Prens

Oleh hande_gvn

1M 51.2K 6.2K

~ Wattys 2018 Kazananı ~ Tamamlandı Hayatınıza ansızın giren bir çocuk yaşamınızı nasıl değiştir? Cansu ve... Lebih Banyak

1. Bölüm - Prens
2. Bölüm - Prens
3. Bölüm - Prens
4. Bölüm - Prens
5. Bölüm - Prens
6. Bölüm - Prens
7. Bölüm Prens
8. Bölüm - Prens
9. Bölüm - Prens
10. Bölüm - Prens
11. Bölüm - Prens
12. Bölüm - Prens
14. Bölüm - Prens
15. Bölüm - Prens
16. Bölüm - Prens
17. Bölüm - Prens
18. Bölüm - Prens
19. Bölüm - Prens
20. Bölüm - Prens
21. Bölüm - Prens
22. Bölüm - Prens
23. Bölüm - Prens
24. Bölüm - Prens | Part I
24. Bölüm - Prens | Part II
25. Bölüm - Prens
26. Bölüm - Prens
27. Bölüm - Prens
28. Bölüm - Prens
29. Bölüm - Prens
Duyuru
30. Bölüm - Prens
31. Bölüm - Prens
32. Bölüm - Prens
Yeni Kapak
33. Bölüm - Prens
34. Bölüm - Prens
35. Bölüm - Prens
36. Bölüm - Prens
37. Bölüm - Prens
Teşekkürler
38. Bölüm - Prens
39. Bölüm - Prens
40. Bölüm - Prens
41. Bölüm - Prens
42. Bölüm - Prens
Fotoğraflar
43. Bölüm - Prens
44.Bölüm - Prens
45. Bölüm - Prens
46. Bölüm - Prens
47. Bölüm - Prens
48. Bölüm - Prens
49. Bölüm - Prens
50. Bölüm - Prens
Wattys 2018
51. Bölüm - Prens
52. Bölüm - Prens
53. Bölüm - Prens
54. Bölüm - Prens
55. Bölüm - Prens
56. Bölüm - Prens
57. Bölüm - Prens
58. Bölüm - Prens
59. Bölüm - Prens
Final - Prens
Prens 2 - Ecrin

13. Bölüm - Prens

20.2K 1.1K 52
Oleh hande_gvn

Keyifli okumalar. Multimedia Cansu ve Yağız'ın çekildikleri fotoğraf.

Cansu ağlamaklı bir ses çıkartıp gözlerini kapattı. Onu alabileceğine o kadar inanmıştı ki şimdi abisinin dedikleri şakaymış gibi geliyordu. Başını hayır anlamında salladı. Olmamalıydı. Yağız'ın onlara ihtiyacı vardı. Ne derdi şimdi ona. Yeni alışmıştılar zaten.

'' Baran abi yarım saatlik bir kontrol yaptın çocuğa. Ne kadar kesin olabilir ki. Hem çevrede ki insanlardan korkuyormuş. Bir çok çocuk var nasıl uyum sağlayacak?''

'' Fakat adapte olabilir. Bir çoğu kendisi gibi çocuk senin de dediğin gibi. Bakıcı olacak zamanla da ona alışır.''

'' Hayır. O kendisini onu çalıştıran adamların alacağını düşünüyor abi. Bize bu kadar inanmışken nasıl orada kalmasını söyleyebilirim. Yapacak bir şey mutlaka olmalı.''

'' Evlatlık için uzun bir zaman tedavi olup çocuk sahibi olamayanlar başvurabilir. Evliliğinizin altı seneyi geçmiş olması, birinizin otuz yaşından büyük olması gerek.. Ve daha nicesi. Gidip ziyaret edebilirsiniz Yağız'ı. Alışacaktır. Çocuk o daha. ''

'' Ben bu kadar ümitlenmişken nasıl ayrılabilirim söylesene.'' Ağlamaya başlamıştı artık. İnanmak istemiyordu olanlara. Kendisini ne de çok inandırmıştı alabileceklerine. Şimdi gerçekler yüzüne çarpmıştı. Dirseklerini masaya yaslayıp elleriyle gözlerini kapattı. Ona bunu yapamazdı. O küçük çocuğa nasıl söyleyebilirdi? Kendini bu gerçeğe nasıl inandırabilirdi?

'' Mutlaka bir yolu olmalı abi. Çok alıştım ona ayrılamam ki ondan. ''

'' Eminim ki alışırsınız. Hem daha kaç gün oldu tanışalı? Ona orada çok iyi bakacaklar. '' Cansu ellerini yüzünden çekip gözlerini abisinin yüzüne odakladı.

'' Orada da şiddet gördü bakıcı tarafından hatırlatırım. Söylesene nasıl girebilir o yurda bir daha?'' Cansu derin bir nefes alıp kafasını Yağız'a çevirdi. Salıncağa binmiş ayaklarıyla kendini ittirmeye çalışıyordu. Ufak bir tebessüm oluştu yüzünde. Fakat hemen yerin hüzüne bıraktı. Nasıl bırakabilirdi onu tekrardan? Oysa ne hayaller kurmuştu.

'' Abi baksana ne kadar da huzurlu. Nasıl onu bırakabilirim?''

'' Eğer çocuğun durumu şartları sağlıyor olsaydı, birkaç değişiklik yapabilirdim. Ama Yağız'ın çokta bir problemi yok. Psikolojik yardımla rahatlıkla normal çocuk gibi hayatına devam edebilir.''

'' Ailesi olmadan mı abi? '' Bu defa Barlas araya girmişti. Karısını ağlarken görmek içini parçalıyordu. Yağız'ı alamamak ona keza. Oturduğu yerden kalkıp Cansu'nun yanına gitti. Sarılması için kolunu iki yana açtı. Kadın hiç tereddüt etmeden omzuna yasladı başını. Ağlaması Barlas'a sarılınca artmıştı. O kadar inanmışlardı ki alabileceklerine.. Şimdi ise gerçekler bir tokat gibi yüzüne çarpmış , onları paramparça etmişti. Ama karısı için güçlü olmak zorundaydı. Çenesinden tutup kendine bakmasını sağladı.

'' Onu ziyaret ederiz her gün. Mutlu olması , kendini huzurda hissetmesi için elimizden geleni yaparız.'' Dudaklarını anlına yasladı. '' Lütfen ağlama.'' Cansu adamın boynuna bu sefer kollarını doladı.

'' Ben.. alabileceğimizi düşünmüştüm.''

'' Sana demiştim. Olmayabilir demiştim. ''

''Aile olabileceğimiz düşüncesine kendimi kaptırmama izin verdin. Neden şimdi onu almak için çözüm üretmek yerine, alternatif yollara başvuruyorsun?''

'' Özür dilerim meleğim..'' adam saçlarına bir öpücük bıraktı sevdiği kadının. '' Ne yapabilirim? Onun adına sevinmeliyiz. Ya çok daha kötü sıkıntıları ortaya çıksaydı? Bir sürü şeyle uğraşacaktı o küçük bedeni bunu ister miydin? ''kadın hayır anlamında başını salladı. Bunu ister miydi emin değildi. Belki düşüncesi bencilceydi ama onu alabilmek için bu gerekli değil miydi? Burnunu çekip kafasını kaldırdı.

''Belgeler de bir oynama yapamaz mıyız?'' dedi son bir ümit.

'' Cansu, işimden olmak istemiyorum. '' adam sıkıntıyla nefes verdi. Bu kızın ne kadar duygusal ve inatçı olduğunu unutmuştu. İlk geldiklerinde onaylamamalıydı. Şimdi bu halleri onu da üzüyordu. Bu kadar bağlanmaları onu kendi çocuklarıymış gibi görmeleriydi. Fakat ileride alışırlardı.

'' Abi o çocuğun bize ihtiyacı var.''

'' Eminim ki alışacaktır. O daha çocuk . Ailesi ölüpte oraya tutunan kaç kişi var. Onlara ne diyeceksin? Annesi daha ötesi var mı? Bir daha göremeyecek olma düşüncesi eminim ki Yağız'ın durumundan daha kötüdür.''

'' Yarın sabah onu bırakırken bizimle gel olur mu?'' Cansu elleriyle gözünü sildi. Abisine kanıtlamalıydı Yağız'ın ayrılmak istemediğinin.

'' Tamam '' Baran başıyla onaylayıp sıcak bir tebessüm yolladı. '' İki üç haftada bir onu bir iki günlüğüne alabilirsiniz. Ben Reyhan Hanımla konuşurum. ''

'' Onu kendimize bağlamaktan başka bir işe yaramaz. İki günde ne kadar alıştık. '' adam kafasıyla onaylamakla yetindi.

Kısa bir süre sonra Yağız'ı alıp klinikten ayrıldılar. Yarın ayrılma düşüncesi aklından çıkmıyordu. Onu bırakmak istemiyordu. Ondan ayrılmak istemiyordu. Kahretsin ki ne yapacağı hakkında en küçük fikri bile yoktu.

'' Bugün onun eğlenmesini sağlayalım olur mu? '' kocasının dediğiyle yüzünü ona çevirdi. Adam ise yola odaklanmıştı.

'' Tamam.'' Derin bir nefes alıp arkaya döndü. Çocuk elindeki kırmızı arabayla oynuyordu. Ne çok hayal kurmuştu onunla ilgili. Bu düşünceyi aklından silmek için kafasını iki yana salladı. O yurtta da mutlu olacaktı. Bir çok arkadaş edinecekti.

'' Ne yapmak istersin bugün?''Çocuk bakışlarını Cansu'ya çevirip tebessüm etti. Ne de tatlı gülüyordu bu çocuk. Kadında ona aynı şekilde gülümseyip tekrar önüne döndü.

'' Yürüyüş yapalım biraz. Onun da temiz havaya ihtiyacı var.'' Barlas başıyla onaylayıp sahil yoluna çevirdi direksiyonu.

Yarım saatlik bir yolun ardından arabayı park edip indiler. Cansu bagajı açıp çocuk için aldığı gri bereyi çocuğun başına geçirdi. Arabada çıkarttığı montunu da giydirdikten sonra sahile doğru ilerlediler.

Hafta sonu olduğu için kalabalıktı lakin yazın olduğu kadar değildi. Hava soğuk olduğu için insanlar daha çok kafa dağıtmak için geliyordu. Bazı insanların fotoğraf çekildiğini görünce gülümsedi. Hatıra kalması için birkaç resimde kendileri çekildiler. Yağız'ın kameraya verdiği pozlar başta sadece tebessüm etse de sonradan Cansu ve Barlas gibi gülümsemiş ve yüzünü komik şekillere sokmuştu.( Multimedia'da) Artık daha rahat davranıyordu çocuk onların yanında. Bu ikisinin de hoşuna gitse de ayrılma fikri akıllarına geliyordu.

Bir müddet sessizce yürüdükten sonra Yağız'ın eğlenmesi için parka geldiler. Fakat Yağız oynamak yerine kadına sokulmuştu.

'' Hadi gel salıncak boşaldı biz salanalım. '' dediğinde Yağız hafif geri çekilerek iyice sokuldu Cansu'ya. '' Ne oldu bebeğim?'' çocuk ağlamaklı bir ses çıkartıp saklanmak istercesine büzüldü.

'' Beni istemiyorlar. '' kadın kaşlarını çatıp etrafı süzdü.

'' Kim bebeğim?''

'' Çocuklar.'' Bunu çok sessizce söylemişti.

'' Neden istemesinler? Bak biz oynamaya geldik. '' Yağız hayır anlamında başını sallayıp bankta oturan Barlas'ın yanına koştu. Cansu onu takip edip yanına oturdu.

'' Onlar ittirdiler beni. Kadın da ittirdi. Ben kötü çocuğum.'' Cansu'nun kaşları istemsizce çatıldı. Şimdi anlamıştı. Sokakta çalıştırıldığı zaman parka gelmiş olmalıydı ve elbette ki insanların kötü bakışlarına maruz kalmıştı. Burukça gülümsedi. İnsanlar küçücük bir çocuğun kendi seçimiymiş gibi yargılıyorlardı. Kimse düşünmüyordu acaba bu çocuk kendi başına mendil alıp satabilir mi diye? Dört yaşındaki bir çocuk nasıl düşünebilirdi ki bunu? Biri onu çalıştırıyor olmalıydı. Fakat insanoğlunun artık birbirine güveni kalmamıştı. Ufacık çocuktan bile kar amacı güdüyor. Yargılıyor ve aşağlıyordu.

Daha fazla onu üzmek istemediği için parktan gitmeyi uygun gördü. Hem sosyal fobisi vardı. '' Sen kötü çocuk değilsin bitanem. Asıl kötü olan onlar.'' Tekrar yürümeye başladılar. Yavaş yavaş hava kararmaya başladığında yemek yemek için lokantaya girip sipariş verdiler.

Barlas hesabı ödemek için kalktığında Cansu da Yağız'ı tuvalete götürdü. İşini halledip tekrar dışarı çıktıklarında hava iyice soğumuştu. Eve gitmek için dönüp arabaya doğru yürümeye başladılar. Yolda karşılaştıkları uçan balon satan adamdan Yağız'ın sevdiği çizgi film karakterini alıp yollarına devam ettiler.

********


Eve vardıklarında Cansu önce kendisi indi sonra Yağız'ı indirdi. Anahtarı çantasından çıkartıp kapıya doğru ilerledi. Barlas ise bagajdan bugün aldıkları çıkartıp eve doğru ilerledi.

İçeri girip derin bir soluk verdi ikisi de. Yorucu bir gündü ve saat dokuza geliyordu. Çocuğunda esnediğini görünce gülümsedi Barlas elinde ki poşetleri yatak odasına çıkartıp bıraktıktan sonra üstüne rahat bir şeyler giydi. Yatağa kendini atıp soluklandı.

Birkaç dakika sonra Cansu da Yağızla beraber gelip adamın yanına oturdular.

'' Sen Yağız'a süt ısıt. Ben de pijamaları giydireyim. '' Barlas tamam anlamında başını sallayıp yavaş adımlarla aşağı indi.

'' Bak bunun da üstünde bir tane ayıcık var'' dedi pijamayı işaret ederek. '' Çok tatlı değil mi?'' Yağız gülümseyerek onayladı. Kadın çocuğun üstünü giydirip sütünü içirdikten sonra yatağa yatırdı. Bugün de onlarla uyumasında bir sakınca yoktu. Hem belki de son olacaktı. Yavaşça Yağız'ın yanına uzanıp çocuğu kendine çekti. Çocuk hafiften ona sokulup başını göğsüne yasladı. Ellerini de kafasının hemen yanında birleştirdi. Cansu gülümseyerek izledi çocuğu bir süre.

Bugün bir çok kez gülümsemişti, ve neredeyse hiç ağlamamıştı. Cansu ellerini çocuğun saçına daldırıp okşadı. Başını eğip dudaklarını çocuğun şakağına dayadı uzun süre öyle durdu. Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladığında kendini huzurlu bir uykunun kollarına bıraktı.

*********

Sabah alarmın rahatsız edici sesiyle gözlerini araladı. Hemen komidinin üzerinde ki telefona uzanıp kapattıktan sonra doğruldu. Yağız sırtını dönmüş kollarını Barlas'a dolamıştı. Yüzünde bir tebessüm oluştu. Fakat sonra hemen silindi. Bugün ayrılıyorlardı. İki saat sonra artık o bu evde değil yurtta olacaktı. Bunun rüya olması için neleri vermezdi kadın. Onu bırakmak istemiyordu. Onun dün gece ki gibi kolları arasında uyumasını istiyordu.

Yataktan kalkıp dolabında duran küçük boy sırt çantasını çıkarttı. Bugün giyecekleri hariç Yağız için aldıkları kıyafetleri içine yerleştirip oyuncakları ve kitapları ön göze koydu. Yavaşça kapıyı açıp aşağı indi. Elindeki çantayı hole bırakıp mutfağa geçti. Her sabah kahvaltı yapmaya özen gösterirdi lakin şimdi canı hiçbir şey istemiyordu. Buzdolabından sütü çıkartıp kaseye boşalttıktan sonra gevreği içine döktü. Çekmeceden kaşığı alıp yemeye başladı.

Bir iki kaşıktan sonra telefonunu çıkartıp çekildikleri fotoğraflara açtı. Hüzünlü bir tebessüm oluştu yüzünde. İçlerinden en sevdiğini duvar kağıdı yaptı bu resmi ölümsüzleştirmek için.

Yemeyi bitirip kaseyi tezgaha bıraktı. Saatine bakıp yukarı çıktı. Yavaşça kocasını uyandırdı. Yarım saat içinde çıkmış olmaları lazımdı. Adam gözlerini aralayıp karısını öptükten sonra doğrulup duşa girdi. Saçları kısa olduğu için hemen kuruyordu. Yoksa hava çok soğuktu ve banyo yapıp dışarı çıkmak pekte mantıklı değildi.

Kadın Yağız'ın yanına uzanıp anlına öpücük kondurdu. Çocuk hafiften kıpırdanıp gözlerini açtı. Uykusu oldukça hafifti bunu anlamıştı Cansu. Gülümseyerek çocuğu kaldırdıktan sonra üstünü giydirdi. Yağız oldukça sessiz bir çocuktu. Mesela uyurken hiçbir sıkıntı çıkartmıyordu. Yemek yerken de öyle. Oysa ki Elis Eylül'ü uyutmak için kaç saat uğraşıyordu zamanında. Yemek yememek içinde akla karayı seçiyordu. Her çocuğun davranışları ve hareketleri farklı diye geçirdi içinden. Belki de eskiden tek başına uyumak zorunda kalıyordu. O yüzden alışkındı.

Çocuğa küçük bir dilim tost hazırlayıp yemesi için eline verdi. Tekrardan yukarı çıkıp akşamdan hazırladığı kot pantolonunu ve bordo kazağını üstüne geçirdi. Hafif bir makyaj yapıp aynada kendine son kez baktı. Askıda olan kot ceketini ve beyaz beresini alıp Yağız'ın yanına indi. Çocuk neredeyse tostunu bitirmişti. Birkaç dakika sonra Barlas gelip önce karısına sarılıp öptü. Sonra ise ağzını selpakla silen Yağız'ı tutup havaya kaldırdı. İki yanağından da öpüp tekrar oturtturmak yerine tek eliyle tutup girişe götürdü. Cansu peşlerinden gidip , çocuğun ayakkabılıkta duran botlarını alıp giydirdi. Kendi siyah botlarını giydikten sonra sırt çantasını eline alıp Barlas'a uzattı.

Adam siyah bir pantolonun üstüne mavi kareli gömleğini giyinmişti. Her zaman ki gibi gömleğin kollarını katlamıştı. Montunu giyip karısının uzattığı çantayı aldı. Kapıyı açıp klasik sarı botunu giydi. Dışarı çıkıp havayı soludu. Oldukça yoğun bir sis olduğundan burnu sızlamıştı.

Çocuğu arka koltuğa yerleştirip kemerini bağladıktan sonra Barlas'ın yanına oturdu. Yola çıktıklarında tek düşündüğü şey Yağız'ı nasıl bırakacaklarıydı.

Vee son. 6k olmuş okuma sayısı vote de 700'ü geçmiş ne kadar teşekkür etsem az. Bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı çok merak ediyorum. Hoşçakalın haftasonu bölüm yazmaya çalışacağım.

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

1.8M 112K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
73.8K 7.3K 40
"Dileğiniz benim için emirdir, leydim." Elimle hayali bir reverans yapıp ıslak kekimden bir lokma alıyorum. İki deli bozuk, iki teyze kızı, yirmi sek...
714K 32K 62
#73 Genel kurgu (31.7.2016) #78 Genel kurgu (31.3.2018) #7 Hayat (20.01.2019) #64 Genel kurgu (29.01.2019) Dopdolu otobüste hem iyi tutunabileceği...
17.6K 1.9K 5
Sadece dokunarak insanları okuyan bir medyum . Medyumlara inanmayan bir adam . İkisinin ortak bir noktada buluşması . Hadi okuyun bakalım . ( Medyum...