"Benim adım Isolde "Malcolm"

1.2K 52 40
                                    

Merhabaa :D bu hafta içerisinde yeni bölüm gelecek demiştiiim :D Hadi biran önce okuyuun.

Not : Bir önceki bölüme hiç yorum gelmedi nerdeyse.Lütfen biraz canlanabilir misiniz?

İyi okumalar.

Sabah olduğunda ilk işim yüzümü yıkayıp Trihan'ın baş ucuna bir kağıt iliştirmekti.Trihan uyanmadan saraydan gitsem iyi olacaktı.Yoksa yine dün ki gibi yok çok tehlikeli yok boşver gitme diyip beni eve göndermeyecekti.

Kağıda zar zor , unuttuğum alfabeyle, " Halıda uyumak nasıldı? Ah umarım bi yerleriniz ağrımamıştır.Düğün günümüzde sıkıntılı olmanızı istemem." diye yazdım.Umarım buna sinirlenip sevgili müstakbel kocacım canımı çıkarmaz...

Odadan sessizce çıkıp bahçeye indiğimde Tony amcayla karşılaştım.Tony amca bu sarayın seyislerinden biri.

"Ah merhaba Tony amca! "

"Günaydın Leydim..."

Tony amcanın ağıra gittiğini görünce onunla beraber yürüyüp " Tony amca atımı hazırlayabiilir misin? Eve gideceğim de." dedim.

Tony amca içinde düşünüp, biran sessiz kaldığında hemen atlayıp "Trihan'ın haberi var! Ama isterseniz gidip sorabilirsiniz...Uyuyor." dediğimde Tony amca gülümseyip " Peki Leydim hemen hazırlıyorum atınızı." dedi.

İçimden bi oh çekip kahkaha attım.Trihan uyanmadan gidecektim!

Atım hazır olduğunda hemen atıma atlayıp kimseye görünmeden orman yoluna doğru ilerledim.Orman yolunun girişine gelene kadar yarın olacak olan düğünüm hakkında düşüncelere dalmıştım.Çok merak ediyordum ya! Acaba o ortam nasıl olacaktı?.Üstelik salon Leydiler ve Lordlarla dolu olacak! A! Hemen Elissa'nın yanına gitmek istiyorum!Daha Elissa'ya kıyafet bakacağız değil miii?  Ya aslında bu düğün o kadar çabuk olduki.Bi anda evleniyorum işte! Ah çok tuhaf geliyor bana ama Trihan'la eveleneceğim aklıma gelince de o tuhaf his aklımdan uçup gidiyor.

Yerine heyecan basıyor!

Hala yarın ki düğünü düşünürken uzaktan gelen sesle arkamı döndüm.Sarayın girişindeki kalabalıktan gördüğüm kadarıyla  4 tane at arabası Saraya giriş yapmıştı.Ah!

Bu Kraliçe Elena olmalı! Trihan konuşmak için onu buraya çağırdı.Zaten yarın evleniyoruz.Kraliçe Elena'nın çoktan burada olması gerekirdi.

Arabaların önünde İngiliz Kraliyet topluluğunun simgesi vardı , evet ya kesin Kraliçe Elena geldi! .İçimden kendime "İyi ki erkenden yola çıkmışsın Isolde! Yoksa o gıcık kadın seni kendi sarayına kaçırıp zindana attırırdı , kim bilir! " derken Kraliçe Elena'nın oyunu aklıma üşüştü.Biran önce bu düşünceden kurtulmayı umarak orman yolunun girişine yöneldim.

Ormanda yavaş yavaş ilerlerken güneşin o parlak ışıkları kafama saplanıyordu. Bi zaman sonra çok susamıştım ki imdadıma Tony amcanın ,ihtiyacım olur diye, verdiği su dolu kap yetişti. Hemen suyu alıp kana kana içtim.Gerçekten baya susamışım.Kabı yerine koyarken bi hışırtı duymamla gözlerimi önüme diktim! Sanırım bir sincap varlığmı farketmiş olacak.Önemsemedim ve bu sessiz ormanda atımla beraber ilerlemeye başladık.

Gerçekten ormanın bu tarafı oldukça sessizdi.Bizim köyün orman girişinde bizi sincap yavruları karşılardı ama bu ormanda ne sincap ne de tavşan vardı ortalıkta.Sadece güzel kokulu çiçekler donatmıştı bu tenha ortamı.Kuşların cıvıltısı uzaktan gelirken köye yaklaştığımızı anlamıştım. Bu sevinçle daha hızlı gitmeye başladığımda az öncekinden daha sesli olan bi hışırtı daha işittim.Ve ardından daha sık duyulan hışırtılar. İçim endişeyle dolmuşken kalp atışlarımda hızlanmıştı.

Masumiyet ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin