Deli Bordo Bereli (DELİ SERİS...

بواسطة TozMaviGezegen

1.4M 63.7K 10K

Bekir altında olan Erem'in tekrar kıpırdanmasıyla küçük bir küfür savurarak inledi. Erem masum bir endişeyle... المزيد

DBB1
DBB2
DBB3
DBB4
DBB5
DBB6
DBB7
DBB8
DBB9
DBB10
DBB11
DBB12
DBB14
DBB15
DBB16
DBB17
DBB18
DBB19
DBB19 (II BÖLÜM)
DBB20
DBB21
DBB22
DBB23
DBB24
DBB25
DBB26
DBB27
DBB27 (KISIM II)
DBB28

DBB13

47.5K 2.3K 125
بواسطة TozMaviGezegen

Beklenen bölüm bir gün gecikmeyle geldi :) İyi Okumalar

**

Erem dudağının üstünde hissettiği yumuşak dokunuşun etkisiyle gözlerini kapattı. Bekir hasretle Erem'i kendine çekip bedenlerini birbirine bastırırken diğer eliyle kızın yüzünü okşayarak öpüşünü derinleştirdi. Erem bu dokunuşlarla kendini adama teslim edecekken sorulması gereken bir hesap olduğunu hatırlayarak sevdiği adamın boşluğundan yararlanıp iterek yüzüne okkalı bir tokat yapıştırdı.

Bekir şaşkınlıkla yanağını tutarak

"Hay ebeni seveyim deli misin kızım? Normal insanlar birini özlediğinde sarılır tokat atmaz! Hem bu tokat ne içindi?"

Erem kaşının acısını unutup yatağın üstünde olan yastığı Bekir'e atarak "Seni hayvan herif bir de utanmadan bu tokat ne içindi diye soruyor musun? Hastanede benim duygularımı kullandığın unutmaya çalışıp beni bul diye yaklaşık bir aydır seni bekleyeyim ama sen ayağının tedavisi bitmeden o dağ benim bu dağ senin terörist avla!"

Bekir Erem'e yaklaşmaya çalışarak "Hırçın kedi bir sakin ol ben iyiyim bırak da biraz kokunla hasret gidereyim"

Erem bu sefer masanın üstünde olan vazoyu alıp karşıda olan duvara atarak "Yaklaşma! Sen bencil herifin tekisin! Ben seni affetmek için saniye sayarken hadi bana bayraklı tabutun gelseydi o zaman ben nasıl hissederdim hiç düşündün mü? Resmen ben sana son bir kez sarılıp vedalaşmadan seni kara toprağa verebilirdik hemde ben daha gerçekleri sindiremeden, senin gerçek olduğuna kendimi inandırmadan sen şehit olabilirdin! Ben bunu hazmedemiyorum!"

Bekir duyduklarıyla sarsılarak bir adım geri giderken fısıltı şeklinde "Ben iyiyim ve yanındayım lütfen olayı uzatmayalım güzelim" deyince Erem gözlerinden akan yaşları silerek

"İlk tanıştığım zamanlar beni kandırdığın için seni affediyorum çünkü öyle davranmanın sebebi görevindi ama bana haber vermeden başka zorlu bir operasyona gitmeni hemde bu iyileşmemiş ayağınla gitmeni sindirmem lazım şimdi odamdan çıkar mısın?"

Bekir yaptığının Erem'i bu kadar etkileyeceğini tahmin etmezken o konuştukça nasıl bir hata yaptığını anlıyordu. Erem'in onu odadan kibarca kovmasıyla yumruklarını sıkarak kafasını yere eğdi yerde oluşan kan birikintisini gördüğü an kafasını endişe ile kaldırarak "Tamam beni affetme ama yaranı dikmeliyiz bak yine kanamaya başladı. Lanet olsun seni bu halde görmek beni öldürüyor! Ben sana dokunmaya kıyamazken yaralanman beni çıldırtıyor" diyerek evlerinde ki her banyoda bulanan ilk yardım çantasını alarak odaya geri gelirken Erem yeni yeni kaşının acısını hissederek yüzünü buruşturdu.

Bekir kızın yüzünü buruşturduğunu görünce Eremi koltuğa oturtarak ilk yardım çantasını açtı hızlı bir şekilde yarayı temizledi ardından pamuk yardımıyla baticonu sürerken elinin titrememesi için kendini kasıyordu. Koskoca dağların deli Bekir'i sevdiği kadını elleri titremeden nasıl dikeceğini düşünüyordu, elindeki olan iğneyi onun narin derisine geçirmeye nasıl gücü yetecekti ki? Erem Bekir'in elinde enjektörle yarasına baktığını fark edip ne düşündüğünü anlayarak

"Hadi Bekir lütfen hızlıca yap şu iğneyi hemen uyuşsun da dikip git daha fazla seninle aynı ortamda kalmayı istemiyorum"

Bekir acıyla gözlerini yumarak "Yani benden o kadar nefret ediyorsun öyle mi? Haklısın ben bunu hak etim! Ama senin üzülmemen için yaptım" diyerek iğneyi yaparak yaranın uyuşmasını beklerken Erem den bir cevap bekledi ama Erem cevap vermedi çünkü konuşursa onu affedip hatasını tekrarlamasına neden olabilir ya da adamın yüzünde gördüğü acı ifade yüzünden her an kucağına atlayıp onu öpücüklere boğabilirdi. Bekir sonunda yaraya 2 dikiş atıp pansuman yaptıktan sonra Erem'in kafasından öpüp kokusunu içine çekerek odadan çıktı.

Bekir odadan çıkmasıyla Erem yatak örtüsünü yere atıp sinirle üzerinde zıplayarak

"Allah seni bildiği gibi yapsın duygusuz hödük! Bir de kendini affettirmeden çıkıp gidiyor! İnsan bir özür diler ama nerede? Resmen beni daha fazla deli etmek için o güzel kokusunu odaya bırakıp gitti! Bu odadan kendini affettirmeden gittin ya seni doğduğuna pişman edeceğim Bekir efendi" diyerek kendini yorgunca yatağına attı...

**

Gülce Erem'in odasına girdiğinde kızı uyuyor görünce yatağın üstüne zıplamaya başlayıp diğer yandan da Erem uyansın diye ayağıyla dürterken

"Ay hiçbir şey olmamış gibi yatıyor birde! Kalksana gelin hanım meraktan çatlayacağım burada ama sen kıçını devirmiş yatıyorsun"

Erem zorlukla gözlerini açarak boğuk bir sesle "Bir kerede düzgün uyandırsan şaşarım ne istiyorsun?"

Gülce yatakta son bir kez zıplayarak oturup "Abim yukarı çıktığında kırılma sesleri geldi ardından da sessizlik fesat düşünmeyeyim diyorum ama abim odadan çıktıktan sonrada sen uyuyorsun. Allah bilir abimle neler yaptınız da yorgunluktan uyuya kaldın?"

Erem duyduklarıyla başının ağırısını umursamadan kalkarken Gülce imalı bir gülüşle "Kesin bir şey oldu bu kadar telaş yaptığına göre doğru söyle ne yaptınız?" deyince Erem Gülce'nin omzuna vurarak "Saçmalama Gülce ya o öküz abin benden özür bile dilemeden kaşıma pansuman yapıp defolup gitti tabi ondan önce ona biraz laf saymış olabilirim ama haklıydım!"

Gülce omuzlarını düşürüp oflayarak "Yok artık! Hiç oynaşmadınız mı yani? Kesin ben beklentimi sizin için yüksek tuttum yoksa bu kadar yıkılmazdım"

Erem sinirle yataktan kalkıp Gülce'yi iterek "Ben ne diyorum sen ne diyorsun Gülce ya! Oynaşmaya vaktimiz mi oldu? Zaten bundan sonra abin zor görür oynaşmayı resmen ben dedim diye odadan çıkıp gitti bu adam tam bir kalas ben bile neredeyse beş koca yılımı hastanede geçirmeme rağmen onun kadar odun değilim" derken kapı açılarak içeri ayağı topallayan Bilge girdi. Erem Bilge'nin topalladığını gördüğü an telaşla yanına giderek

"Ne oldu kızım sana? Ayağının bu hale gelmesinin nedenin Bekir olduğunu sakın deme yoksa bu evi onun başına yıkarım!"

Bilge suratını buruşturarak "Yok onun yüzünden değil benim salaklığım Bekir'in evden sinirle çıktığını görünce ondan kaçmaya çalıştım Bekir beni yakalayıp belamı veremeden ben abin olacak dengesize takılıp düşerek belamı buldum"

Erem kocaman gülümseyerek "Kadir abimde mi gelmiş? Niye bana önceden haber vermediniz ki? Çok heyecanlandım onun abim olduğunu bilerek ilk kez beraber takılacağız"

Gülce onların yanına gelip sevgiyle Erem'e sarılırken Bilge onların bu haline gülümseyerek "Kızlar çok tatlı görünüyorsunuz ama Fadime teyze yemeğe çağırıyor biraz daha geç kalırsanız kızılca kıyamet kopar haberiniz olsun" deyince Erem ile Gülce korkuyla birbirlerine bakıp iki yandan Bilge'nin koluna girip aşağıda olan oturma odasına kapısına geldiler. Erem kapının önünde gördüğü Kadir ile heyecanla Bilge'nin kolunu bırakıp Kadir'in açtığı kollarının arasına girdi. Kadir kendini bildi bileli bu anı bekliyordu ve şu anda dünyanın en mutlu abisiydi. Erem Kadir'in kollarından çıkmadan kafasını kaldırıp dolu gözlerle ona bakarak

"Sende mi göreve gittin bana haber vermeden?"

Kadir Erem'in alnından öperek "Artık önemli olan her şeyi sana söyleyeceğim yeter ki sen üzülme ve yanımda ol"

Erem kafasını olumlu anlamda sallayarak "İyisin değil mi bir yerine bir şey olmadı?"

Kadir kocaman bir gülümsemeyle "Ben çok iyiyim kardeşim yanımdayken nasıl kötü olabilirim ki? Hem duyduğuma göre burada işleri karıştırmışsın"

Erem kıkırdayarak "Nasıl olduğunu biliyorum ama anlamadığım bir şekilde her gün bir yerlere gidiyoruz ya da bir olaya atılıyoruz" derken Gülce Erem'in yanağından makas alarak "Bizim evde işler böyle işliyor gülüm sen bu maratona alışmaya başla"

Erem yüzünü buruşturarak "Bende bunu demenden korkuyordum ya"

Bilge kızın bu haline gülerken dengesini kaybedip düşecekken Gülce ile Erem aynı anda onu tutular kızlar Bilge'yi tutarak tekli koltuğa oturttular. Erem Bilge'nin ayağının altına küçük masalardan katarak arkasını dönüp Hüseyin'in elini öperek

"Hoş geldin Hüseyin amca gördün mü abim de gelmiş"

Hüseyin gülümseyerek "Gördüm kızım çok efendi bir abin var" derken Fadime Eremi kendine doğru çevirip baştan aşağıya inceleyerek

"Nasıl oldun kuzum ağırın sızın var mı?" diyerek Ereme doğru eğilip tek onu duyabileceği bir sesle "Hayırlısıyla sen kendini öldürmeden bir evlenseydiniz de bende rahatlasaydım" deyince Erem gözlerini büyüterek

"Sağ ol Fadiş ya! Merak etme ben iyiyim, şimdilik ölmüyorum da"

Fadime kızın bu haline gülerek "Hadi herkes iyi olduğuna göre yemeye geçelim" deyince herkes ayaklanarak mutfağa geçtiler. Sofraya sonunda Kadir ve Bekir dahil herkes oturduğunda Hüseyin herkesin yemeğe başlaması için 

"Afiyet olsun" dedi ve herkes yemeğine başladı.

Erem üzerinde olan bakışların ağırlığını hissetse de karşısında oturan Bekir'in yüzüne bakmadan yemeğini yemeye çalışırken Bekir kızın ona bakmamasından yararlanarak hasretle yüzünün her bir köşeni izliyordu. Hüseyin oğlunun Erem'in üstünde ki bakışlarından keyif alıp oğluna daha çok eziyet etmek için sessiz yemek ortamını bozarak

"Kadir oğlum sana haber veremedik ama Erem kızım okumak istediği için buradaki lisenin müdürüyle gidip konuştum çözüm olarak Erem'i küçük bir sınava tabi tutacaklar bilgi derecesine göre lise hayatına başlayacak"

Kadir minnetle Hüseyine dönerek "Teşekkür ederim Hüseyin amca bu konu benimde aklımı kurcalıyordu"

Hüseyin keyifle "Önemli değil oğlum ama söylemek istediğim bir şey daha var iki gün önce hayırlı bir iş için Erem'i görmeye geldiler"

Bekir anında kaşlarını çatıp yumrukların sıkarken Erem dayanamayarak "Ya ben cidden anlamadım ki herkes aynı şeyi söylüyor acaba? Hayırlı iş derken kurban mı kesmeyi mi diyorsunuz? İki gündür düşünüp anca bu sonucu çıkardım tek çözemediğim kurban keseceklerse benim onunla alakam ne?" deyince bir anda herkes kahkahaya boğuldu. Bekir sakinleşmeye çalışarak homurdanırken Fadime kıkırtıları arasında

"E benim saf kızım hayırlı iş derken seni isteyeceklerini demek istiyor"

Erem masumca Fadime bakarak "Bende onu diyorum ya Fadiş, şimdi anladım kurbana yardım için mi beni istiyorlar? Ay yoksa onların tüm işlerini ben mi yapacağım? Fadiş el alemin insanlarına ben niye yardım ediyorum ki?"

Masada tekrar kahkaha sesleri yankılanırken Gülce Erem'in yanağını sıkarak "Ya sen çok tatlısın ama olayı nasıl kurbana getirdin ben onu anlayamadım?"

Erem tedirgince "Yani hayırlı olan işler kurban kesmek, cumaya gitmek falan değil miydi?" deyince Hüseyin gülümsemesini bastırarak Erem'e dönüp

"Güzel kızım sen aklını çok karıştırmışsın, hayırlı işten kastımız sizin Süleyman ile evlenmeniz ve onlara bir cevap verebilmem için senin düşüncende çok önemli" deyince sofrada bir anda sessizlik oldu. Erem gözleri büyümüş şekilde kalakalırken Hüseyin ona göz kırparak Bekir'in boğa gibi kızarmış yüzünü gösterdi. Erem Hüseyin'in ne yapmaya çalıştığını anlayıp hafif utanmış şekilde

"Şimdi anladım cevabıma gelirsek sen nasıl uygun görürsen öyle olsun Hüseyin amca sen benim abimden sonra en değer verdiğim büyüğümsün"

Kadir bu cümleyle sırıtarak sandalyesine yaslanıp çıkacak eğlenceyi izlemeye başladı. Bekir duyduklarını hazmetmeye çalışırken babası ona aldırmadan üst üste Erem'e pas atıyor Erem ise o pasları gole çeviriyordu Hüseyin renkten renge giren oğluna gülmemek için kendini tutarak

"Erem eğer sen bu eve misafir olarak girmeseydin senin gibi bir kızı oğlumdan başka bir haytaya düşünmezdim ama sen bu eve misafir olarak girdin bizde emanete hıyanet olmaz o yüzden en iyisi Süleymanla evlenmen hem çok iyi çocuktur durumu da iyi..."

Bekir babasının daha fazla konuşmasına fırsat vermeden ayağa kalkıp Erem'in elinden tutup kaldırarak

"Siz beni delirtmek istiyorsunuz sanırım? Erem bu eve benim emanetim olarak girdi ama siz onu başka bir adama vereceğinizi mi söylüyorsunuz? Bunu ilk ve son kez söylüyorum ona benden başkası haram bu yüzden bir daha böyle haberler yollayana cevabın o beni gelinim demek olsun!"

Hüseyin kaşlarını çatarak "Erem buraya geldiği günün akşamında Kadir oğulum beni aradı kardeşini tüm erkeklerden özellikle benim evimde yaşayan erkeklerden korumamı istedi yani Erem'i bana emanet etti!" demesiyle Bekir Erem'in elini bırakıp masanın karşısında oturan Kadir'in üstüne atladı. Şiddetin etkisiyle sandalye ve Kadir yere düşerken kadınların çığlığı odayı doldurdu.

Dağılan yemekler ve kırılan tabaklar Bekir'in umurunda olmayarak Kadir'in üstüne çıkıp yüzüne sert bir yumruk attı. Kadir yediği yumrukla kahkaha atarak

"Yüz ifaden çok komikti bu ifadeyi tekrar görmek için tüm mal varlığımı veririm"

Bekir sinirle tıslayarak "Seni gebertmemem için bir neden söyle" deyince Kadir meydan okurcasına "Her zaman dediğim gibi Erem benim kardeşim ve o bu evde emanet"

Bekir duyduklarıyla çılgına dönmüş bir şekilde Kadire tekrar vuracakken Erem sinirle çığlık atarak

"Yeter be! Sizin emanet anlayışınız ne tuhaf ben kimseye emanet değilim ve hiç emanet olmayacağım! Şimdi ikiniz de yumruklaşmayı kesip dağıttığınız sofrayı toplayın hemde hemen!"

Gülce ile Bilge olay büyümesin diye hemen dağılan tabakları toplamaya başladı. Gülce tırsmış bir şekilde "Olur mu öyle şey Erem ben toplarım" derken Bilge bu olayında başına patlamaması için "Bekir ile Kadir dışarı çıkıp biraz hava alsınlar daha fazla gerilmenin manası yok" dedi

Erem kararlılıkla Hüseyin'e dönüp "Hüseyin amca izninle"

Hüseyin karısının yanına geçerek

"İzin senin kızım durman hata"

Erem aldığı komutla kızların yanına gidip topladıkları parçaları bırakmalarını sağlayarak ona şaşkınca bakanları umursamadan Kadir ile Bekir'e dönüp

"Siz iki medeniyetsiz dağıttıklarınızı toplamadan bir yere gidemezsiniz yoksa yeminle kaçarım buradan hiç bulamazsınız! Anlaşıldı mı? Bu sefer çok ciddiyim"

Bekir ile Kadir duyduklarıyla aynı anda ayağa kalkıp mağrur bir şekilde "Anlaşıldı!" deyince ikili hariç herkese gülerek birbirine baktı. Erem kendini beğenmiş bir şekilde Fadime'ye dönüp

"Fadişçim hadi siz bahçeye çıkın bende çay yapayım"

Fadime kıkırtıları arasında iki dağ gibi adamın bu küçük kızın sözü ile geldiği hale bakarak

"Sen çayı boş ver kızım en iyisi bize keyif kahvesi yap da içelim"

Bekir ile Kadir bu cümleyle göz devirirken Erem hariç hepsi bahçeye çıkmıştı. Erem saçlarını geriye atarak cezveyi çıkartıp

"Öyle bön bön beni izleyeceğinize yaptığınız dağınıklığı toplayın"

Bekir ses çıkarmadan yerdeki kırılmış tabakları toplarken Kadir oflayarak

"Kardeşim benim ne suçum var? Hem yumruk yiyen benim"

Erem kahveyi ocağın üstüne yerleştirip arkasında homurdanan abisine dönmeden "Abi bilerek Bekir'i kışkırttın en az onun kadar suçlusun"

Kadir hızla Bekir'e dönerek "Kusura bakma damat aday adayı sana yardım edemeyeceğim bu arada Erem benim kahvem şekersiz olsun abicim" diyerek kapıya yürürken Bekir yüzünü buruşturarak

"Aynı senin gibi acı, senin gibi adamdan başka ne beklenirdi ki?"

Kadir küçük bir kahkaha atarak "Bu tatlı halim Bekir daha fazla acılaşmadan gel bu işten vazgeç"

Bekir tıslarcasına "Sen neden defolup gitmiyorsun acaba?" deyince Kadir omuz silkerek mutfaktan çıktı. Bekir üzerinde olan yemek kaplı bluzu çıkararak tabaklardan arındırdığı yeri sildi.

Erem özlediği adamla her an dip dibeyken nasıl kendine hakim olacağını bilemezken tek olduklarının bilinciyle gerildi. Bekir çöpleri ocağın yanında olan çöpe atmak için o tarafa adımlarken Erem dudağını ısırdı adım sesinden bile etkilenmesi saçmalıktı. Bekir oyalanarak çöpü atıp elini uzunca yıkarken Erem titrekçe kahvelerin köpüğünü alıp tepside duran boş bardaklara su doldurmak için arkasını döndü ve Bekir'in çıplak vücuduyla karşı karşıya kalarak dondu. Bekir yarattığı etkiden memnun bir şekilde kızın elinde olan bardakları düşmeden alıp suyla doldurup tepsiye yerleştirirken kıza daha çok yaklaşmıştı hatta bedenleri hafifçe temas bile etmişti Erem yutkunurken Bekir yamuk bir gülümsemeyle

"Ne oldu minik kedi yoksa susadın mı?"

Erem kızarırken kendine gelmek için bacağını çimdikleyerek "Yo-yok ni-niye susayayım ki? Hem kahve yapıyordum" diyerek aklına yeni gelmiş gibi gözlerini kocaman açarak taşmak üzere olan kahveyi ocaktan aldı Bekir tezgaha yaslanmış bir şekilde Erem'i izlerken Erem titreyen eline rağmen kahveleri dökmeden doldurmayı başardı ama bunu birde bahçeye götürmesi vardı. Bekir kızın yüzüne düşen saçını kulağının arkasına doğru götürürken parmaklarıyla yüzünü okşamayı da unutmamıştı. Erem dokunuşun etkisiyle gözlerini kapatırken. Gülce'nin küçük çığlığıyla aynı anda elektrik çarmış gibi geri çekildiler

Gülce heyecanla yanlarına gelerek "Ben şimdi sizi bastım mı? Ne olur bana aldırmayın devam edin aynı film gibi ya" diyerek iç çekerken Erem pancar gibi olarak

"Ne basması ya biz bir şey yapmıyordu ki yani ben kahve yapıyordum. Bekir bir şey desene, yapmıyorduk bir şey desene ya"

Bekir omuz silkerken Gülce kıkırdayarak "Vallahi sizin bir şey yapmamış haliniz abimin bluzu çıkmış haliyse yapmış halinizi düşünemiyorum" demesiyle Bekir elinde olmadan gülerken Erem Bekir'in ayağına basarak "Pislik bilerek yaptın değil mi? Ben seni Fadişe şikayet edeyim de gör gününü! Ve Gülce sen bittin!" diyerek mutfaktan çıkınca Bekir giden Erem'in arkasından iç geçirerek baktı. Gülce abisinin yanağından kocaman öperek tepsiyi alıp

"Senin adına çok mutluyum abicim darısı bana ne demişler abim damat oluyor sırada bana geliyor" demesiyle kaçarcasına mutfaktan çıkarken Bekir kükreyerek "Gülce senin bacaklarını kırarım gel kız buraya ne sırası ne sana gelmesi!" demesi aynı anda oldu..

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

106K 6.8K 36
Bakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşları...
1.8M 49K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
51.9K 2.4K 20
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...
1.2M 74.4K 66
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...