Rica ederim. Aşağıda seni bekliyorum." dedi ve banyoyu terk etti. O gittikten sonra üzerimi çıkarıp hızlı bir duş aldım ve havluya sarılıp odama ilerledim. Altıma siyah kot pantolonumu, üzerine mavi t-shirtümü geçirip odadan çıktım ve merdivenleri inip mutfağa girdim.

Hermione masada oturmuş elindeki dikdörtgen kutuya bakıyordu. Masaya ilerleyip karşısındaki sandalyeye oturduğumda bana döndü. "Kahve mi içersin çay mı bilemediğim için ikisinden de yaptım. Tabii istersen portakal suyu da var." dediğinde gülümsedim. "Kahve iyi olur." dediğimde gülümseyip masadan kalktı ve siyah bir kutudan bir fincana kahve doldurup bana verdi ve yerine oturdu. Kahvemden bir yudum alıp gülümsedim. "Sizinkiler nerede?" "İşe gittiler. Akşama kadar gelmeyecekler." dedi ve çayından bir yudum aldı. "Kahvaltımızı bitirdikten sonra dışarıya çıkalım mı?" diye sorduğunda gülümsedim. "Olur çıkalım ama film de izleyelim." dediğimde gülümsedi. "Tamam izleriz." dedi ve önüme krep tabağını itti. "Önce kahvaltı." Onu başımla onayladım ve birlikte kahvaltıya başladık.

***

Şu anda dört katlı kocaman bir binanın içindeyiz. Ben ilgiyle etrafı incelerken Hermione gülümsedi. "Burası alış veriş merkezi. Kısaca avm. Diagon Yolu gibi düşün. Kıyafet, spor eşyaları, yemek ve eğlence için bir sürü dükkan var. Tabii ki film izlemek için bir sinema salonu da. Gezmeye başlayalım mı?" dediğinde başımla onayladım. O da elimi tutup ilerlemeye başladı. İlk önce bir kaç kıyafet mağazası gezdik. Hermione kendine bir kaç kıyafet aldı. Avmde gezerken bir kaç kız bana gülümseyip göz kırpmıştı. Hermione elimi daha da sıkı tutup adımlarını hızlandırınca gülümsedim. "Sen az önce beni  kıskandın mı?" dediğimde kızardı. "Hiçte bile." "O zaman niye hızlandık?" "Çünkü gezecek daha çok dükkan var." dediğinde gülmeye başladım. Bir anda bana öfkeyle bakınca gülüşlerim kahkahaya dönüştü. O ise sinirden kızarmıştı. Uzanıp yanağından öptüm. "Ben seninim sende benim. Diğerleri umurumda değil." dediğimde o da beni yanağımdan öptü. "Hadi sana film izletelim." dedi ve beni sürüklemeye başladı.

Uzun bir masanın önünde durduğumuzda şaşırdım ama arkasındaki kadını fark edince ona döndüm. "Merhaba, hangi filme gelmiştiniz?" Hermione kadının arkasındaki hareketsiz fotoğraflara bakıp bir süre düşündü ve kadına döndü. "50 İlk Öpücük filmine iki bilet lütfen." Kadın onu başıyla onayladı ve Hermione'ye iki kağıt parçası uzattı. Hermione parayı ödeyince kadın "İyi seyirler." dedi. Bense şaşkınca Hermione'ye bakıyordum. "Film dediğin şeyi bu iki kağıttan mı izleyeceğiz?" dediğimde gülmeye başladı. "Hayır. Bu kağıtları kapıdaki görevliye gösterip içeriye gireceğiz. Filmi de geniş bir odadaki büyük bir perdeden izleyeceğiz." diye açıkladığında kendimi aptal gibi hissediyordum. "Film izlerken patlamış mısır yenilir." "Neden?" "Bilmem. Bir tür alışkanlık. Hadi mısır alalım." dedi ve bir başka masaya ilerledi. Hermione elindeki kutulardan birini bana uzattı. "Denesene." dediğinde kutuyu alıp içindekilerden birini aldım ve ağzıma attım. Kıtır kıtır ve tuzluydu. "Güzelmiş." dediğimde gülümsedi. "Hadi artık salona girelim, film başlamak üzere." dediğinde onu takip etmeye başladım.

Durduğumuzda kapının önündeki çocuğa elindeki kağıtları verdi. Çocuk "Buyurun güzel bayan." deyip Hermione'ye gülümsediğinde asamı boğazına saplamamak için kendimi zor tutuyordum. Boşta kalan elimi Hermione'nin beline yerleştirip içeriye girdiğimde  Hermione'nin kıkırdadığını duydum. Çocuk koltuklarımızı gösterip gittiğinde Hermione bana döndü. "'Ben seninim sende benim.'" deyip güldüğünde dayanamayıp bende güldüm. Biz gülerken bir anda ışıklar kapandı ve salonu ani bir ses kaplayınca hızla asama uzandım. Hermione asa tutan elimi hemen geri indirdi. "Sakin ol Draco. Işıklar kapandı çünkü film başlıyor." dediğinde tuttuğum nefesimi geri verdim. "Seni uyarayım filmin ortasında ışıklar geri açılacak. Bu arada sinemada konuşulmaz." deyince onu başımla onayladım ve filmi izlemeye başladım. Hermione yan yana olan ellerimizi birleştirdiğinde gülümsedim.

***

Film salonundan çıktığımızda hala gülüyorduk. "O kör adam çok komikti." dediğimde Hermione beni başıyla onayladı. "Evet, hiç bu kadar gülmemiştim. Ama ben en çok adamın kız için yaptığı videoları sevdim. Çok romantikti." "Bence de o sahne çok güzeldi." Birlikte gülüşüp avm de ilerlerken birinin Hermione'ye seslendiğini duyup arkamıza döndük. "Rose!" Hermione elimi bırakıp karşımızdaki kıza koşup sıkıca sarıldı. Bende yanlarına gittim. "Herm seni çok özledim." "Bende seni Rose." Birbirlerinden ayrıldıklarında Rose denilen kız beni baştan aşağıya süzüp Herm'e sırıttı. "Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın Herm?" Hermione ona gülümseyip elimi tuttu ve bana döndü. "Draco bu Rose, en iyi arkadaşlarımdan biri." dediğinde gülümseyip "Ginny ve Pansy duymasın." dediğimde kolumu çimdikledi ve arkadaşına döndü. "Rose, bu çok bilmişte Draco Malfoy. Benim sevgilim." dediğinde Rose Hermione'ye gülümsedi. "Şanslısın Herm, sevgilin çok yakışıklı." dediğinde Hermione kızardı. Rose ise devam etti. "Kızlar sizi  görünce çıldıracaklar. Bu akşam bende toplanıyoruz ve sizde geliyorsunuz." "Rose biz..." "İtiraz istemiyorum Herm. Yedide bende olacaksınız." dedi ve Hermione'yi öpüp yanımızdan ayrıldı. "Hermione'ye dönüp "Sert kızmış." dediğimde güldü. "Öyledir. Neyse hadi eve gidelim." dediğinde avmden çıkıp evlerine ilerlemeye başladık.

Eve vardığımızda Herm kapıyı açtı ve birlikte içeriye geçtik. "Geldiniz mi tatlım?" Bayan Granger'ın sesi mutfaktan geliyordu. "Evet anne." Herm bana dönüp "Acıktın mı?" diye sorduğunda "Büyük salondaki yemeklerin hepsini yiyebilirim." dediğimde güldü ve elimden tutup mutfağa ilerledi. Mutfağa girdiğimizde Bayan Granger bize ve birbirine kenetlenmiş ellerimize bakıp gülümsedi. "Sofra hazır çocuklar. Siz oturun ben geliyorum." dediğinde ikimizde başımızla onaylayıp masaya geçtik. Bay Granger masada oturmuş elindeki dikdörtgen şeyi kulağına yaklaştırmış konuşuyordu. Hermione'ye dönüp Bay Granger'ın elindeki şeyi gösterdim. "O dikdörtgen şey ne?" "Ona telefon deniyor. Uzaktaki kişilerle konuşmanı, onlara mesaj göndermeni ve daha bir çok şeyi yapmanı sağlıyor." dedi ve cebinden telefon dediği şeyi çıkardı. "Bu ön yüzüne ekran deniyor. Şuradaki küçük nokta da kamerası." dedi ve ekrana basıp bir şeyler yaptı. Bana yaklaşıp elini omzuma sardı. "Kameraya bakıp gülümse." Dediğini yapıp gülümsediğimde 'klik' diye bir ses duydum. Hermione ise telefonu bana çevirdi. "Bak fotoğrafımızı çektim." Ekrana baktığımda ikimizin gülümseyen bir fotoğrafını gördüm. "Bu muhteşem." dediğimde gülümsedi.

Ben fotoğrafı incelerken Bayan Granger masaya gelmiş tabaklarımızı dolduruyordu. Bay Granger'ın yanına oturup bize döndü. "Siz bize muggle diyordunuz değil mi? Muggle'ların dünyasını sevdin mi?" "Evet çok güzeldi. Diagon Yolu'nun dört katlı versiyonu gibi. Ama en çok sinemayı sevdim. Film çok güzeldi." Ben anlatırken Bay ve Bayan Granger beni  gülümseyerek izliyorlardı. Bayan Granger "Beğenmene sevindim Draco." dediğinde gülümsedim. Hermione annesine dönüp "Rose ile karşılaştık. Bu akşam onlarda toplanılıyormuş ve bizi de davet etti. Gidebilir miyiz?" diye sorduğunda annesi gülümsedi. "Tabii ki tatlım. Fazla geç kalmayın yeter." Herm "Teşekkürler anne." dedi ve beni elimden tutup masadan kaldırdı. "Gel hazırlanalım." Onu başımla onayladım ve birlikte merdivenleri çıkıp odalarımıza girdik. Mavi t-shirtümü çıkartıp beyaz bir tane giydim. Siyah kot pantolonumu ise çıkarmadım. T-shitün üzerine de siyah bir kot ceket giydim. Saçımı ellerimle düzeltip parfümümü sıktım  ve odamdan çıkıp salona indim.

Bay Granger mutfaktan çıkıp yanımdaki koltuğa oturdu. Üzerinde ekran yerine küçük düğmeler olan bir dikdörtgen kutuyu alıp duvarın oradaki büyük bir ekranı olan kutuya doğrulttu ve sinemadaki gibi sesler ve gürültüler ortaya çıktı. "Bu nedir Bay Granger?" Bay Granger bana dönüp gülümsedi. "Buna televizyon deniyor. Sinemanın küçük hali gibi düşün. Elimdeki kumandayla istediğimi açabilirim." dedi ve kumanda dediği şeyi televizyona doğrultup bir düğmeye bastı. Ekranda bir kaç adam belirdi. Uçmayan bir topu tekmeliyorlardı. "Futbolu biliyor musun?" diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Hermione sizin büyücü sporunuzdan bahsetmişti. Quidditch. Sizin uçan toplar halkalardan geçiyor. Bizim uçamayan toplarsa kale dediğimiz iki direğin arasından geçiyor." diye açıkladığında ilgiyle futbol denilen şeyi izliyordum. "Draco'yu da futbola alıştırma baba." Merdivenlere dönünce bize gülümseyerek bakan sevgilimle karşılaştım. Benim gibi siyah pantolon ve ceket giymişti. Ama beyaz t-shirt yerine kırmızı bir kazak giyiyordu. Yanıma gelince "Çok güzelsin." dedim. Yanakları kazağının rengini almıştı.

Bay Granger hafiften öksürüp "Fazla geç kalmayın." dediğinde ikimizde onu başımızla onaylayıp evden çıktık. Hermione'ye dönüp "Arkadaşının evi nerede?" diye sorduğumda güldü. "Şimdi etrafına bak ve en gürültülü evi bul." Dediğini yapıp sokakta ilerledim. Sokağın sonundaki evden renkli ışıklar ve çok fazla gürültü geliyordu. Evi gösterip "Bildim mi?" dediğimde "Doğru tahmin." dedi ve elimden tutup eve ilerledi. Kapının önüne gelince açık olduğunu gördük. İyi ki açıktı. Bu gürültüde kapının vurulma sesini duymazlardı zaten. İçeriye girdiğimizde ilk avmde gördüğümüz kızla karşılaştık. "Herm! Sözümü dinleyeceğini biliyordum! Hadi gelin!" dedi ve bizi evin arka bahçesine çıkardı. İçerideki kalabalığa rağmen burada sadece altı kişi vardı. Rose "Bakın kimi getirdim!" diye bağırınca hepsi bize döndü. Üç kız çığlık atıp yanımıza geldi ve Hermione'ye sarılmaya başladılar. Herm "Sakin kızlar, boğulacağım." dediğinde kızlar onu serbest bıraktı. Geriye kalan üç erkekte yanımıza geldi. Uzun dalgalı sarı saçları olan Hermione'ye sırıtıp kollarını açtı. Herm'de hemen ona koşup sıkı sıkı sarıldı. "Ne haber prenses?" "İyi Tony." Onlar ayrıldığında saçları kısa ve siyah olan çocuk gelip Hermione'ye sarıldı. "Seni özledik Herm." "Bende sizi özledim Frank." Sonuncu çocuk Hermione'ye yaklaşıp elini uzattı. "Merhaba Hermione." Hermione gözle görülür bir tereddütten sonra uzatılan eli sıktı. "Merhaba Micheal." Micheal mı? Anılarında gördüğüm çocuk?

Hermione elini çekip yanıma gelince hemen elini tuttum. Rose "Gelin sandalyelere oturun." dediğinde ilerleyip gösterdiği yere oturduk. Kızlar aralarında kıkırdayıp bize bakıyorlardı. Adının Tony olduğunu öğrendiğim çocuk Hermione'ye dönüp konuşmaya başladı. "Bizi arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" Hermione elimi daha da sıkı tutup gülümsedi. "Tanıştırayım. Draco Malfoy, sevgilim." dedi ve bana döndü. "Draco bu da Tony. Benim manevi abim." dediğinde rahatladım. Herm ise arkadaşlarını tanıtmaya devam etti. Sarı ve kısa saçları olan kızı gösterip "Bu Clarke." dedi. Diğer sarı uzun saçları olan kızı gösterdi. "Penny." Diğerinin saçları ise kahverengiydi. "Eliza." İkinci sarıldığı çocuğu gösterdi. "Frank." ve anılarındaki çocuk "Michael." Hepsine gülümseyip "Tanıştığıma sevindim." dediğimde onlarda bana gülümsedi.

Gurupta ilk konuşan Rose oldu. "Eee, anlatın bakalım. Nasıl tanıştınız?" "Aynı okulda okuyoruz." dediğimde ofladı. "Gizemli okul. Herm bize hiç bir şey anlatmıyor." dediğinde diğerleri güldü. Hermione "Anlatılacak bir şey yok da ondan Rose." dediğinde güldüm. Clarke Herm'e bakıp sırıttı. "Ne zamandır çıkıyorsunuz?" "Bu sene çıkmaya başladık." Eliza "Bu yakışıklı çocuğu nasıl kaptın?" dediğinde hepsi gülmeye başladı. Hermione ise kızarmıştı. "O beni değil ben onu kaptım." dediğimde hepsi bana dönmüştü. Herm bana gülümseyerek bakınca uzanıp onu öptüm. Şimdi daha çok kızarmıştı. Rose ıslık çalıp alkışlamaya başlayınca hepsi kahkaha atmaya başladı.

Gece boyunca sohbet edip birbirimizi tanıdık. Herm telefonuna bakıp ofladı ve diğerlerine döndü. "Geç oldu çocuklar. Bizim eve dönmemiz gerek." dediğinde hepsi oflayıp itiraz etmeye başladı. Hermione ise ayağa kalkıp hepsine sarıldı ve bana döndü. Sandalyemden kalkıp elini tuttum ve diğerlerine döndüm. "Sizinle tanıştığıma sevindim." dediğimde gülümsediler. Herm beni tuttuğu elimden çekeleyerek evden çıkardı ve kendi evlerine ilerledi. Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde Bay ve Bayan Granger'ın koltukta uyuya kaldıklarını gördük. Herm onların bu haline gülüp annesine yaklaştı. "Anne! Anne uyan hadi!" Bayan Granger yerinde doğrulup uykulu gözlerle Hermione'ye baktı. "Gelmişsiniz." "Evet anne. Hadi siz odanıza çıkın. Burada uyursanız boynunuz tutulacak." dediğinde Bayan Granger eşini dürttü. Bay Granger'da uyandığında birlikte merdivenleri çıkıp gözden kayboldular. Herm koltuğa oturduğunda bende yanına geçtim. "Arkadaşlarımı nasıl buldun?" "Çok iyi insanlar. Michael hariç hepsini sevdim. Gece boyunca seni izledi. Asamı boğazına saplamama ramak kalmıştı." dediğimde güldü. "Ben seninim sende benime ne oldu?" "Söylediklerimin arkasındayım ama bu kıskanmamı engellemiyor." dediğimde muzipçe sırıttı. "Beni kıskandığını kabul ediyorsun yani." "Ben seni üçüncü sınıftan beri yanındaki herkesten kıskanıyorum." dediğimde gülümseyip boynuma sarıldı. Bende ona sarıldım. Hayatımda geçirdiğim en güzel gündü.

Ginny'nin Ağızından

"Pansy! Pansy! Kalk hadi!" Yarım saatlik uğraşlarımın sonucunda Pansy uyanmak yerine bana sırtını dönünce oflayıp odadan çıktım. Karşı odadan da Harry oflayarak çıkınca güldüm. "Ron uyanmıyor mu?" "Evet. Sanırım Pansy'de uyanmıyor." "Birbirleri için yaratılmışlar." dediğimde güldü. Cebinden asasını çıkartıp muzipçe sırıttı. "Uyanmak için yüzlerini yıkamaları yeterli olacaktır." dediğinde sırıttım. "İşte benim sevgilim." dedim ve ikimizde odalarımıza geri döndük. Pansy'nin yatağına yaklaşıp komodindeki su dolu bardağı alıp yüzüne boşalttığımda küçük bir çığlık atıp yataktan fırladı. Ben karnımı tutarak gülerken o bana bağırıyordu. "Lanet olsun Gin! Kaçma! Gel buraya!" Odamdan çıktığımda Harry'yi merdivenlerden koşarak inerken görünce daha çok gülüp onu takip ettim.

İkimizde nefes nefese mutfağa girdiğimizde bütün ev halkı bize bakıyordu. "Bu haliniz ne böyle?" "Pansy...Ron...uyanmadılar...bizde...onları...ıslattık." Nefes nefese anlattıklarımdan ne anladılar bilmiyorum ama hepsi gülüyordu. Annem kaşlarıyla arkamdaki kapıyı gösterince hızla arkama döndüm. Ron ve Pansy çatık kaşlarla Harry ve bana bakıyorlardı. İkisi aynı anda asalarını çekince hemen Harry'nin koluna yapıştım. Ron "Sıra bizde." deyip asasını kaldırdığında annem araya girdi. "Mutfağımı batıramazsınız. İntikamınızı sonraya saklayın." dediğinde ikisi de asalarını yenilgiyle indirip yerlerine geçtiler. Harry ve bende masadaki yerimiz aldığımızda Fred ve George Pansy ve Ron'a  dönüp gülmeye başladılar. Fred "Sırılsıklam aşk diye buna deniyor sanırım." dediğinde ikisinin de kızardığını gördüm. Annem Fred ve George'un ensesine vurup "Onlarla uğraşmayın." dediğinde anında sustular. Gülüşmeler son bulduğunda herkes önüne dönüp sessizce kahvaltısını yapmaya başladı.

Sessizliği bozansa yine ikizler oldu. "Çocuklar bugün dükkana gelsenize. Tatilin ilk günleri çok kalabalık oluyor, biraz yardım fena olmaz." dediklerinde onlara döndüm. "Bir yardımcınız var sanıyordum. Ona ne oldu?" "Evet vardı. Joe. Kusma pastillerini fazla kaçırınca St. Mungo'ya gönderdik. Üç gündür kusuyormuş." dediklerinde hepimiz güldük. "Eee, geliyor musunuz?" "Ben varım." dediğimde Harry "Bende varım." dedi. Ron "Biz gelemeyiz." dediğinde ona döndüm. "Pansy'nin ortalıkta görülmemesi lazım." dediğinde Pansy onu başıyla onayladı. "O zaman bizde gitmiyoruz." dediğimde Pansy bana döndü. "Sorun değil, siz gidin. Hem Fred ve George'un yardıma ihtiyacı var." dediğinde kararsız kaldım. Ron "Siz yokken biraz kafa dinleriz." dediğinde yine herkes gülmüştü. "Tamam. Öyleyse geliyoruz." dediğimde Fred ve George "Hadi hazırlanın o zaman." dedi ve ben ve Harry'yi odalarımıza yolladılar. Odama girip kolsuz mavi gömleğimi ve altına da dar kotumu giyip aşağıya indim. Harry haki yeşili bir t-shirt ve altına da siyah kot pantolonunu giymiş gülümseyerek beni izliyordu. "Çok güzelsin Ginny." dediğinde gülümseyip "Sende çok yakışıklısın." dedim.

Fred ve George ellerinde iş çantalarıyla yanımıza gelip şömineyi gösterdiler. "Öncelik sevgililerin." dediklerinde ikisinin de omuzuna vurdum ve Harry ile birlikte şömineye ilerledim. "Bekleyin!" Ron'un sesiyle durup arkamıza döndük. "Aquamenti!" Ben Pansy'nin Harry ise Ron'un asasından fışkıran suyla sırılsıklam olmuştuk. Ron kolunu  Pansy'nin omuzuna atıp sırıttı. "Şimdi gidebilirsiniz." Harry asasıyla üstündekileri kuruttuktan sonra aynısını benim kıyafetlerime de yaptı ve elimden tutup şömineye ilerledi. İkimizde elimizi uçuş tozuna daldırıp birer avuç aldık. Harry son anda asasını Ron ve Pansy'ye doğrulttu. "Aquamenti!" Sonra aynı anda "Weasley Şaka Dükkanı!" dedik. Son duyduğum şey Ron'un sızlanan sesiydi. "Hadi ama dostum." 

***  

Dükkanın bu kadar kalabalık olmasına inanamıyordum. Günün erken saatleri olmasına rağmen tıklım tıklım doluydu. Ben reyonların arasında gezinip müşterilerle ilgilenirken Harry'de boşalan rafları yeni ürünlerle dolduruyordu. Fred ve George ise kasayla ilgileniyorlardı. Küçük bir çocuğun boş boş rafları izlediğini görünce yanına gittim. "Merhaba. Aradığın bir şey varsa yardımcı olabilirim." dediğimde çekingence gülümsedi. "Merhaba. Şey, ben. Çığlık atan Dolores Umbridge bebeklerinden arıyordum ama bulamadım." dediğinde gülümseyip koridorun sonunu gösterdim. "Sağdan üçüncü raf." "Teşekkürler." "Rica ederim. İyi eğlenceler." Çocuk raftan oyuncağı alıp arkadaşlarına gösterince gülümsedim. Arkamı dönünce gülümsemem yüzümde soldu.

Romilda Vane ve Harry aşk iksirlerinin önünde durmuş konuşuyorlardı. Kanın damarlarımda kaynadığını hissedebiliyordum. Önümdeki insan kalabalığını aşıp hızla yanlarına gittim. Romilda'nın çarpık gülüşü yüzünden silinince bu sefer ben güldüm. "Merhaba Romilda." "Merhaba Ginerva." Aptal kız. Tam adımı kullanıp beni kışkırtmaya çalışıyor. Harry gerilmiş olduğumu anlamış olmalı ki sıkıca elimi tuttu. Kıza dönüp "Sana iyi alışverişler. Bizim gitmemiz lazım." dedi ve beni tuttuğu elimden çekiştirmeye başladı. "Okulda görüşürüz Harry." Romida'nın tiz sesiyle söylediği sözleri duyunca olduğum yerde durdum. Tam arkamı döneceğim sırada Harry çekiştirmeye devam etti ve beni arkadaki depoya götürdü.

Elimi elinden kurtarıp ona döndüm. "O aptal kızın senin yanında ne işi vardı?" "Benden sadece aşk iksirlerinin yerini göstermemi istedi. İksirlerin yanına geldiğimizde de sen geldin." "Hepsi bu kadar mı?" "Tabii ki bu kadar. Başka ne olacaktı? Seni aldattığımı mı düşündün yoksa?" dediğinde bir an cevap veremedim. Harry'nin ise kaşları çatılmıştı ve ellerini yumruk yaptığını görebiliyordum. "Astoria olayında da böyle düşündün. Sence ben önüne gelen her kıza sarkan birisi miyim?" Sözleriyle nefesim kesildi. Yanına gidip ellerini tuttum. "Hayır Harry. Tabii ki öyle biri değilsin. Ben, sadece..." "Sen ne?" "Seni kıskanıyorum tamam mı? Biz birbirimizi yeni bulduk ve bu bozulacak diye ödüm kopuyor! Üzgünüm, aptalca davrandım." dediğimde ellerini yüzüme yerleştirip gözlerini gözlerime kenetledi. "Sorun değil Gin. Bende seni kıskanıyorum ama sen beni suçluyormuşsun gibi hissettim." "Hayı..." "Biliyorum. Öyle demek istemedin." dedi ve bana sıkıca sarıldı. Birbirimizden ayrıldığımızda gülümsüyordu. "Ve korkma, biz asla ayrılmayacağız." dediğinde uzanıp onu öptüm ve o da bana karşılık verdi. "Öhöm öhöm." Hızla birbirimizden ayrıldığımızda George'un sırıtan yüzüyle karşılaştık. "İş saatleri içinde çalışanların birbirleriyle öpüşmeleri yasak. İkinizin de maaşında keseceğim." "Bize maaş vermiyorsun George." dediğimde sırıttı.  zaman bana borçlusunuz." dedi ve depoyu terk etti. Bizde depodan çıkıp işimize geri döndük.

*Karşınızda yeni bölüm.

Umarım severek ve beğenerek okursunuz.

Saat şu anda 00:53 ve benim felaket uykum var.

Yazarınızın değerini bilin ve onu mutlu etmek için yorum atmayı unutmayın.

Keyifli okumalar.*                     

Continue Reading

You'll Also Like

12.6K 50 4
Bu seride kitap özetlerini derledim.istek kitap özetinde bulunabilirsiniz
7.9K 770 23
Bir okulda gündüz ve gece sınıfları vardır. Sakura haruno'nun ailesi onu daha 4 yaşındayken bırakıp gitmiştir. Bu konoha akademisinde okuduklarını ö...
107K 4.4K 30
Marinette, 10. Sınıf öğrencisiydi. Normal biriydi, arkadaşları ve sevdiği bir çocuk vardı. Yani en azından 1. hayatı böyleydi. 2. Olarak LadyBug'dı...
158K 4.6K 32
Yazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hati...