ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.8K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

30. Bölüm Veni Vidi Vici

62.9K 2.9K 239
By LaleSarhan

Hepinizin Ramazan bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Ailenizle birlikte hayırlı huzurlu bir bayram geçirmenizi diliyorum. 🍬🍧☕️

Bu bölümden sonra bölümlerde aksaklık olabilir. Bazı durumlardan dolayı aksayacak gibi görünüyor. Ben elimden gelenin fazlasını yapacağım. Şimdiden hepinizden özür dilerim.

Sade Kahveler hazır mı? O zaman multimedyamızı açalım. Mis gibi kahvelerimizi içerken bölümü okumaya geçelim. Buyurun efenim bölüm sizlerin. İyi okumalar☕️🐞🌷


Hande, sinirini, öfkesini bastırmak için ne kadar gülümseyip fark ettirmemeye çalışsa da yapamıyordu. Seza ve Erdem'i görünce öfkesi yön değiştirirken yanındaki adama döndü. Onun kendinden emin bir ifadeyle durması, tedirgin dahi olmamasına baktı. Şaşıran Kerem Karahan değildi bu. Bu ilk gördüğü Kerem Karahan'dı. Kendinden emin, yüzü olağandan daha ciddi, bakışları ifadesiz yüzünde tek mimik oynamayan.

Gözleri, Seza'nın mutlulukla dolu gözleriyle buluştu. Dolu ama mutlu gözlerle bakıyordu. Kalabalığın açılması ve büyük bir masayı sürerek getiren adamlara baktı. Alkış sesleri ve müziğin başlamasıyla nefesi de hızlanmaya başladı. Birden panik yapıp o adama döndü. İsterse onlarca kişi olsun, isterse flaşlar patlasın, hiçbiri umurunda değildi.

Bunu o adama tattırmayacaktı!


Yumruklarını sıkıp yanındaki adama baktı. İplerin kopma noktası ve o adamın hüzünlü ama umutlu gözleri. Sonra ellerini tutup dudaklarına götürmesi ve söylenilen doğum günü şarkısı. Her şey neden bu kadar üst üste gelmişti? Neden kurtulmaya çalıştıkça başka pürüzler çıkıyor ve bir şey yapamıyordu?


"Neden?"

Sözü dudaklarından dökülürken Kerem etrafına kısa bir bakış atıp Hande'ye döndü.



"İyi ki doğdun. Hür yıllara."

Hande ne diyeceğini bilemeyip donuk gözlerle o adama, sonra özel yapılmış pastaya, sonra konuklara baktı. Hepsi masanın yanına gelmişti ve fonda doğum günü enstrümantali çalarken bakışları en son adamla buluştu. Tedirgin bakışlarını yere eğip bir süre durduktan sonra başını kaldırdı. Derin bir nefes alıp Kerem'in meraklı gözlerine baktı. O kadar kişi kendilerine bakarken, esaretten kurtuluş için bir adım atmışken işi telefon olayına döndürmek?


Yüzünde oluşan gülümsemeyle Kerem'in ellerini tutup yanağına yumuşak bir öpücük bırakırken fısıltıyla konuştu.


"Teşekkür etmiyorum. Etmeyeceğim de. Çünkü neden yaptığını biliyorum."


Kerem gözlerini kapatıp yutkunurken elini tutan elleri sıkıp zoraki gülümsemeye çalıştı.


"Biliyorum. Beklemiyorum."

Sesi olağandan zor duyulurken Hande çekilip yüzünde büyüyen gülümsemeyle konuklara ve pastaya baktı. Sevinçli ve olağandan mutlu bir ifadeyle bakarken o adamın konuşmasıyla, onu dinlemeye başladı.



"Arkadaşlar. Sevgili eşimin doğum günü geçti. Yeni evli olmamıza rağmen neden böyle oldu diyeceksiniz. İkimiz için de tatsız bir durum oldu hiç istemediğim. Sadece ikimizin bilmesi gereken özel ama tatsız bir durum yaşadık ve doğum gününü kutlayamadık. Hande önemli değil dedi ama benim için önemli. Sürpriz bir doğum günü yaptım. Kalabalık olsun ama özel insanlar olsun istedim çünkü benim karım her şeyin en güzeline layık. En güzel, en özel, en değerli. Ne kadar da istesem istediğim gibi olmadı. Çünkü ne yapsam az kalıyor."


Hande boğazında oluşan yumruyla o adamı dinlerken gözleri doldu. Oyundu tamam! Ama bu kadar laf kalabalığına, bu kadar söze gerek yoktu. Gözlerini kaçırıp Seza'ya baktı. O zaten ağlıyordu hiç şaşırmadığı! Erdem... Erdem çok değişik bakıyordu.

Şüpheli değil.

İmrenme değil.

Kıskanma hiç değil.

Çok, çok farklı bakıyordu. Bakıyordu ama o adama bakarken gözlerindeki hüzün gözden kaçmıyordu. Hande, iki arada kalmış gibi nefes nefese korku dolu gözlerle etrafına bakarken o adamın yanına yaklaşmasıyla gözlerini kırpmadan, nefes almadan onu dinlemeye başladı.


"Doğum gününü önce ben kutlamak isterim."

Kerem eğilip Hande'nin yanağına dudaklarını dokundurunca Hande gözlerini kapatıp tuttuğu nefesini bıraktı. Artık yapacak tek bir şey vardı. O adamın gözlerine bakıp elini tuttu.

"Teşekkür ederim."

Sözü sessizce dökülürken dudaklarından, gözlerini kaçırıp masanın üzerindeki pastaya baktı. Üzerinde beyaz güvercin olduğunu yeni fark ettiği pastadan gözlerini çekip o adama baktı. Güvercin özgürlüğün sembolüydü. Hızlı nefesler alırken ne yapacağını bilemedi. Şimdi bu ne demekti? Üzerinde beyaz güvercin olan pasta ve o adam? İyi ama değil. Kötü ama kötü; tamam da bu olanlar? Ve bu bakışları? Neden böyle bakıyordu? Doğum günü şarkısının tekrar başlamasıyla gözlerini kapatıp içinden dileğini tuttu.

Her zaman yaptığı ama hiç gerçekleşmeyen...


Belki... Belki bu kez kabul olurdu. Belki beyaz güvercin uğur getirirdi. Belki, belki, belki...

Dileğini tuttu, gözlerini açıp mumları üfledikten sonra alkış sesleri arasında uzatılan bıçağı alıp pastayı keseceği sırada elinin üzerindeki elin sahibine bakmadı, çünkü bu kez biliyordu. Titreyen eline hakim olmaya çalıştı ama olamıyordu. O adam yine kendine iyice yaklaşmıştı ve nefesini boynunda hissediyordu. Tedirgin ifadesiyle birlikte pastayı alkışlar arasında kestikten sonra Hande'nin başı yere eğik gözlerini kestiği pastadan ayıramıyordu. Yüzü alev alev yanıyordu. Yanındaki hareketlilik umurunda dahi değildi ta ki ağzına uzanan pastaya kadar. Ne olduğuna baktığında bu kez şaşırmadı. Çünkü olanları anlama yeteneğini kaybetmiş gibiydi. Elinde olmadan ağzını açıp pastayı yerken gözlerini kırpmadan o adama bakıyordu.

Kendinin yaptığı oyundu ya onun?

İşte o adamı tanımadığı için anlamıyordu! Tebrik edenlere dönüp tedirgin bir ifadeyle gülümserken Erdem'in içten kutlaması ve arkasına Seza'nın gelip ağlayarak sarılmasıyla donuk bir ifadeyle sarıldı.

"Canım arkadaşım benim. Doğum günün kutlu olsun."

"Sağ ol."

Donuk anlamsız bir teşekkür. Hiçbir şey bilmemesi ve Seza'nın bilmesi... Annesi? Keşke annesi de olsaydı. Annesi o gülen yüzüyle mutlu, dolu gözlerle bakıp sarılsa. Her zaman söylediği artık alışık olduğu;

"Ay iyi ki doğurmuşum."

Sözlerini söylese ve sonra öpse. öpse... Davetlilerin hediyeleri masaya bırakmasına tepkisiz bakarken onların da her şeyden haberdar olduğunu anlayıp o adama baktı. Onun hiç şaşırmadığı kendine bakışlarını yakaladı. Baktığı an çektiği bakışlar ve yanına Melek'in gelip tebrik etmesiyle dikkatinin dağılması. Ardı ardına doğum günü tebriklerini kabul ettikten sonra bir yandan Seza'yla konuşuyor bir yandan kaçamak gözlerle o adamın Erdem'le konuşmasını izliyordu. Erdem'le konuşurken sinirli bir o kadar da tedirgindi çünkü elindeki kadehi bir dikişte içip Erdem'le hararetli bir şeyler konuşuyordu.


"Hande."

Diye seslenen Seza'ya dönerken dalgın bakışları onun yüzünü buldu.

"Efendim."

"Neler oluyor?"

Hande kokteyl masasına kadehini koyup gözleri gibi dalgın sesiyle cevap verdi.


"Onu ben de kendime soruyorum ama cevabı yok. Sahi Seza neler oluyor? Kafam karmakarışık. Ben doğum günüm olduğunu bilmiyordum. Ama buradaki herkes sen de içinde herkes biliyor. Diyorum ki çekip gideyim. Bir kaç gün düşüneyim. Ama yapamıyorum."

Seza Hande'nin elini tutup gülümserken Kerem'e bakıp tekrar Hande'ye döndü.


"Benim haberim vardı ve çok şaşırdım. Sonra seni aradım. Bir aradığımda cevap vermedin diğer aradıklarımda ulaşamadım. Sonra Erdem'le konuştuk işte şimdi buradayım. Ben de anlamıyorum bu olanları. Erdem'e sordum o da bir şey bilmiyor. Kerem'le epeydir araları açıktı. Kerem aramış. Erdem de uzatmanın bir anlamı yok dedi ve geldi."


"Seni Erdem'mi çağırdı?"


"Evet. Hayır. Yani hem evet hem hayır. Şimdi şöyle oldu. Kerem beni aradı. Sonra Erdem aradı. İşte ikisi aradı. İkisi arayınca gelmemek ayıp olurdu. Sonra ben de gelmeye karar verdim işte ondan aynen böyle oldu. Başka da bir şey olmadı."


Seza konuşurken Hande'nin durgun yüzü değişti gülmeye başladı. Hem gülüyor hem de takıldığı sözleri düşünüyordu. Hande gülmeye başlayınca Seza'nın da keyfi yerine geldi ve üzerine meyve suyu damlattığı elbisesini eliyle silip gülmeye başladı. Ta ki Hande sorusunu sorana kadar.


"Seni o adam mı aradı? Yani çağırdı?"


"Evet. Çağırdı. Sürpriz doğum günü dedi."


"Anladım."


Hande kaçamak gözlerle o Kerem'e bakıp tekrar Seza'ya döndü. Kafa karıştıran bir olay daha hoş gelmişti. Şimdi bunu Seza'yla konuşsa işin içinden hiç çıkamazdı. En güzeli bir şey sormadan partiye kaldığı yerden devam etmekti.

***

Yağışsız ama soğuk bir Nevşehir gecesi... Hande kahvesini içerken gözleri dalıp gitmiş yaktığı sigarası küllükte kendi kendine yanıp bitmişti. Şalını omzuna biraz daha sarıp yan masada oturan o adama baktı. Kendisi gelip oturmuştu ama o? O neden oturuyordu? Arada baktığını hissediyordu. Derin bir iç çekip kalktı. Odasına giderken hiçbir şey düşünemez olmuştu. Kendini sıcak suyun altına bıraktığında hafiflediğini hissetti. Üzerini giyinip dışarı çıktığında odada kimse yoktu. Düşünceli ifadesini bozmadan yatağına oturdu.



Komodinin üzerindeki paketi ve üzerindeki telefonu görünce dalgın gözlerle baktı. Nefesini tazeleyip ayağa kalktı. Hediye paketini alıp şöminenin yanına geldi. Merak dahi etmeden ateşe attı. Paketin erimesini donuk gözlerle izlerken yanık kokusu odaya yayılmaya başladı. Ağır adımlarla yatağına gelip telefona baktı. El mi yamandı bey mi? Yatağına yatıp gözlerini kapatırken uzun süre ayakta kalmanın verdiği yorgunluğu yeni hissediyordu. Partiyi düşündü. Partide olanları, Seza'yı, Erdem'i o adamı. O adamın bakışları, tavırları, hareketleri... Elini alnına koyup çaresizlikle nefes alırken sağ tarafına döndü. Sabah olsun kafasını dinlemek için buradan bir kaç saatte olsa uzaklaşacaktı.

***

Hande'nin aksine konak sakinlerinin neşeyle yaptığı kahvaltı sonrası Hande kahvesini içerken aynı zamanda gazetesini okuyordu. Altan eline kahvesini almış gazete okuyor gibi görünse de Hande'yi izliyor içi içine sığmıyordu. Hande olanların farkındaydı ama başını kaldırıp bakmıyordu. O adam kahvaltı boyu zaten kendini izlemişti. Başını her kaldırdığında gözleriyle buluşmuştu gözleri.


Gazetenin sayfalarını sanki okumuş gibi çevirirken gördüğü resimle tüm dikkatini resme verip baktı. Gazetedeki kendi resmiydi. Hem de o adamla dans ederken! Haberin başlığına bakıp heyecanla okumaya başladı.

İŞ ADAMI KEREM KARAHAN'DAN EŞİNE DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ

"Yaptığı sürpriz evlilikle herkesi şaşırtan Kerem Karahan bir sürpriz daha yaptı. Eşi Hande Karahan'a yaptığı şaşaalı doğum günü çok ses getirdi. Partiye yurt içi ve yurt dışından katılan iş adamları ve davet edilen kişilerin özel seçilmesi Kerem beyin eşine ne kadar değer verdiğini gösteriyor. Partiyle bazı sorular akıllardan silinirken bazı sorular kafa karıştırıyor. Hande Karahan biliyorsunuz ünlü iş adamı Demir İnanoğlu'nun kızı..."


Ve devam eden haber. Hande haberi okuyup gazeteyi kapattı. Kendine gülümseyerek bakan Altan'a belli belirsiz gülümseyip hızla odadan çıktı. Terasa geldiğinde o adamın gür sesi ortamı yıkıyordu.


"Hepsinin mi ne demek!? Alay mı ediyorsun!? Grev yapan tüm işçilerin işine son verin! Kimsenin gözünün yaşına bakmayın! Hemen ilan verin! Yeni işçi alımı başlasın!"


Hande şok olmuş bir ifadeyle o adamı dinlerken kulaklarına inanamıyordu. Ne olduğu bilmeden yargısız infaz yapıyordu! Sadece kendine karşı değil herkese karşı böyleydi. Manyak! O adamın arkasına dönmesiyle irkilirken kendine geldi. İkisi hiç konuşmadan bakarken sessizliği bozan Hande oldu.

"Sen ciddi misin?"

"Ne?"

Kerem anlamaz gözlerle bakarken Hande biraz daha yaklaştı. Sesinde öfke yoktu ama otorite hakimdi.


"O işçilerin hepsini çıkarmakta ciddi misin?"


Kerem telefonu cebine koyup soğuk ifadeyle Hande'ye baktı. Konuşurken sesi ciddiyetten çok çok öteydi.


"Şaka yapar gibi bir halim mi var?"

"Yok ama emin olmak istedim. Neden grev yapmışlar sordun mu? Burası Nevşehir. İklimini çok iyi biliyorsun. O kadar kişiyi işten çıkarıp kış mevsiminde işsiz bırakacaksın. Bunun yakacağı var, evin ihtiyaçları var onu da geçtim çocukları var. Bunları hiç mi düşünmüyorsun?"

Kerem tek kaşını kaldırıp belli belirsiz alayla gülümsedi.


"Evet. Düşünmüyorum. Onların düşünmediğini ben neden düşüneyim? Bunları grev yapmadan önce düşüneceklerdi. Ben karar veririm uygularım biter. Dönüp arkama bakmam."


Hande'nin sinirleri gerilirken o siniri gülümsemesine yansıyordu.


"Hiç şaşırmadım. Bencil, ukala, düşüncesiz senin sözlük anlamın."

Bir şeyler daha söylemek istedi ama bu adam anlamazdı ki. Onun konuşmasını beklemeden odasına girip hızla çıktı. Üzerini giyinmişti ve bir yere gidiyordu. Kerem anlamayan gözlerle izlerken terasın ucuna geldi. O kızın atının boynunu okşamasını, öpmesini, konuşmasını izledi. Sonra başını kaldırıp kendine baktığını görünce ne yapacağını bilemezken o kızın yüzündeki gülümseme gözlerine çarptı ve sonrasında yaptığı şey.


Hande elindeki telefonu yere atıp üzerine hızla bir kaç kez vurduktan sonra büyüyen gülümsemeyle başını kaldırıp Kerem'e baktı. Zafer işareti yaptıktan sonra onun tepkisiz ifadesine son kez bakıp atına bindi. Hızla giderken içindeki sevinç çığlığını serbest bıraktı. İşte buydu! Bu kadar! O adam orada öyle kalmıştı ve şimdi ne yapıyordu acaba? Bağdat'ı hızlandırıp giderken kahkahası kesilse de yüzündeki gülümseme kaybolmamıştı. Güne güzel başlamıştı ve güzel de devam edecekti.

***

Vakit akşamı çoktan geçmişti ve iyice kısalan günler artık kendini apaçık belli ediyordu. Kerem saatine bakıp huzursuzca Nesrin'e baktı. Bir şeyler söylemek istedi ama yapamadı. Nesrin Kerem'in ne sormak istediğini biliyor ama hiç oralı olmuyordu. Olmuyordu ama o da aynen Kerem gibi huzursuzdu. Hande bu saat olmuş gelmemişti. Altan ve Nevra çoktan odalarına çekilmişlerdi.


Kerem tekrar saatine baktı. Sesli bir nefesi dışarı verirken telefonunun mesaj sesiyle hemen telefonu alıp mesajı açtı. Okudu. Bir daha okudu, bir daha.

Yüzündeki renk değişimine dişlerini sıkmasına Nesrin endişe dolu gözlerle baktı. Kesin bir şeyler olmuştu ve sorsa da Kerem kendine söylemeyecekti. Tüm cesaretini toplayıp sessizce sorusunu sordu.


"Kerem n'oluyor? Kötü bir şey mi?"


Ve hiç yanılmadığı Kerem'in keskin bakışlarıyla karşılaştı. Arkasına yaslanıp korkuyla bakarken Kerem çoktan odadan hızlı adımlarla çıkmıştı.


Kerem dışarı çıkıp mesajı tekrar okudu. Dudaklarından küfür savrulurken elini alnına koyup anlamsızca sağa sola gitti. Başını kaldırıp derin bir nefes aldı.

"Şerefsiz piç!"

Sözü çığlık şeklinde dökülürken dudaklarından mesajı tekrar okumaya başladı. Hem okuyor hem de hızla merdivenleri iniyordu.

"Veni vidi vici. Araştırdım ve sana göre değil tam bana göre olduğunu anladım. Biliyor musun söyleyen kişiyi de sana değil bana benzettim. Karın 23 yaşının ilk gününü benimle geçiriyor. İyi ki diyorum akşam yemeği olmamış. Çok eğleneceğiz."


Twitter @lalessarhan Esaret

Instagram LaleSarhan

Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 123K 39
İhanetin gölgesinde soluklanan bir hikâye.
137K 20.9K 34
hyunjin, platonik aşkı jeongin ve juyeon arasında seçim yapmak zorunda kaldığı bir duruma düşer.
1.4M 105K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
4.6M 22.4K 25
Zengin bir iş adamı ve haberini yapmak için onun peşindeki gazeteci kızın diğer tüm kurgu ve klişelerden uzak farklı, tutku dolu bir aşk hikayesi. K...