6. BÖLÜM

436 32 0
                                    


MEDİADAKİ YENİ TANITIM  VİDEOMUZ. UMARIM BEĞENİRSİNİZ ^_^

İYİ OKUMALAR  

**********

Her şey neden hep karışırdı? Neden bir şeyler için savaşmak zorundaydık? O kadar çok severken, neden sevdiğinden ayrı kalırdı insan? Neden içimizde taşmaya hazır olan duygular bastırılmak zorunda kalırdı? Neden geçmiş bir anda karşımıza çıkıp, hayatımızı eskisinden daha da kötü bir hale getirirdi? Neden?

Bu soruların hiç birine cevap yoktu. Olmak zorundaydı. Oluyordu...

Bize düşen sadece susmaktı. Canımız çok yansa da. Ayakta kalacak gücümüz kalmasa da susmalıydık. Bazen kabullenmeliydik. Çok fazla anlam yüklemeye çalışmamalıydık. Çünkü olmalıydı. Oluyordu.

Ayaz içindeki bu düşüncelerle Berna'ya yürüdü. Gözlerinden süzülen her damlaya direnecek gücü kalmamıştı. Kendini boş vermişti. Şu an aklı, kalbi karısında olsa da, Berna'yı hastaneye götürmek zorundaydı. Genç kızı kucağına alıp merdivenleri çaresizce indi. Depodan çıktığında herkes korkuyla onlara bakıyordu. Egemen bir anda ayağa kalkıp, sevgilisine doğru koştu.

"Berna? Ne oldu?"

"Yaralandı." dedi Ayaz. Genç kızı Egemen'in kucağına bırakırken, karanlığa adımladı. Elif Ayaz'ın vahim durumunu fark etti. Endişe ile Çağrı'ya döndü.

"O iyi değil. Bence Ayaz'ı yalnız bırakmayın."

Çağrı sıkıntıyla Elif'e sarıldı "Sen iyi olacak mısın?" diye sordu. Elif gözyaşlarını elinin tersiyle kuruladı "Mutlaka iyi olacağım. Hadi canım git sen. Ayaz'ın sana ihtiyacı var." dedi. Çağrı sevgilisinin başına sevgi dolu öpücüğünü bırakıp Ayaz'ın peşinden yürümeye başladı. Ne yanına gidiyordu ne de bir şey söylüyordu. Sadece kardeşini takip ediyordu. Çünkü biliyordu yalnız olmaya ihtiyacı vardı. Ozan'da Çağrı'ya eşlik ediyordu. Adım atacak hali olmasa da destek olmak zorunda olduğunu biliyordu. Ayaz onun her şeyiydi. Yıllardır öz kardeşlerinden daha yakın görmüştü onu. Ozan hayatı boyunca üvey evlat muamelesi görmüştü. Sanki o ailenin öz çocuğu değildi. Kendini kimsesiz hissettiği zamanlarda Ayaz ile tanışmıştı. Onu kardeş bilmişti. Yalnızlığını unutmuştu. Şimdi de kardeşine destek olmalıydı. Her ne kadar yorulmuş olsa da. Zalim kadere direnmeliydiler. Hep birlikte...

Ayaz mutluluğa olan inancını kaybetti. Umudunu kaybetti. Kendini uzay boşluğunda sürükleniyormuş gibi hissediyordu. Öylesine çaresiz, öylesine yorgundu. Gücü kalmamıştı. Bir kez daha karısını görememekten korktu. Bu düşünce kalbine akın ettiğinde olduğu yerde donup kaldı. Dizlerine eğilip iki eliyle sıktı. Derin nefes almaya çalıştı. Ama başaramıyordu. Sağ elini dizinden alıp göğsüne bastırdı. Çok şiddetli bir ağrı vardı. Kendi kalbiyle çırpınıyordu. Sanki karanlık onu sonsuza kadar yutacaktı. Nefesini dışarı sesli bir şekilde verirken hıçkırıklara boğuldu.

"Gece neredesin?" diye sorguladı. Ama ses yoktu ki. Sevdiği kadın ondan çok uzaktaydı. Ayaz gözlerini sımsıkı kapatıp, gözyaşlarının yanağına süzülmesine izin verdi. Ve dizleri üzerine çöktü. Issız yolda endişe ile iki can dostu ona bakıyordu. Ama o izlendiğinin farkında bile değildi. Karanlıkta kaybolurken delirmemek için kendini zor tuttu. Ama bunu başarmak mümkün değildi. Ayaz çoktan kendini kaybetmişti. Bundan sonra asla eskisi gibi olmayacaktı. Çok değişecekti.

"Gece!" diye haykırışı gökyüzünü doldururken Çağrı ile Ozan ona doğru koşmaya başladı.

(Ozan) "Ayaz!"

(Çağrı) "Ayaz!"

Bundan sonra çarelerde çaresizdi. Ayaz dipsiz bir kuyunun içine düşmüştü. Acı kalbinde zincirlere vurulmuştu. Ve uzun sürede kurtulamayacaktı. Bu acı onu yok edene kadar dev bir kasırgaya dönüşecekti.

GECE'NİN HÜZNÜ -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin