ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.8K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

73. Bölüm Yalancı Bahar

28.8K 1.8K 291
By LaleSarhan

Geçen bölüm #Esaret yazıp beğendikleri replikleri paylaşan arkadaşlarım:

Zehraltunkpr
NurArzu
Kartalice77
Damlaydin
Zeyneb999

Emeğinize sağlık. Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum😘

Bu bölüme yetişir mi dedim yetişti. Son olaylarımız başladı. Bu da demektir ki finale doğru gidişimiz başladı. Bu bölüm için özellikle tahmin ve yorumlarınızı bekliyorum hem de büyük bir merakla. Sizce neler olacak, geçmişteki gizli kalmış olaylar ne? Bunları acayip merak ediyorum. Sizce gidişat nasıl olacak? Başka olaylar olacak mı? Kahvem elimde büyük bir keyifle yorumlarınızı bekliyorum.

Sevgili bükücülerimizden, hikayemizin falcısı, hem hikayede, hem gerçekte sıkı bir #HanKer'ci olan Fatma. @Zeyhanker52. Çıkan iki kitabımızı da alan güzel arkadaşım. Arada triplerini çeksek de seni seviyorum. Bölüm senin canım. Umarım beğenirsin. Keyifli okumalar😘❤️

Multimedyamız Demet Evgar "Fark etmeden" Kahveler de hazır biliyorum. Hadi o zaman. Müziğimizi açalım ve bölümü okumaya geçelim. Buyurun efenim bölüm sizlerin 😘☕️️❤️🌹

Hande aynanın karşısına geçip giydiği elbiseye baktı. Kan kırmızı elbise... Bir zamanlar o adamın rahatsız olduğu ve giydiği için...

Omuzlarını dikleştirip derin bir nefes aldı. Şimdi Kerem bu elbiseyi almıştı. Geçmiş geçmişte kalmıştı. Son kez saçlarını düzenleyip makyajına baktı. Heyecanına hakim olmaya çalışıp kapıya baktı. Ağır adımlarla yürürken attığı her adım, kalbinin hızla çarpmasını sağlıyordu. Kapıyı açıp dışarı çıktı. Merdivenin yanında durduğunda aşağıda Kerem'i gördü. Başı öne eğik merdivenin başında duruyordu. Ve ilk adımını attı. Attığı an Kerem başını kaldırdı. Ağzı açık bakarken gözlerini dahi kırpmıyordu. Bir adım geri gidip daha iyi görmek istedi ama yapamadı.

Hande kuğu gibi süzülerek inerken nefes alması dahi mucizeydi. Tırabzandan tutup destek alırken, kan kırmızı elbise içinde, bembeyaz, kusursuz vücuduyla inen karısından dolayı başı dönüyordu. İndiği her basamak, bir adım daha yaklaştırıyor, o yaklaştıkça vücudunun dengesi altüst oluyordu.

Ve son basamak...

Elini tutup dudaklarına götürdü. Gece siyahları bir girdap gibi çekerken kendine, yanağına sıcak bir dokunuş bıraktı. Baştan aşağı süzen bakışları gözlerinde son buldu.

"Rüya gibisin."

Devamı gelmedi konuşmanın... Tutulmuş gibi kaldı. Yanağına dudaklarını dokundurup öyle kaldı. Böyle kalsa... Zaman hiç geçmese... Kötü, olumsuz hiçbir şey olmasa... Boynuna sarılan ellerin verdiği his... hele o hiç bitmese... Sarıldı, yüzünü sürdü boynuna. İkisi de ânı yaşarken kalplerindeki sevgiyi sonuna kadar hissediyor, hissettiriyordu. Kerem çekilip Hande'ye baktı. Rüya gibi sevdiğine.

"Bir ay geçti rüya gibi, senin gibi. Nice aylara yıllara, güzel karım."

Hande'nin başı dönerken, elini sıktı sevdiğinin. Titrek nefesleri arasında titrek sesiyle konuştu.

"Seninle birlikte, iyi, kötü her şeyi yaşamayı dilerim. Yeter ki birlikte olalım."

"Ben kalbimden severken hep birlikte olacağız. Bunu unutma. Yalnız olsan, o an yanında olamasam da, bunu hisset. Çünkü hep yanında olacağım."

Hande'nin gözlerine endişe yerleşirken, kendini toparlamaya çalıştı. Gülümsemeye çalıştı elinden geldiğince. "Biliyorum" dedi başka şeyler de vardı ama söyleyemedi. Konuşamayacak kadar mutlu ve üzgündü. Mutluydu, seviyor, seviliyordu. Üzgündü, Kerem öyle konuştuğu için, hâlâ eskileri yaşadığı için. Kocası, elinden tutup salona getirince hazırlanan masaya baktı. Kırmızı yemek takımı, bardaklar aynı renk, masa örtüsü siyah... Kerem'in sandalyeyi çekmesini izledi dalgın gözlerle. Oturup masayı izlerken, Kerem'in karşısına oturmasıyla başını kaldırdı.

"Ben sormayacağım artık. Aydönümünü düşünen biri her şeyi ayarlamıştır. O kadar güzel ki. Hayatımız, yaşadıklarımız, sen."

Kerem heyecanla gülümserken bir yandan kırmızı bardağa Hande'ye su koyuyordu.

"Aydönümü ve sonrası çok güzel olacak, tıpkı senin gibi. Hayatım seninle hayatımız oldu, sen gelince her şey güzel oldu."

Hande, heyecanla nefes alırken dalan gözlerini kırptı, zorla. Rüya olmasın, başka bir şey istemiyordu. Uyanınca kendini boşlukta hissetmek istemiyordu. Sessiz bir yemek başlarken Hande kıpkırmızı olduğunu hissetti. Konuşamıyordu çünkü Kerem kendini izliyordu. Her geçen gün azalması gerekirken artıyordu. Elini ayağını nasıl hareket ettireceğini bilemez duruma geliyordu. Yaptığı sıradan bir hareketine hayranlıkla bakan bir kocası vardı. Şimdi, yediği her lokmayı zorla yutarken bir yudum su içip bakışlarını kaçırdı.

Sessiz yenilen yemekten sonra Kerem kalkınca Hande onu izlemeye başladı. Quasar'da dans ettikleri müzik dağılırken evin her köşesine, kocasının yanına gelip elini tutmasıyla heyecanı arttı.

"Güzelim, benimle dans eder misin?"

Hande ayağa kalkıp gözlerini kırpmadan baktı bir süre.

"Hayır diyemeyecek kadar çok seviyorum seni."

Kerem, bir kez daha yıkılırken, tuttuğu eli dudağına götürüp gözlerini kapattı. Alışması gerekti ama alışamıyordu. Her geçen gün daha da acıtıyordu vicdanı. Sıkıntısını öteleyip karısını belinden sardı. Müziğin ritmine uyup dans ederken gözlerini gece siyahlarından ayırmıyordu.

"Ben fark etmeden senin olmuşum ve şimdi kollarımdasın. Bunu bilmek kadar söylemek dahi inanılmaz. Karımsın, hayat arkadaşımsın, sevgilimsin. Hande'm, her şeyimsin."

"Kollarındayım. Bu imkansızdı ama biz o imkansızı aştık. Kocamsın, ilk ve tek sevdiğimsin."

Kerem dıyduklarıyla heyecanlanırken, Hande'nin belini sımsıkı kavradı, arkaya doğru yatırıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı. Gözleri buluşunca, yüzünde varolan tebessümü Hande'yi alıp götürürken, tekrar kaldırdı. Parmağını yüzünde dolaştırırken dudaklarını yanağına dokundurdu.

"Ben çok şanslı bir erkeğim, senin gibi eşsiz bir kadını seviyorum, onun tarafından seviliyorum."

Hande'nin göz bebekleri titrerken ağlamaklı bir sesle konuştu.

"Böyle söyleme. Kerem, eskilerin bizi üzmesine verme. Bazı şeyler dünde kalmalı. Bugüne gelip aramıza girmemeli. Ben seni çok seviyorum. Bu kadarı bize yeter. Hem ben Kerem Karahan'ın eşiyim. Bunu söylemek o kadar güzel ki. O kadar eşsiz."

Kerem inanamaz gibi bakarken karısına, sarıldı hemen. Dansları, konuşmadan, bakışarak devam ederken; ikisi de, ilk günleri gibi, yeni tanışmışlar gibi, heyecanlılardı. Hande kendini öpmeye başlayan kocasına karşılık verirken, onun kucağına alıp odalarına çıkarmasına itiraz etmedi. Her şey o kadar değişikti ki. Sanki büyülü bir ortam vardı. Odalarına geldiklerinde tutkuyla bakan yeşiller sarmıştı ruhunu.

"Bu elbiseyi bir daha giyemeyeceğin için üzgünüm."

Hande ne olduğunu anlamadan üzerinden hoyratça çıkarılan elbiseye artık şaşırmadan bakıyordu. Artık şaşırma sırası Kerem'e gelecekti... Düşüncelerini yok ederken, kuvvetli kollarla sarılan bedenini kocasına bıraktı. Onun hırçın öpmelerine aynıyla karşılık verirken, gözlerini kapattı. Boynundaki öpücükleri hissettiğinde gözlerini açarken, hissettiği ve bildiği tek şey bu aydönümünün gecesi uyumayacaktı. Tüm hücrelerine yerleşen, aldığı zevkle, gözlerini kapatırken, sardı kocasını. Gözlerinde kaybolurken, onun sıcak nefesini hissedip, dudaklarına kapandı, tıpkı onun öptüğü gibi....


***

Karahan Holding

Hande, dikkatle incelediği dosyadan başını kaldırıp, devamlı konuşan Seza ve Nesrin'e yorgun gözlerle baktı.

"Siz ne konuşuyorsunuz?"

Seza anlamayan bir ifadeyle baktı.

"İş" dedi kısaca. Hande kalemi bırakıp arkasına yaslandı. Hiçbir şey anlamamış, duymamıştı.

Seza çikolatasının son lokmasını ağzına atıp soran gözlerle Nesrin'e baktı. Onun "bir şey bilmiyorum" dercesine işaret etmesiyle tekrar Hande'ye döndü.


"Hayatım iyi misin?"

Hande boş gözlerle Seza'ya bakıp yerinde kıpırdandı.

"İyiyim. Sadece biraz yorgunum. Neden, kötü mü görünüyorum?"

Seza gözlerini kaçırıp Nesrin'e dönerken huzursuz bir bakış attı.

"Öyle kocan var. Ne diyeyim sen de haklısın."

Hande, gözlerini kısıp Seza'ya, sonra Nesrin'e baktı.

"Ne demek öyle kocan var? Açıklar mısın?"

Seza kendini toparlasa da konuşmuştu bir kere.

"Buz gibi işte. O bakışlar yormuştur seni. Hem hâlâ anlamış değilim. Sen nasıl evlendin? Sonra ne konuşuyorsunuz? Akşam eve gidince öyle bakıyordur. Sen de otur otur sıkılıyorsundur. Sıkılınca da yorgunluk gayet normal. Kardeşimsin Hande. Adına çok üzülüyorum ama mutsuz da görünmüyorsun. Kısaca ben hiçbir şey anlamıyorum."

Seza konuşması bitince Nesrin'e baktı. Onun da vücut dili ve gözleriyle onaylamasından sonra, kendinden emin bir şekilde Hande'ye döndü.

Hande ağzı açık kaldı bir süre. Gözlerini iyice kıstı, anlamaya çalıştı ve birden gülmeye başladı. Seza ve Nesrin bu gülüşe bir anlam veremeyip Hande'ye baktılar, ifadesiz bir halde. Hande gülüyor, bir ara duruyor sonra tekrar gülmeye başlıyordu. Seza dudaklarını ısırıp Nesrin'e döndü.


"Alıştıra alıştıra mı söyleseydim ki? Ay birden dedim, Hande koptu gidiyor."

"Vallahi öyle gibi. Kerem'i iyi bilirim. Kız bir ay iyi dayandı."

Hande masadaki sudan alıp bir yudum içtikten sonra derin nefesler alıp, kendine gelmeye çalıştı. Hâlâ üzgün ifadeleriyle duran arkadaşlarına baktı.

"Tüm yorgunluğum gitti sayenizde. Kerem sizde nasıl bir izlenim bırakmış? Bakın mesela dün bizim evliliğimizin aydönümüydü. Kerem onu kutladı. Her şeyi hazırlamış öncesinden. Çok romantik bir insan. Konuşmaya gelince, Kerem o kadar çok konuşuyor ki ben susuyorum. Çünkü o konuşunca bana bir şey kalmıyor. Benim hislerimi de dile getiriyor."

Nesrin'in içtiği çay boğazına kaçarken, Seza telaşla sırtına vurmaya başladı. Hande ikisine gülerek bakarken keyfi de iyice yerine geldi.

"Geçmiş olsun Nesrin."

Nesrin kıpkırmızı olmuş gözlerle Hande'ye bakarken zoraki konuşmaya çalıştı.

"Sağ ol. Sen şaka mı yaptın, ciddi miydin? Aydönümü ne? Kerem evlendiğiniz günü mü hesaplamış? Kerem, akşam romantik bir ortam mı hazırladı? Ve son sorum Kerem konuşuyor mu? Hem de sana söz bile bırakmayacak kadar.?"

"Tüm sorularının tek cevabı var. Evet."

Nesrin olayın şaka olmadığını anlayınca durağan bir ifadeyle bakmaya başladı. Kerem... hani şu kuzeni olan. Yüzü hiç gülmeyen, konuşmayan, konağa ruh gibi gelip giden. Konuştuğu zaman ortalığı birbirine katan, Kerem... Evlenince mi değişmişti? Yoksa içinde başka birini mi barındırıyordu? "Çok şaşırdım" dedi ve devam etti.

"Tamam biz bir şeyler fark etmiştik ama bu kadar olduğunu bilmiyorduk. Seni çok seviyor bunu da biliyorum. Ama kafamı karıştıran şey şu. Bizim yanımızda da sana davranışını gördük. Yani resmî, anlatabildim mi? O yüzden biz böyle düşünmüştük."

Hande'nin keyifli ifadesi devam ederken, Nesrin'in ve Seza'nın cevap bekleyen yüzlerine baktı.

"Kerem bu. Siz de biliyorsunuz. Soğuk görünen bir insan. Tamam soğuk bir insan. Görünen eki fazla. Ama birlikteyken öyle değil. Çok eğlenceli biri. Daha fazla anlatıp büyüsünü bozmak istemiyorum. Diğerleri bende kalsın."

Seza'nın gözleri parlarken tek taraflı bir gülümsemeyle Hande'ye baktı. Hande oldubitti olayların güzel yönüne bakardı. Kerem için de öyleydi ve buna kesinlikle emindi. Hemen sırtını dikleştirdi.

"Büyüyü bozma bence de. Kerem soğuk, buz gibi, sesi de soğuk. Hayır onun sana sevgilim dediğini gözlerimin önüne getiremiyorum."

Seza eliyle boğazını sıkarak sesini kalınlaştırmaya çalıştı.

"Hande!"

Elini boğazından çekip konuşmasına devam etti.

"Al işte aynen böyle der, o da haftada bir ya da iki."

Hande şaşkın bir şekilde ağzı açık Seza'ya ve ona kahkahalarla gülen Nesrin'e baktı.

"Siz benim kocamla dalga mı geçiyordunuz?

Seza ve Nesrin ciddi ifadelerinin altında kinaye ve alay barındıran yüzle başlarını aynı anda sağa sola çevirirken olumsuzluk belirten "cık" sesleri aynı anda çıktı.

"Hayır" dedi Seza." Ne alakası var biz olanı söylüyoruz. Değil mi Nesrin?"

"Aynen canım-ki Kerem'i çok iyi tanırım. Yani olanları az bile söyledik."

Hande, ağzı açık, şaşkın bir ifadeyle kocasına muhalif iki kişiye baktı. Aslında haklılardı. Şimdi gerçeği ne kadar anlatsa da bu ikisinin anlamaya hiç mi hiç niyetleri yoktu. Konuşacağı sırada açılan kapıdan giren kişiyi görünce dikkati dağıldı ve aynı anda konuşmasıyla cevap vermesine de gerek kalmadı.

"Güzel karım hazır mı?" Ortam birden gerilirken, bunun sebebi, Kerem'in; Hande'nin yanındakileri görmesiyle olmuştu. Gülen yüzü ânında buz gibi bir ciddiyete bürünürken tek kaşını kaldırıp "sizin burada ne işiniz var" bakışıyla, Seza şaşkınlığını atıp Nesrin'e baktı. Tedirgin ve korkuyla kaplı gözlerini kaçırırken hemen kalktı. Boğazını temizleyip "biz artık çıkalım" dedikten sonra Nesrin'in kolundan tuttuğu gibi hızla dışarı çıktı. Nesrin sürüklenircesine odadan çıkarken, Hande arkalarından hayretle karışık bir ifadeyle bakıyor ve elinde olmadan gülüyordu. Kerem yanından rüzgar gibi geçip giden kızlara soğuk bakışlarını gönderdikten sonra kapıyı kapatıp içeri girdi. Hande'nin gülmesine bir anlam veremese de ayağa kalkıp sarılan karısına açtı kollarını.

"Hazırım ama öyle güzel bir zamanda geldin ki. Hesaplasam olmazdı."

Kerem gözlerini kısıp merakla baktı.

"Güzel zaman derken?"

Hande kocasının ceketinin yakalarından tutup düzeltirken bir yandan aynı tatlı gülüşüyle cevap verdi.

"Boşver. Çıkalım artık."

Kerem sorusunun cevabını alamasa da üstelemedi. Karısının elinden tutup çıkarken aynı ciddi ifadesi yine yüzüne yerleşmişti. Hande bu duruma artık alışıyordu. Herkesin gördüğü, kendilerinin yaşadığı... İkisi mutlu olduktan sonra başkalarının bilmesine de gerek yoktu. Kerem'in aksine mutlu bir ifadeyle arabaya bindi. Hafif çiseleyen yağmur içini açarken, arabayı kullanan kocasına baktı. Yüzünde tek taraflı bir tebessüm arada kendine bakıyordu. Mutluydu. Hem de çok. Hele de konuşurken artık o yumuşacık ses tonu, işte o daha da mutlu ediyordu.

"Güzelim konağa uğrayacağım. Sen arabada beklersin. Almam gereken birkaç özel eşyam var."

Hande eskisi gibi huzursuz olmadığını fark edince aynı mutlu ifadesiyle konuştu.

"Arabada beklememe gerek yok. Ben de çıkarım. Hem babanı, hem kızları görürüm."

Kerem şaşırsa da hemen üzerini kapatıp, karısının elini tutarak onayladı. İlk kez Karahan konağına gidiş kasvetli değildi. Hatta koca heybetli gövdesi uzaktan görünse de... Konağa gelince birlikte çıkıp aynı anda konağa baktılar. Yüzlerindeki mutluluk hiçbir şekilde eksilmeden el ele konağa girdiler. Mutfak çalışanları pencereden birbirlerini iterek sevinçle ikisine bakarken, nihayet orta kata geldiler. Kerem yukarı odalarına girerken, Hande mutfağa geçti. Yasemin ve Fatma'yla sarılırken, Yasemin hemen kahve yapmaya koyuldu. Neşeli bir ortam vardı kasvetli konağın tam zıttı...

Kerem odasından kemanını, Hande'nin yaptığı ebruları ve birkaç parça özel eşyasını alıp çıkmadan son kez odaya baktı. Yıllarca yalnız yaşadığı her girdiğinde içini sıkan odası... Hande gelince de onun hücresi... Acı, tatlı birçok olayı yaşadığı odasına boş gözlerle bakıp dışarı çıktı. Her zaman durduğu terasın uç noktasına, sonra Hande'nin atlamak istediği yere baktı. Sıkıntılı bir ifadeyle kaplanırken yüzü, gözlerini kaçırıp hızla merdivenlere yönelerek aşağı indi. Mutfaktan gelen kahkaha sesini duyunca içi açıldı, kapalı havaya zıt. Çünkü karısı gülüyordu. Bir süre gülerek baktı mutfağa, sanki karısını görüyor gibi... Babasını görmek için salona yönelince duyduğu seslere kulak kabarttı. Gözlerini kısıp merakla yaklaştı. Kapıyı açacağı sırada adını duymasıyla eli kapının kolunda kaldı. Kalp çarpıntıları hızlanırken nefesini tuttu. Babasının konuşması boğuktu ama çok net duyuluyordu.

"Ne demek artık dayanamıyorum!? Eğer o lanet olası ağzını açarsan seni bitiririm! Üzerinden kaç sene geçti kimse bir şey bilmiyor! Kerem duyarsa hiç acımadan seni öldürürüm!"

Kısa bir sessizlik... Kerem gözlerini kısıp başı eğik bir halde düzensiz nefesler alarak dinlemeye devam etti.

"Kerem benim varisim! Ben onu öz oğlum gibi büyüttüm! Eğer evlatlık olduğunu öğrenirse önce seni, sonra kendimi öldürürüm! Zaten yaşayan bir ölüden farkım yok! İkimizin arasındaki bu sırrı kimse öğrenmeyecek! Özellikle de Kerem! Kerem Karahan!"

Kerem'in elindeki keman yere düştü. Sonra ebrular saçıldı yerlere... Serin esen rüzgarla uçuşurken etrafa ebrular, tüm duyguları yok olmuştu. O an ruhunun bedeninden çıktığını o hissetti. Boştu, bomboş...

Yıkıntı...
Virane...
Geçmişi...
Geleceği...

Kalbi durma noktasına gelirken başını kaldırıp dolan gözlerle yanındaki kişiye baktı.

Hande...

Karısı... Her şeyi duymuş muydu? Sonra onun tam arkasındaki kişiye baktı.

Nevra...

Annesi. Yüzünün kıpkırmızı olması, anlamayan bakışları onun da mı duyduğunu gösteriyordu? Tekrar Hande'ye döndü. Onun titrek aldığı nefes ve dolu gözlerine baktı, buğulanmış gözlerle... Nefes aldı; acı, içini yakıp, ciğerlerini çürüten. 32 yaşına kadar Kerem Karahan olarak biliyordu kendini. Karahan. Hani şu meşhur ünlü iş adamı, Kerem Karahan.

Yaşadığı yalancı bahar... Şimdi, yerini gerçek olan kış mevsimine bırakmıştı... Yerin ayaklarının altından kaydığını hissederken, omuzları düştü. Buz gibi esen rüzgar sanki ortama uyum sağlıyordu. Şu an o rüzgarın önüne kapılıp gidecek sararmış bir yaprak gibiydi. Bıraksalar, orada ölse hiç canı yanmazdı. Geçmişte olan bölük pörçük konuşmaları puzzle birleştirir gibi birleştirmeye çalıştı. Birleştiremedi. Onlar da o rüzgarın önünde savrulmuş gibi uçup gidiyorlardı. Tıpkı kendisi gibi, belirsiz geçmişi gibi. Bugüne kadar bildiği yalancı soyadı, Karahan gibi...

Twitter @lalessarhan ESARET #HanKerForever
Instagram LaleSarhan
Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

626K 48.8K 5
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
1.5M 112K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
3.3M 123K 39
İhanetin gölgesinde soluklanan bir hikâye.
1M 27.5K 38
Bir kadının cesaretindedir aşk...