Benim Olsan?

Galing kay sadece_hayal_et

44.8K 1.5K 210

"Ben kimsenin değilim!" "Benim olsan?" ____________________________ "Birincisi senin hayatın ve senin f... Higit pa

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm ~SON~

Giriş

8.1K 130 24
Galing kay sadece_hayal_et


Kışın dondurucu soğuğuna aldırmadan yürümeye devam ediyordum.Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Caddeyi aydınlatan tek şey patlamak üzere olan sokak lambasının sarı ışığıydı. Nadiren geçen arabaların farları göz kamaştırıyordu. Aç kedilerin miyavlamaları haricinde korkunç bir sessizlik hakimdi .Topuklu ayakkabılarım taş zeminde tok sesler çıkarıyordu. Yüzümü yalayıp geçen rüzgar paltoma biraz daha sıkı sarılmamı neden oldu. Bu saatte dışarıda olmam ilginç bir şekilde beni korkutmuyordu. Belki bunun sebebi yıllardır süren yalnızlığımdı. Belki de artık kaybedecek hiç bir şeyimin kalmamış olması...

~~~

Yine berbat bir güne uyanmanın ezikliğini yaşıyordum. Yataktan kalkmak istemememin sebebi ne harika bir uyku çekmiş olmam ne de rahat bir yatağa sahip olmamdı. Böyle şeylerin sadece filmlerde ve kitaplarda olduğuna inanıyordum.

Bana göre hiç bir hayat filmlerdeki gibi toz pembe değildi. Ne kadar zengin veya mutlu olursanız olun bunları bozacak dertler hep peşinizde olurdu. Zengin olursanız paranın getirdiği onlarca yük mutlu olmanızı engellerdi. Birazcık mutlu olsanız da fakir olmanın ezikliği mutluluğunuzu sömürürdü.

Ama yine de ailenize veya sevdiklerinize tutunabilirdiniz. Bense hem mutsuz hem parasız hem de ailesizdim.

Gerçekleri hatırlamak zaten diplerde olan moralimi daha da aşağı çekerken ayağa kalkıp gerindim. Lavabonun yanına gelerek buz gibi suyu yüzüme çarptım. Bu beni biraz kendime getirmişti. Kafamı kaldırarak kırık ve oldukça kirli aynadan yansımama baktım.

Sefildim. Hem de çok. Ama buna rağmen güçlü kalmaya çalışıyordum. Duygularımı tozlu raflara kaldıralı çok olmuştu. Dolayısıyla suratım ifadesizdi. Kimse dışarıdan ne düşündüğümü anlayamazdı. Zaten çoğu kişi bana yaklaşmaya bile korkardı.

Düşüncelerin uzaklaşmasını sağlayabilecekmiş gibi kafamı iki yana salladım. Sıfır hayat enerjimle kapakları bile olmayan dolabımın önüne geçip askılardan birini dışarı çıkardım.

Siyah dar mini elbisemi giydikten sonra siyah delikli çorabımı bacağıma geçirdim. Yine kırık aynamın karşısına geçerek koyu kırmızı rujumu dudaklarıma sürdüm. Gözlerime de siyah göz kalemi ve rimel uyguladım. Saçlarımı açarak omuzlarımdan aşağı bıraktım. Zaten doğuştan dalgalı olan saçlarımı sadece tarayarak hazır hale getirdim. Dizime kadar gelen deri paltomu ve platform topuklu ayakkabımı giyerek hazırlığımı tamamladım.

Yine her zamanki siyahlığıma bürünmüştüm. Mavi gözlerimi ve beyaz tenimi saymazsak simsiyahtım. Ruh halimi en iyi anlatan renk siyahtı çünkü. Bu denli hayattan soğumuş bir haldeyken cıvıl cıvıl renklerde kıyafet giymemi kimse benden bekleyemezdi zaten. Bazen gözlerimin siyah olmasını bile istediğim olurdu.

Sefilliğimi son derecede belli eden ultra ezik telefonumu küçük çantama atarak kapıya çıktım. Evimden birazcık daha soğuk olan havaya çıkınca ürpermiştim. Kapıyı kilitlemeye gerek bile duymadan kapatarak anahtarı çantama attım.

Yeterli param olmadığı için otobüsle gitmek zorundaydım. Ama en yakın otobüs durağı bile yirmi dakikalık yürüme mesafesindeydi. Ne yazık ki şanssızlığım burada da yüzünü gösteriyordu.

Buz gibi havada fazlasıyla yürüyerek en sonunda otobüs durağına varabilmiştim. Saatini ayarlayarak geldiğim için fazla beklemeden otobüse bindim. Her zamanki gibi tıklım tıklım doluydu. Kapıya yakın bir yerde durarak dengemi sağlamaya çalıştım. Hava soğuk olduğu için şoför camları açmıyordu. Bu her ne kadar ısınmamı sağlasa da otobüsün berbat kokmasına neden oluyordu. Ben de elimden geldiğince az nefes almaya çalışıyordum.

Otobüsteki yolculara baktım. Çoğu benim gibiydi. Sefil ve parasız. Ama bana oranla daha güçsüz duruyorlardı. Herkes benim gibi güçlü olamıyordu malesef.

Kadının birinin yanındaki çocuğa baktım. Beş parasız olması umrunda bile değildi. Annesinin eteğini çekiştirerek çikolata istiyordu. Kadına ne kadar üzülsem de o çocuk yerinde olmak için her şeyimi verirdim. Çünkü hiç bir şeyden haberi yoktu. Tek düşündüğü oyun ve çikolataydı. Onları alamadığı zaman üzülse bile birkaç dakika sonra unutup eski neşesine geri dönüyordu. Keşke hiç büyümeyip, hep çocuk kalsaydım dedim içimden.

Kıskandığım çocuk bir anda kafasını bana çevirdi ve bana sıcacık bir gülümseme yolladı. İlk başta ne yapacağımı bilemedim. Bütün soğukluğuma rağmen çocuk bana gülümsüyordu.

Yüzümdeki soğukluk maskesini bir saniyeliğine çıkarıp ona karşılık verdim. Çocuk neşeyle önüne dönünce bende maskemi geri taktım. Bu kadardı işte, mutluluğum bu kadardı.

Otobüs durunca kapıya yakın durmamın avantajından yararlanarak kendimi hemen dışarı attım. Temiz hava ciğerlerimi doldururken yürümeye başladım.

Hayatımın çoğunun geçtiği barın önüne geldiğimde son kez tertemiz bir nefes alarak içeri girdim. Daha erken olduğu için boştu. Sadece tezgahın arka tarafında bardakları dizen Mert vardı. Yanına gidip paltomu askılığa asarken "Günaydın" dedim.

Birden irkildi. İşine o kadar dalmıştı ki benim geldiğimi bile farketmemişti. Bana dönüp "Oo , barımızın sultanı gelmiş. Şeref verdiniz efendim" diyerek reverans yaptı.

Munzurca "Şapşal" derken gülümsüyordum. O da sırıtarak işine geri döndü.

Tezgahın üstündeki önlüğü belime bağladıktan sonra bezi elime aldım. Tezgahın arkasından çıkararak masaların yanına gittim. Sandalyeleri düzelttikten sonra masaları silmeye başladım.

İki yıldır bu barda garsonluk yapıyordum. Buradan kazandığım ufak maaşla da yaşamaya çalışıyordum. Bu iş olmasaydı iğrenç de olsa bir evim olmazdı. Sokaklarda dilenmek zorunda kalırdım. Bu yüzden Mert'e çok şey borçluydum. Beni buraya o getirmişti ve patrondan rica etmişti. Patronun hemen nasıl kabul ettiğini bilmiyordum. Mert'e de bu zamana kadar hiç sormamıştım. Patronun iyilik meleği gibi biri olduğunu düşünmüştüm. Hala da öyle düşünüyordum. Çünkü patronu şimdiye kadar hiç görmemiştim.

Mert... Beni bir barda bulup tanışmak için zorlamıştı. İlk başta ona sıcak davranmamıştım. O gece çok içip sarhoş olunca farkında olmadan bütün hayatımı anlatıvermiştim. Bana acıyıp yardım etmek istediğinde elbette kabul etmemiştim. Birkaç gün düşündükten sonra başka çarem olmadığını anlayınca onu bulmuştum. O da bana bu işi vermişti. Onunla her zaman çok yakın olmuştuk. Ama hiçbir zaman başka anlamda yakınlaşmamıştık. İki yıldır sadece dosttuk. Zaten bu zamana kadar ikimizinde aklından başka bir ihtimal geçmemişi.

Saat ilerledikçe içerisi kalabalıklaşmaya başlıyordu. Barda fazla kişi çalıştığı için benim de yeterince boş vaktim oluyordu. Masanın birine içkilerini götürmeye gittim. Bardakları tepsiden alıp masaya dizerken beni süzen adamlara yapmacık gülümsemelerimden yollamayı da unutmadım.

Tam arkamı dönüp gidecekken biri beni kolumdan çekince dengemi sağlayamayıp adamın kucağına düştüm. Adam tepsiyi elimden alıp masaya koydu. Bense böyle şeylere alışık olduğum için hiç bozuntuya vermedim. Adamın kucağına düzgünce yerleşerek eteğimi düzelttim. Adamın yüzüne baktım. Genç sayılırdı ve oldukça çekiciydi. Elleriyle yeni düzelttiğim eteğimin uçlarıyla oynarken "Öyle cilve yapıp yapıp kaçmak var mı güzelim" diyerek dudaklarıma yapıştı. Eğer adam zengin görünümlü olmasa umursamaz ve karşılık vermezdim. Sadece fazladan bahşiş kazanabilmek için hemen karşılık vermeye başladım. Çok sert ve ustaca öpüyordu. Ellerimi saçlarına daldırdım. Adam da bundan cesaret alarak eteğimin altındaki elini daha da yukarı çıkardı. Dudaklarını dudaklarımdan ayırarak boynumu emmeye başladı. Bir eliyle sütyenimin ucuna para sıkıştırıp diğer elini eteğimin altından biraz daha yukarı çıkardığı sırada dudakları da kulağımın hemen altındaydı.

"Seni şimdi istiyorum cilveli kız" diyerek dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdı.

İnanması güçtü ama bu zamana kadar kimseyle yatmamıştım. En son noktaya geldiğim zamanlar olsa da hala bakireydim. Sırf para için bekaretimi satacak kadar da alçalmamıştım. Ve bunu da bozmaya hiç niyetim yoktu.

Adam elini yine hareket ettirince "Bu kadar yeter" diyerek aniden kucağından kalkıp işime geri döndüm. Adamın arkamdan ağzı açık bir şekilde baktığını hissedebiliyordum.

Ama yapacak bir şey yoktu, ben buydum!

<><><><><><>

Eveett nasıldı bakalım? Umarım hoşunuza gitmiştir. Giriş bölümü olduğu için karakterimizi biraz tanıtım. Hikayenin devamı böyle gitmiyor ona göre ;)

Beğenip beğenmediğinizi veya tavsiyelerinizi yorumlara yazarsanız beni çok mutlu edersiniz. Bu hikayenin tutup tutmayacağı hakkında bir fikrim yok. Ama tabiki tutmasını isterim. Lütfen yorum yazın. Ha bir de eğer güzel kapak yapmayı becerebileniniz varsa bana kapak yapabilir mi? Gerçekten çok makbule geçer ;)

Ayrıca diğer kitabım "Yeni Şehir, Yeni Hayat" a da bakmanızı tavsiye ederim. O benim ilk göz ağrım ;) Görüşmek üzereee :))

NOT: TANITIM FİLMİ MULTİMEDYADA

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

291K 3.7K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
130K 9.6K 17
/Aile Kurgusu/ Yeni bir ev, yeni insanlar, aynı baba fakat farklı ruh. Gözlerinde yoktu artık küçük bir çocuk, çoktan terk etmişti yuvasını. Heyecan...
4.5M 334K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
1M 48.3K 59
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...