34. bölüm - bana baba dedi!

5.7K 311 19
                                    

Sabah oğlunun ve sevdiği adamın sesiyle uyandı zeynep. Gece kendi kendini yemiş hiç uyuyamamıştı. Keremden bir şey saklamak istemiyordu ama diğer uçta da semih vardı. Adama bakarak gülümsedi. İşte ne olursa olsun, keremin bir gülümsemesi ona yeterdi. Kavga etmek istemiyordu.

"günaydın"

"günaydın uykucu. Hadi kalk, sana muhteşem bir kahvaltı hazırladık oğlumla"

"kahvaltı mı?" gülümsemesi yüzüne dağılırken atladığı ayrıntıyı unutmuştu. Evet her kadın, sevdiği adam ve çocuğu tarafından kendine kahvaltı hazırlanmasını isterdi ama zeynep bu kadınlar arasına giremiyordu malesef. Kerem ve yağız mutfağa girdiklerinde bırak enkazı, deprem olsa anca o kadar dağılmış oluyordu. Yavaş yavaş gülümsemesi sönerken karşısındaki adamın gülümsemesine baktı. Bir insan bu kadar güzel gülebilirmiydi? Ya da bu kadar kusursuz olabilirmiydi? Evet keremde her ikisi de vardı. Kusursuzluğu ve muhteşem gülüşü..

"kereem, ne mutfağı ya? Kaçıncı savaşa katıldınız bu sefer?!"

"aşkolsun güzelim. Ne savaşı? Mutfağımız pırıl pırıl"

"inanmıyorum"

"kalbimizi kırıyorsun ama"

"off yağız sen söyle aşkım. Mutfağımızın durumu ne?"

"pıyı pıyıı anneşii"

"eminmisin bebeğim?" dedi zeynep inanmayarak. Minik, babasına gözlerini kırpıştırıp kıkırdayarak başını salladı.

"peki. İnanayım madem. Hadi bana kocaman öpücükler verin kalkayım yataktan"

"bunu zevkle yapacağımızı biliyorsundur güzelim " dudağının sağ kenarı hafifçe yukarıya kıvrılırken baba oğul kadının üzerine yumuldular..

Her sabahki gibi öpme seansları bitmiş, zeynep meraklı adımlarla mutfağa inmişti. Dört kişilik masalarındaki muhteşem kahvaltıyı görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. Çok geçmeden altında birşeyler aramaya başlamıştı.

"beğendinmi güzelim?"

"hı hı. Çok güzel."

"o zaman buyrun güzel bayan" sandalyeyi geri çekip zeynepin oturmasını sağlandığında bacağından kendisine sarılan oğlunu kucağına alıp yerine oturdu. Karşısındaki kadının gülümsemesini gördüğünde içinden emreye bir çok kez teşekkür etti.

Güvenlik şirketinden yanlış kişiler gönderildiği için çok kızmıştı ama bugün dizginlemişti kendini. Bunda emrenin de rolu büyüktü.

Sabah erkenden kalkıp koşuya çıkmıştı emre. Bu muazzam yerde iş için kalmak zorundaysa bunu en iyi şekilde değerlendirmeliydi. Koşudan döndüğünde patronunu mutfakta görüp yanına gitti. Amacı bir şeye ihtiyacı var mı diye sormaktı ama ne yaparsın emre bir konuşunca susmakta bilmiyordu.

Konu nereden açılmışsa, emrenin hazırladığı muhteşem kahvaltılara gelmişti. Kerem önce sert çıkışmış fakat sonra yumuşamıştı. Sadece oğluna su vermek için girdiği mutfakta, emre sayesinde sevdiği kadına kahvaltı hazırlamıştı. Pardon, hazırlatmıştı olacaktı.

Emre arka bahçedeki küçük eve geçerken aklına anneannesinin köyden yolladığı reçeller gelince, evdeki tabaklara döküp patronunun yanına doğru yol aldı. Ama tüm oyunu bozacağından habersizdi.

"patron reçel getirdim. Bir tatlarına baksın yenge parmaklarını yiyecek" reçellerden başını kaldırıp karşısındaki masaya baktı. Zeynep yalancı bir kızgınlıkla kereme bakarken, emre hızlıca elindekileri masaya koydu.

- KADIN -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin