İKİ YABANCI

By ozgenrts

234K 10.4K 859

Soğuktan donmuş ellerini cebinden çıkardı. Sadece bir kez kapıya vurması ile kapının açılması bir olmuştu. Ha... More

İKİ YABANCI
1. BÖLÜM "KİMSİN SEN?"
2. BÖLÜM "GÜVEN"
3. BÖLÜM "YALANCI"
4. BÖLÜM "ŞAH VE PİYON"
5. BÖLÜM "SESLER"
6. BÖLÜM "ESİR"
7.BÖLÜM "KIRMIZI NOKTA"
8.BÖLÜM "ACI"
9.BÖLÜM "ANNELER VE SIRLARI"
10. BÖLÜM "GERÇEKLER"
DUYURU ve KARAKTER TANITIMI
11. BÖLÜM "HATALAR"
13. BÖLÜM "ESKİ DOSTLAR VE YETİŞKİN İNSANLAR"
14. BÖLÜM "GEÇMİŞTEN GELEN"
15. BÖLÜM "YÜZLEŞME"
16. BÖLÜM "İYİ Kİ"
17.Bölüm -özel-
18. BÖLÜM "KAOS"
19. Bölüm -özel-
20. BÖLÜM "BAŞLANGIÇLAR VE BİTİŞLER"
21. BÖLÜM "FEDA"
22. BÖLÜM "TÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK"
23. BÖLÜM FİNAL
ÖZEL BÖLÜM🥂

12. BÖLÜM "MİSAFİR"

6.2K 370 5
By ozgenrts

Keyifli okumalar!! 😊💜

***

Belimi saran büyük bir el.
Sıcaklığını hissettiğim sert bir göğüs.
Ve sıcak dudaklarımı kaplayan soğuk dudaklar.

Gözlerimi açmaya korkarken, Yağız'ı itmek için havada asılı kalan elimi göğsüne koydum. Ancak onu itecek gücü kendimde neden bulamamıştım? Elim göğsünde kalırken, beni kendine imkanı varmış gibi daha çok çekti ve yavaşça dudaklarını benden ayırdı. Kapalı gözlerimi ağır ağır aralayarak, kirpiklerimin arasından ona baktım. Pürüzsüz, bir okyanusu andıran mavi gözleri gözlerime kenetlenmişti.

Bir kaç saniye gözlerini gözlerimden çekmeden bakmaya devam etti. Ardından yeniden yüzünü yüzüme yaklaştırıp konuştu. Sesi oda da bir çıt çıksa duyulacak kadar kısıktı. Ancak biz koca bir sessizliğin içindeydik.

"Senden uzak durmayacağım. Sana oyun oynamadım, yalan söylemedim, sahte değildim. Tamam mı?"

Gözlerimi kapatarak, oradan kaybolmak istedim. Bir dakikalığına unuttuğum tüm her şey yeniden hafızama doluşmuştu. Söylediklerine inansam ne olurdu? Ondan uzak durmasam, o benden uzak durmasa...ne olurdu? Sadece bir kaç ay dedim içimden yeniden. Kalbimin duyması için basbas bağırdım üstelik. Sadece bir kaç sonra burada olmayacaksın. Kendine gel!

"Bana cevap ver Deren." dediğinde ondan uzaklaşmaya çalıştım. Bu kez başarılı olarak göğsündeki elimi kullanarak onu ittim. "Çık odadan."

Yüzüne bakmadan ondan uzaklaşırken, Yağız afallamış gözüküyordu. Yüzüne kaçamak bir bakış attım, az önce dudaklarımı işgal eden dudaklarını düşünmemeye çalışıyordum. Kafamı eğerek ayaklarıma doğru baktım.

"Deren." Sesi sinirli geliyordu. "Bana cevap ver!" Hayretle kafamı ona çevirdim. "Ne cevabı istiyorsun hala? Çık odadan, lütfen."

Yağız sinirle yüzünü avuçlayıp, gözlerini ovuşturdu. "Pekala, kafanı toparla diye yalnız bırakıyorum ama bu konu burada kapanmadı. Duydun mu beni?"

Cümlesi bittikten hemen sonra hızla kapımı çarparak odadan çıktı. Olduğum yere çökerken, gözümden akan yaşları hızlı bir şekilde sildim. Ağlamak istemiyordum ama yaşlar bir türlü durmuyor aksine daha da çoğalıyordu. Küçük bir hıçkırık dudaklarımdan firar ettiğinde artık kendimi tutmayı bıraktım. O kadar çok yorgundum ki, sanki şimdi bunun zehrini atıyor gibiydim gözyaşlarımda. Boğazımdaki düğüm biraz olsun gidene kadar ağlamaya devam ettim. Sonunda kendimi toparlayıp aynanın karşına geçtiğimde gördüğüm Deren bana çok değil sadece bir kaç sene önceki halimi anımsatmıştı. O geceyi. Birden karşımdaki aynadaki yansımam değişti.

Üzerimde o gün giydiğim mavi gömleğim ve siyah taytım vardı. Taytımın sol dizi yırtılmış, üzerim tozlanmıştı. Ellerime baktığımda, damlayan kanı gördüm. Neredeyse tüm kollarıma yayılmış, hala sıcak olan kan.

Nefesim düzensizleşirken, "Hayır," diye mırıldandım. Gözlerimi kapatıp açtım ancak değişen bir şey yoktu. "Hayır, hayır bu gerçek değil. Hayal görüyorum." Gözlerimi bir kez daha sımsıkı yumdum ve bir kaç saniye bekledim. Açtığımda aynadaki görüntüm normale dönmüştü. "Deliriyorsun." diye mırıldandım aynadaki aksime. Deliriyorsun.

Kendimi toparlamak için banyoya atıp, buz gibi bir suyun altında uzunca bir süre kaldım. Sonunda banyodan çıkıp üzerimi giyindiğimde kapım çalındı. Kalbim panikle hızını artırırken, Yağız'ın kapıyı çalmak gibi bir adeti olmadığını hatırladım. Aynı anda kalbim yeniden normale döndü. Pürüzlü sesimle "Gelebilirsin." diye mırıldandım.

Tahmin ettiğim gibi içeriye Yağız değil Kader abla kucağında Beren ile girdi. "Annesi, kızın seni çok özlemiş."

Gülümseyerek bana kollarını uzatan Beren'i kucaklayıp sarı kafasından öptüm. "Bende seni çok özledim kızım."

"İyi misin?" Kader ablanın sesiyle kafamı ona çevirdim. "İyiyim merak etme. Melis ne yapıyor? İlgilenemedim onunla." diye sordum.

"Melis iyi, odasındaydı en son." Kafamı salladım anladığımı belli ederek.  Kader abla birden telaşlı bir ses ile konuşunca ona döndüm. "Ah az kalsın unutuyordum. Akşama çok önemli bir misafirimiz var. Yağız Beyin davetlisi. Akşam için çok büyük hazırlık var. Mutlaka sen de akşam o masada olmalıymışsın."

"Kimmiş ki o misafir? Benim ne işim var?" diye mırıldandım aynı anda duvardaki saate baktığımda saatin 11:30'u gösterdiğini gördüm. Henüz erken sayılırdı, akşama çok vardı.

Kader abla bilmediğini belli edercesine omuz silkti. "Herkes bir telaş içinde, Yağız Bey bu yüzden eve erkenden döndü. Sende güzelce hazırlan olur mu?" Ardından başka bir şey söylemeden odadan çıkarak bizi yalnız bıraktı.

***

Akşam yemeği saati yaklaşana kadar odadan dışarı çıkmamış Beren ile oyalanmıştım. Ancak üzerimi değiştirmem ve şu dağınık halime bir şekil vermek için artık ayaklanmam gerekiyordu.

Beren'i yere oyuncaklarının yanına bıraktıktan sonra dolaba doğru yöneldim. Dolapta benim kıyafetlerim, giyinme odasında ise Yağız'ın koydurttuğu kıyafetler vardı. Onların bana ait olduğunu biliyordum ancak hiçbirini giymek istemiyordum. Dolabımdan düz beyaz ince bir kazak ve kot pantolon giydim. Gelen kişinin ne kadar önemli olduğu umurumda değildi. Kimseye özel hazırlanmayacaktım.

Dolaptan Beren içinde pembe bir elbise çıkardıktan sonra saçlarını iki yandan toplayıp minik kulaklara benzeyen tokalarını kafasına taktım.

Elbisesini de giydikten  sonra kucağıma alarak odadan çıkarak merdivenlere yöneldim. Bir alt kata indiğimde salona hiç uğramadan mutfağa yöneldim. Mutfağın bir kapısı salonda diğeri ise holdeydi. İlk gördüğümde saçma bulmuştum ancak şimdi çok işime yaramıştı.

Hızlı adımlarla mutfağa girdiğimde mutfakta gördüğüm kişi ile yerimde kalakaldım. Leyla Kader ablanın hazırladığı yemekleri kontrol ederken bir yandan nasıl servis yapması gerektiğini ve eksikleri söylüyordu. Tıpkı evin hanımı gibi her şeyle ilgileniyor olması beni sebepsiz yere sinirlendirdi. Üstelik o kadar güzel ve şık giyinmişti ki... Siyah tulumundaki küçük file detayları ile süslenmişti. Altına mat deri stiletto ayakkabılar giymişti. Kumral saçları açık ve dalgalı şekilde omuzlarından aşağıya dökülüyordu ve sürdüğü koyu bordo ruju ile her şeyi tam gözüküyordu.

Ses çıkarmadan onu izlerken, Beren'in attığı kahkaha ile sessizliğimin bir anlamı kalmamıştı. Sanki yeni gelmiş gibi hızlı bir hareketle mutfağın ortasına doğru yürüdüm. O sırada açık kapıdan salondaki masayı gördüm. İlk kez bu kadar özenildiğini görüyordum. Sanırım gerçekten önemli kişiydi gelecek kişi.

"Heh, Deren nerede kaldın?" diyen Leyla'ya kaşlarımı çatarak baktım. "Anlamadım?"

"Kader hanıma mutfakta yardım et. Gelir gelmez yemeğe geçeceğiz, servis aksamasın." dediğinde gözlerim kocaman açıldı. "Pardon? Ne servisi anlamadım?"

Leyla sıkıldığını belli edercesine gözlerini devirdi. Ardından alaycı bir bakışlar üzerimdekileri süzdü. Ardından ojeli parmağını bana doğru uzatıp üzerimi işaret etti. "Şu halde bizimle sofrada oturmaya niyetli olmadığın belli. Bari bir işe yara da servise yardım et." diye konuştu. Sinirle konuşmak için ağzımı araladığımda, bana aldırmadan alaycı bir havayla gülümseyerek mutfaktan ayrıldı.

"Sakin ol Deren, uyma sen ona. Tabii ki bana yardım etmeyeceksin, senin yerin o masa." diyen Kader abla sinirlerimi yatıştırmayı biraz olsun başarmıştı. Yine de hala içeriye girip Leyla'nın üzerine atlamak istiyordum.

Üzerime yeniden baktığımda, gerçekten ona oranla fazla sıradan gözüktüğümü gördüm. Sıkıntıyla oflarken, aklıma gelen şey ile gözlerimi kıstım. Ona kimin o sofrada oturması gerektiğini gösterecektim.

Kader ablayı mutfakta bırakarak hızlı adımlarla Melis'in odasına yöneldim. Kapıyı çalarak hafifçe araladım. Melis'in de Leyla gibi hazırlanmış bir şekilde sandalyesinde oturduğunu gördüm. Kucağındaki tableti ile uğraşıyordu. Üzerindeki pudra pembesi elbisesi ile oldukça güzel gözüküyordu. Saçlarını ise dağınık bir şekilde örgü yapmış, omzundan sarkıtmıştı. Beni gördüğünde gülümsedi. "Deren, gelsene."

"Çok hoş gözüküyorsun." dedim ancak bir gözüm duvardaki saatteydi. Hemen yukarı çıkmazsam geç kalacaktım. "Teşekkür ederim." diyen Melis'e "Beren'e bir kaç dakika bakabilir misin?" diye sordum. Melis'ten olumlu yanıt aldığımda hızla Beren'i onun kucağına bırakıp odadan ayrıldım. Koşar adım merdivenlerden çıkıp odama vardığımda kendi dolabımı es geçerek giyinme odasına girdim. Duvarı kaplayan devasa dolaba ilerleyip sürgülü kapısını açtım. Karşımdaki renk renk elbiselere bakarak derin bir nefes aldım. İşte başlıyoruz!

***
Kırmızı ruju son bir kez dudağıma sürdüğüm de, tüm hazırlığım 30 dakika içinde bitmişti. Oturduğum sandalyeden kalkarak boy aynasının önünde geçtim. Kırmızı, kalın askılı, sade bir elbise tercih etmiştim. Saçlarımın önlerini geriye doğru toplamış, uçlarına hafifçe dalga vermiştim. Göz makyajını es geçerek sadece kırmızı bir rujla her şeyi tamamlamıştım. Ayağıma ise düz siyah renk bir babet giymiştim. Henüz iyileşen ayağımı topuklu giyerek zorlamama gerek yoktu. Ayna da gördüğüm Deren bu sefer başkaydı. Hem güzel...hemde güçlü gözüküyordum. Buraya geldiğimden beri ne bu kadar süslenmiş ne de bu kadar bakımlı olmuştum. Üstelik başıma gelen kötü olaylardan sonra çok hastalıklı bir haldeydim. Şimdi kendimi çok farklı hissetmiştim.

Elbisemi son bir kez düzelttikten sonra odadan çıkarak aşağıya inmeye başladım. Yavaş adımlarla merdiveni bitirdikten sonra salona girdim. Melis ve Beren koltuklarda oturmuş Melis'in elindeki telefondan bir şeyler izliyorlardı. Leyla ve Rüzgar hemen yemek masasının başında bir şeyler konuşuyorlardı. Gözlerim nihayet onu bulduğunda üzerindeki takım elbisesi ile ne kadar kusursuz gözüktüğünü fark ettim.

David ile beraber camın kenarında dikiliyorlardı. Bir kaç saniyelik bekleyişimin ardından beni ilk fark eden Rüzgar oldu. "Vay canına, Deren!" Rüzgar'ın beğeni dolu ses tonunun ardından odadaki tüm gözler bana döndüğünde beni gözlerim hedefini bulmuştu bile. Yağız'ın mavi gözleri gözlerimle buluştuğunda yüzünde anlayamadığım bir ifade geçti.

"Deren, harika olmuşsun." Melis'in neşeli sesine karşılık ona bakarak gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Onlara doğru ilerleyerek Beren'i Melis'in kucağından aldım. Beren küçük elleri ile saçlarımı okşadığında keyifle gülümsedim. "Evet gerçekten çok hoş gözüküyorsun." David'in sesi ile ona doğru döndüm. Ardından bir kaç adım atarak önlerinde durdum.

"Teşekkür ederim, sizde çok şıksınız." dedim Yağız gibi takım elbise giymiş olan David'e. Bana gülümsediğinde bende ona gülümsedim ve bakışlarım hala bana bakan Yağız'a döndü. David yanımızdan ayrılırken, Yağız hafifçe boğazını temizledi. "Deren...çok güzelsin."

Yağız'ın iltifatı ile ısınan yanaklarımı saklamak adına kafamı öne eğerek gülümsedim. "Teşekkür ederim, sen de çok iyi gözüküyorsun."

Halimize bakarak kafasını onaylamazca salladı içimdeki küçük kız. Sadece bir kaç saat önce birbirinizi yerken şimdi nasıl hiçbir şey olmadan konuşuyorsunuz?

Ona aldırmadan Yağız'a gülümsemeye devam ettim. Beren bir den bağırdığında Yağız gülerek Beren'e uzanarak kucağına aldı ve yanaklarını koklayarak öptü. "Sende çok güzelsin prenses, kızma." diye mırıldandı. O sırada kapıdan gelen tanıdık ses ile hızla kafamı çevirdim. Aman Tanrım! Gördüğüm şey gerçek olamazdı değil mi? O da beni gördüğünde şaşkınlıkla dudakları aralandı ve aynı anda salonda iki kişinin sesi yankılandı.

"Deren!"

"Colton!"

Continue Reading

You'll Also Like

69.8K 4K 26
! Kitap bana aittir.! İ𝑐𝑙𝑎𝑙&𝐴𝑟𝑎𝑚 𝑍𝑒𝑚ℎ𝑒𝑟𝑜ğ𝑙𝑢 🥀28.08.2023🥀 Kuma yoktur.. Tesadüf denilen şeye hayatım boyunca inanmamıştım,ama galiba...
404K 20.8K 63
Sizce ben, insanların bağlantıya tıkladığı anda mevcut sosyal medya hesabının giriş bilgilerini bana gönderecekleri bir program yazıp bunu tanımadığı...
2.8K 303 33
"Deren." Neydi yapmak istediğim? Kaçmak veya yüzleşmek. Kaçmak için biraz geç kalmıştım. Kaçamıyorsan o zaman yüzleşecektim. Yanına doğru yürüyüp, de...
5.8M 272K 58
"Küçük bir kız çocuğu gibisin." Soğuğun içime ilmek ilmek işlemesi gecenin ayazından değildi, onun buz gibi sözlerinden ürpermiştim. Gök yüzünde bizi...