ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.8K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
16. Bölüm İlk Kurşun
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

75. Bölüm Bitti

26.8K 1.9K 344
By LaleSarhan

Twitter ve Instagram üzerinden #Esaret yazıp beğendikleri bölüm repliklerini yazan arkadaşlarım.

Damla Aydın
Nur Arzu
Zehraltnkpr
Kartalice77
Zeyneb999
Badiseba

Emeklerinize sağlık arkadaşlar. Hepsini tek tek okudum çok teşekkür ederim. ❤️💚

Bu bölümü yazdım. İçime sinmedi bir türlü. Sonra sevgili can dostum güzel insan bozcaada ya okumasını rica ettim. Okudu ve eksik olanları buldu. Bana söyledi ben de yazdım. Ona buradan çok teşekkür ediyorum. Aşkışım iyi ki varsın 😘❤️💚

Göründüğü gibi yazmadığımı biliyorsunuz artık. Söylememe gerek yok ama aramıza yeni okurlar katılıyor. Hikayelerimi ilk kez okuyan arkadaşlarım henüz bilmiyor. Bilenler için söylüyorum. Bu bölüm için özellikle.

Olayların açığa çıktığı bir bölüm. Kahve ciddili iyi gidecek gibi. Sinirleriniz gerilecek. Hem Kerem'e, hem olanlara. Olayın biri göründüğü gibi, diğeri değil. Onu da okuyunca anlarsınız. Geçen bölüm bir yorum okudum. Romantik prensesim o kadar güzel özetlemiş ki. Benim bir şey söylememe gerek kalmadı.

"Onca kötü yaşanmışlığa rağmen senden vazgeçmek yerine, seni affetmek için bahaneler aradım. Başkalarına göre acizlik bana göre çok sevmek."

Bu yorum sevgili Aynur Demirbaş Sağındık tarafından yazılmış. O kadar hoşuma gitti ki. Ellerine sağlık romantik prensesim. Tam uymuş o kadar güzel olmuş ki...

Multimedyada Selami Şahin "Ben sevdalı Sen belalı" var. O kadar güzel yakıştı ki bölüme. Dinleyerek okumanızı rica ediyorum. Kahveleri göreyim, hazır mı? Hazır madem hadi müziğimizi dinlerken bölümü okumaya geçelim. Buyrun efenim bölüm sizlerin✌️✅🐞☕️

Hande, mesajı tekrar tekrar okuyup inanamayan gözlerle baktı. Telefonun ekranını flu görmeye başlayınca gözlerini kapatıp derin nefesler almaya çalıştı. Yok, olmuyor, yapamıyordu. Eliyle yakasını açmaya çalıştı. Sanki her şey üzerine geliyordu. Annesinin endişeli bakışlarıyla buluşunca gözleri, ne söyleyeceğini bilemedi. Mesajı tekrar okudu, aynıydı, değişmiyordu. Titreyen elleri ekrana dokundu, arama yapmak için. Aradı ve duyduğu sesle donuk gözlerle annesine baktı. "Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor" sözleri ilk kez kalbinin sıkışmasına sebep oluyordu. Telefonu kapatıp hızla kalktı. Annesinin sorduğu soruları duymak ve cevap vermek istemiyordu. Montunu giyip kapıdan çıkarken annesi koşar adımlarla yanına geldi.

"Hande neler oluyor? Nereye gidiyorsun?"

Çizmelerini giyip annesine boş gözlerle baktı.

"Kerem'e gidiyorum. Beni bekliyor."

Handan anlamayan gözlerle baktı. Kerem bekliyordu?

"Hande bana anlatmadığın şeyler var. Kızım neler oluyor?"

Hande telaşla kapıdan çıkarken annesine cevap verdi.

"Bir şey olmuyor anne. Beni beklemeyin, akşama gelmem."

Hande merdivenleri sekerek inerken Handan şaşkın bir ifadeyle bakakaldı. Kapıyı örtüp içeri girerken düşünceleri çığ gibi büyüyordu. Tek istediği, kızının mutlu olmasıydı. Bir anne başka ne isterdi ki...

***

Hande, arabasını son hızla sürerken bir yandan devamlı Kerem'i arıyor ve her seferinde "ulaşılamıyor" sesini duyuyordu. Kerem nerede olabilirdi? Düşünmesi lazımdı madem, o zaman? Tek yer vardı... Arabasının gazına biraz daha yüklendi. Nihayet geldiği yeri görünce, kalbi istemsiz, hızla çarpmaya başladı. Arabasını park edip baktı, geldiği yere. Gözleri dalıp giderken, telefonunu alıp tekrar aradı. Yine ulaşamayınca derin bir iç çekip baktı, baktı. Arabası dışarıda olmasa da biliyordu ki buradaydı. Daha önce düşünmek için, kafasını dağıtmak için geldiği tek yerdi...

Arabasından inip yazlık eve baktı. İlk geldiği gün, dün gibi aklındaydı. Akşam sefaları, içtikleri kahve. Sonra Kerem'le yakınlaşmaları. Kim derdi ki ruhsuz dediği o adamı deli gibi sevecek. Kim derdi ki o adam görünüşünün altında romantik birini barındıracak. Kim derdi ki olaylar buralara gelecek.

Gerçekler gerçekten acı veriyordu. Tekdüze hayatı gün gelecek karmakarışık olacak deseler ihtimal dahi vermezdi. Kerem'i o karışıklıkta sevmişti hem de deli gibi. Sevdiğini fark ettiğinde uzun süre kendine gelememişti. Kerem'in itirafını duyduğunda dili tutulmuş gibi kalmıştı. Hiç beklemediği anda yapılan o itirafla tepetaklak olmuştu. Eskiden yaptıklarını düşündüğünde artık acı vermiyordu. Aklına geliyor ama canlanmıyordu. Sevgisi, sevgileri o olanları yakıp kül etmişti.


Şimdi buraya niçin gelmişti? Kalbi deli çarparken ağır adımlarla eve doğru yürüdü. Soğuk esen rüzgar nefesini keserken durup tekrar eve baktı. O zaman hayranlıkla baktığı ev şimdi gözüne virane gibi görünüyordu. Aniden verdiği kararla adımlarını hızlandırıp kapıya geldi. Sakinleşmek için aldığı nefes, ters etki yaparken zile bastı. Açılmayacağını bile bile tekrar bastı. Yumruklamaya başladığında ellerinin acısını hissetmiyordu. Dolu gözlerle pencereye bakıp tekrar kapıya geldi. Zile basarken hızla tekme savurup bağırdı.


"Kerem aç kapıyı! Lütfen! İçeride olduğunu biliyorum! Kerem lütfen!"


Cevap gelemeyeceğini, kapının açılmayacağını bile bile zile basıyor, bir yandan ağlayarak bağırıyordu.


"Açma! Yılmam ben! Gerekirse günlerce burada kalırım!"



Hande çaresiz bir şekilde kapıya bakıp aniden kararını değiştirerek pencereye yöneldi. Demir parmaklık kaplı pencereye elini zorla girdirip pencereye vurdu.


"Kerem oradasın biliyorum, aç dedim!"


Elini çekerken demirin sıyırmasından dolayı  kanamasına aldırmadan tekrar kapıya gitti. Hızla tekme savurup birkaç adım geri gitti.


"Ruhsuzsun işte! Beni burada böyle bıraktığın için ruhsuzsun! Beni terk edip gittiğin için senden nefret ediyorum! Allah'ın belası! Kerem benim suçum ne!? O lanet olası konağa geldiğimdeki gün gibi suçsuzum ben! Aç şu kapıyı!"

Hande kapıyı yumruklamaya başladığında ağlaması da arttı. Hem ağlıyor hem vuruyor hem kendi kendine konuşuyordu. Artık dizlerinde derman kalmadığını hissetti. Dizleri büküldü. Yumruk yaptığı elleri kapıdan kayarken dizlerinin üzerine oturdu.


"O kadar yaşanmışlığa rağmen ben her şeyi unutup seni sevdim. Lanet olsun. Sadece sevdim. Babanın yaptığını ben de bilmiyordum Kerem. İkimiz de bilmiyorduk. Neden bana acı çektiriyorsun?"


Hande çaresizce ağlarken kapı açıldı. Başını kaldırıp baktı. Kan akan elleriyle yüzünü silip kendinden beklemediği çevik bir hareketle ayağa kalkıp içeri girdi. Kapıyı açan kişiye anlamsız bir ifadeyle baktı. Yaşlı kadın dolu gözlerle kendine bakıyordu. Belli ki kapıyı açtığından Kerem'in haberi yoktu. Koşar adımlarla mutfağa, oradan bahçeye geçti. Gördüğü manzarayla ayakta çakılıp kalırken, artık gözyaşları sessiz akıyordu.

Önce o adam. Sonra Kerem. En son sevdiği adam, Kerem...


O küçük bambu masanın başında oturuyor. Sakalları uzamış. Yüzü çökmüş, zayıflamış. Donuk gözlerle akşam sefalarına bakıyor. O kadar dalmıştı ki geldiğini dahi fark etmemişti. Titreyerek nefes alırken bir adım attı.

"Sevgilim."

Sözü küçük bir hıçkırıkla dökülürken dudaklarından, Kerem başını kaldırıp baktı. Donuk gözleri hayat bulurcasına değişti. Yüzünde istemsiz bir tebessüm belirdi. Gözlerinin rengi değişirken birden kendine gelip başını çevirdi.


"Neden geldin!"

Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki. Hande'nin adımları dururken acıyla gülümsemeye çalıştı.


"Seni çok özledim."

Kerem yumruklarını sıkarken dişlerini de sıkıyor çenesi kasılıyordu.


"Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun! Acıyorum de başka bir şey de ama özledim deme! Hande çık git! Hemen!"


Hande hıçkırık sesi yükselmesin diye dudaklarını bastırdı. Kerem'in yanına gelip elini omzuna koydu.


"Asıl sen yalan söyleyemiyorsun. Eskisi gibi olmaya çalışıyorsun ama ben o zaman da içindeki saklı Kerem'i görüyordum. Tıpkı akşam sefaları gibi. Sen içindeki Kerem'i bana açtın. Ben gelince açtın. Senin de özlediğini biliyorum. İstediğin kadar bağır kov. Ama gitmeyeceğim."

Kerem omzundaki eli çekip ayağa kalktı. Hande'ye döndüğünde gözleri bir an ellerine çarptı. Küçük sıyrıklar vardı ve kanamıştı. Acıyla bakarken az önceki hâlini unutup bir adım attı. Eli kapıyı yumruklamaktan dolayı kıpkırmızı olmuştu, içini eritip titreten ve kalbini sızlatan... Gözlerini kapattı sıkıntıyla aldığı nefesle birlikte. Şu an yapması gereken başka şeyler vardı. Onun gitmesi için yapacağı tek şey...


"Seni özlemedim! Sevmiyorum da! Bana acıyarak bakma! Sırf onun için geldin ve ben bunu kabul edemeyecek kadar gururluyum. Hani bana demiştin ya! Gururum her şeyin üstünde diye. Şimdi de aynısını ben diyorum! Hande git! Bana öyle bakma! Lanet olsun ağlamayı kes!"

Hande konuşmanın şokuyla sessizce ağlıyordu. Sevdiği adam tanınmayacak haldeydi. Birkaç gün içinde bir insan bu kadar mı değişirdi...? Hem yüzü, hem sesi, hem davranışları... Ne yapmaya çalıştığını da biliyordu... Öfkeli sesiyle bağırırken bir adım geri gitti.

"Gitmiyorum! Ne yaparsan yap! Acımakmış, lanet olsun! Ben öyle biri miyim!? Seni nasıl sevdiğimi benden daha iyi biliyorsun! Lütfen yanında kalmama izin ver. Konuşalım, eskisi gibi."

Kerem nefes nefese Hande'ye bakarken daha fazla dayanamayıp arkasına döndü. Gözlerinden akan bir damla yaşa inat zorla yutkunup gözlerini kapattı. Derin aldığı birkaç nefesten sonra gözlerini açtı. Sesi ortalığı yakıp yıkacak kadar yüksek çıkarken, gözlerinden akan yaş ona göre sakin ve dingindi.


"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok! Hele de sevmediğim biriyle hiç yok! Bitti! Bitti! Bitti!"

Kerem hızla bahçeden çıkıp giderken açan akşam sefalarını Hande görmüyordu. Gördüğü tek şey deli gibi sevdiği adamın dik durmaya çalışan ama yıkılmış bedeniydi. Görmediği bir şey daha vardı. Kerem'in acı dolu gözyaşları ve hâlâ ilk günkü gibi olan hatta daha da artan sevgisi... O kadar yaşanmışlık bir mesajla ya da birkaç sözle mi bitecekti? Arkasından koşup kolunu tutarak önüne geçti. Nefes nefese bakarken öfkesi de gittikçe artıyordu. Kerem'in yüzüne bakmaması içini acıtsa da konuşmak zorundaydı.

"Soyadı, çevre ve güç! Bu sözlerimden dolayı söylediğini biliyorum! Bana bak Kerem! Bana iyi bak! Ben, seni ne adın, ne de soyadın için sevdim! Eskileri hatırlamak sana ne kadar acı veriyor biliyorum! Bir de beni düşün! Sen bana neler yaptın!? Hiçbir genç kız, hele de ben, o yaptıklarına rağmen sırf adın, soyadın için yaptıklarını unutmadım! Ben seni sadece sevdim! Eğer o dediklerim olsaydı o yaptıklarından sonra ne adını ne soyadını ne çevreni hiçbirini görmezdim! Ben o yaşadıklarımdan sonra anladım ki önemsiz şeylermiş! Kerem biz o kadar güzel şeyler yaşadık, her şeyin üstesinden geldik ve sen kalkmış bir mesajla talimat verdim bitti diyorsun! Bu kadar basit mi!? "

Hande nefes nefese Kerem'e, onun belirsiz soğuk ifadesine baktı. Kararından dönmeyecek sonuna kadar içindekileri diline dökecekti. Kerem'in gitmek için yaptığı hamleyi bileğinden sımsıkı tutarak önledi. Kerem, gözlerini, bileğini tutan ele, sonra öfkeyle bakan gece siyahlarına çevirdi.


"Ben istemedikten sonra gidemezsin! Eski aptal Hande yok karşında! Ben o lanet olası zoraki evliliği yaptım. Her şey eskiden istediğim gibiydi ama mutlu değildim! Statü, aile, ad, soyad, hepsi var ama o koca konak bana mezar gibiydi! Sonra gerçekten evlendiğimizde ben senin karın olmakla gurur duydum, çünkü seni sevdim! Yaşadıkların kolay değil biliyorum ama beni tek kalemde silip atamazsın! İzin vermem! Ha sildin mi o zaman eski Hande gider! Bırak beni görmeyi, hayal bile edemezsin! Beni duydun mu!? Eğer sebebin buysa-ki çok aptalca, güya benim hayallerimi yıktın, benim için yapıyorsun! Benim mutluluğumu bir zamanlar elimden aldın, bu kez izin vermeyeceğim! Eğer bu kapıdan çıkıp gidersen beni bir daha göremezsin! Ben, her şeyin güzel yönünü gören ben, seni öyle bir silerim ki adını bile hatırlamam! Duydun mu!? Bunu, o dar düşünen aptal beynine sok!"

Hande'nin konuşması bitince Kerem tuttuğu nefesini bıraktı. Şokta gibiydi. Gözleri kendi el bileğine çarptı. Hande öyle sıkı tutmuştu ki... şu an bileği kıpkırmızıydı. Eski yaptıkları aklına geldi. Eski ve her fırsatta yaptığı.... yutkunup başını kaldırdı. Öfkeyle bakan gece siyahları bir şeyler söylemesini bekliyordu. Hande'nin bu yüzünü ilk kez görüyordu ve o kadar kararlıydı ki. "Benim düştüğüm durumu biliyor musun? Anlıyor musun" dedi ve devam etti acı dolu sesiyle.


"Anlayamazsın. Çocuktum. Babam biriyle konuşuyordu. Ben aşağıda kardan adam yapıyordum. Babama yaptığım kardan adamı gösteriyorum. O da bana övgü dolu sözler söylüyor. Babamla o kişi ayaktaydı. O soğukta gelen her kimse lanet olsun hatırlamıyorum! Zorluyorum hatırlamıyorum! İkisi konuşurken adımı duydum. Kardan adam yaparken söylenenleri hiç unutmadım ki."

Kerem'in gözleri eskilere dalarken o âna gitti. Karahan konağı, her taraf bembeyaz kar. Kardan adam yapıyor; o hava, koku hepsini yaşıyordu.

"Büyüdükçe sana ve karına benzemediği çok belli oluyor. Bunu daha ne kadar saklayacaksın? Artık-"

"Kes sesini! O benim oğlum! Eğer duyulursa-"

Sonra Altan Kerem'e bakmıştı ve yanındaki adamı alıp ahırın olduğu yere doğru sürüklercesine götürmüştü. Adamın kapüşonu vardı. Yüzünü bir türlü hatırlamıyordu. Eskileri yaşarken Hande'ye de anlattı. Buğulu yeşillerin göz bebekleri titrerken Hande'nin kolunu tutan elini yavaşça çekti. Acı dolu sesi titremeye başladı konuşurken.

"O günden sonra kendimi yabancı gibi hissettim. Çocuktum ama içimde fırtınalar kopuyordu. Anneme babama baktım. O adam her kimse benzemediğimi söylemişti. Benzeyip benzemediğime baktım hep. Sonra bunu anneme sordum. O da kendisinin annesine babasına benzemediğini söyledi. Resimleri gösterdi. Doğru söylediğini düşündüm. Sonra hep rüyamda gördüm o ânı. Bir süre sonra rüya mı gerçek mi ayırt edemez oldum. Sonra rüya dedim. Çünkü hastanede annemin kucağında annemle resimlerim vardı. Şüphelenecek hiçbir şey görmedim. Görmedim ama o günden sonra elimde olmadan soğudum. Bastırdım duygularımı. Rüya da olsa değiştim. Bu büyüdükçe bariz bir hâl aldı. Şimdi gerçekler ortaya çıktı. Rüya değilmiş."


Hande dolu gözlerle dinledi kocasını. Acı çeken ifadesi içini sızlatırken, sarıldı hemen. Karşılığını almasa da biliyordu ki sarılıyordu kalbinden. Boynunda öpücükler sıralarken sessizce konuşmaya başladı.

"Senin duygularını anlayamam ama hissederim. Kerem ben seni seviyorum. Ta kalbimden sevdiğim gibi, kalbimden de hissediyorum duygularını. Bırak yanında olayım. Biz gerçekten evliyiz Kerem. Ben bu an yanında olmazsam, neye yarar diğer günler yanında olmam."

Kerem gözlerini kapatıp sıkıntıyla nefesler alırken yavaşça geri çekildi. Hande'nin gözlerine bakarken acı ifadesi daha arttı.


"Ben şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Tek bildiğim hayallerini yıktığım."

Hande'nin anlamaya çalışan gözlerine öfke ağır ağır yerleşirken sesine de yansıyordu.

"Sen hâlâ hayal diyorsun! Ben, sen diyorum, biz diyorum, senin konuştuğun şey alakasız! Benim hayalim sensin Kerem! Daha ne kadar açık konuşabilirim!?"

Kerem iki arada kalmanın verdiği sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirip gözlerini kapattı. Sakinleşmeye çalışıyordu ama içinde patlayan volkan buna izin vermiyordu. Gözleri öfke ve sevgi dolu gece siyahlarıyla buluştuğunda patlayan volkanın ateşi yakıyordu sevdiğini...

"Her şey açığa çıktığında, kim olduğumu öğrendiğinde de böyle konuşacak mısın? Ailem kim bilmiyorum. Belki kardeşlerim var. Bilmiyorum belki de öldüler. Hande ben çok karışığım. Keşke gelmeseydin."

Kerem başka bir şey söylemeden bahçe kapısına doğru giderken Hande koşarak önüne geçti, kolunu tuttu.


"Nereye gidiyorsun!?"

"Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorum?"

"Ne demekse o demek! Yalnız kalmam lazım kapalı olayları öğrenmem lazım! Kimim onu bile bilmiyorum!"

Kerem kararlı adımlarla kapıya giderken Hande tekrar  koşarak nefes nefese önüne geçti.

"Tamam işte! Birlikte öğreniriz! Birlikte hareket ederiz! Ben yanında olayım, tek istediğim bu!"

Kerem'in sabrı artık taşmıştı. Öfke saçan gözlerle bakarken aynı öfke sesine de yansıyordu.

"Senin yıllardır kurduğun hayali yıktım! Her şey ortaya çıktığında iş adamı Kerem Karahan olmayacağım! Benim iş çevrem senin arkadaş ve iş çevren... Gerçekleri öğrendiğinde her şey ortaya çıkıp basın bunu yazdığında da aynısını düşünecek misin!? Hiç sanmıyorum!"

Hande, ağzı açık, şaşkın bir ifadeyle bakarken inanamaz bir ifadeyle gülümsedi.

"Sen ne söylediğinin farkında mısın? Ben o kadar sözü boşa mı söyledim!? Kerem kim olursan ol bana ne! Ben seni seviyorum dedim bitti anladın mı!? Ben seninle olayım başka bir şey istemiyorum! Ne mevkî, ne ev, ne araba, ne çevre, ne de başka bir şey! Ben sen diyorum, sen ne diyorsun!?"

Kerem cevap vermeyip hızla bahçe kapısına çıkar çıkmaz gelen arabadan çıkan kişiyle konuştu. Hande ayakta olanları izlerken yerinden kıpırdayamıyordu. Sonra gelen diğer arabaya baktı. Ufuk'un arabanın anahtarını Kerem'e verip diğer arabaya binip gitmesini izledi, kıpırdamadan. Adımlarını sürürcesine atıp arabaya binmek üzere olan Kerem'e baktı. Son sözlerini söyledikten sonra dermanının kalmayacağını bile bile, sözleri dudaklarından acı bir çığlık gibi  dökülürken, esen rüzgara karışmıştı çoktan.


"Ben seni sevdim! Ta kalbimden sevdim! Sen beni sevmemişsin! Sevdiysen de kalbinden sevmemişsin! Sen benim sevgimi dilinle az önce öldürdün! Hiçe saydın! Ben o adamın içindeki Kerem'i görüp sevmiştim ama Kerem'in içindeki o adamı görmeyecek kadar kör olmuşum! Son sözüm, git! Ama döndüğünde ben olmayacağım! Asıl şimdi bitti!"

Esen rüzgara karışan son sözlerle Kerem vurgun yemiş gibi kaldı. Karısı öfkeyle baksa da arkasındaki sevgisini ta kalbinden görüyor, hissediyordu. Eli arabanın kapısında öyle kalırken baktı, baktı... Acı dolu bakışları buğulanırken, bir anda arabaya binip çalıştırdı. Bir süre durdu. Nefesleri hızlanırken arabasına gaz verip hızla uzaklaştı.

Hande inanamaz gözlerle bakarken, az önceki sözleriyle bitmek üzere olan dermanı Kerem'in gitmesiyle tamamen bitti. Titreyen dizlerini artık zapt edemiyordu. Gözlerinin önün kararırken bahçeyi çevreleyen demirlerden tutup dizlerinin üzerine oturdu. Nefes nefese yere bakarken, gözlerinden ardı ardına yaşlar akmaya başladı. Aldığı nefesler çığlığı andırırken ağıt sesi yükseldi, yükseldi...

"Seni sevmiyorum Kerem! Senden nefret ediyorum! Beni sevmediğin için, yanıldığım için kendimden nefret ediyorum! Bana olan sevgine tuttuğun şahitler de senin gibi yalancıymış! Artık inanmıyorum! Şeffaf mavi perilere, gökyüzünün kötülüklerden arınmış olduğuna, yağan karın temizliğine inanmıyorum! Hepsini az önce koparıp aldın benden!"

Omuzları tamamen düşerken hıçkırıkları da artmaya başladı. İnsan sevdiğini bu hale getirmezdi! İnsan sevdiğine kıymazdı! Ama Kerem insan değildi, yanılmıştı! Gözlerinden akan yaşları ellerinin tersiyle silip kalktı. Dermanının yitirdiğini sanıyordu ama... Arabasına koşar adımlarla binip çalıştırdı. Telefonunu tamamen kapatıp hızla giderken, daha önce verdiği ve Kerem tarafından vazgeçirildiği kararını uygulamamın tam sırasıydı. Arabanın gazına yüklendi. Çıkan ses kulaklarında uğuldarken gözlerinden bir damla yaş bile akmıyordu.

Konağın önüne gelince âni bir fren yaptı. Yukarı çıkacak, sadece çantasını alıp ailesiyle vedalaşarak çekip gidecekti. Çok ısrar ederlerse küçük bir tatili bahane edecekti. Merdivenleri hızla çıkarken çoktan kararını vermişti. Kapıyı açıp içeri girdiğinde hızlı adımlarını birden durduran bağırma seslerini duydu. Dudaklarını bastırdı, nefesinin duyulmasından korkarcasına. Kalp çarpıntısı sesi vardı sadece. Bir de içeriden gelen sesler. Titrek bir adım daha attı ve duyduğu sesleri seçmeye başlayınca gözlerini kıstı.

"Kerem her şeyi öğrendi! Herkesin de öğrenme hakkı var Demir! Yıllar önce olanlar artık sır olmaktan çıktığına göre günyüzüne de çıksın! Hepimiz bittik, tükendik! Bu kadar ağır olacağını hiç düşünmemiştim!"

Hande meraklı gözlerle kapıya bakarken annesinin sesini duydu.

"Neler oluyor? Ne sırrı? Kerem'in öğrenmesiyle ne alakası var? Demir neden susuyorsun?"

Nevra'nın boğuk sesi duyulurken, kalbi de deli gibi çarpmaya başladı.

"Ben anne olmadığımı öğrendim. Bundan daha acı bir şey olacağını sanmıyorum."

Karmakarışık sesler birbirine girerken kim ne söylüyor anlaşılmaz hale geldi. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri baktı. Altan'ın burada ne işi vardı ki? Annesinin öfkeli sesi her şeyi sustururken elini kalbinin üzerine koydu.

"Bunun bizimle ne alakası var!? Biriniz konuşsun ve her şeyi anlatsın! Ne sırrı!? Ne gerçeği!?"

Herkesin susması üzerine, Demir elini kalbinin üzerine koyarken Altan ciddi bir ifadeyle herkese tek tek baktı. Sonra o yüksek sesi duyuldu her şeyi siyaha boyayan.


"Her şey açığa çıkacak! Sadece konuşmadan beni dinleyin! Gerçekte oğlunuz olan ama damadınız olarak bildiğiniz Kerem ve gelinim olarak yıllar sonra evime gelen öz kızım Hande'nin yıllar öncesinde kalan sırrı ve gerçeği!"

Twitter @lalessarhan ESARET #HanKerForever
Instagram LaleSarhan
Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 123K 39
İhanetin gölgesinde soluklanan bir hikâye.
Mucize By Yazanankaa

General Fiction

226K 592 3
+18 Yetişkin içerikli kitap.* Yaman o dudaklara ağzını yaklaştırdı hala yuvarlak kalçaların dizlerinde ve kasıklarında olmasıyla derin bir nefes alıp...
1.4M 107K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
2M 15.6K 5
Avuçlarının içine aldığı elimi usulca öptü.Sonra sağ elini sol elimin üzerine koydu ve gözlerimin içine baktı. "Evlilik yüzüğünün takıldığı parmağa n...