Bölüm şarkısı: Pink try
W.T.F.W.T.F.W.T.F
Kesinlikle hiçbir romantiklik ibaresi taşımayan çift bolca ketçapladıkları patates kızartmasını yerken televizyon karşısına geçmiş romantik komedi türünde bir film izliyorlardı.
Kai'nin kahkahaları odanın kulaklarını çınlatırken Kyungsoo'nun ifadesiz suratı ise televizyonda ki oyuncuların bile performansını düşürmesine neden oluyordu. Orada ki Romantik KOMEDİ ifadesini fark etmemiş olsa gerek ki suratsız bir ifadeyle izlediği tek şey Kai'nin dudaklarının kenarında kalan ketçaptı. Kesinlikle fazla ketçap müptelası bir insan değildi ama nasıl desem Kai'nin dudaklarının üzerinde ki ketçap, eti pufun üzerinde ki rengarenk şeker tanecikleri gibiydi. Güzelliğine güzellik katıyordu işte. Hele bir de yanından hiç ayırmadığı çilekli lolipopları yok mu? Tanrım işte yine başlıyorduk. Bu çocuğun götünde lolipop fabrikası falan olmalıydı. Yoksa cebinden bu kadar lolipop çıkmasının başka bir açıklaması olamazdı.
"Kyungsoo romantik komedi ibaresinin neyini anlamadın? Söyle anlatacağım ciddiyim?"
Kai ambalajını açtığı lolipopu ağzına koymak üzereyken söylediğinde Kyungsoo uzanıp lolipopu alarak kendi ağzına koydu. Sadece merak etmişti bunun bu kadar sevilecek neyi vardı ki alt tarafı bir şeker işte. Onun yerine o esmer dudakları ile kendi kalp dudaklarını emse olmuyor muydu.
"Ah! Cidden"
Kısa olan söyleyip sinirle saçlarını karıştırdığında Kai onun lolipop yediğinden dolayı tam kapanmayan dudaklarının kenarından akan salyalara ekmek banmamak için kendini zor tutuyordu. Bir adam aynı zamanda hem seksi, hem güzel, hem sinirli, hemde mutlu olabilir miydi? Cidden Kai'nin üzerinde tuhaf insanları çekme mıknatısı olsa gerek bunun kayda değer en mantıklı açıklaması buydu. Ve mıknatısı icat eden adama ufaktan bir gönderi.
"Neden bana o kadar tuhaf bakıyorsun?"
"Ş-şey Kyungsoo salyaların akıyor."
Kai kendi dudağının kenarında ki ketçapı fark etmeden esmer dudaklarını işaret ederek söylediğinde işte bu Kyungsoo'yu güldürmüştü. Ve öyle görünüyordu ki onu güldürecek tek kişi yine Kai olacaktı.
Gülümsemesi Kai'nin şaşkın suratı ve alt tarafında bulunan hareketlenme yüzünden ufak ufak kahkahalara dönüşürken aynı dejavuyu birkez daha yaşamışlar yere düşüp binbir parçaya ayrılan lolipopun ardından birbirlerine bakarak kahkaha atmaya başlamışlardı. Hem zaten bu filmi komedi diye önlerine süren adamda ufaktan bir kaç küfür hak ediyordu ama neyse ki şu an Kai'nin dudakları Kyungsoo'nun çilekle buluşmuş kalp dudakları ile ilgilenmekle fazlasıyla meşguldü. Hemde kendi esmer dudaklarının farkında bile olmadan...
Kyungsoo esmer adamı kucağına çekip ellerine mükemmel bir şekilde uyan esmer kalçaları okşarken dudaklarını tek bir saniye olsun Kai'nin dudaklarından ayırmıyordu. Hem şu kitaplar da yazan öpüşürken nefes almak için geri çekilme şeysi de neyin nesiydi. Bu dudaklar varken insan nefes almayı ne yapsın?
"Ah! Kyungsoo biliyorsun orası halen daha acıyor."
Kai altındaki şeyin varlığını hissetmeye başladığında tekrardan poposunda halen daha mevcut olan o sızıyı duymuştu. Ama kendi alt taraflarında başlayan Eyfel Kulesi inşaatı 'sikerim senin hassaslığını' der gibi dünyanın en büyük yapılarından biri olduğunu ispatlamaya çalışırcasına yükselmeye başlamıştı bile.
"Biliyorum bebeğim."
Kyungsoo'nun ağzından akan anlayış Kai'nin bugün bilmem kaç milyonuncu şaşkınlığını yaşamasına neden olurken fark etmeden üçlü kanepeye sihirli eller tarafından uzatılmıştı bile.
"Ama bu seni rahatlatmayacağımız anlamına gelmiyor sonuçta"
"Immgh Ama Kyungsoo"
"Şşşh"
Kyungsoo, eskimeye başlamış eşofman altının üstünden Kai'nin üyesini okşarken esmer olan yumuşak ev botları ile kanepenin başına tecavüz ediyordu. Eşofman yavaş yavaş belinden kayıp bacaklarına doğru yol aldığında ise ondan kurtulmak adına kaldırdığı poposu kendisine bir kazık atıp dudaklarından ufak bir iniltinin sıyrılmasına neden olmuştu.
Ve şu an tam sırasıymış gibi fazlaca yediği patates kızartmaları yüzünden gaz sıkıntısı yaşıyordu. Hatta az önce ağzından bir tane kaçmıştı bile.
"Sorun yok"
Kai, utançla yüzünü kapattığında Kyungsoo eski eşofmandan tamamen kurtulup uzunca bir süre esmer teni izledi. Yarı çıplak halinin yanı sıra şu an halen daha ayağında olan pofuduk ev botları ve yüzüne kapattığı elleri yüzünden 'parmaklarınızı yiyeceksiniz' deyiminin canlı kanlı örneği gibiydi.
"Daha ne kadar beni izleyeceksin Kyungsoo?"
"Çok güzelsin Kai-ah ve çok tatlı"
"Bugün dünya romantikler günü falan mı"
"Hayır aptal sevgiliyi yalama günü."
Kyungsoo kalp şeklini alan gülümsemesi ile söylediğinde Kai yüzüne kapattığı ellerini hafifçe aralayıp onu izlemeye başladı. Ah! Tanrım ağzı yetmiyormuş gibi birde kalbide 'pıt pıt pıt' atmaya başlamıştı. En yakın zamanda bir doktora başvurup delirip delirmediğini sorması gerekiyordu. Gerçi o beyaz gömlekle ne kadar yakışıklı görünürdü orası teferruat.
"Immmgh"
Boxerının üzerinde hissettiği sıcak nefes tekrar tekrar ve tekrar arsızca inlemesine sebebiyet verdiğinde elleri de yüzünde ki yerinden çekilmiş Kyungsoo'nun ensesinde birleşmişti. Kısa parmaklar boxerının kenarını aşağı indirdiğinde ise huylandığı için kahkaha atmaya başlamıştı. Kai, Kyungsoo'yu tanıdığından beri adı henüz konulmamış tuhaf bir iklime bürünmüştü. Bir esiyor, bir gürlüyor, kimi zaman yağıyor bazen ise kavuruyordu.
"Ketçap mı oh hayır Kyungsoo."
Üyesinin üzerinde soğuk bir sıvı hissettiğinde başını kaldırıp utançla alt taraflarına baktı. Gördüğü şey ise penisinin ucundan aşağılara doğru akan kırmızı sıvıydı. Yanlız bilmeyenlere not ketçap fazlasıyla acılı idi.
"Sadece tadını merak ettim."
"Ah! Kyungsoo lanet olsun yanıyorum. O ketçap acılı be adam."
"O zaman hemen temizleyelim."
Kyungsoo, Kai'ye göstermek istercesine dilini uzattıp üyesinin ucunda gezdirmeye başladığında esmer olan o sıvının adını bile unutmuştu. Çünkü yanan üyesinin başına değen pütürlü dil sıcaktan pişen bir adamın yanlışlıkla denize düşmesi gibi birşeydi.
Profosyonel dil daha da aşağılara indiğinde ise sızlayan poposuna yandan bir sırıtış atıp belini yukarı kaldırarak kendini daha fazla Kyungsoo'nun ağzına indi. Kalp ağıza girip çıkan penisi ise usta flaşlara en profosyonel resimleri çıkaracak zeminler hazırlıyordu.
"Imm ketçap güzelmiş"
"Ketçap değildir o"
"Benimle laf dalaşına girme Kai."
Kyungsoo Kai'nin testislerini sıkıp bir araya getirerek söylediğinde diğeri küfürler savurarak onun elinden nasıl sıyrılacağını düşünmeye başlamıştı. Ama alt tarafların da ki mevcut olay beyninin tam zıttı yönde haraket ediyordu.
"Lanet olsun Kyungsoo koparacaksın onları."
"Tch tch yanlış cümle."
"Özür dilerim Kyungsoo-ah"
"İşte şimdi oldu bebeğim."
Kyungsoo gülümseyerek söyleyip tekrar yanmakta olan penisle buluştuğunda diğeri rahatlamış bir şekilde eski pozisyonunu aldı. Kyungsoo ile yapılmayacaklar listesine bir yeni madde daha eklemesi gerekti. Gerçi henüz öyle bir listesi de yoktu ya neyse.
Bacak arasında gezinen dil tekrar penisinin üzerine çıkıp onu ağzına aldığında Kai kasıkların da hissettiği zevk dalgası ile başını geriye doğru attı. Tuhaf ki böyle durumlar da kendisine eşlik eden bir sidik torbası da mevcuttu.
Esmer adam fazlasıyla hissettiği zevkten dolayı kendini Kyungsoo'nun boğazına kadar itince diğeri öğürme hissinden dolayı kafasını kaldırıp satan bakışları esmer yüze çevirdi. Ve henüz mevcut olmayan Kyungsoo ile yapılmayacaklar listesine bir yeni madde daha.
"Sikerim seni."
"Biliyorum yaparsın."
Ama Kai de aklını peynir ekmekle yememişti sonuçta. Kyungsoo artık sona gelen Kai'nin üyesini tekrar ağzına aldığında saniyeler sonra Kai kasılarak ve farkında olmadan Kyungsoo'yu kendisine fazlasıyla bastırarak boşalmıştı.
Diğeri boğulma tehlikesi atlattığı için kızaran yüzüyle doğruluğun da ise Kai yaptığı şeyi fark edip ayağı kalkarak halen daha bacakların da sallanan boxerı ile kendini yatak odasına kilitledi. Satan testereye kurban gitmek için fazlasıyla gençti.
"Sana aptal olduğunu söylediğim de durumun bu kadar ciddi olduğunun farkında değildim Kai"
W.T.F.W.T.F.W.T.F.W.T.F
Yaaaa abi bişi diyicem yemin ederim çok tatlısınız geçen sefer iki bölüm birden attım hepiniz beşinci bölümden önce smutlu olan altıncı bölümü okudunuz falan yerim sizi:))))