GECE'NİN HÜZNÜ -2-

Per ayseklncr

13.1K 811 70

Yeniden başlamaya hazır mısınız? Onlar çoktan hazırlardı. Hadi bakalım hikayemizin başlangıç kelimesi; ... Més

TANITIM
TANITIM -2
TANITIM-3
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. BÖLÜM
7. Bölüm
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm(Finale Doğru)
FİNAL

13. Bölüm

345 25 5
Per ayseklncr



*********

Sertaç daha fazla dayanamıyordu. Kalbinde her an onu ölüme sürükleyen bir şey vardı. Karşı koyamıyor, kutulamıyordu. Aklı, kalbi tamamen Gece'deydi. Nefes alamadı. Çıldırmış halde çöktü tepeye. Uçurumun kıyısında, izledi İstanbul'un boğazını. Gözyaşları eşlik etti yağan yağmura.

Gece karası gözleri çok özlüyordu. Ona aşkla bakmasını, elini ısıtmasını, gülümsemesini çok fazla özlüyordu. Hatırladı geçmişin arasında gezinen anılarını.

**

El ele göz gözelerdi. Sertaç aşkla baktı gece karası gözlere, unuttu kendini oralarda bir yerlerde. Unutmak istemezcesine, izledi güzel yüzünü. Çünkü gidecekti. Bu sessiz vedasıydı, hayatının tek aşkına. Büyük yalan, sevdiği bu gözleri acıya tutsak bırakacaktı. Bunu bilmek içine acı saldı. Sanki dev bir ağırlığın altında eziliyordu. Çok ağırdı. Zordu bu görev. Sımsıkı tuttu Gece'nin ellerini. Hiç bırakmak istemezcesine baktı kara gözlerine.

"Seni çok seviyorum. Biliyorsun değil mi?"

Gece gülümsedi.

"Ben daha çok seviyorum."

Sertaç dolan gözlerini saklayamadı. Kalbinde acının, zehrini hissederken "Ne olursa olsun, beni hiç unutma Gece'm. Aşkımızı hep kalbinde sakla. Olur, mu?" dedi. Gece korkuyla baktı mavi gözlere. Ve orada endişe, korku, acı, aşk gördü. Ayrılığı hissederken "Gidemezsin Sertaç. Beni bırakıp hiçbir yere gidemezsin. Unuttun mu? Ben sensiz yaşayamam." dedi.

**

Sertaç hatırladığı anıyla hıçkırıklara boğuldu. Kalbi kanıyordu. Gücü kalmamıştı. Acı bir kere peşine düşmüştü. Kaçamıyordu. Hep yeniden yakalanıyordu. Paramparça oluyordu kalbi.

"Şimdi ben sana yalvarıyorum Gece. Gitme... Bana hiç dönmesen bile gitme. Seni günden güne zehirlemelerine izin verme. Yapma Gece'm." diye fısıldadı. Anıları onu zaman geçtikçe boğarken...

*****

Sevgilinin yokluğuna alışmak çok zordu. Sanki kalbi en karanlık cehennemin demirlerine zincirlenmişti. Kaçamıyordun. Saniye geçtikçe daha çok yanıyordun.

Ayaz içinde bulunduğu boşlukta nefes alamadı. Önündeki denizi seyredişinin kaçıncı gecesiydi bilemedi. Tek bildiği günlerdir hiç uyumadan, burada oturup, denizi seyrediyordu. Hiç kalkmamıştı. Hiç yemek yememişti. Ölü gibiydi. Yaşayan bir ölü... Gökyüzü kapkaranlıktı. Ay ve yıldızlar ahenkle dans ediyordu. Ayaz gecenin sessizliğinde, kalbindeki gürültüyle savaşıp duruyordu. Gücü kalmamıştı. Aklında yaşadıkları, hataları, aşkı, umutları, hayal kırıklıkları dolaşıp duruyor, içten içe canını yakıyordu. Ama bedeni her zamankinden daha çok üşüyordu.

"Gece...

Seni çok özledim. Her sabah bana sarılışını, sevişini, sesini, kokunu çok özledim. Çok zor sensiz. Çok zor." diye fısıldadı. Ayaz acısına o kadar çok kendini kaptırmıştı ki, hiçbir şey yapamaz olmuştu. Onu ölüm uykusundan uyandırmak için gelen kişi ise inanılmaz biriydi. Siyah aracın ışıkları kör gecede gözlerini kamaştırırken, güçlükle ayağa kalktı. Birkaç saniye sonra ışıkların arasında karşısına çıkan Sertaç'tı. Simsiyah giyinmiş, savaş için hazırlanmış bir haldeydi. Ayaz merakla ona bakıp "Senin burada ne işin var?" dedi. Sertaç birkaç adımda yanına yaklaşıp "Asıl senin burada ne işin var? Sen Gece'yi onların eline mi bırakacaksın?" dedi. Ayaz sıkıntıyla "Gece artık düşman. Görmedin mi? O bizi öldürmek istiyor." Dedi. Sertaç sinirlendi. Mavi gözleri adeta öfke kusuyordu.

"Sen aptalsın!"

"Doğru konuş lan!" derken Sertaç'ın yakasına yapıştı Ayaz.

Sertaç "Kızı zehirliyorlar. Böyle giderse ölecek. Ölecek..." derken gözyaşlarına mani olamadı. Ayaz'ın, Sertaç'ın yakasını öfkeden sıkan elleri gevşerken "Sen ne saçmalıyorsun?" dedi. Sertaç Ayaz'ın elini yakasından uzaklaştırıp "Yıllar önce bir arkadaşımı yakalamışlardı. Bir süre sonra o da düşman olarak karşımıza çıktı. Bizde aynı sizin gibi inanmıştık. İhanet etti sanmıştık. Ama olay çok başkaydı." Dedi. Ayaz merakla "Nasıl yani? İhanet etmemiş miydi?" dedi. Sertaç derin nefes aldı.

"Arkadaşımıza zehir vererek onun tüm kalkanlarını indirmişlerdi. Günler, aylarca işkence yapmışlardı. Nasıl başardılar bilmiyorum ama o kişiyi bize düşman etmişlerdi. Hatırladığı tüm anıları sil baştan yazmışlardı. Arkadaşımız bizi düşman, yaşadığı tüm kötülükleri de ona yapan olarak hatırlıyordu. Bir süre karşı karşıya gelmiştik. Gel zaman git zaman derken arkadaşımız bize dair gerçekleri hatırlamaya başladı. Lakin o hatırlamasın diye her defasında verilen ilacın dozu arttırıldı." derken susup kaldı. Geçmişi hatırlamak Sertaç'ı yaralamıştı. Ayaz Sertaç susunca daha çok korktu. Merakla "Arkadaşınıza ne oldu?" dedi. Ama cevaplardan çok korkuyordu. Sertaç gözlerinden yaşların süzülmesine izin verdi.

"Daha fazla dayanamadı. Öldü... Damarlarında dolaşan zehir onun sonu oldu. O yüzden Gece ölebilir. Ayaz onu kurtarmalıyız! Eğer şimdi ellerinden Gece'yi alırsak, ilacı bir süre kullanmadığı için acı çeker. Ama sonra iyileşebilir. Başarabilir. Lakin onu alamazsak, bu onun sonu olacak."

Ayaz iki elini öfkeden sıkarken korkuyla "Nasıl bulacağız? Onu nasıl geri alacağız?" dedi. Sertaç derin nefes alırken "Bilmiyorum. Kaç gündür ortalıkta yok. O şerefsiz bize acı çektirmek istiyor. Önce Gece'nin öfkeli, düşman halini bize gösterdi. Sonra da kızı alıp ortadan kayboldu. Kızıl bir şeylerin peşinde. Canımızı sadece yakmak istemiyor. Onun derdi sandığımızdan da daha büyük. Bu yüzden önce hayatlarımızı darma duman etmeye çalışıyor. Yıkılmamızı istiyor. Buna izin veremeyiz." dedi. Ayaz Sertaç'a hak vermişti.

"Peki, şimdi ne yapacağız?"

"Her yeri araştıracağız. Elimizde birkaç ipucu var. Önce bu ipuçlarını araştırıp o ite yaklaşmaya çalışalım."

"Tamam. Hadi gidelim."

"Önce hazırlan Ayaz. Git bir şeyler ye. Ve üzerini değiştir. Simsiyah giyinmelisin."

"Neden?"

"Çünkü yer altına gidiyoruz."

"Yeraltı mı? Oğlum sen mal mısın? Oradan sağ çıkamayız. Orası cehennemin yeryüzüne inmiş hali."

"Bizde o zaman şeytanı oluruz. Hadi Ayaz, hazırlan."

Ayaz öfkeyle karavana yürürken "Senin ipinle kuyuya inmeye kalkarsam böyle olur işte. Oğlum bana bak ipimi koparayım deme seni çok pis döverim." derken endişeli gözlerle Sertaç'a baktı. Sertaç kahkaha atarken "Ayaz sen hangi çizgi romandan fırlayıp geldin? Çocuk gibisin lan!" dedi. Ayaz öfkeyle "Sensin çocuk! Doğru konuş benle çok kötü olacak bak!" dedi. Sertaç başını iki yana sallarken "Her şeye rağmen seni seveceğim hiç aklımın ucundan geçmezdi." dedi. Ayaz şaşkın halde ona bakarken "Hadi hadi! Git hazırlan. Ben bekliyorum." dedi. Ayaz söverek karavana girdi. Sertaç'ın dediği gibi hazırlanmıştı. En güçlü silahları alırken, elindeki siyah sırt çantasını daha sıkı tutup karavandan çıktı.

"Hazırım."

Sertaç başıyla onaylarken "Hadi o zaman gidiyoruz." Dedi. Ayaz onu takip edip siyah araca bindi. Sertaç direksiyonu sıkarken "Bundan sonra vazgeçemeyiz Ayaz. Ucunda ölüm bile olsa bu işi halletmeliyiz." Dedi. Ayaz başını aşağı yukarı sallayıp "Mutlaka başarmalıyız. Gece'ye zarar verirlerse ben ölürüm." Dedi. Sertaç dolan gözlerini saklayamadı.

"Ben çoktan öldüm. Sadece bedenimi ortadan kaldırmak zorunda kalırlar. Ama o zamana kadar birkaç kişinin cayır cayır yanmasını sağlarım. Eğer Gece'ye bir şey olursa kimseye acımam. Yakarım..."

Ayaz Sertaç'ın Gece'yi ne kadar çok sevdiğini anladı. Bu durum içindeki kıskançlığı uyandırsa da bir şey söylemedi. Kimsenin kalbine dur diyemezdi. Herkes özgürdü. Hem Sertaç adam gibi adamdı. Gece'nin onu seçmesinden sonra hiçbir zaman genç kıza engel olmaya çalışmamıştı. Kabullenmiş ve sessizliğe gömülmüştü. Genç adamı takdir etti. Ve onunla çok iyi dost olabileceklerini anladı.

"Hadi gidelim kardeşim." Dedi Ayaz. Sertaç ona gülümserken yola çıktılar. Bu yol her zamankinden daha karanlıktı. Dört yanlarında kan kokusu vardı. Ölüm her şekilde kendini hissettiriyordu. Ama ikili korkudan çok endişe hissediyordu. Gece'yi kurtaramama endişesiydi bu.

Sertaç siyah cipi yeraltı girişinde durdur. Kapıda yapılı iki adam vardı. Araçtan indiklerinde tam önlerinde durdular.

"İçeri girmeliyiz." Dedi Sertaç. Adamlardan biri "İzniniz var mı?" dedi. Sertaç derin nefes alıp, kimliğini gösterdi.

"Ben mitten geliyorum. Ajanım."

Adamlar birbirlerine bakarken, kulaklıklarından konuşmaya başladılar.

"Efendim mitten iki kişi gelmiş. İçeri girmek istiyorlar."

"Peki, efendim." deyip kapıyı açtılar. Ayaz karanlığı aydınlatan kırmızı loş ışıklı merdivene baktı. Sonu görünmüyordu. Endişeli bir halde Sertaç'a çevirdi mavilerini. Sertaç adamlara başıyla selam verip içeri adımı attı. Merdivenleri beraber inerlerken, her karanlığa adımladıklarında kırmızı loş ışıklar yanıyordu. Ayaz yorulmuştu.

"Bu merdivenin sonu yok mu?" dedi öfkeyle. Sertaç gülümsedi.

"Sen asıl buranın sonundan kork kardeşim."

"Lan mal mısın? Bu kadar korkunç yerse gelmemizin mantığı ne? Hem de iki kişiyiz. Yerler bizi burada! Onu da söyleyeyim."

Sertaç güldü.

"Amma da korkak çıktın ha!"

"Kim korkak salak! Ben pusuya düşmüşüz gibi hissediyorum. Hepsi o kadar."

"Merak etme! Pusuya falan düşmedik. Sen sessizce beni takip et yeter. Pişman olmayacaksın."

Ayaz sabır dilenirken merdivenleri inmeye devam etti. Tüm ışıklar yandığında merakla etrafına baktı.

"Burası bir tünel mi?"

Sertaç başıyla onaylarken "Evet. Yeraltı bir tünel. Burası eski bir tünel. Burayı ele geçirip bir üst haline getirmişler." dedi. Ayaz eski arabaların arasında yürürken "Sanki farklı bir şehre gelmişiz gibi. Her yerde savunma alanları oluşturulmuş." dedi.

Sertaç etrafına bakıp "Evet, baskınlarda kendilerini böyle koruyorlar. Buraya girenler sağ çıkmaz genelde." dedi.

Ayaz gözlerini büyültürken "Yani bizde ölebiliriz." dedi. Sertaç "Eğer anlaşma yapmazlarsa, ölmekle kalmaz yanarız." dedi. Ayaz öfkeyle başını sağına çevirip "Aman ne güzel! Bir süredir mangal yapmıyorlardır." dedi. Sertaç iğrenircesine yüzünü buruşturup "Bu espri miydi?" dedi. Ayaz sinirleri bozulmuş bir halde gülüp "Sanırım..." dedi. Sertaç derin nefes alırken önlerindeki dev kapıya ve elleri silahlı adamlara baktı. Ayaz'da dev kapının ardındaki loş ışıkların aydınlattığı binada takılı kalıp "Oğlum burası ne biçim bir yer lan? Adamlar üst değil şehir inşa etmiş. Yemin ederim hayran kaldım." dedi. Sertaç umursamaz bir halde adamların kapıyı açıp yol göstermesine baktı. Hiçbir şey söylemeden içeri yürüdü. Ayaz onu takip ediyordu. Nedense içinde kötü bir his vardı. Bu işin sonu kötü bitecekti.

Sertaç ile ince merdivenleri tırmanıp binaya girdiler. Mavi loş ışıkların aydınlattığı koridoru ilerlerken Ayaz sıkıntıyla etrafa baktı. Adamlardan hiç hoşlanmamıştı. Herkes öfkeli bakıyor gibiydi. Nedense sağ eli belindeki silaha uzandı. Her an hazır olmalıydı. Sertaç Ayaz'ın bu tavrını görünce derin bir nefes verip "Ayaz sakın ters bir hareket yapma. Elini çek silahından. Öldürteceksin bizi." diye mırıldandı. Ayaz "Ben değil sen bizi öldürteceksin. Bu işin sonu hiç iyi değil." derken elin silahından çekti ve "Umarım buradan sağ çıkacağız." diye de ekledi.

Sertaç'ın adımları emindi. Sanki karşısındakilere hiçbir şey yapamazsınız, yıkılmam ben der gibiydi. İki yapılı adamın kapısında beklediği odaya geldiklerinde Sertaç ile Ayaz içeri girdiler. Ayakta duran, siyah giyinimli adamın ardı onlara dönüktü. Pencereden dışarıyı izlemekle meşgulken "Hoş geldiniz." demekle yetindi. Sertaç pencere camına yansıyan kendi simasına bakarken "Ben Sertaç. Mitten geliyoruz. Siyah maskelilerin eski lideriyim." dedi. Adam bu sözü duyunca hızla ona döndü.

"Siyah maskelilerin eski lideri mi?"

Sertaç adamın yüzünü göremiyordu. Karanlıkta gizlenen adama dikkatle bakarken "Evet. Eski lideriyim." dedi. Adam "Sen ölmemiş miydin? Tüm dünyaya öldü haberin yayıldı." dedi. Sertaç sıkıntıyla nefes verdi.

"O iş biraz karışık. Öyle bilinmek zorundaydı. Ama ölmedim. Gördüğün gibi yaşıyorum. Ve sizden yardım istemeye geldik."

Adam "Ne yardımı?" dedi. Sertaç "Gece Karadağ. Siyah maskelilerin yeni lideri. Kaçırıldı. Kızıl ordu tarafından. Onu kurtarmamıza yardım eder misiniz?" dedi. Ayaz şaşkınca bakarken, adam öne bir adım atıp yüzünü gösterdi. Sertaç'ın nefesi kesildi. Şaşkındı. Bu nasıl olabilirdi ki? Bu gerçek olamazdı. Korku dolu gözlerini Ayaz'a çevirirken, o da Sertaç'tan farksızdı.

(Ayaz) "Bu olamaz."

(Sertaç) "Oldu bile kardeşim. Oldu..."

Sizce bu kim?


Continua llegint

You'll Also Like

149K 10.1K 26
👉🏻#Bilinmezlikler kategorisinde 1. Sırada (02.03.2019)👈🏻 👉🏻#Bilinmezlikler kategorisinde 1. Sırada (02.12.2019) 👉🏻#Mirza kategorisinde 1. Sır...
522K 26.2K 50
"Adını sonra koydum" dedi. " Sen olmayınca, içimdeki hislerin anlamını çözmek çok daha kolay oldu. Sen hep vardın ve yanımdaydın ama yokluğunda, sens...
38.8K 4.9K 68
TATLI HATA hikayesinde ki İkizlerden Alya'nın hikayesi. Keyifli okumlar!
417K 20.8K 64
İnsanın canını en çok ne yakar? Arkadaşla kavga? Aşk acısı? Anne baba kavgası? Ya da azıcık taze yenen azar? Herkesin canına tak eden nokta farklıdır...