Bekliyorum.
Ahşap bir bankta oturmuş
Yavru bir kedinin annesinden süt beklemesi gibi
Denizin dibindeki kumlara kavuşmayı bekleyen çapa gibi
Üst komşunun kurumayı bekleyen çamaşırları gibi
Ve salileselerle hesap yapmak zorunda kalan, alnına dayanmış bir silahın sesini bekleyen bir töre kurbanı gibi
Ahşap bir bankta oturmuş -kafamın karışmasını belki de- bekliyorum.
Her akşamüstü olduğu gibi, yine ortalık sessiz. Rüzgar derimden içeri, kemiğime işliyor. Kulağımda kulaklığım var ve ben
Bir ıslık sesi bekliyorum.
Belki de rüzgarın artık önden esmesini
Ya da denizin tek kurtuluşum olmasını
Belki de sadece ve sadece tek bir kelimeyi bekliyorum.
Bir gülüşü
-beraber bir gülüşü-
Bir yürüyüşü
-ikimiz, başkası yok etrafta-
Aslında sadece bir düşü
-sen ve ben, karanlıkta oturmuşuz ve kargaları izliyoruz pür dikkat-
Ahşap bir bankta
Yine üşüyorum.
Direniyorum yine rüzgara
bir ara duracaktır elbet
Tanıdık simalar gelip geçiyor önümden ve ben
en yabancısını bekliyorum.
Kırmızı, beyaz, yeşil, mavi, siyah en çok kime yakışıyorsa onu
Yağmurun altında saçları ıslananı ve
Uzun uzun uzaktan bakanı.
Ahşap bir bankta bekliyorum.
Dakikalar geçiyor
Saatler geçiyor
İnsanlar ve kediler geçiyor.
Ben yine seni
Ben hep seni bekliyorum.