benim hikaye

By exolzcn

466 16 0

Basit bir sandviç ile hayata tutundurmak istedim. Kendi hayatımı alt üst edeceğimi bilmiyordum. (Bir adet By... More

Bölüm 1 "teras kat"
Bölüm 2 Bu Kız Kim?
Bölüm 3 Sandviç
Bölüm 4 Teşekkür Ederim
Bölüm 5 İş Birliği
Bölüm 6 Aramıza Hoşgeldin
Bölüm 7 Sadece Gülümse
Bölüm 8 Yemek Faslı
Bölüm 9 Lay
Bölüm 10 Misafir
Bölüm 11 Özledim
Bölüm 13 Yardım Edin
Bölüm 14 Geçmişten Gelen Biri
Bölüm 15 Beyaz Gül
Bölüm 16 Kamp
Bölüm 17 soğukluk
Barış

Bölüm 12 Güzel Bir Aile

30 1 0
By exolzcn

Sabah saatlerinde Kore'ye ulaşmış ve yorgun bir şekilde uçaktan inmiştim. Doğruca babamın evine gittim. Zili çaldığımda kapıyı çalışan açtı ve babamın mutfakta kahvaltı yaptığını söyledi. Sessizce yanına yaklaşarak boynuna sarıldım. Beni gördüğüne fazlasıyla sevinmişti. Bunu gülünce gözlerinin kenarında oluşan çizgilerden anlayabiliyordum. Ayağa kalktı ve o da bana sarıldı. Özlemişti. Ben ise onu daha çok özlemiştim. Böyle bir insanın beni kızı yerine koyması hayatımda sahip olabileceğim en güzel şanstı. Birlikte kahvaltı ettik ve o hastaneye gitmek için evden çıktı. Ben ise evime gidecek halim olmadığı için burada kalmış uyumak için odama çıkmıştım. Bu odada uyumayalı çok olmuştu. İçimi kaplayan aile evi huzuruyla uyumak için yatağa yattım. Yorganı kafama kadar çektiğim anda telefonum çalmaya başlamıştı. Tekrar yataktan çıkamayacak kadar yorgundum. Bu yüzden cevaplamadan uyumaya çalışmaya devam ettim.

Baekhyun bir yandan araba kullanıyor bir yandan da söyleniyordu:"Ahhh... Bu kız ne zaman aramalarımı açmaya başlayacak."

Chanyeol dün gece onda kalmış ve şimdi birlikte şirkete gidiyorlardı. Baekhyun uyandığından beri Eslem'i arıyor ama bir türlü yanıt alamıyordu. Chanyeol, Baekhyun'u sakinleştirmek istercesine lafa girdi: "Ya oğlum kız sana dönüyorum bekle demedi ki. Sen nereden çıkarıyorsun şu an dönmüş olduğunu. Hem dönmüş olsa bile ancak varmıştır. Şimdi de uyuyordur. Bırak dinlensin. Telefon sapığı gibi dakka başı ne diye arıyorsun."

"Ararım Chanyeol. Ararım. Açana kadar da arayacağım. Benim artık onun sesini duymam gerekiyor. Hem ne diye bizden birini değil de Donghyun'u aradı ki? Hayır anlamıyorum ne tür bir yakınlıkları var bu kadar? Ne ara bu kadar yakınlaştılar?"

"Saçma çıkarımlarda bulunmada üstüne yok Baek. Hele ki sinirliyken. Dongiye ablalık yaptığının farkında olmayan yok şirkette. Bi sen böyle yaklaşmayı başarıyorsun onlara."

"Ben anlamam abi. Madem bizim doktorumuz gelsin yanı başımızda dursun. Ne o öyle habersiz yurt dışına gitmeler?" 

"Yaa! Daha kızın neden gittiğini bile bilmiyoruz. Hayır, dönüp dönmediğini bile bilmiyoruz. Sakın dönünce terslenme ona. Kanka falan dinlemem alırım ayağımın altına."

Baekhyun, Chanyeol'e cevap vermek yerine tekrar telefonunu eline aldı. Tam Eslem'i arayacaktı ki bu sefer Chanyeol telefonu elinden kaptı ve gözünü yoldan ayırmamasını söyledi. Baekhyun bir an önce şirketteki işini halledip akşama Eslem'in evine gidecekti. Dönmüş olmalıydı. Ne de olsa onu özleyen bir adet Byun Baekhyun vardı. O mesajına cevap olarak dönmüş olmalıydı.

Eslem uzun bir uykudan sonra artık uyanmış ve kendini dinlenmiş hissediyordu. Kahvaltıda yol yorgunu olduğu için çok bir şey yiyememiş ve acıkmıştı. Uykulu gözlerle mutfağa indi. Gelen kokulara bakılırsa babası gitmeden önce çalışana en sevdiği yemekleri yapmasını tembihlemiş olmalıydı. Sırıtarak mutfağa girdi ve çalışan ablayı selamladı. Evdeki çalışanlara abla abi demeyi tercih eder resmiyetten çok hoşlanmazdı. Bu yüzden çalışanlar da onu severdi. "Ellerine sağlık abla. Afiyetle yiyeceğim." dedi ve hemen yemeğin başına oturdu. Burada pişen yemekleri özlemişti. 

Karnımı da doyurmuş, babamın evinden çıkmıştım. Kendi evime gitmek istemiş ve babam da her zamanki gibi anlayışla karşılamıştı. en kısa zamanda tekrar geleceğimin sözünü de almıştı. Taksi evimin önüne yanaştığında gördüğüm manzarayla şok olmuştum. Uzaktan Baekhyun'a benzettiğim ama çok da ihtimal vermediğim bir çocukla yan komşum olan teyze tartışıyordu. Daha çok teyze çocuğu kovuyor gibi gözüküyordu. Taksiden inip yanlarına gittim. Yaklaştıkça o çocuğun Baekhyun olduğundan da emin oldum. Ne işi vardı burada ve teyze neden bu kadar sinirlenmişti anlamadım.

Yanlarına gelen Eslem'i gören teyze kıza bakarak derin bir iç çekti:

"Omoooo. Nihayet dönebildin kızım. Günlerdir bu serseri oğlanla uğraşmaktan bıkmıştım. Eğer bugün de gelmeseydin cidden polise şikayet edecektim. Günde en az beş defa gelip seni zilini çalıyor açmayınca da bana seni görüp görmediğimi soruyordu. Zor dayandım."

Kız komşusunu saygıyla selamladı. Baekhyun onun geldiğini görünce kısa bir süre donmuş ve hiç bir şey diyememişti. Daha sonra büyük adımlarla kızın yanına gitti ve Eslem'e  neredeyse onu nefessiz bırakacak kadar sıkı sarıldı. Eslem ne yapacağını bilememiş, komşu teyze de ortamı bozmamak için sessizce evine gitmişti. Ne kadar süre öyle durduklarını ikisi de bilmiyordu. İlk ayrılan Eslem oldu ve şaşkınlıkla Baekhyun'un suratına bakmaya başladı. Baekhyun da bir süre kızın yüzüne baktı ve sonra tekrar sarıldı. Bu sefer beline dolanan kolları hissetti ve sessizce gülümsedi. Onu ilk gördüğü yerde adamakıllı kızacağına kendine söz vermişti ama bir anda karşısında gördüğünde tek yaptığı sarılmak oldu. Onu fazlasıyla özlemişti. Hala sarılı dururlarken kızın kulağına fısıldadı:

"Bana kahve yapar mısın?" 

Eslem kafasını salladı ve birlikte içeri girdiler. Baekhyun bir an olsun gözlerini kızdan almıyor sanki bakmayı bırakırsa tekrar ortadan kaybolmasından korkuyordu. Kız üzerindeki bakışlara aldırış etmeden kahveleri hazırlamaya başladı. Üzerinden dumanlar tüten bardağı Baekhyun'un eline verdiğinde, Baekhyun hala kızın gözlerinin içine bakıyordu. Ona tekrar sarılmamak için kendini ne kadar zor tuttuğunu kız bilsin istemedi ve artık yavaşça gözlerini başka bir tarafa çevirdi.

Kahvelerini içmeye başladıklarında sessizliği bozan Baekhyun'un çalan telefonu oldu. Arayan Suho'ydu. Baekhyun telefonu sırıtarak açmış ve karşısındakine fırsat tanımadan konuşmaya başlamıştı:

"Size bugün dönmüş olacağını söylemiştim di mi?"

"Yaa! Cidden döndü mü?"

"Evet hyung. Şu an tam karşımda." dedi tekrar kıza bakarak. Kız da gülümsedi.

"Peki o nasıl?"

Baekhyun, sana nasıl olduğunu soruyor bizimkiler, dedi. 

"İyi olduğunu söylüyor hyung. Endişelendirdiği için de özür diliyor. Şu an o kadar pişman ki bizi üzdüğü için ayaklarıma kapanıp af dilemeye başladı." 

Bu sözlerin üzerine Suho telefonda Baekhyun'un kahkahaları yanında Eslem'in de kahkahalarını duymuş ve biraz olsun rahatlamıştı. Gülüşlerini duymak onu da mutlu etti. Diğer üyelere baş parmağıyla tamam işareti yaptı ve gülümsedi. İşlerin yoluna girmeye başladığını haber veren bu hareket olmuş ve diğer üyeler de mutlulukla birbirine bakmıştı. Daha sonra Suho'nun elinden telefonu kapan Chen konuşmaya başladı:

"Hey! Şu an neredesiniz? Biz de yanınıza gelmek istiyoruz."

Baekhyun, Eslem'in evinde olduğunu söylediğinde herkes alaylı bir şekilde "Oooooooo" diyerek bağırdı. Gürültü karşısında Baekhyun telefonu kulağından uzaklaştırmış ve o da bağırmaya başlamıştı: 

"Yaaa sizi manyaklar. Kulak zarımla probleminiz nedir? Tanrı aşkına düzgün konuşun!"

Chen ondan konum atmasını istemiş ama Eslem yanlarına Donghyun'u da almalarını istediğinde buna gerek kalmamıştı. Donghyun'un ismini duyan Baekhyun bozulmuş olsa da sesini çıkarmadı. Diğerlerinin gelmesini beklerken Eslem'e neden gittiğini sormak istemiş ama sonra vazgeçmişti. Zamanı geldiğinde kendi isteğiyle anlatmasını ümit etti.

Kapının önünde gürültüler duyulmaya başladığında zil çalmadan Eslem kapıyı açtı. Karşısına ilk çıkan Xiumin oldu ve kıza sımsıkı sarıldı. Ardından herkes sırayla kıza sarıldı ve öyle içeri girdi. En son giren Donghyun oldu ve kıza sarılırken Baekhyun onu çekiştirip içeri doğru iteledi. Bunu fark eden Chanyeol, Baekhyun'un sırtına geçirdi ve bu satanist hareketi beğenen DO sinsice gülümsedi. Ev bir anda kalabalıklaşmış ve herkes sıkışarak anca sığmıştı. Hepsi bir yanındakine sataşıyor ve çocukça şakalar havada uçuşuyordu. Onların bu halini gören Eslem'in gözleri doldu. Kısa zaman önce bu televizyondan konserlerine heyecanla eşlik ettiği insanlar şimdi burada oturmuş gülüşüyordu. Güzel bir aile tablosu diye söylendi sessizce. Bu lafını tek duyan Suho oldu. Suho yavaşça kızın yanına gitti ve tekrar sarıldı. Diğerlerinin duyamayacağı şekilde sessizce konuştu:

"Bir daha sakın bu aileyi bırakıp gideyim deme. Şartlar ne kadar zor olursa olsun izin ver birlikte olalım. Birlikteyken canının daha az yanacağına eminim."

Eslem gülümsemesiyle teşekkür etti. Sonra diğerlerine döndü:

"Evet beyler! Aç mısınız? Sizin için bir şeyler sipariş edebilirim. Bendensiniz." Son sözünü söylerken göz kırpmıştı ve bu hareketi sevimli bulan Kai kalbini tutarak konuşmaya başladı:

"Ah kalbim. Böyle hareketler yapma. Kalbimi acıtıyorsun." Herkes Kai'ye gülerken sıradaki sataşan Sehun oldu:

"Aaa evine kadar geliyoruz ve sen dışarıdan bir şeyler mi sipariş ediyorsun. Bize kendi ellerinle yemek yapman gerekmez mi? Biz koskoca EXOyuz. Ulusun seçimiyiz. Adımıza madalya basılanız."

Maknenin bu lafına yanıt büyüklerinden geldi. Suratının ortasına bir yastık yerken duyduğu laf saygısızlık yapma olmuştu. Eslem ise önce gülümsedi sonra ise utanarak konuşmaya başladı:

"Şey... Bunu yapmayı çok isterdim ama daha bugün döndüm. Bu yüzden yemek yapacak çok bir malzemem yok. Ama sözüm olsun bir gün size yemek de yapacağım."

Bu sözü alan Sehun gururla gülümsedi:

"İşte yine benim sayemde yemek sözü aldınız. Ama bi dakika... Yemeklerin... Yenebilecek kadar idare eder mi?"

Savunmaya geçen Doghyun olmuştu:

"Yaa! Nunamın yemeklerinden bir tatsanız bir daha başka yemek yemek istemezsiniz bir kere!"

Bu lafının üzerine Baekhyun, Donghyun'un omzuna ağırlığını vererek tehditkar bir şekilde sordu:

"Peki söyle bakalım dünkü çocuk, sen nunanın yemeklerini ne zaman yedin de böyle müptelası oldun?"

Bu küçük kıskançlık Eslem'in hoşuna gitmişti. Donghyun'un diğer omzuna elini koydu ve "Sağolsun beni yalnız bırakmıyor." dedi.

Baekhyun iyice sinirlenmiş ve çocuğun omzunu sıkmaya başladı. Çektiği acı Donghyun'un suratına yansıdı, yüzünü buruşturdu. Eslem diğer elini de Baekhyun'un sıktığı elinin üstüne koydu. Bu hareketten sonra Baekhyun çocuğun omzunu sıkmayı bırakmış ve şaşkınlıkla Eslem'in yüzüne bakmıştı. 

Kısa bir süre Baekhyun'un elini tuttum ve sonra geri çektim. Bu kısa süre bile onu durdurmaya yetmişti. Eline dokunduğumdaki şaşkın ifadesi beni eğlendirmişti. Bazen olgun bir adam bazen ise küçük bir çocuk gibi oluyordu. Bu değişim aklımı başımdan almaya başlamıştı ve ben artık bu kafa karışıklığına severek izin veriyordum. Bana sarılmasını seviyorum. Elini tutmayı seviyorum. Sürekli gözlerimin içine bakmasını seviyorum. Benim için endişelenmesini seviyorum. Benden kahve istemesini seviyorum. Donghyun'u bile çekememesini seviyorum. Ben bu adamı ve içindeki sevimli çocuğu tepeden tırnağa seviyorum. 

Elime dokunduğunda veledin omzunu sıkmayı bırakmış Eslem'in yüzüne bakmıştım. Gülümsüyordu. Eli, benim elimin üstünde... Kendisi hemen yanımda... Gözümün içine bakıyor ve bana gülümsüyor. Rüyada mıyım şu an? Gerçek olamayacak kadar güzel gülümsüyor. Bu kız kalbimi neden bu kadar hızlı çarptırıyor?

Vakit ilerleyince ortamı toplayan lider lider olmuştu:

"Hadi beyler! Artık kalkalım da doktorumuz da dinlensin. Umarım güzelce dinlenip yarın işbaşı yapar. Çünkü onu fazlasıyla özledik." Göz kırpması her genç kıza kalp krizi geçirtecek türdendi. Eslem de utanarak gülümsedi. Yarın geleceğini söyledi. Bunun üzerine tüm üyeler sevinçle el çırpmıştı. Doghyun isterse biraz daha kalıp işleri toparlaması için bu gece ona yardım edebileceğini söylediğinde Baekhyun kulağından çekerek çocuğu kapıya doğru ittirdi:

"Liderimiz onun dinlenmesi söylemişken sen ne diye kıza iş buluyorsun terbiyesiz!"

Donghyun'u kurtaran gülmesini durduramayan Chen oldu. Baekhyun'un bu hallerine en çok gülen oydu. Herkes çıkmaya hazırlanırken Baekhyun onları uğurlayan ev sahibi gibi davranıyordu. Suho onu da kolundan çekiştirmeye başladığında kurtarmasını istercesine Eslem'e baktı. Şirin bir şekilde el sallamaktan başka bir şey yapmadığında Baekhyun suratını buruşturdu ve isteksizce diğerleriyle çıktı. Herkes gitmiş ve Eslem evde tekrar tek başına kalmıştı. Ortalığı toparlayıp oyun konsollarının başına yerleşti. Uykusu yoktu ve oyun oynamak istiyordu. 

Üyeler bu geceyi birlikte geçirecekti. Yurda gittiler. Bu aralar yoğun oldukları için bir süre yurtta kalacaklardı. Kapıdan girer girmez Sehun, Baekhyun'a sataşmaya başladı:

"Havadaaaa aaaaşşşkkk kokusuuuu vaaaar."

Baekhyun oralı olmamış diğerleri de Sehun'a gülmekle yetinmişti. Yoğun bir gündü ve hepsinin pili tükenmişti. Odalara dağıldıklarında Baekhyun mesaj yazmaya başlamıştı bile:

"Ben acımasızca sürüklenirken beni kurtarman gerekmez miydi?"

Eslem telefonuna gelen mesajla gülümsemişti. Hemen cevap yazdı:

"Hayır. Neden?"

"Çünkü sen benim kurtarıcım rolündesin."

"Oh! Neyim ben superman mi?"

"Ah hayır. O erkek. Sen superwoman olmalısın kkkk."

Bu saçma espri üzerine Eslem bir cevap yazmadı. Aradan sadece on dakika geçmişti ki tekrar mesaj geldi:

"Yaaa! Uyudun mu?"

"Hayır."

"Peki bana neden cevap vermiyorsun?"

"O şakaya tepki olarak susmayı tercih ettim kkkk"

"Aman be! Napıyorsun uyusana artık"

"Oyun oynuyorum. Bölümü geçeyim yatıcam. Sen uyu asıl. Sabah sekizde pratiği olan sensin."

Programımıza bakmış diyerek sırıttı Baekhyun. Onun bu haline Chanyeol kahkaha atmıştı. 

"Vaaahh. Anlaşılan bizim Baeki aşık oluyor."

"Ne alaka oğlum saçmalama!"

"Telefona sırıttığına göre Eslem'le konuşuyorsun. Yalan mı?"

"Ne olmuş öyleyse!" derken yorganı kafasına kadar çeken Baekhyun, yatağın içinde sırıtmaya devam ediyordu. Bu duygunun adı neydi bilmiyordu ama kesinlikle müthiş hissediyordu. 

Bu gecenin son mesajını yazmak için telefon kilidini açtı:

"Teşekkür ederim. Döndüğün için... Sımsıkı sarıldığın için... Elimi tuttuğun için... Gözlerimin içine bakarak gülümsediğin için..."

"Her şeyden vazgeçtiğim o gün, yaşamaktan pes ettiğim o gün, bana tekrar yaşama gücü verdiğin için... Annemi aramamı söylediğin için... Teşekkür ederim."

Gelen tüm bu mesajlar da neydi bu saatte. Ben bunlara ne cevap verecektim? Ne demem gerektiğine dair en ufak bir fikrim yokken yeni bir mesaj daha geldi:

"Muhtemelen ne cevap vermen gerektiğini düşünerek ekrana bakıyorsun kkkk. Bir şey söyleme. İstesen de söyleyemezsin zaten kkkkk. Seni utangaç kız yat da uyu hadi iyi geceler."

Aynı mesajları defalarca kez sırıtarak okumamdaki maksat neydi bilmiyorum ama son yarım saattir Baekhyun'dan gelen mesajları okuyor, aptal aptal sırıtıyordum. Yüzümün kızarıklığını geçirmek için üç kez yıkamıştım ama hiç bir işe yaramadı. Uyumak için yatağa yattığımda hala sırıtıyordum.

Sabah olmuş ve Baekhyun'dan önce uyanan Chanyeol akşamki mesajların içeriğini merak ettiğinden telefonu sessizce almış karıştırmaya başlamıştı. En başından okumaya başlamış ve okudukça sesli gülmemek için kafasını yastığa gömmüştü. Ta ki son mesajlara gelene kadar. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Hızla yataktan fırlamış ve Baekhyun'un üstündeki yorganı tek seferde yere fırlatmıştı. Bu sefer sinirlenme sırası Baekhyun'daydı:

"Yaaa sabah sabah kafayı mı yedin sen!"

"Asıl sen kafayı mı yedin Baek! Bu mesaj ne tam olarak!"

Kendi telefonun Chanyeol'un elinde gören Baekhyun sinirle yataktan fırladı ve telefonu elinden kaptı:

"Yaaa! Cidden ne halt yediğini sanıyorsun sen! Benim mesajlarımı okumak da neyin nesi!"

Gürültüyü duyan üyeler de Chanyeol'le Baekhyun'un başında toplaşmış ve yıllardır tartışmayan bu ikiliyi bu kadar sinirlendiren sebebi merak ediyorlardı. Chanyeol sinirle saçlarını karıştırdı ve eline geçirdiği masa saatini yere fırlattı. Hiç kimse olanlara anlam veremiyorken Chanyeol'ün sözleri üzerine herkesin bakışları Baekhyun'da buluşacaktı:

"Cidden ama Baek! 'Her şeyden vazgeçtiğim, yaşamaya pes ettiğim o gün' derken neyi kastettiğini açıklar mısın hemen! Sen... İntihar etmeye falan kalkışmadın di mi?"

Baekhyun sinirini bir anda unutmuş bu soruya ne cevap vereceğini düşünüyordu. Yardım istercesine DO'ya baktı. DO yavaşça kafasını sallamış ve artık anlatması gerektiğini belirtmişti. Baekhyun yavaşça yatağa geri oturdu. Başını iki elinin arasına aldı ve saçlarını karıştırarak konuşmaya başladı:

"Şey... Ben uygun bir zamanda size bunu anlatacaktım." 

Üyeler ne diyeceğini bilemez bir halde odaya doluştu. Yatakların üzerine oturdular ve Baekhyun'un anlatacaklarını beklemeye başladılar.

Continue Reading

You'll Also Like

379K 34.7K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
462K 53.8K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
92.9K 3.8K 31
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
165K 14.4K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı