Gel ki nefes alayım,gel.

2.4K 195 239
                                    

"Poşetleri ver bana," dediğimde cebelleşmeye kısa bir süre ara verip elindeki poşetleri bana uzattı.Saçlarının uçları hala nemliydi,sabırsız bir hareketle alnına düşen saçları arkaya itti ve sonunda anahtarla kapıyı açmayı başardı.Eliyle önden geçmemi işaret ederken gülümseyerek ona öpücük attım.

"Yoruldun tabii," dedim elimdeki poşetleri mutfak tezgahına bırakırken.Salonun ışıklarını açtıktan sonra elindeki spor çantasını yere bıraktı.Yüzünde ukala bir gülüş vardı.

"Sana acıdım," dedi yanıma doğru yaklaşırken.Poşettekileri buzdolabına yerleştirmeye başladı.Makarna yapmak için tencereye su koyarak ocağı açtım.

"O yüzden mi yaptığımız dört yarışın üçünde yenildin?"

"Ben buna yenilmek değil,bilinçli yüzmek derdim.Arkamdan atlı koşuyormuş gibi davranmadım,senin aksine."

Başımı iki yana sallayarak güldüm. "İşte tam da bu yüzden dünyada sadece bir tane Michael Phelps var."

Dolaptan şarap kadehlerini çıkararak tezgaha koydu. "Kırmızı,beyaz?"

"En büyük Türkiye!"

"Türkiye'ye dönünce seni maça götüreceğim,unutturma.Amma hevesli gibisin."

"Kırmızı tabii ki," dedim makarna sosu için domates ve yeşil biber çıkarırken.Ardından ona dönerek güldüm. "Sadece vizyonsuzlar beyaz şarap içer."

Elinde tıpasını açmak üzere olduğu beyaz şaraba bakarken kaşlarını kaldırarak güldü,ardından dudaklarını yalayarak beyaz şarabı yerine bıraktı ve diğer kadehe de kırmızıdan koydu.

"Evet,her şey hazır sayılır.Ben duşa giriyorum Sarışın."

"Eee," dedi ben mutfaktan çıkmak üzereyken. "Sos?"

"Evet,sen yaptıktan sonra bir sosumuz olacak.Çok fazla karabiber koyma,çok acı oluyor sonra.İşin ben çıkmadan biterse sen de diğer duşa girersin.Hadi ama hızlı biraz!"

Arkamdan söylenmesine kıkırdayarak banyoya girdim,üzerimdekilerden bir hışım kurtularak duşa girdim.Ali'yi yeneceğim diye kendimi zorlamıştım,tüm kaslarım ağrıyordu.Saçlarımı ve vücudumu hızla yıkayarak klordan kurtuldum,suyu kapattıktan sonra üzerime bir havlu sararak banyodan çıktım.Sos kokusu tüm eve yayılmıştı ve diğer banyodan su sesi geliyordu.Bu basit an,hiç olmadığı kadar iyi hissettirdi beni.Ne aşk ne heyecan ne de adrenalin.Duyguların en güzeli buydu işte.

Huzur.

Odama girerek üzerime pijamalarımı geçirdim,aynanın önünde yüzümü kremlemeye başladım.Banyodan gelen su sesi kesildiğinde hareketlerini dinlemeye başladım.Kapıyı açarak kendi odasına geçti,çekmecesini açarak kıyafetlerini yokladı,klasik,en sevdiği eşofman altını aldı.Deodorant sıkmış olmalı.Birkaç ayak sesi,sanırım şu an havlusunu banyoya geri astı.Birkaç ayak sesi daha.İşte,şimdi odamın kapısının pervazına yaslanarak beni izliyordu.Yüzüme kremi iyice dağıttıktan sonra gülümsedim ona aynadan.

"Ben kazandım."

"Çünkü ben senden daha sonra girdim."

"Neyse ne," dedim kremi masaya bırakırken. "Kazandım.Bence su faturasının o kadar yüksek gelmesinin sebebi sensin.Ben senden birkaç dakika daha uzun duşta kalsam da tıraş olurken tüm suyu sen boşa akıtıyorsun."

Yatağa bıraktığım saç havlusunu alarak yanıma geldi ve saçlarımı kurulamaya başladı,hala aynadan birbirimize bakıyorduk.

"Her gün yüzüme binbir türlü maske yapan ben değilim ama.Hatırlıyorsan yüzüne sürdüğün kömür maskesini çıkarmak için bir saat cebelleşmiştik.O maske için giden suyla bir Afrika köyü rahatlıkla su ihtiyacını karşılardı.Bence kandırıldın zaten sen,kömür maskesi falan değildi o,bildiğin kömürdü."

Ay IşığıWhere stories live. Discover now