ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.8K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

29. Bölüm Dokunuş

70.6K 3K 496
By LaleSarhan

Ramazan boyunca attığım 8. bölüm geldi. Dile kolay tam 8 bölüm. Aksatmamak için elimden gelenin fazlasını yaptım. Hepsi sizler için.

Olaylar hemen gelişsin aşk başlasın diye mesajlar alıyorum. Bu mümkün değil. Kendinizi Hande'nin yerine koyun. Bilmediği sırlarla dolu evlilik ve adam yakışıklı hop aşık olsun. Bu mümkün değil. Akla mantığa uymaz. Ben böyle olacağını biliyordum ve o yüzden "ESARET HAKKINDA" isimli duyuruyu attım. Sindirerek yazacağım dedim ve yazmaya çalışıyorum.

Başka hikayeler şöyle böyle, işte bir şöyle olmadı.

Demek ki başka hikayelerden farklı yazıyorum aynı değil ve buna çok sevindim. Bu demek  değildir ki iyi yazıyorum. Asla! Farklı diyorum. Burası wattpad. Herkes istediği kitabı okumakta özgür. O yüzden başka okuduklarınızla ne benim ne de başkasının hikayesini kıyaslamayın. Ben 5. hikayemi yazıyorum ve kendimi tekrar etmemek için elimden geleni yapıyorum. Hiçbirinin diğeriyle bağlantısı yok olmadı olmayacak. Bir hikayeyi kurgulamak yazmak hepsini geçtim hissettirmek çok zor arkadaşlar. Kendimden biliyorum burada hikaye okuyamıyorum doğru düzgün.

O yüzden, sizlerin henüz bilmediği, karmakarışık bir kurgusu olan "ESARET"i en yalın şekilde yazmaya çalışıyorum. Böyle de devam edeceğim. Dediğim gibi okuyup okumamak serbest.

Evet bu bölüm bir çoğunuzun beklentisini karşılar diye düşünüyorum. Değişik bir bölüm oldu sanki. Diğer bölüm daha değişik diğer bölüm aksiyon derken inşaallah beklediğinizin üstünde devam eder.

Oruçlar açıldı Allah kabul etsin. Kahveler de hazır. Multimedyamızı tıkladık. Müzik eşliğinde ESARET 29. bölüm sizlerin efenim. Keyifli okumalar 🐞❤️☕️💕






Bitmeyen adımlar...


Kerem elini tuttuğu kıza kaçamak bakışlar atıp yürürken onun, hiç sevmediği, başı dik, mağrur ifadesinden gözlerini kaçırıp gömleğinin düğmesini açtı.



Burası baya sıcak olmuştu!




Davetlilerin yanına geldiğinde tedirgin ifadeyle etrafına bakıp belli belirsiz gülümsedi. Yanındaki kızın misafirlerle tokalaşmasını izlerken kendine gelip önce Andrew'a sonra o kıza baktı. Onun da kendine bakması bir an duraksamasına yol açarken gülümsemeye çalıştı. Yanına yaklaşıp belinden tuttu.

"Bu parti ikimiz için. Düğünümüze gelemeyen arkadaşlarım böyle bir şey talep etti ve ben de kıramadım."

Kerem konuşup davetlilere döndü. Tedirginliği devam etse de rahat bir ifadeyle konuşmaya başladı.

"Eşimle daha önce tanışanlarınız oldu ama tanışmayanlarınız da var. Ben tekrar tanıştırayım. Değerli misafirler, sevgili eşim Hande Karahan."

Kerem kendine belli belirsiz bir tebessümle bakan o kıza içten bir gülümseme gönderip konuşmasına devam etti.

"Bebeğim. İkinci bir tanışma faslı seni sıkabilir. Davet ikimiz için gibi görünse de aslında senin için. Buradaki herkes beni tanıyor."

Hande içten bir şekilde gülümseyip elini hâlâ tutan o adamın elini sıkıp parmaklarını kenetledi. Kerem'in belli etmese de yaşadığı şoku, Hande onun gözlerinde görüyordu.

"Benim için olan bir davet, tanıştıracak kişi sensin ve ben sıkılacağım. Bu mümkün mü? Seve seve."

Kerem'in şaşkınlığına zıt, gözlerinin içi gülerken rahat ama sesli bir nefes alıp asıl kendinin sıkıldığı tanıştırma işini yapmaya başladı. Her tanıştırdığı kişiden sonra rahatlarken farkında olmadan elini Hande'nin beline iyice sarmıştı. Tanıştırma faslı bittikten sonra meraklı davetlilerin Hande'yle konuşmasını Kerem izlerken aynı zamanda yanına gelen ortaklarıyla konuşmaya başladı. Gözü ara ara Hande'yi bulurken aynı zamanda hiç sevmediği işini konuşuyordu.

Hande misafirlerle samimi bir şekilde konuşurken ara ara Kerem'e bakıyor ve tebessüm ediyordu. Kerem gözlerini kaçırıp karşısındaki ortağını dinlerken Hande yanına gelen misafirle koyu bir sohbete dalmıştı.

"Ben Kerem'in evlendiğini duyunca çok şaşırdım."

Hande kadehindeki meyve suyundan bir yudum alıp sahte bir hayretle gülümsedi.

"Neden şaşırdınız?"

Karşısındaki bayan eliyle birini işaret edip tekrar Hande'ye döndü.

"Tanıştınız gerçi ama çok kişiyle tanıştığın için unutmuşsundur. Kemal Arıkan eşim olur. Kerem beyin yaptığı arkeoloji alanındaki yatırımlarda ortaklar. Eşimden duyardım Kerem beyi."

Hande kadehinden bir yudum alıp masasına koyduktan sonra kadının kendine baktığına emin olduktan sonra alıcı gözlerle Kerem'e bakıp tekrar kadına döndü.



"Demek şaşırdınız. Biz o kadar çabuk evlendik ki ben Kerem'i tam olarak tanıyamadım. Gerçi yıllar da geçse insan tanıyamaz. Bu kesin ama bana tanıdığım Kerem yetti."

Kadın hayretle gülümserken Hande'ye biraz daha yaklaştı.

"Aşk işte. Ben şu an nasıl sevindim anlatamam. Kerem beye bakarken gözlerinin içi gülüyor. Onun bakışları zaten öyle farklı ki. Ben anneniz yaşında sayılırım. Kemal, Kerem beyin evlendiğini duyunca çok sevindi hem de bozuldu. Düğüne çağırılmadı zannetti meğer çok acele olmuş. Sevindi çünkü hep derdi ki. Melek bu çocuk ne olacak."

Hande küçük bir kahkaha atıp Kerem'e sonra Melek'e baktı.

"Bunları duyunca çok şaşırdım. Oysa Kerem beni gördü bir kaç gün sonra evlendik."


"O kadar çabuk mu!? Şu an daha da şaşırdım. Ben Kerem'in evlenmeyeceğine emindim. Kemal, Kerem için evlilik lafını ağzına almazdı. Yine ben bir umut evlenmez desem de evlilik lafını konuşurdum. Hande nasıl oldu, nasıl evlendiniz? Ben Kerem'e kaç kez beğendiğim kızları gösterdim ama belli etmeden. Partilerde toplantılarda sözüm ona tanıştırırdım ama o hiç oralı olmazdı. Kızlara bakmadı bile. Sonra benim aklıma bir şey geldi Kemal'e söyledim o da bana çok güldü."


Melek Hande'ye biraz daha yaklaşıp fısıltıyla konuştu.

"Gay sanmıştım."

"Yuh!"

Hande, sesi yüksek çıkınca yanan yüzüne aldırmadan gülümseyip Kerem'e kaçamak bir bakış attı. Onun da başını çevirmesiyle göz göze gelince gülümsemesi daha da büyüdü çünkü yanındaki kadın merakla kendine bakıyordu.

Kerem büyüyen gülümsemeye bu kez daha az şaşırıp belli belirsiz bir gülümseme gönderdi. Tedirginliğini ne kadar saklamaya, kapatmaya çalışsa da saklayamıyordu. Hande'nin Melek'le konuşmasını izlerken bir yandan da ortaklarını dinliyordu.


Hande'nin gülmeye başlamasıyla Melek biraz daha yaklaşıp elini ağzına koydu.

"Hande seni çok sevdim. Tepkilerini saklamayan insanları çok severim. Neyse. Evet gay sanmıştım. Kemal eve geldi ve Kerem evlenmiş dedi ben gerisini hatırlamıyorum. Bilincim gitti."

Hande bulunduğu duruma Melek yüzünden adapte olmuştu ve onunla konuşmaya başladığı dakikadan itibaren gülmekten yanakları ağrımıştı. Şimdi de ağzı kulaklarında o adamla ilgili her şeyi öğreniyordu.

"Kemal Kerem beyi çok sever. İşinde dürüst hak yemez der. Sözünün eri, verdiği sözün arkasında durduğunu söyler. Benim gördüğüm Kerem bey soğuk hiç gülmeyen biri. Şimdi burada görüyorum güldüğünü. O da sana bakarken."

Hande gülümseyip etrafına bakarken o adamla tekrar göz göze gelince elindeki kadehi kaldırdı. Kerem ne yapacağını bilemeyip donup kalırken tedirgin bir şekilde elindeki kadehi kaldırıp gülümsedikten sonra gözlerini kaçırdı. Yanındaki ortağı Kemal'in eğilip bir şeyler söylemesiyle bir an duraksadı. Hande ne olduğuna merakla bakarken Kemal'in Kerem'i kolundan tutup yanlarına getirmesiyle ne olduğunu anladı.

"Yeni evli çiftimiz böyle uzaktan bakıp kadeh kaldırıyor. Eski günlerimiz aklıma geldi Melek. Bize böyle bir şey yapan da olmadı."

Herkes anlamaz gözlerle Kemal'e bakarken Kemal Hande'nin elini tutup Kerem'in yanına getirdi. Yüzündeki babacan ifadeyle gülümseyip Kerem'e baktı.

"Düğüne çağırılmadım. Yok acele oldu yok bilmem ne. Hiçbiri benim için mazeret değil. Ben sevdiğim ortağımın düğününü göremedim. Hilton'daki davette de yoktum. Yurt dışındaydım. Dansınızı görelim. Sizin için geldik. Hadi bakalım."


Kerem kaçamak gözlerle Hande'ye bakıp tekrar Kemal'e döndü. Tam konuşacağı sırada duyduğu sesle şoka girip Hande'ye döndü.


"Haklısınız Kemal bey. Sizi kırmak istemem. Ben sizin yerinizde olsam bu davete gelmezdim. Hem bu kadar yakın olun hem istediğiniz hiçbir şeyi görmeyin. Dans etmezsek bu kadar ayıba bir ayıp daha ekleriz. Değil mi Kerem?"

Kerem elini ağzına götürüp boğazını temizledi. Bir kaç kez öksürdükten sonra gözlerini kaçırıp elindeki kadehi masaya koydu. Ne yapacağını bilemez şekilde o kıza bakarken onun elini uzatmasıyla nefesini tuttu. Melek ve Kemal'in hayran bakışlarını bulurken gözleri, itiraz edecek bir şeyi de kalmamıştı.



Hande'nin uzattığı elini tutup giderken ilk kez bu kadar arada kaldığını hissediyordu. Hem de çaresiz bir şekilde. Piste geldiklerinde Hande gayet doğal bir şekilde elini omuzlarına atıp dansa başlayınca Kerem ellerini beline sarıp inanmayan gözlerle kollarındaki kıza, gözlerini kırpmadan bakıyordu. İkisi de hiç konuşmadan dans ederken gözlerin üzerlerinde olduğunu bilmenin de huzursuzluğu vardı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"


Hande anlamayan gözlerle bakarken sesini kısarak cevap verdi.


"Telefon yatağının üzerinde."

"Biliyorum."

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"


"Onu ben sormuştum?"

"Biliyorum."


"Cevap vermedin?"


Hande etrafına bakıp tekrar Kerem'e döndü. Yüzüne yerleştirdiği gülümseme Kerem'in nefesini tutmasına yol açarken konuşmasına devam etti.


"Hiçbir şey. Sadece esaretimin tadını çıkarıyorum. Sen? Sen ne yapmaya çalışıyorsun?"

Kerem bakışlarını kaçırıp belinden daha sıkı kavradı. Aldığı bir kaç derin nefesten sonra Hande'nin gözlerine baktı. Konuşurken sesi o kadar az çıkıyordu ki.


"Bilmiyorum."


Hande beklemediği cevapla içli bir nefes alıp o adamın omuzlarındaki ellerini boynuna sardı. Biraz daha yaklaştı. Aralarında çok az mesafe kalmıştı.


"Bilmediğin şeyi yapmak sana çok yakışıyor. Sana, bana yaptığın her şey yakışıyor. Sırada ne var?"


Kerem'in üzgün bakan gözleri Hande'yi bulurken ne diyeceğini bilemedi. Baktı, sustu ve...




"Bilmiyorum."

"Biliyorsun ama sen dahi tahmin edemiyorsun."



"Ben tahmin etmem. Yaparım biter."


"Ona eminim. Çünkü sen çok büyüksün."


"Aynen. Tahminin tuttu."


"Ben tahmin etmem. Bilirim. Seni bildiğim gibi."


Kerem belli belirsiz gülümseyip bir süre durduktan sonra tekrar o kıza baktı.


"Neden benimle dans ediyorsun?"

Hande kendinden emin bir şekilde gülümseyip biraz ileride dans eden Melek ve Kemal'e baktı. Onlara gülümseyip tekrar Kerem'e döndü.


"Evliyiz. Muhteşem düğünümüze gelemeyen davetlilere karı koca olarak kendimizi gösteriyoruz. Dans değil de neden bu daveti kabul ettin? Yok diyebilirdin."


"Evliyiz. O yüzden yok diyemezdim."


"Öyle mi? Neden benimle dans ediyorsun?"


"Dansı teklif eden bir bayanı,ki o kağıt üzerinde karınsa eğer reddedemiyorsun."


"Dans edenler ne konuşur hep merak ederdim. Eğer herkes bizim gibi konuşuyorsa berbat bir şeymiş."


"Daha önce dans ettiklerimle böyle konuşmamıştım. Bu bir ilk oldu ama beni çok şaşırttın. Sen hiç dans etmedin mi?"


Hande beklemediği soru karşısında bir an duraksarken kendinden emin ifadesi yerleşti yüzüne, gözlerine, bakışlarına...


"Ettim. O, beni sana sattı. Sen daha beter yaptın. Al birini vur ötekine. Senden sonra dans ettiğim ne yapar hiç düşünemiyorum."


Kerem kısa bir an dans edemeyip öyle kaldı. Konuşulan sözler tokat inerken yüzüne, cevap verecek bir şey...


"Dediğin doğru. Dans ederken hiç böyle berbat bir konuşma yapmamıştım."


"Söylemiştim. Biliyor musun?"


Kerem bir kez daha yiyeceği tokata kendini hazırlasa da dışına yansıttığı ciddi, alaylı ve anlamsız bir ifadeydi.


"Neyi?"


"Şu an içinde bulunduğumuz andan nefret ediyorum. Belimi tuttuğun için kendimden nefret ediyorum. Bana bakışlarından nefret ediyorum. Sana gülümsemekten nefret ediyorum. Tanıştırdığın herkesten nefret ediyorum. Kısaca Kerem Karahan. Senden nefret ediyorum."


Kerem aldığı darbelerle sarsılırken hareketleri ağırlaştı. Duraksayıp o kızın gözlerine baktı. Konuşmasına zıt yüzü gülüyordu ama altındaki ölümcül ifadeyi çok rahat görebiliyordu. Görüyordu ama şimdi yaptığı...

Hande dudaklarını Kerem'in yüzüne dokundurdu. Sonra diğer yüzüne. Parmakları yüzünü okşayıp gözleri aşkla bakarken patlayan flaşları görmüyordu. Aslında hepsi onun içindi. Bir yerlerden fark etmişti ve o adamın dediği gibi çok profesyoneldi. Yüzünü parmaklarıyla okşarken dudaklarını dudaklarına iyice yaklaştırdı.


"Şu an bunları yaptığım için de kendimden nefret ediyorum."


Kerem gözlerini kapatıp açtı. Yaşadığı, duydukları, gördükleri hepsi birbirine zıt anlamsızdı tıpkı hayatı gibi. Bu yaşadıkları gibi. Çalan müzik, kollarındaki kız, onun konuşmaları ve ona zıt hareketleri...

"İnan bana, benden, benim kendimden ettiğim kadar nefret edemezsin. Nefretin benim nefretimin yanında sönük kalır. O yüzden o nefretin beni hiç etkilemiyor. Ben zaten nefretimle örmüşüm etrafıma duvarlarımı. O yüzden, içinde sadece bana karşı olan bir kaç kırık dökük nefretini de benimle kirletme. Bırak nefretin de temiz kalsın. Kalbin gibi."

Hande bir an durdu. Gözlerine baktı. Bakışları çok samimiydi, içten.

Kalp, göz, dil üçlüsü...


Sözler kalpten dile dökülürdü. Konuşurken de bakışlara yansırdı. Üçü de çelişmiyorsa o söz doğru olurdu. O adamın şimdi söylediği gibi. Boğazının ağrıdığını hissederken gözlerini kaçırdı. O kadar ağır laf... İlk kez bileğini sıkmadan, bağırmadan bu kadar ağır konuşmuştu. Yutkunurken başını kaldırıp o adamın tıpkı rüyasında gördüğü gibi baktığını görünce, gözlerini ayırmadan bakmaya başladı. Tıpkı hayallerindeki gibi bir adamın kollarındaydı ama kollarında olma şekli hiç hayal ettiği gibi değildi. Bir insan bu kadar kusursuz bir fizik taşırken kalbi nasıl nefret dolu olurdu? Konuşacak bir şey de bulamıyordu. O adam son noktayı koyup konuşmayı bitirmişti.





"Bir daha bana telefon almanı istemiyorum. Çünkü akibeti senin benim telefonuma yaptığın şey olacak."


Kerem o kızın konuşmasıyla tek taraflı belli belirsiz gülümsedi. Konuşmanın gidişatı ve alakasız konuşma. Vereceği cevap?


"Biliyorum."

O adamın, ses tonu, konuşması... Neden kendini değişik hissetmesine sebep olmuştu? Neden böyle bakıyordu? Sırtındaki elin kıpırdamasıyla artık konuşacak dermanı da kalmamıştı. Çünkü o adam noktayı koyduktan sonra sözler anlamını yitirmişti. Konuşacak söz kalmamıştı. Yorulmuştu. Gerçekten çok yorulmuştu. Başını o adamın omzuna koyup, kendini serbest bırakınca hissetti boynundaki ağrıyı. Belinden sımsıkı kavrayan kolların verdiği dinginlikle gözlerini kapattı.


Kerem yüzünü o kızın saçlarına dayayıp gözlerini kapattı. İçine çektiği kokuyla gözlerini açarken az önce konuştuklarını düşündü. Nefret etmekte haklıydı. Sözleri kalbinden vurup geçerken aynı zamanda kendine getirmişti. Kendindeydi belki ama o sözler daha değişik etkilemişti. Sırtını kavrayan eli çıplak tenine değince durdu. Nefesini zorla alıp elini çıplak sırtında gezdirirken o kızın irkildiğini hissetti. Daha önce yaşadıkları, şimdi yaşadıkları... Kaç yabancı tene dokunmuştu elleri ama şimdi?



Şimdi dokunduğunda hissettiklerini ilk kez tadıyordu.

Daha önce dokunduğunda hissettikleri?

Şimdi dokunduğunda kaybolup gitmesi ve karşılık olarak irkilip titreyen bir beden... Daha önce görmediği, yaşamadığı bir duygu ve karşılığında hiç görmediği tepki. Çıplak tenini okşayıp daha da sarıldı. Kalbindeki çarpıntı dolu dizgin artmaya devam ederken o kızın belindeki eli yukarı doğru naif hareketlerle kayarken başını omzuna dayayan kızın saçlarının kokusunu içine çekip gözlerini kapattı.

İçinde bulunduğu an...

Şu an ne yaşıyordu? Ne hissediyordu. Vücuduna yabancı içgüdüler duygular... Aldığı nefes dahi farklıydı. Bakışı, duruşu, hepsi.


Hande yabancı olmadığı kokuyu iliklerine kadar hissederken etrafındaki kişilerin kendilerine baktığını görünce kırık bir nefes aldı. İstediği oluyordu. O adam da zaten şaşırmıştı. Bu o kadar belliydi ki.

Kimseden nefret etmeyen Hande...

Şu an kollarında dans ettiği adamdan nefret ediyordu. Artık böyleydi. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek o kadar zordu ki. Saçlarında hissettiği öpücükle gözlerini açarken tepkisiz öyle baktı, boşluğa. Tek kişilik oynadığı oyuna o adam da mı katılıyordu? İçini çekip düşünmeye başladı.

Bunları yapacak biri değildi!

Bunları yaşayacak biri değildi!

Bunları hak eden biri değildi!

Böyle kötü düşünecek biri değildi!

Başını yavaşça kaldırıp yeşillere baktı. Aynı bakıyordu siyah ve yeşil. Aynı ifadeler, aynı bakışlar. İkisi de konuşmuyor bakıyordu. Gözlerindeki bakışlardan ne düşündükleri anlaşılmıyordu.


Deli gibi çarpan iki kalp, nefretle bakmayan siyahlar ve yeşiller.

Hande başını eğip düşünürken yanındaki kişilerin konuşmasıyla dikkati dağıldı.

"Çifte kumrular sözü size çok uydu. Müzik biteli yıllar oldu alkışladık ama bizi duymadınız. Böyle tutkuyla aşık olan bir çifti uzun zamandır görmemiştim."

Kemal gözlüklerinin üzerinden bakıp konuşurken Hande elini çekip gülümsemeye çalıştı ama o adam belini bırakmıyordu. Başını kaldırıp baktı. O adam Kemal'i bu kez de duymamıştı. Herkesin gözlerinin üzerinde olduğunu bildiği için yapacağı şey...

Ayaklarının ucunda yükselip dudaklarını Kerem'in yanağına dokundurdu. Fısıltıyla konuşurken Kerem gözlerini çoktan kapatmıştı.

"Müzik bitti. Herkes bize bakıyor. Kendine gel."


Hande'nin yüz ifadesi aşk dolu sözcükler söylüyor gibi görünürken söylediği onun tam zıttıydı. Kerem daldığı siyah gözlerden gözlerini çekip Kemal'e ve eşine baktı. Başının içi uğuldarken ne olduğunu da anlamaya çalışıyordu. O kızın ellerini sımsıkı tutmasına dahi tepki verecek hali yoktu. Birlikte masalarına gidince Hande misafirlerle konuşuyordu ama Kerem hiçbir şeyi duymuyordu. Garip, hiç bilmediği bir hâl içerisindeydi. Uğuldama artarken kadehini başına dikip üzerine suyun hepsini içti. Yok. Yine bir şey değişmemişti. Kalabalığın uğultusu artarken Kemal'in yüksek sesle konuşması kahkaha sesleri elindeki sıcaklık...

Hiçbiri değildi etkili olan son elinin tutulması olmasa. Kendine gelip döndüğünde, elbisesi gibi gece siyahı gözlerle karşılaştı. Karşılaştı da ne söylüyor işte onu anlamıyordu. O kızın gülümsemesinin ardındaki ölümcül bakışları görüyordu ve... Ve kulağına fısıldamasıyla tamamen kendine gelip anlayabildi.




"Bu ne demek oluyor? Bu iş telefon işine dönecek. Üzgünüm. Bu kadarı ağır geldi."



Kerem gözlerini ayırmadan bakarken yutkunup nefes aldı. Elini tutan eli sıktı. Sonra gözleri meraklı kalabalığı buldu. Telefon işine dönerse her şey berbattı daha da berbat olurdu. Bu kez bilenler iki kişi değil buradaki onlarca kişi olurdu. İçeri yeni giren Erdem'e ve yanındaki Seza'ya çarptı gözleri.


O kıza dönüp baktı. Ne diyecekti?

Lütfen yapma?

Biraz daha idare et?

Yaparsan gerisini hiç düşünemiyorum?

"Yap bakalım sonu ne oluyor?

Lanet olsun! Kerem Karahan böyle çelişkili düşünmezdi! Kerem Karahan bir işi yaptıysa arkasında dururdu ve kimseyi dinlemezdi! Şimdi oturmuş iç sesini dinliyor o da yetmiyor gibi yaptığı işe ilk kez "acaba" diyordu!


Demeyecekti! Sonu ne olursa olsun yaptığı işi tıpkı bir Karahan gibi devam ettirecekti. Yanındaki kızın elini sıkarken tedirgin gülümsemesi yerini verdiği kararın ciddiyetine bırakırken kızın belinden tutup kalabalığa döndü. Artık dönüşü yoktu. Çünkü Kerem Karahan kararını çoktan vermişti.

Twitter @lalessarhan ESARET

Instagram LaleSarhan

Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 101K 27
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
2.5M 134K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
2.5K 377 103
Kalmak istedim, hep yanında kalmak istedim. Gözlerinde kalmak, yüreğinde kalmak, sol yanında, ömründe kalayım istedim. Gitmem için onca bahanem varke...
2M 15.6K 5
Avuçlarının içine aldığı elimi usulca öptü.Sonra sağ elini sol elimin üzerine koydu ve gözlerimin içine baktı. "Evlilik yüzüğünün takıldığı parmağa n...