MÜMKÜNSE SONRA "Yasak Aşk"

由 recineden

7.7K 168 113

Mümkünse çok daha sonra karşılaşalım ve bu sefer aşık olalım. Başka bir zamanda,bir mekanda olabilir. Hatta b... 更多

Bölüm 1- İlk Görüş
Bölüm 2- Garip bir Hediye
Bölüm 3
Bölüm 4- Akşam Randevusu
Bölüm 5 - Karakterler ile ilgili minikte bir Dipnot
Bölüm 6-Aralıksız bir gün
Bölüm 7- Tekrar görüşmek dileğiyle
Bölüm 8
Bölüm 10
Bölüm 11- Benimle Kalır mısın?
Bölüm 12- Sayın Sevgili(m)/Küçüğüm
Bölüm 13- Yanımdan ayrılma!
Bölüm 14
Bölüm 15-Artık bir köpeğim var.
Bölüm 16- Seni görmeden yapamadım.
Bölüm 17- Biraz +18
Bölüm 18 - Benimle Yaşa!
Bölüm 19
Bölüm 20- Evli bir erkeğe ait olamam.
Bölüm 21
Bölüm 22-Ondan Ayrıl!
Bölüm 22
Levent'in Rüyası
Bölüm 24 - Seher'den Boşandım diyorum.
Bölüm 25-Hasta değil,Gebesiniz
Bölüm 26-Levent Defne'yi buluyor.
Bölüm 27 - Çocuğumu Doguracağım.
Bölüm 28- Erken Doğuma Merhaba
Bölüm 29- Mete Levent'i bulmaya gidiyor.
Bölüm 30- Levent'in Defne'yle karşılaşması
Bölüm 31- Bu bir rüya olmalı!
Bölüm 32- Çat kapı Levent
Bölüm 33
Bölüm 34 -
Bölüm 35- Eski bir tanıdık!
Bölüm 36- Levent kıskançlık krizine giriyor.
Bölüm 37- Aşkta gurur olmuyormuş.
Bölüm 39

Bölüm 9

147 10 0
由 recineden

Levent bir aralık yanında uyumakta olan kıza baktı.
Hareketsiz, kıpırdamadan yan koltukta uyuyan kızın yanağına dokunmak istedi nedensiz fakat bu düşünceden hemen vazgeçti ve önünde uzanan yola baktı.
Yolun dümdüz bir şekilde ilerlemesine rağmen Levent sabit bir hızda yavaş yavaş ilerliyor,vaktin hemen bitmemesine özen gösteren bir şekilde anın keyfini yaşıyordu.
"Keşke gitmek zorunda kalmasak." Dedi içinden.
Uzanıp Defne'nin açıkta kalan bileğine dokundu,sıcaktı.
Aracın ısısı gayet iyidi fakat yinede üşüyor olmasından yana bir tereddüt yaşadı Levent. 

"Acaba üzerine bir şey mi atsam.."
"Yok yok bu sefer sıcakla bunaltmayayım üşümüyordur herhalde."

Levent, içinde bu karışıklığa son vermiş ve kendince bir yorumda bulunmuş,yolun durumuna odaklanmışken karşıda ışıkları yanan araç topluluğunun yolu kapatıp durduğunu fark etti. Zaten yavaş giden aracı daha bir kenara çekerek yolun sağında,diğer duran araçların arkasında durdurdu.
Araçlarını park eden kişilerin bir kısmı sigaralarını yakmış minik bir tartışmaya tutuşmuş kimileri bir kaç jandarma ile birlikte hararetli bir konuşmayı sürdürüyor kimileri ise henüz araçtan çıkamamış oldukları yerde bekliyorlardi Levent gibi.

Defne, kıpırdanmaya başlamıştı gelen bir kaç araç ve insan seslerinin aracın içinde iyice belirmesinden dolayı.

Levent,Defne'ye dönerek uyanmasını bekledi fakat bir kaç kıpırdamadan sonra uykuya devam eden kıza bir şey söylemeden yavaşça aracın kapısını açıp ileride jandarmalarin olduğu yöne doğru yürüdü.
Aklı hala arabada geriye dönüp bakmayı ihmal etmeyerek ulaştığı insan kalabalığına yönelip,

"Hayırdır arkadaşlar bir problem mi var?"
Genç bir adam yanına yaklaşmış ve karşısında bulunan askeri işaret ederek,

"Yolu kapatmışlar,gitmemize müsade etmiyorlar."

Levent soruyu yönelttiği ve muhatap aldığı kişiye, jandarmaya yönelerek:

"Sorun nedir?"

"İleride büyük bir akaryakıt tankeri devrildi ve yolu kapattı. Yolun temizlenip açılması için bekliyoruz."
Diye cevap verdi yarı bıkkın yarı ilgili bir tavırla. 

Levent düşünceli bir şekilde davranarak ve arada arkada bıraktığı aracı kontrol ederek,

"Orman yolunu da kullanamiyoruz?"

Az önceki genç çocuk lafa girdi:

"Orman yolunu da kapatmışlar güvenliği tehdit ediyormuş diye."

Söylendi öfkeli bir biçimde.

Aslında orman yolunun kısa bir zaman önce kapatıldığını biliyordu Levent ama yine de merak ederek şansını denemek istedi.

"Peki öyleyse kolay gelsin."
Tam dönüp araca gidecekken arkadan,

"Abi dört saate anca açılır diyorlar yol." Diye bir ses duydu ve umutsuz  bir şekilde aracına geçip kontağı çalıştırdı.

"Yapacak bir şey yok öyleyse." Diye söylendi kendi kendine.

"Nedir o? yapacak bir şeyin, olmadığı şey?"

Sesin geldiği yöne,yan koltuğa dönüp baktı,geri dönüş  yolunda ilerlerken.

"Büyük bir akaryakıt kamyonu devrilmiş ve yolu kapatmışlar."

Uykulu gözlerini ovuşturdu Defne.

"Ne olacak şimdi?"
Doğrulmuştu.

"Geri döneceğiz şimdilik, en azından dört saat kadar bekleyelim istemedim orada."

"Haklısın.. "

"Merdivenköy'ün büyük bir lobisi var hem rahat koltukları da..."

Başka bir yer gelmiyordu Levent'in aklına. 
Aslında daha ileride kendisine ait bir evi olduğundan bahsetmek istemişti fakat bu gece fazlası ile kotajını doldurmuştu.

"Hmm "

"Evet,istersen rahatlıkla uyuyabilirsin."

Defne, sağlamlaşan sesini kontrol edebildiğine memnundu fakat şimdi aklı yeni yerine geliyormuş gibi bir tavır takınarak,

"Sahi Merdivenköy demişken ben nasıl indiğimi hatırlamıyorum."
Dedi aklının en ücra köşesinde tıkalı kalmış bir meseleyi kurcalar gibi gözlerini hafifçe kısarak.

"Kucağımda indin."

"Hatırlamıyorum... "
Kucağımda kelimesinin hissettirdiği mahçuplukla.
Ve ekledi,

"Özür dilerim."

Levent bu özrün ne anlama geldiğini anlamayan bir ifadeyle Defne'ye baktı.

Defne tekrar o mahcup ifadeyle küçük bir kız çocuğu gibi omuzlarını kaldırıp,

"Uykuya kalmayi planlanmamıştım."
Diyiverdi.

"Aslında sarhoş olmanı da planlanmamıştık fakat, dur dur sen zaten sarhoş olmadın değil mi?"
Levent sesine büyük bir neşe katarak Defne'ye takılmaya başlamıştı.

Büyük bir ciddilikle,"Ben zaten sarhoş olmadım." Dedi Defne.

Zaten uzaklaşmış olduklarından varscaklari yere çok kısa sürede gelmişlerdi.
Levent,aracı bu sefer mekanın diğer girişinden yani yukarısından içeri soktu.
Burada merdivenlere gerek kalmadan lobi kısmına geçebileceklerdi.

Defne,yarı ayılmış yarı uykulu bir halde uzanıp arka koltukta Levent'in gelişigüzel attığı fakat şansına gayet düzgün duran kabanına göz attı.
Alıp almamakta kararsız kalmıştı ama yine de alması gerektiğini biliyordu.
Park edilen araçtan indiklerinde dışarısının çivi gibi soğuğu direk yüzüne çarpınca hemen arka kapıyı açıp tuttuğu gibi kabanını çekip aldı Defne.

"Ayaz mahveder insanı iyi yaptın, sonra hasta olma."
Demişti onaylar bir biçimde ona Levent,aracın yanından ayrılıp lobi kısmına geçtikleri sonraki sırada.

İçeride tıpkı restoran kısmı gibi bir şömine,alçak avizelerin sıralandığı basma bir tavan ve minik masaların etrafında çevrili ikili koltuklar vardı.
Bu kısım restoran kısmı kadar dolu değil fakat aza indirgenecek biçimde de boş değildi.

İnsanların bir kısmı şömine etrafına serilmiş tüylü kilimlere sıralanmış kimileri konforlu gözüken deriden koltuklara uzanmış ve bazıları ise büyük boydan camın önünde çalmakta olan piyanonun yakınında ayakta durmuşlar konuşuyorlardı. 

İçeri girmiş olanı kimsenin farketmeden,herkesin kendi ve çevresi ile meşgul olduğu bu yerin tarzı Defne'yi fazlası ile etkilemiş hatta gelecek haftadaki yazısı için şimdiden bir taslak oluşturmuştu bu yer hafızasinda.

"Sence su köşe nasil?"
Demişti Levent piyano ile camın arasında kalan dışarıyı boydan boya seyretmenizi sağlayan kısmı isaret ederken.

"Güzel fakat şu zamana kadar kapılmamış olması mucize."
Bir yandan ayak ucu ile zorlukla gördüğü koltuğu incelerken diğer yandan etrafında oluşan kalabalığı ayrıştırmaya çalışıyordu Defne.

"Rezerve ise mucize değildir belki."
Ve hemen ekleyerek,
"Haydi gel benimle."
Levent avını gözüne kestiren bir aslan gibi kontrollü bir atak ile yaklaştığı koltuğa arkasinda kalan Defne'yi buyur ediyordu.

Defne,temkinli bir timsah gibi süzüldü kalabalık arasından ve Levent'e ulaştı.

Boydan boya bir cam,yanında çalmakta olan yumuşak bir piyano ve ayaklarınızin yere değdiği kısımda yumuşacık bir pos benzeri kilim...

"Şanslıyız mi demeliyim?" Dedi Defne o an erken davranıp,koltuğun kenarındaki ufak masada Levent Kahyacı Rezerve yazan bildiriyi okumadan önce.
Fakat Levent bunu duymadı.

"Şanslıyız."
Diyerek onayladı hemen sonra kendini bu yüzden içinden Defne. 
Çünkü Levent'in burayı rezerve ettiğini anlamıştı.

hemen kuruldu geniş çift kişilik deri koltuğa Levent'le birlikte.
Şaşkınlığını gizlemek en iyi işiydi Defne'nin.

"Güzel bir köşe seçmişsin,beğendim."

"İstersen ayakkabılarını çıkartıp uzanabilirsin ben biraz daha köşeye çekilebilirim."

"Yoo rahatsız olma lütfen,arabada fazlası ile uykumu aldım."

"Peki öyleyse demekki sabaha kadar sohbet edeceğiz."

Başını olur anlamında salladı Defne,bir kaç dakika sonra uykuya dalacağından habersiz bir şekilde.

"Demek,ailen Ankara'da yaşıyor ve sana oda kalmadığı için kızıp İstanbul'a taşındın öyle mi?"

"Öyle sayılmaz pek aslında."
Tırnakları ile deşmeye çalıştığı Pantalonunundan artık bacağını acıttığını farkedince kurtuldu.

Neden oyanalanacak başka bir şey yok ki elimde diye düşünürken Levent'in uzattığı küçük kartvizit kartını görünce şaşırdı.
Bu ne der gibi başıyla işaret etti ufak kartı.

"Oyalanman için,hiç yoktan pantolonuna yazık etmezsin diye düşündüm. Yani hani yırtarsın,katlarsın... "

İçimizdeki seslerin okunabilme ihtimali mi vardı acaba?

"Bende düşündümki..."

"Sende düşündünki?"

Ne diyecek olduğunu düşünmemişti Aslında Defne ya da nasıl ifade edeceğini ama artik çekinme gereği duyması saçmaydi sonuç olarak arkadaş sayılırlardı.

"Böyle zamanlarda hep elimde oyanalanacak bir şey olsa iyi oluyordu."

"Nasıl zamanlarda?"

"Böyle işte,bilemiyorum. Lütfen nasıl bilmiyorsun diye diretme çünkü sahiden bilmiyorum. "

İkisi birden güldüler bu söze.
Levent fazlası ile anlayışli bir adamdı ve nerede duracağını iyi bilirdi.(her ne kadar uyuz etmek isteyip başarsada..)

"Hiç düşündün mü peki?"
Dedi Levent kendi de düşünceli bir hal alıyormuş gibi bir hareket yaparak.

"Neyi?"
Tek düze bir soruydu bu Defne için fakat ne olduğunu da çok merak ediyordu.

"Bizi.. yani, tanışmamızın ardından açıkçası ben tekrardan beni görmek isteyeceğini hiç düşünmemiştim."

"Bende bunu düşünmemiştim tâki.. yani sen okula geldin ve ben o kahve kutularını okudum.. "

Levent,neredeyse unutacaktı bu anıyı hatırlatılması iyi oldu diye içinden geçirdi.

"İyiki yapmışım." Dedi hemen sonra.

İçinden "iyiki"diye cevap verdi Defne ve hemen karşılık vermek ister gibi gülümsedi.
Bu gece için son cevabıydı neredeyss bu Defne'nin.
Levent birazdan içerideki mutfağa gidip(Lobi kısmı böyleydi,kendin gidip istediğini hazırlayip içeri götürüyordun) elinde meyve tabakları ile döndüğünde Defne'nin kollarını koltuğun kenarına dayayıp başını yasladıği yerde uyuduğunu görecekti.

Ve bu,birlikte ilk uykuları olacaktı.

繼續閱讀

You'll Also Like

651K 20.1K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.3M 51K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
168K 11.4K 20
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
114K 5K 23
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...