- KADIN -

By happyvisionary

331K 16.3K 1.4K

Zeynep Kış aylarındayız. Kasımda.. 12 si bugün. Günlerden de perşembe. Neredemiyiz? Güzel soru mezarlıkta. Ki... More

KADIN
1.bölüm - karakol
2. bölüm- kokunu özledim!
3. bölüm - geçmiş
4.bölüm - yüzük
5.bölüm - karşılaşma
6.bölüm - gerçekler
7.bölüm - Zeynep'in hataları
8. bölüm - Onur'un oğlu
9. bölüm - karmaşa
10. bölüm -seni çok seviyorum
11.bölüm - benim olun istedim
12.bölüm - kıskançlık
13. bölüm - beni seviyorsan
14. bölüm - beni sevmiyor
15. bölüm - oğluma kavuşmak
16. bölüm - baba oğul
17. bölüm - inanmamak
18. bölüm - baba olmak
19. bölüm- hayal etmek
20. bölüm - eşsiz koku
21. bölüm - oğlumun kahkahaları
22.bölüm - keremin zeynep'i
23. bölüm - ikinci plan
24. bölüm - huzurun kokusu
25. bölüm - vazgeçilmezler
26. bölüm - sevememek
27. bölüm - sevdiğim adam
28. bölüm - aşkın kör olsun
29. bölüm - sevmek
30.bölüm - rüya
31. bölüm - senden geçiyor
32. bölüm - aile
33.bölüm - evlilik
35. bölüm - gizemli adam
36. bölüm - üç gün sonra
37. bölüm - özlem
38.bölüm - özel hayat
39. bölüm - ailem
40. bölüm - su
41. bölüm - geri dönüş
42.bölüm - fermuar
43. bölüm - ya öpüşürken ya da sevişirken
44. bölüm - miniğimin suçu
45. bölüm - bebek
46. bölüm - evleniyoruz
47. bölüm - annen değil
48. bölüm - köy
49. bölüm - ikiz
50. bölüm - gidiyoruz
51. bölüm - korku
52. bölüm - birazcık daha aşık
53. bölüm - son
#yenihikaye#
#özelbölüm

34. bölüm - bana baba dedi!

5.7K 311 19
By happyvisionary

Sabah oğlunun ve sevdiği adamın sesiyle uyandı zeynep. Gece kendi kendini yemiş hiç uyuyamamıştı. Keremden bir şey saklamak istemiyordu ama diğer uçta da semih vardı. Adama bakarak gülümsedi. İşte ne olursa olsun, keremin bir gülümsemesi ona yeterdi. Kavga etmek istemiyordu.

"günaydın"

"günaydın uykucu. Hadi kalk, sana muhteşem bir kahvaltı hazırladık oğlumla"

"kahvaltı mı?" gülümsemesi yüzüne dağılırken atladığı ayrıntıyı unutmuştu. Evet her kadın, sevdiği adam ve çocuğu tarafından kendine kahvaltı hazırlanmasını isterdi ama zeynep bu kadınlar arasına giremiyordu malesef. Kerem ve yağız mutfağa girdiklerinde bırak enkazı, deprem olsa anca o kadar dağılmış oluyordu. Yavaş yavaş gülümsemesi sönerken karşısındaki adamın gülümsemesine baktı. Bir insan bu kadar güzel gülebilirmiydi? Ya da bu kadar kusursuz olabilirmiydi? Evet keremde her ikisi de vardı. Kusursuzluğu ve muhteşem gülüşü..

"kereem, ne mutfağı ya? Kaçıncı savaşa katıldınız bu sefer?!"

"aşkolsun güzelim. Ne savaşı? Mutfağımız pırıl pırıl"

"inanmıyorum"

"kalbimizi kırıyorsun ama"

"off yağız sen söyle aşkım. Mutfağımızın durumu ne?"

"pıyı pıyıı anneşii"

"eminmisin bebeğim?" dedi zeynep inanmayarak. Minik, babasına gözlerini kırpıştırıp kıkırdayarak başını salladı.

"peki. İnanayım madem. Hadi bana kocaman öpücükler verin kalkayım yataktan"

"bunu zevkle yapacağımızı biliyorsundur güzelim " dudağının sağ kenarı hafifçe yukarıya kıvrılırken baba oğul kadının üzerine yumuldular..

Her sabahki gibi öpme seansları bitmiş, zeynep meraklı adımlarla mutfağa inmişti. Dört kişilik masalarındaki muhteşem kahvaltıyı görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. Çok geçmeden altında birşeyler aramaya başlamıştı.

"beğendinmi güzelim?"

"hı hı. Çok güzel."

"o zaman buyrun güzel bayan" sandalyeyi geri çekip zeynepin oturmasını sağlandığında bacağından kendisine sarılan oğlunu kucağına alıp yerine oturdu. Karşısındaki kadının gülümsemesini gördüğünde içinden emreye bir çok kez teşekkür etti.

Güvenlik şirketinden yanlış kişiler gönderildiği için çok kızmıştı ama bugün dizginlemişti kendini. Bunda emrenin de rolu büyüktü.

Sabah erkenden kalkıp koşuya çıkmıştı emre. Bu muazzam yerde iş için kalmak zorundaysa bunu en iyi şekilde değerlendirmeliydi. Koşudan döndüğünde patronunu mutfakta görüp yanına gitti. Amacı bir şeye ihtiyacı var mı diye sormaktı ama ne yaparsın emre bir konuşunca susmakta bilmiyordu.

Konu nereden açılmışsa, emrenin hazırladığı muhteşem kahvaltılara gelmişti. Kerem önce sert çıkışmış fakat sonra yumuşamıştı. Sadece oğluna su vermek için girdiği mutfakta, emre sayesinde sevdiği kadına kahvaltı hazırlamıştı. Pardon, hazırlatmıştı olacaktı.

Emre arka bahçedeki küçük eve geçerken aklına anneannesinin köyden yolladığı reçeller gelince, evdeki tabaklara döküp patronunun yanına doğru yol aldı. Ama tüm oyunu bozacağından habersizdi.

"patron reçel getirdim. Bir tatlarına baksın yenge parmaklarını yiyecek" reçellerden başını kaldırıp karşısındaki masaya baktı. Zeynep yalancı bir kızgınlıkla kereme bakarken, emre hızlıca elindekileri masaya koydu.

"üzgünüm patron. Maaş eksilmezse sevinirim. Afiyet olsun" kelimeleri hızla birbirine bağlayarak bahçe kapısından hızla çıktı. Şimdi iş kereme düşüyordu. Yüzüne en tatlı gülüşünü yerleştirip karşısındaki kadına baktı. Ama kadın için adam her haliyle tatlıydı. Bunu biliyormuydu?? Bu hareketiyle bilmediği kesindi.

"yani şey güzelim. Bi dinle ilk" hızlı hızlı konuşurken zeynep araya girdi.

" nasıl bu kadar çok seviyorsun? " kerem ani gelen soruyla afallamıştı. Üstelik zeynepin kızacağını düşünürken kadın karşısında gülümsüyordu. Soruyu öyle bir tınıyla sormuştu ki, adamı alııp götürmüştü başka diyarlara..

"sen sevmiyormusun?"

"çok seviyorum"

"nasıl çok seviyorsun?" kıkırdadı kadın.

"elimden gelse böyle kalbini alıp benimkinin yanına koyacakmışım gibi. Ya daa benim kalbimi alıp seninkiyle birleştirecekmiş gibi"

" elinden geldi zaten güzelim. Benim kalbimi seninkine, senin kalbini benimkine kalp yaptın. Üç yıldır sen bende atıyorsun , ben sende..."

***

"lütfen zeynep. Söyleyeceğim biraz daha zaman ver bana"

"seni zor durumda bırakmak istemiyorum semih ama üzgünüm. Kereme yalan söyleyemem"

"yalan söylemiyorsun zeynep. Sadece hiç bir şey söylemiyorsun"

"olmaz semih. Duyunca kızacak bana, kırılacak. Bunların olmasını istemiyorum."

"zeynep lütfen.."

"ben çok hatalar yaptım ve bir yenisini daha eklemek istemiyorum. Eğer söylemezsem keremin bana olan güveni sarsılacak. Ben buna izin veremem"

"beni affetmeyecek zeynep. Bu mu istediğin?!"

"sen söyle o zaman semih. Bugün işe gitmeyecek gel ve ona kardeşin olduğunu söyle"

"olmaz"

"neden? Ha bir kaç gün önce ha bir kaç gün sonra. Ne farkeder. Özür dilerim ama ben keremi kırmayı göze alamam"

"tamam. Peki zeynep, sen bir şey söyleme lütfen. Ben bugün gelip konuşacağım"

"acele et"

"çıkıyorum hemen" zeynep tuttuğu nefesi verdi. Bencillikse bencillikti. Kerem ile küs olmak istemiyordu. Ona söylemediğini öğrenince çok kızardı,üzülürdü ve kırılırdı. Belki de uzaklaşırdı zeynepten. Bunun olmasına asla izin veremezdi.

"kalbim.." beline dolanan kollarla yerinde zıpladı. Aynadaki keremi görünce gülümsedi. Kerem gülümsemesiyle kadının vücudunu daha sıkı sarıp başını boynuna gömdü.

"böyle dursak yine, sen ' kerem göbeğim çıktı, ben çok kilo aldım' diye sızlansan.. Ellerim şimdiki gibi karnına ulaşsa. Omzuna minik bir öpücük bırakıp karnını okşasam. 'Onlar kilo değil bebeğimiz' diye sakinleştirsem seni.." zeynep yüzündeki tebessümle kendini saran kolların arasında adama döndü. Kollarını sıkıca beline dolayıp başını göğsüne yasladı. Açıkta bulduğu, boynuna yakın bir yere küçük bir öpücük kondurdu.

"sonra hemen ikna olup sımsıkı sarılırdım sana"

"Annee" yağızın odaya girmesiyle keremden ayrılıp oğluna baktı zeynep. Küçük adam elinden hiç bir zaman eksik olmayan marsupilamisiyle anne ve babasının yanına yaklaştı.

"anneşii emye tedişi maşu'm piş omuş. Yeye düşüydüm kü ben ouu" miniğim gözlerinden kopan minik bir yaş damlası yanağından süzülürken kerem hemen diz çöküp oğlunun boyun indi.

"ağlama bitanem. Yıkarız geçer"

"ama. Ama omaj! Ben işdemiom!!"

"odanda bir sürü marsupilamin var zaten oğlum. Üzülme lütfen"

"I-ıı üjücem. Anişam" yağız yere oturup oyuncağını kucağına alarak ağlamaya başladığında keremin de gözünden yaş geldi. Anneler çocuklarına dayanamazlardı değil mi? Evet ama kerem için öyle değildi. Yağız ağlasa ağlıyor. Gülünce gülüyordu. Tuhaf bir baba olduğu doğruydu.

"yağız, ağlama oğlum lütfen. Bak hemen yenisini alacağım ben sana. Ağlama hadi" bir yandan yanaklarındaki yaşları silerken bir yandan da saçlarına öpücükler konduruyordu.

"ama babaa bat. Uf odu maşuu" yağız çamurlanan oyuncağını kereme göstermeye çalışırken, kerem içinde baba kelimesi geçen minik cümle yüzünden küçük çaplı bir şok geçiriyordu. Hızla yüzündeki yaşları silip zeynepe döndü.

"duydun! Duydun değilmi! Oğlum bana baba dedi! Duydun değil mi zeynep! Duydun değilmi? Baba dedi! Yağız bana baba dedi!" belki de ilk kez bu kadar ağlıyordu adam. Gözlerinden oluk oluk akan yaşlarla zeynepte ağlamaya başlamıştı. Usulca başını sallarken yağız olanları anlamayarak onları izliyordu. Kerem aniden gözyaşlarını silerek oğluna döndü.

"ne demiştin sen? Bir daha söyle yağız, lütfen " heyecanla miniğin kollarından tutarken yağız ellerini açıp babasına baktı.

"demişim mi?" şimdi odada iki şaşkın vardı. Ne söylediğini anlamayan yağız ve 'baba' kelimesinin heyecanını tam anlamıyla yaşayan kerem..

Evet. Yaklaşık iki saat geçmişti ve Kerem yağızı kucağından indirmeyip hala sıkıca sarılmaya devam ediyordu. Yağız sıkılsada, çıkmaya çalışsada babasının kollarından kaçamıyordu.

"üppff bıratşana! Bırat amaaa maşuya gitşemmm. Anneşii"

"aşkım bıraksan ya artık"

"ne?" bu gün kesinlikle cümleleri çok iyi dinlemeliydi. 'baba' ve üstüne 'aşkım' kelimesinden sonra kim bilir daha neler duyacaktı.

"bırak diyorum canım"

"yok yok sen bana ne dedin?" zeynepin gülümsemesi yüzüne yayılırken cevap verdi.

"ne dedim?"

"güzelim bak kalbim dayanmıyor artık bu kadar şeye"

"iyi söylemem bir daha"

"yook. Söyle sen. Ben sizi çok seviyorum"

"bizde seni çoook seviyoruz"

"yaa tereeem bıraaat ! Maşuuu" yağız kucağında çırpınırken kerem kaşlarını çattı. Sanırım artık baba söyledikten sonra amca veya keremi asla kabul edemeyecekti.

"kerem değil baba!"

"eved babaaa bırat beii. Annee"

"kerem bırak hadi ağlayacak, oğluşum"

"yok yok! Ağlama tamam. Bak bırakıyorum fındığım"

"fıdıt deilll yaıjım"

"tamam aslanım sen baba de,istediğini diyeceğim ben sana"

"baba dişem"

"hep söyle ama"

"hep dişem!" yağız çığlık atıp kollarını keremin boynuna dolayınca kerem hızlıca oğlunu kucağına alıp öpmeye başladı.

Duvar ve Kerem arasında ezilen miniğin imdadına annesi yetişmişti çok şükür. Yoksa minik babasından daha çok çekerdi bugün.

"kereem, yedin oğlumu yaa"

"oğlumla arama girme kadın. Benim oğlum değil mi? İçime sokacağım ben onu!"

"Ayy bak kapı çalıyor. İstersen sen onu bi aç da gel hadi canım"

"hemen sultanım" kerem kucak kucağa oturan ikiliyi öpüp kapıyı açmaya gitmişti. Karşısında semihi görünce hem şaşırmış, hem de sevinmişti. Semih onun kardeşi gibiydi ama sevinmesinin farklı bir nedeni daha vardı. Oğlunun ona baba dediğini herkese söyleyip, tüm dünyaya duyurmak istiyordu. Deyim yerindeyse içi içine sığmıyordu..

"Hoş geldin kardeşim" sıkıca sarıldı karşısındaki adama. Adamın yüzündeki gerginliği farketmemişti. Hoş farketse ne olurdu ki? Bugün hiç bir haber ona kötü gelmezdi. Bugün oğlu ona baba demişti.

"ne bu sevinç?"

"çok mu belli oluyor" dedi gülerek.

"bayaa" diye ekledi genç adam.

"oğlum bana baba dedi kardeşim! Yağız bana baba dedi!"

"hadi ya, çok sevindim" dedi sessizce. Keşke benim söylediklerimden sonra da boynuma atlasan diye geçirdi içinden. Bu günden sonra olacakları biliyordu. Kerem onu reddecek, bağırıp çağıracak, ikiside kırıp kırılacaklardı...

Zeyneplerin yanlarına geldiklerinde semih tekli koltuğa yerleşirken kerem yerde marsupilamisiyle oynayan oğlunun yanına ilerledi hızla.

"yağıız! Kaç anneciğim. Geliyor bak yine" başını kaldırıp babasıyla göz göze geldi. Çabucak yerden kalkmaya çalışırken, marsupilamisinin kuyruğu ne yazık ki buna engel olmuştu.

"üppfffff"

"yakaladıım!" iki adımla miniğin yanına ulaşıp bacaklarından ters bir şekilde kucağına aldı oğlunu.

"kereem, yapma"

"bappmaa" kerem gülerek oğlunu kucağında çevirirken önüne gelen yerleri öpmeyi de unutmuyordu.

"hadi fındığım. Baba de, duysun amca"

"Annee"

"hayır yağız'ım baba diyeceksin"

"anneşii"

"ay tamam oğluşum. Babası ver sen onu bana amcayla konuşun siz"

" olmaz baba de oğlum lütfen. Hadi, rica ediyorum. İstediğin her şeyi alacağım bak"

"off kerem. Uyku vakti geldi ama"

"tamam ya çok ısrar ediyorsun al bakalım. Ama sözün olsun oğlum. Diyeceksin nasıl olsa"

"anneye gel bebeğim, öğle uykumuz geldi" ellerini uzatmıştı oğluna. Ama oğlunun bir küçük, keremci olduğunu unutmuştu. Bir şey söylemeden babasının boynuna sarılıp başını omzuna yerleştirdi yağız.

"bebeğim uyuyacağız ama"

"babadaa "

"aslanım! Aslanım benim! Oh baban yesin seni! Koçum ya!"

"keremcim, çocuğu doğru severmisin? Hayvanat bahçesi mi burası? aslan, koç falan"

"kıskandın değil mi? Kıskan zaten. Seni istemedi beni istedi.! Oğlum benimle uyumak istedi!" gülümseyip keremi izlemeye devam etti zeynep. İki yılı aşkın süredir oğluyla yalnızdı zaten. Varsın birazda babasıyla olsundu.

" o zaman odaya çıkıp, oyalanmadan hemen uyuyorsunuz keremciğim"

"okey."

"kerem sen uyuma sakın kardeşim. Bir şey konuşacağım seninle" semihin suratındaki herkesce anlaşılabilir ifadeyle ciddileşmişti kerem.

"bir şey mi oldu?"

"konuşacağız. Git gel işte"

"peki. Hemen geleceğim"

"telsizi almaya unutma canım"

"tamam güzelim" kerem, oğlunu etrafında döndürerek üst kata çıkarken zeynep, semihin yakınında ki bir koltuğa geçti.

"özür dilerim ama bunu yapmak zorundayız semih"

"sıkıntı yok zeynep. Böyle bir konu olsa bende senin yaptığını yapardım."

"nihal ablalar biliyormu?"

"ablam ve babaannem biliyor konuşacağımı"

"babaannen" mırıldandı zeynep.

" pardon ama ben istemedim böyle olmasını zeynep. Kadın,babamın annesi olduğuna göre benimde babaannem oluyor. İsterdim ki hayatımızda herşeyimiz çok düzgün olsun ama elimden bir şey gelmiyor! "

***

"evet anlat bakalım. Ne konuşacaksın benimle" kerem uzun uğraşlar sonucu yaramaz oğlunu uyutup semihin karşısına oturmuştu sonunda. Semih Zeyneple kısa bir süre bakışıp yanına getirdiği zarfı kereme uzattı.

"ne bu?"

"DNA testi" ne ile ilgili olduğunu anlamayan keremin aklına ilk yağız gelmişti. Başını iki yana sallayarak aklındaki saçma sapan düşünceleri kovuşturdu.

"kimin?"

"benim"

"senin mi?"

"açınca öğreneceksin kerem" zeynep bir kaç adımla keremin yanına oturup, kolunu kavradı sıkıca. Güven vermek adına..

Önce zeynepe bakıp, ardından zarfı açıp içindeki kağıdı eline aldı kerem . Ardından aklına gelenlerle kısa süre duraksadı. Olur muydu? Olmazdı değil mi? Semih onun kardeşmiydi?

"ne oluyor? Anlat hemen!"

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 120 25
" Kaç"kelimesiyle başlayan bir aşk! Aşk; 'yine mi sen?' diye başlar, 'öküz müsün?' diye başlar, 'gıcık' diye başlar, 'of, çok yakışıklı\güzel' diye...
2.6K 842 24
Bir birini tanimayan iki insan. Aile zoruyla baska biriyle gorusmeye giderken tanisiyorlar ve hayatlarina ummadiklari anda bebek giriyor. Nerden bil...
374K 38.6K 46
Okulun en güçlü alfası Kim Taehyung'un kurdu okula gelen yüzyılın deltasıyla birlikte tuhaf davranmaya başlamıştı. Okula gelen Delta'nın amacı ise ço...
15.9K 639 1
-" Son 21 gün kaldı değil mi?" diye sorunca derin bir iç çektim. -" Evet.. 21 gün sonra yıldızların ötesinde ki, şehirlerce bana uzak olan adamı gör...