My Lucky Star

By diphyleias

35.9K 2.8K 1.7K

"Neden buradasın?" dedi kolumu sıkarak. Bir yandan da kimsenin gelmediğinden emin olmak için etrafa bakınıyor... More

Başlangıç
Son Kez
Ceza
Sarhoş
Prolog 1/2
Prolog 2/2
Hata
Çözüm
Beauty and Beast
BangtanVelvet 1/2
BangtanVelvet 2/2
Kıskanç
Sinir Noktası
Sevgi ve Nefret
Ayrılık Ertesi
Video
Yasak Elma
Duman
Şans
Şarkı
Final -> Alıntı
Uçurum
▪ Final ▪

Kaçak

1.2K 96 52
By diphyleias


Kızların kahvaltı yaptıklarına dair sesler kulağıma kadar gelirken kalkmak için bir çaba girişiminde bulunmuyordum. Son beş gündür yaptığım gibi yine ve yeniden yatıyordum. Çünkü kalkarsam güncel şeylerden haberim olacaktı. Ve haberim olursa da daha çok üzülecektim.

Kavgamın üzerinden beş gün geçmişti. O gün benim yaptıklarımı öğrenen şirketim önce haberleri ört bas etmek için elinden geleni yapmıştı. Yine de dedikoduların sonu yoktu. O gün bir kız grubu üyesinin başka bir grup üyesine saldırdığı ve sonra da performansta asık suratıyla oldukça dikkat çektiğini söylüyordu. Ve ertesi gün hedefte ben vardım. Son aylarda aldığım nefret bu olayla en üst seviyeye ulaşmıştı. Defalarca reddedilmesine rağmen dedikodular devam ediyordu. Bu işte o aptal kızın da payı olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Nefret arttıkça özgüvenim ve sabrım tükeniyordu. Artık beni mesleğime sıkıca ve sevgiyle bağlayan fanlar yoktu. Benden nefret eden büyük bir kesim vardı. Sahneye çıktığımda bir elin parmakları kadar gülen ve teşvik eden yüzler varsa geri kalanlar sadece kızgın bakışlardı. Aslında çok sevdiğin birinin başkasına ait olduğunu bildiğin zamanki histen benzeri yoktu onların yaşamlarındaki yerim. Fakat bende insandım ve sevgiye engel olamıyordum. Becerebilseydim şu an bu noktada olmazdım zaten. Büyük ihtimalle kendi kafemi açmış ve sade bir hayatta yaşam mücadelesi veriyor olurdum. Ama belki o zaman mutluluğu yakalayabilirdim. Belki o hayatımda sevdiğim adamla yaşayabilmek bu kadar zor olmazdı.

Yatağımda dönerken telefonuma baktım. Hala bir mesaj ve arama yoktu. Pratik yapıyordu. Konser turu yüzünden o kadar az dinleniyordu ki onun için endişeleniyordum. Sabaha yakın saatlere kadar pratik yapıyorlardı. Çoğu zaman görüntülü konuşmalarımızda uyuya kalıyordu. Bense saatlerce onu izliyordum. Beni ayakta tutmaya çalışıyordu her zaman. O olmasaydı çoktan vazgeçerdim belki de.

Kapı yavaşça açılırken bakışlarımı oraya çevirdim.

"Joohyun unni menajer aradı. Aşağıdaymış. Hazırlanıp inmeni istedi."

Yerim'e anladığımı belirtircesine başımı salladıktan sonra kalkıp siyah pantolon ve beyaz tişörtün ardından ince montumu giydim. Hava akşamları çok serin oluyordu. Saate baktığımda sekiz buçuğu gösteriyordu. Odadan çıktığımda heyecanla dizi izleyen kızlara baktım.

"Nefes almayı unutmayın arada." dedim gülerek.

"DOTS izlerken nefes alan bizden değildir. "

"Ah Shi Jin al beni, al beni!!"

"Elimizde yakışıklı asker Yoo Shi Jin kalmadı. Onun yerine seni Park Jimin'e vereceğim Seul." 

Wendy hunharca gülerken Seulgi utançtan yığılacaktı.

"Ah, bu arada şu kötü adamı adı Agus ya... Aslında o Suga'nın tersten yazılmasıyla oluşuyormuş. Dizinin senaristi Suga hayranıymış. Bts Suga. Bilmem anlatabildim mi?"

Wendy'e kaşlarımı kaldırdım.

"Elini çabuk tutsan iyi olur."

"Ne?!"

Sırıtırken üstüme doğru gelen terlikle hızla kapıya koştum ve ayakkabılarımı alıp kendimi dışarı attım. Aşağıya indiğimde siyah araba beni bekliyordu. Bir şey demeden kapıyı açtım ve koltuğa oturdum.

"Nereye gidiyoruz?"

Menajere attığım soru dolu bakışlarıma iki dakika sonra cevap verebildi.

"Şirkete gideceğiz. Genel müdürle görüşeceksin. Ve bu sefer çok ciddi gibi gözüküyor."

Başımı salladım. Muhtemelen son olan olay yüzünden daha çok başım ağrıyacaktı.

*****

Kapıyı çalmamın ardından girmemi söyleyen komut ile aşağıya indirdim kolu. Açtığımda karşımda bütün ciddiyetiyle oturmuş bakışları üzerimdeki müdürle karşılaştım. Gerginlikten ölecek derecedeydim. Buraya kolay kolay idoller giremezdi, gidenler ise bir daha bu şirkette bir ada sahip olamayanlardı. Kapıdan sakin girip sözleşmeye açılan dava ile çıkabiliyordun. Ve bunu şu an algılayabilmem dizlerimi titretiyordu.

Eğilip selam verip masasının tam karşısında ayakta durdum.

"Otur.  Konuşma uzun sürecek."

Başımı sallayıp koltuğa oturdum ve gergince konuşmasına başlamasını bekledim.

"Bu zamana kadar ne tür skandallar çıkarsa çıksın idollerimizi savunduk. Suçsuzsanız sonuna kadar, hukuk desteğiyle arkanızdaydık. Suçlu iseniz hayatınızın farkında olduğunuzu söyleyerek koruyoruz sizi. Uzun konuşmayacağım. Gördüğüm kadarıyla sen hatalarından ders çıkarmayı geç üst üste aynı hatalar ile geliyorsun karşıma. Bu üçüncü hatan Joohyun. Üç hatanın şirket için ne olduğunu biliyorsun değil mi?"

Başımı eğdim. Stajerlikten kaçmam, ilişki skandalı ve kavga skandalı. Üç hata olmuştu.

"Şirketten atılma." dedim mırıldanarak.

"Evet, şirketten atılma. Daha çıkış yapmasının üzerinden iki yıl bile geçmemiş bir grubun liderini şirketten atmak neye mal olur biliyor musun? Ama diğer yandan erkenden sorun çıkaran kişiden kurtulmak iyi de olabilir. O grupta bir tek senin başımıza bela olmayacağını düşünmek hataymış."

Tamam vur, daha çok vur.

"Sonuca gelirsek; sana iki seçenek tanıyorum. Ya bu skandalların temel nedeni olan o çocuk ile tamamen bağlarını koparıp bu aptallığa son vereceksin ya da sözleşmen iptal edilip karşı dava açılacak."

Gözlerim kocaman olurken başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bu nasıl zalimce bir teklifti? Birkaç saniye bekledikten sonra dolu gözlerimi parmaklarıma indirdim.

"Sözleşme iptalinde iki tarafında imza atması gerekli, değil mi?"

Onaylamak için başını salladı.

"Ben imza atmak için hazırım."

Bana inanamazcasına baktı.

"Bir ilişki saçmalığı yüzünden kariyerinden vaz mı geçeceksin?Yıllarca yaptığın stajerlikten ve bunca şeye katlandıktan sonra?"

Hafifçe tebessüm etmem onu daha çok şaşırttı.

"Her şeyin başlangıcı onun sayesindeydi. Ben bu noktadaysam bunun tek sebebi o." 

'' Yaptığın etik bile değil Irene. Arkadaşlarını, grubunu ve fanlarını yarı yolda bırakmak ne kadar doğru?''

İç çektim.

'' Belki kızacaklar ama sonra anlayacaklardır. Onlar yıllardır ailemden daha öte oldular benim için. Ama yıllardır beklediğim insana sonunda kavuşabilmenin ne denli önemli olduğunu biliyorlar. ''

'' Yeterli.'' dedi gözlüklerini çıkartıp masaya bırakırken. '' Çıkabilirsin.''

Kaşlarımı kaldırsam da yorum yapmadan ayağa kalkıp eğilip selam verdim. Kapıyı açacağım sırada duyduğum sesle durdum.

'' Altı ay boyunca temel ihtiyaçların dışında hiçbir şekilde para alamayacaksın şirketten. Tekrar bir skandala karışırsan bu süre daha da uzar. O çocukla da hiçbir şekilde yakalanmayacaksın. Son zamanlarda açılan davalarla adımız sürekli anıldığı için sana böyle tolerans göstereceğim. Hatalarının farkına var ve tekrar bu şekilde karşıma gelme. İnatçılıkla bir çözüme kavuşamayacağını anlarsın umarım.''

Dönüp tekrar eğildim.

'' Teşekkür ederim.''

Kapıdan çıkarken nefesimi bırakmıştım. O resti çekerken bile yerinden çıkacak gibi olan kalbim biraz olsun kendini dizginlemeye çalışıyordu.

"Ucuz kurtuldum." dedim yere çökerken.

"Kendi intihar belgemi imzalamaktan ucuz kurtuldum."

*****

Eve saat on civarı dönmüştüm. Ne kadan çaba harcarsam harcayayım asık yüzümü kolay kolay düzeltemiyordum.  Kapının kilidini çevirirken yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim.

Salonu aydınlatan tek şey televizyondan gelen ışıktı. Koltukta yayılmış oturan Seulgi'yi gördüğümde gülümsemem bu sefer gerçek bir hal aldı.

Montumu çıkartıp koltuğun kenarına koyduktan sonra yanına oturdum ve ayaklarımı dizlerine uzattım.

"Neden tek oturuyorsun?"

" Yeri'nin yarın sunuculuk günü. Joy'un ise WGM çekimi var. Wendy ise WGM'ye konuk olarak katılacakmış. Hem de BTOB üyelerinden biriyle. Bu yüzden hepsi erkenden güzellik uykularını almaya gittiler."

"Ve boşta kalan ayıcıkta beni bekledi öyle mi?"

"Üstüne alınma." dedi ayaklarımı ittirirken. "Sadece uykum gelmedi."

Gülerken sesimi alçak tutmaya çabalıyordum. Telefonum çalınca hızla elime alıp açtım.

"Alo?"

"Saniyeler içinde...  Rekora koşuyorsun Bae Joohyun."

"Yok canım, sadece telefon elimdeydi. Özellikle yapmadım yani."

" Ne yapıyorsun?"

"Eve gireli birkaç dakika oldu. Sen?"

"Neredeydin?" dedi derin sesini daha da kalınlaştırarak.

"Sevgilimle buluştum. Sen olmayıncq vaktimi onunla geçiriyorum."

Telefondan uzun süre ses gelmeyince gözlerimi devirdim.

"Şaka yapıyorum Tae. Şirketteydim. Şimdi de Seulgi ile oturuyoruz işte."

Yine de ses duyulmamıştı.

"Taehyung?"

"Bekle." dedi sonunda telefonun diğer ucundan kıkırdamalar duyuluyordu. Kaşlarımı çatıp telefonu adeta kulağıma yapıştırdım.

"Yapma diyorum."

"Ne?!" dedim sinirle.

"Yanımda kim var demiştin?" dedi sonunda. Hala arka planda kıkırtılar ve ufak sesler geliyordu.

"Seulgi... Taehyung ne oluyor? Beni sinir-"

"Görüntülü arayacağım, bekle." dedi ve suratıma kapattı. Telefonu çevirip ekrana boş bakışlar atmaya başladım.

"Ne oldu?"  dedi Seulgi.

"Görüntülü arayacak."

Telefonumun melodisi tekrar duyulduğunda açma tuşuna bastım. Taehyung'un yüzünü görünce istemsizce gülümsedim. Tekrar kıkırtılar yükseldi.

"Kim var yanında?"

Ekrana aniden giren turuncu kafa ile gözlerim büyüdü.

"Merhaba, yenge~~"

Yanımdaki Seulgi'nin hızla kafasını çevirdiğini gördüm. Sevdiceğinin sesini duyunca heyecanlanmıştı sanırım.

"Merhaba Jimin."  dedim gülümseyerek. Telefonu çevirdim ve Seulgi'yi hazırlıksız bir şekilde karşı tarafa sundum. Şaşkınlıkla önce bana sonra ekrana baktı.

"A-ah, şey...S-selam?"

Kıkırdarken Seulgi'nin ölümcül bakışlarına maruz kalıyordum. Telefondan gelen korna seslerinin ardından oraya döndüm.

"Dışarıda mısınız?"

Jimin gülerek konuştu.

"Bil bakalım neredeyiz?"

Görüntü birkaç saniyeliğine bozuldu ve sonunda netleştiğinde bir evin camını gösteriyordu.

"B-bizim camımız..."

Seulgi mırıldanırken şokla telefona döndüm.

"Şaka yapıyorsunuz?"

"Sevgilim~ Çok özledim. Aşağıya gel hadi." 

Tatlı tatlı ekrana bakarken kıkırdadım.

"Olmaz. Hala insanlar var. Dikkat çekeriz."

"Umrumda değil, aşağıya gel. Hatta Seulgi'de gelsin. İnmezseniz bağıracağız."

Gülerken karşımdaki üç yaşında gibi davranan çocuğa bakıyordum.

"Taehyung..."

"Bae Joohyun; Seulgi ile aşağıya inmen için beş dakikan var."

Arama sonlanırken Seulgi'ye baktım. Ayağımla ittirdim.

"Kalk, gidiyoruz."

"Ben gelmeyeceğim. Çiftlerin yanındaki yalnız insan olmaktan nefret ediyorum."

Sinsice sırıttım.

"Turuncu kafalı prensinde orada Seul."

Ayağı kalkıp üstüme yürürken hızla odama ilerledim ve şapka ile maskemi taktım. Sonra salona geçip biraz önce bıraktığım montu yeniden geçirdim üstüme. Seulgi'ye baktığımda ayakkabısının bağcığını bağlıyordu.  Gitmek istemeyen kıza bakın.

"Maskeyi unutma. Dikkat çekmeyelim." dedim.

Başını salladı ve maskesini yüzüne geçirdi. Birlikte aşağıya inerken kalbim hızla çarpıyordu. Kapıdan çıktığımızda merdivenlere şapka ve maskeli iki kişi gördük. Ben arkadan koşup sevgilimin sırtına sarılırken Seulgi paytak adımlarla beni takip etti. Taehyung etrafında döndükten sonra kollarını belime doladı ve alnıma minik bir öpücük kondurdu. Seulgi ve Jimin birbirlerini resmi bir şekilde selamlarken kıkırdadım.

"Sence debu iki aptaldan bir çift oluşturmanın zamanı gelmedi mi?" Taehyung'un kulağına fısıldarken başını salladı ve sırıttım.

"Hadi gezelim." dedi hevesli bir şekilde.

"O-Olmaz. Çok riskli."

Seulgi'nin itirazına karşılık Jimin elindeki poşeti salladı.

"Hazırlıklı geldik."

Maskeler, şapkalar, gözlük ve peruklara gülmeden edemedim. Geri dönüşümüz için kısa kestirdiğimiz kahve saçlarımız zaten bizi açığa vurmazdı. Seulgi'nin uçlarda griye dönen saçları at kuyruğuyla halledilebilirdi. Taehyung da zaten kahve tonlarında saçlara sahipti. Fakat Jimin...  Turuncu saçlarıyla trafik lambasından farksızdı. Kafasına geçirdiği peruktan sonra şapka takarak tamamen ortadan kaldırdı saçlarını. Ardından ben gözlük ve uzun bir peruk taktım. Seulgi saçını topladı ve maske-şapka ikilisiyle tamamladı. Taehyung ise maske gözlük ve şapkayla alnından başka her yerini kapattı. Gülümseyerek sıkıca tuttum elini.

"Bu gece bizim gecemiz olsun."

Saatlerce ülkenin en kalabalık sokaklarında dolaşmamıza rağmen kimse bizi tanıyamadı. Önce karaokeye gittik. Önce Seulgi Dope ile harika bir dans gösterisinde bulundu. Ardından Dumb Dumb ile BTS'nin vokallinesi kurtlarını döktü. Trot şarkılarla iyice kendimizden geçtikten sonra açıktığımızı fark edince diyeti umursamayıp ufak bir aile restoranına gittik. Dört kişi olarak altı kişinin yiyebileceği kadar yemek yedik. Sokaklarda hiç çekinmeden ya da yakalanma korkusu hissetmeden dolaştığımız için mutluluktan ağlayacak durumdaydım.

Seulgi ve Jimin gülerek konuşmaya dalmış bir şekilde arkamızdan gelirken bir anda yanından geçtiğimiz kafelerden birinden Fire şarkısı yükseldi. Taehyung kahkaha atarak arkaya döndü ve Jimin'le bakıştı. En sonunda yanına ilerledi ve iki aptal şehrin en kalabalık sokaklarından birinde kendi şarkılarında dans etmeye başladı. İnsanlar şaşkın ve garip bakışlar atarken Taehyung arsızca dans etmeye devam ediyordu. Jimin ise utanmış gibiydi. Yaptığına pişman olmuş da olabilirdi.

Seulgi'nin heyecanla alkışladığını görünce daha çok şaşırsamda ona eşlik ettim. Bize birkaç kişi daha katılınca dikkatlerin hepsi ikilinin üzerine odaklanmıştı. En sonunda tanınmaktan korkup Taehyung'un yanına ilerlerken Jimin bir adım gerilemek isterken dengesi bozuldu ve şapkası kafasından fırladı. Kayan peruk ile turuncu saçları artık meydandaydı. İnsanlardan yükselen şaşkınlık ile çığlık arası sesler ile panikleyerek Taehyung'u çekmek isterken elini belime dolayıp beni kendine çekti. Hızla ellerini itmeye çalışırken bileğime dolanan elle sakin kalmaya özen göstermek istiyordum ama bir an önce kaçmamız ile ilgili alarm beynimde yanıp sönüyordu .

"Ne yapıyorsun?"  dedim dişlerimin arasından konuşurken.

"Üzgünüm, biraz aptalca davranacağım."

Ne demek istediğini anlamaya çalışırken önce şapkasını sonra gözlük ve maskeyi çıkararak kendini ele verdi. Bana uzanan ellerini itmek istesemde yapamadım. Batacaksak birlikte batacaktık. Onu yarı yolda bırakamazdım. Peruğumu ve gözlüğümü çıkardıktan sonra insanlara aldırmadan yaklaştı bana.

"Seni çok seviyorum Bae Joohyun ."     

Yüzümü avuçladıktan sonra dudaklarını benimkine kapadı. İnsanlar çığlık atarken beynim tamamen yandığımı söylerken kalbim anın güzelliğiyle deli gibi çarpıyordu. 

   :')

     

           
  

Continue Reading

You'll Also Like

232 104 24
Seri katil ana kadın karakter,kabusların ve cehennemin kralı ana erkek karakter,melez bir savaşçı,balerin bir kadın,acı dolu geçmişli bir polis ve me...
2.8K 1.8K 21
3 Kadın. 3 Katil. Asel'in Ateş'i. Azra'nın Gölge'si. Yankı'nın Karanlık'ı. İhanetler, suçlar ve acılar. Tayfun 'un 3 kızı. Dünyanın 3 katili. Aileler...
474K 54.8K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
631 157 7
Yıllar önce bu toprakları ve tüm Astoria Diyarını zalim ve acıması olmayan iki hükümdar yönetiyormuş. Kasabalının hayvanlarını katlettiriyor, mücevhe...