'' Neden bize sevgilinin grubuyla evimizi basacağını söylemedin?'' Joy'un utanmazca popoma attığı çimdikle yerimden sıçradım.
'' Ben nereden bilebilirdim? Bende kurbanım!'' dedim gözlerimi şirince büyütmeye çalışırken. Yedi çok yakışıklı çocuk salonumuzda oturmuş, bizde mutfakta durum değerlendirmesi yapıyorduk. Tabii grubumun değerlendirme amacı vücudumda morluklar bırakmakla sınırlıydı.
'' Ya ama ben gideyim aylarca çocuğu gizli gizli izleyeyim, müzik videolarında hareketlerini ezberleyeyim; o ise beni pizza desenli pijamam ve ev topuzumdan hallice saçlarımla görsün. Bu kimin nefretinden doğan karma?''
Yerim'in kafasına vururken '' Ergensin sen. Sakın sevgilimin grup üyesine yaklaşayım deme.Hepinize söylüyorum, Bangtan beylerden uzak duruyorsunuz.''
'' Joohyun unniye katılanlar?'' dedi Wendy.
Kimse elini kaldırmayınca kaşlarımı çattım.
'' Oy birliğiyle üyelere koşabiliriz arkadaşlar. Ne yazık ki benim bir sevgilim var bile. Siz yalnızlar koşabilirsiniz.'' Joy sinsice güldü.
'' Maknae benimdir. Çünkü biz Kpop'un yeni maknae çifti olacağız. Yaşasın!'' Yeri zıplayarak mutfaktan çıktı.
'' Ş-şey ben... Ben kimseyle ilgilenmiyorum...'' Seulgi duraksadı sonra yavaşça başını iki yana sallayarak bardakları alıp mutfaktan çıktı.
'' Daha geçen gün şu turuncu kafanın kız versiyonu olduğu haberlerine deli gibi seviniyordu.''
Omuz silkip Wendy'nin elindeki tavuk paketlerinden ikisini alıp içeri geçtim. Taehyung'un bakışları üzerimdeyken utanmasam kıvırtacaktım. Ama pijamalarla ne kadar hoş olurdu, emin değildim.
'' Saat on bir olunca biz yemeği çoktan yedik ama siz aç olmalısınız.'' dedi Yeri kirpiklerini defalarca kırpıştırırken.
'' Yurda bile uğrayamadık. Birileri sağolsun.'' Suga baygın bakışlarını üzerimize dikerken cevap vernedik. Garipti. Çok garip. Tavuk paketlerini masaya açarken hepimizin sığmayacağını anlayınca bir kısmını da ortaya koyup koltuklarda yiyebileceğimizi düşündüm. Yeri,Joy,Wendy,Jungkook,Namjoon ve Suga masaya geçerken ben ve Taehyung ikili koltukta sarmaş dolaş oturuyorduk. Üçlü koltuğumuzda ise Seulgi, Jhope ve Jimin üçlüsü dizilmişti.
'' Sen neden yemiyorsun?'' dedi Taehyung eliyle çenemi yukarı kaldırıp göz teması kurarken.
'' Tavuk yiyemediğimi biliyorsun.''
Başını salladı.
'' Unuttun değil mi?'' bakışlarım birbirine kilitlenmiş ellerimize indi. Bana aşık olmadığına göre, hakkımda çok bir şey bilmemesi normaldi. Ama geçmişimiz o tavuğa bayılırken benim yiyemediğim zamanlarla doluydu. Hatırlamasını beklemiştim. Bir şey söylemeden koltukta kaydı ve benim hizama geldikten sonra çenesimi boynuma gömdü.
'' Özür dilerim. Geçmişte bunları önemsemediğim için.''
'' Sorun değil.'' dedim başımı sallarken. Sorundu aslında fakat bunu şimdi açmanın yeri değildi.
Sıcak nefesini boynumda hissederken gülümseyerek kafamı kaldırıp arkadaşlarıma baktım. Wendy hunharca gülerek masadakilere bir şeyler anlatıyordu. Yeri tatlı tatlı -kesinlikle bir erkeğin aklında kalabilecek en büyük silahı- gülümserken yanında oturan Jungkookta gözlerine kadar yansıyan bir gülümsemeyle dinliyordu. O kadar tatlılardı ki böyle harika bir çift doğar mı diye düşündüm. Tamam biraz önce onlara uzak durmalarını söylemiş olabilirdim ama bu işe el atacaktım sanırım. Suga tavukları bir bir ağzına atarken gözlerini Wendy'den ayırmıyordu. Ne yapıyor bu bakışları mıydı, yoksa bu nasıl kız bakışları mıydı çözememiştim. Kafamı koltuğa çevirdiğimde Jhope, Seulgi ve Jimin'in arasına oturmuş, sürekli konuşuyordu. Jimin kafası yemeğe eğikken arada bizim Ayıcığa kaçamak bakışlar atıyordu. Hayır, süpriz yapılan bendim ama arkadaşlarıma yaramıştı. Buna rağmen azarlanmıştım.
'' Taehyung?''
Başını kaldırmadan mırıldanınca kendimi geri çektim.
'' Taehyung?!''
'' Efendim?'' dedi sonunda. Uykulu gözüküyordu.
'' Ah, gerçekten. Ben burada planlar kurarken sen uyumaya mı çalışıyordun?''
'' Ne planı?''
'' Bak şimdi. Bir göz gezdir etrafına. Ne görüyorsun?''
Etrafına bakış attıktan sonra bana döndü.
'' İnsanlar?''
Gözlerim büyüdü.
'' Grup üyelerimiz?''
'' Gerçekten inanılmazsın Kim Taehyung. ''
'' Ne oldu ki? Anlamadım.'' Dudaklarını büzüp kolumun üzerine bıraktı kendini.''
'' Diyorum ki iyice bir bak. Yeri ve Jungkook'a, Seulgi ve Jimin'e, Wendy ve Suga'ya. Gerçi son çift bayağı bir komik bir görüntüde ama.''
Birkaç saniye sonra Taehyung'un kahkahasıyla sesler kesildi ve garip bakışlar üzerimize dikildi.
'' Jimin, cidden mi dostum? O nasıl bakıştı ya? Bir de tatlı tatlı ayağını yere vursaydın.'' Kahkahasına devam ederken dik dik bakışlarımı üzerine diktim. Koltuktan kalkarken kolundan tutup onu da kaldırdım.
'' Nereye, beni dövmeyeceksin değil mi noona?'' Korkuyla yüzüme bakarken sinsi gülümsemem yüzüme yerleşmişti.
'' Joohyun unninin eli çok ağırdır.'' Joy kıkırdarken Taehyung'u odaya ittirdim. Seulgi ve benim paylaştığım odaya.
'' Gerçekten vuracak mısın bana? Nereme vuracaksın? Güzel yüzüme dokunmazsın, değil mi?''
Gözlerimi devirdikten sonra yanına yaklaşıp omzuna dokundum. Boyu bana göre çok uzundu. Kafamı kaldırmaktan boynum tutulacaktı.
'' Bana yardım edeceksin.'' dedim omzundaki elimi ilerletip boyun girintisine dokundum. Bu onu teşvik etme yöntemimdi.
'' Ne için?''
'' Arkadaşlarımız için.Yeni çiftler için. Gruplarımız için. Her şey mutluluk için!'' Gülerken kollarını belime doladı.
'' Neden bunu yapayım?''
'' Üyelerini seviyorsun.''
'' Başka?'' dedi sinsice sırıtırken.
'' Beni seviyorsun.''
''Hımm...''
'' Beni daha çok öpmene izin vereceğim.'' dedim en sonunda. Gülerek bana yaklaştı ve dudaklarımı öpmek üzereyken başımı çevirdim. Yanağıma kondurduğu öpücükle geri çekildi.
'' Bu işi hallettikten sonra tabii.''
Gülerek elini tuttuktan sonra odadan çıkarttım onu.
'' Dayak yemiş gibi durmuyorsun Tae?'' dedi Namjoon.
'' Ah, evet. Yedim. Bak, hem de buraya.'' dedikten sonra arkasını döndü Taehyung. Başta anlamasamda sonradan gözlerim büyüdü. Bu sırada üyeler bize gülmekle meşguldü.
'' Biliyor musunuz? Bizim üyelerimiz çok güzel I Need U dansı yapabiliyor.'' Koltuğa otururken gülümsüyordum.
'' Gerçekten mi?'' J-Hope'nin atılmasıyla daha çok gülümsedim.
'' Evet, özellikle Seulgi. Jimin'in bütün hareketlerini ezbere biliyor. Gruba koysanız sırıtmaz.''
Seulgi saç diplerine karar kızarırken kulağımda hissettiğim nefesle duraksadım.
'' Çift yapacağım diye grup arkadaşını mı eziyorsun?''
'' Sus, velet.'' dedim fısıldayarak Taehyung'a.
''Yeri'de bütün kliplerinizi izliyor. Resmi olarak Army oldu sanırım. Wendy ise bana siz döndüğünüzde bol bol kurabiye yapacağını ve benimle size göndereceğini söyler hep.''
'' Kısaca Red Velvet sizin büyük hayranınız beyler.'' dedim kıkırdayarak.
Kızlar bir kedinin fareye atabileceği bakışlarla bakıyordu bana. Onları bu kadar övmemin sebebini kavramışlardı fakat belki hoşlarına gittiği için belki de Taehyung'dan sonra yiyeceğim dayağa güvenerek sessiz kalıyorlardı. Sofrayı topladıktan sonra ortamı yumuşatmak için Joy ile dolaptaki soğuk biraları alıp içeri geçtik. Herkese birer şişe verirken gülümseyerek Yeri'ye de uzattım. Normal bir zamanda asla izin vermezdim ama bu gece farklıydı. Her şey aşk içindi. Kendi kendime kıkırdarken Yeri şaşkınca aldı elimden. Wendy Suga'nın yanına oturmuştu. Suga'nın diğer tarafında Jin oturuyordu ve Wendy ona yemek yapmanın püf noktalarını anlatıyordu. Birayı uzattıktan sonra Suga'nın içini çekip elini Wendy'nin ağzına kapadığını görünce Wendy'nin gözleri kocaman oldu. Bakışları birbirlerine kilitlenirken gülümsedim.
Wendy'e sevgili adayı bulma: Mission completed.
Seulgi Jhope'un aşırı dozdaki sevinciyle koltuğun köşesine sıkışmıştı. Jimin ise bıkkın ve utangaç bir yüzle olanları izliyordu. Jungkook ise Yeri'yle iddialaşıyordu.
Yerime, Taehyung'un yanına geçmeden önce müzik çaları komşulara ses gitmeyecek bir şekilde ayarlayıp yerime oturdum. Hafif piyano melodisi odayı doldururken "Hadi!" dedim.
"Bir klasiği gerçekleştirip şişe çevirmece oynayalım."
"Red Velvet'in liderinin göründüğü gibi havalı olduğunu sanıyordum."
"Min Yoongi, ilk sen çevireceksin." dedim bitmiş bira şişesi ile yere otururken.
"Joohyun unni bugün seviyeyi ilkokula düşürdü, maalesef."
"Çok çocukça cidden."
"Seulgi-sshi yanına oturabilir miyim?"
"Yah, Golden maknae yanıma otur."
İtirazlar eşiliğinde çember şeklinde oturuşumuzu gerçekleştirdik. Taehyung, ben, Jin, Seulgi, Jimin, Namjoon,Joy, Jhope, Yeri, Jungkook, Wendy ve Suga'dan oluşan çemberde bakışlarımı Suga'ya çevirip başlamasını işaret ettim. Oflayarak çevirdi ve şişe Wendy-Jhope ikilisinde durdu. Jhope soran, Wendy yanıtlayacak olandı.
"Doğruluk diyorum."
"İdeal tipin ne?" dedi Hobbie.
"Havalo insanlardan hoşlanırım. Ve her daim eğlenmesini bilecek biri. Birlikte şarkı söylebileceğimiz ve beni geliştirecek biri."
"Seunghwan her konuda mükemmel biridir. Rapi bile benden iyi yapıyor." dedim gülerek.
"Rap yapabiliyor musun?" dedi Suga şaşkınlıkla.
Bu iş tamam!
Gülerek Başını sallayan Wendy utançla şişeyi çevirdi. Soru sorma sırası Jimin'de, cevaplama ise Jungkook'taydı.
"SNSD maknaesi mi Red Velvet maknaesi mi?"
"Jimin?" dedi Namjoon.
"Efendim hyung?"
"You got no jams."
Wendy'nin attığı kahkahayla ona döndük. Namjoon ile birbirlerine çak yaparlarken şaşkındık.
"Ne dedi?"
"Jimin'in eğlenceli olmağını söyledi. Tıpkı bizim her gün Seulgi'ye söylediğimiz gibi."
Herkes Gülerken fırsatımı kaçırmadım.
"Kesinlikle ikiniz birbiriniz için yaratılmışsınız."
Jimin gülümseyerek kafasını eğdi. Seulgi ise bana vurmak için uzanacakken dengesi bozulunca Jimin 'e tutunmak zorunda kaldı ve bu onu daha da utandırdı. Kahkahalarımın sonu yoktu. En sonunda sakinleşip olaya döndük.
"Cevap vermelisin Jungkook."
Yeri beklentiyle bakarken bizde Jungkook'a baktık.
"Kesinlikle Red Velvet."
"Bizim yanımızda olduğu için böyle söylüyor." dedi Joy.
"Hayır, sadece çok erken yaşta çıkış yaptığım için benden küçük idol sayısı çok az. Yeri-sshi 'oppa' dediğinde kalbim tekliyor."
Gülümserken Yeri'ye kaçamak bir bakış attı.
Yeri'ye reşit olunca ayarlanacak sevgili adayı: Mission completed.
Birkaç defa tekrarlanan sorulardan sonra sıkılıp bıraktık. Çocuklar çok yorgundu zaten.
Müzik çalarda Ailee'nin Love Will Show You Everything duyulduğunda Taehyung ayağı kalkıp elini uzattı bana.
"Dans edelim."
"Hayır, en son dansımızda bütün idol dünyasına rezil oldum."
"Hala videosu duruyor bende. Dizlerin titriyordu unni." Joy gülerken ona ters bir bakış attım.
"Görüyorsun değil mi?"
Beni dinlemeyip elimden tuttu ve beni kaldırdı. Bende fırsattan istifade Seulgi'ye yapıştım. Taehyung'da anlayıp Jimin'i kaldırdı.
"Sahnede çok havalı davranıyorsunuz. Bir de gerçekte nasılsınız görelim."
İkisini itip birleştirirken kıkırdadım. Belime dolanan kollarla ritimi yakalayıp dans ederken utangaç ikilinin de birbirlerine bakamamalarına rağmen dans edişlerine güldüm. Dakikalarca dans ettik. O kadar mükemmel bir geceydi ki rüya olma ihtimali bile vardı. Başımı gömdüğüm gögüsten kaldırıp aralarına yeşil katılmış saçlarına baktım önce. Sonra gözlerine indi bakışlarım. Yaz gecesinde ıssız bir çölden gökyüzünü izler gibi izledim gözlerini. Ay kadar parlaktı o gözler.
Tam yaklaşıp birbirimizi öpecekken duyduğum kıkırtıyla geri çekildim. Dönüp baktığımda Yeri'yi elinde makyaj malzemeleri ile Jungkook'a sinsice bakarken buldum. Çocuk masum bir şekilde koltukta uyuyakalmıştı.
"Ne yapıyorsun Yeri?" dedim fısıltıyla.
"Bana hobbit dedi. Bunun bedelini ödeyecek."
Kıkırdarken Taehyung onu teşvik ediyordu. Yeri Jungkook'un suratını renklendirirken Jin ısrarla pembe ruj sürmek istiyordu. Wendy Namjoon ve Jhope ile konuşurken başını çevirip yan tarafında uyuyakalan Suga'ya baktı. Kafası eğikti ve böyle devam ederse boynu tutulacaktı. Wendy elini uzatarak çenesinden tuttu ve omzuna yatırdı başını. Çok hoş bir görüntüydü. Seulgi ve Jimin biraz önce bizim oturduğumuz koltukta oturmuş konuşuyordu. Joy sanırım Sungjae ile mesajlaşıyordu.
Taehyung beni çekiştirirken ona döndüm.
"Gel." diyerek beni odama doğru götürdü. Odaya girerken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Elimden tutup yatağıma oturttu beni. Daha sonra arkaya geçip saçımı omzumun bir tarafına topladı. Boynuma değen soğuk cisimle kafamı eğip boynumdaki kolyeye baktım.
TJ harflerinin süslediği kolye çok güzeldi.
"Bunu ne olursa olsun çıkartma boynundan. Ben olmadığımda bu olsun yanında. Varlığımı hissettirsin sana."
Sözüne devam etmeden cebine götürdü bu sefer elini.
"Buna sana bağlılığımın sembolü olsun. Benim olduğunu bildirsin tüm dünyaya."
Elimi havaya kaldırdı ve kutusundan çıkardığı yüzüğü parmağıma geçirdi.
"Bilirsin, çift eşyalarından haz etmem ama o kadar güzelsin ki bir kişinin bile sana bakmaması için garanti olsun istiyorum."
Benim ona sıkıca sarılmamla boynuma bir öpücük kondurdu ve sonra saçımı kokladı.
"Bu kokuyu aylar sonra almak cennete kavuşmak gibi."
Gülümseyip yatağa oturdum. O da benim arkamdan otururken çekip dizlerime yatırdım başını.
"Ne zaman döneceksin yurda?"
"Dörtte menajer gelecek."
"Uyu o zaman. Ben uyandırırım seni."
Elim yumuşak saçlarının üzerinde gezinirken fısıldıyordum.
"Sen?"
"Ben seni izleyeceğim. Sana bakarken doğmasını bekleyeceğim bir güneşe ihtiyacım yok."
Gülümsediğini hissederken kolunu kaldırdı ve saçını okşayan elimi alıp avcuma öpücük kondurdu.
"İyi geceler Bae."
"İyi geceler Uzaylı."