Normal Contact (Harry Styles)

By creamcakesharry

23.4K 1.9K 1.2K

Normal temaslar aslında dışı bakır içi altın olan ufak hazineler gibidir. Sadece normal bir temastan ibaret o... More

"Normal Contact"
Bölüm 1 -Gerçek olamayacak kadar güzel-
Bölüm 2 -Jane Eyre kızı-
Bölüm 3 -Ufak bir yazar parçası-
Bölüm 4 -Beklenmedik olaylar-
Bölüm 6 -Neyin nesiydi bu böyle?!-
Bölüm 7 -Yanılgılar & Sıkıntılar-
Bölüm 8 -Kaçamak & Şarap Gecesi-
Bölüm 9 -Sadece Normal Bir Temas-
Bölüm 10 -Yaklaşan fırtına-
Bölüm 11 -Duyguların Açığa Çıkması & Candy'nin Geçmişi-
Bölüm 12 -Yenilgi, en azından, şimdilik-
Bölüm 13 -Büyük hata & Kimberly Evans-
Bölüm 14 -Kaybolmuş yollar ve ilk hayal kırıklığı-
Bölüm 15 -Aynı yerde, farklı kişilerle-

Bölüm 5 - Ani misafir-

1.2K 119 59
By creamcakesharry

Hikayenin gidişatı hakkında düşüncelerinize ihtiyacım var. Bir de, tanıtım videosu yapıyorum hikayeye :) Teşekkür ederim, iyi okumlar. Sizi seviyorum.

"N-ne? Ben mi?"

"Şey evet, burada başka bir Candy daha varsa bilemem ama..."

"Ah." gülüşünü serbest bıraktı. "Tabi, evet, seninle dans ederim."

Şaşkınlığına ve saklamakta çok beceriksiz olduğu heyecanına karşı gülümsedim. Minik elini tuttum ve Gregory Alan Isakov'ın Words isimli şarkısında yavaşça sallanan bedenlerin arasına doğru süzüldük. Bir elini omzuma bırakırken hemen bana ayak uydurdu ve müziğe uygun bir şekilde yavaşça sallanmaya başladık.

Etraftaki gözlerin şaşkınca bize baktığını biliyordum hatta çoğu yaptığı dansı durdurup bizi olduğu yerde izlemekten çekinmemişti. Fakat umursamadım, hepsini görmezden geldim çünkü bir anlığına sadece yeşil elbiseli kızla dans eden o adam olmak istiyordum, hayatı tanımadığı insanların dilinde dolaşan ünlü biri değil.

Bu yüzden sadece ona baktım, gözlerime bakmaktan çekiniyor, başını aşağıya utangaçça eğiyordu. Bir anda kötü bir hisse kapıldım.

"Rahatsız mı oldun?" hemen bana baktı ve kafasını olumsuzca salladı.

"Hayır tabi ki. Sadece tüm bu olanlar garip geliyor." kaşımı yukarı kaldırdım.

"Hmm, ne gibi?"

Kaşını kaldırma sırası ondaydı. "Sence ne olabilir?"

"Ünlü bir adamla dans ediyorsun ve teklifi sen etmedin."

Şu an onu deniyordum.

"Donk, yanlış cevap. Şuradaki kadın sanki üzerime atlayacakmış gibi bakıyor, bakışları Harry'e bakan Profesör Snape gibi. Ama Potter olan." kahkaha attım, insanların bakışları daha çok üzerimize kilitlendi.

"Demek bir de potterheadsin..." onu döndürdüm ve kulağına fısıldadım. "Ayrıca o kadını tanıyorum, eğer o bir Snape'se, onun için herkes bir Harry Potter, bu yüzden merak etme."

Dudağını büzdü. "Tüh, eğlencesi kaçtı."

"Hangi binadasın?" elinden tutup bir daha yavaşça döndürdüm onu ve ellerimi ince beline doğru götürdüm. Saçlarından yasemin kokusu yükseldi.

"Hadi tahmin et."

O sırada bakışlarım ani bir hızla Jeff ile buluştu fakat aniden kafamı çevirdim. Anca ben bir şey yapınca çıkardı deliğinden.

"Bence..." dedim. "Ravenclaw?"

"Donk. İkinci yanlış cevap, hatta toplamda dört etti. Tahmin etmek konusunda cidden berbatsın Harry. Oysa ki bu konuda en iyi senin olman lazım, çok ayıp."

Bilinen bir gerçek varsa, o da ciddi anlamda tahmin etmekte berbat olduğumdur.

"Hufflepuff." dedi, oyuncu bir şekilde dilimi çıkarttım. "Aklımdan geçmedi değil."

Omzuma vurdu, "Yalancı." güldük.

O sırada müziğin bittiğini fark etmedik, çevremizdeki insanlar dağılınca Candy yavaşça geri çekildi ve gülümsedi. Herkes Candy'ye onu yiyecekmiş gibi bakıyordu, sanki bir uzaylıymış gibi, fakat o pek aldırış ediyor gibi gözükmüyordu ve sanırım bu yüzden bu kadar rahattım. Onlarla dalga geçiyordu, hemen yanımızdaki daha önce hiç görmediğim bir kızın dans ederken yüz tane fotoğrafımızı çektiğinin ve şu an internette yankılandığının farkındaydı fakat bunun konusunu bile açmamıştı. Ünlü olduğumla ilgili şu ana kadar ağzından tek bir laf bile çıkmamıştı ve bu konu için ona o kadar minnettardım ki. Sanırım onunla bu kadar takılmak istememin bir nedeni buydu. Ne olursa olsun bana normal davranıyordu.

Fakat hala daha onu tanımıyordum, her şey çok hızlı gelişmişti. Ama tanımak istiyordum, bunu cidden istiyordum. Onunla arkadaş olmayı da.

"Onunla tanışmayacağımı söylediğinde seni ciddiye almıştım Harry, seni yalancı. Merhaba ben Grimmy, ama Nick'de diyebilirsin. Harry'nin arkadaşıyım. Hakkında bayağı şey duyduk." hışımla Nick'e, yani Grimmy'e döndüğümde gözlerimi devirdim. Al işte, pislik. Bunun olacağını adım gibi biliyordum.

"Nick." dedim, bana piç bir şekilde güldü.

Candy yan gözle bana baktı ve imalı bir şekilde gülümsedi. "Candy. Tanıştığıma memnun oldum Nick. Radyo programını severek dinliyorum." Grimmy elini kalbine götürdü ve bayılırmış gibi yaptı.

"Awh çok teşekkür ederim. Ne şeker bir adın var Candy."

Kollarımı göğüsümde kavuşturdum ve kafamı salladım. Jeff ve Glenne'ler de gelmişti.

"Ah bu o kız mı?" bu sefer ters bir şekilde bu sefer Glenne ve Jeff'e baktım. Onlarda gidip Candy ile tanıştı ve Candy kibarca karşılık verdi.

"Magazincilere yaptığınız şey harikaydı, baya etkilendik doğrusu." Jeff'e ters ters bakmayı sürdürdüm. Bilerek yapıyorlardı, beni bu tarz ortamlarda rezil etmeye bayılırlardı.

"Teşekkür ederim. Hayran haberini de yayan sen olmalısın sanırım. İşimize yaradı, teşekkürler." gülümsedi ve Jeff şaşkın bakışlarla ona baktı.

"Ah bir de akıllı çıktı! Harry piyangoya basmışsın dostum." herkes güldüğünde gözlerimi devirdim. "Nick." dedim tekrardan. Candy bakışlarını kaçırmıştı.

Tanrım, daha kızla arkadaş bile değildik ve şu olanlara bakın.

"Pekala muhabbet çok güzel millet fakat gitmemiz gerekiyor, Harry. Fotoğraflarınızı ve videolarınızı birisi sızdırmış ve çıkışta her an bir patlama olabilir, anlarsın ya. O yüzden bir an önce tüymemiz gerek." Yandan gizlice Candy'e baktım. Anlam veremediğim bir bakışla Jeff'i dikkatlice dinliyordu. Jeff Candy'e döndü.

"Candy seni bizim bırakmamız daha uygun olur yoksa giderken neyle karşılaşacağın konusunda sana bir şey söyleyemem." Candy afallamış bir şekilde Jeff'e baktı, şaşırdığını gizlemek için bir şey yapmamıştı. Dudağını ısırdı ve telefonuna hızlıca baktı.

"Tamam, olur, teşekkürler."

Gerisi çok hızlı gelişti. Candy'i bırakacağım konusunda biraz mutlu olmuştum çünkü onunla vakit geçirmek hoşuma gidiyordu ayrıca onu eve giderken hayal edemiyordum. Yürüyemezdi bile, tamamen bir felaket olurdu ve işte o zaman kendimi asla affetmezdim. Salonun arka tarafında bir kapı vardı ve oradan çıkmış ve görüntülenmeden (öyle sanıyorum) arabaya binmiştik. Candy bu sefer ön koltuğa oturdu. Jeffler eve gidecekti, onlara Candy'i ben bırakacağım dediğimde imalı imalı gülümsemeyi ihmal etmemişlerdi.

"Tekrardan Harry Styles yollarını tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz hanımefendi. Hoş geldiniz." güldü.

"Tercih edeceğimden değil, biliyorsun zorunluluk." yüzümü buruşturup onu taklit ettim, kahkahası arabada yankılandı. Çok güzel gülüyordu.

"Radyoyu açabilir miyim?"

"Tabii ki."

Radyoda sıra sıra gezdi ve en son Ed Sheeran'nın Bloodstream şarkısı çıkınca zaferle gülümsedi. "Bu şarkıya bayılıyorum." güldüm.

Peşimizde paparazzi olur diye evine gelmeden 3 defa farklı yerlerden tur attım. Candy ile şakalaşıp durduk ve benim nasıl tahmin etmede bu kadar berbat olabileceğimi tartıştık. Bana Ed Sheeran sevdiğinden, en sevdiği albümün Plus olduğundan ve Ellie ile beraber bir kedileri olduğundan bahsetti. Bende ona annemin ve Gemma'nın da kedilere takıntısı olduğundan ve annemin 2 tane, Gemma'nın da bir tane kediye sahip olduğunu anlattım. Bu duruma çok sevindi.

"Sahi, ablan hediyeyi beğendi mi?"

Kafamı salladım. "İlk başta biraz hayal kırıklığına uğrar gibi oldu ama bu kitabı da sevdi. Zaten Jane Eyre'ın ilk baskısını bulamayacağımı biliyormuş, beni denemiş." Candy güldü.

"Ablanı sevdim." güldüm. "Tanışsanız birbirinizden ayrılmazdınız herhalde."

Gülümsedi ve yan gözle onu inceledim. Saçlarının dalgası bozulmuş, onu kütüphanede gördüğüm kıvırcık yabani haline hafiften tekrardan dönmeye başlamıştı. Siyah kabanına iyice sarılmıştı.

Şu an nasıl bu kadar rahat hissettiğime şaşırmamak elimde değildi.

"Seni şöförüm mü ilan etsem napsam?" Candy'nin sokağına girmiştik. Dudaklarımla oynadım, oyuncu bir gülümseme dudaklarımda oynuyordu.

"Güzel fikir fakat pazar ve cumartesi günleri izin istiyorum." kaşları çattı.

"Asıl o zamanlar lazımsın!"güldüm ve sonunda apartmanlarının önünde durmuştuk.

"Bıraktığın için teşekkür ederim Harry." gülümsedim, biraz gergin ve isteksizdim çünkü onunla konuşurken vaktin nasıl geçtiğinin farkına varmamıştım. "Dejavu yaşıyorum gibi oldu ama neyse." diye fısıldadı ve havadaki gergin havayı bir anda yok etti. Arka koltuktan çantasına uzandı ve tek rahat olanın ben olmadığımı fark ettim. Garip bir şekilde birbirimize alışmıştık ve sanki birbirimizi uzun zamandır tanıyor gibiydik.

Toparlandığında kapıyı açtı ve bana baktı.

"İçeri gelip bir sıcak çikolata içmek ister misin?"

Sanki bu soruyu sormasını istiyormuşum gibi bir saniyeliğine afalladım ve boş boş suratına baktım.

"Tabii." dedim en sonunda. Yani sonuçta, biraz yorulmuştum ve sıcak bir çikolataya hayır diyemezdim, değil mi?

Arabayı park ettim ve New York apartmanlarına benzeyen kahverengi tuğla apartmana doğru onu takip ettim. Kapılarının önüne geldiğimizde Candy zili çaldı, bir anlığına arkadaşı Bethany ile kaldığını unutmuştum. Neyse ki onunla daha önceden tanışmıştım ve tanışma merasimi ufak bir gerginlik yaratmayacaktı.

"Aç artık Bethie." diye fısıldadığını duydum Candy'nin. Gülümsedim. Üçüncü çalışın ardından Bethany inekli pofuduk pijamalarıyla kapıyı açtı ve beni gördüğü an büyük bir şoka girdi. Kendimi gülmemek için zor tuttum.

"Yok artık. Rüya görüyorum herhalde." dediği an kapıyı yüzümüze kapattı ve Candy ile yavaşça birbirimize baktık. Eliyle alnına vurdu, o an kahkahalarıma engel olamadım. Candy'de kendini tutamadı ve kendini gülmemek için zor tutsa da pes etti ve o da gülmeye başladı.

"Nedir benim bu arkadaşlarımdan çektiğim! Bethany! KAPIYI AÇ, RÜYA FALAN GÖRMÜYORSUN!"

Bethany bu sefer büyük bir şekilde gülümseyerek kapıyı açtı. "Kusura bakma Harry. Pek alışık değilim de böyle şeylere." ona gülümseyerek sorun olmadığını söyledim. Eve girdiğimizde ceketimi aldı. Hala daha takım elbiselerimle duruyordum ama bunu çok taktığım söylenemezdi.

"Seni tekrardan görmek güzel Bethany. Pijamalarını sevdim." ceketimi askıya astı.

"Seni de öyle Harry. Teşekkür ederim, eğer geleceğini bilseydim One Direction'lı pijamalarımı giyerdim." afallayarak yüzüne baktım.

"Hey, şaka yapıyorum! Yüzünün aldığı ifadeyi görmeliydin!" omzuma vurarak kahkahayı bastığında omuzlarımdan bir yük inmiş, gülmesine katıldım.

Sonra yavaşça evlerini süzdüm ve dünya üzerinde görebileceğiniz en sıcak yere geldiğimi fark ettim. Minik salonları mutfakla birleşikti. Duvarlar apartmanın dışı gibi kahverengi tuğladan yapılmıştı fakat daha açığı gibiydi. Bir kısımda dört dolaplı geniş bir kitaplık duruyordu ve o kadar fazla kitap vardı ki göz korkutucuydu. Pofuduk krem rengi kanepeler, ortada açık mor renginde koltuktan yapılma sepha vardı. Koltuklar televizyona bakıyordu, duvarlar led sarı ışıklarla süslenmişti ve etrafta yanan mumlar vardı. Vanilya kokusu tüm evi sarmıştı. Mutfak salonun içerisindeydi, ve dolaplarda açık mor rengindeydi. Duvarlarda asılı olan posterler ve yazılar vardı. Bir hufflepuff ve gryffindor amblemi gördüğümde gülümsedim.

"Nasıl? Küçük ama idare eder ha?" dedi Candy yanımdan geçerken. "Otursana." silkindim ve en yakınımda bulunan kanepeye oturdum.

"Burası çok güzel."

"Biliyoruz." dedi Bethany mınzırca. "Rahatına bak. İstediğin bir şey var mı?" diye ekledi sonra.

Cevap verecekken Candy araya girdi. "Sıcak çikolata yapsan hiç fena olmaz Bethie. Harry,üzerimi değiştirmemde bir sakınca var mı acaba?" kafamı olumsuzca salladım.

Bethany mutfağa doğru gitti. Bacaklarıma sürünen bir şeyi hissettim ve aşağı eğildiğimde lila renginde bir kediyle karşılaştım. Gülümsedim.

"Merhaba dostum." kedi miyavladı ve patisiyle beni dürttü, onu sevdim. "Adı Dorothy! Arkadaş canlısıdır, merak etme!" bağırdı Bethany. 

Daha önce bir çok insanın evine gitmiştim, hayranların çoğunlukla. Ama hepsinde hissettiğim yabancılık hissiyatı burada çok uzaktı. Candy beş dakika sonra rahat kıyafetleriyle gelmişti. İçimden bir ses onunda Bethany gibi pijamalara sahip olduğunu fakat ben burada olduğum için giymekten çekindiğini söylüyordu fakat aldırış etmedim. Bethany hemen ardından sıcak çikolatalarımızı getirdiğinde uyuyacağını söyleyerek bize veda etti ve odasına gitti. Candy ile baş başa kalmıştık.

"Pekala." dedim sıcak çikolatadan bir yudum alarak. "Kütüphane'de bundan kaçtın ama bu sefer kaçamazsın."

Kaşını kaldırdı.

"Bana artık kendinden bahsedebilirsin sanırım Jane Eyre kızı." gülümsedi ve mınzır bir mimik yüzünde oynadı.

"Neden peki?"

"Çünkü..." bir nedenim yoktu. "Gerçeği söyleyecek olursam, ben seninle arkadaş olmak istiyorum ve bir yabancıyla arkadaş olamam." dudağımı büzdüm.

Garip bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı.

"Yeterince adil."

Continue Reading

You'll Also Like

90.8K 10.9K 49
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
33K 3.8K 21
"MİNHO EZ BENİ"
30.1K 1.7K 11
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
93.9K 8K 28
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...