8. Bölüm

2.1K 82 12
                                    

~8. Bölüm~

Poyraz ve Mert'in beni taciz eden adamı öldüresiye dövdüğü günün üzerinden bir hafta geçmişti. Bu zaman içerisinde ilginç bir olay yaşamamıştım. Mert'le ettiğimiz kavgayı unutmuştuk ve her zamanki halimize dönmüştük.

Tabi bir de Poyraz her gün bara gelmeye devam ettiği için biraz daha yakınlaşmıştık. Ama hala aramızdaki ilişkinin bir adı yoktu. Bana kalırsa ben arkadaş demeyi tercih ediyordum. Zaten daha ileriye gideceğini de zannetmiyordum.

Birden esen rüzgarla kot ceketimin kollarını elimin içine çekiştirerek sıktım. Yine her zamanki bankta oturup denizi seyrediyordum. Hayatım o kadar monotonlaşmıştı ki sürekli aynı şeyleri yapıyordum. Buraya gelip oturmak bile benim için bir alışkanlık olmuştu artık.

Ve bu monotonluğa biraz daha monotonluk katmak için Poyraz bana doğru geliyordu. Yanıma geldiğinde "Selam" diyerek banka oturdu.

Ben de "Selam" diye mırıldanırken selamlaşmamızın bile yakınlaştığımızı belli ettiğini farkettim. Çünkü önceden olsa hiç bir şey demeden yanıma oturur ve beni iğnelerdi. Şimdiyse en azından selam verip iğneliyordu.

"Artık bir evin olmadığını düşünmeye başlayacağım."

Yine birbirimiz yerine denize bakarak konuşuyorduk.

"Ne tesadüf, ben de senin için aynı şeyi düşünmeye başlamıştım."

Rüzgardan dolayı gözümün önüne gelen saçları elimle geriye doğru iterken toka takmış olmayı diliyordum. Pantolonumun üstündeki küçük sineğe tırnağımın ucuyla vurarak uçuşunu izledim. Göremeyeceğim kadar uzaklaştığında gözlerimi Poyraz'a çevirdim. Benim ona baktığımı hissederek bana doğru döndü.

"Hayret bugün simit yemiyor musun?"

"Ne o yine benim yarımımı yemek mi istiyordun?"

Dediğim şey üzerine hemen gözlerimi kaçırarak dudağımı ısırdım. Neden bu konuyu açmıştım ki. Soruyu soran da bendim utanan da.

Poyraz da sorum karşısında rahatsız olarak önüne döndü. Başka bir şey dememesi beni rahatlatmıştı fakat hala utanıyordum. Üstelik utanması gereken kişi oydu.

Rüzgar kendini bir kez daha hissettirdiğinde eve gitmem gerektiğini düşündüm. Son kez soluma bakarak Poyraz'ı yokladım ve ayağa kalktım. Ben kalkınca başını bana çevirdi.

"Hava bozuyor, ben gitsem iyi olacak."

Poyraz 'Git o zaman' demek yerine ayağa kalkınca şaşırmıştım. Değişiyordu.

Şaşkın bakışlarım arasında bana doğru gelerek sırıttı. "Ben de geliyorum."

Şaşkınlığım ikiye katlanırken Poyraz yürümeye başlamıştı. Kendime gelip hızlıca yürüyerek onunla aynı mesafeye geldiğimde kolundan tutup kendime çevirdim. "Nereye geldiğini sanıyorsun sen?"

Kolunu tutan elime bir bakış atıp yürümeye devam ettiğinde sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Yine olduğum yerde durmayı bırakıp ayaklarımi harekete geçirdim. Ona yetişebildiğimde bu sefer durdurmadım, yanında yürümeye devam ettim. Ara sıra göz ucuyla ona bakıyordum ve umursamaz tavırlarla gözünü karşısına dikmiş olduğunu görüyordum. Elleri ceplerindeydi ve sanki ben yokmuşum gibi yürüyordu.

"Eve gidiyorum biliyorsun değil mi?"

Tepkisini görmek için başımı ona çevirdim. Kafasını eğip kaldırdığında evet dediğini varsaydım. Ona engel olmaya çalışsam yapamayacağımı biliyordum. Boşu boşuna kendimi yormama gerek yoktu. Onu tanıdığım birkaç hafta içinde ne kadar inatçı biri olduğunu öğrenmiştim.

Benim Olsan?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora