Normal Contact (Harry Styles)

By creamcakesharry

23.4K 1.9K 1.2K

Normal temaslar aslında dışı bakır içi altın olan ufak hazineler gibidir. Sadece normal bir temastan ibaret o... More

"Normal Contact"
Bölüm 1 -Gerçek olamayacak kadar güzel-
Bölüm 2 -Jane Eyre kızı-
Bölüm 3 -Ufak bir yazar parçası-
Bölüm 4 -Beklenmedik olaylar-
Bölüm 5 - Ani misafir-
Bölüm 6 -Neyin nesiydi bu böyle?!-
Bölüm 7 -Yanılgılar & Sıkıntılar-
Bölüm 8 -Kaçamak & Şarap Gecesi-
Bölüm 10 -Yaklaşan fırtına-
Bölüm 11 -Duyguların Açığa Çıkması & Candy'nin Geçmişi-
Bölüm 12 -Yenilgi, en azından, şimdilik-
Bölüm 13 -Büyük hata & Kimberly Evans-
Bölüm 14 -Kaybolmuş yollar ve ilk hayal kırıklığı-
Bölüm 15 -Aynı yerde, farklı kişilerle-

Bölüm 9 -Sadece Normal Bir Temas-

1.1K 97 43
By creamcakesharry

Herkese merhaba. Sizleri ve Normal Contact'ı bırakamadım. Yazması benim için biraz zor oldu, ama dengeyi kurduğuma inanıyorum. Hayatıma giren ve çıkan insanlara engel olamayacağım gibi, neden gittiklerini sorgulamak yerine hayatıma devam etme kararı aldım.

Kendi hayatımın Ellie'sini kaybetmiş olsam bile, dedim ki, neden kendime yeni bir Ellie yaratmayayım?

Ellie'nin yeni adı Bethany. Diğer bölümlerde de düzelttim.

İyi okumalar. Sizi çok seviyorum.

"O Harry Styles değil mi?"

Başımda dehşet bir ağrı hissetmemle beraber, gözlerimi açma isteğim hemen geri sonlandı çünkü ani yabancılık ve zihnini bir süreliğine hissetmeme hissiyatı alışık olduğum ama her seferinde yadırgadığım bir duyguydu. 

"Çok uzun hikaye, sana daha sonra anlatırım." Sesler boğuk boğuk geliyordu, bir tanesi tanıdık diğeri ise tamamen yabancıydı. Varlıklarını hemen ötemde hissedebiliyordum fakat zihnimin uyanmaya başladığını onlara belli etmedim. Sivri uçlu bir ağrı başımda nefes alıyordu ve vücudumu kesinlikle hissetmiyordum. Nerede olduğumun bile farkında değildim bu yüzden hiçbir tepki vermeden olduğum yerde bir süre durmak daha iyi bir seçimdi. 

"Bir de Candy'e şanssız dersin Bethie, bu görüntü çok şeyi açıklıyor bence." Fısıltıyla konuşan bir erkek sesiydi. Candy? Bethie?

Ne?

Hassiktir.

"Bu yaşına kadar yaşadığı tüm şansızlıkların ucu buraya bağlanıyormuş meğer." Gözlerimi açıp etrafıma bakmak istiyordum ama Bethany ve tanımadığım diğer erkeğin o garip bakışları altında sanki hiçbir şeyi bilmiyormuş edasıyla uyanmak beni acayip geriyordu. Ayrıca şu an sanırım büyük ihtimal yerde yatıyordum.

Sevişmiş olamazdık değil mi?

"Tamam güzelim, bence kahvaltı hazırlayalım. En azından uyandığında garip bir ortam olmaz. Candy'nin ona önem verdiğini söylemiştin, eminim uyandığında hiçbir şey hatırlamayacak. En azından kendini kötü hissetmesin."

"Haklısın, hadi gel, neler yapabileceğimize bir bakalım..."

İçten içe gülümsememin sebebi tanımadığım adamın Candy'nin bana önem verdiğini söylemesiydi ama şu an bunun hiç ama hiç sırası değildi. Tek gözümü çok hafif bir şekilde açarak, belli olmayacak bir şekilde mutfağı yokladım ve ikisinin de sırtının bana dönük olduğunu görünce derin bir nefes verdim. Sonra ellerimle üstümü yokladım.

Giyiniktim? 

Pekala pekala, elimde yaşanması bir ihtimal olan iki seçenek vardı. Bunlardan birincisi- ki hiç istemesem de en büyük ihtimal ama en saçma olanı buydu-  Candy ile nerede olduğumuzu unutacak kadar içmiş ve böylece yerde sevişmiştik fakat sonra nasıl olduysa kıyafetlerimizi geri giymiştik. İkincisi ise, -buna daha az ihtimal veriyordum- kıyafetlerimiz üzerimizdeyken birbirimize sadece sürtmüştük. 

Tanrım. 

Saçmalıyordum.

Çok yakınımdan anlık bir inleme gelmesiyle yutkundum ve panik tüm vücudumu hızlı bir şekilde ele geçirirken ağzıma gelen tüm küfürleri, nazikçe, sırayla ettim. 

"Boynum..."

Fakat Candy'nin yeni kalktığını belli eden boğuk sesi tekrardan işitince kendimi tutamadım ve hışımla ona döndüm. Saçları kabarmış ve halının her yerine dağılmıştı, elleriyle gözlerini ovalayıp kalkmak için bir hamle yaptı fakat onunda boynu başta olmak üzere bütün vücudu tutulmuş olacak ki yüzünü acı bir şekilde buruşturdu ve geri yattı. Etrafını gözlemlemek amacıyla ise bana doğru döndüğünde gözlerimiz hiç beklenmedik bir şekilde hızlıca birleşti.

Ve işte o an çok komikti.

Ela gözleri sanki bıçak yiyen bir adam görmüşçesine kocaman açıldı ve vücudundaki ağrı sızı aniden kaybolmuşçasına yerinden sıçrayıp, odanın en uç köşesine hızlıca fırladı.

"Ne sikim-bir dakika ne?!" Benim hemen yanı başında olduğumu anlaması için ise az on kere kendini tokatlayıp gözlerini açıp kapaması ve inanana kadar bunu yapmaya devam etmesi gerekti. "Şaka mı bu?"

Şu an kendimi Amerikan komedi filmlerinde gibi hissediyordum. Çok yanlış biriyle sabah uygunsuz bir biçimde kalkmanın ve gece yaşananların hiçbirini hatırlamamanın sonucunda gelen o şaşkınlık ve ani şok ifadesi, herkesin hayatında görmesi ve yaşaması gereken bir deneyimdi.

"Yok artık, daha neler..."

Bu sefer kendimi tutamadım ve kahkahalar ağzımdan istemsizce serbest kaldı. Candy'nin yüzündeki o şok ifadesi gözümün önüne geldikçe gülmeye devam ettim ve daha sonra Candy'de bana katıldı. Tanrım, tanrım, tanrım....

"Yüzünün aldığı ifadeyi görmeliydin!" dedim kahkahalarımın arasından. O da benden farksız bir durumda değilken, "Sabah salonumun ortasında iğrenç bir baş ağrısıyla yerde uyanıyorum ve yanımda sen varsın! Sakince günaydın mı dememi bekliyordun?"

"Demek sonunda uyandınız...." Bethany ve yanındaki adam bize mutfağın oradan gülerek bakıyorlardı. Karnımı tuttum çünkü hala daha ağrıyordu.

"Öyle demesene Bethie, utandıracaksın şimdi onları." Kıs kıs güldüklerinde hafif kızardığımı hissettim ve aniden ciddileştim. Yan gözle Candy'e baktığımda o da anlamsız ve utandığını belli eden bakışlarla bana bakıyordu.

"Haha! Nasıl da ciddileştiniz öyle!" Bethany kahkaha attı.

"Merak etmeyin aklınıza gelen ilk fesat şey gerçekleşmedi o yüzden rahat nefes alabilirsiniz."

"Peki bundan eminsiniz çünkü?" Candy tek kaşını kaldırarak ikisine baktı.

"Çünkü," diye başladı Bethany söze fakat cümlesini yanındaki sakallı ve uzun saçlı adam devam ettirdi. İspanyol'a benziyordu, erkek arkadaşı olduğunu varsayıyordum.

"Kıyafetleriniz üstünüzde ve salonun herhangi bir tarafına fırlatılmış bir don atlet falan göremiyoruz, pozisyonunuzda gayet makul bir pozisyondu."

Candy'e tekrardan baktığımda utançtan elleriyle yüzünü gizlediğini gördüm ve bu da yüzümde gizli arsız bir gülümsemenin yerleşmesine sebep oldu.

"Ayrıca bütün şarapları bitirmişsiniz! Bende onları nasıl bitireceğiz diye düşünüyor-..." Candy Bethany'nin sözünü kesti. "Tamam tamam, bu kadar yeter." Dediği an ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı çünkü, tıpkı benim gibi, tüm vücudu tutulmuştu. Bethany ve erkek arkadaşı bize doğru geldi, Bethany Candy'i kaldırırken adam elini uzattığında tuttum.

"Teşekkür ederim." Sorun değil anlamında kafasını salladığında gülümsedi. "Bu arada ben Alejandro. Bethany'nin erkek arkadaşıyım." Gülümseyerek kafamı salladım. Aksanı tam bir ispanyol aksanıydı.  "Harry, memnun oldum Alejandro."

Şu an tuhaf hissediyordum ama tuhaflık derecesi gerginlik seviyesinde kesinlikle değildi, tuhaf hissetmemin nedeni de buydu zaten. Rahattım. Evlerinde, salonlarının ortasında uyuyakalmış olmam hiçbirini rahatsız etmemiş gibiydi. En azından öyle gözüküyordu çünkü Bethany ve erkek arkadaşı olduğunu öğrendiğim Alejandro, hiç garip bir şey yokmuşcasına olayı normal karşılamış ve üstüne şakalar yapmışlardı. Şu an kimse burada olmamdan şikayetçi gibi durmuyordu ve bu beni içten içe mutlu etti. Rahat olmamın sebebi onlardı. Ve sanırım onların istediği de buydu, rahat olmam yani. İçimden hepsine büyük minnet duydum.

Dün geceye ait görüntüler zihnimde parça parça halindeydi. Yemek yemiştik, biraz sohbet etmiştik sonra ise Jeff'ten bir mesaj aldığımı ve moralimin çok fena bozulduğunu hatırlıyorum. Sonra ise...

Karnımdaki karıncalanmayı hissettim, göğsüme yine ağrı girerken genişçe yutkundum. Yumuşak ve sakinleştirici ses tonu kulaklarımda öyle bir canlandı ki, sanki şu an tam yanımda durmuş, bana tekrardan o güzel cümleleri söylüyordu. Basit kelimelerden oluşan sıradan bir cümle sayılabilirdi belki fakat içimde uyandırdığı hisler benzetmelerimin yetemeyeceği kadar güçlü ve yabancıydı. 

"Sen benim gözümde yıllarca aradığım kitaba çok yaklaşmışken ona konan sakar ve kibar o adamsın, her hareketi olay olan çapkın ünlü çocuk değilsin. Sen benim gözümde şu an neysen osun." 

Böyle mi düşünüyordu gerçekten? Onun için dün sadece ona derdini anlatan üzgün adam bugünse evinde habersiz bir şekilde uyanmış yabancı mıydım? Her şey bu kadar normal ve basit miydi? 

Değilse de, daha önce hiçbir şey bana bu kadar normal ve tam hissettirmemişti. 

"Hey." seslenen Bethany'di, elini havluya silerken gülümseyerek bana bakıyordu, garipçe karşılık verdim. "Banyo koridorun sol kısmında. Candy senin için oraya yedek diş fırçası bırakacaktı. Üzerini değiştirmek istersen Alejandro ile halledebiliriz. Kısaca git Candy'i bul ve ne ihtiyacın varsa hallet." 

"Teşekkür ederim Bethany." elini koluma koydu. "Ve Harry, lütfen bana Beth ya da Bethie de. Neyi istersen kullan ama lütfen tam ismimi kullanma." 

"O zaman tekrardan teşekkür ederim Bethie-Boo." gözlerini devirmesiyle kahkahalarımız mutfakta yankılandı. Ona son kez bakıp koridora doğru yol aldım. 

Birazcık incelemekten bir zararın gelmeyeceğini umaraktan adımlarımı ufak tuttum ve krem rengi koridorda duvarlarda yer alan fotoğrafları varlığımı belli etmek istemezcesine sessizce incelemeye başladım. Birinci fotoğraf Bethany ve ailesi olduğunu sayıyordum. Esmer kız kırmızı ve beyaz çiçekli bir elbise giymiş, 3 erkek, herhalde kardeşleriydi ve anne-babasıyla deniz kenarında kocaman gülümsemeleriyle poz vermişlerdi. Gözlüğü yoktu ve saçları kıvırcıktı. 

Diğer bir fotoğrafta ise bir arkadaş grubunun içerisindeydiler. Candy'nin saçları her zaman olduğu gibi kıvırcık-dalgalıydı fakat beyaz tül bir elbise giymiş ve kırmızı bir ruj sürmüş, kocaman gülümsüyordu. Saç rengi olduğundan açık ve kısa, yanakları ise kırmızıydı. Görüntüsü karşısında kalp atışlarım ufak çaplı hızlandı çünkü o, o çok güzel görünüyordu. Yaz mevsiminin ona ne kadar yakıştığını düşündüm ve ne kadar güzel güldüğünü. 

Aileleriyle, arkadaşlarıyla, beraber çekindikleri bir sürü fotoğraf vardı. Hepsinde farklı görüntülere sahiptiler fakat ikisininde suratında hep aynı mutluluk ifadesini ele veren kocaman bir gülümseme vardı. Orada ne kadar oyalandığımı bilmiyorum ama Beth'in kahvaltının hazır olduğunu belirten bağırışıyla hemen yanımda bulunan banyo kapısının açılması bir oldu ve aniden Candy ile göz göze geldim. 

Üzerini değiştirmiş, siyah taytı üzerine bol bordo bir kazak giymişti. Geceden kalma yorgun görüntüsü ortadan kalkmış, ıslak yüzü temizlendiğini belli edercesine beyaz teniyle uyum içerisinde parlıyordu. Bakışlarımın üzerinde deli gibi gezindiğini fark edince gülümsedi. 

"Harry, diş fırçası ve havluyu banyoya koydum. Üzerini değiştirmek ister misin? Alejandro'nun kıyafetler konusunda harika bir zevki vardır." 

"Bir kazak veya üstüme giyebileceğim herhangi bir şey varsa çok iyi olurdu." dedim fakat sesim bir fısıltı sayılabilecek kadar boğuk ve sessiz çıkmıştı. 

"Tabii ki, beni takip et." koridorun sonundaki odaya doğru ilerlerken onu takip ettim. Ben bile böylesine gerginken o nasıl da böyle rahat görünebiliyordu? 

Krem rengi odaya girdiğimizde dolaptan bol gri bir kazağı aldı ve bakışlarıyla yoklayarak tereddütlü bir şekilde bana uzattı. "Bu sana olur sanırım. Vücut yapılarınız çok benziyor." kafamı salladım. 

"Evet, olur, teşekkür ederim." 

Ufak tebessümümle birbirimize bakmayı sürdürdük. Onun çıkması mı gerekiyordu yoksa benim kazağı alıp banyoda giyinmem mi?  

Ortam minik bir şekilde gerginlikle kavrulurken sessizce odayı süzüyorduk ve ikimizde bir harekette bulunmuyorduk. Dün gecenin bilinmezliği üzerimize kocaman bir sis bulutu gibi düşmüştü. Tek hatırladığım o güzel cümlelerden ibaretti, gerisi ise tamamen boşlukta kaybolmuştu. 

"Burası benim odadan çıkıp giyinmen için sana izin vermem kısımdı değil mi?" dedi ve güçlü bir kıkırtı dudaklarımdan serbest kaldı. 

"Sanırım evet, ya da bilmiyorum." aynı şekilde o da kıkırdadı. 

"Dün geceyi hatırlıyor musun?" diye sorduğunda dudaklarımı ısırdım. Avcumun terlemeye başladığını hissettim. Tanrı'm, konser öncesi bile böyle gerilmezdim ben!

"Çok ufak bir kısmını, ya sen?" 

"Ben de öyle. Konuşmalarımızı hatırlıyorum ama ince detayları değil. Kaba taslak diyelim, hayal meyal de olur." gülümsedik ve birbirimize baktık. 

"Düşündüğümüz gibi bir şey olmamıştır bence..." ses tonum sonlara doğru alçaldı, bakışlarımı Candy hariç her yerde gezdirdim ve yükselen sıcaklığın yanaklarıma ulaştığını hissediyordum. 

Ben kızarıyordum.
Tekrarlıyorum. Ben. Kızarıyordum. 

"Ah Tanrı'm." Candy'ye baktığımda yüzünü elleriyle kapatmıştı. "Tamam, tamam, en iyisi bu konuyu kapatmak ve aramızdaki şu 'dün gece ne yaşandı?' gerginliğini sona erdirmek." sesi boğuk çıktı ve utandığını belli ediyordu. Görmeyeceğini bilsem bile kafamı salladım. 

"Kesinlikle." dedim sırıtarak. Ellerini yüzünden çekerek bana baktı. "Zaten... Zaten üzerimiz giyinikti, uyuyakalmış olduğumuz bariz belli. Kısacası Normal temas. Normal bir temas..." 

"Hı-hmm." dedim ciddiliğine karşı. Gülmemek için dudaklarımı ısırıp bakışlarımı kaçırıyordum. Bu kafası karışmış  ve onun da en az benim gibi içten gergin ve kafayı sıyırıyormuş halleri iyi hissetmemi çokça sağlamıştı. 

Aniden ironik bir şekilde, tekrardan, göz gelince her zaman olduğu gibi kahkahalarımız serbest kaldı. Sesli bir şekilde, çığlık atarcasına, gücümüz ne kadarına yeterse kahkaha attık. Bir süre sonra kendimizi yerde, nefes alarak sakinleşmeye çalışırken bulduk. Kapıdan Bethie ve Alejandro'da girince ne olduğunu çözmeye çalışıyorlarmış gibi bir ifadeyle bizi süzdüler. Candy güçlükle konuşmaya çalıştı fakat başarısız oldu. 

"Hey bakın, siz ikiniz," diye söze başladı Bethie. İşaret parmağını bize doğru tutup konuşmaya başladı. "İki deli gibi neye güldüğünüzü bilmiyorum fakat 5 dakika içerisinde kahvaltıya gelmezseniz sizin için yaptığımız pancakeleri kafanızda parçalarım. Bu yüzden götünüzü kaldırın ve Tanrı aşkına yer dışında bir yer bilmez misiniz siz? Yatak veya koltuk gibi? HEMEN MUTFAĞA GELİN." 

Bethany'nin de tepkisine de ayrı bir şekilde güldük ve bakış açımızdan hemen ayrıldıklarında Candy ile hızlıca ayağa kalktık. "Sen kazağı giyin ve hemen mutfağa gel. Bethie'nin cici-kibar kız gibi gözüktüğüne hiç bakma,  sinirlendiğinde canavarlaşabiliyor. "
Koşarak kapıdan çıktı-çıkacaktı ki hemen geri döndü. 

"Ve unutma, sadece normal temas, normal bir temas." göz kırpıp ufak adımlarıyla yanımdan ayrıldığında arkasından bir süre bakakaldım. 

Sonra yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. 

Normal temas. Sadece Normal bir temas.

Continue Reading

You'll Also Like

305K 28.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
326K 20.9K 33
Karanlığın travmasını yaşayan Jungkook ve onu karanlık bir odaya kilitleyerek cezalandıran Bay Kim. Seme~Taehyung Uke~Jungkook •Mpreg•
787K 64.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
118K 4.9K 32
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!