Hogwarts Aşıkları (Dramione R...

By Aylak17

267K 12.3K 19.1K

Wattpad'de ki bütün Dramione'leri okudun ama başka bulamadın mı? Maalesef bende bulamadım. Bende kendi hikay... More

1.Bölüm -6.Sınıf-
2.Bölüm -Tren-
3.Bölüm -Kompartımanlar-
4.Bölüm-Hogwarts-
5.Bölüm-Kıskanç-
6.Bölüm-''Benden Uzak Dur!''
7.Bölüm-Amortentia-
8.Bölüm-Banyo-
9.Bölüm-Beklenmedik Öpücük-
10.Bölüm-Arkadaşlık Anlaşması-
11.Bölüm-Cadılar Bayramı Balosu-
12.Bölüm-''Seni Senelerdir Seviyor.''
13.Bölüm-''Ben Başka Birinden Hoşlanıyorum.''
14.Bölüm-''Beni Bırakma.''
15.Bölüm-İtiraf-
16.Bölüm-Sohbet,Muhabbet,Kız Dedikodusu
17.Bölüm-İksir-
18.Bölüm-''Kısacası O Çok Güzeldi.''
19.Bölüm- Zindanlar
20.Bölüm-Ağır Yaralı-
21.Bölüm-''Her Şeyi Yanlış Anlamıştı.''
22.Bölüm-Doğruluk Mu? Cesaret Mi?-
23.Bölüm-Dostluk Balosu-
25.Bölüm-Parşömendeki Not-
Yazar Hakkında Bilgiler
26.Bölüm-"Ağladım, Sarıldık, Uyuduk, Kitap Okuduk."-
27.Bölüm-"Aradığımız Maskeli Kızı Bulduk."
28.Bölüm-Yaz Tatili-
29.Bölüm-Weasley Büyücü Şakaları-
30.Bölüm- Kıskanç Doğum Günü Çocuğu-
31.Bölüm-7.Sınıf-
32.Bölüm-Sirius'un Planı-
Bölüm Değil, Üzgünüm.
33.Bölüm-İhtiyaç Odası-
34.Bölüm-Hogwarts Ordusu-
35.Bölüm-Yasak Öpücük-
36.Bölüm- "Acil Durum Kaba Çocuk."
37.Bölüm-Dişi Aslan-
Bölüm Değil, Üzgünüm 2.
38.Bölüm-Grimmauld Meydanı-
39.Bölüm-Regulus'un Ölümü-
40.Bölüm-Sihir Bakanlığı-
41.Bölüm-Gryffindor Kılıcı-
42.Bölüm-Kovuk'taki Toplantı-
43. Bölüm-Gringotts Büyücü Bankası-
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN RAFİNE TUZ!
44.Bölüm-Helena Ravenclaw-
45.Bölüm-Savaş Arefesi-
46.Bölüm-Son Savaş-
47.Bölüm-...bulmuş olabilirim-
48.Bölüm-Crabbe'i Bulduk-
49.Bölüm-"O zaten burada."-
50.Bölüm-En Güzel Gün-
51.Bölüm-Yemin-
52.Bölüm-Granger'lar-
53.Bölüm-Godric's Hollow-
54.Bölüm-20 Yıl Sonra-
55.Bölüm-Yeni Nesil-
56.Bölüm-Quidditch Seçmeleri-
57.Bölüm-Kitapçı-
58.Bölüm-Kalplerdeki Filizler-
59.Bölüm-Malfoy Malikanesi-
60.Bölüm-Soğuk Gece-
61.Bölüm-Gerçek Aşk-
62.Bölüm-Binalar Arası Düello-
63.Bölüm-Olaylı Quidditch Maçı-
64.Bölüm-Sahildeki Kulübe-
65.Bölüm-En Güzel Yaz-
66.Bölüm-Mutlu Bir Son (Final)-
-Epilog-

24.Bölüm-Noel Hediyeleri-

5.9K 221 358
By Aylak17

Harry'nin Ağızından

Dünkü balo benim için çok sıkıcıydı. Astoria dibimden hiç ayrılmamış ve sürekli dans etmek istemişti. Bende Dostluk Balosu mecburiyetinden dolayı dans etmek zorunda kalmıştım. Ginny ise Zabini ile partnerdi. Balo boyunca onları izlemiştim. Sadece bir kere dans etmişlerdi ve gördüğüm kadarıyla Zabini onu rahatsız etmemişti. Gecenin tek güzel yanı da buydu zaten.

Büyük salonda oturmuş dün geceyi düşünürken yanıma birinin oturduğunu fark ettim. Ginny bana bakmadan tabağını doldurmaya başlamıştı. "Günaydın." dediğimde beni duymamış gibi davranıp tabağındakileri yemeye başladı. "Hadi ama, yapma Ginny." "Ben bir şey yapmıyorum. "O zaman yüzüme bakarak konuş." dediğimde bana döndü. Çok sinirli görünüyordu. "Partnerimi benim seçmediğimi biliyorsun Ginny. Bu konuda bana kızamazsın." "Partnerini senin seçmediğini biliyorum Harry. Ama onunla dans edip etmemenin senin kararın olduğunu da biliyorum." "Dün geceki balo Dostluk Balosu'ydu Ginny. Ne yapsaydım? Astoria'ya 'Bu bir Dostluk Balosu olabilir ama benim bir sevgilim var, seninle dans edemem.' mi deseydim?" dediğimde hiç bir şey diyemedi. Bir süre ikimiz de konuşmadık. Sonra bana dönüp "Üzgünüm." dedi. "Sadece-sadece seni kıskandım. Biz daha yeni birlikte olmaya başladık ve aramıza birisinin girmesinden korkuyorum." "Aramıza kimse giremez Ginny. Endişelenmene gerk yok." dediğimde gülümsedi ve uzanıp yanağımdan öptü. "Tamam endişelenmem." dediğinde bende gülümsedim ve ikimiz de kahvaltımıza geri döndük.

 Sonra büyük salonu bir sessizlik kapladı. Kafamı tabağımdan kaldırdığımda herkesin salonun girişine baktığını gördüm. Pansy ve Ron el ele tutuşmuş bir şekilde bu tarafa geliyorlardı. Salondaki sessizlik bozulup yerini meraklı fısıldaşmalara bıraktı. İkisi el ele karşımıza oturduklarında hala onlara bakıyordum. Ginny onlara gülümseyip "Sonunda." dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm. "Ne 'sonunda'? Siz niye el elesiniz?" dediğimde üçü de gülmeye başladı. Ginny bana dönüp "Ah benim şaşkın sevgilim. Bu ikisi senenin başından beri birbirlerine aşık. Sonunda çıkmaya başlamışlar anlaşılan." dediğinde Ron "Evet çıkıyoruz." diyerek Ginny'nin söylediklerini onayladı.

Hala çok şaşkındım ama ikisi adına mutluydum da. "Tebrikler dostum." "Sağ ol Harry." Bu sefer Pansy'e dönüp sırıttım. "Sakın kardeşimi üzme Pansy." dediğimde o da sırıttı. "Sevgilimi asla üzmem." dedi ve uzanıp Ron'u öptü. Tabii ki herkes bu sahneyi görmüştü ve şaşkınlıkla bu iki sevgiliyi izliyorlardı. Slytherin'ler ise öfkeyle ikisine bakıyorlardı. Slytherin'lerin onlara böyle baktıklarını görünce endişelenmeden edemedi. Daha Hermione'ye saldıranları bulamamıştık ve Hermione'nin başına gelenler Pansy ve Ron'un da başına gelsin istemiyorum.

Bu düşüncelerimi onlarla paylaşmadım. Şu anda çok mutlu görünüyorlardı ve ben bu an bozulsun istemiyordum. Zaten onlar da böyle bir sorunun bilincindedirler ve kimsenin onlara zarar vermesine izin vermezler. Hem biz yanlarındayken kimse buna cüret edemez. Hep birlikte kahvaltımıza devam ederken hala bütün büyük salon onları izliyordu. Ama Pans'de Ron'da onları umursamayıp kahvaltılarına devam ettiler.

"Günaydın çocuklar." Kafamı kaldırıp baktığımda Hermione'nin otuz iki diş sırıtarak bize gülümsediğini gördüm. Yanıma oturduğunda "Günaydın Herm." dedim. Bana biraz daha gülümseyip karşımızda oturan Pansy ve Ron'a döndü. "Niye bütün salon sizi izliyor?" diye sorduğunda Pansy ona gülümseyip "Biz çıkmaya başladık Herm." dedi. Hermione bütün salonda yankılanan bir şaşkınlık nidası attığında artık bize bakmayanlar da bize bakmaya başlamışlardı. "Buna inanamıyorum Pansy, çok sevindim." dedi ve Ron'a döndü. "Sakın kız kardeşimi üzme Ronald." dediğinde hepimiz güldük. Ron Herm'e dönüp "Sevgilimi asla üzmem." dedi. Hermione önündeki mutlu çifte bakıp gülümsedi.

Sonra ciddileşip bize döndü. "Çocuklar size bir şey söylemek istiyorum ama bu aramızda kalacak." dediğinde hepimiz merakla ne diyeceğini beklemeye başladık. Ginny "İnsanı çatlatmada söyle Herm." dediğinde güldüm. Sevgilim çok meraklıydı. Herm'de ona güümseyip devam etti. "Ben ve Draco çıkmaya başladık." dediğinde ben ve Ron aynı anda "NE?" diye bağırmıştık. Pansy ve Ginny ise "Tebrikler." ve Nihayet." demişlerdi.

Söylediklerini aklım almıyordu. Draco onu senelerdir bulanık deyip aşağılamıştı. Şimdi ise karşımıza geçip biz çıkıyoruz diyordu. Ben konuşamadan Ron konuşmaya başlamıştı. "Herm, Draco'nun değiştiğini biliyorum ama yine de onunla çıkman, ne bileyim, beni biraz rahatsız etti. Sana zarar vermesini istemiyorum." "Benim arkadaşım kimseye zarar vermez Ronald!" Pansy kaşlarını çatmış Ron'a bakarken bu sefer ben araya girdim. "Ron'un zarar vermekten kastı onu üzmesi, kalbini kırması Pansy." dediğimde tekrar önüne döndü. "Bende Hermione'ye dönüp konuşmaya devam ettim. 

"Kimi sevmek istiyorsan sevebilir, kiminle çıkmak istiyorsan çıkabilirsin Herm. Biz sadece senin için endişeleniyoruz. Sana senelerce bulanık diyen biriyle gerçekten çıkmak istiyor musun?" dediğimde bana bakıp içtenlikle gülümsedi. "Benim için endişelendiğinizi biliyorum ama ikiniz de onun hakkında hiç bir şey bilmiyorsunuz. Bana bulanık demesinin, soğuk davranmasının bir sebebi var. Bu akşam hepiniz bizim odaya gelin. Hem konuşur hem de yılbaşı hediyelerimizi veririz." dediğinde hepimiz onayladık. "Sen nasıl istersen Herm." dediğimde yine gülümsedi. "Teşekkürler Harry."

Sonra yine bana döndü. "Bu arada sizin bugün antrenmanınız var değil mi? Üzgünüm ben gelemeyeceğim." dediğinde elimi anlıma vurdum. "Unuttum. Benim gidip diğerlerine haber vermem lazım." dedim ve masadan kalktım. Tam giderken Ron ve Ginny'e dönüp "Unutmayın öğlen yemeğinden önce antrenman var." dediğimde ikisi de güldü. Ginny'nin yanağından öpüp yanlarından ayrıldım.

Draco'nun Ağızından

Sabah uyandığımda durduk yere sırıttığımı fark ettim. Dün akşam aklıma geldikçe biraz daha sırıttım. Hala inanamıyordum. Senelerdir sevdiğim kızla sonunda çıkıyordum. Onu görmek istiyordum, hem de hemen. Yatağımdan kalkıp üzerimi değiştirdim ve odamdan çıkıp hızla merdivenleri inmeye başladım. Yanımdaki merdivenlere baktığımda onunda aşağıya indiğini gördüm. İkimi de son basamaklarımızı inip ortada buluştuğumuzda gülmeye başladı. Neye güldüğünü anlayamamıştım. 

"Neye bu kadar güldün Hermione?" "Şu an, yani merdivenlerden inip ortada buluştuğumuz an, sanki bir film sahnesinin içindeymişim gibi hissettirdi." dediğinde kafam karışmıştı. "Fim ne demek?" dediğimde yine güldü. "Fim değil, film. Hareketli fotoğraf gibi düşün. Ama hareket süresi çok daha uzun ve sesli." diye açıkladığında "İlginç." dedim. "Bir gün seninle en sevdiğim filmleri izleriz." "Olur." dediğimde gülümsedi.

"Bu gün bizimkilere çıkmaya başladığımızı söyleyeceğim ve aramızda kalmasını isteyeceğim." "Aramızda kalması senin için daha iyi olur. Bir daha saldırıya uğramazsın." "Aramızda kalmasını saldırılardan korunmak için istemiyorum. Dumbledore ile annenin güvenliği hakkında konuşup onu güvenli bir yere alana kadar babanın çıktığımızı bilmemesi lazım. Yoksa annene zarar verir." dediğinde onu kendime çekip sarıldım ve saçlarını öptüm.

"Annemi bu kadar düşündüğün için teşekkürler sevgilim." "Teşekkür etmene gerek yok Draco. Annenle tanıştım. Çok iyi bir kadın ve ben onun zarar görmesini istemem." dedi ve kollarımdan ayrıldı. "Öğleden sonra Dumbledore'un yanına gidip her şeyi anlatalım. O bize yardım eder." dediğinde "Tamam." dedim ve birlikte portreden çıkıp büyük salona ilerledik. 

Büyük salonun girişine geldiğimizde etrafı kontrol ettim. Kimseyi göremeyince ona yaklaşıp yanağından öptüm. Bana büyümüş gözleriyle akarken sırıtmadan edemedim. "Ders de görüşürüz sevgilim." dedim ve salona girip Slytherin masasına ilerledim. Onu şaşırtmak ve öpmek çok güzeldi. En üzeli ise o çikolata gözleriyle şaşkınca bana bakmasıydı. İşte o zaman çok tatlı oluyordu. Önümdeki tabağımı doldurdum ve ilk defa derse girmeyi iple çektim.

***

Sabahın son dersi de bittikten sonra sınıftan çıkıp Hermione'yi beklemeye başladım. Onu beklerken yanıma Pansy geldi. "Selam." "Selam." "Sana bir şey söylemek istiyorum." dediği sırada yanımıza Hermione geldi. "Evet, ne söyleyecektin?" diye sorduğumda beni Hermione yanıtladı. "Ron ve Pansy çıkmaya başladılar." "Yaa Herm, ben söyleyecektim." Pansy Hermione'ye kaşlarını çatmış bakarken Hermione ona gülümsüyordu.

"Tebrikler Pansy, çok sevindim." dediğimde bana gülümsedi. "Teşekkürler Draco. Bu arada bende sizi tebrik ederim. Neyse, akşam konuşuruz. Benim antrenmana gitmem lazım." "Bizim antrenman bu gün değil ki." "Bizimkine değil Ron'un antrenmanına gidiyorum." dedi ve koşarak uzaklaştı. 

Hermione'e döndüm ve "Akşam derken?" diye sordum. "Sabah bizimkilere çıktığımızı söylediğimde Ron ve Harry benim için endişelendiler. Onlara akşam bizim odaya gelmelerini söyledim. Hem konuşacağız hem de birbirimize yılbaşı hediyelerimizi vereceğiz. "Güzel fikir." dediğimde gülümsedi. "Hadi artık Dumbledore'un yanına gidelim." dediğinde onu başımla onayladım ve birlikte yürümeye başladık. 

Kartal heykelinin önüne geldiğimizde "Vişne suyu." dedim. Heykel kımıldamadı. Hermione "Parola değişti." dedi ve heykele dönüp "Erik hoşafı." dedi. Heykel bir anda hareketlenip dönmeye başladığında ikimizde ilerleyip basamaklara çıktık. Ona dönüp "Her şeyi bilmeni çok seviyorum." dediğimde kızardığını gördüm. Merdivenin hareketi durduğunda ikimizde kapıya ilerledik. Kapı ise her zamanki gibi bizim tıklamamızı beklemeden geriye savrularak bize yol verdi.

İçeriye girdiğimizde masasında bize gülümseyerek bakan Dumbledore'u gördük. Hermione "Sizinle önemli bir konu hakkında konuşmaya geldik, Şu anda müsait misiniz Profesör?" dediğinde Profesör ona gülümsedi. "Her zamanki gibi çok naziksiniz Bayan Granger." dediğinde Hermione'nin yine kızardığını gördüm. Profesör "Tabii ki müsaittim, oturun lütfen." dedi ve önündeki koltukları gösterdi. İlerleyip koltuğa oturduğumda Hermione'de karşımdakine oturdu.

"Benimle konuşmak istediğiniz önemli konu nedir?" dediğinde bu sefer ben konuştum. "Annemin kalması için güvenli bir yere ihtiyacım var."  "Neden böyle bir şey istiyorsunuz?" diye sorduğunda Hermione'ye baktım. O da bana bakıyordu. Profesör "Bana güvenebilirsiniz Bay Malfoy. Size yardım etmek isterim ama önce her ayrıntıyı öğrenmem gerekiyor." dediğinde Hermione bana devam etmem için başını onaylarcasına salladı. Tekrar Profesöre dönüp anlatmaya başladım.

"Ben üçüncü sınıftan beri Hermione'yi seviyorum. Babam bunu öğrendiğinde çok sinirlendi. Hermione gibi bir muggle doğumluyla onun tabiriyle bir bulanıkla asla yakınlaşmamı söyledi. Ona karşı geldiğimde ise bana ve anneme crucio lanetiyle işkence etti. Beni, annemim ve Hermione'nin hayatıyla bu zamana kadar tehdit etti. Ben dün akşam Hermione ile çıkmaya başladım. Babam ikimizin birlikte olduğunu öğrenirse anneme zarar verir. Bu yüzden o öğrenmeden önce annemin güvende olabileceği bir yer bulmanız için size geldik."Ben olanları anlatırken Profesör hiç bir tepki vermeden sadece dinlemişti. Cümlemi tamamlayıp ona döndüğümde ikimize de bakıp gülümsediğini gördüm.

"Bayan Malfoy ve sizin başınıza gelenler için üzgünüm. Onu çok güvendiğim bir ailenin yanına yerleştireceğim." "Hangi aile?" dediğimde gülümsedi. "Weasley ailesinin yanına. Bay Malfoy'un asla tahmin edemeyeceği bir yer. Şimdi sizden annenize bir mektup göndermenizi istiyorum. Mektupta annenize olanları ve planı anlatın. Hazırlanmasını ve evden çıkarken de babanıza annenizle sizin hakkınızda konuşmak için onu yanıma çağırdığımı söylemesini isteyin. Anneniz buraya geldiğinde onu güvenli bir şekilde Weasley ailesinin yanına götüreceğim. Ek olarak da evin etrafını koruma büyüleriyle donatacağım. Anlaştık mı?" dediğinde öylece kalakaldım. Dumbledore olanları sanki önceden biliyormuş ve planı önceden hazırlamış gibiydi. Şaşkınlığımı üzerimden atıp "Anlaştık." dediğimde tekrar gülümsedi. Hermione'ye döndüğümde onun Profesöre hem şaşkınlık hem de hayranlıkla baktığını gördüm.

Profesör "Söylemek istediğiniz başka bir şey yoksa öğleden sonraki derslerinize gidebilirsiniz." dediğinde ikimizde koltuklarımızdan kalktık. Profesöre dönüp "Teşekkürler Profesör." dediğimde gülümsedi. Tam kapıdan çıkacağımız sırada bize seslenince ikimizde tekrar Profesöre döndük. "Bu arada ikinizi de tebrik ederim. Aşık olmak ve aşkına sahip çıkmak büyük bir cesaret göstergesidir. Karşınıza çok engel çıkacak. Bazen bedeniniz bazen de ruhunuz hasar görecek. Sizin gibi iki cesur, zeki ve birbirine bağlı genç birbirlerinden kopmayıp birbirine güvendiği sürece her engeli aşacaktır." dediğinde ikimizde dönüp birbirimize baktık. Profesöre dönüp bir baş selamı verdim ve Hermione'nin elinden tutup odadan çıktım.

   Dönen merdivenleri inip koridora çıktığımızda öylece birbirimize bakıyorduk. "Sence Dumbledore ne demek istedi?" diye sorduğumda kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Birbirimize güvendiğimiz ve aramızdaki bağı koparmadığımız sürece aşkımızın her engeli aşacağını söyledi." dediğinde ona gülümsedim. "Aşkımızın her engeli aşacağını biliyorum. Biz asla kopmayacağız Hermione." dediğimde o da gülümsedi. "Asla kopmayacağız sevgilim." dediğinde yine gülümsedim. Onu öptüm ve elini tuttum. "Artık derse girsek iyi olur." "Sen ilk önce annene mektubu gönder, sonra derse gir." dediğinde başımla onayladım ve son bir kez öpüp baykuş haneye ilerlemeye başladım.  

Pansy'nin Ağızından

Şatodan çıkar çıkamaz koşmaya başladım. Antrenmanı kaçırmak istemiyordum. Koşarak sahaya girdiğimde bütün başlar bana dönmüşü. Nefes nefese "Ü-üzgünüm, ben antrenmanı izlemeye gelmiştim. Sorun olmaz değil mi?" dediğimde bir kaç oyuncunun huzursuzlandığını gördüm. Ron, Ginny ve Harry ise bana sırıtarak bakıyorlardı. Harry bana dönüp "Sorun olmaz Pansy. Tribünlere geçip keyfine bak." dedi ve takıma döndü. "Herkes süpürgelere! İlk önce birinci taktiği uygulayacağız." dediğinde kızlardan biri konuşmaya başladı. "Pansy Parkinson kötü biri ve Slytherin'li. Taktiklerimizi öğrenip arkadaşlarına anlatabilir." dediğinde kimse konuşmadı. Dışardan bakıldığında gerçekten söylediği gibi mi görünüyordum. Slytherin'li kötü kız.

Ron ve Ginny'e baktığımda gerildiklerini fark ettim. Takımın diğer üyeleri de kızı onaylarcasına bir şeyler fısıldıyorlardı. Onlara dönüp "Şey, tamam. Sorun değil. Sizi maçta izlerim." dedim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Harry'nin "Pansy, bekle!" diyen sesini duyunca olduğum yerde durup arkamı döndüm. Harry diğerlerinin aksine sinirlenmemiş, soğuk kanlılığını korumuştu ve bana gülümseyerek bakıyordu.

Takıma dönüp ondan daha önce hiç duymadığım sert bir tonla konuşmaya başladı. "Pansy Parkinson bu senenin başından beri benim arkadaşım. Çok temiz kalpli ve iyi bir kız." dedive biraz önce konuşan kıza döndü. "Slytherin'ler kötü, Gryffindor'lar iyi diye bir ayrım yapma. Onun kötü olduğunu düşünüyorsun ama sen ayrımcılık yapıyorsun." dedi ve tekrar takıma döndü. "Pansy kimseye taktiklerimizi söylemeyecek ama böyle giderse ortada zaten çalışılmış bir taktik olmayacak. Şimdi herkes birinci hücum taktiği için kendi pozisyonuna geçsin!" dediğinde herkes onu başıyla onaylayıp süpürgelerine bindiler ve havalandılar. Harry'e bakıp "Teşekkürler." dediğimde gülümseyip "Arkadaşımı kimse kötüleyemez. Şimdi tribünlere!" dediğinde bende ona gülümseyip tribünlere ilerledim.

Ben tribündeki yerimi aldığımda onlar çoktan sağa sola uçmaya başlamışlardı. Kale direklerine baktığımda Ron'un bana el salladığını gördüm ve bende el salladım. Harry sahanın orasında süpürgesine oturmuş oyunculara nasıl hareket etmelerini söylüyor, arada pozisyonlarını değiştirip başka taktiğe geçmelerini söylüyordu. Ron sadece iki gol yemişti ve ikisini de Ginny atmıştı. İki kişi Ginny'i sıkıştırdığında Ginny onlardan kurtulmak için dalışa geçti. Yere çakılacağını düşündüğüm sırada diğerleri de öyle düşünüp onu bıraktılar. Ginny'de çok rahat bir şekilde tekrar yükseldi ve önündekileri aşıp Ron'a bir gol daha attı.

Ben Ginny'i hayran hayran izlerken yanıma birinin oturduğunu ancak konuşunca fark edebilmiştim. "Selam, çok şey kaçırdım mı?" O tarafa döndüğümde elinde kamerası olan, sarı saçlı bir Gryffindor'lu çocuğun bana gülümseyerek  baktığını gördüm. "Selam. Antrenman başlayalı yarım saat oldu." dediğimde yüzü düştü. "Peki Bay Potter kendi antrenmanına başladı mı?" "Hayır, başlamadı." dediğimde bu sefer gülümsedi. Bu çocuğu şimdi hatırlamıştım. İkinci sınıfta sürekli Harry'nin fotoğraflarını çeken Colin'di.

"Sen Colin'sin değil mi? Fotoğrafçı çocuk." dediğimde yine gülümsedi. "Evet. Sende Pansy Parkinson'sun. Ron Weasley'nin sevgilisi." dediğinde şaşırdım. "Dedikodular çabuk yayılıyor." dediğimde yine güldü. Çok güleç bir çocuktu. "Ben sevgili olduğunuzu dedikodulardan önce biliyordum. Bay Weasley benden sizin fotoğraflarınızı çekmemi istediğinde öğrendim."  dediğinde kızardığımı hissedebiliyordum. Merlin'e şükür Colin Harry'nin fotoğraflarını çektiği için beni böyle görmüyordu.  

Ellerimi yelpaze gibi yüzümün önünde sallayıp kendime geldiğimde tekrar Colin'e döndüm. "Colin yeni tanıştık ama senden bir şey isteyebilir miyim?" dediğimde kamerayı yüzünden çekip bana döndü. "Tabii ki Bayan Parkinson." "Ben tribünlerin önüne geçsem ve sen arkamdaki Ron ile benim bir fotoğrafımı çeksen. İkimizi aynı karede yani. Sonra fotoğrafı çıkartıp bana versen. Bunu yapabilir misin?" dediğimde gülümsedi.

"Yaparım. Şimdi tribünlerin önüne geçin." dediğinde yerimden kalktım ve dediğini yaptım. Colin kamerayı yüzüne yaklaştırıp ayarlamaya başladı. "Biraz daha benim soluma geçin." dediğinde  dediğini yapıp gülümsedim ve flaş patladı. "Süper çıktınız. Hazır olunca size getiririm." "Sağ ol Colin. Teşekkürler." "Rica ederim." dedi ve kendi antrenmanına başlayan Harry'yi çekmeye başladı. Tekrar eski oturduğum yere geçip Harry'yi izlemeye başladım. Çok hızlı ve atikti. Herkes gözlüğünün onu zayıflattığını düşünüyordu ama bu bir yanılsamaydı. Snitchi serbest bıraktığında hızlı bir şekilde havalanıp etrafı tarıyor, küçük topu saniyeler içinde yakalıyordu. Gerçekten de iyi bir arayıcıydı.

Snitchi son kez yakalayıp diğerleri ile birlikte sahaya indi. "Harika bir antrenmandı çocuklar. Bir dahaki antrenman saha ne zaman boş olursa o zaman yapılacak. Bir hafta sonrada olabiir bir gün sonrada. Kendinizi boşlamayıp taktiklerin üzerinde çalışın. Dağılabilirsiniz." dediğinde herkes süpürgesini omuzuna atıp dağılmaya başlamıştı. Colin'e görüşürüz deyip tribünlerden indim. 

Sahaya indiğimde koşup Ron'a sarıldım. "Çok iyiydin sevgilim. Ama Ginny karşı takımda oynamadığı için sevinmelisin." dediğimde Ron hariç hepimiz gülüyorduk. Ron ise "Bir sen dalga geçmemiştin Pansy." dediğinde gülüp yanağından öptüm. Sonra Ginny'e döndüm. "Sakın bir daha öyle bir dalışa geçme Ginny! Yere  çakılacaksın diye çok korktum." dediğimde gülümseyip "Ama heyecanı orada." dediğinde omzuna küçük bir yumruk attım. "Sevgilime vurma Pansy." Harry sahte bir öfkeyle bana bakıyordu. "Çok korktum Bay Potter. " dediğimde güldü.

"Bu arada sende çok iyiydin Harry. Colin ile seni ağzımız açık izledik." dediğimde elini anlına vurdu. "Colin yine fotoğraflarımı çekti değil mi?" "Evet. Sana kızlardan daha çok hayran." dediğimde Ginny kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Harry onu fark etmemişti ve konuşmaya devam etti. "Hayran kızları Colin'e tercih ederim. Her çektikleri fotoğrafı imzalamam için yanıma getirmezler en azından." dediğinde Ginny kafasına vurmuştu. "Şey, yani lafın gelişi dedim sevgilim." dediğinde ben gülüyor, Ron ise kusuyor taklidi yapıyor.

Ron süpürgesini omuzuna atıp diğer elini de belime yerleştirdi. "Sizin sevgili triplerinizi dinlemek istemiyorum. Biz gidiyoruz." dedi ve beni belimden yönlendirerek yürümeye başladı. Sahadan çıktığımızda ona döndüm. "Çok iyi bir tutucusun." dediğimde gülümseyip "Biliyorum." dedi. "Hemen şımarma. Seni maçta da göreceğiz." "Hangi takımı tutuyorsun?" dediğinde güldüm. "Tabii ki Slytherin'i. Sevgilim Gryffindor'lu diye takımımı değiştirmem." dediğimde yine güldü.

Şatodan içeriye girdiğimizde "Akşam görüşürüz sevgilim." dedim ve tam gidecekken hala elimi tuttuğunu gördüm. Bana gülümsüyordu. Öyle bir gülümsüyordu ki mavi gözlerinin içi parlıyordu. "Teşekkür ederim." dediğinde şaşırdım. "Ne için?" "Beni izlemeye geldiğin için. Yanımda olduğun için" dediğinde gülümsedim. "Her zaman yanında olacağım." dedim ve uzanıp onu öptüm. "Şimdi gerçekten gitmem gerekiyor. Profesör Binns istediğinde çok sinirli olabiliyor." dediğimde ikimizde gülmeye başladık. "Tamam, akşam görüşürüz." dedi ve koridorda ilerleyip gözden kayboldu. Bende hayalet profesörümüzü sinirlendirmemek için hızla sihir tarihi sınıfının yolunu tuttum.

***

Hermione'nin Ağızından

Günün son dersi olan biçim değiştirme dersinden çıkıp büyük salona ilerlemeye başladım. Salondan içeriye girdiğimde ilk önce Slytherin masasına baktım. Draco tabağına eğilmiş, sarı saçları gözünün önüne düşmüş bir şekilde yemek yiyordu. Bardağına uzanıp kafasına diktiği sırada beni fark etti ve bardağı bırakıp bana gülümsedi. Bende ona gülümseyip kendi masama geçtim. Bizimkiler bir yandan sohbet edip bir yandan yemek yiyorlardı. Bende sevgilimle birlikte yemek yemek istiyordum. Ne yazık ki bu şimdilik mümkün değildi. En azından Bayan Malfoy güvenli bir şekilde Weasley'lerin yanına yerleştirilene kadar. Şimdilik bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırıp Harry'nin yanına oturdum. 

"Selam çocuklar." dediğimde bir ağızdan "Selam." demişlerdi. Tabağımı doldururken Harry'ye döndüm. "Antrenman nasıl geçti?" "Gayet iyiydi. Bu sene katılan bir iki kişinin biraz daha çalışması lazım ama şimdilik sıkıntı yok." "Slytherin'leri ezip geçeceğiz." deyip Pansy'e döndüğümde bana dil çıkardığını gördüm. "Çok beklersin Hermione." dediğinde hepimiz gülüyorduk. Pansy tekrar konuşunca ona döndüm. "Kazanmak için tek şansınız Ginny. Süpürgeyle yaptığı keskin manevraları görsen çok şaşırırsın." dediğinde Ginny gülümsüyor Harry ve Ron ise somurtuyordu. 

Harry "Ne demek tek şansınız Ginny? Bende gayet iyiyim." dediğinde bu sefer Ron konuşmaya başladı. "Sevgilini çok çabuk satıyorsun ama. Şatoya gelirken 'çok iyi bir tutucusun' demiştin." dediğinde Pansy güldü. "Evet öylesin. Ginny'nin attıkları hariç hepsini kurtardın." dediğinde Ginny, Pansy ve ben gülmeye başladık. Harry ve Ron ise hala somurtuyorlardı. Onlara dönü "Bu kadar somurtmak yeter. Akşama hediyeleriniz alırken keyfiniz yerine gelir." dediğimde ikisi de çocuk gibi sevinmişti.

Hepimiz önümüze dönüp tabaklarımızla ilgilenmeye başladık. Tabağımdakileri bitirir bitirme ayağa kaktım. "Ben odaya gidiyorum. Gelirken hediyelerimi getirmeyi unutmayın." dediğimde hepsi gülüp başlarıyla onaylayınca ilerleyip büyük salondan çıktım. Boş koridorda ilerleyip başkanlar salonunun önüne geldiğimde biri kolumdan tutmuştu. Küçük bir çığlık atıp hızla gerilemeye başladım. "Benim Hermione, Draco. Sakin ol." Bana şaşkınlıkla bakan Draco'yu görünce rahatladım. "Şey-ben-ben..." dediğimde elimden tutup başkanlar salonuna girdi ve beni kendine çekip sarıldı.  

"Beni sana saldıranlar sandın değil mi?" dediğinde ondan ayrılıp "Evet." dedim. "Üzgünüm Hermione, seni korkutmak istemedim." "Sorun değil. Sadece bir an o geceye döndüm." dediğimde beni belimden tutup koltuğa yönlendirdi. Oturduğumda masadaki sürahiden  yanındaki bardağa su doldurup bana uzattı. Suyu alıp içtim ve bardağı masaya geri bıraktım. Bir an için bana saldıran kızların görüntüsü geldi gözümün önüne. Sonra bana crucio lanetiyle işkence ettiklerinde hissettiğim acıyı hatırladım. 

Draco "Daha iyi misin?" diye sorduğunda ona elimden geldiğince gülümseyip "İyiyim." dedim. Bana bakıp kafasını iki yana salladı ve "Emin olamadım." deyip beni öptü. Bir anda tüm hücrelerimin ısındığını hissettim. Özelliklede yanaklarımdakilerin. Geri çekildiğinde gülümsediğini gördüm. "Böyle daha iyi." dediğinde omuzuna bir yumruk attım.

 İkimizde birbirimize bakıp gülümserken portre açılıp bizimkilerin geldiğini görünce hemen sustuk. Ginny muzipçe sırıtıp "Bir şeyi bölmüyoruz değil mi?" dediğinde ilk bulduğum şey olan koltuk minderini kafasına fırlattım. Ne yazık ki eğilerek kurtulmayı başardı. Diğerleri ise bu halimize gülüp yerlerine geçtiler. Draco, Pansy ve ben bir koltukta, Ginny, Harry ve Ron ise karşımızdaki koltukta oturuyorlardı. Sanki Draco ve ben suçlu, Pansy ise avukatımızmış gibi duruyorduk. İlk konuşan Harry oldu. "Evet Hermione? Anlatacaklarımız var dedin ama konuşmuyorsun. Başlasan artık." "Anlatacak kişi ben değilim, Draco." deyip sevgilime döndüğümde bana gülümseyip elimi tuttu. Harry ve Ron ise her hareketimizi izliyorlardı. Draco onlara dönüp konuşmaya başladığında bile elimi bırakmamıştı.

"Hermione sizin bana güvenmediğinizi hatta inanmadığınızı söylediğinde hiç şaşırmadım. Kim bulanık deyip alay ettiği kızı sever diye düşünmeniz çok doğal. Ama ben nu bu sene sevmeye başlamadım. Ben onu üçüncü sınıftan beri seviyorum. Bunu pansy'de biliyor." dediğinde Harry ve Ron Pansy'e dönmüştü. "Draco'nun Hermione'yi  sevdiğini duyunca bende şaşırmıştım. İlk bir sene inanmadım bile. Dördüncü sınıfta Victor Krum'dan kıskandığını görünce emin olmuştum." dediğinde Draco sahte bir şekilde öksürüp sözünü böldü. "Tamam Pansy, ayrıntıya gerek yok." dediğinde gülmeden duramadım. Draco ise anlatmaya devam etti.

"Okul bitip eve geldiğimde çok mutluydum. Daha çocuktum ve ilk defa bir kızı seviyordum. Bir gün babam zihnime girdi ve her şeyi öğrendi. Benden Hermione'yi unutmamı, onun yerine safkan birini sevmemi istedi. Bende babama ilk defa karşı çıkıp 'hayır' dedim. Bana crucio lanetiyle işkence etti. Yine de ona direndim. Bu sefer beni bırakıp anneme işkence etmeye başladı. Bana Hermione'den uzak durmamı yoksa ikisini de öldüreceğini söyledi. Ona 'tamam' demek zorunda kaldım ve annem ve Hermione'nin iyiliği için sözümü tuttum. Hermione'den uzak durmaya çalıştım. Aklımdan çıkarmak zor oldu. Ona bulanık deyip kendimden tiksindirtmekse en zoru. Bu seneye kadar her şey yolunda gitti. Taa ki ikimizin de başkan olduğunu öğrenene kadar. Kendimi ondan onca sene uzaklaştırmışken bir anda aynı odada yaşamaya başlayınca bocaladım. Aklımdan çıkarınca kalbimden de çıkardığımı zannetmiştim ama öyle olmadığını anladım. Yine de uzak durmaya çalıştım ama devriyeler, geçirdiğimiz kazalar derken daha çok yakınlaştık ve onunda benden hoşlandığını anladım. Artık dayanamadım ve Dostluk Balosu'nda çıkma teklif ettim. Tek sorun babam. Bunu duyunca anneme ve Hermione'ye zarar verebilir. O yüzden bu durumun aramızda kalmasını istedik." dediğinde karşımızdaki üçü anlattıklarını sindirmeye çalışırcasına  hiç konuşmadan bize bakıyorlardı.

Bu sefer ilk konuşan Ginny oldu. "İkinizin adına da çok sevindim ama bu sevgililik  durumunu babandan sonsuza kadar saklayamazsınız." dediğinde bu sefer ben konuştum. "Çok haklısın Ginny. Bu yüzden ikimiz bugün Dumbledore'a olanları anlatıp yardım istedik." dediğimde Ron araya girdi. "Yardım edecek mi peki?" "Evet. Draco'dan annesini buraya çağırmasını istedi. Bayan Malfoy buraya gelince onu alıp sizin eve yerleştirecek." dediğimde üçü de "Ne! diye bağırmışlardı. "Dumbledore çok güvendiğim bir aile diyerek sizin evi önerdi." dediğimde Draco konuşmaya katıldı. "Sizin için sorun olacaksa yarın Profesör ile konuş..." " Sorun yok Draco sadece şaşırdık." Ron Draco'yu sakinleştirdiğinde ikimizde gülümsüyorduk.

Bu can sıkıcı havayı dağıtan Pansy oldu. "Bu konuyu da açıklığa kavuşturduğumuza göre artık hediyelerimi verebilirsiniz?" dediğinde hepimiz gülmeye başlamıştık. Ben ayağa kalkıp koşarak merdivenlerimi çıktım ve odamdaki hediye poşetlerini alıp hızla aşağıya indim. "İlk ben vereceğim." dediğimde yine herkes gülmüştü.

Harry'nin yanına gidip hediyemi ona verdim. "Mutlu noeller Harry." "Mutlu noeller Herm." Hediye paketini açıp süpürge bakım setini görünce gülümsedi. "Her zaman doğru hediyeyi seçiyorsun." dediğinde gülümseyip Ginny'e yöneldim. Paketini açınca kitabın adını sesli okudu. "En İyi On Kovalayıcı." "Bir gün aralarında senin de isminin olması dileğimle. Mutlu noeller Ginny." dediğimde boynuma atladı. "Mutlu noeller Herm." Sıra Ron'a gelmişti. Paketini açtığında bir an yüzü düştü. "Sanırım bunu annem gönderdi." dediğinde hepimiz gülüyorduk. "Üstüne giysene Ron." dediğimde hemen giydi. Kazağı giydiğinde rengi sarıya döndü. "Duygularına göre renk değiştiriyor. Şu anda utanıyorsun." dediğimde yine güldük.

"Teşekkürler Herm. Kazak koleksiyonumun en güzel parçası oldu." dediğinde "Sana da mutlu noeller Ronald." dedim ve sıradaki kişi olan Pansy'e hediyesini verdim. Paketi açtığında aynayı yüzüne yaklaştırıp inceledi. Ayna bir anda "Karşımda çok güzel bir bayan görüyorum." diyerek iltifat edince Pansy kızarmıştı. Ron'un kazağı ise pembe olmuştu. Ona dönüp "Kıskanmana gerek yok Ronald, o sadece bir ayna." dediğimde kazağı yine sarı oldu. Bu sefer elimdeki son hediyeyi Draco'ya verdim. "Mutlu noeller sevgilim." dediğimde gülümsedi. "Mutlu noeller sevgilim." Hediyesini açtığında yine gülümsedi. Üstünde zümrütten bir yılan olan gümüş yüzüğü parmağına taktığında gülümsedim. "Çok zevkli bir sevgilim var." dediğinde ise kızardım.

Harry "Şimdi sıra bende." dediğinde Draco'nun  yanına oturup hediyemi beklemeye başladım. Yanıma gelip hediyemi verdiğinde ona gülümseyip hemen paketi açtım. Bu ne zamandır istediğim Sihirli Yaratıklar adlı kitaptı. "Teşekkürler Harry." dediğimde gülümseyip Pansy'e döndü. Ona da gümüş bir tarak almıştı. Ginny'e ise yakuttan gözleri olan altın bir aslan kolyesi almıştı. Birbirlerine gülümseyip öpüştüklerinde Ron yalandan öksürmüştü. Ginny gözlerini devirdiğinde gülmeden duramadım. Harry Ron'un hediyesini verdiğinde onunda bir süpürge bakım seti aldığını gördüm. Harry tekrar yanımıza gelip Draco'ya hediyesini verdiğinde Draco şaşırmıştı. "Bana mı?" dediğinde Harry onu başıyla onayladı. "Ama ben size bir şey almadım." dediğinde Harry ona gülümseyip "Hermione'yi üzmeyip onu mutlu etmen bana yeter." dediğinde ona gülümsedim. Draco'da gülümseyip paketi açtı. Bu deri kayışlı, metal işlemeli ve çok güzel bir tasarıma sahip olan bir bileklikti. Draco bilekliği takıp "Teşekkürler." dedi.

Sırayla herkes birbirine hediyesini verdi. Son olarak Pansy Ron'a deri kaleci eldivenlerini verdiğinde Ron'un kazağı pembe rengini almıştı. Pansy uzanıp Ron'u öptüğünde ise kazak kıpkırmızı olmuştu. "Şu anki duygun aşk Ronald." dediğimde bana kaşlarını çatarak bakıyordu ve kazak siyah olmuştu. "Siyah öfke demektir." dediğimde "Kes sesini Herm!" dedi. Dayanamayıp gülmeye başladım. O da yumuşayıp gülünce diğerleri de bize katıldı.

Gece boyu sohbet edip gülmüştük. Ayağa kalkıp "Bu kadar eğlence yeter. Bu gece devriye bizde ve yasak saatin başlamasına yarım saat var. Herkes odasına." dediğimde hepsi söylenmeye başladı. Draco ayağa kalkıp elini belime dolayıp onara döndü. "Sevgilimi duydunuz. Herkes yatağına. Aksi taktirde puan düşmekten çekinmem." dediğinde herkes hediyelerini alıp tek tek salonu terk etmişti. Herkes gidince kendimi koltuğa bıraktım. Draco'yu odasının merdivenlerini çıkarken görünce "Nereye, nöbetimiz var?" diye seslendim. "Hemen geleceğim." dediğinde onu beklemeye başladım.

Merdivenleri inip yanıma geldiğinde elinde küçük siyah bir kutu vardı. "Bu ne?" "Senin noel hediyen." "Hediye almadığını söylemiştin." dediğimde güldü. "Hediye almadığımı söyledim. Sana hediye almadığımı söylemedim." dediğinde gülümseyip kutuyu açtım. İçinde ışıl ışıl, altın bir madalyon vardı. Üzerinde de güzelce işlenmiş bir aslan figür vardı. Dikkatle elime alıp içini açtığımda Draco'nun bir fotoğrafıyla karşılaştım. Draco elini kendi gömleğinin içine sokup benimkinin aynısı bir madalyon çıkarıp açtı. Onun içinde de benim fotoğrafım vardı.

"Arkasını çevir." dediğinde dediğini yaptım. Çok güzel bir el yazısıyla şöyle yazıyordu. 'Gryffindor prensesinin kalbi daima Slytherin Prensine ait.' Onunkinin arkasında ise aynı el yazısıyla 'Slytherin prensinin kalbi daima Gryffindor Prensesine  ait.'  "Benim kalbim seninkine, senin kalbin benimkine bağlı. Tıpkı Dumbledore'un dediği gibi. Ben ölene kadarda böyle kalacak." dediğinde onu kendime çekip dudaklarından öptüm. "Seni seviyorum Slytherin Prensi." "Seni seviyorum Gryffindor Prensesi."  

*Bu bölümü yazarken anam ağladı. 

Sizin de fark ettiğiniz gibi bu yazdığım en uzun bölüm oldu. Tamı tamına 4224 kelime.

Birde ben bu bölümleri kitabın silinebilme ihtimaline göze alarak önce deftere yazıp sonra bilgisayara geçiriyorum.

Her neyse, umarım okurken beğenmişsinizdir.

Bu arada size bir kıyak. Bundan sonraki bölümün adı Parşömendeki Not.

Yorum atıp yazarınızı sevindirmeyi unutmayın.

Keyifli okumalar.* 

Continue Reading

You'll Also Like

158K 4.6K 32
Yazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hati...
39.3K 5.3K 55
"sana söylüyorum," dedi ve kafenin önüne gelmeleri ile duraksadı lacivert saçlı genç kız. "noir benden daha zeki." adrien ise kafasını yana yatırarak...
8.7K 652 33
Jake ve Neytiri savaştan sonra güvenlik için ormanı gezerken bir bebek buldu.Ancak bu bebek onlardan birinin değildi...
139K 4.3K 27
Harry Potter karakterleri ile HAYAL ET kitabı Keşfedilmeyecek ama hep burda olacak.. Hazır mısınız? HAZIRSANIZ SİZDE İÇERİYE DAVETLİSİNİZ.. -Vega Co...