ESARET

By LaleSarhan

5.8M 252K 35.7K

Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan ko... More

ESARET
ESARET HAKKINDA
1. Bölüm Avcı
2. Bölüm Heykel
3. Bölüm Volkan Ve Buz
4. Bölüm Saat 03.22
5. Bölüm Bedel
SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ TANITIM VİDEOSU
6. Bölüm Ölüm Sessizliği Senfonisi
7. Bölüm Karanlık Cumartesi
8. Bölüm Damatsız Gelin
9. Bölüm Yırtık Duvak
10. Bölüm İntizar
KAPAK SEÇİMİ
11. Bölüm Siyah Gri Tonları..
12. Bölüm Maskeli Balo
13. Bölüm Siyah ve Yeşil
14. Bölüm Ten Acısı
15. Bölüm Haram
17. Bölüm Kalp Zehiri
18. Bölüm Bağdat
19. Bölüm Gözlerin Savaşı
Agapi yayınları fuar tarihleri.
20. Bölüm Issız Gece
21. Bölüm Çığlık Çığlığa Sessizlik
22. Bölüm Kan Kırmızı
23. Bölüm Son İmza
24. Bölüm Büyük Hata
25. Bölüm Kumar
#SÖY 1. Ve 2. Baskı Bitti!!
26. Bölüm Çığlık
27. Bölüm Kan Kokusu
28. Bölüm Kırmızı Ruj
29. Bölüm Dokunuş
30. Bölüm Veni Vidi Vici
31. Bölüm Şerefsiz İt
32. Bölüm Neydi Esaret?
33. Bölüm Kış Uykusu
34. Bölüm Ruhsuz
35. Bölüm Tozlu Yeşiller
Şov Yapmak!
36. Bölüm Nefes Tutulması
37. Bölüm Kan Lekesi
38. Bölüm Pamuk Prenses
39. Bölüm Kontrolsüz Nefesler
40. Bölüm Öfke Damarı
41. Bölüm Rüya Avcısı
42. Bölüm Üçüncü Gece
43. Bölüm Kurtarıcı
44. Bölüm Kasırga
45. Bölüm İtiraf
46. Bölüm Büyüyü Bozmayın!
Bitti
47. Bölüm Kızıl Boşluk
48.Bölüm☀️Güneşi Beklerken ☀️
49. Bölüm Sürme O Ruju
Kısa Bir Ara
50. Bölüm Buzlar Prensi
51. Bölüm Yılbaşı
52. Bölüm Izdırap
53. Bölüm En Kutsalım
54. Bölüm İki İmza
55. Bölüm Can Kanaması
KOD 52
56. Bölüm Veda Busesi
57. Bölüm Son Beste
58. Bölüm Son Durak
59. Bölüm İntihar
60. Bölüm Kusursuz Plan
İmzalı Kitap Kazananlar
61. Bölüm Vuslat
62. Bölüm Can Çekişmek
63. Bölüm Sebebim
64. Bölüm Kalbinden Sevmek
65. Bölüm CAPPADOCİA VİEW
66. Bölüm Şeffaf Mavi
67. Bölüm Özel Gece
68. Bölüm Nefes
69. Bölüm Kül Grisi...
70. Bölüm Fermuar
71. Bölüm İntizar 2
72. Bölüm Aydönümü
73. Bölüm Yalancı Bahar
74. Bölüm Kıyamet
75. Bölüm Bitti
76. Bölüm Ölüm Sessizliği
77. Bölüm Tek Bir Nefes
78. Bölüm Veda
79. Bölüm En Son Bahar
80. Bölüm Son Karar
81. Bölüm Yangın
82. Bölüm Zırh
83. Bölüm Final- El Kızı
Esaret İçin...
KOD 52
Son Dakika
Düşler Sokağı No 7/24 Kitap Oluyor!
Sensiz Asla

16. Bölüm İlk Kurşun

72.9K 3.2K 256
By LaleSarhan

Harika bir multimedya ve değişik bir bölüm. Değişik bölüme klasik olan sade Türk kahvelerimiz eşlik edecek. Kahvelerimizi alalım ve bölümü okumaya geçelim.

Kahve multimedya ve #esaret 16. bölüm sizlerle. Buyrun efenim bölüm sizlerin. Yorumlarınızı ve önerilerinizi bekliyorum. İyi keyifli okumalar 🐞💜☕️

Anlamayan boş gözler, ifadesiz gözlere takıldı kaldı. Yan tarafa geç? Söyleyen bu adam mıydı? İyi de neden? Niye ve niçin... Gözleri, kırpmadan baktığı için acırken dalgın gözlerini kapatıp açtı. Omuzlarına dünyanın ağırlığı çökmüş gibiydi. Konuşmaya da mecali yoktu. Başını yere eğip yan tarafa geçti. Ağır adımlarını zoraki atarken sanki saatler sürmüştü diğer tarafa geçmesi. Kapıyı açıp koltuğa oturduğunda tüm vücudunun pelte gibi olduğunu hissetti. Eli emniyet kemerine zorla uzanırken takatsizce taktı. Başını yan tarafa çevirip camdan dışarı bakmaya başladı.

Araba hızla gidiyordu ama tekerleri sanki geriye gidiyordu. Takatsiz başını cama dayarken Seza'nın telefonda konuştukları kulaklarında çınlıyordu. Zaten söylediği sadece bir kaç cümleden ibaretti. Ne olursa olsun dünyaya gelmesine sebep babasıydı. Kötü de olsa iyi de olsa babasıydı ve bu gerçeği hiçbir şey değiştirmez, değiştiremezdi.

"Hangi hastaneye gidiyoruz!?"

Duyduğu sese tepki dahi veremiyordu. Ne hastanesi? Gidiyoruz? Başını camdan ayırmadan yüzünü yavaşça çevirdi. Buz bakışlarını bu kez yola savuran bir adam vardı yanında. Alıştığı ama her seferinde şaşırdığı... Gözlerini yoldan ayırmadan sorduğu soruyu algılamaya çalıştı. Sesi çok yabancıydı konuşurken.

"Kapadokya hastanesi."

Cevabını verip kırpmadan baktığı gözleriyle hala direksiyonda olan adama bakıyordu. Gözleri arada ağırlaşıp kapanmaya başladı ama zoraki açmaya çalışıyordu. Yapabildiğince...

Gözlerini açık tutmayı başardığında soğuk alevlerle buluştu. Bu kez irkilmedi. Üzülmedi, korkmadı. Çünkü bu kez kendisi cansız bir manken gibi bakıyordu. Kendi deyimiyle heykel gibi. Karşısındaki adamın ilk kez merakla kendine baktığını gördü. Çok sürmeyen bir kaç saniyelik bakışlar hemen yolu bulmuştu. Halsizce gözlerini kapatıp açarken çalan telefonu alıp baktı. Endişe sararken tüm vücudunu, dışına yansıtamıyordu. Telefonu açıp korkuyla kulağına tuttu.

"Seza."

"............."

"Yoldayım."

".................."

"Yoğun bakım mı? Tamam."

Hande telefonu kapatıp başını tekrar cama dayadı. Ağlasaydı rahatlardı. Ağlasaydı bu halinden kurtulurdu. İnsan böyle durumlarda yaradana sığınır, sonra yanında olan sevdiğinden destek alırdı. Ona sımsıkı sarılır; acısı geçmese de yalnız olmadığını bilmek güç verirdi. Onun sevgisi ayakta durmasını sağlardı ama yoktu işte. Şu an o kadar güçsüzdü ki. Yaradana sığınmıştı ama birine, sevdiği birine sığınmaya o kadar ihtiyacı vardı ki. Öyle olmayınca koskoca bir boşluktaydı.

Daldığı yeri görmeye başlayınca gözlerini kapatıp açtı. O adam tüm ciddiyetiyle araba kullanıyordu. Sonra soğuk bakışları gözlerini bulduğunda tepkisiz baktı. Niye bakıyordu? Bu kez bakışları öfke, ateş saçmıyordu ama her zamanki gibi soğuk ve boştu. Bu kez o bakışları kendini etkilemiyordu. En başta korkmuyordu. Sonra aynısıyla karşılık veremiyordu.

Soğuk gözler tekrar yolu bulunca kendisi hala aynı şekilde bakıyordu. Bu adamın neden yanında olduğunu çözecek dermanı da yoktu. Başını yavaşça çevirip dışarı baktığında kalbi huzursuzca çarpmaya başladı. Çünkü hastaneye yaklaşmışlardı. Kötü de olsa babasıydı. Kendine zarar verse de babasıydı. En korktuğu "başınız sağolsun" sözünü duymaktı. Düşüncesi bile kalbindeki ızdırabın artmasına sebep olurken nefesi hızlanmaya başladı. Sesli nefesleri kesik, ağlamadan, hıçkırık halini alırken arabanın durmasıyla yutkundu. Hastane binasına baktı. Şimdi babası burada mı yatıyordu? Yıkıldığını hissedip koltuğa iyice yaslandı.

"Geldik!"

Sözü arabayı doldururken tepki veremedi. Biliyordu görüyordu ama bilmek görmek istemiyordu. Nefesinden cam buharlaşırken elini cama değdirdi. Nedensiz kaldı öyle. Başını çevirip ifadesiz yeşillere baktı acı dolu. Bir şey söylemek istedi ama yapamadı. Eli emniyet kemerini buldu takatsiz, dermansız.

Açamıyordu. Sanki sıkışmıştı belki de elindeki dermansızlıktan. Zorladı, zorladı... Tekrar açmak için titreyen elleriyle tutarken elinin üzerindeki ele baktı. Başını kaldırdı; soğuk yeşiller bu kez elinin üzerindeydi ama elleri üşümüyordu. Emniyet kemerinin açılma sesinden sonra o adamın gözlerine baktı ama o gözler bu kez gözlerini bulmadı. Bekledi. Yok o gözler şu an dikkatle karşıya bakıyordu. Sessiz tepkisiz heykel gibi.

"Teşekkür ederim."

Gözlerle buluşmasa da gözleri, ettiği teşekkürle o adamın tek kaşını kaldırıp kendine dönmesiyle soğuk bakışlara içten teşekkür etti. Sözlerden başka gözler de girmişti devreye. Teşekkür dolu bakışları için karşılığında bu kez çok kısa bir şaşkınlık geçti. Belki bir kaç saniye belki de daha az. Bu kez kendisi tepkisizdi. Kapıyı yavaşça açıp dışarı adımını attığında yere yığılmamak için arabadan tuttu.

Adımlarını atarken ağır ağır, ambulansın siren sesini ve uğuldamalarını bir arada duyunca anlamayan gözlerle etrafına baktı. Üzerine gelen ambulansa anlamsız bakıyordu. Niye üzerine geliyordu ki? İnsanların "çekil oradan!" diye bağırmalarına tepki veremeden duyduğu çığlık sesleri artmaya başladı. Ambulans iyice yanına gelince tepkisiz bakarken kolundan  tutulup çekilmesiyle savrulurken, acı fren sesi ve çığlıklar aynı anda yükseldi. Ne olduğunu anlamadan bakıyordu. Baktı bir daha etrafındaki kalabalığa. Herkes korku dolu gözlerle kendine bakıyordu. Sonra, kolunu tutan elin sahibine ve onun gözlerine baktı. Az önce kendine bakan insanların korku dolu gözleriyle karşılaşmıştı ama bu gözler korku dolu değil, soğuk yeşillerdi.

"Hanımefendi iyi misiniz?"

"Bayanın bir şeyi var mı?"

"Kızım dikkat etsene. Az kalsın ölüyordun."

Etraftan duyulan sesler gittikçe çoğalıyor ve birbirine karışıyordu. Ama kendisi hâlâ kolunu tutan kişiye bakıyordu. Şimdi o adam hayatını mı kurtarmıştı?

"Gözünün önüne baksan iyi edersin! Bir de seninle uğraşamam! Arabanın anahtarlarını al!"

Hande olanları yeni algılayıp  kendine gelirken Kerem'in konuşmalarına bir anlam veremedi. Uğraşmamak için hayat kurtarmak? Anahtarı alırken başını kaldırıp baktı. Hiç aklına gelmeyen şeyleri ardı ardına yapıyordu.

"Teşekkür ederim."

Kerem beklediği cevabı alamayınca bir an duraksayıp Hande'ye baktı. Bir şeyler söylemek istedi ama yapamadı. Belki de yapmak istemedi. Hareketleri, bakışları gibi anlamsız ve soğuk değildi. Hareketleri kararsız, bakışlarına zıt ve çelişkiliydi. Anahtarı bırakıp arkasına bakmadan çekip giderken Hande o gözden kaybolana kadar baktı.

Kendine gelip ayaklarını sürüyerek hastaneye girdi. Hiç sevmediği ilaç ve kalabalık insanların birbirine karışmış kokusunu duyduğunda birden eski günlerine döndü. Hastane ikinci evi gibi olmuştu. Babasının kucağında ağlayarak tepindiğini hatırladı. Babasının sarılıp:

"Peki güzel kızım. Söz veriyorum bu son olacak."

Sözlerini hatırladığında gözlerine yaşlar hücum etti. Tek sığınağı babasıydı. Kahramanı... Hiç yenilmeyen kimseden korkmayan en büyük, en kocaman baba kendinin babasıydı.

Babasının dediği gibi son olsaydı şu an burada olmazdı. Karmakarışık düşüncelerle babasını sorup merdivenleri hızla çıktı. Son merdiveni çıkıp geldiğinde koridorda annesi ve Seza gözüne çarptı. İkisi çaresizce ellerini birbirlerine sımsıkı kenetleyip oturuyorlardı. Adımları birden kuvvetlendi ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. "Anne" sözü koridorda yankı yaparken Handan başını kaldırıp kızına baktı. Hemen ayağa kalkıp sarıldı. Seza ikisini dolu gözlerle izlerken ikisine birden sarıldı. Hande ağlıyor annesi kızının saçlarını okşuyordu. Çekilip annesinin donuk gözlerine baktı.

"Nasıl oldu?"

Handan kızının elini tutup oturduktan sonra sanki izliyormuş gibi anlatmaya başladı.

"Gece oldu. Benden önce yatmıştı. Işığı kapat dedi ama sesi bir garipti. Yanına gidip baktım yüzü ve tüm vücudu ter içindeydi. Kalp krizi geçiriyormuş. Hemen ambulansı aradık. İşte şimdi buradayız. Yoğun bakıma aldılar. Ambulansta kalbi durmuş. Hem de üç kez. Beynine oksijen gitmemiş. Doktorlar bir şey söylemiyor. Bekliyoruz."

Hande dudaklarını bastırıp ağlarken annesine sarıldı. Kendinin aksine annesi hiç ağlamıyordu. Oysa annesi babasına deli gibi aşıktı. Babası da aynıydı. Onların birbirine bakışına hep imrenirdi. Son olaydan sonra annesinin o bakışları yerini önce nefrete sonra boş ve anlamsız bakışlara bırakmıştı hem de sonsuza kadar.

"Nasıl haber alacağız? Durumu hakkında bir şeyler öğrenmemiz lazım."

Seza Hande'nin kolunu tutup göz işareti yaparak elinden tuttu. Birlikte bir kaç adım uzaklaşırken kaçamak gözlerle Handan'a bakıp sessizce konuştu.

"Erdem'le konuştum. Biraz sonra gelecek. Bu hastanede çalışmıyor ama arkadaşları varmış. Birazdan gelecek."

"Erdem'in uzmanlık alanı neydi?"

"Dahiliye."

"Anladım. Sen gördün mü?"

"Babanı mı?"

"Evet."

"Yok görmedim. Handan teyzemi aradım hastanedeyim deyince koşup geldim. Sonra hemen seni aradım. Bu zamana kadar tek başına burada beklemiş."

Hande annesinin perişan ama bastırdığı haline bakınca gözleri doldu.

"Hiç şaşırmadım. Sen aramasan kimseyi aramaz burada beklemeye devam ederdi."

Hande dalgın gözlerle annesine bakarken Seza heyecanla karşıya bakıp konuşmaya başladı.

"Erdem geldi!"

Erdem hızlı adımlarla Seza'nın yanına gelince üzgün gözlerle Hande'ye baktı. Sonra annesine en son Seza'ya. Bakışları Hande'nin soran gözleriyle buluştuğunda huzursuzca nefes aldı.

"Geçmiş olsun. Durumu arkadaşlardan öğrendim. Şu an durumu stabil. Kalp damarlarında bir sorun yok. Strese, sıkıntıya bağlı bir kriz. Zaten biliyorsunuz yoğun bakımda. Kendine gelmesini bekliyorlar."

Hande biraz rahatlarken teşekkür edip annesinin yanına geldi. Olanları tek tek anlattı ama annesi tepki vermeden dinliyordu. Ne üzüntü, ne rahatlama, ne de iyi haberi aldığı için bir mutluluk. Hiçbir şey yoktu.

"Hayırlısı."

Hande şok içinde annesine bakarken ne diyeceğini bilemedi. Hayırlısı? Bu annesinin ağzından duyacağı bir söz değildi hele ki böyle bir durumda. Hepsi kendinin yüzünden olmuştu. Kendisi olmasaydı bunlar olmayacaktı. O adam, Kerem Karahan doğru söylüyordu. Hepsi kendinin suçuydu!

"Bence burada beklemeyin. Kendine gelirse sizi haberdar ederler."

Erdem'in konuşmasıyla Handan dönüp baktı.

"Biliyorum ama bekleyeceğim."

Erdem bir şey söylemeyip Seza'yla konuşurken Hande annesinin yanına oturup ellerini tuttu. Başını omzuna yaslayıp dalgın gözleriyle sabit bir noktaya bakarken mırıldanırcasına konuşmaya başladı.

"Bu da geçecek. Son zamanlarda neler atlattık. Ailece bir yokuş çıkıyoruz elbet bunun bir inişi olacaktır. Annem ben hep yanındayım."

Handan kocasının durumuna dahi ağlamazken kızının konuşmasıyla gözlerine hücum eden yaşları tutamadı. Titreyen elleriyle saçlarını okşarken o kadar olan olaylara rağmen kızının ne kadar güçlü olduğunu düşünüyordu. Ağlamasına sebeplerden biri de kızına güçlü olmayı öğreten, şu anda yoğun bakımda yatan kocasıydı.

***

Akşam ve sonrası gece. Geçmek bilmeyen saatler ve sıkıntılı bekleyiş. Erdem ve Seza yan yana oturuyor, Hande annesinin yanından bir an dahi ayrılmıyordu. Hastanenin ölüm sessizliği rahatsız edici bir şekilde yükselirken duyulan ayak sesine herkes başını çevirdi.

Hande'nin gözleri inanmaz gibi bakarken Giray hızlı adımlarla yanına geliyordu. Ne yapacağını şaşırıp bakarken ayağa kalktı. Annesi ne olduğunu anlamaya çalışırken Erdem Seza'ya soran gözlerle bakıyordu. Giray gelir gelmez Hande'ye sarıldı. Hande kolları iki yanda öyle dururken kendini çekip Giray'a baktı. Neden geldin der gibi ya da senin burada ne işin var der gibi.

"Geçmiş olsun. Şimdi duydum ve hemen geldim. Yanında olmam lazımdı. Böyle bir zamanda seni yalnız bırakamazdım."

Hande sesini çıkarmayıp başını öne eğdi. Bir süre durup Seza'ya baktı. Onun rahatsız olan bakışlarından gözlerini kaçırıp bakıp Giray'a döndü.


"Sağol. Dışarı çıkalım mı? Biraz hava almaya ihtiyacım var."


Giray sevinçle teklifi kabul ederken birlikte dışarı çıktılar. Seza arkalarından endişeyle bakarken Erdem'e döndü.

"Evlenmeden önce evlilik teklifi aldığı kişi. Ne kadar acı bir durum değil mi?"

Erdem sesini çıkarmayıp Hande ve Giray'ın arkasından baktı.

"Bu olayda acı olmayan bir şey yok ki. Görünürde bir evlilik var ama arkasında neler bırakmış. Hande çok mu seviyordu?"

Seza iç çekip gözden kaybolan Hande ve Giray'a baktı. Çok sevmek?

"Giray çok seviyordu ama Hande'nin kafası karışıktı. Arkadaş olarak iyi biri ama der dururdu. O ama dan sonrası hiçbir zaman gelmedi. Belki gelirdi ama olanları gördün işte."

Son konuşma ve yine sessizlik. Aradan geçen kısa bir zaman. Erdem başını kaldırdığında koridordan gelen Giray ve Hande'yi görünce Seza'ya döndü.

"Ben artık gideyim. Yarın yine gelirim. Zaten hafta sonu işim de yok. Kendini yalnız hissettiğin an beni ara. Bir gelişme olursa arkadaşlar beni arayacaklar."

Seza sevgi ve minnet dolu bir gülümsemeyle Erdem'in elini tuttu.

"İyi ki seni tanıdım. Çok teşekkür ederim."

Erdem Seza'nın yanağını öpüp geri çekilince onun utanan yüzüne bakıp gülümsedi.

"Asıl ben senin tanıdığım için çok şanslıyım. Görüşürüz."

Erdem giderken Seza arkasından dalgın ama sevgi dolu gözlerle bakarken bakışları Hande'yle buluştu. Suçlu gibi gözlerini kaçırıp yumruklarını sıktı. Arkadaşı berbat bir durumun içindeyken şimdi kendinin yaptığı neydi!? Nefesinin daraldığını hissedip kalktı. Hande'ye dışarı çıkacağını söyleyip gittikten sonra açılan yoğun bakımın kapısına herkes dikkat kesildi.

"Demir bey kendine geldi. Yalnızca bir kişi görebilir ama kısa bir süre."

Handan kızına bakıp ayağa kalktı. Kararsız bakışları bir süre kızının gözlerinde gezindi.

"Ben gireyim. Sen hazır değilsin. Eminim o da hazır değildir."

Hande sessizce başıyla onaylayıp annesinin arkasından baktı. Tekrar oturunca Giray'ın konuşmasıyla ona döndü.

"Şimdi nasılsın?"

"Bilmem. İyi nasıl olunursa bir süredir unuttum. Nasıl görünüyorsam işte öyleyim."

Aradan geçen bir kaç zaman ve Handan'ın yoğun bakımdan çıkmasıyla Hande hemen annesinin yanına gelip ellerini tuttu. Onun donuk ifadeli yüzüne baktı. Soramıyordu da. Annesi konuşsun bir şeyler söylesin...

"Demiştim. Kötüye bir şey olmaz. Sen kafanı takıp üzülme."

Hande rahatlayıp annesine sarıldı. Kötüye bir şey olması lazımdı. Kötüler yaptıklarının cezasını çekmeliydi ama o kötü baba olunca işte her şey değişiyordu.

***

Uykusuz geçen uzun bir gece ve sabahı... Hande annesinin ve Giray'ın ısrarlarına dayanamayıp kafeteryaya indi. Annesi yukarıda kalmıştı. Masaya geçip Giray'ın getirdiği tost ve çayı içerken hiç konuşmuyor düşünüyordu. Hayatlarının nasıl böyle bu duruma geldiğini, neden, ne için her şeyi düşünüyordu ama işin içinden çıkamıyordu. Dalgın gözlerini Giray'ın konuşmasıyla ona çevirdi.

"Hande baban iyi olacak. Belki zamanı değil ama bana anlatacak mısın?"

"Neyi?"

Giray gülümsemeye çalışıp Hande'nin masanın üzerindeki elini tuttu.

"Yapay evliliğini."

Hande elini masanın üzerinden çekip gözlerini kaçırdı.

"Giray anlatacak bir şey yok. Daha önce de dedim şimdi de diyorum. Fazla üzerime gelme. Ben evlendim bitti. Seni de bir arkadaşım olarak görüyorum. Sen benim arkadaşımsın ve ziyarete geldin o kadar."

Giray başını aşağı yukarı sallarken sinirine hakim olmaya çalışıyordu.

"Arkadaşın demek. Peki ben arkadaşınım kabul ettim diyelim. Sen de gerçekten evlisin. O zaman evlendiğin adam nerede? Karısının babası yoğun bakımda ve o adam ortada yok. Üstelik yeni evlisiniz. Cevabını bekliyorum."


Hande elindeki tostunu tabağa bırakıp kalbindeki acıyı bastırarak zoraki konuşmaya çalıştı ama yapamadı. Nasıl bir evlilik yaptığını belki kimse bilmiyordu ama dışarıdan bakınca olaylar Giray'ın dediği gibiydi. Kim bilir bundan başka nelerle karşılaşacaktı. Kim bilir kaç kez  böyle durumlara düşüp böyle çıkmaz sokakta sıkışmış gibi kalacaktı. Saçma da olsa evliydi ve bu saçmalığı bir kaç kişiden başka kimse bilmiyordu. Giray'a anlatsa bir şey yapamayacak üzerine bir de başını ağrıtacaktı. Bir karar vermişti. Tek başına bu işi halledecekti ve kimsenin ayrıntıları bilmesine de gerek yoktu!

"Şehir dışında. İş için gitmişti. Yani bu olaydan önce."

Giray Hande'nin gözlerini kaçırarak konuşmasına gülümseyip kendinden emin bir şekilde arkasına yaslandı.

"Öyle mi?"

"Öyle."

"Tamam doğru diyelim. Peki neden hiç aramadı? Babanı sormadı ya da seninle konuşmadı."

Hande bir an duraksayıp ne diyeceğini düşündü ama bulamadı. Doğruydu. Evliyse kocasının etik olarak kendini araması lazımdı. Ne kadar kaçsa gerçekler böyle karşısına çıkacak ve kendi yalanları içinde o gerçeklere karşı koyamayacaktı.


"Aramıştır. Telefonum sessizdeydi. Bakmak hiç aklıma gelmedi. Bir bakayım."

Hande telefonunu cebinden çıkarırken yüzünü kapatan saçlarının arkasına gizlendiğini sanıyordu ama Giray kendisini yıllardır tanıyordu. Titreyen elleri telefonun kilidine değer değmez telefonun çalmasıyla başını kaldırıp Giray'a baktı. Gözleri korku doluydu. Ekrandaki bilmediği numaraya baktı. Titreyen parmağıyla telefonu açıp kulağına getirdi.

"Efendim."

Hande korku dolu gözleriyle Giray'a bakarken bir yandan karşıdakinin kim olduğunu merak ediyordu. Giray ellerini göğsüne bağlayıp keyifle kendine bakarken Hande'nin gözleri kocaman oldu. Etrafına baktı. Gözlerinin takıldığı kişiyi görünce gözlerindeki korku kalbine, oradan tüm hücrelerine yayılmaya başladı.

Giray Hande'nin baktığı yere anlamaz gözlerle bakarken yanlarına gelen kişiyi gördü. Hande telefonu kulağından çekip yanlarına gelen kişiye baktı. Korkuyla yutkunurken Giray'a döndü. Onun soran bakışlarından gözlerini kaçırıp ayakta tüm soğukluğuyla Giray'a ve kendine bakan o adama baktı. Konuşması sanki başka bir savaşın ilk kurşunu gibiydi. Ya da...

"Doktorlarla konuştum o yüzden geldiğimi haber edemedim. Yukarı çıkalım. Baban kendine gelmiş."

Twitter @lalessarhan

İnstagram LaleSarhan

Facebook Lale Sarhan

Continue Reading

You'll Also Like

2M 15.6K 5
Avuçlarının içine aldığı elimi usulca öptü.Sonra sağ elini sol elimin üzerine koydu ve gözlerimin içine baktı. "Evlilik yüzüğünün takıldığı parmağa n...
TOHUM By P!NK

General Fiction

3.3M 99.4K 48
"BAĞIRMA BOŞUNA! BABAN SENİ SATTI!" Duyduğum sözlerle, biraz önce sinirle bağırdığımda gürleyen sesim, aniden içime kaçtı. "Ne... Ne saçmalıyorsun?" ...
609K 21K 60
Tayini Kars'a çıkan Fen bilimleri öğretmeni Masal ve Kars'ta görev yapan yüzbaşı Bora'nın hikayesi. ... Kars'ı özel gören öğretmen bir kız. Hayatını...
441K 18.2K 55
Evimiz ormanlık alanda ve evler birbirine uzak. Hayatımda hiçbir zaman hissetmediğim korkuyu hissediyorum. Arkamda bulunan kişinin bir erkek olduğuna...