ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.7K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

51. Bölüm Yılbaşı

50.7K 2.7K 415
By LaleSarhan

#buzlarprensi Best of:

Zeyneb999
@zeyhanker
@badiseba
@kartalice77
@zehraaltnkpr
Instagram

@NurArzu

Emeğinize sağlık arkadaşlar. Yakında açıklama yapacağım.💕

Bu bölüm Hashtag:

#KanKırmızı

Katılanlara şimdiden teşekkür ediyorum🌷


Menim gözel Azerbaycanlı oxuyucularım. Bu bölüm Qusar hakkındadı. Mende sizin dilinizde yazmağ istedkm. Gözel ölkenize gelmesemde sizlerin sayesinde yazmağ istedim. Eger eksiklerim varsa bağışlayın. Instagramdan daima Esareti tanıtan sevgili Nur Arzu cox sagol canim cox teşekkül eliyirem.
Men yeni il üçün başqa ölke teklif etdiyimde meleyim Azerbaycanı yazmağı teklif eledi. Mene bezmeden şekiller atıb onlar hakkında yazdı. Ne qeder teşekül etsem az yaxşıki varsan meleğim seni çox sevirem. Yoxsa nece yazardım.

Şaşırdınız değil mi. Efenim marifet bende değil. Sevgili meleğimde. Ben türkçe yazdım attım. Meleğim de Zeyneb999  çevirisini yaptı. Buradan ona sonsuz teşekkürler ediyorum. 😘❤️🌷💕

Azerbaycan'da geçen bir bölüme Azeri dilinde bir şarkı. Meleğim şarkıyı gönderdi. "Yazarım bu şarkıda dans etsinler" dedi. Şarkıyı dinlediğim günden beri şarkıyla aşk yaşıyorum. Sözleri olsun melodisi olsun şahane. Sizler için de benim için de bir ilk olacak. Bayılacağınıza garanti veriyorum. 🌷

Ve bu bölüm için bana çok yardımı olan, sevgili Aslı. Bölüm senin canım. Özel bir bölümdü benim için. İlkler ve diğerleri. Takı üzerine çok konuşmuştuk. Aklıma sen geldin. Seni seviyorum. Keyifli okumalar canım. Umarım moralinin bozuk olduğu bu günlerde seni kendine getirecek bir bölüm olur.🌷💕❤️☕️

Esaret okurlarım. Ve işte beklediğiniz romantik bölümler için start bu bölümle verildi. Hanker aşkı başlıyor! Bu bölümle kahve muhteşem güzel gider. Kahveler hazır mı? Hadi o zaman. Muhteşem bir şarkı eşliğinde #HanKer aşkının startını verelim. Buyurun efenim bölüm sizlerin🌷💕❤️☕️

Şahdağ Oteli

Yeni yıla saatler kala otelin büyük salonu neredeyse tamamen dolmuştu. Kırmızının hakim olduğu süslemelere eş, kokteyl masaları da geceye özel kırmızıydı. Tavandan sarkan süsler ışıl ışıl parlarken, salonun yüksek olan yerinde kocaman yapay bir çam ağacı süslenmiş, tüm ihtişamıyla duruyordu. Kerem Hande'nin elini sımsıkı tutup salona girerken heyecanını örtbas etmeye çalışsa da, kalbi ona zıt doludizgin atıyordu. Kutlayacağı ilk yılbaşı ve elini tuttuğu, kan kırmızı elbise giymiş, kağıt üzerindeki karısı... Hiç aklına gelmeyen, gelmeyecek ama yaşadığı bir an. Daha önce hissetmediği garip duygular...


Hande'ye dönüp bakınca nefesini tuttu. Kırmızı elbisenin içinde bembeyaz bir kuğu gibi, başı dimdik, bakışları gece siyahı ve ilk gördüğündeki gibi mağrur. Esaretin zincirleri yok. Sanki hiç olmamış gibi. Sanki gerçekten kocasının elini tutmuş buraya yılbaşı için gelmiş gibi. Gözleri, kan kırmızı rujla kaplı dudaklarına kaydığında huzursuz bir nefes alıp etrafına baktı. Bazı meraklı bakışların hedefi kağıt üzerindeki karısıydı. Masanın yanına geldiklerinde kadehini aldı, etrafına bakarken bir yudum içti. Gözleri Hande'yi bulduğunda elindeki meyve suyuna gözü çarptı. Sonra o gece geldi aklına. Kendini gerçekten satmak için gittiği o kara gece... O gece bilmeden alkol almıştı. Kalbi sızlarken aklına gelenlere, gözü tekrar elbisesine kaydı. Nefesini zor alırken kadehini bıraktı. Hande'nin etrafına meraklı gözlerle bakışını izledi. Sonra buluştu, gece siyahı ve yeşiller. Gece siyahlarına dalarken kendine gelip derin bir nefes aldı.

"Elbise çok yakışmış."

Dediğine kendi de şaşırırken Hande'nin inanmayan bakışlarıyla buluştu, tutkuyla bakan gözleri. Bir süre öyle kalıp bakmasını izledi, hiç bitmesini istemediği.

"Teşekkür ederim. Elbise gerçekten güzel. Tam oldu."

"Tarzın mı bilemedim. Bu kadar yakışacağını bilemediğim gibi."

Hande, ağzı açık dinlerken Kerem'i, meyve suyundan bir yudum alıp gülümsedi. Bakışları bu gece daha değişikti. Garip, anlayamadığı değişik... Böyle konuşması, kalbinin çarpmasına sebep olurken gözlerini kaçırdı. Baktığı yerler yanarken elini istemsiz boynuna attı. Sonra omzuna, en son masanın üzerine koydu. Tedirgin gözleri aynı ifadeyle bakan yeşilleri bulduğunda zorla gülümsedi.


"Bende bir şey yok elbise çok güzel."


"Zevklerimiz uyuyor o zaman."

Hande ne diyeceğini bilemeyip bakarken, elinde olmadan gülmeye başladı. Galiba kendini tutmaktan böyle olmuş, şimdi de böyle gereksiz yerde gülmeye başlamıştı.

Hande gülünce Kerem ağzı açık kaldı. Ne kadar içten gülüyordu. Tıpkı Elif'e güldüğü gibi. Akşam sefalarına bakarken güldüğü gibi. Ebru yaparken güldüğü gibi. Böyle gülüyorsa o zaman gerçekten mutluydu. Kendini kaybettiğini hissediyordu. Ne engel olabiliyor ne de başka bir müdahale... Bu gece çok başkaydı. Hem gece, hem kendisi... Karşısında böyle içten gülen bir kız varken aptala bağlamak? Hiç düşünmeden yanına geldi, onun solan gülümsemesine baktı.

"Gecenin ilk dansını edelim mi?"

Hande beklemediği sözlerden dolayı şaşırırken, olacağını tahmin ettiği dans için hiç düşünmeden elini uzattı. Şaşırma sırası şimdi Kerem'deydi. Bu gece Hande de değişikti. Tıpkı kendisi gibi.


"24 saat ve başka biz. Başka Hande ve Kerem. Tabii ki edelim."

Şu an bu sözleri açmayacak, teklifinin kabul edilmesinin sevincini yaşayacaktı. Çünkü diğer Kerem burada değildi. Uzanan elini dudaklarına götürürken gözleri buluştu. Sanki bir kıvılcım vardı bakışlarda. Elini yumuşacık tutarak piste getirirken çalan müziğe ikisi de yabancıydı. Azeri bir sanatçı ama duygularını altüst eden bir melodi ve şarkının sözleri. Yeni kişilere hiç duymadıkları yeni bir şarkı...


Dans pistine geldiklerinde Hande'nin belini kavrayıp kendine çekti. Eliyle beraber gözlerini de kenetledi. Gece siyahı gözlere, ışık saçarak bakan yeşillerin derinlerinde, hüzün vardı. Hüzün ve pişmanlık. Omzundan tutan ellerin titremesi içini ürpertirken simsiyah bakışlar kendini çekiyordu.

Tıpkı bir girdap gibi.

Başka diyarlara götüren müziğin etkisi baş döndürüyor, eli sırtından yukarı dokunmaktan korkarcasına çıkarken duyguları da zirveye çıkıyordu. Eli ensesinde durduğunda nefesini de tuttu. Yüzünü iyice yaklaştırıp inanamaz ifadeyle baktı gözlerine. Gece siyahları bu kez başka bakıyordu. Nefret değildi ifadesi. Öfke hiç değildi. Biraz korku vardı. Biraz endişe kırıntıları ve daha önce hiç görmediği aynı zamanda adını koyamadığı bir bakış. Hayallerinden de öte, hayal edilmeyecek kadar büyük ve üstün... Bir an gözlerini kapatıp yüzünü saçlarına değdirdi. Kokusunu çekerken içine, omzundaki ellerin boynuna dolanmasıyla gözlerini açtı. Bu kadarı hayalden de öte, hayalden de üstündü. Yutkunup kollarındaki kızın saçlarına dudaklarını dokundurdu. Tekrar soluyup, kokusunu içine çekerken öptü. Başını boynuna gömen kızın belinden iyice çekip öpücüklerini daha sahiplenircesine çoğalttı. Hayalden de üstün yaşadığı bu an hiç bitmesin. Bir ömür sürsün. Birisi hayatlarına sihirli değnekle dokunsun, her şeyi değiştirsin. Nevşehir'e gidince konak olmasın. Başka bir ev olsun. Eski yaşadıkları hayal olsun. Bu düşünceler de hepsinden büyüktü, ulaşılmayan...

Hepsini bir kenara atıp sardı kollarındaki kızı. Onun ürperen bedeniyle bütün olurken bedeni, elini saçlarında dolaştırmaya başladı. Bakışları tekrar birbirini bulunca ikisi de gerçekten başkası gibi, ilk kez görüyor gibi bakıyorlardı. Kerem için yolun sonu şimdi gelmişti. Çünkü duyulan ayak seslerinin neye ait olduğunu şimdi anlamıştı. Hem de çok net. Artık biliyordu ve çok geç oldu dediği şey, çoktan geç olmuştu.


"O kadar güzelsin ki. O kadar masum ve temiz."

Hande duyduğu sözlerle ürperirken gözlerinin dolmasına engel olamadı. Dağ bayır savrulduğunu hissederken sesinin titremesine engel olamadı.


"Keşke ilk kez bu Kerem'i tanısaydım."


Kısa cümleler ama anlam yüklü ve çok uzun... Kerem yıkıldığını hissederken yutkunup zoraki bir nefes aldı. Kollarındaki kızdan çok söz duymuştu. Bir tanesi derin yaralar açmıştı kalbinde. Şimdi o yaranın üzerine tekrar saplanan hançer ve açılan ikinci yara... Ondan ağır söz olmaz demişti ama ağır sözden ağır, katran gibi sözler vardı hakaret içermeden, masumane söylenen ve yıkıp geçen.

Keşke...

Demek için keşke dediği bir an yaşanıyordu. O ağırlık altında ölürken parmakları yüzünde gezinmeye başladı. Keşke...

"Bu Kerem'i ilk kez tanıyorsun. Çünkü o sadece seni tanıyor. Senden başkasını tanımıyor."


Hande titreyen nefesini sessizce verirken, dolan gözlerini buğulu yeşillere kilitledi. Keşke... Hayalleri yanıbaşında ama hayalden ibaretti.


"24 saat sonra kaybolacak Kerem ve Hande. Yeni yıla girip kaybolacaklar. Yeni yılın ilk günü diğerleri gelecek. Yeni biz burada kalırken eskiler Nevşehir'de, o konakta yaşayacak."

Kerem hüzünlü gözlerle bakıyor pişmanlığın bedenini esir aldığı bir ânı daha yaşıyordu. Parmakları yüzünde gezinirken yanağına küçük bir öpücük dokundurdu.

"Yeni yıla girerken eskilerden bahsetmeyelim. Hande bu gece yeni biz olarak konuşalım. Birbirini hiç tanımayan iki yeni kişi. Lütfen."

Hande iç çekip başıyla onaylarken müziğin etkisiyle başını Kerem'in omzuna koydu, gözlerini kapattı. Yenilerdi madem... Belini saran el, saçlarında dolaşan öpücükler, müziğin etkisi dansla birleşince mavi hayallerinden ayrı bir yerde kanat çırpmaya başladı. Şarkının sözleri düşüncelerini savururken gözlerini kapatıp, yüzünü eski o adam, yeni Kerem'in omzuna iyice dayadı. Müziğin ritmi, yeni tanıştığı adamın sahiplenircesine sarması, geçmişle olan bağlantısını koparmıştı çoktan. Çünkü içinde bulunduğu şu anı yaşıyordu.

Sadece 24 saat...

24 saat mutluluk şu an o kadar çok geliyordu ki. Hiç bitmeyecek gibi. Sanki eskiden hiç yaşamamış, şimdi yaşamaya başlamış gibi.

Şarkı bitince bir süre daha öyle kaldı. Büyü bozulmuş gibi. Başını yavaşça kaldırıp Kerem'e baktığında onun buğulu, hüzünlü aynı zamanda mutlu bakışları büyünün bozulmadığının apaçık göstergesiydi. Kalbi titrerken yüzünün okşanmasıyla ürperip titredi. Yeni başlayan müziği dahi duymuyor sadece büyülenmiş gibi kendini esir alan yeşil gözlere bakıyordu. Daha hareketli müziğin başlamasıyla kendine gelip gözlerini kaçırdı. Ne yapacağını bilemeyip kalırken elinin tutulmasıyla ilk kez rahat bir nefes aldı. Kerem'e ayak uydurup masaya geçtiğinde başını kaldırıp bakamıyordu. Kalabalığa bakıyordu ama boş. Müziği duyuyordu ama karışık. Herkes neşeli, mutluydu ama neden? Sahi bugün yeni yıla gireceklerdi, bu parti bunun içindi. Az önce de dans etmişlerdi. Ürkek gözleri Kerem'i bulduğunda başını çevirdi yavaşça. Dans ederken nasıl bakıyorsa hâlâ aynı bakıyordu. Hızlı nefes almaya başlarken eli tutulunca tedirgin ifadesiyle Kerem'e baktı.

"Benimle gelir misin?"

"Nereye" diyebildi kısık sesiyle. Aklı başında değildi ve biraz sonra ne yaşayacağını  bilmiyordu. Hayır dese, odasına çıkıp ağlasa, katıla katıla. Duygularını dökse gözyaşlarıyla birlikte. Rahatlasa...


"Gece buranın manzarası çok güzel olur. Yılbaşında daha da güzel olduğuna eminim."

Cevap vermeden elinin tutulması ve kurulmuş gibi ona uyup gitmesi. Dışarı çıktıklarında keskin soğuk bıçak gibi keserken Hande ürperip etrafına baktı. Her taraf ışıl ışıldı. Özel olarak hazırlık yapılmıştı ve rengarenkti. Gökyüzüne yansıyan mavi ışığa hayranlıkla bakarken omuzlarını kaplayan sıcaklıkla dönüp baktığında karşılaştı yeşil gözlerle. Onun omzuna sardığı şalı tutup gözlerini kaçırdı. Masmavi hayalleri olan biriydi ve mavi ışık kendini içine çekiyordu.

"Çok güzel. Mavi, sonsuz huzurun rengi."

Kerem gökyüzünü kaplayan ışığa bakarken Hande'nin omzunu tuttu. Gerçekten de huzur veriyordu ama renk mi, yoksa Hande'nin anlatımıyla mı, işte onu çözemiyordu.


"Huzur değil, sonsuz huzur. Hiç düşünmemiştim. Sadece renk dediğim mavi gerçekten huzur veriyor. Bunu şimdi hissettim."

Hande heyecanla dönüp baktı. Kerem, mavi ışığın gökyüzüne yansımasını izliyordu. Doğru söylüyordu, çünkü gözlerinde huzur vardı, en derininden. Mavi ışıktan çekilen yeşil gözler, gece siyahlarıyla buluştu. Yüzünde belirgin bir tebessümle biraz daha yaklaştı.


"Sen anlatmasaydın, mavi benim için sadece sıradan bir renkti. Seni tanıdıkça huzur buluyorum. Marifet mavide değil."

Hande duyduklarına inanamıyor ve Kerem konuştukça da şaşkınlığı artıyordu. Bu sözlerine verecek bir cevabı da yoktu. Ama bu Kerem'le az önce tanışmıştı. 24 saat geriye doğru sarıyordu.


"Marifet ne mavide ne de onu anlatanda. Marifet onu anlayanda. Sende olan ama üstü kapatılmış duyguların sen istemesen çıkmaz. Kerem sen iyi birisin. Bu duygularını bastıran her ne ise üzerine git. Sen özünde iyi birisin. Bu bakışlarına yansıyor. Keşke şu an kendini görebilsen. Ben görüyorum. Ve gördüğüm Kerem, rüyalarımda gördüğüm, hayallerimi-"

Hande birden kendine gelip sustu. Ama susması kendisini dikkatle dinleyen kişiden kaçmadı. Hem susması, hem neden sustuğunu anlaması ve o sözün devamı... Erdem'in sözleriyle birebir aynı olan... sonrası üzerine git demesi...

Biraz daha yaklaşıp çenesinden tutarak başını kaldırdı. Gece siyahlarına dalıp giderken sesinin kısık çıkması soğuktan değildi. Karşısındaki kızın etkisi altına girmesindendi.


"Üşüdün. Odamıza çıkalım."

"Çok üşümedim ama Nevşehir'in kışı buraya göre bahar gibi kaldı. Çıkalım."


Bu kez tutulan eline şaşırmadı. Tuttu elini sıkan eli. Karşılığı parmakların kenetlenmesi olunca içinin titrediğini hissetti. Sakin olacak hemen kapılmayacaktı. Çünkü bu Kerem'le yeni tanışmıştı. O kadar...

***


2013 numaralı odada iki kişi.

İkisi de Josephine koltuğa oturmuş sessiz ama tedirgin. Kaçamak bakışları arada bulurken gözlerini, Kerem saatine bakıp kalktı. Hande başını kaldırmadan öyle duruyordu. Çünkü başını kaldırdığı an o bakışlarla karşılaşacaktı. Yanına gelip oturdu ama yine de dönüp bakmıyordu.

"Hande."

Korktuğu olunca nefesini tutup kaldı bir süre. Başını kaldırıp baktığında aynı bakışlarla karşılaştı ama bu kez endişe hakimdi, görmeye alışık olmadığı.

"Birazdan yeni yıla gireceğiz. Ben söylemiştim. İlk kez yılbaşı kutluyorum. İlk kez olunca da, ilk kez hediye aldım ama lütfen sözümü kesme. Dinle ondan sonra karar ver."

Hande sesini çıkarmadan dinliyordu. Sözünü kesmeyi hiç düşünmemişti ki. Çünkü ilk kez konuşmaktan korkuyordu. Kerem'in gittikçe değişen konuşması merakını artırırken onun elini tutmasıyla heyecanı zirveye ulaştı. Kerem'in uzattığı mavi pakete baktı. Sonra gözlerine.


"Yeni yılın kutlu olsun."

Hande paketi alıp bir süre baktı. Ne olduğunu tahmin ediyordu ve düşündüğünü, düşünmeden yapacaktı. Çok kırılmıştı. Yılbaşı olması ya da Kerem burada başka olsa da hiçbir şey değişmeyecekti! Paketi açıp aldığını görünce, telefonuyla yaptığı son görüşme aklına geldi. Annesiyle konuşuyordu ve konuşması yarım kalmış telefonu terastan aşağı fırlatılmıştı. Üzerine alınan kaç telefon ve şimdi yine aynısı. Konuşmaya da gerek yoktu. Kerem'in konuşmasına tüm düşüncelerinden sıyrılıp yüzüne baktı. Üzgün, pişman ifadesine...


"Ne yapacağını biliyorum ama yapmadan önce beni dinle. Ben mezun olup ailemin yanına geldim. İşimin başına geçtim ve ilk ay kazandığım paraya dokunmadım. Bilmiyorum neden öyle yaptım. Kendi emeğimin karşılığı olunca değeri çok başkaydı. O paraya yıllardır dokunmadım. Ben iyi biri değilim. Sana yaptıklarımı da anlatmayacağım ama telefonunu nasıl aldığını biliyorum. Tekrar almak için ölümden döndüğünü de biliyorum. Senin için çok değerli olan bir şeyin benim için de değeri varmış. Bunu yaşayınca anladım. Benim ilk kazandığım paranın senin yanında kıymeti olmaz. Bu mümkün değil ama bir kez daha kırmadan söylemek istedim. Şimdi istediğini yapabilirsin."

Hande duyduklarının şaşkınlığını yaşarken dolan gözlerini kaçırıp elindeki telefona baktı. Bu kadar sözün üzerine ne diyebilirdi ki? En zayıf yerinden vurulmuştu.

Manevi değer...

Kerem öyle konuşmuştu ki eli kolu bağlanmıştı. Eğer düşündüğünü yaparsa kendinin ondan hiçbir farkı kalmazdı. Yapmasa işte o da ağır geliyordu. İki arada kalmak kadar zor bir şey yoktu ki. Dolu gözleri meraklı yeşillerle buluştu.


"Beni en zayıf yerimden vurdun. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Eğer istediğimi yaparsam Nevşehir'deki Kerem'den bir farkım kalmayacak. Kabul etmek istemiyorum ama senin anlattıkların elimi kolumu bağladı. Yıllardır sakladığın parayla bunu almışsın. Keşke almasaydın ama almışsın. Diyeceğim tek şey var. Teşekkür ederim."

Kerem'in bakışları mutlulukla dolarken Hande'nin elini tuttu. Oysa telefonu kırmasına kendini hazırlamıştı. Yine düşündüğünün tersi olmuştu. Kim iyiydi...


"Teşekkür etme. Edilecek bir şey değil. Hak etmedim. Benim için o kadar zor ki. Asıl ben teşekkür ederim."


Hande buruk bir ifadeyle dinlerken, Kerem'in teşekkür etmesine, buruk ifadesine eş tebessüm etti. Telefona baktı, sonra Kerem'e.


"Bunun manevi değeri benim için çok büyük. İyilerin arasına ekledim. Bu ânı, bu konuşmayı burada geçirdiğimiz hiçbir ânı unutmayacağım. Bunun için de teşekkür ederim."


Kerem duyduğu sözlere inanamayıp şaşırırken gözlerini kaçırdı. İyilerin arasına kattığı bir şey daha... Bilmiyordu ki o her böyle konuştuğunda dağılıyordu. Sıkıntıyla nefes alırken kalkıp komodinin çekmecesini açtı. Elinde bir paketle tekrar gelip Hande'nin yanına oturdu. Bu kez az öncekinden daha tedirgindi. Boğazını temizleyip Hande'ye baktı. Onun suskun kalması içini acıtırken elini dudaklarına getirip bileğini öptü. Sonra diğer elini. İkisini birden tutup dudaklarını çekmeden gözlerini kapattı. Hande dolu gözlerle bakarken bir damla yaş süzüldü yanağından.


"24 saat demiştin. Henüz bitmedi. Neden beni eskilere götürüyorsun? Lütfen yapma."

Kerem gözlerini açıp tuttuğu elleri bırakmadan Hande'ye baktı. Şu an ne konuşsa ne anlatsa hepsi boştu, biliyordu.


"Bir ömür diyebilseydim keşke. Geçmişe dönüş yok biliyorum. Konuşsam kendimi ifade edemem. Etsem de boş biliyorum. Tek isteğim bu gece senin için güzel geçsin."


Kerem başını eğip bir süre durdu. Elindeki pakete bakıyor yapıp yapmamak arasında gidip geliyordu. Birden karar verip paketi açarak, kutuyu çıkardı. Hande'ye baktı onun dolu gözleri yağan karı izliyordu. İzledi bir süre, buğulu gece siyahı gözleri. Kaç kez ağlatmıştı o gözleri... Şimdi de buğulanmasına dahi katlanamıyordu. Yüzüne dokundu. Yavaşça kendine çevirdi.


"Hande" dedi kısık sesiyle. Gözleri buluştuğunda susup kaldı. Neden her seferinde böyle oluyordu? O bakışlar gözlerini bulunca ne konuşacağını unutuyordu. Neden kalbi sızlıyordu? Daha fazla düşünmeyip gözlerini kaçırdı. Kutuyu açıp içindeki kolyeyi çıkardı. Hande kolyeyi görünce ağzı açık şaşkın bir ifadeyle baktı. Bu kolye? Tekrar Kerem'e baktı. Ne konuşacağını unutmuş gibiydi.

"Bu" diyebildi kısık sesiyle. "Bu kolye o kolye ama anlamadım. Kerem ne oluyor?"

Kerem hiç seslenmeden kalkıp kolyeyi Hande'nin boynuna taktı. Kalbi doludizgin atarken tekrar oturdu. Kutunun içindeki bileziği çıkarıp Hande'ye bakmadan bileğine taktı. Sonra tekrar dudaklarına götürdü.


"Yen yılın kutlu olsun. Her şey istediğin gibi olsun."

Hande bileziğe bakıp boynundaki kolyeye dokundu. Şaşkın ifadesi azalmak yerine aksine artıyordu. Önce kolye sonra bilezik şimdi de Kerem'in konuşması.


"Ben bir şey anlamıyorum. Bu kolye benim kazıda bulduğum kolyenin aynısı. Bileklik yoktu ama bu da onun aynısı. Kerem kafam zaten karışık. Şimdi iyice karıştım. Anlatır mısın, lütfen."


"Kolyeyi anlatırken yan tarafındaydım. O zaman konuşman dikkatimi çekmişti ama düşüncelerim farklıydı. Yılbaşı için sana ne alacağımı düşünürken bu kolye geldi aklıma. Aynısını yaptırdım. Taşlarının ölçüsüne, ağırlığına kadar. Hepsi aynı. Yatırım yaptığım bir alandı ve tek olarak senin için yapıldı. Taşlarını kendim yerleştirdim. Çok ince iş ama onları yaparken hissettiklerim bu kolyede ve bilezikte saklı. Senin hep merak ettiğin. Taşları yerleştirirken o sözlerin hep aklımdaydı. Beğendin mi"


Hande ağzı açık bakarken dolu gözlerine yaş hücum etti. Gülüyordu ama ona zıt ağlıyordu. Bileziğe baktı mutlu gözlerle, sonra Kerem'e. Eliyle ağzını kapatıp hayretle baktı. İnanamaz gibi başını sağa sola çevirdi ve birden sarıldı.


"Beğenmek ne demek. Kerem şu an duygularımı anlatamam. Bunları bana neden yapıyorsun? Bu kolye benim hayalimdi ama anneme dahi söylememiştim. Ben seni anlamıyorum. Bir iyisin, bir kötüsün, sonra çok düşüncelisin."


Hande'nin coşkuyla sarılıp ağlayarak konuşmasını Kerem sarılarak gözleri kapalı dinledi. Yüzünü saçlarına sürdü, öptü, kokladı. Onun heyecanının hepsini yaşadı. Söylediği sözleri içini dağlasa da sustu. Çünkü şu an konuşmak istemiyor kollarındaki kızın tüm duygularını hissetmek ve yaşamak istiyordu. Onun çekilip gözlerine bakmasıyla, kaldı bir süre; baktı gece siyahlarına. Elini yüzüne dokundurup yanağındaki gözyaşlarını sildi.

"Ben sana bir şey alamadım."


Hande'nin konuşmasıyla yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.

"Sen beğendin benim hediyem. Sen taktın benim en büyük mutluluğum. Sen mutlusun ya yetti bana. Ben hediyemi aldım."


Hande inanamaz dolu gözlerle bakıyor heyecandan kesik nefesler alıyordu.

"Sen..." konuşamadı daha fazla. Başı yere eğik  kaldı bir süre. Bileziğe bakıp kalktı. Boy aynasının karşısına geçti, kolyeye bakıp dokundu. Bulduğu kolyenin aynısıydı. Üstelik taşlarını Kerem takmıştı. Aynada Kerem'in yansımasını görünce gözlerini kapattı. Çünkü çıplak omzuna dudaklarını dokunduruyordu. Küçük buseleri ara ara yerleştirirken gözlerini açtı. İkisi de aynadan bakışırken Kerem kolyeye dokundu.


"Kolye kendini göstermedi. Sönük kelimesinin anlamını şimdi daha iyi anlıyorum."

Hande nefesini tutup kolyenin üzerindeki eli tuttu. Yavaşça döndü. Kerem'in gözlerine bakarken oteldeki büyük saatin çanları vurmaya başladı. Yaşadıkları son saniyeler... Saat 6, 7, 8 devam ederken iki kişi ayakta birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı. 10, 11, 12 ve son seste Kerem gözlerinde kaybolduğu kızın dudaklarını çoktan esir almıştı. Bu kez esaret tek taraflı değil iki taraflıydı. Çünkü Hande dudaklarını gönül rızasıyla teslim etmişti...

Twitter @lalessarhan ESARET
Instagram LaleSarhan
#HanKerForever
Facebook Lale Sarhan















"

Continue Reading

You'll Also Like

665K 41.1K 26
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
680K 40K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
4.6M 22.4K 25
Zengin bir iş adamı ve haberini yapmak için onun peşindeki gazeteci kızın diğer tüm kurgu ve klişelerden uzak farklı, tutku dolu bir aşk hikayesi. K...
2M 80.3K 52
Aşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur.