:) Eveeet geldik yarıyıl tatilineee! Karneler nasıl gençler? Şahsen benim berbat.2 tane 1im var biolojiii ve fiizk :) nasıl sayısal öğrencisiyim bende bilmiyorum...
Herneyse boşverin karneyi falan ben sizee feci arzu kokan bir bölüm yazdııım :) Umarım beğenirsiniz :) Bugün bir bölüm daha yazabilirim belki.Dershaneye gideceğim gelince yazmaya başlarım.
Hadi sizi tutmayayım :) Bol yorum ve vote bekliyorum sizden...
Not:"Birazcıkcık cinsellik içeren bir bölüm.Çok sorun olacağını sanmıyorum ama rahatsız olurum diyenler okumasın bence."
Paylaştığım şarkıyla beraber okuyuuun :)
Bu arada burdan Bernacimcimcim'e Begümcüme selamlar <3
İyi okumalaaar!
At arabasının yanına geldiğimizde aklıma Trihan'ın yarası geldi.
Trihan'ın yanına gidip "Yaran nasıl oldu? Hekimlere gösterdin mi? " diye sordum.
Trihan soğuk sesiyle " Hıhı...Pansuman yaptı ve merhem verdi." dedi.
"Tamam ben merhemi sürerim sana." dediğimde Trihan hafiften gülümsedi ve "Zahmet etmeyin siz.Ben beni isteyen bir kadına sürdürürüm merhemi." dedi ve at arabasına bindi.
Oracıkkta kala kalmıştım! Trihan resmen ona oda da terslemem yüzünden bana trip atıyordu! Sizce kim haklı? Birisinin bizi görme ihtimalini düşünen ben mi yoksa zevk almak isteyen Trihan mı?
"Isolde yolunuz açık olsun kızım." diyen Leydi Elena'nın yanına gittim.
"Saolun Leydim.Geldiğimde siz burada olacak mısınız? " diye sorduğumda bana gülümseyrek "Ah bilemiyorum tatlım..." dedi.
"Ben sizi tekrardan görmek çok isterim...Biz gelene belki gitmiş olursunuz ama nolur tekrardan ziyaret edin burayı."
"Tabiki! Sen bu Sarayın hanımı olduğunda beni davet eder etmez gelirim hemen canım.Hadi Trihan'ı bekletme."
Beklesin banane.
Ona kafamı salladım ve Leydi Katherina'nın yanına gittim.
"Leydim...Keşke sizde gelseydiniz." dediğimde Trihan arkadan "Isolde gelecek misin yoksa yalnız mı gideyim?" dediğini duydum.
"Bensiz gidemezsin Trihan . Daha iyi bi koz bul bir dahakine ." dedim ona dönmeden.Leydi Elena "Vay canına.İşte hayal ettiğim gelin!" dediğinde ona gülümseyip "Bu aralar gergin biraz.İdare etmeye çalışıyorum." dedim.
"En iyisini yapıyorsun canım."
Leydi katherina bana at arabasına kadar eşlik edip "Isolde anneme dikkat et...Biraz seninle uğraşabilir ama sen sakın karşılık verme,sakinliğini korumaya çalış." dedi.
"Peki Leydim dedişlerinize uymaya çalışacağım." dedim ve arabaya bindim. Arabaya biner binmez Trihan " Daha ne kadar beni bekletmeyi düşünüyordur acaba? Geç kalacağız." dedi.
"Tamam geldim işte sakin ol." dediğimde bana ters ters baktı.
Onun tam karşısına oturmuştum.Benimle göz göze bile gelmiyordu. Nesi vardı bu adamın? Bana meydan okumaya mı çalışıyordu hala? Haksız yere...
"Hep böyle susacak mıyız?" diye sorduğumda Trihan kafasını pencereden çevirmeden "Ben böyle iyiyim." dedi.
"Ama ben sıkıntıdan öleceğim! Neden konuşmuyoruz?" diye sorduğumda derince nefes alıp verdi ve "Biraz kafa dinlememe izin ver Isolde." dedi.
Bende susup pencereme döndüm.Resmen hala devam ediyordu tribine. Yaklaşık olarak 1 saat geçtiğinde Trihan'a dönüp " Annen kaç yaşında? " diye sordum.
"Kraliçe Helena diyecektin heralde." dediğinde kendimi çok tuhaf hissettim...
"Özür dile-"
"Özür delemek yok demiştim Isolde." dediğinde "Senin neyin var lanet olası!" diye çıkıştım.
Başını bana döndürüp iyice arkasına yaslandı.İki kolunu yana açıp "Hiç bir şeyim yok...Bence senin bir şeyin var.Ateşin falan mı çıktı acaba? " diyerek benimle dalga geçtiğinde ona gözümü kısarak baktım.
"Hala odada olanlar yüzünden bana böyle davranıyorsun...Suçumu söyler misin bana?" dediğimde gözlerime bakıyordu.
"Birini arzulamamak suç olmasa gerek..." dediğinde ona hayretle baktım.
"Ah! Tanrım ! Sen manyağın tekisin Trihan.Seni istemediğimi mi düşünüyorsun hala? Saçmalık bu."
Trihan hareketlenip yerinden bana uzandığında " Sana yaklaştığımda benden uzaklaşmaya çalışıyorsun Isolde." dedi.
"Hayır öyle bir şey yok! Senden uzaklaş mıyorum ben! Sen doğru yer ve zamanı ayarlayamadığından sana öyle davranıyor olabilirim."
"Doğru zaman öyle mi? Tanrım ! Ben seni heran arzuluyorum Isolde."
"Trihan...Odama gelip hizmetçimi kovdun ve kapıyı kilitledin! Sen hizmetçi olsan ne anlardın? Ben söyleyeyim istersen...Sevişmek için yanıp tutuştuklarını anlardım." dediğimde biraz sinirlenmiştim.
"Tamam Isold konuşmayalım tamam mı? "
"Bana Isold deme!" dediğimde iyice sinirlenmiştim.
"Lanet olsun! Tamam demiyorum! Hiç bi şey demiyorum sana..." dedi ve yine penceresine döndü.
Egoist şeytan!
Off! Ne kadar sıkıcı bir yolculuk böyle? Ben suskun biri değilim ki! Resmen 2 saattir konuşmuyordum...
İyice sıkılmaya başladığımda tekrardan Trihan'a döndüm.Salak öküz pislik! Hala dışarıyı izliyordu! Ona meydan okumamın zamanı gelmişti bence.
Aklıma çok can yakıcı bi fikir gelmişti.
"Tanrım çok sıcak!" diyerek saçlarımı arkaya atıp boynumu açıkta bıraktıp.
Bu sırada Trihan hala gözlerini dışarıya dikiyordu.
"Sanırım bu korsenin için de öleceğim..." dediğimde bu sefer bakışlarını bana çevirmişti. "Korsemi çözer misin? " dediğimde bana hayretle baktı.
"Bunu hiç sormadın kabul ediyorum Isolde." diyerek gülümsedi.
En azından gülümsemişti bu da bir şey! "Çok sıcak ve nefes alamıyorum bu korsenin içinde.Lütfen Trihan." dediğimde bana gülerek bakıyordu.
"Şimdi onu çözmekle uğraşamam Isolde." dediğinde yenilmenin tadıını alıyor gibiydim...
Maalesef.
" Trihan...Lütfen.Gerçekten Nefes alamıyorum." dediğimde bakışları gözlerimden dudaklarıma kaydı.
Sonra başını yine penceresine çevirdi. Ah! Gıcık! Seyisin olduğu taraftan tahtayı tıklatıp " Arabayı durdurur musunuz acaba?" dedim beni duymasını umut ederek.
"Neden efendim bi sorun mu var?" dediğinde Trihan bana döndü.
Trihan'ın gözlerine bakarak " Hava çok sıcak ve ben bunaldım.Şu korsemi-" diye deva edecekken Trihan yerinden fırlayıp eliyle dudaklarımı kapattı.
"Ah! Delirdin mi sen? Isolde." dediğinde eli dudaklarımın üstündeyken " Hıhı delirdim seni piskopat lord bozuntusu." dedim ama sanırım dışarıya biraz boğuk bi sesle çıktı.
Elini dudaklarımdan çekip " Ne istiyorsan ban söyle.Arabacıya mı korseni çözdürecektin yani? " dediğinde gülümseyerek " Napayım sen beni tersledin! Bende bu korseden kurtulmak için son çağre arabacıya seslendim." dedim.
"Tamam dön arkanı baş belası." dediğinde kazanmanın zaferiyle gülümsedim ve ona arkamı döndüm. Korsemin iplerini yavaşça açmaya başladığında biran da ona dönüp " Ah! Vazgeçtim! Sanırım böyle iyiyim." dedim ve ondan uzaklaştım.
Bunu yapmaktaki amacım Trihan'ın dikkatini kendime çekip onun yol boyunca onun aklında olmaktı. "Isolde..." "Efendim Lordum." dediğimde ona istekli bakmaya çalıştım.
"Bence...ah! Herneyse." diyip eski yerine geçti. Onun ne diyeceğini üstelemedim ve önüme döndüm. İşte şimdi işler tersine dönmüştü! Trihan benden gözlerini alamıyorken bu sefer pencereden dışarı bakan bendim...
"Annen iyi biri değil mi?" diyerek Trihan'a döndüğümde oda bana bakıyordu.
"Kraliçe Elena demek istiyorsun değil mi? ." diyip beni bi kez daha tersledi!
"E-eve-t..." diyerek kekeledim.
Beni utandırmıştı. "Her çocuk annesine iyi der."
"Ben anneme diyemiyorum ama.Onu tanımadım ki hiç." dediğimde Trihan bana derinden bakıyordu.
"Anneni tanımak yerine sevmeyi dene.O zaman bi bakmışsın ki onu herkesten çok tanımışsın!" derken bana gülümsüyordu.
"Ben annemi seviyorum zaten...Beni dünyaya getirmek için kendi canını hiçe saymış.Keşke yapmasaymış..." dedim ellerimi birleştirip tırnaklarımı sürtüyordum birbirine.
"Neden? Hiç olmamayı mı dilerdin?"
"Hayır...Mesela hiç bu suratını çekmemeyi dileyebilirdim." dedim gülümserken.
"Suratımda bi' şey yok Isolde Malcolm." dedikten sonra yerinden kalkıp yanıma geldi.
"Gayette var Trihan Laurent Malcolm." dedim onunla inatlaşarak.
"Peki..Sizce neden var Isolde Malcolm?" "Henüz Malcolmlardan değilim Trihan Laurent Malcolm."
"Sorumu geçiştirmeyin Leydim." dediğinde iyice yanıma yaklaşmıştı.
"Geçiştirdiğim yok.Te-tekra-rardan sorun Lordum." derken Trihan'ın sıcak nefesinin yüzüme çarpmasıyla kekeledim.
"Diyorum ki...Sizce suratımın bu durumda olma nedeni ne olabilir?" dediğinde yüzüne yaklaştırdım başımı.
"Şımarıklık." dedim gülümseyerek.
"Ha?"
"Ukala olmanın yanında şımarıksın.Elindekinizle yetinmiyorsunuz Lordum."
"Ya öylemi? "
"Öyle!" dediğimde Trihan iyice bana yaklaştı.
O yaklaşırken ondan uzaklaşmaya çalıştım ama oturduğum yerin sonunda gelmiştim. "Elimde olan şeyleri iyi değerlendirmeye çalışırım Leydim.Mesela zevklerim için."dedikten sonra belimden tutup beni kucağına otutturdu. Bunu yaptığında hafif çığlık atmıştım.
Kendimden geçmiş gibi gülerken "Hey! Bırak beni zevk avcısı!" diyordum.
"Ah! Bu zevk avcısı ceylanını asla bırakmaz! Hele ateşli bir ceylanı ? Asla!" dedikten sonra elbisemi eteklerinden tutup yukarı çekti.
Ona engel olmaya çalıştım ama başarısız oldum her zamanki gibi. Bacaklarımı açıkta bıraktıktan sonra beni iyice kendine çekti.Şuan iki bacağımda Trihan'ın beline dolanmış bir şekkide onun kucağında oturuyordum.
Ne kadar cezbedici bir durum değil mi?
Ah bide beni düşünün!
"Öp beni!" dediğinde gözlerimi büyütmüş ona bakıyordum.
"Trihan..." "Öpecek misin yoksa seni soyu-"
" Ah ! Pislik." dedim gülümseyerek.
"Seni öpeceğim...Ama bi şartla?" dediğimde aklımdan türlü oyunlar geçiyordu.
"Ah! Tamam ,ne siktiğimin şartını söyleyeceksin?"
"Seni her öptüğümde bana annenle ilgili bir bilgi vereceksin." dediğimde söylediğim şeyi söylediğime biran kendimde inanamadım.
"Zekice..."
"Zekiyimdir..."
"Başlayalım o zaman bayan zeki Malcolm." dediğinde kafamı salladım.
"Annem yapmacık hareketlerden hoşlanmaz!" deyip dudağını benimkine sürttü. Dudaklarımı aralayıp onu öpmeye başladığımda dudaklarından bir inilti kopmuştu.
Elllerimi boynuna götürüp ona daha fazla yaklaştım. Dudaklarımı ayırdığımda nefes nefese " Baş-ka?" dedim.
O henüz kendini toparlayamamıştı.Sıcak nefesi yüzüme çarptığına titrediğimi hissettim.Bu adam beni tek nefesiyle öldürebilirdi...
"Ah! An-nem...Yumurta sevmez." dediğinde dudaklarıma uzanmıştı ama hemen geri çekilip "Bu bilgi sayılmaz ama?" dedim.
"Bilgi bilgidir huysuz köy ördeğim." dedi ve dudaklarıma yapıştı.Onu engellemek aklımdan bile geçmemişti.Ona karşılık vermeye başladığımda öpücükleri başımı döndürüyordu sanki. Dudaklarımızı nefes almak için ayırdığımızda başıımı boynuna gömüp nefeslerimi ayarlamaya çalıştım. "Bu oyunu sevdİm.Ver bilgiyi al öpücüğü." derken Trihan beni güldürmüştü.
Bu adam resmen şapşalın teki!
"Ama işe yarar bilgiler vermen lazım." "Hımm...Bir düşüneyim..." dediğinde boynuna dudaklarımı sürttüm.
"Beni tahrik etme Isolde..." derken gülüyordu.
"Aklına güzel işe yarar bilgilerin gelmesini sağlamaya çalışıyorum Trihan."
"Yanlış yapıyosun.Bu yaptığın beni başka düşüncelere götürmekten başka bir işe yaramıyor." dediğinde başımı kaldırıp yüzüne odaklandım.
"Ne gibi düşüncelere?" "Gerçekten bunu duymak istediğinden emin misin?" diye sorduğunda istemsizce dudaklarımı dişledim.
Kafamı sallayıp "Hıhı..." dedim. "Tamam...Mesela , saçlarının yatağıma dökülmüş , vücudunun kıvranışlarını..." dediğinden sözünü tamamlamadan dudaklarıma yöneldi ve uzun uzun öptü. "İsmimi haykırdığın..." derken kulağıma eğildi. "O sadece bize ait olan geceleri düşünüyorum." dedi fısıldayarak. Bu beni oldukça tahrik etmeye yetmişti! Bunu bilerek yapıyordu galiba. Kulağına eğildim ve hassas noktasında dilimi gezdirdim.İnlediğinde kendimden geçmiştim resmen.
Fısıldayarak "Seni istiyorum..." dedim ve vücudumu ona bastırdım.
"Ah! Tanrım...Isolde sen bana az önce seni istiyorum mu dedin? "dediğinde yanaklarıma elini koyup yüzümü kendisine çevirdi.
"Şey...Sa-sanırı-rım ev-vet."
Trihan bana uzun süre baktı.Sessiz at arabasında sadece birbirimize bakıyorduk.Onu istediğimi söylemiştim değil mi?
Evet.
Çünkü onu istiyordum...
Bana dokunmasını...
Ateş gibi kıvranmayı...
Beni keşfetmesini istiyordum...
" Efendim Kraliyet Sarayı'na neredeyse geldik." diyen arabacının sesi arabada duyulduğunda ikimizde gözlerimizi birbirinden kaçırdık.
"Gelmişiz galiba..." dediğimde Trihan beni hızla altına aldı!
"Bence Kraliçe Elena biraz bekleyebilir." dedi ve dudaklarıma yöneldi.Sert bi şekilde öpmesi başımı döndürmeye yetmişti.Bu adam mükemmel ötesi bi varlık !
Dudaklarımda gezinen dili ağzımı açmam için beni zorluyordu. Elini dudaklarıma getirip iki dudağımı ayırdı.Ona engel olmak yerine ağzımı açıp dillerimizin buluşmasına izin verdim. Tanrım! Bu akıl almaz bi şekkilde çok süper bi şeydi.(bu nasıl bi cümleydi yaa ahahha ) Dışardan bakılınca iğrenç görünen şey şuan bütün duygularımı ayağa kaldırmıştı. Onu ölesiye istiyordum. Dudaklarımız ayrıldığında derinden inledim.Kafamı arkaya atıp nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım.Gözlerimi istemsizce kapatmıştım. Trihan'ın sıcak nefesi başımı döndürüyordu. Trihan'ın dudaklarını boynumda hissettiğimde ağzımdan kısık bi inleme kaçtı.
"Ah! Isolde..." dediğinde eteğimin ucundan tutup yukarı çekti.Bacaklarımı ayırmak için hareketlendiğinde biran telaşlandım.
"Trihan..." diye seslendiğimde gözlerimi açmıştım.
"İzin ver köy ördeğim...Sana istediğini vermem için izin ver." dediğinde kafam allak bullak olmuştu.
"Olmaz..."
"Isolde."
"Bu-buna hazır değilim." derken kalbim sanki delirmiş gibi atıyordu.
Trihan gözlerime uzun uzun baktı. Hızla bana yönelip kafasını boynuma gömdü.
"Bana yalvarmanı izlemek zevkli olacak köy ördeğim." dediğinde boynumdan çeneme ordanda göğüslerime yol izlemişti.
Açıkta olan göğüslerimin üzerinde dudakları gezindiğinde inlememek için dudaklarımı ısırıyordum. Trihan elbisemi biraz aşağa çekip göğüslerimi tamamen açıkta bıraktı. Kafasını göğüs uluğuma gömdüğünde elini bacaklarımda hissetmiştim.Yavaş yavaş yukarı çıkıp göğsümü kavradı. Yaptığı hareketler inlememi sağlıyordu. Kafamı arkaya atıp gözlerimi kapattım.
"Gözlerini aç." dediğinde buna cesaret edeceğimi sanmıyordum. Tekrardan "Gözlerini aç Isolde." dediğinde kafamı iki yana sallayıp "Hayır..." dedim.
Trihan göğsümün sertleşmiş tepeciğini ağzına aldığında çığlık atmıştım resmen! Gözlerimi açıp ona baktığımda bana gülümsüyordu.
"Sana gözlerini aç demiştim sevgilim..." dedi ve yeniden ağzına aldı.
Kıvranıyordum resmen! İnlemelerim devam ederken elimi Trihan'ın omuzlarına getirip durması için onu dürttüm. Durmuyordu...
Belkide beni kıvrandırmak istiyordu ve bunu çok iyi başarıyordu.Bundan zevk aldığı kısık inlemelerinden belli oluyordu. Ellerimi omuzlarından ensesine kaydırdım. Ensesindeki hafif ıslak saçları okşadığımda Trihan inlemişti. Bu duyduğum en güzel melodiydi...
Trihan dudaklarını tenimden çektiğinde kıvranmam hala devam ediyordu.Sanki midemden aşağa doğru kan pompalanıyordu.Bununla beraber bıçaklar saplanıyor gibi hissediyordum.Ama bu canımı acıtmıyor aksine mutluluk hormanu sağlıyordu.Onun bana dokunması beni esrarengiz diyarlara sürüklüyordu sanki.
"Lütfen..." dediğimde Trihan gözlerini bana kaydırdı.Kahverengi gözleri sanki simsiyahdı. Bana yoğun bi arzuyla bakıyordu tıpki benim ona baktığım gibi. Daha önce biriyle sevişmiş olsaydım şimdi Trihan'a kendimi vermiş olurdum.Ama şuan buna cesaret edemeyecek kadar yetersizdim.Bana ne yapacağnı ve ne yaptıracağını düşünmek bile beni utandırıyordu.
"Lütfen Trihan..." dediğimde Trihan'ın elleri yüzümde geziniyordu.
"Bana ne için yalvarıyosun Isolde." dediğinde dudaklarıma kısa bi öpücük kondurdu.
"Buna son ver.Lütfen." dediğimde kendime inanamıyordum.Resmen ona yalvarıyorum! "Son vermemi mi istiyorsun?"
"Evet lanet olası! Tanrım! Kıvranmaktan öleceğim.Hissettiğim şey..." dediğimde kafamı geriye attım ve dinlenmeye çalıştım ama bUnun için bir şeyler eksikti.
"Arzu..." dediğinde kendini bana bastırdı. Kadınlığımda hissettiğim baskıyla inledim.
"Bunu hissedebiliyor musun Isolde." dediğinde bana sürtünmüştü.Hissettiğim tek şey kadınlığımda beni zorlayan baskıydı.Tanrım! Ona cevap veremedim.Kafamı yana yatırdığımda kendisine bakmam için çenemden tuttu.
"Bu seni ne kadar çok istediğimin kanıtı." dediğinde gözlerimin içine bakıyordu. Nefeslerim henüz düzene girmişken Trihan'ın bana sürtünmesiyle yeniden nefeslerim karışmıştı.
"Yapma...Lütfen."
"İstediğini vermeyeceğim sevgilim...Sen benden alacaksın." dedi ve son bi defa kendini bana bastırmasıyla ikimizde kısık sesle inledik.
Yaşadığım ve hissettiğim tek şey : Arzuydu. Onu tüm masumluğum ve yetersizliğimle istiyordum...