Ay Işığı

By GKgirls

140K 9.8K 4.8K

Ali Mertoğlu ve Selin Yılmaz'ın bambaşka bir hikayesi. More

Petrova Kızı
Kalbimin Sancıları
Korka korka geldim kapına.
Adresim oldun benim.
Bir Adamı Büyütmek
Yeryüzündeki Cennet
Yanlış Adam
Utangaç Bir Kalp
Beni sevdiğini anlat.
Dünyaya Haykırmak
Gece Kraliçesi
İki Adam
Melek Kanatları
Sabah Çiçeği
Korkak Dudaklar
Bir Gizli Düş Gibi
Deniz Kızı
Gökten Düşen Yıldız
Düşler ve Düşüşler
"Ruhum,ateş yüreğim,kokum..."
Şehirler düşsün,sen gitme.
Peri Değneği
Paramparça
Mazi Çığlığı
Cennet ve Cehennem
"Sabret sevgilim,seni iyi edeceğim."
Düşündüm,düşümden ayrı kaldım.
Yakarım dünyayı uğruna ama sana eğilmem.
Gel ki nefes alayım,gel.
Seni değil,dünyayı affettim.
Ne Zamandır Sendeyim
Mavi Bir Tilki

Sen vururken de,öldürürken de güzelsin.

2K 190 261
By GKgirls

Kısa bir bölüm oldu,geri dönüş bölümü oldu.Bir yılı aşkın bir süre için özür dilemenin anlamsız olduğunu biliyorum,yine de özür dilerim.Zor bir yıl geçirdim,sınav yılımdı,çok yoğundum ve kafamı toparlayarak ekranın başına oturmak inanılmaz zordu,defalarca denedim.Hep boşa çabaladım.Burada birileri kaldı mı onu bile bilmiyorum ama yazmayı çok özledim,sizleri de! Kısa bir bölüm olmasının nedeni olacakları bölmemek içindi,diğer bölüm ne demek istediğimi anlayacaksınız.Burada birileri varsa söylüyorum,kemerleri takın ve ada çayınızı alın,semte geri dönüldü! ✨💋🌙

🌕🌖🌗

Hastane odasının penceresinden dışarı bakarken gün batımına karşı gözlerini yumdu Ali,bu odada geçirdiği doksan üçüncü günü de tamamlamak üzereydi.Aldığı nefes ciğerlerine dolarken hastanenin antiseptik kokusuna farkında olmadan alıştığını fark etti.Ardından gözlerini açarak bakışlarını gün doğumuna çevirdi,günlerdir uyuyan Lena'ya.Güzel Lena'ya.

Adımları ona doğru yaklaştı,hareketsizce,hayattan kopuk bir şekilde uyuyan sevgilisini izlemeye başladı.Göğsü yavaşça inip kalkarken günlerdir yaptığı gibi şükretti,en azından hayattaydı.Onunla aynı odada aynı havayı soluyordu,bu düşünce bile yetiyordu ona.Çaresizlik böyle bir şey olsa gerek,diye düşündü.Nefes sesleriyle avunmak...

Elini kaldırdı,saçlarına dokunmak istedi,yüzüne ve ellerine.İpek yumuşaklığındaki saçlarını ellerinde hissetmeyi özlemişti.Cesaret edemedi,ona zarar gelme ihtimali içini ürpertiyordu.Yani,daha fazla zarar gelme ihtimali.

Güzel yüzü ne kadar da solgun duruyordu,sanki ruhunu almışlar da bedenini bu beyaz hastane yatağında bırakmışlardı.Aklından geçen cümleler tüylerini diken diken ettiğinde gözlerini yumdu,bu işkence daha ne kadar sürecekti? Belirsizlikten nefret ediyordu Ali,bir cevap istiyordu,onun iyi olduğunu,iyi olacağını bilmeye ihtiyacı vardı.Yoksa kaybedecekti aklını,savrulup gidecekti bu sonsuz döngü içinde.

Gözleri uzunca izledi onu,ezberlediği yüz hatlarında tek tek dolandı.Gülümsedi,benliğini unutsa dahi bu yüzü unutmayacağından emindi.Dondu bir süre sonra gülümsemesi.

Kaşındaki dikişin sebebi oydu,ayak bileğindeki kırığın sebebi de,hatta hafızasından silinen koca bir senenin de...Hem izlerini silmiş hem de yeni izler oluşmasına sebep olmuştu Ali.Vicdanından önce kalbi sızladı,şu an burada durmaya,onu görmeye bile hakkı yoktu.Zamanında içinde olduğu çukurdan kurtarıp başka bir çukurun içine yuvarlamıştı resmen onu.Aşk bu muydu?

Mavi gözleri yaşlarla doldu,kıpkırmızı olmuştu.Elinin tersiyle yaşların akmasını engelledi,bir de ağlayacak mıydı? Güçlü olması gereken oydu.Onun savrulmaya hakkı yoktu,onun umutsuzluğa düşmeye hakkı yoktu,ağlamaya bile hakkı yoktu. Farkında olduğu şeylerle ağlama isteği daha da kuvvetlendi,içindeki özlem öylesine büyüktü ki bununla nasıl baş edeceğini bilmiyordu.Kimse ona bunu öğretmemişti,fırtına çıkan bir denizde yelkenliyi nasıl idare edeceğini biliyordu,hatta bir yılan saldırısından korunma tekniğini bile.Özleme dair bildiği tek şey ise zaman ilerledikçe çoğalmasıydı,sanki hiç tükenmiyordu.Körükleniyordu daha da,hiç durmuyordu.

Yaşları silip gözlerindeki bulanıklığın geçmesini bekledi,boğazı acıyordu,orada kocaman bir yumru vardı sanki,canını yakıyordu.Kendini böylesine çaresiz hissettiği başka bir an yoktu.Zaman kavramını yitirmeye başladığını hissetti,bu oda dışında dünyadan uzaktı.Bir o kadar da yakındı 'dünya'ya.

Onunla konuşmak istiyordu,duyurmak istiyordu kendini ona.Af dilemeye ihtiyacı vardı,vicdanı için değil,buna gerçekten ihtiyacı vardı.Hayatının geri kalanını Lena'nın ondan nefret ettiğini bilerek geçirmeye dayanamazdı.Gerçekten,ondan nefret eder miydi?

Kalbi sıkıştı sanki.

Yanına çömeldi,narin elini avuçları arasına aldı.Ne kadar da soğuktu.Alnını eline yasladı,gözlerini kapatıp öylece kaldı,yaşlar geri dönmüştü.Kokladı elini,ardından bir bir öptü parmak uçlarını.Aldığı nefesle göğsünün inip kalkmasını izledi,ardından gülümsedi yavaşça.

"Bir asırdır uyuyorsun sanki," diye mırıldandı elini avucunun içine gizlerken. "Uyanma vakti gelmedi mi Uyuyan Güzel?"

Boş oda sadece onun sesiyle yetindi.

"Yaşadığımız onca şeyden sonra,onca kötü şeyden sonra daha kötülerinin karşımıza çıkacağı aklıma gelmemişti."

Çatallı sesini öksürerek düzeltti,ardından sildi gözyaşlarını ve sabitledi mavi bakışlarını Lena'da.Bir mucizeye bakıyordu sanki,parladı gözleri.

"Ayaklarım yere bastığı için çukurun dibindeyim sanıyordum.Asıl çukuru şimdi yaşıyorum.İnsan dibe batmanın en kötüsü olduğunu sanıyor ama ben sürekli düşüyorum sanki ,sonu kesilmiyor.Çarpmak istiyorum artık,yere çakılmak.Artık bir şeyler bitsin istiyorum,kurtulmak istiyorum.Dursun istiyorum." Boğazında aynı yumru belirirken zorlukla yutkundu,nefesi düzensizleşmişti. "O güzel gözlerini tekrar açmanı istiyorum."

Cevap gelmedi Lena'dan Ali'ye ama o alışmıştı zaten günlerdir bu duruma.Daha fazla alışmaktan korkuyordu,ne kadar uyuyacaktı daha? Kimse bir şey söylemiyordu ona,Ali bazen fark ediyordu hemşirelerin ona olan acı dolu bakışlarını.İlk günler böyleydi,acıyorlardı ona ama o bakışlar gitgide değişmeye başladı.Çaresizlikle bakıyorlardı Ali'ye,umutsuzlukla.Boşa bekliyorsun,der gibi.Boşa beklenir miydi hiç? Bekleyişin ham maddesiydi azap.Günden güne tükendiğini hissediyordu o da,bazen yok olmak istiyordu,her şeyin bir şekilde bitmesini diliyordu.Zamanı geriye almak istiyordu mesela,hafızasının silinmesini bile istiyordu.Her şey silinsin,o an kalsın sadece.O karanlık sokakta Lena'yı ağlarken gördüğü o an kalsın,başka hiçbir şey hatırlamasın.

Anılar kadar zarar veren bir şey yoktu insana.Özellikle yüklü bir zaman geçmişse mutlu anıların ardından,insan beyni bir zindana dönüşüyordu sanki.Her şeyin sonu hatırlanırdı hep,ne acıydı.Başlangıçlar güzeldi hep ama kimse uçurumun kıyısına geldiğinde ilerideki çiçek açan ormanı görmek için uğraşmazdı.

Onu düşüncelerinden çekip alan odanın içine yayılan makina sesleri oldu,kaşlarını çatarak pek de bir şey anlamadığı ekrana döndü.Gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırırken aklı kavrayamadı ama kalbi hızlanmaya başladı.Derin bir endişe,huzursuzluk ve korkuyla.

Sanki saniyeler içinde oldu.Günlerdir gördüğü doktor,yardımcıları ve beraberindeki hemşireler odaya hızla dalarken birkaç kol Ali'yi hızla olduğu yerden çekti.

Dejavu yaşadı.Onu kaybetme korkusunu böylesine yaşadığı ilk anı hatırladı.Kader elini dudaklarına götürerek kahkaha atıyordu sanki Ali'ye bakarak.

"Neler oluyor?" Bağırışı cevapsız kaldı. "Kahretsin söyleyin,neler oluyor?"

Onu çeken kollardan hızla kurtuldu,bulduğu boşluktan yararlanarak çöktü Lena'nın yanına.Hiçbir şey anlamıyordu,bir şeylerin ters gittiğinden emindi sadece.İçindeki ağlama isteği gittikçe körüklenirken korkusu önünde duruyordu yaşların akmaması için.

Ne olacaktı birazdan,hep o filmlerde gördüğü sahnelerden biri mi yaşanacaktı? Tüm doktor ve asistanlar yaptığı işi bırakacak,hepsinin başı yere düşecek -aslında kimsenin durumu o kadar önemsediği yoktu- ,gözler baş cerraha dönecek ve ağzından o geri dönülemeyecek sözler dökülecek...

"Uyandı."

Selin,1 Şubat,Londra.

Aynanın karşısından bana bakan yabancı gözlere bakarken düşünüyordum.Neler kazandım,neler kaybettim şu hayatta;neler uğruna savaştım,başımdan neler geçti,kimlerle başa çıktım? Hangi sınavlardan geçtim,hangilerini verebildim?

Küçük Selin,okula başlayan Selin,ergenliğe girmeyle asileşen Selin,anne babasını kaybeden Selin,boşlukta yuvarlanan Selin,aşık olan Selin...

Geçmişe takılıp kalmanın hayatta kendimize yapabileceğimiz en kötü şey olduğunu öğrendim.Akıp giden zamana karşı  gözlerin asla açılmayacak o geçmiş kapısında olması dünyada cehennemi yaşamaya örnekti.Giden gelmez,biteni tekrar başlatamazsın ve bilirsin aslında,zamanı asla geri alamazsın.Oysa insan doğası gereği geleceği bekler hep,geleceği sever.Gelecek umut demektir,geçmişi unutmak için bir şans demektir.Yıkık dökük yollardan geçmişsindir,yüzüne çarpılmayan kapı kalmamıştır belki ama olsun,dersin. "Her şey güzel olacak bir gün."

Kötü biri olmadığıma inandım hayatım boyunca,hep iyi taraftaydım.Ben her zaman meleklerin safhasındaydım.Derdim ki hep,kötü değilim ben,neden kötülük gelsin başıma? Belki de fazla Polyanna'ydım,belki de masallara haddinden fazla inandım.

Yanına yaklaşıyorum adım adım.Oturuyorum baş ucuna.Nasıl güzel uyuduğunu bilmiyor,keşke bir bilse.Uykusunda onu izlemeyi özleyeceğim.

Hafızama kazımak istercesine bakıyorum yüzüne.Kirpikleri,gözleri,burnu,dudakları her bir parçası öyle güzel ki,ömrümün sonuna kadar unutmayacağımı biliyorum bu yüzü.Onu nasıl unutabilirim? O benim en büyük aşkım,acım,tutsaklığım.

Ellerini tutuyorum,biraz ürkekçe.Ellerini tutmayı,ellerimi ısıtmasını özleyeceğim.İlk defa ona dokunmaya cesaretsizim,ilk defa titriyor ellerim böylesine,belki de uyanmasından korkuyorum.Uyanırsa gidemem,bakışları bir kez olsun değerse bana çivilenirim olduğum yere,biliyorum.

Bakışlarını,mavi gözlerini,ayrı bir özleyeceğim.

Bir yanım istiyor ki açsın gözlerini,bırakmasın ellerimi çünkü ben bırakmak zorunda kalacağım birazdan.Gitme desin bana,gideceğim çünkü az sonra.Soracak bana,gittiğin zaman daha mı iyi olacağız Lena?

Belki daha iyi olmayacağız ama uzun bir yolun var daha Sarışın,sen baba olmalısın.Ben yapamam ama bunu bir kadınla yaşamalısın,sen bunu tatmalısın.Sarı,kıvır kıvır saçları olan bir kızın olur belki,gözleri bal rengi.Belki de gözlerini babasından alan,az biraz hırçın bir oğlan çocuğu.Sen bir iz bırakmalısın bu dünyaya,diyorum ya,sen baba olmalısın.

Gülecek kafasını arkaya atarak,inanmayan gözlerle bakacak bana. "Saçmalama Lena,"diye mırıldanacak,kollarını açacak. "Gel kollarıma da uyuyalım,kabus gördün sanırım."

Kollarına gitmediğimde huzursuzca kıpırdanacak,doğrulacak olduğu yerde. "Çok mu kötüydü," diye soracak. "Bu sefer ne gördün?"

Isırmak zorunda kalacağım dudaklarımı,yoksa ağlamaya başlayacağım.Uzanıp parmaklarıyla dokunacak dudaklarıma,bu daha da körükleyecek o içimde kavrulan ağlama isteğini.Ah,parmaklarının dokunuşunu nasıl özleyeceğim.

"Oradaki bavul ne?" diye soracak,huzursuz bir gülüşle. "Gece gece hiç üşenmeden kalktın,şaka yapıyorsun bana Katherine."

Gözlerimi kırpmadan bakacağım ona,az sonra yaşlar düşecek.

"Giyinmişsin bir de...Hadi çıkar şunları da gel yanıma,uyumak istiyorum."

"Uyanmaman gerekiyordu,"diye fısıldayacağım,sesim bana bile zor ulaşacak.

"Hayır,uyanmam gerekiyordu,"diyecek yine aynı gülüşle.Huzursuz. "Uyanmasaydım ne anlamı kalacaktı şakanın?"

Cevap vermeyceğim,tam o anda düşmeye başlayacak yaşlar gözlerimden,tutmak için uğraşmayacağım,silmeyeceğim bile.

"Sen beni bırakmazsın," diye fısıldayacak sesi titreye titreye.Sesi.Sesini duymadan nasıl yapacağım? "Sen bana bunu yapmazsın,sen bana bunu yaşatmazsın."

Ellerimin arasına alacağım yüzümü.Yaşlardan önümü bile göremeyeceğim.Ellerini hissedeceğim sonra ellerimde. "Bak bana."

İki yana sallayacağım kafamı,bakamam.Giderken nasıl bakarım o güzel mavi gözlerine?

"Bak bana,Lena."

Kaldıracağım kafamı,tam düşündüğüm gibi,sisli gözleri karşılayacak beni.

"Kafan karışmış,tamam mı? Lütfen gel hadi,uyuyalım.Geçecek söz veriyorum.Yemin ediyorum ki geçecek Lena.Seni iyi edeceğim."

"Çok acı çekiyorum," diye bağıracağım hıçkıra hıçkıra.Kollarına düşeceğim sonra.

"Ben de güzelim,ben de."

Çıkacağım kolları arasından. "Bana onu hatırlatıyorsun."

"Ne?"

"Sen bana hep onu hatırlatıyorsun.Baş edemiyorum Ali,edemeyeceğim."

Omuzları düşecek sonra.Gözleri daha da buğulanacak.

"Mahvolurum gidersen."

Titreyecek dudaklarım. "Ben kalırken mahvoluyorum."

Olabilecek şeyler silsilesi gözlerimin önünde geçerken çakan şimşekle kendime geldim ve kontrol edercesine yüzüne baktım.Uyumaya devam ediyordu.Böylesi daha iyi,diye fısıldadım kendime.Böyle o daha iyi olacak.

Elimi saçlarına uzattım,her daim yumuşak ve okyanus kokan karamel rengi saçları darmadağınıktı.Oradan burnuna indi elim,yeni çıkan sakallarına, dudaklarına...Dudakları.Onu öpmeyi şimdiden özledim.

Ayağa kalktım ve banyoya girdim,yüzüme buz gibi soğuk suyu çarptığımda daha bir kendime gelmiştim.Mor havluyu alıp yüzümü kuruladıktan sonra aynaya baktım,güçsüz görünmek istemiyordum,güçlüydüm ben.Olmak zorundaydım.

"Hadi bakalım Kath," diye mırıldandım. "Gitme vakti geldi."

Odaya geçtim,siyah kazağımın üzerine deri ceketimi geçirdim,sırt çantamı taktım.Bavulumu ve telefonumu almamaya karar verdim,onu hatırlatacak hiçbir şey almamalıydım yanıma.Yalnızca kendi el yazımla yazılmış mektubu bıraktım baş ucuna.

Yatağın ucuna,ona doğru eğildim; filmin son sahnesine,romanın son sayfasına,şiirin son dizesine gelmiştik.Birazdan yazılar akmaya başlayacaktı beyaz perdede,birazdan kitabın son sayfasının ardından yazarın teşekkür yazısı görünecekti,birazdan şiirin bitişini belli eden şairin adı çarpacaktı gözümüze.

Uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım,gözlerim kapalı bu hissin tadını çıkardım.Son olduğunu bilmenin acısında katlanmaya çalıştım.

Ellerimle alnına düşen saçlarını geriye iterken gülümsedim ve kulağına eğildim.

"Olur ya,bambaşka bir dünyada,bambaşka bir hayatta karşılaşırsak gördüğün an öp beni.Öpemiyorsan bile sarıl, anlat bana beni."

Uykusunda gülümsediğinde ben de gülümsedim,güzel bir rüya görüyor olmalıydı.

"Sevgilim,beni sevdiğini anlat."

Continue Reading

You'll Also Like

203K 20.2K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
160K 18K 39
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
46.5K 3.6K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
18.2K 1.1K 34
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...