Adresim oldun benim.

4.2K 354 111
                                    

'Zaman yoktu,örneğin saçlarında.
Beni sevmiştin hatta.'

~~~

Karnımın üstünde,sol tarafıma yakın yerlerde bir ağırlık vardı. Bazı anlar olur ya,bir şey duyarsınız, bir şey okursunuz veya bir şey görürsünüz ve söyleyemediğiniz sözcükler dizilir boğazınıza. Nefes almayı unutursunuz saniyelik de olsa. Öyle anlardan birindeydim.

Dakikalardır Ali'nin evinin banyosunda,mavi çerçeveli aynada kendimle bakışıyordum. Gözlerimin etrafında kırmızılıklar vardı,dudaklarım da kırmızıya bulanmıştı. Her bir yaş onlar içindi. Ali için,o kadın için,dünyaya gelemeyen o melek için.

Oysa ne kadar da şanslı olurdu. Güçlü bir annesi,güçlü bir babası vardı ve bunlar her çocuğun sahip olduğu şeyler değildi. Yaşadıkları o kadar acı dolu zamandan sonra bir umut olmuştu onlar için belli ki. Onları ayakta tutan şey de onun geleceği düşüncesiydi.

Kapı ikinci kez tıklandığında bakışlarım otomatik olarak oraya döndü.

"Kath? İyi misin?"

Değildim. İyi falan değildim. Hafifçe öksürerek ses tonumu düzeltmeye çalıştım.

"İyiyim,geliyorum."

Suyu açıp birkaç defa yüzüme su çarptım,ardından hindistan cevizi kokulu havluyla kuruladım.

"İyisin," dedim aynadaki yansımama bakarken. "Gülümse Katherine."

Dudaklarım iki yana kıvrıldığında inandırıcı olmayı umuyordum,gözlerimdeki ve dudaklarımdaki kızarıklıklar azalmıştı. Beni tanımayan bir insan anlayamazdı ağladığımı.

Kilidi çevirip banyo kapısını açtığımda Ali'yi karşımda bulmayı beklemiyordum,yine de şaşkınlığım kısa sürdü. Ellerini kot pantolonun cebine sokmuş,sırtını bej rengi duvara yaslamıştı. Kapıyı açtığımda gözlerini yerden çekip bana çevirdi. Dudaklarını kıpırdattı,sonra söyleyeceği şeyden vazgeçip yüzümü inceledi. Gözlerimde ve dudaklarımda dolanan bakışlarına çatık kaşları eklenirken göz göze geldik.

"Ağlamışsın," diye fısıldadı. Sonra da burukça gülümsedi,sanki beni avutmak ister gibi. Asıl avutulması gereken kişi oydu. Bebeğini kaybetmişti,aşık olduğu kadın kim bilir neredeydi. Ve görünen o ki yalnızdı ama hala ağladığım için beni avutmak istiyor gibiydi.

"Ağlamadım," dedim inandırıcı olmaya çalışırken. Sonra da güldüm. "Ne demişti seninki? Bir erkeğin karşısında ağlayacak kadar aciz değilim ben."

Ben gözlerimi gözlerine diktiğimde bana yaklaştı,elleri havalanıp iki gamzemin olduğu yerde durduğunda şaşkınlıkla onu izliyordum. Aramızda nefeslik mesafe dahi kalmamıştı.

"Benimki,bunu söyledikten birkaç hafta sonra kollarımda ağladı defalarca,o kadar takılma." Elleri gözlerimin altında dolandı,sonra da iki elini yavaşça yanına indirdi. "Hem sen hiç ona benzemiyorsun,için rahat olsun."

Salona doğru yürümeye başladığında arkasından baktım,söylediği söz üzerine düşünmemeye çalıştım çünkü düşünürsem kırılırdım. O yüzden düşünmedim,deşmedim ve adımlarımı onun peşinden salona yönelttim. Biraz önce oturduğumuz kanepede,kendi yerinde oturuyordu. Ben de yavaşça yanına oturdum.

"Biraz da sen anlatsana Selin," diye konuştu. Ona döndüm. "Kendinle ilgili hiçbir şey anlatmıyorsun."

"Kendim hakkında konuşmayı sevmem."

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin